26 Ekim 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

26 Ekim 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 Birinciteşrin 1938 CUMHURIYET SON Hankov da düştü ÇaıvKayŞek'in yeni bir plân hazırladığı söyleniyor İBaştaratı 1 inci sahıteüe\ raftan muhasara ettikleri Hankeu'nun etrafındaki çemberi gittikçe daraltmışlar, bugün kat'î taarruza başlamışlardır. 30 kadar Çin fırkası bu çemberin içinde kalmıştır. Hankeu'nun munsabı istikametindeki Yangtse nehrinin sahillerini müdafaaya memur edilen Çin kıt'aları nehrin membaı istikametinde ricat etmektedirler. Hankeu istikametinde nehri membama doğru takib eden 3000 Çin kayığı askerle doludur. Nehrin üstünde birçok mayinler yüzmektedir. Japon harb gemilerinin dün bunlardan 40 tanesini imha ettikleri söylenmekte dir. Hankeu'daki İİngiliz harb gemileri, Japonların ikinci ihtarına rağmen limandan ayrılmamışlardır. Çek ordusundaki Macar askerleri isyan etti Hududda kanlı hâdiseler (Bastarafı 1 inci sahifede) Budapeşte 25 (a.a.) Hudud mıntakasından alınan son haberlere görepazartesi gecesi Çek işgali altında ve Ipolisag yakınında bulunan Ipolibalog raıntakasından takriben bir buçuk saat devam eden top ve mitralyöz sesleri işitil miştir. Çeklerin Macar milliyetine mensub olan birçok Çekoslovak askerinin firar etmelerine mâni olmak istedikleri söylen mektedir. Kassa'dan gelmiş olan mülteciler, Çekler'in şehri, askerî noktai nazardan tahliye etmiş olduklarını, yalnız Macar askerlerinin terhis edilmiyerek Rütenyaya gönderildiklerini söylemektedirler. Rütenya'da kâin Jablonka nahiyesinde ahali, Çek jandarmalara ve bir Çek piyade bölüğünün kamplarına hücum etmiştir. Bunun üzerine bir tüfek ateşi başlamıştır. 30 dan fazla insan telef olmuştur. Pazartesi günü isyanı bastırmak üzere Nagimihali ve Angvar'dan kuvvetli müfrezeler gelmiştir. Vilg nahiyesinde ahali ile asker arasında kanlı bir muharebe olmuş ve her iki taraf mühim zayiat vermiştir. Ungvar'daki 19 uncu piyade alayında da bir isyan çıkmıştır. Takriben 60 Macar askeri, silâhlarını asilere karşı kullanmaktan imtina etmişlerdir. Macar askerlerin silâhlarından tecridi tüfek kullanılmasına sebebiyet vermiş ve birçok kişi ağır surette yaralanmıştır. Yurd dısında:8: 9 m Arab nasyonalizmi Yazan: FAZ1L AHMED AYKAÇ Türk nasyonalizminin baslıca şiarı yalnız milletimizi değil, milletseverliği de ıleri ve aydınlık bir şuurla sevmektir. Cumhuriyet on beşinci yaşını idrak etti. Bu müddet içinde Atatürkün kurduğu lâik demokrasi, uzak yakın her kavmin meşru haklarına büyük saygı ile bakmıştır. Bütün millî dileklerimiz, üzerine titrediğimiz aziz toprağı kuşatan sınırlarla çerçevelenmiş bulunuyor. Fakat dikkatimiz bir sismograf gibidir. Medeniyetin, ve sulhun bugünü ve yannı ile ilgili hiçbir hâdiseyi kaydetmeden geçemeyiz. İşte bu hâdiselerden biri: Filistin vak'aları ve Arab asabiyeti. Dünya basınının bu alandaki neşriyatı gazetelerımızde kendıne sadık bir makes buldu. Mısırda toplanan kongrenin kararlarını okuduk. Ben