4 Mart 1948 © Çocuk Mctsalları |merakh Tonga Kraliçesi Okyarmsya kıt'asmda Tonga isminde bir ada, o adanm da Sılote adında bir kraliçesi vardır. Bu kraliçe Ingilterenin himayesi altmda bulunan küçuk hükumetin reisidir. Son zamanlarda seyahate çıkmış, Malezya adalarıle A\*ustral ya adasıru gezdikten sonra İngiltereye gelmı§tir. Tonga'lılar, zencüerle be FAYDAUB1LGSLER V Almanlardaki okuırfak ***' . merakı Almanlar okumaya çok düşkün kimselerdir. Tramvayda, otobüste, kahve hane, birahanede velhasıl her yerde ellerinden kitab ve gazete düşmez. Darms Deniz Kızı: Erna [Ceçen defa çıkmış kısmm hulâsa • sı: Erna, Aürupa nın şimalinde sish memleketlerden bi rinie oturan ve Cöteborg ismini taştyan bir cdlemn kızıdtr. Ernanın armesi öliiyor, babası başka blr kadınla evlen diklen sonra uzaklara gidiyor ve bir daha dönmüyor, bir de üvey kardeşi car dır. Uvey annesi onun güzelliği, nezakeli yamnda kendi çocuğunun berbadltğım görerek Erna'yı kıtkamyor, bin türlii eziyet ve işkencelerle mahou harab elmeğe çahşıyor.) Hakaret ve küfür derken iş. yava? yavaş dayağa bindi. Kadın, bir hizmetçinin görmesi lâzım gelen biitün ağır hizmetleri Eroa'nın üzerine yükJedi, sonra yanma çağırdı: Sen, detE, bir hizmrtçiden başka birşey olamazsm. O halde onlarla beraber yiyip içecek, onJarla birlıkte yatıp kalkacaksın! Hizmetçılerin yattığı yer bahçenin öbür tarafında yjkık, harab bir kuîübe idi. Her tarafından rüzgâr giriyor, soğuk hücum edîyordu. Erna, sesini çıkaımadL Üvey anaesinin dedığini itirazsız yapiı. Itaat etrae mesi kabil miydi? Onu himaye edecek kimse yoktu ki!.. Biçare günden güne zayıflıyor, sararıp soluyor, fakat sanki bir sihirbazın duasını almış gıbi gittikçe güzellcşryor du. Geceleri delik, deşflc odasındaki katı ot minderin üstüne uzanır, denizin uğultularını dinler ve kendı kendine: Sabretmem lâzrnı! Dive mırıldanırdı. Üvey anne bürun bu hareketlerile ona kat'i bir darbe vurmak istiyor, kızı işkence ve ıstırabla ya öldürmek, yahud da kaçıp gitmesine sebebiyet vermek gayesini takib ediyordu. Lâkin bu arzusu bir türlü yerine gelmi yordu. Nıhayet bir gün kıza en eski elbiselerini toplayıp bir bohça yapmasını söy ledi. İkisi birlıkte o zamanki seyahat arabalarından birine bindıler. Tangır tungur yol almağa başladılar. Araba gece gündüz karlı şoselerde gidiyor, gündüz Sütçüye: Sakın, diye ilâve etti, yüz verme.. En müşkül ışlcn gördür, bu, uzak bir akrabatrnn kızıdrr. Çok nazlı ve tembel birşey.. BuTada iş öğrenip yola gelmesini istiyorum. Hele o maskaıa ellerıle pek iftihar eder. Bizim gibi mütevazı insanlar eüerinin beyazlığı ve güzelliği ile değil. silâkis kabahğı ve sertlığıle mağrur o malıdır. Çünkü çahşmrya muhtac kimseeriz. Sütçü kadın da şu cevabı verdi: Siz hiç merak etmeyin, ben onu istediğinizden âlâ çalışiınnm! O vakit üvey anne şSyle bir ihtarda bulunmaktan kendini alamadı: Aylıklanna gelince, dedi, onian doğrudan doğruya bana