4 Ağustos İ.J06 '.••111. IV> ll/l Meseleler UZAKŞARKTAKÎ HARB Bir Ingiliz kruvazörü Oslo'da M. Beke verilen dün bombardıman edildi ziyafetteki nutuklar Mürettebattan bir kısmının öldüğü ve Hankeu şehrinin de bombardıman edildiği bildiriliyor Hankov 3 Şanghsing ismindeki Çin gümrük kruvazörünün süvarisi İngi liz tebaasından Gravley dün öğleden sonra Yangtse üzerinde Hankov'a takriben 60 kilometrelik bir mesafede bulunan kruvazörün Japon deniz tayyareleri tarafından bombardımanı esnasında ölmüştür. Geminin mürettebatından bir kaç kişi de bu meyanda ölmiiş ve kruvazör tahrib edilmiştir. Sağ kalanlar bir kayıkla Hankov'a dönmüşlerdir. Kruvazörün normal vazifesini yapmakta olduğu kaydedilmektedır. Hâdıse esnasında Ingiliz tebaasından biri öldüğü için Guat ismindeki Ingiliz topçekeri bu sabah vak'a mahalline gönderilmiştir. göre, Japonya Çin hükumetine muhasamata nihayet vermek üzere ileri sürdüğü yeni şartlan bildirmiştir. Bunlar şimdi Hankeu'da tetkik edilmektedir. Bu şarl" lar pek ağır olmakla beraber bundan evvelki şartlara nisbetle pek hafif addedilebilir. (a.a.) Oslo 3 M. Bek dün Kral tarafından kabul edilmiştir. Akşam, Koht tarafından verilen bir ziyafette Bek ve Koht nutuklar teati etmişlerdir. Koht bir gün cihanşümul mahiyette hakikî bir Milletler Cemiyeti teşkil edilmesi ümidini izhar etmiş ve Milletler Cemiyetinin umumî bir sulh temin edecek iktidara malik olma dığını söylemiştir. Hatib hedeflerine varmak için harb yolunu takib etmiyen mıiletlerin teşriki mesaisine emniyet etmek ve ümid bağlamak lâzım geldiğini kayıd ve bu milletlerin arasında Polonyanın büyük bir mevki isgal ettiğini söylemiştir. M. Bek bu nutka cevaben demiştir ki: «Milletler Cemiyetinin şimdiki vaziyeti hakkındaki mütalealarınıza iştirak ederim. Herşeyden evvel bütün gayretle rimizi mütekabil emniyete istinad ettir mek lâzım geldiği kanaatindeyim.»(a.a.) Milletler Cemiyeti ve sulh prensibleri Dedikodu ve tenkid Yazan: PEYAMt SAFA Hemen herkes dedikodunun kötü ve tenkidin iyi birşey olduğuna inanır. Prensipleri yoklanırsa bunun ikisi de ayni şeydir: Kusurlara, eksiklere, ayıblara karşı cemiyetin öfkesini ve nefretini ifade eder. Dedikodu ile tenkid arasında bazı farklar yok değıldir: Dedikodu arkadan yapılır, tenkid alenidir. Dedikodu meziyetlerden fazla kusurlara karşı hassastır, tenkidin hedefi her ikisini de ortaya koy maktır. Bu fark, tenkide biraz daha merdce ve bıraz daha bıtaraf bir görüş olfnak haysiyetini kazandırıyor. Hiç şüphe yok, dedikodu ile tenkid arasında, ikincinin lehine, böyle bir ahlâk ve sevıye farkı vardır. Fakat tenkid, münevverlere, güzidelere ve onların eserlerine inhisar eder. Hedefi halk değıl güzıdeler, mevzuu şahıs değıl, eser ve vasıtası da söz değil, yazıdan ibarettir. Halbuki dedikodu, şahsm şahsa karşı, en derin şahsî mevzularda, arkadan, şifahi ve menfi tenkididir. Ilım ve san'attan ziyade, politıkadan ziyade ahlâk sakatlıklarını arar, bulur ve arkadan vurur. Dedikodunun kötülüğüne ve çirkinliğine herkes inanır; fakat dedikodu yapmamış