mes'ud bir tesadüfle bu dost memleketin sayın murahhaslan tarafmdan Lâhey parlamentolar konfe ransında sb'ylenen sözleri de işittim. Ve bütün bunlar bana şu arzuyu verdi.. Birkaç zamandanberi Arab birliği, Arab nasyonalizmi, panarabizm gibi etıketler altında billurlaşan harekete dair Türk okuyucularına biraz malumat arzetmek. General (Pol Azan) ilk meş'um mütarekede İstanbulda idi. O zaman albay bulunuyor ve buradaki Fransız kuvvetlerile İngilizler arasında irtibat işlerine bakıyordu. Kendisinin meşhur (Era'r Abdülkadir) hakkında pek muteber bir kitabı vardır. Şark milletlerinin medenî uyanışlarm; daima endişe ile gören bu adam, ehemmiyetli bir makalesinde aşağıdaki sözleri söylemişti: Arab nasyonalizmi tarafmdan kazanılması ihtimal dahilinde olan ka\imler hangileridir? Bunlar dört zümreye ayrılabilir. Birincisi Yemen, Arabistan, Irak ve Filistinle Suriye ve Lübnan gibi ynkınşarka aid Asya grupu, ikincisi Mıs\r. Üçüncü ve dördüncü gruplara gelince; bunlar Italyanın elindeki Libya ile Fransaya bağlı olan şimalî Afrikadaki Arablardır. Muaarririn fikrince dört zümre arasında yalnız yakınşark Arablarıdır ki gerçek bir ekseriyete maliktir. Diğerlerini, bu lundukları topraklarda yaşıyan karmakarışık unsurlar ortasında zayıf birer azlık diye anmak icab ecer. Generalin bun.u ne sebeble böyle icab ettirdiğinı .anbtniağa lüiu^ı var mı? Frenklerin kendı menfaatlerine cirid oynattıkları her yer ıçin hangi dille konuş tuHarını bilmez mıyiz? Biz mümkün olduğu kadar objektif kalarak tetkikimize devam edelım. Biliyoruz ki biraz Avrupaî manada ilk vatan fikri iptida Osmanlılık devrinde ve yakınşark Arabları arasında bir takım garb tesirleri ve entrikalariie gözünü aç mağa başlamıştır. Suriye üzcıınde devamlı bir hulul poîitıkası kovalıyan p'ransızların uu gayelerine (İair lâkırd'ara, meshur Gambeta'nın nutukları arasmda bıle raslarız. Nitekim daha 1895 tarihinde, Paris şehri (Arab Yatanî cenniyeti) adını taşıyan bir teşckku.p yatak olmuştur. Bu kurufn bizde nıeşruliyetin ilânından evvel neşrettiği bir beyannamede (1905) bir Arab sultrmlıg,] teskilini isti/.'rdu. «Jmumî Cihan Savaşında. Osmanl 1.^ aratorluğu parçalanırken Arab illerinde müttefıklerın ne sıyasetler çevırdığını, barış olduktan sonra da Arab toprakları üzerinde gene sayısız ihtiraslar kaynıyarak nihayet manda rejımıne ne suretle varıldığını hepimiz pek iyi gördük. Fakat Türklerden ayrılan Arablar başlacır.a konanların Hümâ kuşu olmadığını anlamak^a gecikmediler! Ve bence gerçek bir Arab severlik şuurunun en düşündü.