CUMHURIYET 12 Mayıs 1938 Hercai kadın Onlar, on adım önünde yürüyorlardı. Fakat birbirlerine o kadar sokulmuşlar ve o kadar mes'ud görünüyorlardı ki, etraflarile kat'iyyen alâkadar olmuyorlardı. Bu yüzden on adım arkalarmdan gelen perişan tavırlı adamın mevcudiyetinden de haberdar değildiler. Perişan kıyafetli adam, hem sürünür gibi yürüyor, hem de düşünüyordu: Nekadar oluyordu, daha günü gününe bir yıl bile geçmemişti. Gene böyle bir bahar gününde onunla ayni yollarda, ayni şekilde kolkola, kimbilir belki de ayni sarhoş edici şeyleri konuşarak geçmişlerdi. Bir anda onun vücudünü. ayni tatlı ağırlığile tekrar kolunda duyar gibi oldu. Bunu da biraz hafif olmakla beraber. önünde yürüyen karı sınm dovamadığı kokusunu şimdi de duyuyordu. İşte gene erkek düz yoldan gitmek isterken kadın onu sağ taraftaki tenha yola çekti. Saptılar. Ayni manzara bir sene evvel de aynen cereyan etmişti. Şu kadar farkîa ki karısının yanmdaki erkek o zaman kendisi idi. O, tıpkı bu erkek gibi parkın düz yolundan gitmek istemiş, fakat karısı onu sağ taraftaki tenha yola sürüklemişti. İşte gene kendisini yolun yanmdaki taflanlara okşatacak kadar kenara yakın yürüyordu. Ve küçük bir kaplan pençesi kadar yumusak, güzel ve tır malayıcı elile ince taflan dallarmı yoluyor ve yerlere atıyordu. Perişan kıyafetli adam, elini belki yüzüncü defa olarak gene arka cebine götürdü Ve tabancasmı okşadı. Bu soğuk, fakat sadık dostu bir yere gitme mişti. Yanında idi: Biraz daha bekle, konuşacağın vakit eeliyor, diye mınldandı. Of, nekadar fena bir gündü bugün! Hava nrkadar ağır, nekadar tahammül edücmiyecek gibi idi. Güçlükle nefes aayordu. Evet, evet, o hercai kadma gönül vermek gercekten akıl kân degildi. Bunu daha evvel düsünmeli. kendisini onun deniz kadar güzel ve tatlı görünen. fakat gene deniz kadar derin ve merhametsiz gözlerine bırakrnamalı idi. Fa kat artık bir defa olan olmuştu. Ne yapmış yapmış, onu o zaman evli olduğu birinci kocasından ayırmış ve evlenmiş lerdi. Karısınm eski kocasını hatırlayınca içi yeniden burkuldu. Yeni bir hatıra, kafâsında yeni bir sadme yarattı. Bu nu daha evvel nasıl olmuştu da hatır lamamıştı. Bundan tam bir sene evvel. şimdi ona zehir gibi acı gelen bahar havasını koklıya koklıya o kadmla parkın bu ıssız yollarmda kolkola yürürken. o zavallı adam kendilerini takib etme miş miydi? Bunun, nasıl da farkma varmamışlardı? Buna hep hayret ederdi Sonradan öğrenmişti. Zavallı adam, şu ileride görünen sık yapraklı çam ağacımn altmda karısı kendisine bir ateş gibi uzattığı alt dudağını öptürürken tabancasını çekmiş, az daha ikisini de öldürecek gibi olmuş. Fakat tam bu sırada kansının o biraz kalınca büyülü sesile çılgın bir kahkaha atması, elini, a Murad Sertoğlu Haile Selâsiye Cenevrede [Baştaraf\ 1 tnci sahifede] îngiltere Hariciye Nazın Lord Halifaks, Ispanya Hariciye Nazırına cevab vererek, İngiliz İtalyan anlaşmasının ademi müdahale anlaşmasını hiçbir su retle ihlâl etmediğini anlatmıştır. Lord Halifaks'tan sonra, Fransa Hariciye Nazırı M. Bone ile