ve dedıkodusu yapılmamış adam yoktur. Bu da gösterir ki, sosyal bir zaruret olarak dedikodu daha lüzumlu, daha umumî ve daha beşerî birşeydir. Nihayet, tanıdığı insanların karakterleri ve hareketleri üstünde herkesin bir düşün cesi \e bu düşünceyi de söylemek ihti yacı vardır. İnsan bunu söylerken yalnız içini bosaltmakla kalmaz, kusurlara karşı nefretini baskalarına da sirayet ettirerek, şuurlu veya şuursuz, ahlâkî bir âmme vicdanının belirmesine, yaşamasına, kuvvetlenmesine çalışmış olur. Dedikodu yalan ve iftira ile karışmadıkça, faziletin bekçisidir: Kanundan, mahkemeden ve polisten ziyade korku verir. Çünkü sorgusu, suali yoktur; müdafaaya imkân bırakmaz ve gıyaben hükmünü vererek her insanın boynuna gaflet anlarında o korkunc lânet halkasını geçirir. Vurduğu damga ebedidir: Tecıli, temyizi, beraeti, affı, tahliyesi yoktur. «tnsanın adı çıkacağına canı çıksın!» dememişler midir? olur, damarımıza girer, kalbimizin içini döner, dolaşır; yahud samimî bir dost yüzünün sıcaklığile ruhumuza iğilerek bazan kendimizden de sakladığımız kusurlan ve ayıbları görür, gıder; gayrişuurumuzun içinde bile, derin bir itiraf iîıtiyacı kılığına girmiş hafıyelen ve casusları vardır; kendi kendimizden nefretlerimizı, utanclannv.zı, gızh azablarımızı çalar. götürür, cemiyete haber verir. Bu hafiye sayesinde cemiyet, her ferdinın sırnnı bilir. Bütün suçları âmme vicdanının yüksek mahkemesine havale eder, oradan, gizli veya alenî ıhtarlar, tekd'r'er, protestolar, lânetler yağar. Ben otuz sekız sene yaşadım; âmme vıcdanmm cezalandırmadığı bir suçlu görmedim: Kimini işinden çıkarmış, kimini çocuğundan veya kocasından ayır mış, kimine dost evlerinin kapısını kapamış, kırrını umumun nefretı, hakareti veya gizü ıstihzası ortasında haysiyetsiz ve neşesiz bırakmış, kimini de çıldırtmıştır. Bazıları bu gizli adaletten yakayı sıyırmış görünüyorlar, fakat yenidirler, ergeç çarpılacaklarından eminim. Hiçbir suçun ve ahlâkî düşüklüğün bir sır halınde kalmasına meydan vermiyen dedıkoduyu yalandan ve iftiradan ayıran şey gene dedikodudur. Yalancılara ve müfterilere «dedikoducu» damgasını vurur. Bu damgayı vuran, gene dedikodunun kendisidir: Bir müfterinin arkasından dedikoducu olduğunu söylerken dedikodu yapmış olmuyor muyuz? Yalancının evi yanmış da kimse inanmamışsa, mutlaka onun aleyhinde, yalancılığına aid haklı bir dedikodu çıkmamış mıdır? Doğru ve yalan dedikodular arasındaki farkı da gene dedikodu tayin eder. Dedikodunun kötü birşey olduğuna inanırken, ya iftiraları kasdediyoruz, veya, dedıkodudan kendimiz de ürktüğümüz için onu kötülemek istiyoruz. İftiraları dedikodulardan ayıralım, bunlar sadece iftiradır. Yalansız ve iftirasız dedikoduyu seveüm. Fakat Türk ahlâkî, arkadan söylemenin necabetsizliğini gidermek için, dedikoduyu yüze karşı tekrarlamak vecibesini yaratmıştır. Bazı samimî dedikoducular «ben yüzüne karşı da söylerim» derler; eğer söylerlerse, dedikodunun arkadan vurmak gibi namerdlik vasfından kendilerini kurtarmış olurlar. Dedikoduların en ahlâkisi, yüze