22 tkincikânun 1938 CUMHURİYET Ağrı «Ararat» dağı Yazan: ALl RIZA SEYFİ Fransız kabinesi mecliste Yeni hükumete kahir bir ekseriyet itimad beyan etti (Baş tarafı 1 incî sahifede) Siyaset âleminde 2 ğundan seyyahlar onu göremiyorlar, çıkarken nekadar büyük güçlüklerle kar şılaşacaklarını bilmiyorlardı. Kürdler de, Kazaklar da bu hususta bilgisizdiler, Kürdlerden bilen varsa bile dil bilmedıkleri için söyliyemiyorlardı. Sabah saat sekizde James Bryce ya nına biraz pasbrma, dört katı pişirilmiş yumurta, bir küçük matra çay, iki dılim ekmek ve iki limon alarak yola çıktı, bu. sırada bir Kürdle iki Kazak da onunla gelmek istediklerinden yamaçlara tır manmağa başladılar. Ikı saat sonra Ingr liz dağcısınm yanında yalnız bir Kazak kâlmıştı, bu Kazak neferinin şecaati de pek dik ve korkunc bir yar önünde sona erdi. Bu yann üstüne çıkmak için sert kar üzerinde buz baltasile merdivenler açmak lâzım geliyordu. James Bryce ona karargâha dönmesini söyledikten sonra güç tırmanma işine başladı. Tam iki s&at düz ve dik bir yamacı tırmandıktan sonra da Ingilizin tepeye varıp varamı yacağı şüpheli kâlmıştı. Ayaklarının al" ında birçok madenî, gevşek taşlar yu varlanıyordu. Bir aralık bir kaya sırası üzerine varabildi ki, buradan gördüğü manzara ona hiç duymadığı hisleri ve riyordu. Vakit o kadar ilerlemişti ki seyyahm, tepeye çıksın çıkamasm, bir saat sonra aşağı dönmesi lâzım geliyordu. Dağ üzerinde karanlıkta kalmak ölüm demekti. Daha şimdiden soğuktan büyük acılar duymağa başlamış, kuvveti hemen hemen ükenmişti. Seyahatin gerisini gene yiğit eyyahm kendisinden dinliyeceğiz: «En sonra kayalık yamaç birdenbire bitti; ben de kendimi bu yamacın tepesinde adeta düz bir kar sahasında bul r dum. Ayni zamanda soğuk zemine ya pışan bulut kütleleri arasına da girmiş im... Bu kalın sis perdesi önünde gözerim ancak yirmi beş, otuz metro kadar lerisini görebiliyordu. Düz kar sathı üzerinde beş altı dakika yürüdüm. Ayajmın altındaki toprağın tatlı bir diklikle yiıkseldiği tarafa doğru gidiyor, önümde daha çıkılacak epeyce yol var sanıyor dum. Dönerken yolumu bulabilmek için elimdeki buz baltasınm sapını kar üzerinde sürükliyerek bir işaret çizgisi yapmaktaydım. Çünkü etrafımda artık işaret eşkil edecek birşey yoktu, her yanım kapalı bulunuyordu. Lâkin birdenbire yürüdüğüm toprak şimal tarafına doğru alçalmağa başlayınca şaşırdım ve dur dum. O sırada bir rüzgâr esintisi geldi ğim tarafa karşı taraftaki sis perdesini dağıttı, bana (Aras) ovasmı birçok uçurumların aşağısında gösterdi. Araratın tepesine çıkmıştım!..» Seyyah bu noktada gözleri önünde açılan manzaranm ruhuna verdiği huşu ve hayreti tarifte kudretsizliğini söyle mektedir. Biz bu büyük panaromanın ancak ana hatlarını burada söyliyebile ceğiz: Bu panaromada Kazbek ve El bürz tepeleri de vardı ki, bunlardan Elbürz, Ağn dağından tam 280 mil uzaktadır! Gene bu panaromanın dumanlı ufkunda Hazer denizi de vardı... Da ğictan sıra dağlan, sönmüş bir volkan olan Alagoz dağı; yemiş bahçeleri, üzüm bağlarile Erivan şehri; gümüş bir şerid gibi Aras ırmağı; Taunus sıra dağlarile Bingöl dağı, Rusların büyük, müstah kem Alexandropol şehri, o zaman daha Rus eline düşmemiş Kars hep gözönündeydiler. iki yüz mil uzakta cenubî Kürdistanın, Musulla Oineva harabelerine bakan dağlan donuk donuk seçilebili yordu. Bu tek noktadan beşeriyetin be