CUMHURİYKT 13 Mayıs 1938 40 bin liranın dünkü talihlisi anlatıyor Piyango keşidesi bîtti Hastalık, ölüm ve pislik getiren FARELERI « 40 bin lira 28551 numaraya isabet etti 22902 24171 25283 25829 27483 28419 29883 30443 31953 33118 33678 34827 35899 37626 38320 39301 23193 24410 25608 26343 27534 29223 29953 30449 32217 33212 33738 35223 36026 37665 38459 39497 23344 24433 25740 26377 27661 29443 30024 30739 32505 33273 33956 35434 36330 37688 38485 39860 23649 24818 25752 26428 27837 29606 30165 30785 32673 33527 34392 35644 36520 37704 38656 23679 25182 25771 26815 28286 29695 30226 31437 32741 33565 34452 35679 36890 37821 39174 Gömlek imalâthanesi ustabaşısı Bekir evvelâ 2929 numaralı bilet 12 bin, 25070 numaralı bilet de hissesini almakta acele etmiyerek «Şimdi 10 bin lira kazandı Tayyare piyangosunun yirmi beşinci 21152 21157 21746 22222 22368 22616 dursun, yarın gelirim» dedi tertib birinci keşidesine dün de Beyoğlunda Asrî sinemada devam olunarak bütün numaralar çekilmiştir. Bu keşi denin en büyük ikramiyesi olan 40 bin lira 28551 numaraya çıkmıştır. Yirmi bin liralık mükâfat da en son çekilen kırk numara arasında taksim edilmiş tir. Bunlar beşer yüz lira kazananlar arasmdadır. Dünkü keşidede ikramiye ve mükâfat kazanan numaralar sıra tertibile aşağıdadır: 24062 25255 25777 27049 28348 29809 30395 31462 32980 33672 34604 35709 36966 38252 39220 FAREZEHİRİ 40 bin lira 28551 12 bin lira Bekir usta diin nihayet almağa razı olduğu paralarile beraber Şimdi, dursun... Yarın gelir, ah nm!.. Canrnı efendim.. Yarın alacağınıza bugünden alın... Hayır, istemiyorum!.. Muhavere, Eminönünde tayyare pi yangosu gişelerinden birinde geçiyor. Kulak misafiri olanlar arasında ben de vanm. Adamcağızm, geri geri giderek, arada bir kaşlarını çatarak ve elile birşeyi iter gibi vaziyetler alarak kabul etmek iste mediği şey, hatırı sayılır bir servetti. İstiflerinin arasında, ellilik, yüzlük banknotların da göze çarptığı bu para kümesi içinde, tam dört bin lira yatıyor du. Ve bu para, kendisine, birkaç saat evvel, piyangodan çıkmıştı. Kimdir bu zat? diye sordum, bir banker mi? Yoksa büyük bir ticarethane sahıbı mı?.. Gişe sahibi adını ve adresini haber verdi: «Adı Bekir.. Bakırköyünde, Filiz sokağmda, 6 numarada oturuyor. Kendi«i, Marpuççularda, Emiroğlu hanında, gömlek imalâthanesi ustabaşısı.. Geçimi, zannetmem ki, pek parlak olsun!. Piyangoda dört bin lira kazandığım, kendisine müjdelemek için gazeteci arkadaşlarınızdan birile, buradan, derhal bir otomobile atladık. Fakat, bu teşebbüs, azkalsın, hayatımıza maloluyordu. Durunuz anlatayım: Evvelâ, Mar puççulardaki gömlek imalâthanesine uğradık. «Yeşilköye gitti dediler. Son süratle, Yeşilköyün yolunu tuttuk. Fakat, bir virajda otomobilimizin beklenmedik bir aksiliği tuttu. Hendeğin içine yuvarlanmak üzere iken, şoförün meharetile feci bir akıbetten kurtulduk. Yalnız, bu sırada, sarsıntıdan otomobilin birkaç camı kınldı. Fakat, siz §u aksiliğe bakm ki, ustabaşı Bekir, Yeşilköyde de yoktu. Bunu öğrenir öğrenmez, evine gitmiş olması ihtimalini düşünerek tekrar Bakırköyüne döndük. Tam evine vardığımız zaman, onun bir otobüse atlayıp İstanbula gitti ğini haber almıyalım mı?. Hele neyse, şehre yakın bir yerde bindiği otobüse yetiştik. Yolcular arasında, ustabaşı gözümüze ilişmişti. Şoföre işaret ettim. Bizi de yolcu sanarak, otobüsü