26 Birinciteşrin 1938 CUMHTJRİYET Fennin bir mucizesi Yirmi yaşına kadar inkişaf edemiyen bir adam gudde aşisile tedavi edildi İngiltere ile Almanya arasında anlaşma [Bastarafı 1 ind sahitede] nih itilâfınm ferdasında vasatî Avrupada hasıl olan vaziyeti tetkik ettiği kanaatini hasıl etmektedir. Söylendiğine göre içtima esnasmda îngiliz îtalyan itilâfınm yakında tasdik edilmesi meselesi de mevzuu bahsolmuştur. Bu iki meselenin yann toplanacak olan nazırlaT meclisi müzakerelerinin mevzuunu teşkil edeceği malumdur. Topcu Atış Okulunun dön yaptıgı tatbikat güzel oldu R A D YO v^Bu akşamki program^ ANKARA: 26 birinciteşrin 1938 çarşamba progranu: (Oğle neşriyatı teeruoe maruyetınde olarak yeni studyoda olacakur.) 12,30 alaturka plâk neşuyatı 13 haberler 13.15 kar^şık p.âk nejrıyatı 14 son 18,30 dans plâk neşriyâtı 19,15 Turk musikısı ve haU şarkuarı ıMakbule Çağlar) 20 saat ayarı ve arabca soylcv 20.10 iıaberler 20,15 halk turkulerı (Muzaffer Hkar ve Radıfe Neydık) 21,15 studyo salon orkestrası 22 haberler ve hava raporu 22 15 son. ISTANBUL: 18,30 dans musikisi 19 keman konseri: Ah Sezm, pıyanoaa Rana Seven 19,30 karışık p.âk neşnyatı 19^5 borsa haberlerı 20 Nezıne Uyar ve ansadaşlan tara Lord Halifaks'ın nutku Jorj annesile beraber Genclik ajısı mucidi doktor Voronof'un guddeler üzerinde ameliyat yapmak su retile, ihtiyarlan gencleştirmekten daha harikalı neticeler elde ettiğini yazmıştık. Fransanm bir şehrinde, yirmi yaşına kadar tam bir aptal olarak yaşadıktan sonra, guddeleri üzerinde yapılan ameliyat sayesinde bugün normal bir insan olan Jorj Puanyi adındaki Fransız, doktor Voronof'un bu muvaffakiyetli eserlerinden biridir. Jorj Puanyi, 1915 senesinde, tabiatin galat olarak yarattığı aptal bir cüce idi. O tarihte yirmi yaşında bulunan bu mahluk, anasının kapı kapı dolaşıp şifa dilenmesine rağmen, büitün doktorların tedavi kabul etmez bir illetle malul diyerek alâkadar bile olmadıkları, hayvandan farksız bir biçare idi. Senelerdenberi, kapısını çalmadığı doktor bırakmıyan anasının, nihayet ele ge çirdiği doktor Voronof, dimağı koyu bir karanlığa gömülü bu aptalı insan sırasına koydu. O sırada, elinde, guddelerinden istifade edilecek maymun bulunmadığı için, doktor Voronof, hastaya, annesinden çıkarılacak guddelerin aşılanması teklifinde bulunmuş ve bu teklif, oğlunun kurtulması ümidile canlanan zavallı ana tarafından büyük bir sevincle karşılanmıştır. Jorj 35 yaşında normal bir insan haline gelmiştir uyandırmak, cüssesine normal bir adam kalıbı veraaek için 45 yaşında bir kadınm guddesi değil, bu işe elverişli taze bir gudde lâzımdı. Doktor Voronof, bu guddeyi de bir maymundan alarak, aptal cüceye yaptığı ıkinci operasyonda kul landı. Bu defa, Jorj Puanyi'nin boyu, bir sene içinde 22 santimetre arttı; saçiarı uzamağa, yüzünün şişliği kaybolmağa başladı. Vücudü sağlamlaştı. Doktor Voronof, ikinci amliyattan sonra yanında alıkoyduğu hastasını bir profesöre götürdü. Jorj, bu profesörden ders almağa başladı ve