ürü başlangıcı işte buradadır. Ancak iddia edilmektedir ki yapılan bütün propagandalar, tesir itibarile ne arabcanın, ne de Kur'anın yenni tutamıyor. Maamafih gerek Avrupa üniversitelerinde, gerek yerli ve ecnebi müesseselerde yetisen nesiller dü şünüş itibarile dinî akidelere uymıyan garb fikirlerini almaktadırlar. Şu sebeble Arab birliği ve Arab nasyonalizmi umdesi, bazan islâmî bir kaynaktan mülhem olarak an'aneye bağlı bir mecra üzerin den akmakta, bazan da buna büsbü'ün aksi bir istikamet takib etmektedir. Birinci davanın en coşkun taraftarı diye her vakit İbni Süudu gösteriyorlar. Gerçekten de kendisinin Mekkedeki nutukları Kur'anın, şeriatin tamtamma tatbikım temin için herkesi kışkırtmağa çalışan ve yeni medenî telkinlerin bir çoğunu çiğniyen sayhalar mahiyetindedir. Ancak meseleye daha aydınlatıcı bir ışıkla bakalım. Acaba dört grupa ayrılan Arablık kümelerinde gerek mevziî, gerek umumî Arab birliğine doğru mütemayil nasyonalizm fikri nekadar kökleşmiştir ve nekadar meyva verebilir gibi görünüyor? Bu ehemmiyetli sorguya karşı alınan pevabların özü şudur: Yakınşarkta bile bugün tam bir Arab ittihadı doğması birçok sebeblerden pek güç. Zira Arabistan mütecanis değildir. Ve daima serâzad yaşamakta musır kabileler, siyasî bir himayenin altına girmeğe mütemayil bulunmuyorlar. Bilhassa Yemen yalnız kendi noktai nazarında ısrar etnıekte ve Kıır'andan başka kanun tanımamaktadır. Irakta ise İngilterenin kurmak istediği siyasî rejime bile aşiretlerin bir türlü tâbı olmak istemediklerı görü lüyor. Filistin hakkında yeni söz söylemeğe lüzum yok. Çünkü gerçekten tam bir Arab yurdu olmasına rağmen malum sebeblerle İngilizler siyonizmi müdafaadan bir türlü vazgeçemiyorlar. Suriyede Türk, Rum, Ermenı ve saır unsurlar Arabların etnik bir birlik teşkil etmelerine müsaid olmıyacak derecededır. Lübnana gelince orası da menfaatini, ayrı ve müstakil yaşamakta buluyor. Bu kucük hükumetçiklerin iç durumları kendilerinin bir federasyona girmelerine imkân bırakmamaktadır. Sonra bir bırlesme olduğunu bile farzetsek başa kim geçecek? İbni Süud mu? Gerçi iptida hatıra o geliyor. Fakat kendisinin takib ettiği sıkı ve katı rejim, kat'iyyen Suriye ve sairenin işine gelecek gibi değil. Zaten Şam, Beyrut, Lübnan, Mısır fılân gibi merkezler kendilerini kühür ve medeniyet bakımından Yemene çok üstün bulmaktadırlar. Zira Vahhabilerin imamı, hâlâ hırsızm elini kesmek, zina edeni taşa tutmak gibi cezaların tatbikile meşgul! Fazla olarak sigara içmek, dans, musiki filân gibi şeyler, tiyatro, hatta hikâye ve masal bile memnu. Gayet mutaassıb ve cahil bir takım bedeviler bu kesif tassub rejiminin fahrî tatbik ve kontrol memurları vaziyetindedirler. Libya Arablarına gelince bunların arasında hissolunur bir milletseverlik hareketi sezilmiyor. Zaten Sünusiler eziîdıkten sonra mesele kalmamış ve nitekim Mussolıni'ye emanet kılıcı bile verilmiştir v. s. Fransızlann iddiasına göre kendi idareleri altındaki şimal Afrikasında en büyük çokluk Arablarda değil, Berberilerdedır. Bundan başka olarak şunu da unutmamalı ki göçmenh'k yolile Avrupalılar o topraklara Arablardan hem aded, hem medeniyetçe üstün unsurlar getirmişlerdir. Fransız Arablarının bir Arab birliğine karışabilmeleri için iptida şimalî Afrikayı eski tabirle (ta'rit) etmeleri lâzımdır ki bu da imkânsızdır. Bununla beraber hiç hatırdan çıkarmamahyız ki memleketin bütün dağlık kısımlannda müslümanlık terakki edip