durdurdu. Bay Be kir, yerinden bile kımıldamamıştı. Benim heyecanım, onunkinden kat kat fazla idi: Büyük ikramiye! Dört bin lira.. Dört bin lira kazandınız! diye bağır dım. Aldınş bile etmedi. Neden sonra, hafifçe gülümsiyerek: Canım, aceleniz neydi?.. Zahmet etmişsiniz. istanbula indiğim zaman alırdım.. dedi. Fakat, ben yakasını bırakmadım: Buyurun otomobile... Birikte gidelim! dedim. Ne dersiniz? Bir türlü otobüsten inmeğe razı olmaz. Güç halle, adeta yalvara yakara indirdik. Şimdi de, işte gördüğünüz gibi, parayı almak istemiyor!» Bay Bekir, hele neyse, daha fazla mukavemet etmedi. Kendisine uzatılan para demetlerini koltuğu altına sıkıştırmağa razı oldu. Fakat, bu sefer de, fotografını aldırmak istemiyordu. Allem edip kallem edip bir de fotografını çektiler. Şimdi, sıra kendisile konuşmağa gelmişti. Ustabaşı, belli ki soğukkanlı olduğu kadar, çekingen bir adamdı. «Size de ne oluyor?» demek ister gibi, omuzlannı kaldırarak: Çıktı işte... dedi, zaten bu bileti de zorla almıştım. Bir gün Eminönünden geçerken, Nimet gişesinden şu bayan seslendi: Gelin, size elimle bir bilet çekeyim! İşim var... dedimse de dinletemedim. Bayan Nimet ısrar ediyordu: İkramiye çıkmazsa, biletin parasını geri veririm!... Artık dayanamadım. Cebimden bir lira çıkarıp uzattım. Bir tek lira, bana tam dört bin lira kazandırdı... Bu para ile ne yapacaksınız?... Bir ev almak niyetındeyim. Geriye para kalırsa, onunla da çocuklarımı okutacağım! Eski bir atalar sözüne göre, para parayı çekermiş! Onun orası öyle! Fakat, kadınlar için söylenen bir Fransız darbımeselini de, bu arada, hatırlamamağa imkân yok: «Para, kadm gibidir. Kaçarsm, takib eder. Takib edersin, kaçar!» 2929 30 lira 18 447 642 ' 1022 1138 1237 1760 1825 2017 2194 2199 2328 ' 3041 3089 3256 3763 3834 4087 4708 5685 5838 ' 6908 6975 7230 8273 8370 8450 8909 8963 9178 9275 9356 9606 9959 10022 10111 10754 10816 10864 11919 11974 12081 12278 12562 12737 13694 13702 13734 14346 14360 14380 15007 15327 15394 15942 16048 16147 16874 16912 16926 17099 17152 17166 17821 17933 18004 18365 18483 18618 18773 18941 19157 19506 19510 19526 20133 20163 20194 20511 20542 21160 21773 21876 21886 22228 22288 22379 22678 22694 22696 23027 •23125 "23299 23700 23935 24012 24177 24179 24594 25062 25262 25293 25991 26084 26149 26626 26804 27010 27117 27734 27843 28346 28506 28527 29210 29293 29348 29855 29966 30010 30573 30633 30799 31727 31842 31938 32567 32577 32833 33403 33433 33489 33975 33980 34290 34671 34865 34954 35368 35392 35815 36174 36192 36265 37836 37857 37985 38465 38498 38690 39384 39402 39543 39825 39892 39996 784 1614 2039 2372 3373 4094 6179 7528 8598 9201 9793 10135 10895 12227 13135 13768 14683 15435 16351 16953 17703 18241 18663 19244 19561 20256 21462 21952 22436 22797 23336 24034 24607 25510 26241 27046 27891 28648 29366 30170 31185 32025 32898 33560 34407 34983 35873 36830 38225 38693 39716 836 1631 2056 2411 3401 4143 6206 8009 8793 9221 9829 10273 11324 12239 13468 13870 14829 15438 16445 17001 17709 18252 18717 19355 19696 20347 21594 22126 22576 22800 23534 24086 24621 25533 26425 27050 27949 28704 29558 30404 31226 32401 33115 33618 34596 35177 35906 36934 38236 39100 39765 895 1655 2082 2432 3434 4442 6503 8180 8807 9269 9899 10583 11776 12244 13630 14017 14952 15831 16817 17050 17722 18256 18741 19367 19761 20468 21647 22137 