karşı tekrarlanabilecek olanıdır. Böyle yapılmazsa, dedikodu, sosyal bazı faydalan devam etse bile en kötü ahlâksızlıklar arasına girer ki buna halk «ikiyüzlülük» divor ve ikiyüzlünün iki yüzüne de tükü IHEM NALINA MIH1NA Mareşaldan bir rica I ün, 3 üncü ve 4 üncü piyade alaylarımıza Sancak verilmesi bana, aziz bir mevzuumu tekrar hatırlattı. Harb Okulunun sancağı var; Deniz Harb Okulunun sancağı var; onlar gibi orduya zabit yetiştiren Yedek Subay Okulunun sancağı yok. Bu okul, memieketm bütün münevver sivil gencliğini sinesinde roplıyan, onlara askerlik ruhunu aşıhyan, onlara zabitlik öğreten, onlara muvazzaf arkadaşlarile beraber omuz omuza harbetmek ve yanyana ölmek ülküsünü veren bir müessesedir. Vatanı müdafaa ederlerken düşman karşısında, zabitlerimiz arasında, muvazzaf, ihtiyat diye bir ayrılık olmıyacaktır; ölüm, birini diğerinden ayırd etmiyecektir. Ayni sancak altında ayni kahramanlıkla dövüşecekler, ayni talihle harbedsceklerdir, ayni zafere ulaşacaklar, ayni şehidlik payesine yükseleceklerdir. Onun içindir ki Türk ordusu, üniformalarında muvazzafla yedeği birbirinden ayııacak hiçbir işaret dahi kabul etmemiştir. Bu birlik, bu benzerlik ve ölüm karşısmdaki bu müsavat, Yedek Subay Okulunun da bir sancağı clmasım icab ettirir. Her yıl, memlekete iki bine yakm zabit yetiştiren, Yedek Subay Okulu da, şanlı bir sancağın muhafızı olmak, onun gölgesi altmda zabitlik öğrenmek şeref ve saadetinden mahrum kalmamalıdır. Bütün münevver sivil gencliğin geçtiği ve geçeceği bu mekteb, sancaksız bırakılmamalıdır. Alay halinde bulunan mekteblere sancak verildiğini bilmiyor değilim. Fa kat, her yıl 2000 gencin bulunduğu bu mekteb, mevcudu itibarile de, mevcudiyeti itibarile de alay olmağa lâyıktır. Bu binlerce genci, şanlı sancağm gölgesi altında yetiştirmek, onlara sancak sevgisin: nazarî olarak değii, sancağın yüce huzurunda vermek gerektir. Yedek subay, vatanın, ordunun timsali olan sancakla, daha alaya gitmeden evvel temas etmeli; bir gün onun için öleceğini, hergün onu görerek öğrenmeli; sancak aşkı onun bütün ruhunu, bütün varlığını bir din gibi sarmalıdır. Sancak altındaki ölümün ebedi hayat demek olduğunu münevver Türk genci zaten bilir; fakat daha mektebe gırdıği günden itibaren gözlerile sancağı öpe öpe, onun zeval bulmaz aşkı ve hürmetile kaynaşmalıdır. Yedek Subay Okulu için de, bütün alaylarımız ve harb okullarımız gibi, sancak islerken bütün münevver Türk gencliğinin en ateşli bir dıleğine, en heyecanlı bir ricasına tercüman olduğuma şüphe etmiyorum ve Yedek Subay Okulunu sancak yetimi bırakmayınız, diye büyük Mareşal Fevzi Çakmağa yalvorıyorum. ! ve yeni bombardımanlart Londra 3 (Hususî) 37 Japon tayyaresi bugün Hankeu şehrini şiddetle bombardıman ederek tayyare karargâhını ve bir çok resmî daireleri tahrib etmişlerdir. Londra 3 (Hususî) Tokyo'dan ahnan son haberlere göre, Sovyet hudu dunda bugün iki Sovyet tayyaresi düşü Japonyamn yeni sartları Hongkong 3 Burada söyiendiğine rülmüştür. »•••••ıtmlıımıHIIII Meksika petrolleri Hükumet