gönderirsiniz.. Sizin yanmızda yiyip içtikten, yatıp kalktıktan sonra başka neye üıu'yacı olacak! Erna için yeni bir felâket zamanı başladı ve aylaTca devam etti. Hanımı, ü zerinde başmda ne varsa çıkartmış, oniarm yerine kaba bezden iki biuzla iki etek ve altı tahta bir çift ayakkabı vermişti. İşte, dedi, bundan sonra böyle şeyler giyeceksin! Ya pazar günleri... Ha.. Ha.. Pazar günleri gezmeğe gideceğini mi sanıyorsun; yoksa seninle evlenmek istiyecek prenslerin ziyaretlerini mi kabul edecegini ümid ediyorsun! Artık bütün hayatmca burada kalacak suı! Demek ömrüm oldukça kat'iyyen buradan ayrılamıyacağım.. Tabiî.. Pazarlan da, diğer günler gibi müşterılere hizmet edeceksin.. Eğer dükkânda kimse olmazsa, hemen tabak lan, çanaklan yıkıyacak, güyümleri silip parlatacak, tencereleri temizliyeceksin! Tembellık, nazlılık yok.. Işini bitirme den de yatmıyacaksın! Zavallı Erna'nm bu tenbihlerin hilâ fında hareket etmesi imkânı var mıydı? Onun için sabahleyin dalıa gün doğma dan kalkıyor, bir mumun ışığmda gıyini yor, bazan kovadaki suyun buzunu kırarak elini yüzünü yıkıyor, dibi tutmuş tencereleri kazıyarak temizliyor, bütün bulaşıkları yıkıyor, ortalığ, temizliyor du. Bu şekilde hizmet bir hafta içinde onun ellerinin canma okumuştu. Bazı taraflan kızarmış, bazı taraflan beyazlaşarak patlamış, harab olmuş gitmişti. Fakat Erna gene şikâyet etmiyor, o işler bittikten sonra güyümleri yükleni yor, tahta ayakkablarmı sürükliye sürükliye sokak sokak dolaşıyor, süt, yoğurt dağıtıyordu. Dükkâna döndüğü vakit de bir dilim ekmek yemek için bile oturmak hakkı yoktu. Öğleden sonra da dükkâ nın kapısmın arkasında bekliyor, sütçü kadın, kasanın başmda pinekleyip uyuklarken o, gelen gidene kanadlan açmakla meşgul oluyordu. Bazan müşterilerin içinde yeni yetişen delikanhlar da bulu nuyor, onlann gözüne çarpmaması içm ellerini derhal önlüğünün altına saklıyordu. Maamafih zaten onlar Erna'ya bakmıya bile tenezzül etmiyorlar, birlikte getırdikleri nişanlılarile meşgul oluyor lardı. Gece yansma doğru da velinimeti olduğu ve kendisine bir san'at öğrettiği için hanımına teşekkür etmesi, ondan sonra daracık hücresine çekilip yatması lâzımdı. Oraya çıktı mı, göz yaşlannı salıveriyor, lâkin hıçkırıklarının dışarıdan duyulmaması için ağzını tıkamak mecburiye tinde kalıyordu. Küçükken masallarda dinlediği peri ler, cinler, ivi kalbli insanlar nerdeydi! Gelip kendisini bu işkenceden kurtaracak tadt Üniversîtesî erkânından yazların karışmasından hasıl olmuş çisekizle on dört yaşı arasındaki Almaai kolata rengındeki Habeşıler ırkına çocuklannın neler okumakta oldukları* mensubdurlar. Soylendığıne göre düuna dair bir anket yapmışlar, neticede] yanın en bahtıyar insanlarıdır. Çunkü bu yaştaki erkek Alman çocuklarının adada ne vergi, ne işsızlık, ne harb tehbilhassa macera romanları ve hikâye lıkesi, asnmızm medenî halkınm ma lerile spor ve meraklı vak'alar