CUMHURİYET 14 Hdncikântm 1938 KUçUk hikfiye Pancur Oniki adada İtalyan tahkimatı Yerin altında tayyare karargâhları yapmışlar RADVO Cary Grant ve izdivaç felselesi Virginia Cherill'den ayrılan genc artist yeniden evlenmeğe pek taraftar görünmüyor Biliyor musunuz ki, fenerle adam anyan fıçı sakini meşhur Yunanlı Diogenele Amerikalı artist Cary Grant arasmda büyük bir yakmlık vardır. Fakat hısımlık, akrabalık suretile değil, filozofluk itibarile!. Birkaç filimde Mae West'e partönerlik eden genc aktör hakikaten büyük bir filozoftur. Her zaman ?u sözü tekrar eder: «Insan, kısa bir zamana münhasır olan hayatmı niçin bir işkence haline koymalı? Bu dünya o kadar fazla ehemmiyet verilmeğe değmez. Herşey gelici ve geçicidir. Onun için hoş bir zamandan istifade ederek niçin ömrü eğ lenceli ve ne«eli geçirmemeli? Servet, saadet, şöhret bunların hepsi nisbidir. Binaenaleyh gurura kapılmadan bunlarIa iftihar etmek gerektir. Çünkü ben, vaktile birçok geceler yatağa aç girdigimi ve aylığmı veremediğim için odama Cary Grant kapanıp günlerce dışarı çıkamadığımı pekâlâ bilirim. Bugünkü hayatıma jük Iamıyacak kadar fazlalaşırsa.. lkincisi: retmekle beraber onunla kat'iyyen mağ Bekâr olarak ihtiyarlamanın evli olarak rur değilim!» ihtiyarlamaktan çok daha hazin olduğu Son zamanlarda üstüste trene Dunne aklıma gelecek olursa.. ve Katherin Hepburn ile filimler çeviren Bir vakitler pek de muvaffakiyet kaCary Grant, Şarlo'nun «Şehir ıjıklan» zanamamış olan Cary Grant üç dört ayfilminde baş kadın rolünü oynamı; olan dır, Holivud filim amilleri arasında payVirginia Cherill ile sevişmiş ve evlenmij laşılamıyor. Artist pek öyle paraya da ti. Fakat Virginia biraz sonra kendisin fazla ehemmiyet verenlerden değildir: den ayrıldı ve Comte de Jersey'le izdivaç Emin olun, diyor, yalnız boğazı etti. Şimdi bekârdır ve bekârlığı jöyle tokluğuna filim çevirmeğe derhal razı omerhetmektedir: lurum amma, diğer arkadaşlann kızmıya Yeniden evlenmege kat'iyyen ihti cağını bilsem! Hayatta en fazla ho$,uma yacun yok. Yatıp uyumak için bana bir giden şey, ne servettir, ne şöhrettir. Ar yatak kâfi değil mi? Maamafih eğer ge kada;Iarla oturup sohbet etmek!. ne bu sözümde sebat edemiyerek izdivaç Cary'nin bu sözlerinden bir kısmına edecek olursam bunda iki sebeb arama inanınz amma, boğazı tokluğuna filim lıdır. Birincisi: Bekârlık vergisi dayanı çevireceğine değil!.. Yaşlı kadın, niçin evlenmediğini bana §öyle anlattı: Kırk yaşına kadar niçin velnme diğimi ilk defa olarak size anlatacağım. Bu sualiniz, başkalarının, şüphe ve istihza dolu sükutlerinden daha kıymetlidir. Her genc kız gibi, beni de istiyenler oldu. Emin olunuz ki, bunların hiç birisini hususî bir sebeble reddetmiş değilim. Beni evlenmekten meneden şey, erkeğin kendisi olmuştur. Zihninizi beyhude yormayın, ne demek istediğimi imkânı yok anlıyamazsınız. Bir