bunları Almanya'ya ihrac edecekmiş Vaşington 3 Maden bürosundan alınan malumata göre, Meksika, satın alınan şirketlerin petrollerini Almanyaya ihrac edecektir. Bazı Alman firmaları, petrol gemileri kiralamışlardır. Bu hu sustaki muamele doğrudan doğruya ar matörlerle yapılmıştır. Petrol gemileri Avrupa devletlerine aid muhtelif san caklar altında sefer edeceklerdir. Maden bürosunun bildirdiğine çöre, yapılan kuntrat mucibince petrol Ingiliz veya sair Avrupa limanlarına ihrac edilecek, fakat raporda işaret edildiğine göre, petrol vapurlan hakikatte Almanyaya sev kedilecektir. (a.a.) Cevad Açıkalınla Kaçakçılık ederek geçinen haham Kole'nin sözleri «Alman netice, halisane Kudüste seksen bir Incil tesriki mesainin müsbet içinde birkaç milvonluk eroin bulundu bir semeresidir » Antakya 3 Fevkalâde murahbasımız orta elçi Cevad Açıkalınla delege kolonel Kole bugün saat 13 te beni kabul etiler. Kayıd neticesinden memnun ve çok neşeli görünüyorlardı. Evvelâ Cevad Açıkalın sbze başladı: «Elde edilen netice, dedi, iki hükumet arasındaki halisane teşriki mesainin se meresidir. Bu netice, samimî bir şekilde ve bilhassa iyi niyetle olan teşriki mesainin neler yapâbileceğini ispat etmekte dir. Bu kadar güzel alâmetlerle başhyan ve ilk merhalesi iyi bir netice ile tamamlanan seçimin ayni suretle devam etmesi tabiidir. Seçme ameliyesi tam bir sükunet ve dikkate değer bir intizar içinde cereyan etmiştir. Bugün ikinci müntehibliklerin nam zedliklerini kabule başladık.» Delege Kolonel Kole, şunlan ilâve etti: « Ayni halisane teşriki mesai bun dan böyle de devam edecek ve her sahada ayni güzel neticeyi verecektir.» Kudüs 3 Kudüs zabıtası, geçende Pariste yapılan bir tevkif neticesinde mevcudiyeti meydana çıkan beynelmilel bir uyuşturucu maddeler kumpanyasının izlerini keşfetmiştir. Polis, Pariste oldu ğu gibi Kudüste de kaplarının içinde,birkaç milyon liralık eroin bulunan 81 İncil bulmuştur. (a.a.) Vekiller Heyetince tasdik olunan bir talimatname Ankara 3 (Telefonla) Teşviki sa nayi kanunundan istifade eden askerî fabrikaların gümrük ve buna munzam resimlerden muafen getirecekleri ipti daî maddeler cetvelleri ve sureti tat bikı hakkındaki talimatname, Vekiller Heyetince tasdik olunmuştur. Mülteciler komitesinde Londra 3 Hükumetler arası mülteciler komitesi Ingiliz delegesi Lord Vinterton'u reisliğe seçmiştir. Dört reis vekilliğine Fransa, Amerika. Brezilya ve Holanda delegeleri getirilm'ştir. Amerikah hukukşinas Jorj Ruble, Londradaki mülteciler ofisi daimî di rektörlüğüne tayin edilmiştk. • Saat 16 dan sonra matbuata tafsilâth bir tebliğ verilecektir. Bu sabahki cel se bir bucuk saate vakın sürmüştür. Yarın saat 11 de yeni bir toplantı yapıla caktır. (a a.) Radyo telgraf ücretleri hakkında talimatname AnkarB 3 (Telefonla) Radyo. telgraf ücretleri hakkında Vekiller Heyetince yeni bir talimatname hazırlandı. Buna göre, Türk gemi istasyonlarile Türk kara merkezleri arasında ve bir Türk sahil istasyonu vasıtasile teati edilecek radyo telgraflardan kelıme basına