şiği, medeniyetin kaynağı sayılan yerler, cenubda Mezopotamyadan şimalde o büyük Kafkasya duvanna kadar, görülmekteydi. Buradan etrafa bakan yalnız, tek bir insanın kendi değersizliği, küçükliiğü düşüncesi karşısmda ezilip kalma sına şaşmamalıdır.. Ağrı dağının Rusya tarafındaki son yamacı dıklığini kaybederek tatlı bir inişle düz Aras vadisine varır, işte bu hat üzerinde 1876 da Rusyalılann Aralıh hudud karakolu bulunuyordu ki, seyyah James Bryce arkadaşile buradan Ağrının tepesine tırmanmak üzere yola çıkmışlardır (11 eylul). İstasyondaki Rus kumandanı Kafkasyalı bir beydi. Bu adam Ingilizlere at ve onları «Serdarbulak» a kadar götürecek Kazak süvarileri de vermişli. «Serdarbulak», Büyük Araratla Küçük Ararat arasmdaki geçidde küçük bir askerî karakoldu. Seyyahlar bir Kürd obasını geçtikten ve otlak bir yamacı çıktıktan sonra Serdarbulaka varıldı. Burası pek hoş bir yerdi. Lâkin güçlükler de burada başladı. Atlar buradan ileri çıkamıyorlardı. Kazaklar da geri gideceklerdi. Kendilerile gidecek Kürdleri bulmak, onlarla pazarlık etmek uzun ve güç bir iş oldu. Halbuki Kürdler de, Kazaklar da geceleyin korkunc dağda kalmağı göze alamıyorlardı. Bereket versin ki, tam o sırada (Küçük Ararat) m Iran eteğinden gelip hayvarr lan için taze otlaklar arıyan bir Kürd aşireti Serdarbulaka geliverdi. Bu Rus hudud karakoluna «Serdarbulak» adının verilmesine sebeb olan kuyu, yahud pirıar, bir metro kadar derin, kat'ı nakıs biçiminde, çevresi lâv taşla nndan örülmüş harçsız bir duvarla çevrilmişti. Pınann etrafındaki çayırlığa hayvanlar için bir takım yalaklar konulmuştu. Birçok erkek, kız Kürd çocuklan ellerindeki bakır kablarla bu yalaklara su taşımaktaydılar. | Bu sulama işi tam iki saat sürdü. Çocuklar bu işle o kadar dikkatli uğraşıyor lardı ki, hiçbiri kendileri için görülmemiş, tuhaf birşey olan Frengistanlı seyyahlara bakmıyorlardı bile... Ortada yalnız birkaç silâhlı erkek vardı. Kız çocuklan ve kadınlar çok hoş surette giyinmişlerdi, Hiçbirinin yüzleri kapalı değildi. Hep sinin elinde bir iğ ile birer küme yün bulunuyordu, hem yün büküyorlar, hem cnlerindeki sürülerini güdüyorlardı. James Bryce burada gördüğü manzarayı, Bulak etrafındaki gidip gelişleri, kadmların parlak esvablarını, iki yanda göklere yükselen Ararat tepelerile geniş ye§il vadiyi pek coşkun bir dılle anlatıyor. Bu manzaranm arka yanında sert, sarp ve kırmızı dağlar kat kat üstüne doğu ufkuna doğru çıplak, kavrulmuş yükseliyordu. Her tepe, her sırt berrak ve saf hava içinde bütün keskinliğile görünüyordu. Saat birde seyyahlar (Serdarbuiak) tan yollandılar. Kafile on üç kişiydi, Kürdler önden gidiyor, yol gösteriyor lardı. Seyyahların ümidleri yükseldi, kılavuzlar hızlı ilerliyorlar, İsviçreli dağ kılavuzlanndan çok ustalık gösteriyorlardi. Lâkin yürüyüş biraz sonra gevşedi ve ilk çıkılan dik yamacın tepesinde bu dinc adamlar dinlenmek için oturdular. Bu dinlenme sık sık tekrarlanıyor, sigaralar içiliyordu, Kürdler seyyahların sabırsızlanmalarına kulak asmamaktaydılar. Bu ağır ilerleyişle günün ışığı etrafı kapla dığı vakit seyyahlar oldukça meyus bulunmakla beraber gördükleri manzaraya hayran kalmışlardı. Saat üçte sabah yıldızının Media dağlan arkasından lâci verd göke çiktığmı, bayağı küçük bir aymış gibi etrafı ışıklandırdığmi görmüşlerdı. Bundan bir saat sonra başlanndan altı bin kadem (takriben