22632 22858 23676 24090 24929 25950 26434 27102 28329 28814 29645 30563 31276 32489 33306 33805 34641 35301 36093 37505 38280 39223 39812 10 bin lira 25070 ile oldurunuz. Macun ve buğday şeklinde olup büyük ve küçük her nevi fareleri, sıçanları derhal öldürür. Tesiri kat'idir. Fareler kokmaz. Buğday nevilerini serpmelidir. Macun olanlarını yağlı bir ekmeğe ve herhangi bir gıdaya sürerek farelerin bulunduğu yerlere koymalıdır. •1 «»l ii) •• •• 2 bin lira 7038 Kutusu 10, büyük 25, dört misli 30 kuruştur. TÜRK SPOR KURUMU SEYHAN BÖLGESİ BAŞKANLIĞINDAN: Adana stadyum sahasında yapılacak spor tesisatları inşaatı ilânı. 1 Eksiltmiye konulan iş : Adana Spor sahası inşaatı. 2 Keşif bedeli : < 18873 » on sekiz bin sekiz yüz yetmiş üç liradır. 3 Eksiltme : 24/5/1938 tarih salı günü saat « 15 » te Adana C. H. Partisi binasında T. S. K. Sevhan Bölgesi Başkanlığında teşkil edilecek Ko misyonda kapalı zarf usulile yapılacaktır. 4 Eksiltme şartnamesi ve buna bağlı müteferri evrak Istanbul, Ankara ve Adana Nafıa Müdürlüklerinde görülebilir. A Eksiltmiye girmek için isteklilerin * 1415 » lira « 48 » kuruşluk muvakkat teminat vermeleri ve bu işi yapabileceğine dair Nafıa Müdürlüğünden tasdikli evrak göstermeleri lâzımdır. B îsteklilerin teklif mektublarını üçüncü maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar Komisyon Başkanlığına makbuz mukabilinde ver meleri lâzımdır. C Posta ile gönderilecek tekliflerin dış zarfı mühür mumile iyice kapatılmış olması lâzımdır. D Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. (2331) Bin lira 4545 1156 4864 10021 12168 16661 19749 27166 30836 32544 38172 1578 5385 10212 13029 18221 21073 27894 31307 32781 38585 23840 3386 3864 7329 7601 10788 10796 15445 15541 18653 18989 22422 22841 28967 29060 31318 31325 35288 35620 38588 39039 4602 9552 10927 15776 19490 23802 29196 31864 36588 500 lira 4652 9872 11544 15892 19491 24726 29557 32075 38128 150 lira 1965 3827 6362 7618 8664 11970 12025 12198 15061 17308 19014 24615 27088 27322 27626 28947 30565 31021 33430 35329 39494 9820 18781 28621 37279 100 lira 68 3667 10994 16919 19934 24803 33659 37546 1876 4494 11260 16980 19951 26097 33949 38093 1953 6935 12334 17083 21090 26574 34143 38209 2580 7007 12915 18829 21685 27945 34624 2841 8208 14096 18940 22421 29206 36245 3038 10635 15422 19516 24014 31714 37204 NEVROZİN Baş, di§, nezle, grip, romatizma, nevralji, kırıklık vebütüri ağrılarınızı derhal keser. tcabında günde 3 kaşe alınabilir* 50 lira 321 1749 2813 3689 4771 5637 6442 7763 8701 9634 10415 11677 14236 15587 16276 19245 1037 2126 2829 4071 4882 5950 6527 7589 8796 9715 10482 12053 14434 15901 17681 19306 1046 2189 3049 4256 5223 5956 6766 7636 9103 9863 10801 12715 14709 16038 18016 19983 1306 2337 3233 4276 5402 5972 6786 8105 9427 10051 10861 12852 14723 16044 18324 19991 1339 2487 3339 4380 5466 6195 7074 8227 9443 10152 10931 13442 15209 16074 18658 20520 1668 2566 3628 4434 5635 6284 7255 8278 9488 10195 11072 13490 15270 16225 19116 20730 Nakliye Okulu Komutanlığından: NK. ve Motörlü birlikler okulu tamir atölyesi için demircilik ve kaynakçılık işlerine ehliyeti ve motörcülükten anlar 300 kuruş yevmiye ile bir usta alınacaktır. îsteklilerin denemesi yapılmak üzere dilekçesine bağlı olarak aşağıda yazıh vesikalarile 20 mayıs 938 tarihine kadar Ortaköyde Orhaniyedeki okula