gemi istasyon ücreti olarak 7.5 sahil istasyon ücrtei olarak 12.5, dahilî şehir ücreti olarak 2.5 kuruş ki ceman 22,5 kurus ücret almacaktır. İki Türk gemi istasyonu arasmda bir Türk sahil istasvonu vasıtasile teati edilecok radvo telgraflardan kelime başına 27.5 kuruş almacaktır. Gemi istasyonlarınm kara merkezi mevridli olan matbuat telgraflarmda ^50 tenzilât yapacaktır. Arıcılık enstitüsünde 80 yeni kovan kuruldu Ankara 3 (Telefonla) Ziraat ens titüleri binası yanmdaki yerden ıslah istasyonu civarma nakledılmiş olan Arıcılık entistüsünde 80 yeni kovan tesis edilmiştir. Ankaranın meshur balları nın fennî ve iktısadî şartlar içinde bu en^titüden elde edilece&i bildirilivor. Ispanya dahilî harbinde son safha Barselona 3 Resmî tebliğ: Şark cepIhesinde cumhuriyetçiler Partilo de Guadalaviar ile 4 tepeyi Griegos de Guadalaviar ce Fuas de Albarracin kasabalarını zaptetmişler ve Rio Guada laviar'ı geride bırakmışlardır. Frankist tayyareleri Hospitalet ve Tarragone'yi bombardıman etmişler dir. Sıvıl ahaliden birçok kışiler ölmüştür. Dedikoduya uğramak ve dile düşmek korkusu, bütün insanlara ahlâkî muvazenelerini bulduran en büyük müeyyidelerden biridir. Milletler bile, aleyhlerindeki dedikodularla mücadele etmek için, yükek bütçeli propaganda çığlıkları kopanyorlar. Bu, söz denilen şeyin hedefine derhal yapışan ne zehirli bir mermi olduğuna işarettir. Dile gelmiş bir memurun, mevkiinde uzun müddet kalamıyacağını bütün meruyor murlar bilirler; dile gelmiş bir tüccarın kredisini kaybedeceğini bütün tüccarlar anlamıslardır; dile gelmiş bir kız evlenemez; dile gelmiş bir kadın, namuslu bir sokakta oturamaz. Haklı bir dedikodu ergeç ve daima muzaffer olur. *** Kanun daima kaba suçları cezalanJırır. Meselâ bir dilım ekmek çalan adama hapis cezası verir de, açlıktan kıvranan bir adama bir dilim ekmek vermediğı için onun ölümüne sebeb olan cimriyi mes'ul etmez. Yahud da bir kol harekelile bir çocuğu otomobil altında kalarak ölmekten kurtarmak istemiyen tasasızı cezalandırmaz. Merhametsizlik, tasasızlık, cimrilik ilâh... gibi büyük ahlâkî ^uçann kanunî mes'uliyetleri yoktur. Bunlann cezası umumun nefretidir. Herkes muhitinin ve mesleğinin kinine ve nefretine uğramaktan korkar. Bu reaksiyonun teşekkülüne yarıyan bir tek büyük amil vardır: Dedikodu. Sayısız şekillere girerek en kapalı mahremiyetlere sokulur; adeta bir kan damlası PEYAMt SAFA İhracı yasak edilen iptidaî maddeler Ankara 3 (Telefonla) Hurda de mir ve benzeri iptidaî maddelerin ih racının yasak edilmesi hakkındaki ka nunun birinci maddesine tevfikan ka lmlığı bir buçuk metreden ince olan celik ve demir sac kırıntılarile teneke kırıntı ve döküntüleri müstesna olmak uzere, memleket dahilindeki bilumurr demir. bakır. kurşun. kalav. tutva. alominyum, antimuvan, nikel hurdalarile bunlann hurda halmdeki halitalarının ve kullanılamıvacak hale gelmiş bilu mum muharrik ve müteharrik vasıta ların ihracımn vasak edilmesi Vekiller Heyetince kararlastırıldı. Kararrameve göre. ewelce muvak • kat bir tedbir olarak