Romanya Hariciye Nazırı M. Komnen de birer nutuk irad ederek, Ispanyol mılletine sempati lerini bıldirmekle beraber İngiliz Ital yan ve Fransız İtalyan anlaşması sa yesinde Akdenizde sulhun tamamen teessüs edebileceğini bildirmişlerdir. Sovyet murahhası da İspanya lehine beyanatta bulunmuştur. Neticede İspanyol işinin müzakeresi baska bir güne tehir edilmiştir. Konsey yarın sabahki celsesinde Ha beşistanın ilhakı işini görüşecektir. Bu akşam geç vakit Paris yolile buraya gelen eski Habeş İmparaJtoru yannki cel sede Habeşistan davasını bizzat müdafaa edecek tir. RADVO Asrî bir san'at olan sinema mazinin yardımile yaşıyor Film âmilleri mütemadiyen tarihten ilham alarak ayni şekilde eserler vücude getirmekten usanmıyorlar aksamki prosrramj ANKARA: 12,30 Karışık plâk neşriyatı 12,50 plâk: Türk mu^ikisi ve halk şarkılan 13,15 dahilî ve haricî haberler 17,30 Halkevinden naklen Inkılâb dersi (Hikmet Bayur) 18,30 plâkla dans musikLsi 19,15 Türk musiklsi ve halk şarkılan fServet Adnan ve arkadaşları) 20 saat ayarı ve arabca neşriyat 20,15 radyofonik temsil (Gencier grupu) 21 konferans: (Cemal Gökdağ; Kültur Bakanlığı Beden terbiyesi direktörü) 21,15 stüdyo salon orkestrası 22 aans haberleri 22,15 yarınki program. İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadis 13,05 plâkla Türk musikisi 13,30 muhtelif plâk neşriyatı 14 son 18,30 spor ve gendik bayramı: Konferans, Turgut Kaya Hukuk Fakültesinden 18,45 plâkla dans musikisi 19,15 spor musahabeleri: Eşref Şefik 19,55 borsa haberleri 20 Sadi Hoşses ve arkadaşlan tarafından Türk musikisi ve halk şarkılan 20,45 hava raporu 20,48 Omer Rıza tarafından arabca söylev 21 Radife Neydik ve arkadaşlan tarafından Türk musikisi ve halk şarkılan, saat ayarı 21,45 orkestra 22,15 ajans haberleri 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 22,50 son haberler ve ertesi gunün progranu 23 son. yağını tutmuş, onu kımıldanamaz hale sokmuştu. Evet, o da, bu deli kadın da hayatlarını işte bu büyülü kahkahaya medyundular. Bir zamanlar, hayatım kurtardığın dan dolayı sonsuz bir nimet saydığı bu kahkahayı şimdi lânetle anıyordu. Ne olurdu, kendisini en mes'ud zannettiği bir anda bir kurşunla ve o kadmla yanyana yere düşseler, yanyana can verselerdi. Bu, şimdiki çektiği azaba nazaran mutlaka büyük ve sonsuz bir lutuf olacaktır. Kimbilir, belki de çektiği bu azab, kendisine verilen bir ceza idi. Bu deli kadını, eski kocasmın elinden almakla zavallı adama nekadar sonsuz azablar çektirmişti. Zavallının işini bıraktığını, kendisini içkiye verdiğini, serserilerle düşüp kalkmağa başladığını hep duv muştu. Sonra da birdenbire kendisin den ses. sada kesilmiş, ortadan kavbolmuştu. Kimbilir, belki de artık hayatta bile degildi. Simdi de ayni istikbal garib bir tesadüfle kendisi icin de avnen böyle cereyan edecek gibi görünüvordu. Karısım elinden tıpkı bir haydud gibi calmak suretile o adama yaptıjh fenalığm cezasını aynen çekiyordu. İste bu kabma sığmaz kadm, kendisini de aldatmış ve şimdi de üçüncü bir erkeği zehirlemek