—3 Eylli 1934 HABER — Akşam Postası Iİstanbul hastanelerini ziyoret” uraba hastanesinde İ,5 saat Tam 90 yıldanberi çalışan bu müesseseye geçen sene içinde 80,000 hasta müracaat etmiştir Bu gün İstanbulun en büyük, '."uiı hastahanelerinden birini İk cseğiz. Bu müessesenin 90 yıl- bir mazisi varmış.. Hakikaten tarihi bir bina.. Mü- di tamiratla yeni şekle konul ak isteniyor. Çok geniş bir has- e, fakat henüz tam istifade İtin edilemiyor. Daha tamir edi- a tamir edilip te açılacak olan tamir edilecek pek çok — salon- Vâr, Ben burayı gezip gördükten 'a, kaç yatak var diye sormuş- . 250 yatak mevcudumuz var, be_dikleri zaman doğrusu hayret m. Bir buçuk saatte hiç bir yer Bilümtan dolüğdan bir. diber Tn ne kadâr büyük olduğu — tah- te k edilebilir. Buna rağmen az yatak.. Ve "nede ancak 4,000 hasta tedavi “ilebiliyor... Halbuki Cerrahpaşada, okadar ı'ÖYük olmayan — pavyonlarda (W) yatak vardı ve senede 5,000 a tedavi edilebiliyordu... Başhekim Ömer Lütfi Beyle be Aber, odasından başlayarak bü- in hastahaneyi şöyle bir dolaş- İk. Ve hiç istikametimizi bozma- "İ!lnxı halde bir buçuk saat son- 't gene aynı noktaya geldik. ba şeklinde bir bahçenin etrafında Yalanmış, tıpkı bir bahçenin et- ' 'Afma çevrilen tel örgü gibi... Koğuşlar, salonlar, koridorlar Nabildiğine geniş... Başhekim, diğimiz yerlerde bana izahat Serivor: İşte bu gördüğünüz — yer, *omımı dairesidir. Eskiden bu—l #& hamamdı.. diyor... , Bu hastahanede nazarı dikka- Simi celbeden bir şey var: Eski binanımn içinde yeni, mo- Tn teşkilât yapılmış. Vesait çok bol ve mükemmel, yer de müsait *lduğu için fevkalâde lâboratuvar ** yapılabilmiş... _Meull bu gezdiğimiz rontken Airesi İstanbulun belki hiç bir hanesinde bu kadar mükem- Mel değilmiş... İşte gene hemen İstanbulun en ı'dqr li Hâboratuvarı denilebilecek B zengin bir lâboratuvardayız. Tası Tevfik Salim Paşa tarafın- d"' Yyapılmış... Ü.şinuli geçiyoruz, daha yeniler- Lul:&'llın kadın servisine.. Burada ik, göz, bevliye koğuşları var. E_“Puındın başımızı uzatıyoruz; 'llliıhmer mektebinin genç ta- leri burada çalışıyorlar... AM gezebiliyorum... bi Başka hastahanelerde olmıyan ,.Y Sey daha: Frengi ve teşrihi ma Zi lâboratuvarı... l[k:":hm ecza deposu da var.. Mmuhafaza için gezilen buz | lâarı bu depolarda duruyor... | İı'ı;""'llfhınede. mutfakta, bu - "ıh“"ınm' kısmında bütün ter- Yeni.. Otomatik makineler '.“i!me.. v'nıı—l her şöy asri.. I.,"A“i' katın halen kullamılan Ş Mları bittikten sonra tekrar Atıya çıkıyoruz. .. Hastahane paviyonları, mürab | kalkabilen hastaların ye- | r“k salonundayız, Burasını ser-| Guraba hastanesinin Poliklinik dairesi Kulak hastalıkları koğuşundan geçiyoruz.. Başhekim diyor ki: — Şimdi âyan koğuşuna gele- coğiz.. Bu da ne acaba? Anladım, gördükten sonra.. Meğer burada hep ihtiyarlar ya- tıyormuş. Prostatdan mustarip o- lanlar.. Zaten bu da ihtiyar has- talığı imiş... Emrazı cildiyenin , önünden, verem koğuşunun yanından geçi- yoruz.. Dikkat ediyor musunuz... Bu gün, bu hastahanede hep ko- ğuşların yanmdan, önünden geçi- yoruz, kapılarından bakıyoruz... — Niçin mi? diyeceksiniz... İşte cevabı: — Efendim doktorlar vızıtada- lar, pansman yapıyorlar, meşgul- ler... Müstahdeminden başka kim- . senin sokulamadığı sari hastalık-| lar servisinin önünden geçerek, göz koğuşuna geldik.. Burası çok loş.. diyorum. Başhekim Bey: — Bunu bilhassa yaptık. Haz. taların gözleri fazla ziyadan mü- teessir olmasın diye... | Ayrıldığımız noktaya geldik..