birkaç ay zarfmda, okuma, yazma ve hesab öğrenmeğe mu vaffak oldu. Aptallığı tamamen zail olmuş, kendisi adeta yakışıklı bir delikanlı haline gelmiş bulunan Jorj Puanyi gerçi bir entelektüel değildi, fakat akıllı bir insan olmuştu. Onun, gudde ameliyatı taribine kadar ağlamak istidadma bile sahib olmadığım duşünürsek, doktor Voronof'un bu eserini mucize telâkki etmekte tereddüd göster meyiz. Şimdi, Jorj Puanyi, okuyup yazan, babasırun bisküit fabrikasında çalışan, zekâsmı işletebilen normal bir adamdır. Londra 25 (a.a.) Edimburg'da bir nutuk söyliyen Lord Haiıfaks, Avrupa buhranından bahsetmiş ve ezcümle demiştir ki: « Irk esasına müsteniden halihazırda yapılan hudud tashıhatının ıstıkrar ve sulhu temin edeceğini ümid ediyorum. Şımdi Versay muahedesınde yapılmakta olan tadilât Mılletler Cemiyeti paktınm bir maddesinde derpiş edilmektedir. Fakat bu madde şimdiye kadar tatbik edil memişti.» Lord Halifaks, Macaristanm meşru taleblerde bulunduğunu ve bunların is'afını arzu ettiğini kaydettıkten sonra demiştir ki: « Fakat bu gibi meselelerin ideal bir şekilde halline imkân yoktur. Çünkü her yerde ekalliyetler bulunacakhr. Fakat ihtilâf halinde her iki taraf da hüsnüniyet gösterir ve hakikaten ihtilâfm sebeblerini bertaraf etmeğe uğraşırsa ekalliyetlere verilecek teminat hakkmda da uyuşmak kabil olur. Bu sayede haksızlıklar azal mış ve istikbal için dostane bir teşriki mesai temin edilmiş olur. Fakat îngiltere sulhu temin etmek için diğer devletlerle birlikte hakkile çalışmak isterse onun diğerlerile ayni kuvvette olması lâzım ge lir.» Topçu atışlannı dürbünle {Baştarafı 1 ind sahüede) larına ve bilhassa düşman piyadesinin ağır silâhlarına ateş açmıştır. Bu ateş, bir müddet ckvam ettikten ve düşman topçusu kısmen susturulduk tan sonra, topçu kütle halinde düşman piyadesini ateş altma almışür. Kesif ateş altında piyade siperleri hücuma olgun bir hale getirildikten sonra, piyade hücuma kalkmıştır. 20,40 ajans haberlerı 20 47 Omer Rıza I Doğrul tarafından arabca soyi«v 21 saat ayan. orkescra 21 30 Safıye ve arkada^ları tarafından Turk mu .IELSI ve halk şarkıları 22,10 hava raporu 22,13 Daruttatakib eden kumandanlar litni musıii heyeti: Fahrz Kopuz ve arkaTatbikat bittikten sonra, Topçu Atış daşları tarafuıdan 22 50 son haberler ve ertesı gunun progranu 23 saat ayarı, Lsokulu komutanı alıbay Sırn Seyrek ve tiklal marşı, son. müteakıben Topçu müfettişi Tümgeneral Kemal Koçer istifadeli kritikler yapmış Yabancı merkezlerden (orta dalga) müntehab parçalar lardır. fından TUTK. musLfcLsı ve nal kşariiları Berlindeki akisler r Doktor Voronof, Madam Puanyi'den çıkardığı bir gudde parçasını oğluna aşıladığı tarihte, hasta 36 kilo 600 gram ağırlığındaydı. Ellerinin ve bileklerinin radyografisi yapıldığı zaman, kemiklerın, altı yaşında bir çocuk kemiği inceliğinde olduğu görülmüştü. Puanyi, elinde kaç tane parmak bulunduğunu bılmiyecek kadar derin bir aptallıkla maluldü, hatta rakamm ne olduğunu bilmiyor, söylenen sözlerden bir