10 Milli forma şerefi | Nafia Vekili (Baş taralı 1 incide) düğumuz günâ kâdar sporun hiç bir sahasında böyle bir seyahate hiç kimse cür'et etmemelidir. Zağrep, 2 (A.A) — Bugün Balkah öyünlatıin devam ölun « muştur, Bugün yapılan müsabakalarda Balkan olimpiyadı bitmiş ve tasnifte milletler aşağıdaki pu yanları ve dereceleri almışlar - dır; Birinci Yunanistan 164, ikinci Yüğöilavşa 155, üçüncü Romah * ya 62, dördüncü Bulğaristan 33, beşinci Türkiye 32, altıncı Arna- vutluk 7 dörece puan almışlar - dır, Müsabâkalardan sonra Yugos- lav federasyonü reisi o bir nutuk söylemiş ve neticeleri ilân etmiş « tir. Yugoslav ktalmı temsil eden Ceneral Tokiç (bu nutka cevap vererek Balkan oyunlarının bitti- ğini bildirmiş (o ve birinci gelen Yunanistan takımına kral tara - fından vazolunan kupayı alkışlar arsında teslim etmiştir. Bu ak - şam terbiyei bedeniye nazırı târa- fından otletler şerefine bir #iya - fet verilecektir. , : Katil Osman (Baş tarafı 1 iüclide) sini kıskançlık yüzünden bir gece yatağında uyurken boğduğu ve sonra odanın altında kazdığı çu- kura gömdüğü tespit edilmişti. Hattâ Osman taaffüne mâni ol- mak için cesedin üzerine (sarım- sak dökmüş, sonra üstünü örterek metresinin cesedinin o bulunduğu odada on gün yaşamıştır. Ösme- nin metresi ile sık, sık kavga etti- Şi de tespit edilmiştir. Osman İs- tanbula getirilince sorguya çekil- miş cinayetten malümatı olmadı - ını söylemiştir. Dün katil zâbrta memurlarınm refakatinde cinaye- ti işlediği odaya © götürülmüştür. Ösman evin bahçesine girip oda - ya ayak atınca fenalaşmış, ilerli- yemez olmuş, sonra şaşkın ve dal- gm etrafına bakınmıştır. Osmana burada cinayeti nasıl işlediği sö - rulmuşsa da katil hiç bir şey söy- İememiş, heyecanını zaptedemiye rek kendisini odadan dışarı at mıştır, Osman bügün istintak da - iresince sorguya çekilecektir. Ka- til cinayetini şöyle inkâr etmekte- dir: “— Memleketteki (okarrmdan mektup aldım. Gel diyordu. Fa- kat buna cevap vermedim. Der- ken bir gün Nazmiye ortadan kay boldu. Başkasına kaçtı, beni bi- raktı, dedim, Çok müteessir ol dum. Memleketime karimin yani- na gitmeğe karar verdim. Eşyala- "#rmı toplayıp yola çıktım. İnebo - İuda çevirdiler, Nazmiyeyi &ğer öldürdülerse muhakkak evde otu- yan Yahudiler öldürdü. Çünkü on- nr Nazmiyeyi hiç sevmezler ve is- Temezlerdi. Hattâ beni bir gece dok sarhoş ettiler, Ve işte ne yap- tılarsa © gece yaptılar.. Ben Naz- imiyeyi cok severdim. Neden öl- im, Hem artik Nazmiye öl « düyse bana da yaşamak haram öldu. Beni de assmlar da kurtulas yam bari!,, Kıbns lisesi şahadetnameleri ” Ankara,3 (Hususi, Telefon- Ta) — Maarif Vekâleti yüksek mekteplere gönderdiği bir tamim- e, Kıbris lisesi şehadetnamesi ile Mekteplere müracaat eden tale- belerin namzet olarak kabul edil- besini bildirmiştir, * GBüş tarafı 1 inelde) dikletindeh abhsetmiş ve demiş: tir kii “— Diyarbekir <* Ergani, Sam: sun - Sıva ve Afyon - Antalya hâtlarıni stnebi mütehastis alma- dan yaptırıyoruz. Muvaffak ola- Bağımıza eminim.,, ? Bundan sonra Ali bey kütüp - haneyi gezmiştir. Koridora çıktı - ğı zaman etrafına toplanan tale - belöre bazı