duruyor! Gelelım Mısıra... Hemen söyliyelim; bu dost memleketin adı anıhnca garb muhitinde işitilen sözlerin mahiyeti değişmektedir. Frenkler de kabul ediyorlar ki yüksek ve orta sınıflarına İngiliz ve Fransız kültürünün, tamamıle nüfuz etmiş olduğu Mısırda asrî anlayışlar dahilinde bir millet ve devlet mefhumu yaşamaktadır ve yasıyabılir. Ancak bu memleket Avrupaî tipte bir kuruma namzed görülmekle beraber deniliyor ki burada garblı kafa'indaki gibi milliyet mefhumu bir hadde kadar ilerliyebilecektir. Çünkü Mısır anasıl islâmdır ve Camiül'ezher bilumum fakültelerinin müşterek mesaisile bugün cihanda islâmî bir mihraktır. An cak liberal ve modern olmağa çalışan üniversite muhitinde herşey Arablaştırılmıs ve arabcayı bütün müslüman memleketlerine ve bilhassa şimalî Afrikaya yaymak için büyük bir faaliyet sarfedilmekte bulunmuştur. Mısır, fikirlerini asrileştır mek ve hukukıyatını o yolda modernıze etmek için çalışıyor. Lâkin islâmiyetten ve Arab dininden müstefid olmak gayesile müslümanlığın sinesinden asla aynlamıyor... Bütün bunlar güzel. Fakat netice?. General Azan'ın fikrine göre bugün içın garbhlar bakımından acil bir tehlike yoktur ve Arab birliği, panarabizm filân gibi sözler bir realiteden ziyade diplomatik muhaverelere, profesörlerin tezlerile bazı edebiyatçıların kitablarını süslemeğe yarıyan kelimelerdir. Bununla beraber (Mehmed Esad Bey) tarafmdan neşredilen (Allahüekber) isimli kitabda garba karşı ne şiddetli haykırmalar işitiyoruz! Meselâ şu hücumlara bakın: «Umumî Savaştanberi, kinlerle hasta, hırs ve hasedle yaralı ve maddî manevî anlaşmadan mahrum bulunan Avrupa bizim tekâmülümüze kayıdsızlıkla bakadursun; eğer kendisi bize kemiyet ve teknik bakımından üstün ise biz de henüz zayıf, fakat içinden genc bir Muhammedî kütlesi teşkil ediyoruz ki ortasında bulunduğu çölden fırlıyarak ihtiyarlamış garb medeniyeti memleketlerine savlet için fırsat HFM NALINA MIH1NA Kanadların zaferi ekoslovakya hâdisesinde muzaffer olan neymiş bilir miîiniz? Tayyare. Bu hâdise malum şekilde kapandıktan sonra, önce «oh sulh kurtuldu!» diye bayram eden Fransızlar ' la İngilizler, sulhun zaferi kendilerinin mağlubıyetı olduğunu anladılar ve Almanyanın karşısında neden boyun ığdiklerinın sebeblerini araştırmağa başladılar. Şimdi, her iki memleketin matbuatı, müttefikan, Fransa ile İngilterenin Alman hava ordusunun üstünlüğünden korktuklan için Almanyaya kafa tutamadıklarını acı acı itiraf ediyorlar. Hele, Fransız gazetelerı, bu mesele etrafında kıyameti koparıyorlar. Yaptıkları gürültülü neşriydtın saıkı kısmen, parti mücadelelerinden mülhem olmakla beraber, Fransız havacılığının milyonlar sarfedılmiş olmaına rağmen, Alman tayyareciliği karşısında zayıf olduğunu gösteriyor. | Almanyanın, 2600 tanesi birinci hat tayyaresi olmak üzere 6500 yeni tayyaresi olduğunu ve Fransa ile İngilteıenin bu kadar yeni ve son sistem tayyareye malik , olmadıklannı \e ayni zamanda gerek İngiliz, gerek Fransız hava defi torularının