üzere bulunuyordu. Adamın yüzünü görmüyordu. Fakat sonsuz bir saadet ve sevincle parladığına yemin edebilirdi. Mutlaka onu, mutlaka karısınm o biraz kalınca sesi ve küstahça cesaretile fısladığı baş döndürücü vaidler adamı saadetinden boğulacak bir hale getirmişti. Fakat zavallı adam, istikbalini bilse! Sık yapraklı çam ağacmm hizasma geldiler. Neden nefesi birdenbire sıklaştı? Neden kalbi böyle birdenbire delirdi? Oo.. Asla! Asla! Buna tahammül edemezdi ve etmiyecekti. Ne olursa ol sun, karısı nekadar büyülü bir sesle kahkahalar atarsa atsın, dinlemiyecek ve yanmdaki adama alt dudağını uzattığı anda her ikisini... Tabanca şimdi elinde idi ve geniş adımlarla yürüyordu. Kadın, erkeği birdenbire ayni jestle sık yapraklı çam ağacının arkasma çekti. Perişan tavırlı adam: Beni de tıpkı bu jestle birdenbire çekmiş ve kendisini bana vermişti, diye düşündü. İşte bu anda altı dudağını erkeğe uzatıyor ve erkek asla ummadığı bu saadet karşısında henüz şaşkınlıktan kurtulamamıştır. Daha bir iki saniyesî vardı. Baş par mağile tabancanm emniyetini açtı ve sonra birdenbire önüne geldiği sık yaDraklı çam ağacının dallarını araladı. Bu sert hışırtı. kadmla yanmdaki erkeği ürküttü. Kadınm hafif aralı ağzı henüz kapanmamıştı. İki erkek göz göze geldiler. Ve perişan kıyafetli adamın elindeki tabanca toprağın üzerine düştü. Bu adam, kadınm eski kocası idi. Yazan: MURAD SERTOĞLU Haile Selâsiye Par iste Paris 1 1 (Hususî) Eski Habeş İmparatoru Haile Selâsiye, bu sabah saat 10,15 te Parise muva*alat etmiş ve istasyonda kendisini karşılıyan dostlari le bir müddet görii=fükten sonra Filistinden gelerek Londraya gitmekte olan eski Habeşistan İmparatoriçesini otelinde ziyaret etmiştir. İmparator, öğle yemeğini împaratoriçe ve oğlu ile beraber yedikten sonra saat 13 te Cenevreye hareket etmiştir. İmparator, gazeîecilere beyanatta bulunmak istememiştır. Eski împaratoriçe de saat 15,10 da oğlile birlikte Londraya gitmiştir. Yabancı merkezlerden müntahab parçalar Operalar 21,35 Liyon: Leonore (Gado). 21,35 Paris (Radyo): Kral Dagobert (Russo). Yakında vücude getirilecek olan yeni bir tarihi filimin kahramanlara Şopen ( Charles Boyer ) George Sand (Marlene Dietrich) Sinemacılıkta hayalin kuvveti ve rolü gitgide zayıflıyor. Romancılar, facia muharrirleri hergün yeni bir mevzu bulmağa, yeni bir macera uydurmağa, yeni bir ruhî halet muadelesini çözmeğe çalısırlarken, filim âmilleri mütemadiyen maziden yardım ve imdad alarak tarihin kınk koltuk değneklerile meydana çıkıyorlar. Bu iddiamızı vesikaya istinad ettirmek için isterseniz, gelin birlikte yapılan ve yapılmakta olan filimleri gözden geçirelim. Sikago yangını.. Milyonlara mal ol mus bir kordelâ olmakla beraber yakm tarihin acıklı bir safhası değil mi? Evvelki ve geçen seneki kordelâlardan «Sekezinci Hanri», Sacha Guitry'nin «İngiltere tacınm incileri» hep mevzuunu maziden almadı mı? Sacha «Şanzelize de dolaşalım!» eserile 14 üncü Louis devrinden bir levhayı canlandırmıyor mu? *• Holivud'a kadar uzanalım.. Anna'nın