Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
nnBER nııqım h.st—. Bir müddet evvel, Kkanadada Kalenderde bir kadın, bir defada beş kız çocuk doğurmuştu. Bu “Beşizler,,, şimdi altı aylıktır. Beşinin de sıhhati yerindedir. Bi- ribirlerine tıpkı tıpkısına benze - arinden, ayırt olunabilmek i- çin, boyunlarına isimleri ve — nu- maraları yazılı birer madalyon ta- kılmıştır. Bütün Amerikalılar, bu beş çocukla alâkadar oluyorlar. Resim, “Beşizler,, in en yeni res - midir! Kuba khükümetinin eski reisi Maşado, kopan bir ihtilâl üzerine San Domingoya kaçmıştı. Oraya civar bir köyde, üç sivil polis me- müurunun sıkı sürette muhafazası altında yaşıyan Maşado, gizli bir teşkilât larafmdan verilen emîrle, kendisi gibi Kubalı olan aşçısı ta- rafından zehirlenmiştir. Resim, üç sivil polis memuru tarafından mu- hafaza edilerek köyde bir gezinti yaptığı sırada çekilmiştir. Kendi - si, ortadaki, başında hasır şapka buhman gözlüklü zattır. ka A!lahrmızm buyuk namına, mücevherlerinden bir sandik feda edecektim. Damasküslü şarkıcı: — İstediğinizi alabilirsiniz... Sultan Mes'ut geniş bir nefes aldı. Eğer icerlerinde sakladığı bir adam olsaydı, bu kadar ser- bestçe söyliyebilir miydi?. Şimdi derhal ayaklarına kapanacak, der hal süphesnin ne kadar yerinde ol- maurmm'sovhyecek ve derhal ha- decektı F akat kr.nbılır nnszl oldu, baş parmağı, hiç elinde olmaksı- zın yanı başındaki bir sandığı işa- ret etti. — Şunu istiyorum.. — Fakat onda çok kıymetli eş- yalarrmız var, ÂArzunuz mademki bir mücevher sandığının fedası- dır; bu, diğer sandıklardaki mü - cevherlerle niçin kabil olmasın?.. — Doğru söylüyorsunuz.. Fa - kat, hiç bir vakit sarsılmaz — olan muhabbet'miz şerefine, kiymetleri saklıyan -bir sandığın fedasımdan bile ne çıkar.. Müşkül vaziyet... Damasküslü şarkıcı sordu: — Ne yaptı'ıak istiyorsunuz.. Beldemizin iç'ndeki fakirlere mi vereceksiniz.. Sultan Mes'ut, sandığı hiç bir / vakit açmak istem'yordu. — Hayır, dedi; “nezrim,, çok tuhaf.. Memleketlerimin en ücra köşelerindeki fakirlere — dağıtıl- mak üzere göndereceğ'm.. Damasküslü şarkıcı, göğsünün en güzel şeylerini yavaş yavaş ona yak!'astırdı: — Nasıl isterseniz! dedı’ Nasıl ? isterseniz!.. Sandık kaldırılıyordu. * Fakat, Lübnan Sultanı bir da - kika 'cinde birdenbire düşündü: Onu mademki hiç kimseye gön - ( dermiyecekti? Şu halde toprakla- ij rın altına saklaması lâzımdı. Dört köle, saray bahçesinin ar- || ka kapısındaki g'rilecek yer önü - |£ ne büyük bir handek kazdılar. İlk | toprağı, elinde bir kürekle ıtaıı | Sultan: — Veddah diyordu? Eğer içe- | risinde ise cezasını — bulmuştur. Yotsa, B'r sandık gömülüyor. Netice hiç. Yavaş yavaş yürüdü. yüksek |.:" masküslü şarkıcı kadın, sarayın arka bahçesine bakan pencerenin önünde, büyük perdeleri hafifçe aralamıştı. Ne yapıyardu. Lübnan Sultanı, Damasküslü şarkıcınm, ateş gibi yanan alnımı, sarayın camlarına koyduğunu hiç bir vakit görmemiştir. Pencereye doğru yaklaştı: — Seven affeder, değil m! sev- | gilim, diöyrdu; söylesene. . affeder!.. Kadın yavaş yavaş döndü. Göz- leri gitmiş bir sandığın hayaleti ar kasında: — Seven affeder, dedi; enta - hammül edilmez şeyleri hile... B u hikâyenin geçtiği geceden sonra, Damasküslü şarkıcı kadımı, sarayın içinde hiç kimse - n'n görmediğini söylerler. b KENAN HULUSİ Seven Harp Geliyor 1911 Yazan: Fransi Dölezi Bugün dünyanın en büyük e- konomi yazıcısı olan Fransi Dö-ii | lezi 1911 senesinde “Harp ge- î liyor,, ismi ile bir kitapcık yaz l mıştı. O zmana herkes buna İ gülmüştü. Fakat 3 sene sonra harp pat- # ladı ve yazıcının ıoyledıklerı aynen çıktı. Harp Gene Geliyor 1934 | j — Şimdi de ayni yazıcı “Harp: # tekrar geliyor,, ismiyle bir bış- KELTTLİLİLİLLLİLİLİ BEREASAARAMAK FFT SERESArSEE ıSıI::İ::.' b SEREESETEENELETENDSĞE | ka kitapçık yazmıştır. Pek yakında HABER Olacak harpleri keramete: ! yakın bir deha ile haber veren H bu büyük yazıcının iki kitapçı, # gını da Fa. ya çevirtecek ve ya-: g zacaktır. KAZEALTEEDEDAESEDAI EESEL DA SALULLTSELALLILMIRAMUZERUADUN 2:::::::::3::!’.':!: Ustaşı tethış cemıyetı nasıl kuruldu? A ÇEM , Falzar Ç İ - İA AU —.ıd'Jl.. » Hu Yt '7'* B' rıncıkînun 1934 '; SAĞÜT L 10 Müthiş suikasteıların kadar işledikleri cina yetler.. Uluslar cemiyeti belki fevkalâ- de toplantısında olmadığı takdir - de her halde son kânunun alelâde toplan'ısında Marsilya cinayeti do- layısiyle Yugoslavyanm yapmış olduğu teşebbüsü görüşecektir. Yugoslavya hükümeti, vermiş ol- duğu notasında Macar memurları- nın Hırvat tedhişçilerle anlaşmış olduklarını iddia etmektedir. Bu münasebetle yeniden Ustaşi ku - rumlarının bahsi geçecektir. Bun- dan dolayı bu kurumun, doğuşu- nu, gayelerini ve nasıl toplanmış olduğunu öğrenmek entressan ola- caktır. Asiler demek olan Ustaşi, ulu- sal Hırvat düşüncesini ortaya atan Zağrep peskoposu Ştrosmayerin siyasal talebe ve dostu olan Hırvat devlet adamı Starçeviçin kurmuş olduğu ve yirminci yüz yılım baş- langrcmmda çok kuvvetli olan Hır- vat sağ cenah fırkasının değişmiş ve son biçimidir. : Starçeviç te tıpkı Ştrosmayer gibi yazılarında, çifte hükümdar- lık Avusturya — Macaristanın ce- nubt Yugoslavya ülkesinin (Hır- vatistan, Slovanya, Dalmaçya ve Slavanya) bir araya toplanmasın- da Hırvatistanın temel olması dü- şüncesini ileriye sürmüştür. çeviç hiç bir zaman bu ülkelerin Habsburgtan ayrılma!'arını tavsiye etmemişti. Hırvat sağ cenah fır- kasının programı yerine geçmiş o- lan onun plânı, Avusturya — Ma- car monarşisi içinde Avusturya ve Macaristan gibi müstakil ve ay- nr hakları olan ücüncü bir krallık kurulmasını güdüyordu. İşte bu plân, o meşhur üçlü plândır. Ştarçeviçin halefi Frank oldu. Üç devletten kurulmuş bir devlet biçimi bütün Hırvat münevverleri ve halkında sonsuz ölçüde bir se- vinç uyandırdı. Bu düşünceye ön ayak olan ve onu koruyan sağ ce- nah fırkası çok geçmeden ve kısa bir zaman içinde ülkenin en ku - vetli fırkası oldu. Bu fırka, Hır- vat rayştağma ve Macar parla - mentosuna gür derilmiş olan Hır - vat mümessilleri grubunun kati ekseriyetini teşki, ediyordu. — An- iH cak üçlülük, Hırvatistan, Dal - maçya, Baçka ve Voyvodina gibi toprakları Stefan tacmın öz yerle- !