ittihaz edilen 317/2 numaralı kararname mer'iyetten kaldırılmıştır. Mısır Ordu müiettişi şehrimizde Muamele vergisine aid şikâyetler tetkik edilecek İngiltere Bahriye Nazırî Baltık denizinde Londra 3 Bahriye Nazırı M. Duf Kuper, amirallık dairesinin Anşanteres yatile bugün Portsmutdan Baltık de nizine hareket etmiştir. Anşanteres yatı. Kiel kanahndan geçerek aşağıdaki program mucibince seyahatine devam edecektir: 57 ağustos Kiel, 8 10 ağustos Gdinya, 10 12 ağustos Dantzig. 13 16 ağustos Heleinski, 17 20 ağustos Stokholm, 20 25 ağustos Kopenhag. Türk Ingiliz ticaret anlaşmasına aid izahname Ankara 3 (Telefonla) 2 eylul 936 tarihli Türk Ingiliz ticaret ve klering anlasmasına müzevyel 27 mavıs 938 tarihli anlaşma hakkında İktısad Vekâletince hazırlanan izahname alâkadarlara gönderildi. Buna göre. 1 temmuz 93P den itibaren bedelleri klering yolile ödenecek mütteh : d krallık anlasması malları üc aylık klering plâfonları da hilinde ithal olunacaktır. Buna dair listeler izahnameve raotedilmiştir. Plâ fonlar haricınde mer'i anlaşmalar hü kümleri dahilinde hususî takas yolile ithalâtta bulunulabilecektir. Bir hava rökoru daha... Moskova 3 Tavyareci Tedasev dün 7985 metre yüksekliğirde uçarak Fransız tayvarecilerinden Japox tarafından tesis edilen beynelmilel rökoru 2717 metre fazlasile kırmıstır. Yüksekliğin rökoru altı buçuktan dokuz litreye kadar silindirli birinci sınıfa aid tayyare ler iHn tesis edilen rökordur. Bursada festival tertib ediliyor Bursa 3 (Telefonla) Kurtuluş yıldönümüne raslıyan 11 eylulde. Bursada foüyük bir festival tertib edilmiştir. Belediye, festivale büyük bir ziyaretçi kafilesinin iştiraki için İstanbul Belediyesine müracaatte bulunmuştur. Bu münasebetle, Bursa otellerinde halka büyük tenzılât yapılacaktır. Almanvada Yahudi doktorların vaziyeti f Profesör Bayan Mısır Kraliçesinin amcası ve Mısır [Bastarafı 1 incl sahifede] ordu mufettişi Aziz Ali Pasa Aî Masri. kâyetler başgösterdi \e müracaatlere sehrımizt gelmiştır Aziz Ali Paşa, Har başladı. bive mektebimizin e>ki mezunlarındanDefterdar ne diyor? dır. Yarın aksam Mısıra dönecektir. Keyfiyeti dün İstanbul Defterdarı Macari?tanda iki parti Kâzımdan sorduk. Bıze şunla'rı söyledi: « Yeni kanun, her sınıf sanayi erbirleşti babının hukukunu korumaktadır. MuafiBudape=te 3 En mühim iki nasj'onal sosyal'st part'si bileşmîştir. Bun yeti kaldırmakla beraber arzu eden sa lar Kont Festetic'in Macar nasyonal nayi erbabı için maktuiyete rapt şeklini sosyalist partisi ile şimdi mahpus bu kabul ettiği gibi yapılacak tetkikat neti lunan Zalasi'nin «Macar hareketi» isim cesinde muafiyet listednden ihrac edil li Macar nazi partisidir. mış olan bir kısim sanayi erbabının tekrar Zalasi partisinin reisi meb'us Hubat muamele vergısinden istisna edilebilmeleş'mdi «Macar nasyonal sosyalist par ri için Vekiller Heyetine salâhiyet ver tisi>. «Macar hareketi» ismini almış o miştir. Binaenaleyh ortada telâş edilecek lan veni partinin reisi olmustur. Bu hiçbir cihet yoktur. Kanun her ihtimali partıde