Masihatlerde bulun - muş vei “Mühendislerin memle - kat işlerindeki mühim #ollerini | şarat &derek: Elâzizdeki bir köp * rü inşaatında çalışan Kemal bey isminde geç bir mühendisin sit * mayâ tutulmasını ileri (sürerek tekrar ayi yerde çalışmaktan çe- kinmösi nazarı dikkati celbettiği: ni, bu gencin İstanbulda vazife verilmözse istifa edeteğini bildir- mesi üzerine, çağırdığını, memle- ketin hakkını ödemesi için kendi: sine vekâleten tayin ettiği yerde çalışmaği lüzumunu tebliğ âttiği- ni, buna riayöt etmediği takdir- de Kehdisini hariçte de takip et- #iek süretiyle her halde haksızlı- ğa meydan vermiyeceğini söyle- miştir. Vekil bey, genç talebele- Yi vatanâ hizmet, aşk Ve imanı taşrmalarını tavsiye etmiştir. Bunun üzerine bütün talebe: “Ahtediydruz! Memlekete hizmet için çalışacağız!,, diyerek vekil böyi alkışlamışlardır.: Ali bey, bundân #öhrâ profe * sörlerle betaber, yemekhane © ve yatakhâneyi gezmiş, mutfağı gör- müştür. Taleböhin yemeğini tet kik etmiş, erzak anbarımı dölağ - mış, defterleri ihtöden (inceye gözdeh geçirmiştir. Sonra lâbe - ratuvarlara girilmiş, (o tectübeler yapılmış ve Ali bey profesörlere bir çok süâllet sormuştur. Bundan sönra vekil bey mekte: bin müzesini, detshaneleti, könfes rans galöhunü gezmiş, mektepte kalörifer bulunmaması hazarıdik- katini gelbetmiş ve bu noktayı işa- ret etmiştir. Tatil olmasına rağmen bir çok talebe mektepte © bulühüyordu. Dördüncü sinıftan o Şüktü efendi vekil beye mürâtaat ederek mes- leki vaziyet ve istikballeri hakkms da tenvir etmelerini rica etmiştir. Buhun üzerine vekil bey bir hi- taba söylemiş demiştir kit “. Mühendis mektebi mezuh- larının istikbalini temin için lâ - zım gelen tedbirler alınmıştır. Devlet hizmetine giren mühen- disler terfi edeceklerdir. Maaşlar 30 liradan başlıyarak 90 liraya kadar yükselecektir. Ve- kâlet, memleket imarı noktasın - dan mühendisliğin en lüzumlu bir iş olduğunu nazarı itibare alarak bu mektep mezunlarının iştikbal- leriyle çok alâkadar olmaktadır. Mühendislik istiklâl ve muhta- riyetini cumhuriyet devrinde al- dı. Yeni demiryollarımızı Türk mühendis ve müteahhitlerine yap- tırıyoruz. Memlektimizi kendi - miz imar edeceğiz. Bu iş başla - mıştır. İstikbal sizindir. Fayda - İr olmak sizin için mukaddes ve milli bir vazifedir... Mühendis mektebini büyük bir arzu ile ziyaret ettim ve umumi- yetle mektebi iyi buldum. Elim- den geldiği kadar bu müesseseye faydalı olmıya çalışacağım.,, Şiddetli alkışlarla biten bu hi- tabeden sonra vekil bey profesör- lerle hasbihal etmiş ve sonra mek- tepten ayrılmıştır. HABER m. Akşam Postası Her parçası ayrı bir heyecanla okunacak macera, kıskançlık, kuvvet, aşk ve seyahat Ffomaâhı ASLANLI HÜKÜMDAR SÜLEYMANIN OĞLU şğiğ i Nedan sönra gene: — Bilmiyörufü.. Dedi. —— Süleyman, sesinin bütün kuv- vetiyle geriye seslendi: — Moris! Moris koşarak geldi. Süleyman: — Bağla şu kâratayı, dedi. Moris, Süleymanın sözünü ye- rine getirmek için kayığin baş ta- rafında çöreklenip duran bir ipi alırken: — Timsahlı geçide yaklaşıyo- ruz. Aramızdaki mesafe bin met- re ya var, ya yok.. — Kim söyledi?. — Kürekçi Mehmet.. — Yal. Süleyman