iki bin metro) yukanda olan Küçük Araratm mahrutî tepesindeki soğuk, heybetli kar, buz kütleleri pembe bir ışık dalgasile süslendi, bu pembe dalga doğu yamacmdan aşağı çabucak inerek seyyahların başları üs tıindeki kayalan da canlandırdı; ve işte o zaman güneş alev saçarak yükselip bütün Aras vadisile seyyahların geçmekte oldukları vahşi, sarp sırtlar, bayırlar bir nur yağmuru altında kaldı. Saat altıda ne Kazakların, ne Kürdlerin daha yukarı gitmek istemedikleri anlaşıldı. Onun üzerine James Bryce tepeye yalnızca çıkmağa karar verdi. Ötekiler bulundukları yerde kalıp onun dbnüşünü bekliyeceklerdi. Seyyahın arkadaşı da karla örtülü tepeye tırmanmak takatinde olmadığından kılavuzlarla kaldcaktı. O sırada kafile 12,000 kadem irtifaa (4000 metro kadar) varmış bu lunmaktaydı Karşılarına düşen (Küçük Ararat) tepesinden başka herşey artık kafileden aşağısında görünmekteydi. Korkunc ehram, orada seyyahların oturduğu nokta dan yükseliyor, pırıl pırıl ışıldıyan kar lan sert kara lâvdan çatlak kayalan bulutsuz mavi gök denizinde son derece keskin, açık görünüyordu. Bu tepe hem insanı kendine çekiyor, hem de korku veriyordu. Asıl Ararat tepesi, daha aşa ğıdaki yamaçlarla kapanmış bulundu [*] Birincı yazı 16 ikincikânun nil^hamızdadır. tarihl sizin kanunun pençesine vermeğe azmetmistir. Bütün karışıklıklara, bütün isyankârlara, bazı şüpheli yabancılann hare ketlerine karşı, cumhuriyet kanunlannın sıkı surette tatbiki, vatanın istiklâl ve emniyetini olduğu gibi umumî sükununu da garanti etmelidir. Amele ihtilâflarının halli için Ayni zamanda, amele sınıfına, meşru bir surette elde ettiği sosyal avantajlara hiçbir surette dokunulmıyacağına dair tam emniyet verilmesi de lâzımdır. Şimdiye kadar elde edilen ıslahau kısmak ve ya baltalamak şöyle dursun, bunlan millî hayata intıbak ettirmek ve demokratik terakki isine korkmadan devam eylemek icab etmektedir. Bu işe, sosyal nizam ve sulhun idamesi hususunda gittikçe daha müemmen bir azme tekabül eden, milletin gittikçe daha geniş zümrelerinin rızası iltihak eylemelidir. Bu zihniyetle, hükumet, önümüzdeki salı günü, patron larla amele arasmdaki münasebetler hususunda mühim bir projeyi huzurunuza arzedecektir. kaydetmek istiyoruz. Milleti, ayni za manda millî ve halkçı geniş bir toplan mada birleşmiş görmek hususunda de mokrasimizin muhterem şefleri tarafın dan daha son günlerde izhar olunan yüksek arzu, hükumet teşkili suretile ifade olunamamıştır. O halde parlamentonun otoritesi altında, sosyal ve ekonomik yenileştirmeleri muhtevı cür'etkâr bir prog ram etrafmda, memlekette bir iş, istekli bir disiplin ve vatandaşlar için iyi geçim havasının inkişaf etmesini arzu ederiz. Bütün milleti, kendisini tehdid eden çok hakikî tehlikeleri müdrik olmağa ve ayni zamanda, bu tehlikeleri yenmek için bizzat bünyesinde taşıdığı sarsılmaz kuvveti hisseylemeğe davet ediyoruz. Havay adaları ve Büyük Okyanus hakimiyeti Amerikalıların tahkimi için 12 milyon altın İngiliz lirası sarfettikleri bu adalatın yarı halkı Japondur Münakaşalar Frank müdafaa edilecek Sağlam bir maliye bünyesi, gerek rejimin istiklâli, gerek memjeketin emniyeti için mühim bir garantidir. Bu sebebden dolayı, parlamentonun müzahereti le, bütçe müvazenesinin idamesi hususundaki kat'î taahhüdümüzü ve para serbestisi ve memleketimizi bu derece mes'ud bir surette büyük AngloSakson