basan' ruz kaldıklan güçlüklerden hiçbiri yokresimli mecmuaları tercih ettiklerini rauş.. Fakat Tonga adası epeyi uzak bir anlamışlardır. Ayni yaştaki kız çocukyer. Oraya gitmek için çekilecek mii§Londradaki mekteblerden birinin talebesi hayvanat müzesini ziyaret ediyorlar larına gelince, bunlar daha ziyade mikülâtı ne yapalıml zahî yazıları ve komik hikâyeleri sev *' mekte imişler. ( Hayvanları tanıyalım Kaplumbağa Bilmeceyi çözenler Asırlar görmüş Arjantînîiler Cenubî Amerikadaki Arjantin cum huriyeti dahilinde yüz yaşım geçmiş tam otuz ihtiyar varmış. Bunların ek serisi de oradaki hududsuz çöllerde, pampalarda oturan insanlardanmış. Geri kalanlar da Buenos Ayres, Mendoza ve sair şehirlerde bulunuyormu|. Arjantin âlimleri, nası1 olup da bu ihtıyarlann yüz ya§mı geçrrıiş olduklarını merak etmişler, hükumet ida^esile bir Biz, memleketimizde bulunan ve as len Yunanıstanda yetıştıkten sonra dünyanm dığer taraflarma dağılmış olan kuçük kaplumbağalardan başkasını görmeTnişizdir. Fakat dünya yüzünde birçok çeşid kaplumbağalar vardır. Fıl kaplumbağa denen cinsleri Afrika ve Amerika denizlermde bulunur. Yüzlerce r kilo ağırlığındadır ve bir inek kadar büyüktür. Bir kısımlarmm derıleri sanayide kullamlır. Amerıkada Guyanda çıkanlar çok çirkin ve biçimsızdir ler. Bunlara «Mata Mata> derler. Avustralya adasmdaki cinsler ise boyunlannın uzunluğu dolayısıle yılana benzerler, onun için <yılan kaplumbağalar» ismini almışlardır. leri hafif bir güneş, geceleri de ay ışığı kırları, yamaclan aydınlatıyordu. Erna arabacmm yanında büzülmüş donup tirıl tiril titrerken üvey anne içeride en rahat yere kurulmuş horul horuî uyuyordu. Aradan iki iiç gün geçti. Çamurlu sokakları ve siyah evleri korkunc bir manzara arzeden bir kasabada durdular. Şehir halkı sert yüzlü ve sade işile gücile mesgul insanlardı. Kadm: İşte aradığım yer! Diye kendi kendine söylendi. Hiç şüphesiz burada bir hizmetçiyi nekadar hor kullanmak kabilse o sekilde idare edecek kimse pek çoktu. Üvey annesi önde Erna arkada sokak sokak dolaştılar. Kadın kendisi gibi iriyan bir kadınm idare ettiği bir sütçü dükkânının önünde duraladı. Bu kadın, dedi, küçük prensesi adam eder muhakkak... Şartlarda çabucak anlaşıldı. Zaten iş Erna'dan kurtulmakta idi, bundan ötesi cadı kadını fazla alâkadar etmiyordu. 1 Niğde Sakarya okulu 423 Ahmed Gungör. 2 Kumkapı orta okul 436 îskender Ozbılgen. 3 Galatasaray lisesi 86 Oğuz. 4 Ankara binbaşı Zeki oğlu Muam mer Solmaz. 5 Kılıs orta okul 137 Hulusi Tatlı cıgil. 6 Kartal Sakızağacı 28 numarada Rasime. 