kelimesini dahi anlıyamıyordu. Fakat, ebediyen aptal kalması mukadder sanılan bu galatı tabiat, o günden itibaren, insan sınıfına girmiş bulunuyordu. Bu hakikati de ilk gören ve sevincinden çıldıracak hale gelen, anası oldu. Kadıncağzı, oğluna, ameliyattan bir gün evvel bir esvab almıştı. On yaşında bir çocuk kostümü olan bu esvab, yirmi yaşındaki aptal cüceye büyük ve bol geliyordu. Kollarını ve paçalannı kesip kı saltmak icab etti. Halbuki, ameliyattan birkaç ay sonra, Madam Puanyi, esvabın oğluna dar gelmeğe başladığmı görmüştü. Jorj Puanyi, ilk aşryı müteakıb oruz altı ay zarfında on İki santimetre büyü miiş, zekâsı biraz canlanmış, fakat bu hafif ve aheste düzeliş, doktor Voronof'un Yunan Kralı Londraya gitti Bağdada döndü aşısından anî bir mucize tesiri bekliyenleri Bağdad 25 (a.a.) Avrupaya yapAtina 25 (Hususî) Kral Yorgi gene ümidsizlığe düsürmemişti ve bunda tığı seyahatten avdet eden Irak Hariciye haklı idiler. Çünkü bu mucize, 1918 se Paris tarikile mütenekkiren Londraya gitmek üzere bugün Atinadan hareket Nazırı Tevfik Süeydi, bu sabah tayyare nesinde tahakkuk etti. ile Samdan Bağdada gelmiştir. Jorj Puanyi'nin zekâsını tam manasile etmiştir. Berlin 25 (a.a.) Siyasî Alman mahfilleri Lord Halifaks'm nutkunu müsaid bir şekilde karşılamaktadırlar. Bu mahfillerin kanaatine göre, İngiltere, Münihte başladığı siyasete devam edecek ve müspet hareketlerle iki memleket arasındaki münasebetleri ıslah etmeğe çalışacaktır. Avrupa işlerinin garbda devamlı bir sulh temin edecek şekilde h&lledilmesi(Baştaraîı 1 ind sahifede) ni tavsiye eden Lord Halifaks'ın bu kaBek de Alman Hariciye Nazırile naati Berlinde tasvib edilmekte ve Al manya ile îngiltere arasında hasıl olacak görüfecek bir anlaşmanın bu sahada atılmış geniş Londra 25 (Hususî) Varşovadan bir adım mahiyetinde olacagı temin edilbüddrildiğİM göre, Lehistan Hariciye mektedir. Nazırı miralay Bek'in son Romanya seyahati münasebetije çıkarılan şYİalar tamamen asılsızdır. Miralay Bek Al manya aleyhinde çalışmadığını ispat etmek üzere Alman Hariciye Nazırı von Ribbentrop'la mülâkatta bulunmak arzuSofya (Hususî) Bulgaristanda uzun yıllardanberi bu kadar erken kış oldusunu izhar etmiştir. Alman Hariciye Nazırı Romaya ğu görülmemiştir. Birçok yerlerde kar hâlâ devam etmektedir. Kızanlıktan gegidiyor len haberlere göre. Topolovgraddan haLondra 25 (Hususî) Almanya reket eden 80 kişilik büyük bir kafile Hariciye Nazırı Fon Ribbentrop önü Nikola tepesinde üç. dört metre biri müzdeki salı günü Romayı ziyaret ede ken karın içinde kalmıştır. Şımalî Bulcektir. Alman Hariciye Nazın Italyan garistandan on arabacı canlarını ZOT ricalile mülâkatta bulunduktan sonra Ber halle kurtarabilmiş ve 80 kisiyi kurtarmak üzere Kızanlıktan asker gönde line dönecektir. rilmiştir. Fakat, asker tepeve çıkama dan geri dönmüş ve kar altında kalan Feci bir tayyare kazası ların hayatları büyük bir tehlike içine Melboum 25 (a.a.) Büyük bir g ; rmiştir. Kamvon ve otomobillerle nakliye tayyaresi, Melbourn'a 