CUMHTJRÎYET 24 Hdndteşıln 1937 Üsküdar Adliye binasını yakan adam mahkemede [Baştaraft 1 tnct sahifedel Adliyede ne işin vardı. Aleyhimde verilen mahkumiyet kararını tashih ettirecektim. Sonra, binanın yandığını öğrenince gitmekten vaz geçtim. Ancak, üç gün sonra, Üsküdara gittim ve merak saikasile yanan binanın öniinden geçtim. İlk işim dosyamı sormak oldu. Yanmadığını söylediler. Yangın çıktığı zaman, seni orada dolaşırken görmüşler. Hayır! Yalandır. Ben Beylerbe yinde idim. Ahçı Cevherin dükkânında kâğıdIan gaze bulayarak, tahtalann arasma sokmuşsun! Hayır! îtiraf etmîşsîn. Hayır efendim.. Kimseye birşey söylemedim. Ben zaten rahatsızım. Kendimi bilmiyorum. Sulh hâkimi önündeki itiraflanna ne diyeceksin!» Rahatsızdım. Ne söylediğimin farkmda değilim. Bunun üzerine, suçlunun Müddeiu mumilikte verdiği ifade okundu: Nureddin, bu ifadesinde, bilhassa bir noktaya itiraz etti: Ben bir kere sigara içmem! dedi. Burada ise, sigara içtiğimi yazmışlar. Yalandır. Bu ifade sizin değil mi? Hayır! Bir şeyler yazdılar. Imza et, dediler. Ben de imza ettim. Dediğim gibi, o gece, Üsküdarda değil, Beylerbeyinde idim. Suçlu Nureddin, sulh hâkimine verdiği ifadede, ahçı Cevherin peykesi altındaki yayvan tabağın içinde bulunan gaze bulanmış bir mayie elindeki kâğıdı batırdr ğ'iu, sonra bunları, Adliye binasının kaplama tahtalan arasma yerleştirdiğini elindeki sigara ile tutuşturduğunu söylii yordu. Makamı riyaset: Bunlar da yalan mı? diye sordu. Suçlu, eski iddiasında ısrar etti ve son tahkikattaki ifadesine de, itiraz ederek: Ben zannettiğiniz gibi adam değilim, dedi. Bunu müteakıb, Üsküdar itfaiye grup âmirinin mazbut ifadesi okundu. Grup âmiri, ifadesinde yangm sahasında yapılan araştırmalarda gaze benziyen bir maddeye tesadüf edilmediğini söylüyor du. Ehli vukuf raporunda ise, yangmın, elektriklerin kontakt yapmasından ileri geldiği ve ateşin ne suretle çıktığına dair bir delile rastlanamadığı kaydedilmek te idi. Suçlu avukatı, bu sırada, müekkilinin şuurunda bozukluk olduğunu ileri sürerek, kendisınin müşahede altına alınma sını istedi. İddia makamı da, bu talebe iştirak ederek, suçlunun Adliye tabibliğince muayenesine lüzum gösterdi. Mahkeme, kısa bir müzakereden sonra, suçlu Nureddinin Tıbbı Adlice müşahede altına alınmasını icab edecek derecede şuurunda bozukluk olup olmadığının tesbiti için evvelâ, Adliye hekimliğince muayene edilmesine, flit ve gaze bulanan rakı şişesi kâğıdlarının yanar bir sigaranın temasile ateş alıp alamıyacağmın tesbiti için, keyfiyetin Adlî Tıb işlerinden bir tczkere ile sorulmasına ve Nureddinin mahkumiyet k'ararı Temyizce tasdik edilip edilmediğinin tahkikine, suçlunun mevkufiyet halinin devamına, ve odacı Os manla diğer bazı kimselerin şahid olarak mahkemeye çağırılmalarına karar vere rek muhakemeyi, birinci kânunun 25 ine bıraktı. Bursada tifo Bir Çek güreş takımı geldi Belediye sıhhî tedbirler almağa gayret ediyor Bursa (Hususî muhabirimizden) Şehrimizde bugünlerde tifo vukuatmm artmış bulunduğunu bildirmiştim. Gerçi alâkadar makamlar bu vukuatm önünü almak için çalışmaktadırlar. Henüz umumî bir aşı yapılması lüzumu hisse dilmemekte ise de vak'alarm zuhur ettiği mmtakalarda ve civarlarında derhal aşı tatbik olunmakta, ayrıca bele diyede istiyenlere bedava aşı yapıl maktadır. Gene alâkadar makamlar, son günlerde şehrimizde