aşk macerası, kınlmış bir emel filân gibi şeyler de yok. Hayatımda, hiç kimseyi sevmedim. Daha on yedi yaşmdayken, bir akşam birdenbire ihtiyarlayıverdim. Erkek denilen mah lukla benim arama, birdenbire, aşılmaz mesafeler sokan alelâde bir hâdise yiizünden... Bundan yîrmî beş sene evveldi. Annemle ben, ikimiz, ecdaddan kalma eski konağımızda oruruyorduk; ıssız bir sokağa bakan, büyük, loş bir konak. Bir yaz gecesiydi. Gündüzün içeriyi dolduran boğucu sıcağı, rüzgâr esmediği için odalardan çıkmamıştı. Odam, teneffüs edilemiyecek kadar agır bir hava ile doluydu. Yatağıma her zamankinden daha geç girdiğim halde bir türlü uyuyamıyordum. Pencereyi açmağa da, annemi uyandırmak korkusile, ceaaret edemiyor dum. Yatakta bir saat sağıma soluma döndükten sonra fırladım, terliklerimi giydim ve gecelikle, alt kattaki saloaa İndim. Salon, konagın bir koşesîne tesadüf ediyor ve sokağın en kuytu tarafına ba kıyordu. Pencereler gündüzden açık kalmı§, yalnız pancurlar kapanmıjh. Bir pencerenin içine oturdum. Pancunın aralıklarma tutundum, yüzümü, dısandan gelen rutubetli serinliğe verdim. Uzerimdeki ağırlık, boğucu havanın o tazyikı azalmıjtı. Rahat nefes almağa başlamış, biraz ferahlamıştım. Pencerenin yanına geleli iki dakika olmamıştı ki, karşıdan, sokağın alaca karanlığı içinden bir kadmla bir erkeğin benim bulunduğum istikamette ilerlediklerilü gördiim. Biraz yaklaşınca, erkeğin, kadını elinden rutmuş, sürükler gibi yürüttüğünü farkettim. Pencere yanına kadar geldiler, orada, karanlıkta durdular. O zaman, erkeğin, yan amele yarı külhanbeyi kılığında bir delikanh, kadmm, on beş on altı yaşında bir genc kız olduğunu anladım. Pancunın ta yanında, benîm hizamda durmuşlardı. Konuşuyorlardı. Lâkırdı lanndan, epey bir müddettenberi müna kaşaya başlamış olduklan anlaşıhyordu. Erkek, genc kızı omuzlanndan tutmuş, kâh sarsarak, kâh vurarak, birşeyler söylüyor, iknaa çalışıyordu. Genc kızın, onun her cümlesine verdiği: Hayır... Olmaz... Bırak ben!..^ Yolundaki cevabın bezgin ve yılgın ifadesi, zavalhnın, bu sözü belki yüz defa tekrar ettiğini gösteriyordu. Erke ğin ısrarh sözlerile, genc kızm, ba§ım 6alhyarak verdiği red cevablan bir müddet devam etti. Bir aralık, delikanlı, kızın çenesini aşağıdan yukan doğru huşunetle itti: Bana bak, dedi, yüzüme bak da konuş! Beni istiyor musun, istemiyor musun? Evvelâ bunu anlıyalım. Istemiyorsan başka kız yok değil; seni eker, ötekilere giderim..