20 millik şönderilen imdad hevetleri bu kafileyi mesafede kâin Dandeong tepesine düş kurtarmıya çalısacaktır. müştür. Tayyarenin 14 yolcusile müret tebatını teşkil eden 4 kişi ölmüştür. Irak Hariciye Nazırı Polonya Almanya münasebatı Bulgaristanda 80 kişi kar altında kaldı Kritikler bittikten sonra, Ordu Ko Operalar ve operetler mutanı Orgeneral Fahreddin Altay atış20.35 Sofya: Irgeni Oni^in (Çaykovskinin). ların muvaffakiyetini tebarüz ettiren bir21,15 Doyçlandzender: Sevıl berberi. kaç söz söylemiş, ve bu arada; geçen 21,35 Ploransa ETa harblerde olduğu gibi, yarının harblerin22,20 Parıs (P. T. T j : Otello. de de topçunun oynıyacağı muhim ve Büyiih konsei leı Hücum esnasında topçu ateşi de gerikudretli role bilhassa işaret ederek topye kaydırılmış bulurfcıyordu. 18.05 Hamburg: Müntehab parçalar. Bu suretle topçumuz, kendi piyademi çularımızı tebrik etmiştir. 21,35 Berlin: Handel, Mozart, Schu bert^n eserleri. zin önünde, kademe kademe, çok müessir Genel Kurmay ikinci reisi Orgeneral 22.20 Droitwich: Muhtelif havalar. ve iyi tertiblenmiş bir ateş silındiri yürü Asım Gündüz, Ordu Komutanı Orgene22,35 Brü'ssel I I . Orkestra konseri. terek, piyademizi düşmanm gerilerinderal Fahreddin Altay, Topçu müfettişi 22,45 Sottens: Müntehab parçalar. ki en mühim arazi mıntakalarına kadar Tümgeneral Kemal Koçer, Tümgeneral 23.05 Milâno: Orkestra konseri ilerletmiştir. 23^5 Strassburg: Muhtelif havalar. Zeki Erokay, Tuğgeneral Vehbi, ve bir24,10 Euıenburg: Belçıka musıkısı. Düşman, her nekadar, bu noktayı çok topçu üst subay ve subaylan atışlan 1,05 Stuttgart: Gece musikisi. kaptırmamak için çetin bir mukavemet başından sonuna kadar takib etmişjer Oda mustktlerı göstermişse de, topçumuzun kahir dar dir. beleri bu mukavemeti de çarçabuk kır 18,05 Berlin: Brahms, Haydn'in eserlerl. Tatbikattan donüşte, Topçu Atı$ o 18,20 Beromunster: Muhtelıf parçalar. mış v« süratlc geri çekilmeğe başhyan 23,35 Doyçlandzender. Kuçuk gece mukuluna uğranmış ve davetliler hep bir adüşman kuvvetlerini ateşle takib ederek sikisi. rada yemek yemişlerdir. piyademizi zafere ulaştırmıştır. 23,35 Kolonya. Eskı musıki aktlerile konser. Her vesile ve her fırsatta, üstünlüğünü Topçumuz, dünkü atış tatbikahnda ispat eden kahraman kara ordumuzu ve Solistlerin konserleri yüksek kabiliyetini göstermiş ve teknik esaslara dayanan kudretile, vazifesini if onun kuvvetli ve kudretli topçulannı, 19 20 Hamburg Çifte keman konseri. tihar edilecek derecede muvaffakiyetle dünkü tatbikatta gösterdikleri başan ve19 25 Laypzig Piyanc konseri. 19 25 Vıyana Pıyanoda Beethoven'in başarmıştır. silesile bir kere daha kutlularız. eserleri. 19,40 Doyçlandzender: Beethovenin sonatîarı. 21,15 B«rlın: Mozart'ın eserleri. 22,05 Varşova; Pıyann konseri. [Basmakaleden devam t senesinde bu mıktar 24,943,300 kıloya sisliğine karşı muvaffakiyetle çalışmakta ve 937 senesinde de 69,617,000 kıloya dır. Bunlar küçük kitabın umumî bir hu çıkmıştır. lâsasıdır. «Yaş üzüm ihracatı da her sene ehemmiyetli bir mıktarda artmaktadır. 