müracaat etmeleri lâzımdır. A Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde olmak ve Türk olmak ve yaşı kırkı geçmiş bulunmamak. B Hüsnü haline dair mmtakası polisinin vesikasmı haiz olmak. G Sıhhî durumu çalışmaya müsaid olduğunu gösterir raporu olmak D Evvelce çalıştıkları yerlerden bonservisleri ve tahsil derecesini gösterir mekteb şehadetnameleri bulunmak. E Askerlik hizmetini bitirmiş olduğuna dair şubesinin vesikasını haiz bulunmak. F Kanunlara ve okul talimat ve nizamlarına riayet edeceğine ve beş yıl için kendi arzusile ödevini bırakmıyacağma dair noterlikten musaddak bir taahhüd senedi vermek. « 853 » ( 2683 ) du, bu da bir başka türlüsü... Anlaşılıyor ki bu çocuk da Perihandan pek aşağı kalmıyacak... Evlenirlerse, sahiden birbirlerine eş olacaklar... Bir yandan da bu işin böylece, umduğundan daha iyi başanlıp biteceğini anhyor, bu kadar çabuk kurtulduğu için büsbütün seviniyordu. Fakat hemen şimdi buracıkta, işi kestirip atmadan Feridunu biraz daha tartmak istedi: Böyle bir romandan hoşlanacak gencler bilmem nekadar çıkar amma aydan aya beş yüz lirayı hiç kimse hor görmez, burası da muhakkak.. Bence maceraların en parlağı bu kadar zengin bir kızla evlenmek, onunla bir arada yaşa maktır. Yalnız dediğim gibi, işin başı anlaşmakta... Bakalım, uyuşabilecek mi yiz?.. Uyuşulmıyacak ne görüyorsunuz?. Buna uyuşmak demiyelim de öyle ise, onun koydugu şartlara uymak, diyelim; daha dogru olur... Bu şartlar ne?.. Lutfen onlan da söyler misiniz?. Necib Nasuhi, masasından bir kâğıd çıkardı. Ona uzattı. Perihan varacağı adamdan ne bekliyorsa, neler istiyorsa onlan yazıp göndermiş, avukat da bunları yeniden, adeta bir mukavele yazar gibi derlemiş, toplamış, sonra da makine ile bastırmıştı. Feridun bu kâğıdı aldı. Okumağa başladı. İkide birde duruyor, sanki orada yazılı olanlardan başka, bütün bunları yazan, düşünen kadının içinden neler geçirdiğini de bulup çıkarmağa çalışıyordu. Necib Nasuhi, ona doğru dönmüş, şimdi rahat rahat bu anlaşılmaz genci gözden geçiriyordu. Feridunun yüzündeki çizgilerin hiç birisi kımıldamıyordu. Hele bu, ihtiyar avukatın büsbütün hoşuna gitti. En sonunda Feridun Şevket başını kaldırdı: Bu kızın bir fotoğrafı, bir iki satır el yazısı, yazdığı mektublardan birisi, hiç birşey yok mu sizde?. Hayır, size hiç birşey gösteremem. Söz kesilinciye kadar bütün bunları gizli tutuyoruz. Düşünsenize bir kere, fotografını herkese göstersek, günün birinde kızcağız sokağa çıkamaz olur. Fotoğraf için dediğiniz doğru amma el yazısı, küçük bir mektub parçası çok işime yarardı. Yalnız şunu da şimdiden konuşalım: (Arkan var) Bir çocuk boğuldu Dün saat 11,20 de Köprünün Kadıköv iskelesinde sevyar hamallık yapan 18 yaşlarmda Orhan, arkadaşları on altı yaşlarında Davud ve İbrahimle denizde yıkanmak istemişler ve Valide hanının yanmdaki dubalarda soyunarak denize atlamışlardır. Bunlardan İbrahim de nize atladıktan sonra bir daha görün memiş. boğulduğu anlaşılmıştır. Cesed aranmaktadır. caklar, düşünceleri birbirine uymıyacak. Erkek, ilk zamanlarda hepsine katlanmayı göze almış olsa bile, günün birinde karısının çılgınlıkları sırayı, saygıyı aşacak olursa artık bunlara da boyun iğecek değil ya... Ister istemez çarpışacaklar... Ben de onun için kendine güvenemiyen bir erkek, bu işe girişmesin, diyo rum.... İlkönce kendine güvenir de sonra sonra ortaya neler