demokrasilerine bağhyan Üçler anlaşması çerçevesi içinde millî paranın enerjik surette müdafaası kat'î taahhüdümüzü tekrarlamak mecburiyetindeyiz. Kabinenin programı mecliste ekseriyet tarafmdan şiddetle alkışlandı. Reis M. Herriot, kabine programının kıraatini müteakıb, söz istiyen hatibleri kürsüye davet etti. İlk hatib kabine programını bilhassa haricî siyasette hiçbir değişikliğin husule getirmemiş olması itibarile mükemmel bulduğunu söyliyerek, komünistlerin kabine haricinde bırakılmasını doğru bulmadığını bildirmiştir. Birbirini müteakıb söz alan dört hatib de kabine programını esas itibarile tasdik etmekle beraber, teferruata dair bazı itirazlarda bulunmuşlardır. Hawaii adalarını müdafaa ve demiryolu üzerinde hareket eden seyyar ağır toplardan biri Japonyanın Çini tamamile zapt ve işgal etmekte olması asrımızın en büyük meselesini, bütün vahametile tekrar ortaya çıkardı. Yeni bir umumî harbe bais ola cağı yirmi senedenberi beklenen Büyük Okanusa, hangi büyük devletin yahud devletler zümresinin hâkim olacağı meselesi, bugün diğer işlerin hepsini, hatta Akdeniz rekabeti, Orta Avrupa hakimiyeti ve İspanya dahilî harbi meselelerini gölgede bırakmıştır. Büyük Okyanus meselesinin yakın yerlerin memnu mıntaka olduğunu ilân ederek bütün ecnebi ticaret ve harb gemilerine seddetmiştir. Hulâsa Japonya ile Amerika arasın ^ da harb gemileri inşası rekabetinden sarınazar, Büyük Okyanus'a hâkim olabilmek için sahil ve adalan tahkim husu sunda dahi büyük bir yanş vardır. Her iki büyük devlet bu rekabeti müdafaa ayesine atfetmektedir. Meselâ Amerika hükumeti, garb sahillerinin müdafaasını istikmal için Alaska ile Havaii adaan arasında denizde bir müdafaa hattı csis etmeğe karar verdiğini iki sene e r el ilân etmişti. Amerika bu maksadla Büyük Okyanus'ta sahibi belli olmıyan yahud münazaalı birçok adayı işgal etmiştir. Bunlaın arasında Wake ve Midvvay ve Howand adalan vardır. Ötedenberi bu adaların sahibi olduğu iddiasında bulunan İngiltere Japonyaya karşı kendisine bir muzahir ve müttefik bulmak ümidini besediğinden mezkur adaları Amerikanın :sgal ve tahkim etmesine şiddetli surette tiraz ve muhalefette bulunmamıştır. Amerikanın zâhirde garb sahillerini e hakikatte Büyük Okyanus'un şarkına ve ihtimal hepsine hâkim olabilmek için denizde vücude getirmekte olduğu müsahkem hattın temelini Hawaü adalan eşkil ediyor. İki sene evveline kadar bu adalar Amerikalılann zevk ve safa yeri idi. A* merika sahillerinden gelen transatlantik er yüz binlerce seyyahı bu adalara çıkanrdı. Şimdi ise bu a&Iar Malta ve Cebelüttank müstahkem mevkilerini çok geride bırakan dünyanm en muazzam müstahkem mevkileri olmuştur. İtimad takriri Haricî siyaset değişmiyecek Hükumetin esas mahiyeri olan diğer kabinelerin faaliyetini idame keyfiyeti, parlamento tarafmdan birçok defalar tasvib edilen ve memleketin hissiyatına tercüman olan haricî siyaseti idame ettirmek hususunda da tecelli eyliyecektir. Bu haricî siyaset, serbest ve devamlı iş birliğinin bütün mılletlerin müsavatını ileri sürmek suretile bariz güçlüklere rağ men dünya sulhunun en iyi garantisi olmakta devam eden Milletler Cemiyetine karşı Fransanın sadakati üzerine müessestir. Milletler Cemiyetine sadık kalmağı arzu eden milletlerin itimad ve azimlerini yeniden canlandırmak için hiçbir gayretten çekinmiyeceğiz. Diğer taraftan, bü