937 seTafsilâtma gelince bu kitabcıkta ziraK A P A N I S 1 atin ancak ilme dayanarak ve teknıkten nesinde ihrac olunan yaş üzüm miktan Açılış Kapanış faydalanarak terakki ve tekâmül edebile 8000 vagonu geçmiştir.» 5.99 5.99 1 îngiliz lirası Domatesle üzumü halk yetiştiriyor amceğinin yeniden yeniye delillerini bir daha 1.25.7925 125.7925 100 Dolat görmüş bulunuyoruz. Komşumuz Bulga ma onların ihracata salih standard kabili3.3525 3.3525 100 Fransız franjîi 6.62 6 62 ristanın ziraî sahadaki çalışış tarzı bu ba yetini hükumet tayin ediyor, o hususlar100 Liret 28 557." 100 İsviçre frangi 28 5575 kımdan gıpta ile temaşa olunacak bir da halka rehberlik eyliyor ve sonunda da 68.38 68.38 100 Holanda ihracatı çok sıkı bir kontrola tâbi tutuyor. manzara teşkil etmektedir. Bulgar çiftçiflorini Bulgaristanda ziraatin ilmine büyuk erinin zaten çalışkan köylüler olduk'a50.3350 50.3350 100 Ravhismark ehemmiyet verilmekte olduğunu ve bu rını biliriz. Orada şu fark var ki devlet 21.2725 ı 100 Belcika frangı 21.2725 1.0925 1.0925 teşkilâtı orada ziraati terakki ettirmek maksadla idarî teşkılâtm ihtısas teşkilâtm100 Drahmi dan ayrı tutulduğunu dikkate lâyık bir 1.5350 1.5350 100 Leva için ilim kaynaklarının feyizli cereyanla4.33 4.33 100 Cekn^lnvak nokta olarak kaydedelim, ve yalnız Fılırından memleketi faydalandırmağt bellikrona başlı vazifelerinden biri bilmiştir. Halk be vilâyetinde 1 10 ziraat mütehass'.sı 5.99 5.99 100 Pezeta kooperatif teşkilâtlarile kendi işlerini da agronom çalışmakta bulunduğunu ılâve 23.6675 23 6675 Zloli 24.83 24 83 100 Pengo ha iyi görmeğe ikdar olunmakta, ziraat eyliyelim. Ihsan Dileğin küçük kitabmdaki bülün 0.91 0 91 ıno Lev teşkilâtmm ihtiva ettiği şubelerde derece bahislere bir tek makalede temas etmek 2.8250 2.8250 llll) Di.naT derece halkı hergün daha iyi, daha ve imkânı yoktur. Ancak onun mütaleasın34 97 34 97 100 Yen 30.8525 11)1) tsvec kronu 30.8525 rimlı ve daha mütenevvi ıstihsale sevket dan çıkan şu hâkim fikri tebarüz ettirebi101) Ruhle 23 8175 23.8175 mekte ve bu mahsullerin Avrupa pazar liriz ki ziraat ancak yorulmak ve usanlarında revac bulabilmesi için de bir çok mak bilmiyen uzun ve sabırlı çalışmalaria 1 S H A M ve T A H V t L A T F ciddî tedbirler almış bulunmaktadır. 19.65 T. B. I peşin 19 65 tatbikata geçirilmiş ilmî esaslara dayana19.10 19.15 Ergani Misal olarak Bulgaristandan domaîes rak yavaş yavaş terakki eden bir faaliyet 19.10 1938 % 5 istikrazı 19.10 le yaş üzüm ihracatına aid şu satırlan be şubesidir. Memleketimiz için de bu esas15.75 1932 % 5 H. tahvüi 15.75 raber okuyalım: lara göre ileri götürülecek mesaiye ehemAna. D. I peşin 39.90 39.90 39.90 39.90 « 930 senesinden 935 senesine miyet verilmek istenilmesinin isabeti böyAna. D. II pesin 103. 