ıhtıyaca kâfi olmadığını söylüyorlar. «Paris Soir», son zamanlarda, Fransanın her ay 40 ile 60 tayyare yapabildiğini, buna mukabil Almanyanın 1937 de ayda 300 tayyare yaptığını, son haftalarda ise bu miktarm 600 ü geçtiğini, baıb halinde Almanyanın ayda 1000 tayyare yapabileceğini ve şimdi ayda 600 tayyare yapan Alman havacılık sanayiinin, Fransız, İngiliz ve Amerika tayyare endüstrilerinin mecmuundan fazla uçak yaptığını iddia ediyor. «L'Homme Libre» Fransanm hemen 5000 tayyare yapmasını teklif ediyor. , Eski Başvekil Leon Blum, bugün Fransanın 1500 tayyaresi mevcud olduğunu yazarak bir takım mütalealar ileri sürüyor. | «Le Jour» gazetesi, ayni zamanda kuvvetli bir hava defi topçusu istiyor, «Binlerce tayyaresi olan fakat hava defi topçusu bulunmıyan bir miüet, tüfeği olan, fakat süngüsü bulunmıyan bir askere benzer» dıyor. Ve her tayyare ıçın 1520 mütehassısa lüzum olduğuna göre, 5000 tayyare için pilotlar haricinde seyir • zabiti, bombacı, makinist, elektrikçi, radyccu, fotoprafçı ve saire ve saire olmak üzere 100,000 kişiye ihtiyac olduğunu id • dia ediyor. ^ «L'Humanite» gazetesi de «Evet mi, hayır mı?» diye bir sürü sualler soruyor ki bunların hepsi Fransız hava işlernin anarşi içinde olduğunu gösteriyor. Bu gazetenin en son suali şudur: «Biz Amerikadan tayyare alır ve herkes Fransanm ihtiyacları tatmin edilmediğinden şikâyet ederken Lehistan ve Japonya gibi memleketlere tayyare sattığımız doğru mudur?» Hulâsa, bütün bu neşriyattan anlaşılıyor ki, İngiltere ile Fransayı Çekoslovakya meselesinde korkutarak A'rpanvanırt istediklerini kabul ettiren amil, üç sene içinde yoktan var olan Alman hava ordu«unun üstünlüğü olmuştur. İngilızlerle Fransızlar Almanvanın hava hücumlanna mukabele edemiyeceklerini anlaymca ye'kenleri suya indirmi'lerdir. j| Meseleyi, ister Hitler'in muvaffakiysti, ister sulhun kurtuluşu bakımından mütalea ediniz; görürsünüz ki vaziyete tayyare hâkim olmuştur. O halde bu, kanadların bir zaferidir. Japonya yeni bir mihver kuracak Hankov bir çöle döndii Tokyo 25 (a.a.) Domei ajansı bildiriyor: Hankeu'nun şimali tamamen alevler içindedir. Japon mıntakasında ve eski yabancı imtiyaz mıntakalannda yangınlar çıkmıştır. Tamamen çöl manzarası arze den şehrin bazı mahalleri kesif bir duman tabakasile örtülüdür. Tokyo 25 (a.a.) Domei Ajansınm bildirdiğine göre Hankeu düştükten sonra Japonya, Çinin hâkimiyetine, müîkî tamamiyetine ve yeni bir Çin Japon ihtilâfınm çıkmaması için verilen teminata müstenid bir siyaset takib edecektir. Domei Ajansı şöyle yazmaktadır: «Japonya Uzakşarkta Japonya, Mançuko ve Çini ihtiva eden bir mihver tesis etmek prensipini ittihaz etmiştir. Bu hususun temini için şu tedbirleri alacaktır: 1 Üç memleket arasındaki münasebetlerin ahengini bozacak olan tesirlerin radikal bir şekilde uzaklaştmlması, 2 Uç memleketin kühür sahasında inkişafını ve bolşevizm aleyhinde bir si yaset kullanmalarını temin edecek şeki'de teşriki mesai etmesi, 3 Serbest mübadele prensipi