devamlı prensiplerle sulhu idame etmek ve organize eylemek istiyen azmimize engel olan günlük güçlükleri uzlaştırmağı da kendimize bir vazife bileceğiz. Bunun üzerine, ekseriyet grupunu teşkil eden radikal sosyalistler, sosyalistler, cumhuriyetçi sosyalistler ve müstakil sollar tarafmdan hazırlanan ve kabineye itimad beyan edilmesini istiyen bir takrir okunmuştur. Bu takririn müzakeresinden evvel Başvekil M. Chautemps saat tam 19 da kürsüye çıkarak uzun bir nutukla bazı hatiblerin itirazat ve tenkidlerine etraflı cevablar vermiştir. Meclis yeni kabineye görülmemiş zamanlara kadar yatışmış görünmesi bubir ekseriyetle itimad beyan etti rada alâkadar devletlerin deniz kuvvetleParis 21 (Hususî) Meb'usan meclisi Başvekil M. Chautemps'm iza hatından sonra, ekseriyet grupu tarafın dan verilen itimad takririni reye koyarak bire karşı 501 reyle kabineye itimad beyan etmiştir. ri ve bahusus sevkulceyş noktaları hususunda bir nevi muvazene bulunmasından ileri geliyordu. 1922 senesinde Vaşingtonda Amerikanın zoru üzerine dokuz devletin iştirakile toplanan Büyük Okyanus konferansmda akdedilen muahede lerden en mühimmi Büyük Okyanusta sahil ve adalan bulunan büyük devletlerin birbirinin mevkiini tehdid edecek vaziyetteki adaların tahkim edilmemesine aiddir. Buralarda eski müstahkem mevkiler varsa ıslah ve takviye edilmiyecek ve yoksa yeniden hiç bir guna tahkimat vücude getirilmiyecektir. Umumî Harbde, Japonya, Büyük Okyanusta Almanyaya aid adaları zaptetmişti. Bunlardan bazılannın ve bahusus Amerikaya aid Philippines (Filipin), Guam, Hawaii (Havay) adalan arasmda ve Amerika ile şarkî Asya arasmdaki Yap adasının ve gene büyük Japon adalannm önündeki Bonin adasının Japonya tarafmdan tahkimine teşebbüs edilmesi azkalsın iki büyük devlet arasmda harb çıkmasma se beb oluyordu. Washington (Vaşington) konferansındaki Büyük Okyanus adala rının tahkim edilmemesine dair meydana gelen anlaşma bu harbin önünü almıştı. Şimdi bu muahedenin hükmü; büyük denizci devletlerin büyük harb gemileri arasmda nisbet tayin eden malum mua hedenin ilgasile bertaraf edilmif bulunuyor. Japonya şimdi bu adalan dilediği gibi tahkim etmektedir. Formose (For moz) adasmı şimdiden dünyanm en büyük müstahkem mevkii haline getirmiş tir. Herriot'nan meaajt Millî müdafaaya ehemmiyet verilecek Hükumetlerin, milletleri harbe ve iflâsa sürükliyen silâhlanma yarışına bir nihayet verilmesine intizaren, emniyeti mizin ilk garantisi, sağlam surette temin edilmiş bir millî müdafaadır. Millî müdafaamızı, kara, deniz ve hava daireleri arasmdaki münasebatı daha usullü bir tarzda tanzim etmek ve bütün Fransız emniyet servislerinin tam ahengini temin için Başvekilin ve Millî Müdafaa Nazınnın otoritesini fazlalaştırmak suretile takviye eylemis bulunuyoruz. Paris 21 Meclis reisi ve eski Başvekil M. Herriot, Beynelmilel Genclik mecmuası vasıtasile bütün memleketler gencliğine bir yeni sene mesajı neşretmiştir. Mesajda deniliyor ki: « Banş öyle bir esastır ki, bütün insanlann medeniyetleri bu esas üzerine kurmalan icab eder. Bu banşı kazanmak için gencliğin hararetli müzaheretine ih tiyacımız vardır. Bu banş muharebesini, hayat mücadelesi yapmanızı teklif ede rim.» M. Herriot, gencliği 1938 ağustosunda Nevyork'ta toplanacak olan dünya ikinci banş kongresi fikrinden dolayı tebrik etmiştir. General Gamelin Fransız orduları