103. Merkez Bankası lelikle bir daha sabit olmuş bulunuyor. kadar senevî ihrac kılınan domatesin orYUNUS NADİ talama miktan 10,949,900 kilo iken 936 Komşu memleketlerde ziraî müşahedeler Ankara Borsası 25/10/38 I dır annen. Bir gün gelecek, Serab, diye seni avutmak, gönülcüğünü boş bir hayal oyununa kaptırmak istemedim. Annenin bir bahar sabahı öldüğünü kulağına fısıldadım. Ölümün, ne olduğunu henüz bilmiyordun. Onun içindir ki: «Ne vakit Yazan: MÜKERREM KÂMİL SU gelecek? Söyle ona artık gelsin, ben de Yamacdan inen sürünün çıngırakların ölmüş bir sevgilinin geride kalan hatırala anne isterim. Hep annesiz duracak değida çobamn yanık bir gönül gibi tit rına yana yana eli uzanan melânkolik bir lim ya» diye isyan ettin. riye titriye yükselen sesinde, derenin adam değıldım. Içim acıdan, rikkatten eziliyor; benlisöğüdler arasından süzülürken çıkardığı *** ğitn altüst oluyordu. Topraklann altma içli mırıltılarda, doğan ay ışıklarında ve Şehre giren caddenin ucunda bahçeli batan güneşlerde, kayan yıldızlarda, gül bir ev buldum. Yerleşmemiz uzun sürme kaçanların bir daha yanımıza dönetniyeiçin göğsünü kana boyayan bülbülün fer di. Pencerelerinden bol ışık giren odamı ceğini sana anlatacak kuvveti kalbimde yadlarında ben hep Leylâmı görmüş, duy zı pek sevdik. Yeşil çardaklı bahçe seni bulamadım. Bu geçmez yaraların kabumuş, anmış ve ilk aşkının yası ile bütün nekadar eğlendiriyordu. Henüz ne iş tu ğunu tırnaklıyan mevzuu kapamak için bir genclik tüketmiştim. Şimdi bu sevdi tacağımı kararlaştırmadığım için çokluk seni bebeklerinle oyalamağa çahştım. *** ğim yerleri arkada bırakmak bana tuhaf evden çıkmıyordum. Bir akşam suç işleGene bir gün «Annemin adı ne idi bir melânkoli veriyordu. miş bir insan düşüklüğile kucağıma yerleşbaba?» diye boynuma atıldın. ilk defa Bebeklerini yerleştirirken sana baktıtn. tin. Gene her zamanki gibi kollarını boyYere çömeîişinde çocuklarına pek dü«kün numa sarıp yüzünü yüzüme sünneni bek Emine ile Leylâyı birbirine karıştırarak bir anne hali vardı. Seni kollarıma alarak liyordum. Gözlerin dolu dolu idi. Bakış düşündüm. Annen uzaktan uzağa tanıdıöpüp oksamağa başladım. Dünyanın en ların gözlerime değdikçe titrer gibi olu ğım bir kızdı. Bir omuzdan bir omuza altın örgülerinin sahntısı hâlâ gözlerknin nadide bir süsü, en güzel, en renkli ve yordun. önüne geliyordu. Içimde garib bir ses, Sehisli bir yavrusu benim, sadece benim ol« Nen var Serab. Hasta mısın; birduktan sonra arkada kalan ümidsiz bir şey mi istiyorsun yavrum?» diye çeneni rab, Eminenin çocuğu; Eminenin, Emiaşkm hatrasile dolu yerlerin sızısı duyul okşıyarak yüzünü yüzüme yaklaştırmak nenin, diyordu. Ve ben bu sesi duydukmah cnıydı hiç? istedim. «Annem nerede baba, söyle be ça tuhaf bir yadırgama hissine düşüyorBir sis gibi ruhuma sinen ümidsizlik ör nim annem nerede?» diye hıçkıra hıçkıra dum. Demek ki kendim de farkında ol tljı'inü sıvınp attıiı. Artık f v a top'arken =>ğlamağa başladm. Uzak bir yolculukta madan yıllardanberi seni, hep Leylânın T e t rr'k a : 9 ı e f Ka : y m^^^^ı •• • • • • • • • • • • tj ATEŞTEN DAMLA ] yavrusu gibi bağrıma basmıştım. Bunu «Annenin adı Leylâ idi» dediğim zaman