muhafaza edilmek şartile sanayi ve ticarette mütekabiliyet münasebetleri tesisi.» Bin muhacir boğuldu Londra 25 (a.a.) Şunking'den Reuter Ajansına bildiriliyor: Japon tayyareleri Yangtse nehrinde, içinde Çin mültecileri bulunan Kiangshin vapurunu bombardıman ederek batırmış lardır. Mültecilerden bin kişi kadar öl müştür. ÇanKayŞek yeni bir plân hazırlıyor Şanghay 25 (a.a.) Çin kaynaklarından verilen malumata göre, ÇanKayŞek ve diğer hükumet azası hâlen Çankufeng'de bulunmakta ve Kuomintang'ın icra komitesi tarafmdan verilecek kararları tespit etmek üzere 28 teşrinievvelde orada toplanacaklardır. ÇanKayŞek, Hankeu havzasını bogaltmakla beraber, seçme kıtaatını gazeteler tarafmdan ahiren haber verilen yeni plânın tahakkuku için kullanmak niyetindedir. Bu plânın ne olduğu henüz belli değildir. Bir Çek tayyaresi düşürüldü Tokyo da şenlik Tokyo 25 (a.a.) Japon kuvvetlerinin Hankeu'ya girişi bugün Tokyo halkına fabrikaların çaldığı düdüklerle ilân edilmiştir. Bütün binalar donatılmışhr. Binlerce kişi sarayın önüne giderek Im Tisso'nun beyanatt paratora tamizatta bulunmuştur. Bir hafBratislava 25 (a.a.) Slovak Başta sürecek şenlikler tertib edilmiş ve Han vekili Tisso, dün beyanatta bulunarak Japon binalarına ateş verildi Londra 25 (Hususî) Hankeu'nun keu'nun zaptı günü millî bayram ilân o demiştir ki: sukutu üzerine, şehri terkeden Çinliler bi lunmuştur. « Müstakbel hayatımız, artık siyasî Japon Harbiye Nezaretinin lumum Japon binalarını ateşe vermişler partilere değil, korporatif bir rejime istibir tebliği dir. nad edecektir.» Binlerce Çin mültecisi Ingiliz mıntakaTokyo 25 (a.a.) Harbiye NezaYahudiler aleyhine cereyanlar sına iltica etmektedir. retinin bir tebliğinde, millet, «Millî ittiPrag 25 (a.a.) Sokollar komitesi, ÇanKayŞek kaçtı mı? fakın tekviyesi için hazırlanmağa» davet Yahudiliğin şiddetle aleyhinde bir progLondra 25 (Hususî) Hankeu şeh ve maarif, politika, idare ve ekonomi iş ram kabul etmiştir. Son zamanlara kadar ri tamamen susuz kalmıştır. Şehrin muhte lerinHe cezrî ideolöji değişiklikleri. lüzu bu geniş jrmnastik teşekkülünün "siyasî lif semtlerinde yangınlar zuhur etmiştir. mu kaydedilmektedir. bir mahiyeti yoktu. Fakat birkaç haftaTebliğ, bu suretle ordunun millî se danberi parti meselelerine karşı gittikçe Çin makamah panik halinde kaçmıştardır. Mareşal ŞanKayŞek'in karısile bir ferberlik hakkmdaki kanunlarm heyeti u büyük bir alâka göstermektedir. Sokollar likte Hindiçiniye iltica ettiği şayiası deve mumiyesinin derhal tatbikım arzu ettiğini komitesi, şimdi 1914 ten sonra Çekoslobildirmektedir. ran etmektedir. vakyada yerleşmiş olan Yahudilerin memleketi terketmeğe davet edilmelerini ve 1914 ten evvel Çekoslovakyada yerleşmiş olup da Çek tabiiyetine girmemiş olanların da geldikleri memleketlere dönmelerini teklif etmektedir. Londra 25 (Hususî) Prag'dan bildirildiğine göre, bir Çek tayyaresi bugün Macar tayyarelerinin hücumuna uğramıştır. Macar tayyareleri Çek tayyaresini düşürmüşlerdir. Çek