yeni filmi «Süveyş» ayni noktaya gemilerin 4000 mil eksik bir yolla vâsıl olmasını temin ederek iktısadî münasebetleri kolaylaştıran bir kanalın hikâyesini bize anlatmıyacak mı? Gary Cooper'in çevirdiği «Marko Polo'nun maceralan» meşhur seyyahm Çin saraylannda geçirdiği sergüzeştleri hikâye etmiyor mu? Bir iki ay sonra da Charles Boyer'le Marlene Dietrich Şopen'le George Sand'ın hayatım temsil edecekler. Diğer taraftan, Afrika kâşifleri Stan ley ile Levingston'un hayatı beyaz perdeye aksettirilmek için hazırhklar yapılıyor. Rasputin şimdiye kadar kaç muhtelif aktöre oynatıldı. Bethofen'b mariz tipi kaç defa canlandırıldı. Her iki, üç senede bir «Üç Silâhşor» un yeni bir version'unu görüyoruz. Borgia'lar kaç sahne vazunın ehemmiyetli mev2uunu teşkil etti. İtalya Afrikalı Scipion için milyonlar sarfetti. Bir o kadarmı da meşhur bestekâr «Verdi» için dökmeğe hazırlanıyor. Fransızlar La Fayette'e aid, Almanlar valsler kralı Johann Strauss'a dair yeni filimler yapmıya çahşıyorlar. Buna mukabil, asrımızm en büyük harikaları olan telsiz telgraf, X şuaı, yeni seyahatler yeni keşifler sinema faaliye tindeki mevzulann ancak yüzde muayyen bir kısmmı işgal ediyor. Radyonun, oto mobilin, tayyarenin polislerden ve gan gsterlerden başkalannın işlerine yaradıklarını pek az görüyoruz. Vaziyete bak tıkça, insan filim amillerine, rejisörlere, senaryoculara biraz kızıyor ve daha çok acıyor.. Zavalhlar, diyor, ne karihası dar adamlar.. Temcid pilâvı gibi hep ayni şeyleri önümüze sürüp duruyorlar! Zannediyor musunuz ki bu yüzden sinemaya karşı olan rağbet azalmıyor. Bugünün eserlerini, ancak yeni yetişen gencler ve çocuklar seyretmekten zevk ahyorlar. Geri kalan olgun sınıf bu yeknesaklığı ortadan kaldıracak sinema dâhisini ve filimcilik peygamberini dört gözle bekli21,05 Şrmali İrlanda: Bethofen ve Şuman'm eserleri. 21,15 Hamburg: İtalyadan manzaralar. 21,20 Münih: İngiliz halk şarkılan. 21,35 Belgrad: Dvorak'ın eserleri. 21,35 Breslav: Macar musikisi. 21,35 Prag: Smetana (Vatanım!) 22,05 Sarbrukke: Finlanda ve Norveç musikisi. 22,35 Lüksenburg: Senfonlk konser (vlyolonselle). 23,25 Sarbrukke: Paul Richter (senfonl numara 3, G = moll). 23,25 Prag: Bach (musikl kurbanı). Büyük konserler Fransız gazetelerinin neşriyatı Paris 11 Sabah gazeteleri, bilhassa Milletler Cemiyeti Konseyinin toplantısile meşgul olmaktadır. Gazeteler ekseriyetle, Habeş işi müzakeresinin perşem beye bırakılmasmı ve Negüs'ün birdenbire Cenevreye gemeğe karar vermesini hayretle karşılamaktadır. Gazeteler, ba zı entrikalardan bahsediyorlar. Bu tehirin melhuz neticeleri hakkında noktai nazarlar değişiyor. Gazetelerin bir kısmı, Habeş meselesinin ergeç halledileceğini binaenaleyh böyle bir teahhurun hiç bir hemmiyeti olmadıgmı yazarken diğer bir kısım matbuat ise, Fransanın da müza heret ettiği îngiliz rcalist siyasetine bunun zarar verebileceğinden ve hatta Fransa ve İngilterenin İtalya ile olan münasebatını müşkülleştireceğinden korkmakta dır. ^ ^ Oda musikileri 18,05 Berlin: Bethofen (Serenad D =ı dur). 