çıkar, dayanılmaz olur. O zaman küçük hanım, acaba ne yapacak?. Eğer bu adamı yalnız ahçı gibi, şoför gibi tutmuşsa, ona hep o gözle bakıyorsa, haydi diyelim ki ayrılması kolay olsun.. Bırakınız ki insan alıştığı şoförden, ahçıdan bile çarçabuk vazgeçemez. Hele öyle dediğiniz gibi ince yaratılmış, iyi terbiye almış bir kızsa uzun uzun tahlıle değecek ruhî hâdıselerle de karşılaşaca ğız. Evîilik rejiminde yapılmak istenilen inkılâbın ilk tezahürleri ne olacak?.. Doğrusu bunu pek merak ediyorum. Başlı başına bir roman!.. Bu romanın içine girmek, onun içinde yaşıyabilmek için insan, artık ne olsa katlanır!.. İhtiyar avukat, gözlerini ayırmadan ona bakıyor, kimbilir belki de içinden: Delilik bir çeşid olmaz ya, diyor SALÂHADDtN GÜNGÖR Sıhhat en büyük saadettir Tefrika: No. 10 Açıkçası bu işte... Duyduğum gündenberi merak ediyorum. Bu kadar güzel bir kızın durup dururken çılgın bir maceraya atılması için mutlaka işin içinde gizli bir göniil hikâyesi olacak, diyorum. Dediğiniz gibi gizli bir hikâye olduğunu, ben pek zannetmiyorum. Öyle ise bu küçük hanım, Zengin liğine pek güveniyor, demektir. Her istediğini paıa ile ele geçirebilecek, sanıyor!.. Onun için de hiç korkmadan bu kadar karışık bir alışverişe girişiyor!. Acaba düşünmüyor mu: Mademki kocaya varacak, bir yabancı erkekle gece gündüz bir arada yaşıyacak demektir. Bu yabancı, ya günün birinde daha ağır basarsa, kızın bütün hayatını baştan başa değıştirmeğe kalkarsa... Aralarında nasıl bir mukavele, nasıl bir sözleşme olursa ol«un saaH^H de, felâketi de o ada Nakleden: Kemal Ragıb mm elinde olacak... Ister istemez onun tesiri altında kalacak... Bunları hiç hesaba katmamış mı?.. Yoksa katmıyacak kadar da ken J ine güveniyor mu?. Avukat Necib de biraz düşünceliydi: Dediğiniz gibi günün birinde, aralarında belki de tatsızlık çıkabilir. Fakat büsbütün uzanıp gitmeden elbet onun da bir kolayı bulunur. Boşanırlar, diyeceksiniz değil mi?. Anlaşılan kızcağız para ile her dediğini yapmağa o kadar alışmış ki, bu adamdan da usanınca önüne birkaç bin Iira atacak, ondan kurtulacak, buna güveniyor. Biraz da öyle.. Fakat bu, sizin dediğiniz kadar dolambach bir iş de değil. Daha evlenmeden, bunlar birer birer kararlaştırılacak, sonra da geçinemiyecek olurlarsa, sessizce ayrılacaklar... Yapılabilirse fena değil... Fakat günün birinde, hiç umulmadık neler çıkar. Hele ayrılırken, herif biraz daha para koparmak için işi savsaklamağa kalkarsa. Bunların hepsi birer birer muka veleye yaz.'acak. Nekadar yazılırsa yazılsm gene öyle kaçamaklı yollar bulunabilir ki kurnaz bir adam, kendi dediğini yaptırmak için kızcağızı bunaltır, bezdirir, senelerce kapı kapı süründürür. Biz de işte bunun için ağırbaşlı, doğru bir genc arıyoruz. Böylesi, artık karşısmdaki kadının kendini istemediğini görünce, üstüne düşmez, kendisine veri lecek tazminatı alır, çekilir... Ne yalan söyliyeyim, bunlar bana pek o kadar kolay görünmüyor. Sonra, beraber yaşadıkça kadm, kocasma karşı nasıl bir tavır takınacak, o da eğer kendini bilen bir adamsa, hergün, herkesin ö nünde küçük düşmek istemezse ne yapacaklar, nasıl geçinecekler, bunlar hep ayrı ayrı düşünmeğe değer!.. Bir kadm pek terbiyesiz, pek bayağı olmalı ki kocasını, herkesin yanında küçük düşürmeğe kalksın. Bundan yana hiç korkm ymız... Sonra, bir gün gelecek, öyle bir hâdise olacak ki kan koca anlaşamıya