başkumandanı Paris 21 (Hususî) Millî müdafaa işlerine büyük bir ehemmiyet veren Kendisini büyük demokrasilere yaklaşyeni kabine erkânıharbiye reisi General tıran müşterek ideale ve hassaten samimî Gamelin'i hava, deniz ve kara kuvvetleri surette kendisini İngiltereye bağhyan tam baskumandanlığına tavin etmiştir. anlaşmaya sadık bulunan, an'anevî ittifaklarına ve dostluklarma bağlı olan ve dost mılletlerle bütün paktlarını idame ye azmetmiş bulunan Fransa, ayni za manda, karşılıklı bir anlaşma gayreti ile IBaştarafı 1 inci sahıjede] dürüst bir surette bir anlaşma zemini afete kordiplomatik ve ecnebi kolonileri reraştırarak bütün devletlerle normal ve sulhperver münasebetlerini idame ve tak isleri de davetlidir. Bütün Mısır, şevk viye eylemek hususunda samimî bir azme ve sürür icindedir. Dün Kralın emrile fıkaraya 100 ton de malik bulunmaktadır. Haricî siyasetine et dağıtılmıştır. Bütün camilerde üç gün çok zamandanberi temel teşkil eden esas prensiplerden vaz geçmemeğe azmet üç gece ziyafetler verilecek ve herkes bu m'ş bulunan Fransa, daima ve her yerde ziyafetlerde yiyip içebilecektir. Düğün İki gün sonra James Bryce yanında iki sulha hizmet etmeği kendisine bir vazife münasebetile buraya gelenlere büyük teshilât gösterilmiş, şimendifer ücretlerinden Ermeni olduğu halde Araratın şimal ya bilmiştir. yüzde 70 tenzilât yapılmıştır. macında olan Eçmiadzin manastınnı görMuhakkak surette Fransızların büyük Kahire müthiş bir izdiham icindedir. meğe gitmişti. Orada başpapazla görü ekseriyetinin azmine tercüman olan ve Hükumet ve belediye, gelenleri iskân ve şüldüğü sırada Ermeni tercüman papaza: vaktile eski muharibler millî konfederasiaşe edebilmek için çok ciddî tedbirler al Bu İngiliz Masssis (Ermenilerin yonunun asıl beyannamesine bir aksisa mağa mecbur kalmışhr. Nikâh merasiArarata verdikleri ad) dağı tepesine çik da teşkil eyliyen bu programı tatbik için, minde kadınlar bulunmamışlardır. Kral, tığmı iddia edıyor. daha geniş bir tesekkül vücude getirile kaympederine içinde bir miktar altın sikBüyük papaz garib surette gülümsedi medi ise bunda kabahat bizim değildir. keler bulunan bir kese vermiştir. Bu para Yapanlar için bir şeref teşkil eden diğer Kraliçenin «müeccel mihri» bedelidir. ve büyük bir inanla şu cevabı verdi: Hayır, hayır! O dağın tepesine teşebbüslerin muvaffak olmaması üzeri Yaptırılan çok süslü takımların içinde ne, vazifemiz, memleketin davetine ica en mükellefi, Kraliçenin saray içinde gidünyada daha kimse çıkamamıştır! bet etmeği ve bugünkü güç şerait içinde yeceği fistandır. Koyu mavi renkli kahükumete düşen ağır yükü kabul eyleme difeden yapılmış olan bu fistanm etek Manisada iki alaya sancak ği emrediyordu. kısmı 7 metrodur. Üstündeki altın ve güverildi Fransa çok hakikî tehlikeler müş işlemelerle fistanın manzarası şark Manisa (Hususî muhabirimizden) karşısında bulunuyor memleketlerinin yıldızlı gökyüzlerini anBugün piyade ve topçu alaylanmıza GeMillî hayatımızın bu kısa fakat mü dırmaktadır. Fistanda Kralın tacı ile Kraneral İzzeddin Çalışlar tarafmdan mera him devresi içinde tohumu ekilen asil ve liçenin isminin ilk harfi altınla işlenmiş simle sancak verildi. Bu münasebetle Ge cür'etkâr fikirler arasmda, millî san'atın bulunuyor. Kral Faruk, Kraliçeye bir neral çok veciz bir nutuk söyledi. Gece zaferini, lüzumlu terakkilere körü körüne