anladım. Leylâ, Leylâ, diye yüzüme baktın. «Onu o kadar çok sevmiştim kı kızım, kaybettikten sonra da unutamadım. Her yerde görür gibi olduğum Leylâmı unutmak için senin küçük varlığına sokuldum. Bana gencliğimden ve aşkwndan kalan tek hatıra sensin çocuğum.» Tabiî aşağı yukan kötü bir sayıklamayı andıran bu sözlerimden sen hiçbir şey anlamamış tın... Bu konuşma, şehre geleli uyuşup kalan benliğimi kırbaclıyan bir hâdıse oldu. Tekrar iş aramağa ve doğduğun yeri araştırmağa koyuldum. Ufak ticaret işlerine atıldım. Az çok muvaffak da oluyordum. Gerçi tüccar olmak için hazırlığım yoktu. Fakat yersiz bir yüz karasına uğradıktan, kötü bir şekilde damgalandıktan sonra meslekte kalmak doğru değildi. Esasen belki de ben çekilmesem onlar atacaklardı. Çünkü köyden sızan dedikodu maarifçilerin kulaklarına da gitmişti. Annenin başına felâket geldikten sonra sehre kaçtığını kuvvetle umuyordum. Çünkü bazan köylülerle beraber pazara indiği için yolları öğrenmesi lâzım geldiğini düşünüyordum. Zaten yakın veya uzak köylerden birine kaçmış olsaydı er geç duyulacak, mesele aydınlanacaktı. Seni kucağıma aldığım dakikadanberi annen için sağa sola başvuran «Hüseyin» i de sık sık hatırlıyordum. Memleket gazetesinin zabıta sütununda kırda öldürüldüğünü okumuştuk. Kimsesiz bir gene olduğu için mesele çabuk örtbas edilmişti. Emine Hüseyine kaçmış olmasın? sualini sık sık kendicne sorduğum oluyordu. cağını düşündüğüm için hemen önîedim. Bir daha evlenmek! fikrinde olmadığımı o kadar kuvvetle söyledim ki, ileride. bu mevzua hiç dokunamadı. Gülsüm kadm, aşağı yukan bütün memleketi tanıyordu. Kocasmın ölümünden sonra birkaç kapı değiştircniş, hastanede, mekteblerde filân hademelık yapmıştı. Annenin mazisinı bir yandan onun da aramasının doğru olup olamıyacağmı birhayli düşündükten sonra kararımı verdim. Meseleyi açtığım zaman işe yaramış olmamn verdiği bir hazla Boş zamanlarımda beş yılın arkasında tatlı tatlı gülümsedi. Sonra: «Sen işi bana kalan meçhul maziyi araştırmağa koyul bırak beyefendi, dedi. Ne yapar, yapar bir«eyler öğrenirim. Tanıdığım, ahbabım dum. çoktur.» Sana ve ev işlerine bakması için orta Senin vaziyetini korumak için bu işin yaşlı bir kadın bulmuştum. Uysal, bece gayet gızlı tutulması ıcab ettiğini kat'î bir rikli, güler yüzlü birşey... Seni görür gör dille bir kere daha tekrarladıktan sonra mez se\dı. Hayatında, yakınında rastla odatna çekildim. Içimde nereden geldiği dıklarından o kadar az sevgi görmüş bir belli olmıyan tuhaf bir ümid ışığı yanıp çocuktun ki, güler yüzle yüzüne bakan, sönüyor; zaman zaman büyük bir müjde cana yakın bir sesle ismını çağıran, her alacakmışım gibi heyecanlandığanı hıssedediğini yapan birine malik olmak senj diyordutn. pek keyiflendirdi. *** Gülsüm kadm, seni annesiz bırakmaÜç ay sonra Gülsüm kadın, yüzünâ j mam için üstü örülü sözlerle evlenmemi yayvanlaştıran bir gülümseyişle karşımda teklif ediyordu. Zaman zaman bu g'bi diz rökerek oturdu. konuşmaların kalbimin huzurunu kaçıra(Arkasy var) I