tabancasile o AÂbdüs samedi tehdit ederken Mofis te a yaklarını bağlamıya uğraşıyordu. oris'in bütün hareketlerine kuzu gibi itaat eden Abdüssâmedi görenler, onun hiç bir şeyle alâka hükmedebilirlerdi. Grev (Baş tarifi 1 telde) yet ve azameti salıya belli olacak- tır. Lâkin, bütün Amerika mat buatı, bu başlamakta (olan gre- vin, harpten sonraki sanayi tari - hinde en vahim bir mesaj ihtilâfı teşkil etmekte ve kalkınma ese - rinin tömellerini tehdit eylemek - te olduğunu daha şimdiden kay » detmektedir. Fikirler pek ziyade gergin olup, katışıklık çıkmasın- dan korkuluyor. Memleketin tekmil zabita küvs vetleri ile bazı asker müfrezeleri her ihtimale karşı seferber edil- miş ve göz yaşartıcı gaz bombala- riyle teçhiz © olunmuştur. Daha şimdiden, grevin dündenberi i- lân edilmiş bulunduğu £ Georgia, Alabama ve cenubt Karolin hâva- lisinde ağır hadiseler | çıkmıştır. Peliş, silâh kullanmağa mecbur olmuştur, bir kişi ölmüş, birçok kimseler yaralanmıştır. Nevyork, 2 (A.A) — Umumi grev, şimalde, cenupta ve Atlas denizi imtidadınca 900 bin #me- Tefrika No, 24 Fakat az sonra, ondan bekleri! miyen bir süratle yerinden siğfa dığı görüldü. Göğsüne indirdiği kuvvetli bir yumrukla, Morisi yere serdi. Hiç bir şeyden yılmıyan bit çilğih va #iyetinde Süleymanın tabâhcasını yakalamıya çalıştı. Süleymanla, Abdüssamöet ara sındaki bu müthiş mücadele belki beş dakikadan fazla sürdü. Süleyman, onun gelişmiş kolla rının kuvvetile başa (oçıkamıytta ğını görünce bir firsatinı getirerek tabancasını boşalttı. i Abdüssamet, boş bir çuval gibi yere yıkıldı, kaldı. Tabanca #ösi, Nil üzerinde t& uzaklara, götiden gele kâyıklara kadat üzahip gitmişti. Kürekçile rin kürekleri bırakıp ayağa kalk malart ve tabanca sesine koşma ları kayıkta bir kiyametin köpaca ğına delil sayılabilirdi. Filhakika böyle öldü. Mehmatten başka her kes, hücuma kalktı, EEEEEEEENNEREEEEEEEREEEEEEEEREEEENEANENNANA SEK KESE GNAEEKEKEEEEN metre (Baş tarafı i incide) Buhun için, Sovyet fabrikaları mamulâtindan bir oksijen © âleti kullanmağı tam etmiştim. Bo- ğulmamamı, ancak bu suretle t&- min edecektim. Bindiğimiz tayyare de Sövyet mamulâtındandı. Buhünla, 8100 metreye çıktık. Datzkö, tayyare meydanının üzerinde dolaşmağa başladı. Bu sirada hava bozuldu. Bulutlar yeri kapladı. Tayyareden altadığım (vakit, kuvvetli hava cereyanlariyle iha- ta edildiğimi fatkettim. 3000 #nat- re kadar, bu menval (üzere düş- tüm. Müteakip 400 de, bir girdi- bat iğihde kaldım. Tepetaklak döndüm. Lâkin, bereket versin ki, nasıl bir kol hareketi yaparak tek- rar başı yukarı gelmek mümkün olacağını biliyordum. Bu hüne rimi tatbik ettim. 5500 metre rakımda, ilk bulut tabakasmdan çıktım. 