milyon frank kıymetinde elmaslı bir tac tertib edilen ziyafet çok parlak oldu. mukavemet suretile değil fakat yeni sos ile üç milyon frank değerinde elmaslı, İzzeddin Çalışlar, pazartesi günü Iz yal adalet rejimi yolunda önüne geçilmez zümrüdlü bir gerdanlık hediye etmiştir. mirdeki üç alayımıza da sancak verecek, tekâmülü itimadla kabul suretile temin Gazeteler, Fir'avunlar devrindenberi Mıo gün İzmirde parlak bir geçid resmi ya hususunda Fransızların geniş fıtrî vatan sırda bu kadar debdebeli bir düğün göperverliğine hitab eden hissiyatı bilhassa ıülmemiş olduğunu yazıyorlar. pılacaktır. İngiltere ile anlaşmaya sadakat Kahirede dün yapılan büyük geçid resmi Amerika bu adalan tahkim için şim diye kadar 12 milyon altm İngiliz liralık para sarfetmiştir. Ahiren Amerika songresi 7,500,000 İngiliz liralık yeni tahsisat vermiştir. Havaii adalanndan birinde Hickman tayyare maydanı ismi verilen hava üssü için 3,400,000 İngiliz lirası sarfedilmiştir. Bu hava meydanmın zeminliklerinde 20,000 mevcudlu bir ordu bütün topçu ve tank kuvvetile düşmana görünmeksizın sığınabilir. Tahtelârz hangarları bir Japonya Çin sahillerinde yerleştikten çckhava filolarını istiab edebilir. Havaii sonra yeni yeni sevkulceyş noktalan elde sahilleri 30,5 santimetrelik toplarla ve en ermiş olacaktır. Bundan en mühimmi; modern hava defi toplarile mücehhezdir. Fakat Havvaii adalarmın zayıf bir cenubî Çinle Fransızların Hindiçinî noktası vardır. Amerika 1897 senesinde müstemlekesi arasmda bulunan ve For mose gibi gayet büyük ve kıymettar olan burasmı zaptettiği zaman ahalisi arasınHainan adasıdır. Japonya Çinin sahille da bir hayli Japon muhaciri vardı. Arine ve adalanna yerleştikten sonra Bü merika 1906 senesine kadar muhaceret yük Okyanusun garb kısmına tamamile kapısını kapamadığından Japonyadan hâkim olacaktır. Bu yüzden Büyük Ok muhacir akını devam ermiştir. Şimdi adayanusun muvazenesi bozulacağından ların 400,000 kişiye baliğ nüfusunun yatekrar bu büyük denize hakimiyet mese rısına yakmı Japondur. Bunlardan yüz bini burada doğmuş ve büyümüştür. Çolesi canlanmıştır. ğu can ve gönülden Japonyaya bağh Lâkin Japonya Büyük Okyanusun milliyetperverlerdir. Bunlarm arasında garb nısfındaki adalan tahkim ve yenilebirçok Japon erkânıharb zabiti de yaşarini zaptederek yerleşmekte iken Ameridığı muhakkaktır. Japonyaya karşı yapıka dahi bu büyük denizin şark nısfında lan kalenin içindeki halkın yarısının koyu iyice yerleşmek için bir taraftan elindemilliyetçi Japon olması bütün Amerikaki adaları mütemadiyen tahkim etmekte yı düşündürmektedir. Bunun için Hawaii ve diğer taraftan da yeni yeni adalar eladalanna Amerika hükumetleri tebaası de etmektedir. hukukunu vermekten kongre çekiniyor. Japonyanın Çin sahillerinde yeni müstahkem mevkiler kurması ihtimaline karMuharrem Feyzi TOGAY şı Amerika dahi Büyük Okyanusu şimalde şarktan ^arba doğru kucaklamış gib Bir marangoz dükkânı yandı Asya kıt'asına uzanan Alaska sahilinde Dün gece saat yirmi dörtte Tünelba ve Aleutiennes adalannda muazzam tahşında Karanfil sokağında bir marangoz kimat vücude getirmektedir. Şimdiden dükkânından yangm çıkmıştır. Ateş, vakAmerika hükumeti bu sahil ve adalardatinde yetişen itfaiyenin gayretile bastınlki Dutch Harbour (Düç Harbur), Ksit mıştır. Yangmın sebebi henüz anlaşıla ka limanlarını ve bunlarm etrafındaki mamıştır.