tifonun artmasım şu se beblere atfediyorlar: Bursa altmdaki bahçelere akan lâğım sularımn orada kuruyarak ve bilâhare yağmurlar dolayısile taşarak buralarda yetiştirilen sebzeleri telvis ve bu suretle mebzulen yetişen ve çiy yenen sebzelerin şehirde bol bol sarfedilmesi. Bundan başka içme sularımızdan h&zılarının şehre kadar mecralarmm açık olmasmdan, tehlikeli denecek kadar şüoheli sulardan bulunması... îşte en mühim bu iki sebeb üzerine Sıhhat müdürlüğü, bu gibi içme sulannm yeniden bakteriyolojik tahilllerinin yapılmasına lüzum göstermiştir. Tahlil, hastanemizin lâboratuarında yapılmaktadır. Sıhhat müdürlüğü ayrıca umumî çeşmelere fennî süzgeçler takılması mecburiyetini tatbik ettirmiştir. Zaman zaman şehrimizde tifo vak'alarınm artması da gösteriyor ki, bu derd, yalnız aşı ile önü alınacak bir iş değildir. Onu kökünden halîetmek için evvelâ (75) bin nüfuslu bir şehrin, bahçelere akan bütün lâğımlarını bu bahçeler mmtakasınm haricine kadar be tondan mazbut kanallara almak lâzımdır. Bu da bir para ve bütçe meselesi olduğuna göre, hiç olmazsa senelere taksim edilerek bu büyük sıhhî iş başarılmak icab etmektedir. , İçme sulanmızın vaziyeti oldukça karışıktır. Zaten, yeni Belediye reisimiz Neşet Kiperle ilk görüştügümüz gün yeni reis bile bana; (şimdi bütün suları yok farzederek işe başlamalı, bunları veni baştan mütalea etmeli) demisti ki. Belediye reisimizin bu kanaati. daha reis olmadan evvel edinmiş olduğu şüphesizdi. Filhakika vaziyet böyledir. Su şeh rinde yazın, hemen günün muayyen saatlerinde susuz kalmak mukadder oldu§u gibi içme sulanmızın hepsinin kabili sürp olup olmadığı hakkında da henüz t herkes şüpheli bulunmaktadır. Mahkumiyet evrakmı ortadan kaldırmak için Adliyeye kundak soktuğu iddia edilen Nureddin Güneş takımile şehrimizTıbbı Adlice müşahede altına alınacak de iki maç yapacak Şehrimize gelen güreş takımının ağır sıklet ve 79 kilodaki güreşçileri Çekoslovakyanın en namdar güreş çilerine malik olan Dinaradi kulübünün sekiz pehlivanile iki idarecisi dün şehrimize gelmiş ve Güneş kulübüne misafir olmuşlardır. Dinaradi'nin gelen sekiz güreşçisin den beşi millî takıma mensub olduğu için Çek federasyonu, takıma beynel milel temaslar yapmak salâhiyetini de vermiştir. Takım buna istinaden Tamşvarda Romanya millî güreş takımile çarpışmış ve galib gelmiştir. Bundan başka üç muhtelif şehirde de temsilî müsabakalar yapmış, bunların yalnız birinde 4 3 mağlub olmuştur. Dinaradi'nin güreşçileri yarın ve öbür gün olmak üzere iki müsabaka yapa caklardır. Bunlardan biri Greko Romen, diğeri de serbest güreş olarak cereyan edecektir. Fare ve sıçanları HASAN FARE ZEHiRi ile öldürünüz. öldükten sonra kat'iyyen kokmaz. Kutusu 10, dört misli 25 kuruştur. Zayi Malul Gaziler cemiyetinden aldığım cüzdanımla tramvay pasomu kaybettim. Yenisini alacağımdan hük • mü yoktur. Beyazıd: Çadırcılar Lutfullah sokak No. 40 beşinci derece harb malulii Süleyman oğlu Mehmed 305 Zayi Kadıköy Malmüdürlüğünden almakta olduğum maaşımın beratım ve nüfus cüzdanımı, tatbik mührümü kaybettim. Yenilerini çıkaracağımdan hükmü yoktur. Kadıköy Cevizlik Güneş sokak No. 7 Refıka Uzel F AR Bu hafta yapılacak lik maçları T. S. K. tstanbul bölgesi futbol ajanlığmdan: 28/11/937 pazar günü yapılacak lik maçları: Taksim stadı: Saha komiseri Basrı Bütün. Güneş Beykoz saat 13 hakem