1,05 Frankfurt: Volf, Şubert, Boro ^ din'in eserleri. Operetler 22,05 Mılâno: Kornevü'in çanları (Plan< ke:'in). 23,05 Hilversum: Güldane (Glombig), Askeri bandolar 21,05 Viyana: Şarkılar ve mar§lar. tsviçre Başkumandanlığı Bern 11 Millî müdafaa komisyo nu, yüksek kumanda meselesini sulh zamanında bir başkumandanlık ihdas etmek suretile halletmiştir. Ancak bu başku mandanlık vazifesi tek bir kişi tarafından değil, fakat birkaç yüksek subay tarafından ifa olunacaktır. Ordunun talim ve terbiyesine daha büyük bir ihtimam gös terilecektir. Bursada kozacılık Bursa (Hususî) Koza tohumlan nın fışkırtılması işi normal bir vaziyet ta kib etmektedir. Böcekcilık Enstitüsünün Ziraat mektebinde açtığı fennî fışkırtma istasyonunda 10 köy halkının koza to humları inficar ettirilmiş ve kendilerine verilmiştir. Bu istasyon çok iyi bir netice elde etmiştir. Halk, elindeki diğer tohumlar da fışkırtılmaktadır. Son zamanlara kadar mevsimin ya ğışlı ve soğuk gitmesi kozacılarda bir endişe uyandırmıştı. Bugünlerde havalarm birdenbire ısınması bütün bu endişeleri bertaraf etmiştir. Alâkadarlar bu vaziyete nazaran geçen seneden çok daha be reketli bir mahsul alınacağını tahmin et mektedirler. C Bir iki satırla f SenBernar köpeklerini Himalâyaya sürüyorlar ı HALKEVLFRtNDE SenBernar dağından Himalâyaya sürülen köpeklerden bir grup Sen Bernar manastınnın beslediği meşhur köpeklerden birisi, geçen sene bir küçük kız çocuğunu ısırmış, bu hâdise, o zaman epeyi telâş uyandırmıştı. Senelerdenberi sayısız insanın hayatım kurtarmakla şöhret bulan Sen Bernar köpeklerinin tereddi ettiği, ırklannm ve kanlarımn bozulduğu iddia edilmiş, nihayet, sürünün heyeti mecmuası demir kafeslere kapatılmıştı. Artık. Sen Bernar dağında, boynunda ufacık şarap fıçısı asılı olduğu halde, canmı kurtaracak kazazede aramak üzere oradan oraya dolaşan bu sadakat ve şefkat timsali hayvanları görmek imkâ nı kalmamıştı. kalkmıştır. Sen Bernar köpeklerinin, lüzumsuz bir sürü halinde kafeslere kapalı kaldığını gören manastır rahibleri, bu hayvanlardan, başka şekilde istifade etmeği kararlaştırmış ve sürüyü, olduğu gibi, Himalâya dağma göndermiştir. Ötedcnberi köpeklerin hizmetine bakan Siril ismindeki papaz, sürüye refakat etmektedir. Sen Bernar'lar. bundan sonra, Himalâyanm beş bin metre irtifaındaki Latsa boğazmda inşa edilecek olan bir manastırda beslenecek ve oradaki kazazedelere imdad taşıyacaktır. Sen Bernar dağı bu suretle en büyük Şimdi bu ihtimal büsbütün ortadan 1 hususiyetini kaybetmiştir. Beyoğlu Halkevinin yeni bir konseri Beyoğlu Halkevinin tertib ettiği ses ve saz müsabakasmın ses kısmmın ilk konseri, önümüzdeki cumartesi günü öğleden sonra İstiklâl caddesinde Nurziya sokağındaki Parti binasmda veri lecektir. Evvelce elemeye tâbi tutularak sesleri takdire lâyık görülen ve o zaman danberi çalıştırılmış olan yirmi gene den on biri, halk türküleri söyliyecek ve dokuzu da alafranga parçalar teganni edecektir. Konferans ve konser Şişli Halkevinden: Mavısın 13 üncü cuma günü