| Başhekimin odaşındayım... Teşrihi marazi mütehassısı Ham di Bey lâboratuvarımı gezdirmek zahmetine katlanıyor. Bu yeni tesis edilen lâboratu- var çok zengin.. Burada teşhis e- dilemeyen hastalıkların, kanser- lerin muayenesi yapılırmış.. Hamdi Bey diyor ki: — Son sene zarfında hastahane yarı yarıya yenileşmiş ve yüzde seksen vesait fazlalaşmıştır... Sonra işin en iyi tarafı.. Has- tahane binası çok eski olduğu hal- de tamirat kabul edebiliyor... TÜT d Başhekim Ömer Lütfi ve Ham- di Beye teşekkür ederek ayrıldık- tan sonra, Sinir hekimi Rifat Bey- le beraber, vaktiyle tütün deposu olan ve, şimdi hastahaneye ilâve edilen poliklinik'in yolunu tuttuk. Poliklinik geçen sene açılmış ve buraya bir sene zarfında (80) bin hasta ayak tedavisine gel- Miş... | Burası mütemadiyen islâh edli-| mekte,. Şimdilik açılan odalarda bütün tedavi kısımları var... Gurebadan ayrılırken düşünü- yorum: Evkaf dairesi muhakkak. ki böyle bir müesseseyi beslemek- | le en büyük hayrı işliyor... Yalnız, yapılar masraf nisbe- ha iyi neticeler verebilir... Bu hastahanede (500) yatak olmalıydı. Çünkü vesait ve yer kâfidir... Sonra müracaat eden hastalar pek çok.. Başhekimin odasında otururken 5 dakika içinde bir çok haştaların yataksızlık yüzünden geri çevrildiğini gördüm.. Halbuki bu olmamalıydı... Mademki masraf ediliyor.. A- zami istifade yolları temin edil- melidir. ien A v Gazeteler, Beyoğlu cihetindeki açık lâğımların bir aya kadar mutlaka kapatılacağını yazıyorlar dı. Iyi amma, Beyoğlu cihetindeki açık lâğımlar diyince hangileri kastediliyor acaba? Feriköyün arkasındaki Teneke mahallesinin sokaklara akan pis- likleri ile gene o Teneke mahalle sinin altından küçük bir dere gibi şırıl şırıl, akıp giden kömür tozu | rengindeki leş kokulu sular da bu bir ayın içinde kapatılacak lâğım lar arasma dahil mi? Sonra eskiden Kasımpaşa deresi adıyla maruf iken sonradan bu şehirin biraz ilerisine kadar olan le ve mahallelerle dolu dere boyu nu takip ede ede tâ Şişlideki Ha mam caddesine kadar devam eden de ortadan kalkacak mı? Bu simsiyah ve mundar kokulu < İspanyada, Katalonyanın merkezi olan Barselonda, evler hep sekiz köşeli- dir. “Graf zeplin" balonu, geçende bu resim, büyük balondan alınmıştır. teriyor! şehir Üzerinden uçmuştur. Yukardaki Şehrin sekiz köşeli evlerini kuş bakışr gös- nun Kasımpaşa iskelesinden Yeni | kısmı kapatılan ve şimdi Yenişe | hirden başlıyarak iki taraflı evler | simsiyah ırmak da bu bir ay için | | daki oturanların, Şehir” mektuplar'ı Bu vaziyette bir şehirde | hastalık nasıl olmaz? Kasımpaşadan Şişliş;; kadar mundar bir dere akıyor! ırmağın üstü öyle pek kolay kolay bir ayda kapatılacağa benzemi yor. Yenişehirin üstünden Şişli Hamam caddesine kadar süren ve yürümekle ancak yarrm saatte ge- çilebilen bu uzun dere boyundaki siyah ve mundar kokulu 1rmağın üstünü tamamiyle kapatmak için çok zaman, çok masraf ve çok emek ister! Hem bu ırmak hamam doğru akmaz, caddesinden Yenişehire yalnız kendi başına da | Yenişehiri biraz geçip de Pangaltı hizalarma doğru geldiniz. miydi, | bu simsiyah, mındar ırmağın içi- ne, gider!--> 21ğ, gelirken sol ya- maçtan ve gene aynı renkten, aynı cinsten eaddit çağlıyanlar da Kınlarına nebean karışır. a edip yoldaki yamaçlardan tanrı- nır ve gecesi gürül gürül kan muhtelif çağlıyanları da içine aldıktan sonra Sinemköprü, Yeni- şehir, Papask”>--üsü yolıyla Ka- | sımpaşâ iskelesinden Halice dö- külen ve döküldüğü yeri berbat eden bu ırmak asıl nerden - çıkar, nerelerde toplanır, yolda içine al- dığı aynı cinsten ve aynı renkten küçük küçük çağlıyanların asıl membaları nereleridir? Bu cihet- leri belki de çok kişi bilmez. Ben çocuktum, yani bundan otuz yıl önce gene bu ırmak böylece akar- dı, hâlâ da gene öyle akıyor. Fakat, dedim ya, bunun tama- miyle kapanması çok zaman, çok masraf ve çok emek ister. Yahut, mecerayı değiştirip te ırmağın a- kıntısı başka tarafa verilirse o baş ka! Lâkin bu ırmağın iki tarafın- bilhassa yaz günlerinde, hallerine doğrusu acı- mamak kabil değil.. Dün Yenişehirden —Hamam tramvay durağına gelinciye kadar benim burnumun direkleri kırıl- dı. Seyyar haberci Almanyada kazaların önüne geçmek için alınan tedbirler gayet - şiddetlidir ve çok sıkı tatbik edilir Avrupada motosiklet merakı, hayli v fazladır. Bilhassa Almanyada, bu merak gittikçe artmakta ve âdeta motosiklet, etomobilin yerini tutmaktadır. Resimde bir meydanda bir çok motosiklet görüyorsunuz. Yüzlerce motosiklet!... Bun- lar, usul ve nizam haricinde, lüzumundan fazla hızlı giden ve bundan dolayı sahiplerine ceza kesilen motosikletler- tinde istifadeyi düşünmek çok da-'dir. Kazaların önüne geçilmesi için, gayet şiddetli hareket cdilmektedir.