15 Eylul 1937 CUMHURİYET Çekoslovakyanın banisi Masaryk dün sabah ölclü Çekoslovakyayı kurtaran ve Cumhuriyeti kuran Masaryk'in ömrü mücadele ile geçmiştir Prag 14 (A.A.) M. Masaryk'in vefatı bütün Çekoslovakya'da biiyük bir teessür uyandırmıştır. Vektin geç olmasma rağmen halk, reisin ikametgâhı et rafında toplanmış bulunuyordu. Bu sırada binanm üzerinde dalgalanmakta olan bayrak, yavaş yavaş inmeğe başlamıştır. Kadın, erkek bu manzara muvacehesinde hıçkırıklarla ağlamağa başlamış ve diz üstüne çökmüştür. Bütün Çekoslovakyada matem ilân edilmiştir. Demir bir karyola üzerinde Çekoslo vakyanm müessisi olan zatın yatmakta olduğu Lany şatosunun duvarlan tamamile çıplaktı, ne bir levha, ne de bir tablo vardı. Çekoslovakyanın halâskân o lan Masaryk'in cesedini kaplıyan beyaz örtü üzerine beyaz ve kırmızı güller konulmuştu. Büyük Harbin Çekoslovak lejyonerleri Fransız üniformalannı giy miş oldukları halde muhafızlık vazifesini görüyorlardı. Madenî bir masa üzerinde üç mum yanıyordu. Reisin oğlu, kızlan, torunlan, yeğeni, M. Benes, M. Hodza ve üç doktor cesedin et rafında toplanmışlar, ağlıyorlardı. Prag 14 (A.A.) M. Masaryk'in ölümü haberi, bu sabah saat 6 da Çe koslovak radyosile bildirilmiştir. Bütün umumî ve hususî binalarda bayraklar hemen yarıya indirilmiştir. Sabahleyin saat 5 te M. Hodza, reisin vefatı haberini kordiplomatiğin du vayyeni olan Avusturya sefiri M. Ma rek'e bildirmiştir. Bu sabah ilk çelenkler, Lany şatosuna gelmeğe başlamıştır. Memleketin her tarafında tiyatro ve sinema temsilleri tatil edilmiştir. Prag 14 ( A . A . ) Öğleden sonra Dördüncü Charles Üniversitesi profesörlerinden Hermann Silka, Lany'ye g'decek ve orada Masaryk'in cesedini tahnit edecektir. Heykeltraş Makovsky, ölü nün yüzünün mulajını alacaktır. Cesed, bundan sonra şatonun «Musiki dehlizi» denilen salonunda bir tabut içinde teşhir edilecektir. Cesed, yanna kadar orada Bir memleket yaratan adam! Diinya kadınlığı «Avrupa; medeniyetini Milletler Cemiyeti meşgul oluyor Türklere medyundur» Toplanan evrak muazzam bir yekun tuttu Dün şehrimize gelen maruf profesör, beyanatınBu ayın onunda Cenevrede toplanan da, dünya medeniyetinin teşekkülünde Türklerin Milletler Cemiyetinin 18 inci umumî mühim rolünü kat'iyetle tebarüz ettirdi meclisi ruznamesinde mevcud bir madde bütün dünya kadınlannı fevkalâde alâ kadar etmektedir. Eskiden Milletler Cemiyetinin sık sık kadma taalluk eden meseleleTİe iştigal etmesinden teşvik bulan bazı devletler üç sene evvel dünya kadmlığı vaziyetlerinin gelecek meclisler den birisinde tetkik edilmesi fikrini ortaya atmışlardı. Meselenin büyük ehemmiyetini takdir eden 1935 umumî meclisi bu bususta önceden tetkikat yapılmasma ve bu tetkikatın da iki kısma ayrılmasına karar vennişti. Bu iki kısımdan biri kadmın medenî, siyasî ve hukukî vaziyetlerine dair olup tetkiki Milletler Cemiyeti umumî kâtibliğine; diğeri umumiyetle çalışan kadın vaziyetleri hakkında olarak tetkiki milletlerarası iş bürosuna havale edilmişti. Her iki teşekkül de faaliyete geçmiş, ve bütün devletlere birçok sorgular sor muştu. Gelen cevablar tasavvur edilemiyecek derecede çok ve pek büyük bir hacim teşkil etmiş, bunlann tefrik ve tanzimi