akşamı saat 21 de Halkevimizde Üniversite talim heyetinden Bay Orhan Alisbah ta rafından (ulusal endüstrileşmede ma tematiğin yeri) mevzuunda bir konferans verilecektir. Herkes gelebilir. MiHRACENİN CÖZDESİ yalnız | f E f\ Türkçe Sözlü ve TUrk Musikili e Gördüğü fevkalâde rağbet Uzerine H i ND MEZARI ^^^^^^^m Konferans Eminönü Halkevinden: Bugün 12/5/938 perşembe saat 18 de Evimizin Ca§aloi?luridaki merkez salonunda Bay M. Sami Karayel tarafındar (Halkevi spor teşkilâtı) mevzulu bir konferans veriVcektir. Davetiye yok tur. Herkes gelebilir. sinemasında bir kaç gün ^ ^ a n ^ daha gösierilecektir. •^ Carole Lombard'm başka bir isim| le Parise geldiği ve parasını yiyip bitirmiş bir Fransız asilzadesile sevişerek evlen mek üzere olduğu hakkında bir rivayet deveran etmektedir. •Jç Tino Rossi'nin kızkardeşi, Nina Rossi çevrilmeğe başlamış olan «Vidok» filminde bir rol alacaktır. Bu kordelânın baş mümessilleri Marie Bell, Andre Brule, Jean Vorms'tur. •jç Greta Garbo ile orkestra şefi Leopold Stokovski Tunustan dönerek İsveçteki Tralleborg limanına çıkmışlar ve tekrar meçhul bir semte hareket etmişlerdir. •Jç Fransada «DemoFilm» ismile yeni bir sinema şirketi teşekkül etmiştir. îlk fılım olarak temmuzda «Radeçkı» kor delâsını çevirecektir. Bu eserin senar yosunu Fransız muharrirlerinden Josef Kessel yazacak ve musikisini de O. Strauss vücude getirecektir. •jf Simon Berio ile Jül Berry «Cafe de Paris» isminde yeni bir filim çevire ceklerdır. •^ Edvige Feuillere «Charlotte Cor dy» admda bir filim çevirecektir. Bu kordelânın mevzuu Fransız ihtilâlile alâka dardır. ^ Holivud civannda Kaliforniya'nın en mühim kasabalarmdan bıri Culver Cıty'de geçen gün «Tom Savyer'in maceralan» filminin gösterilmtsi münasebetile halktan mühim bir kısmı yüz sene evvelki kıyafetlere girerek tarihî bir an yaşamışlar, o filmde gösterilen Amerikanm 19 uncu asra aid hayahnm canlı bir tablosunu vücude getirmişlerdir. •^ Sidney Hovard namında bir artist tarafından Valt Disney'in hareketli resim filmleri tarzında bir seri kordelâ vücude getirilmektedir. Bunun birincisi yakında gösterilmeğe başlanacaktır. •^ Spencer Tracy vaktile Amerikan bahriyesinde askerdı. Ancak ıstıfa ettikten sonra artistliğe başlamıştır. Bu gece şehrimizin muhtelif semtlerindeki nobetçı eczaneler; İstanbul ciheti: Eminönünde (Minasyan), Alemdarda (Arıf Neşet), Kumkapıda. (Cemil), Küçuk. pazarda (Necati Ahmed), Şehzadebaşında (Hamdi), Fenerde (Emilyadi), Karagüm •* rükte (Fuad), Şehremininde (Hamdi), Ak< sarayda (Sarim), Samatyada (Rıdvan), Bakırköyde (Istepan), Eyübde (Hikmet Atlamaz) eczaneleri. Beyoğlu ciheti: Kurtuhışta (Necdet), İstiklâl caddesinde (Taksim), İstiklâl caddesinde (Kanzuk), Yenişehirde (Baronakyan), Bostanbaşında yor.. (Itimad), Galatada Mahmudiye caddesinde (Ismet), Kasımpaşada (Vasıf), Halıcıoğ lunda (Barbud), Beşiktaşta (Süleyman Receb), Ortakoy, Arnavudköy, Bebek ecza neleri. •JT «Erkekler sarışın kadınlan tercih Kadıköy Eskiiskelede (Sadık), Yeldeğirederler» romanmın müellifi kadm mu