Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Bu gün İstanbulun en büyük, 8eniş hastahanelerinden birini tî“eğiz. Bu müessesenin 90 yıl- bir mazisi varmış.. Hakikaten tarihi bir bina.. Mü- Mi tamiratla yeni şekle konul tak isteniyor. Çok geniş bir has- , fakat henüz tam istifade #nin edilemiyor. Daha tamir edi- | [!ı._ tamir edilip te açılacak olan v tamir edilecek pek çok salon- | he Var, Ben burayı gezip gördükten a, kaç yatak var diye sormuş- * 250 yatak mevcudumuz var, ! n'fnıleri zaman doğrusu hayret . Bir buçuk saatte hiç bir yer & durmadan dolaşılan bir bina- h_" ne kadar büyük olduğu tah- Sin edilebilir. Buna rağmen az yatak.. Ve | "nede ancak 4,000 hasta tedavi ! ı'ıilebiliy'or... Halbuki Cerrahpaşada, okadar ı"i!'lîk olmayan — pavyonlarda (M) yatak yardı ve senede 5,000 İasta tedavi edilebiliyordu... Başhekim Ömer Lütfi Beyle be tber, odasından başlayarak bü- hastahaneyi şöyle bir dolaş- Ve hiç istikametimizi bozma- d'il'l!.ııı halde bir buçuk saat son- '4 gene aynı noktaya geldik. Hastahane paviyonları, mürab ba şeklinde bir bahçenin etrafında Ttalanmış, tıipkı bir bahçenin et- 'Afıma çevrilen tel örgü gibi... — Koğuşlar, salonlar, köridorlar Aabildiğine geniş... Başhekim, tezdiğimiz yerlerde bana izahat “ariyor: — İşte bu- gördüğünüz — yer, Rontken dairesidir. Eskiden " bu: *&er hamamdı.. diyor... , Bu hastahanede nazarı dikka- İmi celbeden bir şey var: Eski binanın içinde yeni, mo- dern teşkilât yapılmış, Vesait çok hat ve mükemmel, yer de müsait nu“iu için fevkalâde lâboratuvar İ? yapılabilmiş... ' _Meıeli bu gezdiğimiz rontken Siresi İstanbulun belki hiç bir h"hlııııeıinde bu kadar mükem- el değilmiş... k%ıl'h gene hemen İstanbulun en kd.:tli lâboratuvarı denilebilecek zengin bir lâboratuvardayız. t:ııx Tevfik Salim Paşa tarafın- kşüııdi geçiyoruz, daha yeniler- açılan kadın servisine.. Burada k"hl', göz, bevliye koğuşları var.. Efplımdın başımızı uzatıyoruz; 'miıhmer mektebinin genç ta- leri burada çalışıyorlar... Ayağa kalkabilen hastaların ye- Mek salonundayız. Burasını ser- L*'ç- gezebiliyorum... bi ka hastahanelerde olmiıyarı 7 şey daha: Frengi ve teşrihi ma 'azt lâboratuvarı... lı.:::'mn ecza deposu da var.. q_l. muhafaza için gezilen buz '_’l“! bu depolarda duruyor... İ“Wmede. mutfakta, bu - *üı.,"ı'“'" kısmında bütün ter- & yeni,, Otomatik makineler hy!tte_. l“ıı:â.ğ' katın halen kullanılan Yüka arı bittikten sonra tekrar TIya çıkıyoruz... h. Guraba hastanesinin Poliklinik dairesi Kulak hastalıkları koğuşundan geçiyoruz.. Başhekim diyor ki: — — Şimdi âyan koğuşuna gele- ceğiz.. Bu da ne acaba? Anladım, gördükten sonra.. Meğer burada hep ihtiyarlar ya- tıyormuş. Prostatdan mustarip o- lanlar.. Zaten bu da ihtiyar has- talığı imiş... Emrazı cildiyenin , önünden, verem koğuşunun yanından geçi- yoruz.. Dikkat ediyor musunuz... Bu gün, bu hastahanede hep ko- ğuşların yanından, önünden geçi- yoruz, kapılarından bakıyoruz... — Niçin mi? diyeceksiniz... İşte cevabı: — Efendim doktorlar vızıtada- lar, pansman yapıyorlar, meşgul- Müstahdeminden başka kim- senin sokulamadığı sari hastalık- lar servisinin önünden geçerek, göz koğuşuna geldik.. — Burası çok loş.. diyorum. Başhekim Bey: — Bunu bilhassa yaptık. Has- taların gözleri fazla ziyadan mü- teessir olmasın diye... Ayrıldığımız noktaya geldik.. Başhekimin odasındayım... Teşrihi marazi mütehassısı Ham di Bey lâboratuvarımı gezdirmek zahmetine katlanıyor. Bu yeni tesis edilen lâboratu- var çok zengin.. Burada teşhis e- dilemeyen hastalıkların, kanser- lerin muayenesi yapılırmış.. Hamdi Bey diyor ki: — Son sene zarfında hastahane yarı yarıya yenileşmiş ve yüzde seksen vesait fazlalaşmıştır... Sonra işin en iyi tarafı.. Has- tahane binası çok eski olduğu hal- de tamirat kabul edebiliyor... * * * Başhekim Ömer Lütfi ve Ham- di Beye teşekkür ederek ayrıldık- tan sonra, Sinir hekimi Rifat Bey- le beraber, vaktiyle tütün deposu olan ve, şimdi hastahaneye ilâve edilen poliklinik'in yolunu tuttuk, Poliklinik geçen sene açılmış ve buraya bir sene zarfında (80) bin hasta ayak tedavisine gel- Miş... Burası mütemadiyen islâh edli- mekte,. Şimdilik açılan