de büyük bir himmet sarfına ihtiyac göstermiştir. Devletlerin gönderdikleri resmî raporlardan başka sayreız kadın teşekküllerinin, memleketlerindeki kadın va ziyetlerini anlatan muhtıralan ve düşündükleri tedbirleri gösteren lâyiha ve isti dalar da vardı. Toplanan bu muazzam evrak yığınının muhtevi olduğu başlıca bahisler şunlar dır: Kadmın evinde rve evinin dışmdaki mevkii, zevce, valide, i$çi ve müşteri olarak mevkii, aile, cemaat, iktısad ve siyaset hayatındaki rolü, eskiden kadını tazyik eden ağır tahdidattan kurtulması, gebelik zamanındaki hususî himaye ve sairesi. Milletler Cemiyeti umum kâtibliği ile milletlerarası iş bürosunun himmetile budefa Cenevrede toplanan Milletler Cemiyeti umumî meclisi kadma dair cereyajı çdecek müzakerelerde pek mufassal ve dökümanter vesaike istinad edebile cek ve bütün dünyada kadınhğm yükselmesi hakkındaki arzu ve faaliyetlere müzaheTet edebilecektir. Bütün dünya kadınlığı kendilerine taalluk eden bu meseleleri müzakere edecek Cenevre teşekkülünün 18 inci umumî meclisinin kararlarmı lâyık olduğu ehemmiyet ve alâka ile beklemektedir. Profesör Pittard'ın mühim beyanatı Profesör Pittard ve refikası dün kendilerini İstanbıila getiren vapurda Bayan Afetle bir arada [Baştarafı \ Inct sahıfedei Tarihî bir resim: M. Masaryk, Çekoslovak devletinin istiklâli ilân edildiği gün, riyaset masasında cesinin yüksekliği itibarile memleketine olduğu kadar Avrupaya da aid bir şahsiyetti. Fransız efkân umumıyesi, hayat iştirakinin ve menafi tesanüdünün bağlamakta olduğu dost ve müttefik miiletin matemine heyecanla meşbu bir sempati ile iştirak eder. tur. M. Masaryk, tahsilini almanca olarak yapmağa mecbur bulunduğu Brno lisesinde, bir Çek vatanperveri olmanın icab ettirdıği arkadaş hakaretlerine maruz kaldıkça, Boheme denilen yurdunun 1620 de sagbedilen istiklâlini ona iade etmenin lüzumunu ilk defa olarak şiddetle duymuştu. M. Masaryk, orta tahsilini bitirincc Viyana Üniversitesine girdi, orada Çek talebenin teşkil ettiği bir grupa dahil oldu ve az bir zaman sonra bu grupun riyasetine geçti. M. Masaryk, Harbi Umumide, kendisile elcle vererek, Çe koslovak istiklâli için millî bir şura kuran şahsiyetlerin dostluğunu, işte bu grupa riyaset ettiği tarihlerde kazanmıştır. M. Masaryk'in bundan sonra, Leipzig Üniversitesinde felsefe tahsil ettiğini, oturduğu aile pansiyonunda Mir Gar • rigue ile tanışarak evlendiğini görüyoruz. Fakat, kocasına, siyasî hayatında çok kuvvetle müzahir olan bu müstesna ka dm, Harbi Umumide merkezî Avrupa devletleri aleyhindeki mücadelelerine bir mukabele olmak üzere Avusturyalılar tarafından tevkif ve hapsedilmişti. Vü cudü bu yüzden çok zayıf düştüğü için 1923 senesinde vefat etti. Leipzig Üniversitesinden sonra M. Masaryk'in hayatı, Çek istiklâli uğrunda Taziyet telgraflart Cenaze merasimi ,v 9V ,. . Paris 14 (A.A.) M. Lebrun, Prag'da müteveffa reis Masaryk'in oğlu orta elçi M. Masaryk'e bir telgraf çek miştir. Fransız Reisicumhuru, bu telgrafında ezcümle şöyle demektedir: «Vatanperverlik ve cumhuriyetçilık imanını taşıyan herkes için parlak ve muhteşem hayab bir misal teşkil edecek olan aziz ve namdar babanızın hatırasını Fransızlar hürmet ve minnettarlık