Said Salâhaddin. Galatasaray îstanbulspor saat 14,45 hakem Basri Bütün. Yan hakemleri: Halid Özbaykal ve Tahsin. Şeref stadı: Saha komiseri Nuri Bosut Ortaköy Karagümrük saat 11,15 hakem Nuri Bosut. Topkapı Vefa saat 13 hakem Şazi Tezcan. Beşiktaş Eyüb saat 14,45 hakem Adnan Akın. Fenerbahçe stadı: Saha komiseri Feridun Kılıç. Beylerbeyi Sümer saat 13 hakem Bürhan Atak. Fenerbahçe Süleymaniye saat 14,45 hakem Feridun Kılıç. Bolu imar edilerek güzelleşiyor Uç hava sürat rökoru Bulvar Bolu (Hususî) Ankara Istanbul yolunun Boludan geçeceği teeyyüd et mektedir. Türkiyenin iki incisi arasında otomobille seyahat edeceklere bir durak yeri olmağa namzed şehrimiz bunun için hazırlanmakta ve imar faaliyeti gündengüne artmaktadır. Bu münasebetle şehir dahilindeki tabakhaneler harice çıkanl mış ve bunların yerine büyük ve asrî bir iikmekteb binasının inşası kararlaştmlmışbr. Vali konağınm önünden geçmek ü zeıe açılan 22 metro geaişliğindeki bul Vann iki tarafına dizilmeğe başlanan zarif evler burasını Bolunun yeni piyasa yeri haline getirmiştir. Şehrin tam ortasmdaki tepecikte 40 bin lira sarfile yapılan Parti ve Halkevi açüıyor binasının önündeki on beş dönümlük yerin park haline getirilmesi için Balıkesir bahçe mütehassısı Ferid davet edilmiş ve kendısi keşif bedeli dokuz bin lirayı geçen bir plân hazırlıyarak derhal faaliyete girişilmiştir. Hükumet meydanmd?ki binaların da yıkılarak 40 bin metro murabbamda bir Cumhuriyet meydanınm vücude getiril mesi ve buraya kıymetli bir Atatürk abidesinin dikilmesi alınan ır.ühim kararlar arasında bulunmaktadır Bu meydan için matbaa, askerî mahfil ve hususî binalar yikılacaktır. Meydanın yanından geçen Atatürk Bulvarının kenanndaki büyük sahaya da elli bin lira sarfile 50 yataklı asrî bir hastane yapılacaktır. Berlin 23 (A.A.) Alman tayyarecisi Nietsche üç yeni dünya sürat rökoru kırmıştır: 1 1000 kilo yükle, 2 500 kilo yükle. Yaylâk sporcularının bir 3 Yüksek olarak 1000 kilometroluk bir mesafeyi vasatî 504,090 küometro dileği süratle katetmiştir. Yaylâkta bir spor kulübü kuranlar Bu rökorlardan iki tanesini Biseo ve dan bir kısmımn imzahyarak bize gönBruno Mussolini kırmıştılar. derdikleri mektubda deniliyor ki: tBunBir boksörün defisi dan beş altı ay evvel Yaylâk gencleri bir araya gelerek bir spor kulübü kurEski Kumkapı spor kulübünden oldudular. Büyük bir mahrumiyet içinde ğunu söyliyen Vahdet Nazif isimli bir hertürlü müşküHerle uğraşmağa mecbur genc, matbaamıza gelerek 61 kiloda her olan gencler ellerile temizledikleri ve hangi amatör bir boksörle maç yapmatesviye ettikleri arsadan, sahibi vardır *a hazır olduğunu bildirmiştir. diyerek çıkarıldılar, Belediye spor kulübüne yardım olmak üzere bütçesinde elli liralık bir münakale yaptı ve bunu berayi tasdik Vilâyete gönderdi. Fakat maalesef bu münakale de kabul edil miyerek teklif iade edildi. Sahasız ve yardımsız kalan kulübümüzün naçar vaziyette kapılarını kapamamasım te min için alâkadar yüksek makamların lutuflarını rica ediyoruz.» latır. Ber. lâtife olsun diye kadına sordum: Peki hanımefendi, dedim, siz benim şeceremi biliyor musunuz? Gülümsiyerek, fakat ciddî bir tonla cevab verdi: Hayır beyefendi, siz fazla münzevî yaşıyorsunuz, hakkınızda çok birşey bilmiyorum. Yalnız şunları biliyorum: Izmirde doğdunuz. Pederiniz bir çok mutasarrıflıklarda