^ O zaman kızcağız hıçkırarak ağlamağa başladı. lçeriden benim dayandığım pancura, sokak tarafından yaslanmış, öyle sarsıla sarsıla ağlıyordu ki, bu çocuk kalbini dolduran ye'si, o anda, bütün dehşetile kendi kalbimde hıssettim. Dişlerini gıcırdatarak kendisine bakan erkeğin karşısmda, zayıf omuzlarını ürperten hıçkmklarla, uzun müddet ağladı. Sonra 6Ustu ve yalvarmağa başladı. Erkek, elleri cebinde, maksadına ermeğe azmetmiş sakin ve lâkayd bir tavırla dinliyor; arasıra başını sallıyor, omuzlannı silkiyordu. Nihayet, koyu bir küfür savurdu, elini, ceketinin iç tarafına götürdü ve bir saldırma çıkardı. Bunu, bir vuruşta, pancura, ta göğsümün hiza sına sapladı; ayni zamanda, kısık fakat tehdid dolu bir sesle: Şimdi ben sana gösteririm, dedi, kımıldarsan şişlerim ha! Genc kız geriledi ve bu iki kişi ara sında müthiş bir mücadele sahnesi ba$DOnku posta ile gelen 10 iklncikânun ladı. tarihll Daily Telegraph gazetesinde Sokak tenha îdi; o kadar tenha ve o «hususî muhabirimİ2den> kaydile şu kadar sessiz ki, kırlar ancak bu kadar malumat neşredilmiştir: <On iki adayı ahiren zlyaret eden birl, ıssız olabilir. En ufak bir gürültü işitilmiyordu. Saat belki iki, belki üç vardı. Bü burada îtalyanların yapmakta olduklan tün mahalle, bütün civar uykudaydı. So bahrî ve askerî hazırlık hakkında dikkate şayan şu malumatı getirmiştir: kakta, pencerenin altında didişen bu deBu müçtemi adalar, 14 büyük ve 40 likanlı ile kızdan ve bu korkunc manzaküçük adadan mürekkeb olduğu halde ranın yegâne şahidi olan benden bajka ttalyanlar yalnız iki adaya yani Rodosla uyanık kimse yoktu. Lerosa ehemmiyet vermiş görünüyor Genc kız, neyecandan bütün kuvve lar. timle asıldığım pancura, elimi uzatsam Son senelerde Rodos çok mkişaf et tutabileceğim kadar yakın, korkunun kat miştir. Şimdi çok rağbet gören, bir tukat artırdığı bir kuvvetle kendini müda rist merkezidir. Bununla beraber bu adanm bu derece askerî ehemmiyeti de faaya çalışıyordu. İki büklüm olmuştu. Başmı yere doğ vardır. Çünkü adanm sevahillnden bîr kısmı ru eğmiş, yorgun ve bitab nefes nefese soluyordu. Delikanlının soluması da on tel Brgülerle kapatılmıştır. Burada gizli dan aşağı değildi. Kendinden kat kat (yani tahtelârz) tayyare karargâhlan yapıldığı söyleniyor. kuvvetsiz ve âciz bir mahluktan bu dereLâkin, Leros adasındakl harb tedabiri ce ısrarh bir mukavemet görmek onu kuçok barizdir. Bu ada, Akdenizin şark durtuyor, bileklerinin kuvveti nisbetinde havzasında Italyanm başlıca deniz ve asabiyetini ve yorgunluğunu artınyordu. hava üssülharekesi olmuştur. Bu mücadele, uzun, çok uzun bir müdEcnebilerin Leros adasma çıkmalan det devam etti. Kızm hıçkırması, delikan çok güçtür. Çıkanlar da dikkatle taras lının tehdidleri bitmiş, onun yerine, didiş sud edüiyorlar. Adanın şark sahilindekı mekten halsiz kalmış iki vücudün sık «o iskele, limanın yanlarındakl yarlara, luklan ve birbirine kanşan homurtular uçurumlara ağır top bataryaları yerleşkaim olmuştu. tirilmlştir. Tahtelârz neft ve petrol Nihayet, bir an geldi kî, mücadele, tanklan tesis edilmiştir. îtalyanların harb karargâhile hava kuvvetli tarafın mukadder galebesile nekarargâhı Porto Lago'da bulunuyor. ticelenecek gibi oldu. Kızcağız, kuvveti tamamile kesilen kollannı havaya