Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
—ARA DA Z MANİLER İ İ Dere çağlasın aksm, | Onun gibi berraksın, ı Beni Ayşem sen yaktın, ı Seni de Allah yaksın! ı * | Dağ, dere, aşryorum; Aşkımı taşryorum, ' Keziban bilesin ki: Seninçirı yaşıyorum! ' Ç Gün geçmez saya, saya ' Nişanlıyım Fatmaya ' Fatmayı kaçırdılar: Bir “Tarlak,, hovardaya! 1 : » Bilmem acep ne diye, Her bir gencin gönlünde Yıldız oldu Rukrye FUAT HULÜSİ harırm lâf arasın - günün dönümünde bana bir inci he- di, kim bilir danlığınız | Düştüler bu sevgiye, ' | | Kadın — Sersem adam! Zavallı ço- cuğumun müuzunü bak nasıl ezdin!. Ka Em ei aüi Ne cevap! Arkadaşları, firmecı Şükrü Efendi- yi: — Ekmeklerini çok küçük yapıyor- sun! Diye kızdırırlar. Şükrü Efendi geçen gün yolda ah- babı kasap Mehmet Efendi ile karşı- | laşınca selâmdan sonra sormuş: — Nereden geliyorsun? Kasap Mehmet Efendi, arkadaşiy - le yeni bir alay vesilesi bulduğu için memnun, hemen cevap vermiş: — Senin fırından geliyorum, senin © meşhur küçük ekmeklerinden — dört tane aldım. Şükrü Efendi arkadaşının elinde hiç bir şey görmediği için ekmeklerin nerede olduğunu sorunca da şöyle de- miş: — Nerede olacak? Kasketimin al- tına sakladım! İki gün sonra Şükrü Efendi kasap dostuyla tekrar — karşılaştığı zaman bu sefer o şu sual karşısında kalmış: — Nereden geliyorsun? Şükrü Efendi intikam almak için şöyle bir cevap vermiş: Senin dükkândan bir sığır kafası aldım, eve götürüyorum. — Peki amma sıgır kafası nerede? — Nerede olacak? Kasketimin al- Bir cevap Vapur kişesi önünde: Yolcu — Yahu bir saattir, kişe önün- de bekliyorum. Biletçi — Ne çıkar efendim, ben altı| rası yok!.. senedir. bekliyorum ya! — Bak yavrum, insan elini ağzına /| sokarsa ne hale geliyor! Gaf! Niyazi Bey kır- dığı potlar, devir- diği çamlarla meş- hurdur. Geçen gün bir mecliste konuşulurken ya - şı elliye yaklaştığı halde yirmi sene - ye yakın bir za- mandan beri otu - zunu geçmiyen bir da şöyle demiş: — Kocam her sene, — doğduğum diye eder. Hüseyin Bey ne dese — beğenirsi - niz? — Hanımefen- ger- ne ka- dar uzun olmuş - tur! Galip — Boks şam- piyonu Karnerayı ben geçen yenmiştim, — Yok canım? — Öyle amma pokerde yenmiş - tim! sene Otomobil kullanırken başka şeyler düşünmeyiniz! Ahmet Bey ka- rısiyle birlikte Beyoğlunda bir şapka —mağazası - na gitmişlerdi. Karısı, bir şapka - yı prova ederken Ahmet Beye sor - du: — VBü yVşapka çok büyük değil mi? Yüzümün ya- rısını kapatıyor. Ahmet Bey cevap verdi: — Aman hne iyil. M ahkemede Mahkemede bir aralık dinleyiciler arasında gürültü oldu. Hâkim: — Gürültü o- lursa salonu tahli- ye ettiririm, dedi. Maznun tepi - nerek ve gürültü yaparak bağırdı: — Yaşasın re- is bey, yaşasın! Tavuğun yaşı ve | diş ! | — Atın yaşın; dişlerine | bakarak anlarlarmış. Aca - 4 bıhvuiulllnsm!l!- * Bir zamanlar düşmüştüm bir çılgınca hevese, | Güzellerin peşinden koştum nefes, nefese! Bir kucak zannederek girdim nice kafese, ’ Güzellerin peşinden koştüm nefes nefese! Ç4 — Gene dişinden... — ÂAmma yaptın ha! 