tayyaresinin pilotu ölmüstür. Ziraat Vekâleti bir mütehassıs getirdi Prof. Vandervar dün Ankaraya^yasıl oldu Ankara 25 (Telefonla) 15 sene denberi Milletler Cemiyetine bağlı beynelmilel ziraî tedrisat komisyonu ve ofH reisliğini yapmakta olan profesör Vandervar bugünkü ekspresle şehrimize geldı. İstasyonda Ziraat Vekili naınına hususî kalem müdürü İlhan, Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörü ve Belçika maslahatgüzarı tarafmdan karşılandı. Beynelmilel sayılı âlimlerden olan ve Luver Universitesinin 28 senedenben fasılasız ziraî ekonomi kürsüsünü işgal etmekte olan mütehassıs, tecrübe ve irfa nından istifade edilmek üzere muvakkat bir zaman için Ziraat VekâleM tarafmdan angaje edilmiş bulunuyor. Profesör bu günden itibaren Vekâletçe verilen işlerle uğraşmağa başladı. Oğle üzeri Zirat Yekili Faik Kurdoğlu ile birlikte Orman çiftliğine giderek çiftlik ve müessesatını gezdi. Fransız Alman münasebatı Kız talebenin görecekleri askerlik dersi Ankara 25 (Telefonla) Lise ve ortamekteblerde gösterilmekte olan as kerlik derslerinin ayni şekilde kız talebeye de teşmili muvafık görülmüştür. Lise, yüksek mekteb ve Üniversite programlannda yardımcı ve geri hiz metlere aid yapılacak değişiklikler ayrıca nazarı itibara alınacaktır. Geçen ders yılında olduğu gibi bu yıl da kız talebeye kamp yaptınlmasma lüzum görülmemiştir. Almanya, Litvanyaya bir teklifte bulundu Londra 25 (Hususî) Kaunas'daki Alman elçisi Litvanya hükumetine Al manya ile on beş senelik bir ademi tecavüz paktı teklif etmiştir. Elçi, buna şart olarak Litvanya ile Sovyetler Birliği arasındaki paktın feshıni ilerı sürmüştür. Teklif kabul edildiği takdirde pakt derhal imzalanacaktır. Bratislava 25 (a.a.) Prag'da çıkmakta ve kısmen yahudice intişar etmekte olan Alman demokratlarının organı Prager Tagesblat ve Prager Mittag aParis 25 (a.a.) Figaro gazetesi dındaki iki Alman gazetesinin Slovak yazıyor: yaya girmesi menedilmiştir. «Fransa ile Almanya arasındaki iyi Prag'da Alman aleyhtarlığı münasebetler meselesınde ılk olarak nazaPrag 25 (a.a.) Prag belediye rı dikkate alınacak olan şey, Fransanm meclisı ecnebi lisanlarla ticaret ilânları emniyeti meselesidir. yapılmasmı yasak etmiştir. Fransanm emniyeti meselesi, çok aşiPrag matbuatının bir kısmı, Prag'dakâr olan üc matlubun tahakkuk sahasına ki Alman üniversitesine karşı yeniden isal edilmesini istilzam eder: hücuma başlamıştır. Fransa, endişeye duçar olmamak için «Polodni Liste» arlık Alman yüksek bizzat kendisi kuvvetli ve iyice müsellâh mekteblerinin Çekoslovakvada hikmeti oknalıdır. Fakat müsellâh olmak, müte vücudü kalmadığını yazmaktadır. arrız olmak demek değildir. İngiliz müşahidleri döndü Fransayı İngiltereden ayırmak için hiçLondra 25 (a.a.) Münih anlaş bir teşebbüs yapılmamahdır. masından sonra Südet mıntakalarına gitAlmanyanın tnalik olduğu kuvvetlerin miş olan 31 Ingiliz müşahidi Londraya Fransa üzerinde açık veya gizli bir tazyik dönmüstür. icra edecek surette ihzar