kal Buraya glrmek vasaktır.» dırdı, çırpındı, düşmemek için sağ elini Teşekkür pancura dayadı. Pancura dayadığj bu Allemln başınm ön tarafından giren el, orada, ne olduğunu bilmediği bir ciskurşun, beynini harab edip felç yapmış me tesadüf etmişti. Bu, biraz evvel, deve ağır bir halde olan hastama ameliyat lıkanlının oraya sapladığı saldırmaydı. yaparak hayatmı kurtaran Denizli has O zaman, birşey, müthi| birjey oldu. tanesi operatörü Bay Suzan Güneye Genc kız, ikinci bir sadme ile geriledi. gazeteniz vasıtasüe alenen teşekkür bu sarsıntı esnasında elinde kalan bıçağı, edilmeslnl saygılarımla dilerim. belki de, ne olduğunu bilmeden, ileri Denizli Çal kazası Kaklık köyünden Bürhan oğlu Mehmed Urhan doğru uzattı; son bir hamle ile üzerine atılan erkeği geri itmek istedi. Teşekkür Insan vücudünün nekadar çürük, ne kadar gevşek, kof birşey olduğunu, ilk Uzun zamandanberi hasta olan eşlm defa olarak orada, o gece gördüm. Kızm, ve kardeşimiz Türkân Tugaçm ölümü saldırmayı tesadüfen yakahyan eli, er dolayısile acımıza lçtirak eden aile dostkeğin boğazma doğru uzanmasını müte arımıza ve tedavisine ihtimam eden akıb, bıçağın sivri ucu, çıplak ete bir yan profesörlerimiz General Tevfik Sağlam ve Akll Muhtar ve Hasekl hastanesi başdan girmi}, öbür yandan, pırıldıyarak hekimlne teşekkürlerimlzi sunarız. çıknuşü. Eşi: Hüsameddin Tugaç Bol bir kan fışkırdı, pancunın aralık Kardeşleri: Fahrl Belen, Necmi Belen lanndan giren sıcak damlalan ellerimde hissettim. Adam, gözleri yuvalanndan VEFAT fırlamış, içinden ses ve nefes çıkmıyan Maliye memurluğundan mütekaid ağzını alabildiğine açmış, yüzükoyun ye Hasib Paşa damadı Bay tsmail Hakkı re serihnişti. vefat etmiştir. Cenazesi bugünkü cuma O yere yuvarlanırken, genc kız, ne günü Erenkoyünde Etemefendi soka yaptığmı bilmez bir halde yerinden hr ğında 143 numaralı evinden saat on blrladı, upuzun yerde yatan adamın üstün de kaldınlarak Sahrayicediddekl kab den atlıyarak koştu; ve sokağın ortasm rine götürüleeektir. Tanndan merhuma rahmet, kederdida, derin sessizliği yırtan, üç müthiş çığde ailesine de sabırlar dileriz. hk koptu.~ Ölümün karşısmda fırlatılan bu can ŞEHZADEBAŞI hıraş çığlığı ömrüm oldukça unutamıya TURAN TİYATROSU Bu gece saat 20,30 da cağım. V *P T* San'atikâr Naşid ve arkadaşlan Bundan sonrasım anlatmasam da olur. HARRt FLEMMÎNG, Amenkan revusü Annem, gürültüyü işitince deli gibi fırlamış, odama koşmuş, beni yatağımda 40 artist sahnede beynelmilel dansözbulamayınca, dört tarafa koşmağa baş er solist kızlar, XLOPHON Kralı lmış; nihayet, aşağı inmiş. Beni salonda, Flemming caz ve orkestrası, (Kokozlar) büyük komedi, telefon: 22127 hâlâ pancunın önünde, üzerimdeki kan lekelerile gorünce, baygınlıklar geçirdi. Usküdar Hâle sineması Işte beni erkeklerden uzaklaştıran ha(CÎCÎ ANNE) Daniel Daryö hra budur. Birdenbire