4000 metre rakımda ikinci bir bulut tebakâ- sina girerek, bunu 500 metre ka- leyi ihtiva edecektir. Bunun 500 | tedip bitirdim. e Maamafih, bu bini pamuk sanayiine, 200 bini | luttan sryrılmca da topraği göre- yün sanayiine ve 200 bini de ipek | medim. Görebilmek için, serpu- sanayiine aittir, Vaşington alâka » dar mehafilinde son dakikada bir itilâf husul bulacağı hakkında nikbinlik mevcut olmakla bera ber, umumi hissiyat, milli o mesai komitesi reisi M. Garrisonun gay» retlerine rağmen, patronlarm iti » lâfgirizlikleri yüzünden grevin herhalde başlıyacağı merkezinde- dir, Grev rüesası grevin umumi 6- Incağını ümit ettikleri halde, pat- ronlar ancak amelenin yüzde on besi işlerini terkedecekleri ve Fab- rikalardan mühim bir kısmınm Salr sabahı mutat veçhile açıla * cağı kanaatindedirler. Grevcilerin nisbeti ne olacağı şimdiden belli değildir. Hususiyle ki, 900 bin a- meleden miktarı oldukça cok © lan işsizleri çıkarmak icap eder. şumla gözlüğümü attım. Nihayet, 700 metre yükseklik- te, bulut ve sislerden kurtuldum. Büyük bir irade kuvveti sarfede- rek paraşütümü açmağa hâzırlan- dım, 200 metreye geldiğim vakit, 142 saniyedenberi muallakta bü- Tunuyordum. Kronometremi dur- durarak paraşütümün (o halkasını çektim. oHasıl olan tarsıntı, kro- nometreyi fırlattı. Onu, bilâha- re, benim indiğim yerden 40 met- re uzakta bulduk. Halkaya dökunmamı mütea- kip, paraşüt çok şükür ki arızasız surette açıldı. Altıma bir tarla te- sadüf etmişti. Böylelikle, 8100 metreyi yukardan aşağı katetmiş bulunuyordum. 2 Tat 1988. “ i p7/ / WM 4 7 7 M4) Küreklerin hateketten kesi! olması, kayığın sür'atini de mıştı. Kürekçilerden bir i diğerleri boğuşa devam #derk€” yelkeni ihdirmeğe ( çalişıyofti |p Möris, bünâ mâni olmak içi İeklerinin bütün kuvetini sarf rek adamı alt etmeğe çalışıyof Blanş da bir kadm olmas! rağiten (Möris) e yardım dü. Möris kürekğinin, kollarımı * kıvrak, geriden yakalamişti. tam bu sırada Blanş ta eline , diği bir tahta parçasını bütü küvvetile herifin başma indire! , l sersemletti. Yere düştükten | da bir ikincisini ihdirmeği ihm? | emtedi. Bu boğuşma esnasında ipleri sökülmüş olan yelken tamami düşmüş ve kayık yolunu ki mişti, ” Geriden gelen kayıklar yorlardı. Silâh sesi üzerine sür” letini fazlalaştırmışlardı. ! Timsahlı geçide de böş yüz re kadar ya kalmış, ya ; &. Süleymanla Hergül, O kayiği” baş tarafında kayıkçılarla boğ?” İaşıyorlardı. Hergül bunlardan birini nehir? yuvarlamıya muvaffak olmuğtü" Az sönta, kendi kendine dosdof ru giden kayığın birdenbire sahil doğru çevrildiği görüldü. 4 Kayık timsahlar arasma giri" yordu, arkadan gelen kayıklar 4” yetişmişlerdi. Üç kyığın arkası arkasına, si h leymanın kayığına yanaşarak mi kişiden fazla bit kuvvetin iç?” riye dolması, kayıktaki manzar8 * yı tantamile değiştirmişti. Bu gelenler arasında, Süleyr* üm tahmin ettiği gibi, Abdül F3h de vardı, Abdül Faki Süleymanm üzeri#* adamlarını gönderdi. Kendisi beş arkadaşile beraber, Blanş Allarti'nin yanma geli” Blanş Allarti Abdül Fakinin fe9* niyetini anlamıştı. Oha fırsat memek ve elinden kurtulmak iç” kendisini Nile fırlattı. Çok iyi yüzmesine güvenmitti Fakat, umduğu gibi olmadı. Da” kayıktan açılmasına meyda pl madan evvelce Hergül'ün ne fırlatıp attığı kürekçile karşıla!” Abdül Fakinin: — Yakala, kaçmasına eydi” verme, Arkadaki kayığa götü demeni üzerine kürekçi, Mal” Allar zel Allartiyi yakaladı. müthiş bir mücadeleden sonra hammül edemiyeceğini anlam Daha çok boğulmamak için raştı, Kürekçi, kendisini şayan b*” ret bir süratle kayığa sürüklüğ”” du. Dora 91) ii