| ri ve Macaristandan diye tanıyan ayrılmaz bir halde bağlı ülkeler hliflüin Macar fırkalarının muhale - fetiyle karşılaşmıstı. Ön dokuzun- cu yüz yılınm bütün sonları ve ge - nel savaşa kadar geçen yıllar hep Hırvat sağ cenah fısrkasiyle Macar hükümeti arasında ugmşmnlarla dolu idi. Bu ufraşma ve didişmelerde, Macar ulusçusu Kont Kun - Heder- vari Macar hükümeti tarafından Hırvatistan Beyi seçildiği zaman son kertesini buldu. [ Üclülük düşüncesi veliaht Frans | Ferdinandın şahsında cok kuvvet- K bir temel hulunca, Ferdinand, Macarlarm hic sevmedilrleri, Sırp kurumlarının da intikam ve nef - ret basledikleri bir kimse oldu. Star-' Frans Ferdinandı öldüren orto - doks Hırvatlardan bir Sırpdı. Hır vat başkanları büyük savaş müd - detince ve soncaları 1918 yılında imparator Şarlın üçlü devlet dü- şüncesini gerekleştirmesi ve Hır- vat krallığını ilân etmesi için çok uğraştılar. Ancak bütün bu teşeh- büsler Mracar başvekili Kont Tit- sanm çok sert karşı koyması ö- nünde verimsiz kalıyordu. Avusturya — Macar İmpara - torluğunun çöküp devrilmesi, üç- lü devlet düşüncesinin de sona er- mesi demekti. Sırbistanla birleşmekten başka her türlü anlaşmaya hazır ve ko- yu bir Sırp düşmanı diye tanmmış olan Doktor Frank Budapeşteye | giderek bir köşeye çekildi. An - cak Hırvat sağ cenah fırkası bu uğraşmada kendini yenilmiş gös- termek istemedi. Üçlü devlet sis- temi yerine, büyük Sırbistan, Ma- caristan ve İtalya arasında bir tampon vazifesini görmek üzere İsviçre gibi ebedi bitaraf ve bü - yük devletler tarafından da temi- nat altıma, alınmış bir müstakil Hır- vat devleti düşüncesini ileri sürdü. Sağ cenah Hervat fırkasmın par - lamento, ve e şehir T meclisinde bir kaç tane mümessili vardı:- yılında Pavliç Zağrebten mebus seçildi. Bu seçime de, başyazıcısı ve Ustaşi kurumunun ilk kurbanı Toni Şlegel olan Novosti gazetesi müzaharet etti. 1930 yılında idi ki hem sayıları, hem de nüfuzlari âz olan Fran - kistler zorbalıkla harekete karar verdiler. Frankistler, bundan önce kurulmuş n'an koalisiyen fırkala- rını, yalnız lâf söylemekten başka bir şey yapmamakla itham ettiler ve Hırvat meselesinin yalnız ve_ emirlerine itiraz edilmiyen bir ancak zorbalıkla halledilebilece - ğini, Yugoslavyanın olsa olsa kargaşalıklarla zayıf düşürülmesi mümkün olacağını ileri sürmeğe başladılar. Frankistlere göre, yeni savaşlar her halde Hırvatistanı hürriyete kavuşturacağından, kabil olursa, hattâ Yugoslavya ve komşuları a- rasında bir savaş çıkarmağı bile göze aldılar. 