ihtiyarladığım o at gece, on yedi yaşındaydım. Hayatm iç yüzünü, bu en büyük hakikati kat'iyyen 17 bilmiyen ben, yarım saat içinde her şeyi öğrenmiştim. Hayatın, aşkın ve ölümün bütün sımnı anlamıştım; romanlarda, a r Meşhur ve dehakfir Piyanlst zu diye tarif edilen şeyi anlamıştım! Seven erkeğin ne demek olduğunu, ölen bir adamın ne olduğunu da anlamıştım! nin Pancurumun altındaki çiftin bana yanm saat içinde öğrettiği bu içyüzü çok çirkin ve çok acı hakikati, hayatta, kendi nefstmde tecrübe etmek istemedim. Bu Şehzadebaşı tecrübeden tiksindim. , ( Bu aksamki program j ANKAIU: 12,30 nuhtelif plâk neşriyatı 12,50 plâk: Turk musikisi ve nalk jarkıları 13,15 dahili ve haricî haberler 17,30 dan itibaren Halkevinden. naklen İnkılâb dersi (Y. Kemal Tenglrşenk) 18,30 plâk ne§riyatı 18,35 ingılızce ders: Azime Ipek 19 Türk musikisi ve halk şarkıları (Makbule Çakar ve arkada^ları) 19,30 saat ayan ve arabca neşriyat 19,45 Turk musikisi ve halk 4arkıları (tnci ve arkadaşları) 20,15 koaferans: Parazitolog Nevzad 20,30 saksolon solo: Nihad Esengin 21 ajansa haberl^rl 21,15 fitüdyo salon orkestrası 21,55 yarınkl program. ve Istıklâl marşı. İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk muslklsl 12,50 havadla 13,05 plâkla Turk musikisi 13,30 muhtelıf plâk neşrıyatı 14 aon 17 Inkılâb dersi: Unıversıteden naklen Receb Peker tarafından 18,30 plâkla dans musikisi 18,45 saz eserleri: Kemanl Resad, piyanist Feyzi 19 konferans: Çocuk terbıyesi, Ali Kâmi Akyuz 19,30 Beyoğlu Halkevi Gösterit kolu tarafından temsil 19,55 borsa haberleri 20 Necmeddin Rıza ve arkadaşları tarafından Turk musikiai ve halk sarkılan 20,30 hava raporu 20,33 Omer Rıza tarafından arabca soy lev 20,45 Bayan Muzaffer Guler ve ar kadaşları tarafından Turk musikisi ve halk şarkılan, saat ayan 21,15 orkestra 22,15 ajans haberleri 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçalan 22,50 son haberler ve ertesi gunun progranıı 23 son. VİYANA: 18,15 karısık yayın 20,30 ORKESTRA KONSERİ (koro ve şanla birlıkte) 21,30 gramofon 22,05 INOILIZ MÜSIKISI (şanla bırlikte) 23,15 haberler ve saire 23,35 DANS MUSIKISI, istirahatlerde haberler ve saire. PEŞTE: 18,05 VTYOLONSEL VE PİYANO KONSERİ 18,40 spor, dans plâkları, konu^ma20,35 OPERA BINASINDAKI TEMSILIN NAKLI 24,05 inglUzce haberler 24,10 ORKESTRA KONSERİ 1,10 son haberler. BUKREŞ: 18,05 ORKESTRA KONSERİ, Îstirahat lerde haberler 20 konferana 20,15 RUMEN ŞARKILARI 20,40 OPERA BINA SINDAKI TEMSILİN NAKLI, lstirahatlerde spor, haberler 23jO5 gramofon, almanca ve fransızca haberler. VARŞOVA: 17,20 SALON ORKESTRASI 17,55 havadıs, konuşma, pıyes ve saire 21,10 FI, LÂRMONIK KONSER, istirahatlerde ko nusma, haberler ve saire 23,55 havadis, hava 24,05 PIYANO KONSERİ ve gramofon. PARIS [P. T. T.l: 18,05 ŞARKILAR . 