resmen kaydolunan azanın mikgözönünde tutmuştur. Esasen Vekâlet, tarı 25.000 dir. yapılan şikâyetleri derhal nazarı dikkate almış ve bu hususta tetkikat icrası için şehrimize bir heyet göndermeğe karar vermiştir. Afet dün geldi j Hamidiye, Sinobdan ayrıldı Sinob 3 İki gündür limanımızda bulunmakta olan Hamidiye mekteb gemisinin komutan ve subayları şerefine Parti binasmda dün akşam bir ziyafet verilmiş ve bu vesile ile Parti önünde toplanan kesif halk kütlesi tarafından denizci kahramanlarımız hararetle alkışlanmıştır. Hamidiye, ziyafeti müteakıb li manımızdan ayrılırken fenerler ve bayraklarla donatılmış birçok motör ve san'lallarla denizde yapılan tezahüratla u urlanmıştır; Berlin 3 (Hususî) Almanyadaki Yahudi doktorlar için bugün yeni bir kararname neşredilmiştir. Yeni karar nameye göre, Umumî Harbde Alman ordusunda hizmet eden Yahudi doktorîngilterede yeni motör lar devletten maddî yardım göreceklertaburları dir. Dahilive Nazırı, münhasıran Ya hudileri tedavi etmek üzere bazı YahuLondra 3 İngilterede bulunan pidi doktorlarına Almanyada icrayi taba yade taburlarından bir kısmının mo bet müsaadesi verebilecektir. törlü ve zırhlı cüzü tamlarla teşriki meMacar nazileri reisi tahliye sai edecek şekilde yetiştirilmesine ve bunlara motör taburları ismi verilmesiedilmiyor ne Harbiye Nezaretince karar veril Peşte 3 (Hususî) Temyiz mahke miştir. mesi 15 ay hapse mahkum olan Macar Paragodin uyuşturucu zehir nazilerinin şefi binbaşı Salazi'nin kefasayılacak letle tahliye talebini reddetmiştir. Ankara 3 (Telefonla) Afyon müştekatmdan olup son zamanlarda teda KISA KABERLER Profesör Bayan Afet. dün nhtımda vül sahasına çıkarılan ve bizatihi * LONDRA 3 Lord Halifaks bu sabah toksi komani tevlid etmek hassasına maTürk Tarih Kurumu Asbaşkam profesör Bayan Afet, dün sabah şimdi mezun bulunan İngilterenin Rorr.a lik olmamakla beraber kimyevî mad limammıza gelen ttalyan bandıralı Feskari vapurile Avrupadan dönelçisi Lord Perth ile görüşmüştür. delerle idro morfin çıkarılabileceği an* TRABZON 3 Üçüncü Umum Müfetmüştür. Bayan Afet, nhtımda Türk Tarih Kurumu azaları tarafıntiş Tahsin Uzer bugün, Güneysu vapurile laşılan paragodin maddesi murakabeye tâbi uyuşturucu zehirler arasına alındı. dan karsılanmiftır. Lstanbula hareket etmiştir. Maliye Vekâleti varidat umum mü dürü Ismail Hakkı ile tetkik bürosu azasmdan Zekiden mürekkeb olan bu heyet, pazartesi günü faaliyete geçecektir. Bu heyet muamele vergisi hakkındaki şikâ yetleri dinliyecek, küçük sanayi erbabından herhangi birisinin bundan mutazarrır olduğuna kanaat getirirse Vekâlet vası tasile istisnaî sınıfa ithal ettirebileceklir.» Maliye Vekâletine dün yapılan müracaatler Ağac ve deri sanayii namına dün Maliye Vekâletine iki istirhamname takdim edilmiştir. Bunlarda beş beygirden aşağı kuvrei muharrike ve ondan az işçi ile çahşan müesseselerin büsbütün vergiden muafiyeti, bu olmadığı takdirde, yüzde 20 mevaddı iptidaiye payı çıkanldıktan sonra, bu imalâthanelerin maktu vergiye tâbi tutulmalan istenmiştir. r