1930 da Doktor Paveliç, Dok- tor Budak, ve Perçes'le birlikte Ustaşi ihtilâlci kurumunun temeli- ni attı. Aynı yılda Paveliç ile Perçes Bulgar smirmı aştılar ve Soafyadaki Makedonyalılar tarafın dan büyük merasimlerle karşılan- dılar. Ustaşilerin başkanları, ve - rilen ziyafetlerde ve bi> çok top - lantılarda Yugoslavya hükümeti aleyhinde o kadar dokunaklı nu- tuklar söylediler ki, Yugoslavya elçisi bu hareketi protesto etmek mecburiyetinde kaldı. Bunun üzerine Bulgar Başba - Lanı da Hırvatları Bulgaristanı terketmeğe davet etti. Bunlar Var- nada bir İtalyan vapuruna bindı- ler, Brendiziye geldikleri zaman “çes Macaristanda Yanko Pust# 1927 'sebetleri ve Hırvatistanı şımdıy Firibi,lerinden ayrıldılar. Pave A'ıJ liç İtalyada kaldı, Perçes ise * yıl kalldığ: Viyanaya gitti. Budak Berlin yolunu tuttu ve ? rada Ustaşilerin müstakil Hırvat devleti (Hırvatiska Nezayisim' Drijava) gazetesini kurdu. 1930 dan itibaren ardı arkaâ*' | kesilmez olan tedhiş suikastlar başladı. Ustaşinin ilk kurbant birliği müdafaa eden Novosti gâ' zetesinin müdürü Toni Şlegel 0!" du. Şlegelden sonra eski bakam lardan Noydorfler öldürüldü. Ustaşiler artık cinayetlerini #” raya dizmişlerdi. Bunların arâ"* sında Şark ekspresine bir sürü su'kastlar yaptıkları gibi Dalmaf yada Likada bir isyan hazırlad” lar. Sırp polisine karşı da bi suikastlerde bulundular. — Ustaff nin başkanları daha 1930 yılınî!' Maketonya ihtilâl komitesi “Vet ro,, ile birlikte bir tedhiş ve ihtf lâl hareketine geçmek için birlef” | me anlaşması yaptılar. ' Bu anlaşma 1932 de yenilef' | tirildi. Gene 1932 de idi ki, Pe” 1 nın çiftliğini kiralayarak Yugo*” lavya smırlarından ancak l:ııı'lî'i kilometre uzakta Hırvat tedhiş? luııııhlnkî bir dop tu. g Ustaşilerin daha 1932 de H'ı Aleksanlrr ö'dürmeğe karar yet dikleri büyük bir ihtimal içindö| dir. Ancak Marsilya suikastıt* kadar olan bütün teşebbüsler. " ya düştü. Bu muvaffak olan“ dıkları teşebbüslerin sonuncu” Oreb ve Begoviç adlı iki ünivt sitelinin Zağrepte yapmaları €" şünülen suikasddi. Kraldan ı? adım uzakta duran Öreb son € kikada cesaretini kaybett! ğınâ cinayeti yapamadı. Üzerind” 48 saat goçtıkten sonra da Ust şilerden bir'nin ihbarı üzerine * kadaşları ile birlikte yakal Ustaşilerin başlarında IIIJ İmro'da yahud da Rus - ihitif| sosyalist fırkasmda olduğu f., kendilerini idare eden bir ;klf; yoktu. Uzstaşilerin başında bucaksız icra salâhiyeti olıB başkan vardı. Hırvatııumd’w taşileri kimse sevmediği ML günkü hükümetin en müfrit kl" rızlarının bile 'sempatilerini x ; namamışlardır. Hırvatistan j' yasal c'nayetler yapmak âd ğildi. Bir Hırvat tedhiş 1“11 o!“’ dan gidilerek siyasal mesele halledileceğine inanmaz. ; şilere en büyük zararı veren VA caristan ve İtalya ile olı;; Macaristanla hırleştırınek $ dl' İtalyaya bağlamak düşünce$' g muştur. Her şeye rağmen pe ati yanlara, ne de Macarlara t bir meyil uyanmamıştır: bi"’ olursa olsun.- Sırb: 'stanla h çinde anlaşıp yasamayı her »' bir İtalya veya Mıcanstımı lantısına tercih etmektedir İ N oye Zürher Zaytung Ğ“İ' *' —a İi — A ge A e ei ei e a ge ——— —- e - y -- .- — — — — — — y — —. —— — P ©| — —e — #r