bulunmuş, sakin ve dindar bir zattı. Hayatının sonuna doğru ticaretle de meşgul oldu ve size biraz servet bıraktı. Sizden yedi yaş küçük bir hcmşireniz îzmirde vefat ettikten sonra İstanbula geldiniz. îzmir idadisinden Mercana naklettiniz. Ayağa kalkmak ister gibi doğruldum: Aman hanımefendi, bilmediğiniz u ise... O da benim sözümü keserek devam etti: İdadiyi bitirdikten sonra tekrar Iznire gittiniz. Valideniz o zaman sağdı. Bir üzüm işine girdiniz ve kazandınız. Tekrar İstanbula dönerek Darülfünuna devam etmek istediğiniz halde bu kazanc sizi doğrudan doğruya ticaret hayatına attı. Tekrar İstanbula geldiniz. Galiba uzak akrabanızdan bir hanımla, Şazimend Hanımla... Şaziye! $aziye H 3 " '• <"l°ndiniz. Feda* Baş, di§, nezle, grip, romatizma nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı keser. lcabında günde 3 kaşe alınabilir. Taklidlerinden sakınımz ve her yerde tsrarla Gripin isteyiniz. Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı Istanbul Satınalma Komisyonundan: 1 Gümrük muhafaza eratı için 3409 takım yazlık elbisenin 10/12/937 cuma günü saat 15 te kapalı zarfla eksiltmesi yapılacaktır. 2 Tasınlanan tutarı 18749 lira 50 kuruştur. 3 Şartname ve evsaf Komisyondadır. Görebilirler. 4 İsteklilerin ilk teminat olarak 1407 liralık vezne makbuzu veya banka mektubları ve kanunî vesikalarile birlikte eksiltme saatinden bir saat evveline kadar teklif mektublarını Galata eski İthalât Gümrüğü binasmdaki Komisvcna vermeleri. (7708) r' \ v Bakırköy Emrazı Akliye hastanesi mütehassıslanndan operatör Nöroşirürjiyen Cemil Şerif Baydur'un bu fevkalâde mühim bahse dair eseri çıktı. Babıalide tkbal, Beyoğlunda Haşet kütübhanelerinde satılmaktadır. NÖroşirürji Bahisleri K A Ş E 1 J Grip, Baş ve Diş Ağrıları, Nevralji, Artritizm, Romatizma Evet, kocam size gelmeden evvel de benim Zehra Hanım hakkında ufak tefek malumatım vardı. Hatta Basri sizden dönünce sordu: « Tüccar Fazıl Beyi tanıyor musun? dedi. « Pek az! dedim. « Sinirli bir hanımı varmış. Onu da tanıyor musun? Adını bilmiyorum. « Zehra Hanım, dedim. Doktorun karısına yalvanr gibi kollarımı uzatarak: Peki, onu nereden tanıyorsunuz? di/e sordum. Modada dostlarım var. Aziz Beyler mi? Nenize lâzım.. O kadar söyledim işte. Zaten hanımefendinin şöhreti var. Köyden gelmiş bir kızın kendi hevesile, kendi istidad ' % kısa bir zamanda yükselmesi dillere destan! Benim bunlardan hiç haberim yok. Siz itikâfa çekilmişsiniz. Sahiden de öyle. Kızıltoprağa taşındığım gündenberi, ikinci mi, üçüncü mü olarak gece sokağa çıkıyorum. Bun' dan evvel de ne vesile ile çıkmıştım, unuttu n. Belki siz bilirsiniz! Kadın bir kahkaha attı: Artık o kadarını bilmem, dedi. Birdenbire canlanmıştım. Hem de, Nebile Hanımın karşısında, ölmüşüm de dirilmişim gibi taze bir hissim vardı. Tekrar ayağa kalktım, doktora ;, erek: doğru yürü Korkuyorum ! Tefrika: 45 Yazan: Server Bedi Osmana sıkı sıkıya tenbihlerde bulun tısa&mdan... Kendisi, tabir caizse, «ilmi dum ve yalnızbaşıma tekrar İstanbula ensab» mütehassısıdır. İstanbulun her sr indim, avukatı aradım, gene bulamadım. nıfa mensub bir çok ailelerini, bir çok eşYazıhaneden birkaç defa ona telefon hasiiıi gıyaben tanır. Fakat nasıl tanr ettim ve nihayet ertesi gün için bir ran mak? Bütün soylarına soplarına varıncıdevu aldım. Doktor Basriye de telefon I ya kadar: Filân adam kimin