hislerile muhafaza edeceklerdir.» M. Lebrun, ayni zamanda M. Benes'e bir telgraf çekerek reis Masaryk'in ölü münün Fransız milletini ked«r ve teessür içinde bırakmış olduğunu bildirmiştir. M. Chautemps, M. Hodza'ya bir taziyet telgrafı çekmiştir. M. Delbos, M. Krofta'ya bir telgraf göndermiştir. Masaryk'in cenaze merasiminde Fransanın ne suretle temsil edileceğine dair henüz bir karar verilmemiştir, fakat sa lâhiyettar mehafilde Prag'a gönderilecek olan heyetin pek muazzam olacağı söy lenmektedir. *** Daimî bir sevgi beslediğım Türkiyeye gddiğimden son derece memnunum. Memleketinize ilk defa 30 sene evvel kafam Türkiye hakkında garbın hura felerile dolu olarak gelmiştim. Bu ilk ziyaretim Türkiye hakkındaki garb telâk kilerinin nekadar yanlıs. olduğunu bana öğretmişti: Bu rlk seyahatten sonra, Türkiyenin garazsız dostu sıfatile Tür kiyeyi ve Türkleri garba tanıtmak için elimizden geleni yaptık. Bu sahada işe başlıyarak, evvelâ Balkan harbi esna sında Pariste ve Cenevrede Türkiye hakkında müteaddid konferanslar ver dim. Umumî Harb esnasında Türkiye nin faydalı dostlan meyanında bulun duğumuzu filen ispat ederek Türkiye hakkındaki safsatalan yıkmağa ve ha kikari olduğu gibi anlatmağa çahştık. yeti elektriğine, kimyasına, bir çok te rakkiyatma rağmen hiçbir kıymet ifado etmiyecek hale gelir. Bu itibarla ilk medeniyeti teşkil eden topluluğun medeni • yet tarihinde çok büyük bir rolü olmuş» tur. Şimdi bu ilk topluluğun ilk defa memleketinizde vuku bulduğunu söyler « sem, Türkl«rin medeniyete yapmı? ol duğu büyük hizmeti meydana çrkarmış olacağımı sanınm. İlk Türk medeniyeti bu suretle memleketinizden Tuna ovas»na, oradan da garba, Avrupaya geç miştir. Dünyanm büyük içtimaî ihtilâlini teşd\ eden bu medeniyeti bizzat size, Türklere medyunuz, zıra bugünkü garb medeniyeti biraz evvel izah ettiğim veçhile temeli Türkler tarafından atılan medeniyete istinad etmektedir.» Bükres konferanst Profesör Pittard bu çok kıymetli sözlerden sonra geçenlerde Bükreşte toplanan koragreden bahsederek demiştir ki: « Profesör Bayan Afet kongrede büyük bir muvaffakiyet kazandı. Kıy metli Türk bilgini kongre tarafından Antropolojık Fizık şubesi riyasetine seçildi ve kongrece fevkalâde takdir edilen ki şayanı dikkat komunıkasyon yaptu Türk Tarih Kurumunun faaliyeti hakkında Bayan Afet tarafından veri len mühim izahat üzerine Türk Tarih Kurumunun mesaisini teksif etmek hususunda kongre şubesi tarafından karara alınan temenninin konferans heyeti u « mumiyesi tarafından da kabul edildiğini tepşir etmekle müftehirim. Bu sene Bükreşte toplanan kongre, gelecek toplantısını iki sene sonra lstanbulda yapmağa karar vermiştir.» Türkiyeyi ikinci ziyaret Dokuz sene evvel, 1928 de, ikinci defa olarak Türkiyeyi ziyaret ettim. O zaman en çok dikkatimizi celbeden hâdise büyük harf inkılâbr idi. Arab hafflerı yerine lâtin harfleri kabul edılmiş, ve muasır Türk dilı ihdas olunmuştu. O vakit, Ankaradan Dıyarbekire kadar imtidad eden geniş sahada tebkiklerde bu lunduk. Her tarafta, en ufak köylere varıncıya kadar halkm yeni harfleri öğ renmek için büyük bir gayret gösterdiğini gözlerimizle gördük. Ankaraya dönüşümüzde, o zamanın Maarif Vekili Necati Anadoluda gördüklerimize dair bir konferans verme mizi teklif etti. Yüksek memurlar huzurunda verdiğim bu konferansta Anado lunun en uzak köşelerinde bile kadınlı efkekli çocuklarla ihtiyarlarm geceleri halk mekteblerine koşarak yeni harflerı öğrenmek için nasıl çahştıklannı anlat tım. Bugün Istanbula ayak basar basmaz yakm geçmişin bu kaybolmaz hatıralarının bende tekrar canlandığını hissettim. Bahusus ki son seneler zarfmda Türkiye ilim sahasında dünyayı hayrette bırakan terakkiler kaydetmiştir. Türk Tarih Kurumu bugün Türklüğün ilk tarihini ta mamile meydana çıkarrruş bulunuyor. Diğer taraftan, ayni Kurum tarafından yapılan hafriyat neticesmde Eti medeniyetinin karanlık noktalan da aydınlatıl mıştır. Bu ilmî çalışmalar sayesinde bugün Türk orijininin tam ve hakikî tarihini öğrenmiş bulunuyoruz. Sazlıdere bataklığı kurutuluyor Edirne (Hususî) Edırnede sıtma bakımından çok zararlı Sazlıdere ismin de bir dere vardır. Bütün yatağı sazlı olmakla beraber Merice on beş kilometro mesafede yatağını tamamile kaybeder ve derenin bütün suyu ovaya yayılarak büyük göller teşkil ederdı. Sazlı derenin civarındaki köyler bu göller yüzünden çok sıtmalıdır. Köyleri bu felâketten kurtarmak için srtma mücadelesi Sazlıderenin mecrasını açmıya ve derenin suyunu Meriç nehrine vermeğe karar vermiş M. Masaryk, talebesi ve halefi M. ve hemen işe başlamıştır. Beneş'le bir arada Sıtma mücadelesinm heyeti fenniyesi mütemadi bir mücadele ile geçmiştir. tarafından yapılan proje üzerine Meriç Çekoslovak istiklâlini kurtaran M. nehrinden itibaren Sazlıderenin mecrası Masaryk, Çekoslovak Cumhuriyetini açılmıya başlanmıştır. Trakya umumî Müttefiklere kabul ettirdikten sonra 14 müfettişi General Kâzım Dirik ile Edirne teşrinievvel 1918 de bu cumhuriyeti resmen ilân ederek Versailles muahedsine dercettirmiş ve birkaç gün sonra, 14 teşrinisani 1918 de ilk Çekoslovak millet meclisi tarafından alkışlarla Cumhurreisliğine intihab olunmuştur. Çekoslovak kanunu esasisi, her reisicumhurun, yedi sene için intihab edileceğini ve iki defadan fazla intihab edilemiyeceğini kaydeder. Bu hükümden, yalnız o, cumhuriyetin banisi olan M. Masaryk, istisna edilmiştir. Kanunu esasinin buna dair olan maddesinde «M. Thomas Masaryk, hayatında kaç intihab günü varsa o kadar defa intihab edilebilecektir» diye yazılıdır. Bununla beraber, M. Masaryk, hayatını vakfettiği Çek istiklâlini kurtardıktan Trakya Umumî Müfetişi Kâzım Dirik köylülerle beraber çahşıyor ve onu ideal rejim olan cumhuriyete kavuştuktan sonra, sonsuz didinmelerle Valisi Niyazi Mergen bu işi görmek üyorulan vücudünü dinlemek ihtiyacını zere bizzat kanal başına kadar gelmiş duymuş ve Riyaseticumhur makamını, ler ve köylü ile bir hizada kanal içinde bütün siyasî hayatında en kıymetli mesai kazma ve çapa sallamışlardır. Köylünün arkadaşı olan M. Benes'in kuvvetli elle sağlığı namına atılan bu adım daha ileririne bırakmîştı. lere kadar devam edecektir. M. Masaryk, Riyaseticumhur mev kiinden çekildikten sonra milletin kendine Kamyon kazasında ölen katahsıis ettiği şatoda istirahate çekilmişti. dmın hüviyeti anlaşıldı Bundan on beş gün evvel hastalanmış, ve Evvelki gece Ortaköyde bir kamyon yapılan bütün tedavilere rağmen kendisi kazası olmuş, bir kadın ölmüş, Şahinde ni kurtarmak kabil olmamış ve dün sa admda bir kadın da tehlikeli surette yabah 88 yaşında olduğu halde hayata ralanmıştı. ölen kadınm Ortaköy tütün deposu gözlerini kapamıştır. amelelerinden Huriye olduğu anlaşıl Millî şefini kaybeden dost Çekoslovak milletine en derin taziyetlerim>7İ sunanz. mıştır. Masaryk'in hayatı Çekoslovakya istiklâlini iade eden, Çekoslovak Cumhuriyetinin temelini a tan Thomas Masaryk'in hayatı, gerek hususî, gerek siyasî noktai nazardan çok şayanı dikkat safhalarla doludur. M. Masaryk'in babası Marovia'nın Hodonin kasabasında arabacı, annesi, Viyanada saraya mensub kadınlardan birinin yanında oda hizmetçisiydi. Bu kadar mütevazı bir ailenin çocuğu olan M. Masaryk'in, senelerce memleketinin mukadderatını elinde tutmuş ve bugün, yalnız Çekoslovak milletinin değil, bü • tün dünyanın hürmetini kazanmış olması, müstesna fıtratınm en büyük misalidir. M. Thomas Masaryk, 1850 senesinde, babasının arabacıhk ettiği Hodonin kasabasında dünyaya geldi. Oğlunu yüksek mevki sahibi görmek istiyen her baba gibi, M. Masaryk'in babası da, evlâdı için iyi bir meslek aramış ve ona, o tarihte arabacıhktan tam bir derece yüksek bir paye olan nalbandlığı münasib görmüştü. Masaryk, ilkmektebi biti rir bitirmez, kasabanın nalbandı yanına çıraklığa, oradan, gene babasının teşebbüsile, bir çilingirin, daha sonra da bir demircinin yanına girdi. İlkmektebi yeni bitirmiş küçük bir çocuk olan M. Masaryk, demircinin yanında çıraklık ettiği tarihte, bir gün çeşmeden, elinde su dolu kovalarla dükkâna avdet ederken yolda birdenbire, eski muallimlerinden M. Ludwig onu tanımış, derhal annesine müracaat ederek, zekâsmı, öğrenme merakını, okuma kabiliyetini mektebdeyken çok yakından gördü • ğü bu çocuğu daha başka bir istıkbale hazırlamak lâzım geldiğini söyliyerek kadını ikna etmişti. Masaryk o gün, muallimle birlikte, Cejkovice mektebine gitti, talebeye nezaret etmek üzere mubassırlığa tayin edildi. M. Masaryk'in, ilim ve felsefenin en yüksek derecatma yükselmesinde ilk merhale olan Brno lisesi, onu, memîeketinin en yüksek riyaset mevkiine yüksel ten yurdseverlik duygularının da inkişafa başladığı ilk entelektüel muhit olmuş Madam Pittard'ın sözleri M. Masaryk, şatosunun bahçesinde, at üzerinde kalacak, müteakıben meşalelerin ziyası altında ve süvarilerin teşkil edeceği a layla Prag'a getirilecektir. Cesed, önümüzdeki pazartesi gününe kadar şatonun bir salonunda teşhir olu nacaktır. Cenaze merasimi, ihtimal pazartesi günü yapılacaktır. Masaryk, ihtimal Lanyde defnolunacaktır. Prag 14 (A.A.) Reis Masaryk'in cenaze merasimi, herhalde önümüzdeki pazartesi gününden evvel yapılmıyacak tır. Müteveffanm cesedi birkaç gün Prag şatosunda bir tabut içinde teşhir edilecektir. Müteveffanm Madam Masaryk'in Lany mezarlığındaki merkadi yanına defnedilmesi muhtemeldir. Maamafih henüz kat'î hiçbir karar ittihaz edilmemiştir. Büyük hakikat Nazırlar meclisi toplamyor Prag 14 (A.A.) M. Benes, Lanyden Prag'a avdet etmiştir. Prag'da nazırlar meclisi, bir içtima akdetmiştir. Fransada teessür Paris 14 (A.A.) M. Masaryk'in ölümü haberi, Pariste derin bir heyecan tevlid etmiştir. Fransız efkân umumiye sine göre Masaryk, Çekoslovakya vatanının ba'sibadelmevtini ve Çekoslovak cumhuriyetinin teessüsünü hemen hemen efsanevî bir tarzda temsil etmekteydi. Çekoslovakyanın birinci devlet reisi oyna roakta olduğu beynelmilel rol ve düşün Tarih Kurultayında söyliyeceğim ve her yerde daima tekrar edeceğim veçhile Türkler yüz binlerce senedenberi da ima yurdlarında bulunan insanların halefidir. Bu hakikati Tarih Kurultayında daha etraflıca anlatmağa çlışacağım. Şahsî kanaatime göre tarih insanla Kurultay ve sergi hazırlıklart başlar. Bu itibarla, ilk insanların Türk Bu ayın yirmisinde büyük merasimle yurdunda yaşamış olmasana göre ecdadıaçılacak olan İkinci Tarih Kurultayı hanuz Anadoluda yaşamıştır. zırlıklan ilerlemektedir. Profesörün tezi Kongre ile beraber Tarih Kurultayı Tarih Kuprultayında okumak üzere hazırladığım tezin mevzuu şudur: «Ne sergisi ve Daimî Resim Müzesinin tanziolitik (Taş devrinin son kısımlan) dev mi de bitmek üzeredir. Müze haline korinde ön Asya ile Avrupa arasındak nulan galeriye eski ve yeni Türk san'atkârlarının muvaffak olan resimleri asıl münasebat.» Bu raporda yüz binlerce seneden maktadır. Müzenin kapısına [Resim ve beri garbda milletlerin avcıhk ve balık Heykel Müzesi. Atatürkün emrile 1937 çılıkla iştigal ederek bir nevi göçebe ha de tesis edilmiştir] ibaresini taşıyan bir yatı yaşadıklan ve bu vaziyetin ilk me levha konulmuştur. Tarih sergisinin de, dünya kültür âledeniyetin kuruluşuna kadar devam ettiğ anlaşılmaktadır. İlk medeniyet dediği minde bir hâdise teşkil edecek olan Kumiz hayat; köpeğin, ineğin, atın ehlileş rultayın ehemmiyetile mütenasib bir zentiri'lmesi ve başta buğday olmak üzere ginlik arzetmesine çahşılmaktadır. Ser hububatın keşfile başlamıştır. Bu iki gide dünya medeniyetinde Türklerin romühim amil sayesinde insanlann göçeb' lünü, cumhuriyetimizin terakki ve inkı • hayatına nihayet verilmiş, nüfusu artma Iâblarını tebarüz ettirecek kıymetli eserğa başlamış «millet» ismi verilebilecek ler teşhir olunacaktır. Serginin bir kısmı şekilde topluluklar hasıl olmağa başla da Tarih Kurumunun faaliyet ve mesamıştır. Bugünkü medeniyetin elinden isini izah eden istatistiklere, grafiklere ve hububatı alırsak, Yirminci asır medeni şemalara ayrılmıstır. Profesör Pittard'la beraber üçüncü defa olarak memleketimızi ziyaret eden Bayan Pittard da şunları söylemiştir: « Otuz sene evvel Türkiyeye geldiğimizde ilk defa tamdığımız Türkler Türk köylüleri idi. Karadeniz sahilleriade tanıştığımız Türk köylülerinin bize karşı gösterdikleri büyük hüsnü kabul ve büyük misafirperverlıkten fevkalâde mütehassis olmuştuk. Ayni misafirperver lığe ve âlicenablığa bilâhare Anadolu nun her tarafında tesadüf ettiğimiz za man bu şayanı dikkat meziyetlerin Türkler nezdinde bir an'ane halinde mevcudiyetine kani olduk. Bu meziyetler Türklerin eski medeniyetinın inkâr edil mez delilidir. Zevcim hâdıselerin flmî cephesini tetkik ederken, ben de ruhî ve ahlâkî tarafları tetkik ederek ihtisaslan mı iki roman halinde neşrettim. İlk ro manım «Anadoluda» (En Anatolie), ikinci romanım da Kayserideki Mahperi lejandından mülhem olarak «Princesse de Lune» adım taşımaktadır.»