edilmemesi... Hitler, eski Çek istihkâmlartnda Bunun haricinde her şey, iyi veya fena Engerau 25 (a.a.) Hitler bugün edebiyat yapmaktan başka birşey değil Engerau mıntakasını gezerek Bratislava dir. Esasen mütekabil evham üzerinde müköprübaşı ve eski Çek istihkâmlarile ozakeratta bulunmak vâhi ve tehlikeli oralarda bulunan Alman müfrezelerini lur.» teftiş etmiştir. Londradan Figaro gazetesine bildiriliAlman • Çek anlaşması yor: Berlin 25 (a.a.) Alman ve Çe «Müstakil müşahidlerin en mutedil mukoslovak delegeleri dün burada Südet halifi, "Berlin'le mukarenete doğru yapımemleketlerile Çekoslovakya arasında lan bu yarışı,, endişe ile karşılamaktadırbir tediye anlaşması imzalamışlardır. Bu lar. Bu mehafil, huzur ve sükundan bahtediyeler için, Almanya ile Çekoslovaksetmeğe nasıl cesaret edebilir? sualini irad ya arasındaki tediyelerde kullanılan etmektedir. usuller kullanılacaktır. Südet meselesinin nisfet dairesinde Karpatlaraltı Rusyasının karart halli bahanesile Almanyaya terkedilmiş Uzhorod 25 (a.a.) Çek ajansı bilolan yeni arazi, betaet kesbedecek yerde diriyor: artan bir kuvvetle tekrar başlamış olan Karpatlaraltı Rusyasında teşekkül e Alman silâhlanmasına hız vermeğe hâden Ukraynalı konseyi dün ilk defa oladim olmamış mıdır?» rak Nakliyat Nazırı Julius Revay'ın ve Sümer Bank fabrikaları A hükumet sekreteri Monsenyör Angustin merikan bezi imal edecek Volosi'nin huzurile toplanmış ve MacarisAnkara 25 (Telefonla) Klering tana Etnik hududların terkini ve fakat vaziyeti dolayısile piyasada Amerikan be plebisit yapılmasına muhalefet edilmesini zi azaltnış olduğundan Sümer Bank fab kararlaştırmıştır. Konsey Çekoslovak cumrikalarının, ihtiyacı karşılıyacak şekilde i huriyeti için de federasyon lehinde kararımalâtta bulunması takarrür etmiştir. nı vermektedir. Paris gazetelerinin şayani dikkat neşriyatı Menedilen Yahudi gazeteleri beklemektedir!» Şimdi son bir sual kalıyor: Acaba garb memleketlerinin bu vaziyet karşı sındaki siyasetleri nedir? En önce şunu söyliyelim ki şimdiye kadar bu işte İngiliz dostlarımızın binnisbe en muvaffakiyetli politikayı takib ettiğine şüphe yoktur. Bu politika ise Büyük Britanya İmparatorluğunun Hind ve uzak şark yollarını emniyette bulunduracak ve Arabları hoşnud etmeğe yarıyacak mahiyettedir. Fakat Filistin ve siyonizm mese 3 lesının bu davada çok ehemmiyetbir rol oynıyacağını unutmıyahm. İtalyanlar eski bir takım yanlışları tamirle Arab dostluğunu kaybetmemek siyasetini tercih ettiler. Fransızlar biliyorlar ki ıddıaları ne olursa olsun Afrıkada da, Asydada da bir çok gayrimemnun, sonra komünist ve bolşevik, nasyonalist duygu m 'an istismar ederek kendı davalarını ileri sürmektedir. Gerçi iki yüz elli milyon tahmin edilmiş dünya müslümanları içinde asıl Arab admı alacakların on iki milyondan ibaret olduğunu söylüyorlar. Ancak yirmi altı milyon kadar da ta'rit edilmiş insan bulunduğunu unutamıyorlar. İşt«* şin hulâsası bundan ibaret. Fazıl Ahmed AYKAÇ

Bu sayıdan diğer sayfalar: