CUMHURÎYET 14 Birincikânun 1937 Avusturya imparaîoriçesi Elizabet'in Çevirenler: MAUREEN FLEMlNG { Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal tlk mekteblerdeki İhrac mallarımızın Denizde bîr balya yavrular için... nakli ısı tütün bulundu Onümüzdeki yıl on kamp açılacak İstanbul Kültür direktörlüğü, ilkmekteb talebeleri için geçen sene şehrin muhtelif sayfiye yerlerinde altı kamp kurmuştu. 450 yavrunun iştirak ettiği bu kamplardan çok müspet nericeler alınmıştır. Çocuklar, b " suretle açık havada eğlen me1: imkânlannı bulmuslar, yaz mevsimini mazbut bi disiplin altında, muntazam yasama şartlarile geçirmişlerdir. Ancak, talib bir çok çocukların kad ronun ademi müsaadesi yüzünden geçen yaz kamplara istirak edemediklerini gözönünde tutan Kültür direktörlüğü, bu sene bu şehir kamplannın sayısını ona iblâğ etmeg karar vermiştir. Bu takdirde, kamplann mevcud kadrolan biraz geniserr'i ve bin talebenin iştiraki temin edilrni* olacaktır Üç büyük devletin mefkuresi MtTHAT CEMAL S. ZÎYA Birinci kısım Bir küçük kız, midillisine erkek gibi binmiş, dimdik duruyor, kendisile yanyana at üstünde giden uzun boylu ve Bav yera köylüsü kıyafetli bir adamla gevezelik ediyordu. Ve ikisi de şatonun parkmdan Starnberg gölünün kıyılarına giden yolu tutturmuşlar gidiyorlardı, hayvarlarının tıns yürüyüşile. Ana ve babasınm, erkek ve kız kardeş/erinin Sisi diye çağırdıkları küçük Elisabeth Bavyera Kral ailesi prenslerinden dük Maxi milien Joseph'in sekiz meşru çocuğu arasında tek sevdiği çocuktu. Bu kız, babasınm gözünde, Bavyera köylerine serptiği gayrimeşru çocuklarının herhangi birinden daha sevgili idi; bu gayrimeşru çocuklar ki her biri dükün köylü metresinin güzelliğine refedilmiş birer zafer alâmetiydiler. Dükün gönlü sonsuz bir bereket kaynağıydı. Ve dük bu gönlün sevgisini bütün köy halkına saçıyordu. Maddî serveline gelince, bu servet, azalmış, dükü müzmin bir para sıkıntısına sokuyordu. Fakat aile kasalanndaki nakdin alçalan seviyesine dük pek aldınş etmiyordu. Ve servetinden kalan kısmı ailenin birdüziye zaruret çeken muhtelif kollanna, ahbabı olan fakir artistler sürüsüne, ve pek çok eevdiği o apansız seyahatlerine saçıp duruyordu. Sisi ve babası gideceklerî yere yaklaşıyorlardı, Bavyeranın oyuncak kadar küçük bir şehrine. Cadde boyunca pazar kurulmuştu. Bu pazar yerinde Bavyera dağlılan vardı: Yeşil ceketlerile, sığın derisinden kısa pantalonlarile, çiy renkli ve yünden örültnüş çorablarile, sivri fötr şapkalarr nın altmdan cakalı cakalı çıkan dik favorilerile Bevyera dağlılan. Bir de dağlı kızlar vardı: Çiçekli bastna jüpIeriL, tertemiz önlüklerile terü taze kızlar. Alışveriş yolundaydı. Muhtemel müşteriler tüyleri yolunmuş piliçleri ellerile yokluyorlardı. Pazar kadınlarının çivili ve kaba kunduralannın etrafmda semiz kazlar kırıtarak dolaşıyorlardı: Alaylı lâflann teatisinden sonra satılmalannı bekliyerek. Bir mahsul çeşididir gidiyordu: Çiçek, zerzevat ve meyva çeşidi... Bir taraftan d<t çeşid çeşid müşteriler. Ve bu müşteriler çeşidinin arasına, atmdan inince dük Max da katıldı: En gözde olan çocuğile öteki yavrulanna birşeyler almak için. Bu şen dük Max'ı ye yanından hiç aynlmıyan kızı Sisi'yi bütün köylüler pek seviyorlardı. Baba kız at gezintisine çıktıkları zaman nezaketler, hürmetler bitmiyordu. Köylüler şapkalannı çıkanyorlar, nefeler içinde gülümsüyorlar, «sevgili altesleri» ne hayır dualar yağdınyorlardı. Nihayet, vaktaki, baba kız, yer yer açık renklerle boyanmış minimini bir eve vardılar, dükün gayrimeşru iki çocuğunun annelerile beraber oturduklan eve... Bir kucaklaşmadır başladı, neşeli bir yaygaradır koptu. Basık tavanlı, parkeleri parlatılmış bir oda. Iplik çıkrığile, pencere aralarına sokulmuş pikelerile, kapısına asılmış kocaman tesbihile bu odanın baş sedirinde kunral «anne», yanında gayrimeşru mahsullerile oturuyordu. Sevimli bir külfetsizlik havası odaya neşe saçıyordu. Ve dük, şatolannın sinsi entrikalanndan, dağdağalı ihtişamlanndan kurtulup bu eve geldikçe kendini sahiden kendi evinde hissediyorau. Sisi ve öteki çocuklar oyun oynamağa dışarıya çıktılar; dük Max ve sevgilisi başbaşa kaldılar. *** Geç vakte doğru Bavyerada öğle yemeği saat üçte yeniyordu Hepsi iştahla yemeğe oturdular. Bu, evin itiyadına bir mukaddemeydi: Dük Max komşulann germesile artan bir kalabalığın önünde «cithare» çalacaktı. Dük, bu kalabalığın gözünde «cithare» çalmakla meşhur olan adamdı. Sisi babasmı öyle seviyordu ki o . ya'nız dinlemeğe değil, ona bakmağa da doymuyordu: Babası uzun boyluydu, ve Wittelsbach denilen Bevyera saltanat hanedanının siyah gozleri ve siyah saçlarile güzel yüzlü bir adamdı. Ve onun hergünkü kılığı tastamam dağlılannki gibiydi. Bu kıyafet dük Mat'ı açıyordu da: Yesil renklerle işlenmiş ceketi, sığın derisinden ve leke içindeki kısa pantalonu, açık yeşil renkli yün çorablan, ve iri çivili kunduralan... Asil yapılı basının arkasma doğru bir şapka vardı; gaytanlı, horoz tüylü, yeşil, sivri şapka. saydı, hiç unutamıyacağı bir vak'a. Kız, etrafındakilerin takdirleri arasında, ele avuca sığmaz midillisine binmiş, binicilik" teki hünerlerini göstermek istemişti. Ve birdenbire şiddetli bir hücuma kapılmış, midilliyi mahmuzlamış, ormana doğru dörtnala, alabildiğine koşuyordu. Babası şimşek hızile peşinden kovalamağa başladı. Ve dehşetler içinde görüyordu ki midilli, kıza râmolmuyordu. Bir dakika sonra Sisi biçilmış ot yığınlarının üstüne fırlatılmıştı, fakat hiçbir tarafı incinmemişti. Midıllinin de çılgınca koşması nihayet bir taş duvara çarpmasüe bitmiş ve hayvanın başı parçalanmıştı. Sisi gözyaşlan içinde babasına sanlmış, yemin ediyordu, Punch'u (midıllinin adı) sevdiği kadar hiçbir hayvanı bundan böy;e sevmiyecekti. Dük Max çocuğu bağnna bastı. Çünkü sevgili yavrusunun duygularını kimse onun kadar anlamıyordu. Şimdi de kızının gammdan babasınm kalbi hun oluyordu. Fakat babasmın duydu" ğu acı, midillinin ölümünden daha ciddî bir sebebe dayanıyordu. Bir endişenin neticesiydi bu acı: Sisi'ye kendi ifratlarından ve sevdiklerinin yüzünden hayatta ıstırab çekmek mukadderdi. Bu kız gemi azıya alacaktı ve belki de körkörüne bir :aş duvara kendini çarpacaktı belki. ^ünkü o, bu midilliyi, bu cins hayvanı nasıl sevmiş"î insanlan da o türlü seve:ekti. Ve sevdiklerile tehlikeye beraber atılacaklardı, fakat ıstırabı Sisi yalnız kendi çekecekti. Sisi kendisini sarsan son birkaç hıçkınktan sonra artık ağlamaz oldu. Sonra babası, onu, şefkatle yerden kaldırarak atına bindirdi ve eğerdt önüne oturttu. Böylece at üstünde ikisi de köye döndüler: Kötü haber alacağız diye korku içinde bekliyen endişeli bir kalabalığa «Allahaısmarladık» demek için. Kızcağızı uzaktan görerek, dudaklardan bir şükran sayhasıdır koptu. Şükür Allaha, Sisi'ciğe birşey olmamıştı. Dük Max sevgili metresini ve ondan olan çocuklannı öptü. Küçüklere babaca ihtarlarda bulundu, annelerini neşeli sözlerle tatyib etti, ve atta Sisi'nin arkasındaki yerine atladı, kızile birlikte loş ormana daldılar, Possenhohofen'e doğru. Şiddetli ve geçici bir yaz yağmuru ormana hararet vermişti, ortalık ta kararmağa başlamıştı; bu, dükün en tercih ettiği demdi. Tabiati iptilâ derecesinde sevmek, babasınm öyle kuvvetli bir hasiyetidi ki bu, ondan, kızı Sisi'ye de geçmişti. Bu tabiat sevgisi tabiati yalnız seyretmekle kalmıyordu. Baba kız, tabiatin kuvvetlerile ve hatta tabiatin kendisile yekvücud olmak sevdasındaydılar. Baba kız arasında paylaşılan bu tabiat sevgisi, Sisi'ye, zamanındaki çocukların bir çoğundan fazla tabiatle yakından temas imkânını verr yordu. Sisi de babası gibiydi, güzel şeyleri elile tutmak, yoklamak istiyordu, meselâ ağaclan. Sonra me'nus hayvanları mutla" ka öpecek, koklıyacaktı. Sonra hep serkeş atlara binmek istiyordu, hem de adalelerinde sızılar duyuncıya kadar. Eve yaklaşırlarken Sisi babasına içini döktü: Annem, dedi, midillimin yüzünden bu derece neden mahzunum, bir türlü anlamıyacak. Yarın gece sarayın suvaresine gitmekten nefret duyuyorum. Bu kolalı elbiseleri giymek, sonra bu saraylara sürüklenip gitmek... Bilmezsin bunlar nekadar sevmediğim şeyler. Haksız değilsin, yavrum. Meselâ beni, annen, oralara sürüklemeğe hiç kalkışmaz. E çünkü buna, yıllarca özendi durdu, fakat bu balolarda onu o kadar çok utandırdım ki nihayet o da vazgeçti. Eğer keyfime hareket edebilseydim sen de o balolara hiç gitmezdin iki gözüm. Annenin saçma fikirlerinden biri de bu Çocuklan bu küçük yaşlannda sosyeteye sokmak. Navlun meselesi, gelecek yıl halledilmiş olacak Ötedenberi ihrac mevsimlerinde Türk ihrac mallanmn nakliye navlunlarmı yükselterek gerek ihracat tacirlerimizi, gerekse haric piyasalarda maliyet fiatının yükselmesi yüzünden rekabetler karşısmda ihracat maddelerimizi müşkül vaziyetlere düşüren ecnebi vapur acentalan ihrac mallarımızın Yunan vapurlarile nakline başlanmasından sonra navlunları indirmek için alelâcele müracaatlerde bulunmuş Iardı. Bu müracaatler müsbet bir neticeye varmadığı gibi tatminkâr da görülmemiş tir. Alâkadar makamlar, ihrac mallarımı zın nakil işini esaslı bir mesele olarak telâkki etmektedir. Bunun için mesele bu noktadan ele alınmaktadır. Yeni bir kaçakcıhk usulü mü çıktı? Gümrük muhafaza teşkilâtı memur ları Istinye koyunda deniz üzerinde bir balya tütün bulmuşlardır. Tütün bal yasınm bulunması ve sahibinin çıkmamış oluşu ötedenberi mevcud bir şüpheyi takviye etmektedir. Depolardan deniz yolile tütün nakli yatı yapılırken veya mavnadan rıhtıma nakil esnasında bazı tütün balyalarının denize atılması ve sonradan bunların meçhul eller tarafınran alınarak kurutulması ihtimali ötedenberi zihinleri meşgul eden bir meseledir. Bu balyanın da bu suretle denize atılmış olması hatıra gel mektedir. Muhafaza teşkilâtı, bu hususta tah kikatı, emniyet müdürlüğüne havale et miştir. İhrac mallarımızın nakli gelecek sene sas itibarile halledilmiş olacaktır. O zaÜNtVERStTEDE ADÜYEDE man gelecek olan yeni vapurlarımızdan Eski bir hakaretin davasına bu sahada hayli istifade temin edilebile Hukuk doktora kurları Hukuk Fakültesi doktora kurlarile başlandı :eği umulmaktadır. Hükumet yeni şilebseminerler dünden itibaren açılmış ve Elektrik şirketinde avar memurluşu !er ısmarlamak kararında olduğundan o faaliyete geçmiştir. vapan Halid isminde biri, Fransamn zaman yıllardanberi çekilen bu derd ve Marsilya şehrinde çahsmakta olduğu oynanan oyun nihayet bulacaktır. Lisan dersleri için ikinci musırada, Marsilyadaki Türk konsolosu afiyet imtihanı yapılacak 'iruza hakarette bulunmak suçile, A Bir müddet evvel yapılan lisan dersğırceza mahkemesine verilmiştir. leri muafiyet imtihanlanna mazeretleHalid, dün yapılan duruşmasında, hâri dolayısile bazı talebeler girememış diseyi söyle anlattı: lerdi. « O tarihlerde, Marsflyada çalışı Bu vaziyet nazan dikkate alınarak bu yordum. Bir gün bîr Fransız polisi gegibi talebeler için 21 kânunuevveî erek, bir hafta içinde hudud haricine salı günü ikinci bir muafiyet imti çıkmamı emretti. Benimse, yol param Kırkceşm"» sulan yanndan itibaren hanı daha yapılmasına karar verilmiş yoktu. Konsoloshanemize gittim. Bay ve talebeye tebliğ edilmiştir. konsolos, beni bir buçuk ay kadar. sak sehrin her tarafında kesilmiş olacaktır. adıktan sonra, nihayet elime elli frark Belediye riyaseti tarafmdan bu hususta Hukuk Fakültesinin hazırlapara ile besinci mevkiden bir vapur bi daha evvel alâkadarlara tebligat yapıldıdıgı tetkik seyahatleri eti verdi. Bunun 30 frankını borcuma ğı için hiçbir itiraz nazarı dikkate alın Hukuk Fakültesi son sınıf talebele yatırdığım için, yanımda kalan (20) mıyacaktır. Hamamcılar cemiyeti, ha rinden 30 kisilik bir kafile yılbası tati frankla yola çıkamıyacağımı söyledim. Bay konsolos bana cevab olarak, bazı r amlara Terkos suyu temin etmek mak linden istifade ederek Romanyaya gi ağır sözler sövledi ve hakaretlerde bu sadile Sular îdaresile temasa başlamış deceklerdir. Seyahat bir hafta kadar devam edecektir. Gene ayni fakülteden undu. Ben de, sadece, Türkiyeve dö :ır. Şer bir talebe grupunun sömestr ta nunce kendisini şikâyet edeceğimi hatilinde Peşte'ye gitmesi muhtemeldir. VtLÂYETTE ber verdim. Yoksa, ne konsolosa, ne de Mısır turing bürosu da Suriye, Filisherhangi bir makama hakarette bulunİstanbul Ticaret müdürlüğütin ve Mısıra ugranmak üzere büvük muş deŞilim.> bir sevahat tertibi için Üniversite Tune aid işler Bundan sonra zabıt varakası okun ring bürosuna müracaatte bulunmuş muş ve zabıtta imzası bulunan kançi Ticaret müdürlüğünün lâğvı fizerine tur. Vaktin müsaid olmaması dolavısile ar Faik Âlinm, istinabe suretile ifadesi !stanbul ticaret işlerine aid mutfmele bu seyahatin gelecek sene yapılması almması için, muhakeme başka güne .erin vilâyetçe görülmesi alâkadarlara münasib görülmüştür. bırakılmıstır. büdirilmişti. Fakat büyük bir kadroya MÜTEFERRtK muhtac bulunan bu teşkilâta aid işle Falcılık suçlusu rin esasen memur adedi az olan Vilâyet Kasımpaşada, Çöplükçeşmede oturan Avrupaya gidecek ziraatçiler Sürpik, falcılık yapmak suçile, birinci ;arafından tedviri imkânsız görüldüğü fstanbul vilâyeti Ziraat müdürü Tahasliye ceza mahkemesine verilmiştir. îktısad Vekâletine bildirilmiş, bu defa sinle Büyükdere Fidanlığı müdürü tbSürpik, dün yapılan duruşmasında su gelen bir emirle de bu işlerin bir kıs rahim, fidanlığa aid bazı vesaiti satm çunu inkâr ederek demiştir ki: mile îstanbul Ticaret Odasının meşgul almak üzere yakında Avrupaya gide « Tanımadığım iki sivil adamla iki olması tesbit edilmiştir. ceklerdir. kadm, kapıyı caldılar. Açtım. Beni iteKöy Ebe mektebi Esnaf cemiyetleri umumî rek içeri girdiler. Sonradan memur olduklarını öğrendiŞim kadmlardan biri talimatnamesi heyetlerinin içtimaları cebinden bir kâğıd lira çıkararak va îstanbul vilâyeti dahilinde köy ebesi Ticaret Odası, bundan sonra esnaf nındaki kadına uzattı. Bana da: (Hak yetiştirmek üzere bir mekteb açılacak cemiyetlerinin beyeti umumiyelerini kmda cürmü meşhud yaptık!) dediler. tır. Bu mektebin tahsil müddeti bir se yapmalarına karar vermiştir. Bunun Fakat ne kabahat Işlediğimi hâlâ anlıne olacaktır. için onümüzdeki yılda ilk defa esnaf yamadım.» Köy ebe mektebleri hakkında Sıh cemiyetleri heyeti umumiyeleri yapı Halbuki, okunan zabıt varakası ve hat Vekâletince hazırlanan talimatna lacaktır. Bu toplantılara ikincikânunun dinlenen şahidlerin ifadeleri, Sürpiğin on beşinden itibaren başlanacaktır. me, dün Vilâyete gönderilmiştir. falcılık yaptığına şüphe bırakmıyacak mahiyetteydi. Müddeiumumî, falcılık suçlusuna ceza kesilmesini istedi. Du ruşma müdafaa ve karar için başka güne bırakıldı. Kırkçeşme suları er biri cihan politikasmda büyük değişiklik amili üç mühim hâdise ayni zamana tesadüf etti: 1 Yeni Çinin merkezi Nankin Japon oiduları tarafmdan hücumla alındı. 2 • Mussolini İtalyanın milletler Cemiyetin den büsbütün ayrıldığını bütün dünyaya lân etti. 3 Almanya eski müstemle kelerinin kendisine iadesi işinin şarkî ve or,ta Avrupaya aid bazı şartlara bağlanmasma asla muvafakat edemiyeceğini kat'î olarak bildirdi. Bu üç hâdise üç büyük devletin mef kureleri tahakkuk etmekte olması nokta • smdan mühim olduğu gibi bilhassa ara • arında sıkı ittifak ve iş birliği bulundu ğunu isbat etmesi cihetinden dikkate şayandır. Bu üç devletin mef kureleri nedir? Japonyanın mefkuresi, Japonlarm kendi iddialanna göre Asya milletlerir müstakil ve serbest olması, kendisinin bu ara rehberlik etmesi, ayni zamanda Bu yük Okyanus havzasında genişliyerek daha büyük bir Japonya yaratmaktır. Japonya Nankin'i zaptetmekle İngiltere, Amerika ve Sovyet Rusyaya dayanan in hükumeti ortadan kalkmış olup yerine şimdi Mançuri împaratoru bulunan eski Çin hakanı Fui'nin biraderi Fo'nun daresinde, merkezi Pekin olmak üzere bütün şimalî ve orta ve cenubî Çini şamil yeni bir Asya devleti kuruluyor. Japonya Mançuri împaratorluğundan 3onra ikinci bir yeni Asya devleti olarak Cengiz Hanın neslinden Prens Teh'in riyaseti altında şimdilik iç Mogolistam muhtevi olup ileride diş Mogolistam ve Siberyadaki Mogol, Uriyat ve Buriyat unsurlannı şamil ikinci bir imparatorluk kurmuştur. Üçüncüsü yeni Çin imparatoruğu olacaktır. Artık sıra, şimdiye kadar Çine tâbi olup hakikatte biri Rusyanın diğeri İngilterenin nüfuzu altında bu" unan şarkî Türkistanla Tibete gelmekedir. Arkasından çorab söküğü gibi yeni yeni Asya devletleri kurulacaktır. Fakat doğrudan doğruya Japon ida resi altında bulunacak yeni topraklar Büyük Okyanus havzasında temin edilecek* ir. Dünyanm yarısmdan ziyadesi bu Okyanusun havzasındadır. Meselâ Holan « da'nın yalnız şarkî Hind adalarmda iki milyon kiiometro ve ingilterenin Malaka Je beraber yarım milyon kilometıo müs emlekesi ve Amerikanın Filipın adala • ında 300,000 kilometoluk arazısi vardır. Kendi başma bir kıt'a o'.an Avustral'a ve Yeni Gine adası bu hesabdan haricdir. 8 milyon kiiometro murabbaı genişli * ğindeki Avusturalyanın bütün nüfusu ekiz milyonu bulmadığından bomboş duruyor, demektir. Işte Japonyanın bir gözü bu adalarda ve dığer bir gözü de 12,518,489 kiiometro murabbaı genişliğinde olup dünyanm en zengin yerlerin den biri olan Siberya'dadır. Buranın da nüfusu Avusturalya gibi kiiometro başma ancak bir kişi düşüyor. îtalyanın mefkuresine gelince, Akde * nizde eski Roma imparatorluğunu yaratmaktır. Almanyanın nnefkuresi de Avusturya ve Çekoslovakya ve Memel'deki Almanar başta olmak ü^.ere bütün Alman ırkını bîr idare altma aîmaktır. Almanya, ayni zamanda şarkî ve .orta Avrupada politika ve iktısad noktasından faik bir nüfuz sahibi obnağı kurmuştur. Bu üç büyük devletten her biri mef kuresini tahakkuk ettirmek üzere kendi milletlerinin fikir ve gayelerini tevhid etmek ve bütün millî kuvvet ve istihsal vasıtalarmı birleştirmek ve bir elden tanzim ve kontrol etmek sistemlerini kurmuşlar dır. Bu sistemler îtalyada faşistlik, Al manyada miîlî sosyalistlik ve Japonyada ordu ve donanmanın her işe nezareti şeklinde tezahür etmiştir. Bu suretle üç sis ten otoriter, (autoritair) ve totaliter (totalitair) denilen mutlak hakimiyet ve bir elden idare esaslan üzerinde birleşmiş bulunuyorlar. Lâkin sistemlerin şekli bir olmakla beraber gayeleri başkadır. Her biri kendi mefkuresinin tahakkukunu dilemektedir. Şu kadar var ki bu devletlerden her birinin mefkuresi ve sistemi komünistliği ve demokrasiyi takib eden devletlerin mef kure ve sistemlerine muzır, zıd ve teh * hkeli olduğundan bunların muhtemel muhaı'efetine karşı korunmak için üç devlet siyasî ve iktısadî gayelerini tayin ederek kendi aralarmda ittifak etmişlerdir. Işte son üç hâdise, üç büyük devletin birbirine zahir olarak mefkurelerinin tahakkukuna doğru attıklan adımları temsil ettiğinden cihan politikasmda büyük değişiklik ya pacaktır. Mnhr.rrem FPX,Tİ TOCAY H Yarmdan itibaren şehrin her tarafında kesiliyor Atatürk köprüsü inşaatı ilerliyor Bir talebe müsahede altma almdı Tıb Fakültesi dördüncü sınıf taîebe sinden olduğunu söyliyen Mustafa is minde bir gene, dün gece, muhtelif barlarda ve eğlence yerlerinde dolaşarak, fazla içki icmiş ve bazı ihtarlarda bu lunmak isrtiven garsonları döğmüştür. Mustafa, kendisini teskin etmek ve karakola götürmek teşebbüsünde bulunan polis memurlanna da hakaret et mistir. Suclu talebe, sinirlerinden ra hatsız olduğunu ileri sürerek, muave nesini istemiçtir. Adliye tabibi, Enver Karan, dün Mustafavı muavene etmiş ve Tıbbıadlide müsahede altma alınmasına lüzum göstermistir. DENtZ tSLERİ Müesseselerde tetkikat Iktısad Vekâleti Deniz Müsteşarlığı şube müdürlerinden îbrahim, deniz mü Hiç olmazsa bu defalık gitmiyebil esseselerinde tetkikat yapmak üzere seydim fakat. «e^rimize gelmiştir. • O halde, yapacağımız birşey var, Bir motör delindi ve battı bu akşam eve dönmemek. Zaten gitsek Halicin nihayetindeki Saya ocağmdan de bir, gitmesek de. kırmızı toprak nakletmekte olan 9 tonVe bu cevabm üzerine dük Max atını luk Yıldırım motörü Halicdeki adalar çevirdi, dağın yamacına doğru tırmandır civarmdan geçerken Arzuhaltaşı namidı, Sısı ferahladı. Çünkü biliyordu ki le maruf kayalıkları sıyırarak geçmiş babası ihtiyar bir sığırtmacm kulübesine ve delinmiştir. Su alarak yoluna devam eden motör doğru yollanıyordu, ve bir çok defa yapEyüb iskelesi yamndaki Tabakhane arİnşa halinde bulunan Atatürk köprüsünden iki manzara tıkları gibi geceyi açık havada geçireceksası önünde baştankara etmek istemişse Atatürk köprüsü inşaatı faal bir dev Jyük bir vinç almmıştır. Unkapanmdak lerdi. Ve ertçsi günü de evlerinin dışarr de muvaffak olamıyarak batmıştır. Moreye girmiştir. Bir müddet evvel Alman ameliyat sahasında elektrik tesisatı da yasmda geçirip o kadar geç döneceklerdi ki tördekiler kurtanlmıstır. yadan gelen dubaların Balat atölyesinde pılmış olup bir kısım makinelerin işlemeSisi'yi saray balosuna «sürükleyip götürHükumet tabibleri göçmen montajlan yapılmakta olup üç tanesi ik sinde bu tesisattan istifade olunacaktır, mek» için vakit geçmiş olacaktı. mal olunmuştur. Istinad kazıklarının mü~ Hazırlanan istinad kazıklan yakında yerişlerile meşgul olmıyacak Sığırtmaç, onları hararetle karşıladı; him bir kısmı da hazırlanmıştır. Köprü lerine konmağa başlanacaktır. Beklenen Halkm sıhhat işlerile meşgul olmak ve siyah ekmeğini, mayalanmış südünü, nün demir aksamından ılk parti Alman demir aksam da geldikten sonra montajBabasile birlikte geçirdiği bugün Sisi peynirini, hasılı yemeğini teşkil eden şey ta bulunan hükumet tabiblerinin bun yadan şehrimize gelmek üzeredir. Demir lan biten dubalar birer birer yerlerine dan sonra göçmen işlerile tavzif edil nin en şad, en gamsız günlerinden biri leri onlarla paylaştı. memeleri kararlaştırılmıştır. aksamı yerlerine koymak maksadile bü yerleştirilecektir. olacaktı, eğer can sıkıcı bir vak'a çıkmaiArkast var) Cumhuriyet Abone şeraitı NOshası 5 tunıştur. Türkiye Haric için İÇİD Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Alü aylık 750 > 1450 • Üç aylüt 4(10 • 800 • Bir ayhk 150 a Soktttt