18,20 kıraat, çocuk şarkıları 19,05 HAFİF MUSIKI 20,05 amele yayını 20,35 ŞARKTLAR 20,50 PI^ YANO KONSERİ 21,05 haberler, konuşma 22,35 SENFONIK KONSER: Bizet, Çaykovskı ve salr bestekârların eserleri 24,35 haberler, hava, gramofon. Bir iki satırla •^ Nevyorkta 1937 senesinde en iyi oynanmış Amerikan filimleri arasmda yapılan müsabakada Greta Garbo'nun temsil ettiği La Dame aux Camelia filmi birinciliği kazanmış, bütün münekkidler, müttefikan ona rey vermişlerdir. Bunun üzerine bir heyetin kalkıp Stokholm'e giderek şu sırada memleketinde bulunan Isveçli yıldızı tebrik etmesi ve şerefine orada şenlikler tertib eylemesi mevzuu bahistir. Fakat Greta'nm malikânesine kapanıp şjmdiye kadar ancak bir defa Stokholm'e alışveriş, etmeğe indiği, kendisini kimsenin îstirahat zamanında rahatsız etmemesine taraftar olduğu cihetle böyle bir şenliğe iştirak edeceği şüphelidir. • f Kurt Bernhardt, «Geceyansı bîr ^ adam» filmini çevirmeğe şubatın sonunda başlıyacaktır. • f Andre Legrand Fransızlarla Al ^ manlann arasmı iyileştirmeğe vesile olacak bir kordelâ yapacaktır. Filmin adı «Ümid postacısı» olacaktır. Faaliyete nisan iptidasmda başlanacaktır. •^ Holivud'da artistlerden on tanesi vergi dairesine, senede bizim paramızla 350 bin liradan fazla kazandıklarını resmen bildirmişlerdir. Bunlar, Gary Cooper, Ronald Colman, Claudette Colbert, Mae West, Madeleine Carrol, Warner Baxter, Marlene Dierrich, Ruth Chatterton, Charles Boyer, Rudy Vallace'hr. İlk yedisi 1937 senesinde dört yüzer bin lira, sonra gelen üçü 350 biner liradan bir miktar az kazanmısjardır. 1936 senesinde ise Mae West ile Marlene Dietrich başta geliyorlardı. "Ar Komik Harold Lloyd «Profesör dikkat!» ismindeki komedisini çevirmeğe başlamıştır. Komik bu eserde eski eserler mütehassısı bir âlimin gülünc hayatını temsil etmektedir. Bas. kadın rolünü beyaz perdede ilk defa görülecek olan Phyllis Welch isminde yirmi iki yaşında bir artist oynıyacaktır. Bu genc kız son zamanlarda Nevyork tiyatrolannda büyük muvaffakiyetler kazanan bir san'atkârdır. YARIN rio d. MATINE Fransız Tiyatrosunda LAZAR LEVY KONSERi Bu gece şehrimizin muhtellf semtlerlndeki nobetçı eczaneler sunlardır: istanbul cihetl: Emlnonunde (Salih Necatl), Alemdarda (Esad), Kuçukpazarda (Yorgi), Kumkapıda (Haydar), Şehzadebasında (Asaf), Fenerde (Hüsameddin), Karagumrukte (Arif), Şehremlninde (Hamdı), Aksarayda (Z. Nuri), Samatyada (Teofilos), Bakır koyde (Merkez), Eyubde (Hıkmet Atla maz). Beyoğlu ciheti: Şışli Halâskâr Gazi caddesinde (Asım), Taksım Firuzağada (Ertuğrul), Beyoğlu Istlklâl caddesinde (Galatasaray), Tunelde (Matkoviç), Galata Okçumusada (Yeniyol), Fındıklı tramvay caddesinde (Mustafa Nail), Kasımpasada (Vasıf), Halıcıoğlunda (Barbud), Beşiktaşta (Vidin), Or taköy, Arnavudköy. Bebek eczanelerL Kadıköy Moda caddesinde (Nejad), Altı•^ Romancı Maurice Dekobra bir fi^ Bir zamanlar sessîz filmin en gü yolda (Namık), Üsküdarda Imrahor, Büyükadada (Şinasi Rıza), Heybeliadada lim şirken' teşkil etmişrir. Eserlerinden çızel artisti olarak »öhret bulmuş olan Bil (Halk), Beykoz, Pasabahçe, A. Hlsar eckaracağı senaryolan bizzat kendi idare lie Dove halihazırda zengin bir Ameri zaneleri. inde beyaz perdeye aksettirecektir. ÖLÜM •Jç «Günahlar Adası» nammdaki fil kalınm, Mister Robert Kenaston'un zevRodoslu Balcızade Bay Yusuf dünkü min yapılmasından vazgeçildiği Paristen cesidir ve üç yaşında bir erkek çocuğu perşembe günü saat birde sektei kalb Mİdirilmektedir. vardır. den vefat ettiğinden cenaze namazı öğleyin Beyazıd camiinde kılınarak makPugUnden Haklkî Gala beri mahsusuna defnedılecektir. Mer itibaren haftası hum hayır ve hasenatı sever âlicenab bir zattı. Kederdide ailesine beyani taBütÜD istanbul halkını koşturacak 2 büyük filim birden ziyet eyleriz. En cazib ve en hareketli NOBETÇI ECZANELER ASRî SiNEMADA Volga Mahkumları En buyük Fransız artistleri tarafından fevka^de bir tarzda oynanmış v« eski Rusyanın •efahatlerini, balalaykalannı ve musikisi ile hayatı hakikiye sahneleri. PİERRE BLANCHARD, VERA KOREN, CHARLES VANEL Gangsterler arasmda JACKİE COOPER ile emsalsiz zabıta köpeği RİN TİN TiN tarafından Fransızca sözlü Rin Tin Tin macera ve sergüzeşt filmi ERTUĞRUL SADt TEK Tiyatrosu Pazartesi (Kadıköy Süreyj'a) Salı: (Bakırköy), Çarşamba: (Üsküdar) sinemalarmda SÜT KARDEŞLER Vodvıl 3 perde, çeviren: İ. Galib Arcan îşte ben bunun için evlenmedim, dostum. Çeviren: FERAH • HAMD1 VAROĞLU Bursada yapılan intikam maçı İstanbul ve Beyoğlunda hiç göstermemiş olduğu şayanı hayret büyük numaralanle sayın se SUNGUR ZATl Her gece büyOk Törk san'atkân Profesör S E N E N i N EN G Ü Z E L FİLMİ İPEK sinemalarında birden ELEK JEANETTE MAK DONALD ispanyolca büyük operet ve t e n H a y r e t e garkediyor. Yer bulmak içm lutfen erkenden geliniz. yalnız bir geceye mahsus i Keyecandan Heyecana, Hayret 10 binlerce figüran Aşk ve güzellik saçan sahneler EN HEYECANLl MEVZU. ı ^ i ^ B ^ H Filmin çok uzun olmasından seanslar 2 4,30 9 da ^^m^^^^^^ İnegöl (Hususî) Evvelce buraya gelerek Idman Yurdile bir maç yapan Bursa Akınspor kulübü 3 2 mağlub olmuştu. Revanş maçı Bursada yapılmış •• îdman Yurdu bu maçta da Akmspor kulübünün ikinci haftavimde takviye *dılmesine rağmen 2 1 galib gelmiştir. Gönderdiğim resim revanş maçmda iki kulübü bir arada göstermekted^ir, Siaemada ; Bu hafta gene üç büyük film birden ; KIR1K HAYATLAR, FRANKENŞTAYN'ınNIŞANLIS1 Bul Jones Hudud Havdudları Fevkalâde Bir SUrprfz ! iSPANYOL ÇiÇEKLERİ Muzık Madr d Fılârmonık Orkestrası. Ispanya temsıl san'atının en güzel eseri, neşe, eğlence, Ispanyol şarkılan ve rakıslan. TURK S İ N E M A S I N D A Rodrigo Tenor Roberto RayMiguel Legero Dolores Cortes Yıldızlan : Madrid operasının en meşhur artistleri P r i m a d o n n a Raptıel