'ı Tavuğun dişi yoktur ki... ( Hepsini melek sandı, hepsine seçde kıldı, Bir gün, yangından çıkmış duvar gibi yıkıldı, ' Güzellerin peşinden koştum nefes nefese!, Ş © KA Asıl kaba - hat kimde imiş ? — İkinci kocam bana hayatı tahammül edilmez bir hale getirdi. Amma ka- bahat gene ilk kocamda! — Anlıyamadım? — — — Öyle yal Eğer o öl- meseydi ben şimdiki ko - camla evlenmek budalalı - — İyi amma benim var! eee ee e eee eeei e ĞÜ geg N S L . Ne ses! — Hanımefendi, çocuk bir türlü w- yumıyor. Ninni söyliyeyim mi?. — Evvelâ güzellikle uyutmağa çalış. Baktık olmuyor. O zaman, ne yapalrm, yavaşi yavaş söylersin.. )'52:"3 ”4 7;"- — ’ , i )_.,’_,'/ lıv — Haydi sökül paraları! — Acaba hepsini birden vermesem de taksite bağlasam, razı oluür musunuz? Boşuna! Bakkal dükkânında: Çocuk — Bakkal amca, annem size olan borcunu verecek.. Bakkal — Teşekkür ederim oğlum, eksik olmasın.. Çocuk — Verecek amma şimdi pa - Unutmuş.. Küçük Selma ağlıyordu. Annesi onu avutmak için: — Gel, bak kızım, dedi, tayyareler geçiyor.. Tayyareler geçip gittikten sonra ço- cukcağız bir durakladı, sonra: — AÂnne! Ben neye ağlıyordum, söy- lesene.. Yazısız Hikâye: & Futbolcu satranç gında bulunmıyacaktım. Zamane! — Yahu tebrik ederim. Sizin kerime- yi gelin etmişsiniz.. Damat kim?. — Deme yahu! Haberiniz yok mu ? Sizin mahdumla evlenmişler!.. — Allah aşkımma, beni — bir saat için serbest bırakın. Üstündeki elbiseyi gün de üç liraya kira ile almıştım. Bir az gayret! Erkek — Sizin aşkınızdan üzüle üzü- le tam elli kiloya kadar düştüm! Kadın — Ah, beni böyle elli gün da- ha sevebileceğinize inanabilsem! .. |) Olacak benim sözüm! FUAT HULUSİ MANILER Düşünüyorsun hergün, Gözlerin neden süzgün? .Gam etme Zehracığım: Yapacağız bir düğün! e Yandı tutuştu engin, Gülden penbedir rengin! Yalvarırım kız Leylâ: Ben değil miyim dengin? £ Mendili dala serdim, Ben muradrma erdim! Merak etme Zeynebim: Kalbimi sana verdim! * Gurbetlerde öksüzüm, Yolda, ah yolda gözüm, Yansa dünyva Emine, — Eller yukarı! Gürültü istemdi LA Y —_# Bir mukayese — Bizim zamanımızda “iki koy“’, yününden bir kadın esvabı çıkar,, lerdi. -— Halbuki şimdi bir ipek böceği W zasından bir kadın elbisesi çıkıyor! ' Dnlıoı— Selim Bey mübalâğayı hiç ıı:urııî"ı Arkadaşı Sahir Bey ile spordan sederlerken Sahir Bey demiş ki: — Ben yirmi yaşında iken u atlama rekorum sekiz metreydi. Selim Cevap verdi: — Ona da rekor denilir mi? B? gençliğimde uzun atlamaya gire ayaklarıma kurşun bağlardım.... Sıç * radığım zaman tekrar yere inebiln'" için!... Amması var! İki yeni evli arasında: — Karın yemek pişirebiliyor m“?,, — Pişirebiliyor amma ben yiy yorum! . Lüzumsuz! Kâşif Bey seyahate çıkıyordu, ": çeceği memleketlerden birinda ha dutların çok olduğunu söyliyerek b'f tüfek almasını tavsiye ettiler. Veri” ği cevap şu oldu: — Ne lüzumu var? Zaten clim(yp alacaklar değil mi? Gaf | Anne — Ne b kızım, gözlerin kıP kırmızı, gene neye ağladın?. dıj' Çocuk — Babam bana hayvan p Anne — A, yavrum, zarar yok, ? nin büyğündür!.! # oynuyor! Hizmetçi kadın — 14 numarâ gü | müşteri koridordaki su kovasınm ne düştü! Bi He'“”'”' Otel müdürü — Pekâlâ! bir banyo ücreti ilâve ediniz. —