odalarda| ** bütün tedavi kısımları var... Gurebadan ayrılırken düşünü- yorum: Evkaf dairesi muhakkak- ki böyle bir müesseseyi beslemek- le en büyük hayrı işliyor... alışan bu müesseseye geçen sene içinde 80,000 hasta müracaat etmiştir Yalnız, yapıları masraf nisbe- tinde istifadeyi düşünmek çok da- S Eylül 1934 _ HABER — Akşam Postası Guraba hastanesinde 1,5 saat Tam 90 yıldanberi ç ha iyi neticeler verebilir... Bu hastahanede (500) yatak olmalıydı. Çünkü vesait ve yer kâfidir... Sonra müracaat eden hastalar pek çok.. Başhekimin odasında otururken 5 dakika içinde bir çok hastaların yataksızlık yüzünden geri çevrildiğini gördüm.. Halbuki bu olmamalıydı... Mademki masraf ediliyor.. A- zami istifade yolları temin edil- melidir.. YURUNGETUNUUNRESUNUUNURUNUUNUNERUNULURUCURUREYURREE KA KNN RAKR MA GÜREN SENUNEURUNUULUKGAGRCUKUK 't $7 Sçüeü Ud "| sinin altından küçük bir dere gibi İspanyada, Katalonyanın merkezi olan Barselonda, evler hep sekiz köşeli- dir. “Graf zeplin” balonu, geçende bu şehir üzerinden uçmuştur. Yukardaki Şehir mektunlar Bu vaziyette bir şehirde hastalık nasıl olmaz? Kasımpaşadan Şişliye kadar mundar bir dere akıyor! Gazeteler, Beyoğlu cihetindeki açık lâğımların bir aya kadar mutlaka kapatılacağını yazıyorlar dı. İyi amma, Beyoğlu cihetindeki açık lâğımlar diyince hangileri kastediliyor acaba? Feriköyün arkasındaki Teneke mahallesinin sokaklara akan pis- likleri ile gene o Teneke mahalle şırıl şırıl, akıp giden kömür tozu rengindeki leş kokulu sular da bu bir ayın içinde kapatılacak lâğım lar arasına dahil mi? Sonra eskiden Kasımpaşa deresi adıyla maruf iken sonradan bu nun Kasımpaşa iskelesinden Yeni şehirin biraz ilerisine kadar olan kısmı kapatılan ve şimdi Yenişe hirden başlıyarak iki taraflı evler le ve mahallelerle dolu dere boyu nu takip ede ede tâ Şişlideki Ha mam caddesine kadar devam eden simsiyah irmak da bu bir ay için de ortadan kalkacak mı? Bu simsiyah ve mundar kokulu vesim, büyük balondan alınmıştır. Şehrin sekiz köşeli evlerini kuş bakışr göı—i teriyor! a ırmağın üstü öyle pek kolay kolay bir ayda kapatılacağa benzemi yor, Yenişehirin üstünden Şişli Hamam caddesine kadar süren ve yürümekle ancak yarım saatte ge- çilebilen bu uzun dere boyundaki siyah ve mundar kokulu 1rmağın üstünü tamamiyle kapatmak için çok zaman, çok masraf ve çok emek ister! Hem bu ırmak hamam caddesinden Yenişehire — doğru yalnız kendi Yenişehiri biraz geçip de Pangaltı hizalarına doğru geldiniz. miydi, bu simsiyah, mındar ırmağın içi- ne, gider'--- z2ğ, gelirken sol ya- maçtan ve gene aynı renkten, aynı cinsten müteaddit çağlıyanlar da karışır. Şişli yatımnlarına nebean edip yoldaki yamaçlardan tanrı- nır ———0 ve gecesi gürül gürül -- kan muhtelif çağlıyanları da içine aldıktan sonra Sinemköprü, Yeni- şehir, Papask*--iüsü yolryla Ka- sımpaşâ iskelesinden Halice dö- külen ve döküldüğü yeri berbat eden bu ırmak asıl nerden çıkar, nerelerde toplanır, yolda içine al- dığı aynı cinsten ve aynı renkten küçük küçük çağlıyanların asıl membaları nereleridir? Bu cihet- leri belki de çok kişi bilmez. Ben çocuktum, yani bundan otuz yıl önce gene bu ırmak böylece akar- dı, hâlâ da gene öyle akıyor. Fakat, dedim ya, bunun tama- miyle kapanması çok zaman, çok masraf ve çok emek ister. Yahut, mecerayı değiştirip te ırmağın a- kınmtısı başka tarafa verilirse o baş ka! Lâkin bu ımrmağın iki tarafın- daki oturanların, bilhassa yaz günlerinde, hallerine doğrusu acı- mamak kabil değil.. Dün Yenişehirden —Hamam tramvay durağına gelinciye kadar kiril- benim burnumun direkleri dı. Seyyar haberci M zRea l Almanyada kazaların önüne geçmek için alınan tedbirler gayet : şiddetlidir ve çok sıkı tatbik edilir SK . YO G Avrupada motosiklet merakı, hayli — fazladır. Bilhassa Almanyada, bu merak gittikçe artmakta ve âdeta motosiklet, otomobilin yerini tutmaktadır. Resimde bir meydanda bir çok motosiklet görüyorsunuz. Yüzlerce motosiklet!... Bun- lar, usul ve nizam haricinde, lüzumundan fazla hızlı giden ve bundan dolayı sahiplerine ceza kesilen motosikletler- dir. Kazaların önüne geçilmesi için, gayet şiddetli hareket edilmektedir. başma da akmaz,