7 Balat Hocaali mahallesi Demirci kimse yok muydu? sokak Zekeriva Cengiz. *** 8 Erenköy Sanatoryomunda SüleyBu arada eski dostu denize ve onun man Özkan. hududsuz denecek derecede kuvvetli hü9 Lâleli Ye'iltuîumba Mımarbası sokümdarına büyük bir iümad besliyordu. Süt götürdüğü müştenlerden dbner ken, arasıra, dükkânda dayak yemek pahasına da olsa, limanda bir kalasm üs tüne oturup biraz dinleniyor, elini şakağma koyup düşünürken uzakta sisler içinde iki meçhul gözün kendisine doğru yaklaştığını hisseder gıbi oluyor, korkup kaçıyordu. Bir gün gene her zaman dinlendiği kaIasın üzerinde otururken yanına tanımadığı bir gemi tayfası yaklaştı. Ona, parlak madenî kutunun içinde yeşil bir melhem uzattı. Bunları, dedi, ellerine sür, derhal iyileşir, beyazlanır! Geceleyin odasma döndüğü vakit gene kız, tayfanın tavsiyesini yaptı ve bir an içinde parmaklarının, elinin eski halini aldığını hayretle gördü. Tam bir ay, hanımının gördürdüğü çok ağır ve kaba işlere rağmen hiçbir ıstırab çekmedi. Fa kat hain kadm bir gün Erna'nm yastığının altında kutuyu buldu ve: Hırsız kız, bunu nereden çaldın? Diye biçareyi uzun uzun dövdü. Fakat, asırılmış birşey elarak telâkki ettiği kremi kendi eline sürmekte kat'iyyen tereddüd göstermedi, göstermedi amma, melhem onun ellerinde, hiç de gene kızın elinde vücude getirdiği iyilik ^ibi bir netice vermedi. Bilâkis, daha berbad bir şekle soktu. Arkası gelccek defa kak 16 numarada Turgud. 10 Çerkesköy Büyük IManika Zeki. 11 Harbiye Pangaltı Meyva sokak 23 numarada Asuman. 12 Adapazan orta okul 223 Huriye 13 lsparta orta okul 660 Mehmed Çımendere. 14 Hadımköy Osman oğlu Bilâl. 15 Bulgaristan Islimye orta okul Nadıye İsmail. 16 Bafra Kızılırmak okulu 16 Sabiha ünver. 17 Manisa Hacı Haliller köyünde likte i§i tahkike girişmişler, butün ihtiyarlara hayatlarının nasıl geçmiş olduğuna dair muhtelif sualleri havi bir sirküler göndermişler. Bu sirkülerde muntazam yaşayıp yaşamadıklan, hiç hasta olup olmadıkları, ne yeyip içtikleri, hangi mesleklerde bulundukları, evli olup olmadıklan ve buna benzer bir çok şeyler soruluyormuş. YAZISIZ Ayni zamanda sirkülere yüz peçetelik bir çek de leffedilmiş, kendilerini ra 18 Ererköy îstasyon caddesi 52 nu hatsız etmiş oîmanın ücretL. Henüz ihtiyarlardan cevab gelmeğe başlamamış. marada Haldun. Bakalım, neler yazdıklarını ögrenir • sek, onlan da bir gün naklederiz. HİKAYE Mart bulmacası * Şubat bulmacasını doğru cözerek hediye kazananlann isimleri yarınki sayımızdadır Şu gördüğünüz dairenin içindeki 14 sayı öyle birer yere konmuştur ki daireyi yedi parçaya bölmek ve her par* çanm içinde bir çift ve bir tek iki rakam bırakmak için dairenin kenarla rmm muayyen noktalarmı üç düz çi2gî ile birbirine birleştirmek kâfi gelir. O üç çizgiyi çizdikten sonra resmi kesip adresinizle ve isminizle birlikte bize gönderiniz. Bilmeceyi doğru çözenlerden bîrinciye 5, ikinciye 2 lira, üçüncüye münasib bir hediye takdim olunacak, ayrıca yüz kişiye de diğer mükâfatlar verilecektir. Cevablarm mart sonuna kadar «Cum» hurivet Çocuk Sahifesi» adresine yol lanmaları lâzımdır. Geç kalanlar hedive alamazlar. Bilmeceyi doğru çözen lerden bize fotoğraf gönderenlerin resimleri de hediye kazansmlar veya kazanmasınlar sıraları geldiği zaman gazetemize basılır.