nesidir, naettim. Kendisi evde yoktu. Karısı telefo sıl yaşamıştır, kaçmcı evlenişidir, aldığı nu açtı. O gece kendilerini ziyaret etmek kadm kimdir, evvelce bu kadın kimin neistediğimi bildirdim, çok memnun olacak siydi, kimlerle düsüp kalkmıştır, serveti larını söjledi. nedir, nerede tahsil etmiştir, hepsini bilir. Eve geldim, vaziyeti kısaca Zehraya Bazan biz îstanbulun büyük otellerindeanlattım, yemek yedikten sonra nereye ki dansh çaylara gideriz. Nebilenin gözgideceğimi söylemeden çıktım. leri hep öteki masalardadır. Beni dürter: Doktorla karısı beni çok hararetli kar «Bak, bak... Su yeşil elbiseli kadını göşıladılar. Bir koltuğa ilişmiştim. Hemen rüyor musun? İşte Naciye o. Bilmem ne kadın bir sigara verdi ve kocası yaktı. Et paşanın kızı. Ablası bir mühendise kaçtrafımda peıvane olmak istiyorlarmış gibi Kocası...» filân, falan, velhasıl kadın"bütün sülâlesini sayıp döker. bir halleri vardı. Kadm gülüyor: Kadın gülerek kocasma döndü: Siz o gün beni falcı zannettiniz, degil mi? Benden korktunuz! diyordu. Mubalâğa ediyorsun, Basri! Fakat beni bu akşam cezbeden de, Doktor bağırdı: itiraf edeyim ki, sizin o günkü kehaneti Az söylüyorum. Bilmezsîniz beyettizdir, kehanet iddianız... fendi, insanları tanımakta nekadar maDoktor hemen atıldı: hirdir, ben bazan uzak akrabalarımın Beyefendi, dedi, size karımın bir hangi şecere dalından bize mensub olJıuyundan bahsedeyim, yahud da bir ih duklarını unuturum da karım bana hatır kâr bir kadın. Sizi eve bağladı. Zaten pederiniz gibi sakin hayatı seviyordunuz. Fakat ticaret hevesi size amcanızdan gelmişti. Şaşılacak şey, hanımefendi! İşte bu kadar. Mühim birşey mi? Meselâ büyük pederinizin kim olduğunu bilmiyorum. Ha... Durunuz, durunuz... Onu da söyleyim, validenizin babası Konya eşrafından... Pederiniz Kayseride mutasarrıfken... Hayır Kouyada Mektubcu imiş. Valideyi orada tanımı§. ; Ayağa kalktım: Rica ederim, dedim, bunları ne zaman, kimden öğrendiniz? Berberde Zehrayt tesadüf etmeden evvel biliyor mjydunuz? Kocam sizin eve gelmeden evvel de bili/ordur.ı. Cidden garib birşey... Ben hiçbir yere çıkmam, kimse ile konuşmam. Bunları kimden öğrendiniz? Asıl garibi, niçin m^rak ettiniz? Ah beyefendi, küçüktenberi bu, benim tabiatimdir. Birinin ismini duydum mu, hemen, kim olursa olsun, ona dair sualler sora .ı. Kandilli lisesinde adım çıkmıştı. Mektebdeki bütün kızlann şecerehrini aşapı yukan bilirdim. Oturdum ve başımı salladım: Tevekkeli değil, Zehra ile alâka nız... Büyük bir hayret içinde olduğuma inannız! dedim. Basri Bey, kansı hakkındaki iddiası nın sabit olmasına pek memnunmuş gibi arkasma yaslanmış, ayak ayak üstüne atmıştı. Doğruldu: Öyledir, beyefendi, dedi, şayanı hayrettir! Kadına döndüm: O halde, dedim, Zehra hakkındaki müşküllerimi halledecek bir mevkide misiniz? Bu sualim beni onlara karşı da, kendi* me karşı da utandırmıştı. Kadının tebessümü sislendi, gözleri buf lu landı. Yanına ve önüne baktı: Bilmem, dedi, size çok yardım edebileceğimi umuyorum. Kocası birdenbire ayağa kalkarak bana yaklaştı: Beyefendi, dedi, mademki samimî konuşuyoruz, ben size bir hakikati söyliyeyim: Bu Zehra Hanım meselesi ka rımla bana derd oldu. Affedersiniz. A ramızda hergün bunun bahsini ediyoruz. Biz sizi çoktan davet edecektik. Fakat çok mahrem ailevî bir mesele olduğu için cesaret edemedik. (Arkası var')