meninde (Üçler), Usküdarda (Itimad), Büharrir Anita Loos, M. G. M. şirketi ta yükadada (Halk), Heybeliadada (Tanaş), Beykoz, Pasabahçe, A. Hisar eczaneleri. rafından angaje edilmiştir. Bu kumpanya hesabına senaryolar yazacaktır. Müessif bir vefat •Jc «Şimaîi garbî geçidi» filmini idare edecek olan tanmmış rejisör Van Dyk Sabık Şehir Meclisi azasından îmar şimdiden hazırlıklarda bulunmağa başla yurdu müessisi müteahhid ve tuğlacı mış, gayet bariz renkte kaşı, gözü ve saç Niğdeli merhum Emin Benli mahdumu, ları olan Amerikan yerlileri aramağa baş Gülhane profesörlerinden Kemal Hüselamıştır. Çünkü bu filim renkli olacagi yin( Üniversite profesörlerinden A. Süiçin böyle kuvvetli çizilmiş simalara ih heyl Ünverin kaymbiraderleri yağ tüccarı Atıfm hemşire zadesi, Tütün İn tiyac görünmektedir. hisan depoları müdürlerinden Bay Fik~Jf Clark Gable sinemada ilk rolünü ri Bolkanlmın yeğeni, Güzel San'atlar deruhde etmek için büyük bir yalan söy Akademisi şark tezyinî şubesi talebe lemeğe mecbur olmuştur. Direktör kendi sinden Bay Müfid Berîli 25 yaşında vesıne: fat etmiştir. Ata binmesini bilir misiniz? Cenazesi bugün saat 10 da Kadıkö Demiş, o da: yünde Mühürdar caddesinde 119 sayılı Fevkalâde! Eminbey apartımanından kaldınlarak Cevabını vermiştir. Fakat Clark o vak Eyübsultana götürülecektir. Oradan öğte kadar kat'iyyen hayvana binmemişti le namazını müteakib Edirnekapı şe Lâkin bu fırsatı kaçırmamak için gece hidliğine götürülerek aile hatiresine gündüz ata binme ekzersizi yapmış, fi defnolunacaktır. limde oynamağa başladığı vakit kat'iy yen mahcub olmamıştır. Nitekim bugün Holivud'un savılı süvarilerindendir. j{ Charles Boyer'nin Birleşik ArtistPeyami Safanın Cumhuriyet naler namına vücude getireceği «Cezayir» mma yaptığı Avrupa anketi, sütunfilminde baş kadm rolünü Çekoslovak ar larımızda büyük bir alâka ile okunmuştu. Arkadaşımızm sekiz memletisti Hedi Lamarr oynıyacaktır. kette yaptığı seyahatte görüştüğü ^ Madeleine Carolll ile Henri Fonda'nın yapmakta olduklan «Macera düş insanlara söylettiği sözler, memleketimizde ilk defa vücude getirilmiş, künü kadın» filminin musikisini meşhu orijinal bir fikir albümü teşkil edibestekâr V. Janssen vücude getirecektir. yor. Bu yazılarm bir kitab haline geT4T M. G. M. Şirketi yirmi beşinci kutirilmesini karilerimiz ötedenberi ruluş yılını kutlulamaktadır. Norma hararetle istemişlerdi. Nihayet otuz Shearer'in çevirmiş olduğu «Marie An iki canlı. kısa, renkli bahisten mü toinette» filmini bu yıldönümü münasebe rekkeb olan bu anket serisi, Kanaat tile gösterecektir. Kitabevi tarafından «Ankara Kütüb^C Spencer Tracy tatil müddetinî ge hanesi» servisinin ikinci cildi olarak çirmek üzere Avrupaya gelecektir. Bir neşredilmiştir. Çok iyi kaliteli bir kâğıda ve zarif bir kıt'ada basılan ve müddet sonra Holivud'a dönecek olan içinde bir çok resimleri de bulunan artist Robert Taylor'la birlikte «Simali bu eserin fiatı 50 kurustur. garbî geçidi» filmini çevirmeğe başlıya caktır. NÖBETÇİ ECZANELER 3 Büyük Avrupa Anketi