25 Ağnstos 1937 CUMHUEtYET Manevra intıbaları Misafir heyetler Dün Büyükadaya gittiler, bugün de Boğaziçini gezecekler (Baştarafı 1 Inci sahifede) Misafirler bu sabah da saat 10 da Şirketihayriyenin Boğaziçi iskelesinden hususî bir vapurla hareket ederek Rumeli sahilini takiben Boğazın methaline kadar gidecekler ve saat 11,30 da Tarabyada karaya çıkıp öğle yemeğini Tokatlıyan otelinde yiyeceklerdır. Saat 16 da Tarabyadan hareket edilecek, vapurla Anadolu sahilini takiben Köprüye, oradan da otele dönülecektir. Misafirlerden bir kısmı bu akşamki ekspresle, bir kısmı da yarm memle ketlerine döneceklerdir. Satın alınamıyan silâh: Akdenizde tecavüz hâdiseleri bütün Ayrupayı işgal ediyor Bir Ingiliz gazetesi Boğazlar muahedesini imzalıyan devletleri içtimaa çağırmamız ihtimalinden bahsediyor {Baştarafı l tnci sahilede) «Adalar denizindeki denizaltı gemi leri harekâtından maksad, Rusyadan Valencia hükumeti topraklarma erzak ve mühimmat gitmesini menetmek, halkı aç bırakarak teslime mecbur eylemek üzere Çanakkale Boğazmm ağzmı kapatmaktır. Montreux muahedesi mucibince Bo • ğazlar her devletin ticaret gemilerine serbest ve açıktır. Bu vaziyeti tetkik için Türkiye hü kumetinin mezkur muahedede, Ingiltere de dahil olduğu halde imzası bulunan devletleri bir içtimaa davet eylemesi ih timal haricinde değildir. Manevî kuvvet Yazan : Abidin Daver Ordumuzun en büyük üstünlüğü harb sanayii fabrikalarının yapamadıkları ve yapamıyacakları manevi silâh ve kuvvetimizdir Gemiye muhafız verildi Prt Vindres 24 (A.A.) NoemiJulia gemisine açık denizde refakat et * mek üzere buraya bir Ingiliz torpito muhribi gelmiştir. Paris gazetelerinin mütaleaları Yugoslav matbuatımn manevrala' rımtza dair hararetli neşriyatı Belgrad 24 (A.A.) Avala ajansı bildiriyor: Türk ordusunun manevralarım bü yük bir dıkkatle takib etmiş olan bütün Yugoslav matbuatı Türk askerinin parlak meziyetlerirü ve Türk zabitlerinin yüksek iktidarlarını tebarüz ettirmek tedır. Gazeteler, dün geniş başlıklar altmda manevralar esnasmda Trakya Umumî Müfettişi Kâzım Dirik tarafın dan ecnebi askerî mümessillerin şere fine Edirnede verilen ziyafette Yugos lavya ordusu erkâmharbiye reisi Ge neral Nediç tarafından söylenen nutku dercetmektedirler. Gazeteler, bilhassa General Nediç'in nutkundan yeni Türkiyenin gerek askerî, gerekse sosyal ve kültürel sahalarda elde ettiği mühim terakkilerden bahseden kısmıru ehemmiyetle kaydetmektedirler. Bir Bulgar gazetesinin mütalealart Manevralarda kahraman Mehmedcik işte tanklara böyle hücum edlyordu Birinci ordunun Trakyada yaptığı nanevralar pazar günkü büyük geçid resnile bittL Türk ordusunun mücehhez buunduğu son sistem muharebe vasıtalarıım hepsi en ağır topçu müstesna kumandanlann, misafir askerî heyetlerin ve lalkın önünden geçtiler. Bu, bir geçiş değil; Büyük Manika köyünün şimalindeki sırtlardan coşkun bir selin akışı, git tikçe büyüyen bir çığın yuvarlanışı gibi heybetli birşeydi. Bu yıl, harb vasıtaları bakunından, ordumuz daha zenginleşmişti. Geçen senelerdekinden fazla olarak görülen şeyler şunlardı: Evvelce mevcud olanlara nisbetle çok süratli avcı tayyareleri, Hem tanklara, hem tayyarelere karşı kullanılan 20 milimetrelik, bindirilmiş yeni makineli toplar, Motörlü birliklerin kumandanla rına mahsus altı tekerlekli arazi otomo billeri, Motosiklet taburu, Bindirilmiş alaya verilen bindirilmiş piyade ve sahra bataryalan, Onbeşhk ağır obüslerin hayvan yerine traktörle çekilmesi. Bnlar, ordunun motörleşmesine doğru geçen yıldanberi, bir adım daha atılmış olduğunu göstermektedir. Bununla beraber, ordunun silâhlarında ve diğer her türlü malzemesınde, elbette, bizim görmedığimiz başka yenihkler de vardır. Atatürk Türkiyesi, bütün meslekî hayatlan harb içinde geçmiş, büyük askerlerin iş başında bulunduğu bir memlekettir. Türkiyenin dış politıkasının şia n «sulh» olmakla beraber, sulhu ancak ve yalnız süngülerin muhafaza ettiğini, bütün devlet adamİanmız gayet iyi bilirler. Harb mektebinin ateşli tecrübesinde yetişen Türkiye ricali, istiklâlin ve yurdun ancak ve yalnız kuvvetli bir orduya dayanan varlıklar olduğunu, anlamış realist insanlardır. Şefleri gibi, bu hakikati anlıyan Türk milleti de, ordusu için, hiçbır masraftan kaçınmamakta, hiçbir fedakârlıktan çe kinmemektedir. Onun içindir, ki Türk ordusunun, Garbın en modern orduları gibi, teslih ve teçhiz edilmiş olduğunu manevralarda bir daha gördük. Fakat, Türk ordusunun, son manevralarda bir takım başka silâhları daha tecelli etti ki bunlar, alelâde silâh ve teçhizat gibi, asla para ile satın alınamaz. Onun için de bazı en zengin milletlerin ordularında büe bol bol bulunmaz. istıhkâm, süvari, motörlü ağır topçu kıt'alan marşlar söyliyerek dönüyor lardı. Bir halk tabirile hepsi çakı gibi idiler. Trakyanın yolsuz, tozlu, sı cak ve susuz ovalarında iki haftadan fazla bir zamandanberi, seferî bir hayat geçiren, son bir hafta içinde ise çetin bir muharebe manevrası yapan kıt'alar, cidden çok diri, çok canlı ve neşeli idiler. Askerin bu hali biri maddî, diğeri manevî iki sebebden ileri geliyor: Maddî sebeb: Bütün birlikler, gamî zonlannda ve kışlalarında da, aşağı yukan, daima ayni hayab yaşıyorlar. Asker son derece idmanlı olduğu için, manev ranın bütün meşakkatlerine gayet iyi muka\emet etmiştir. Beden idmanlı olunca tabiidir ki insan sıhhatli ve neşeli olur. Fakat bu neşe bahsinde manevî sebeb de işe kanşıyor. Türk, asker olarak yaratılmıştır. Muharebe taklidi de olsa, ma nevra, onun hoşuna gidiyor. Türk askeri, vazifesini hiçbir vakit angarya telâkki etmediği ve zevkle yaptığı içindir, ki uykusuzluğa, yorgunluğa, toza, sıcağa, susuzluğa daha iyi tahammül ediyor ve asla neşesini kaybetmiyor. İşte para ile satın alınamıyan manevî silâhın tecelliyatından biri. Bu Alman zabiti, Türk ordusunun manevra tenkidinde, «Hazarda, öğrendiklerinizin onda birini harbde yapabilir seniz zaferi şimdiden size tepşir ederim» dedi. Genelkurmay Başkanı, hiç şüphesiz, doğru söylüyor. Bugünkü dünya büyük erkânıharbiye reislerinin en güzidelerinden biri, belki de birincisi olan Mareşal, «öğrendiklerinizin onda biri» derken askerliğin her orduda öğretilen ve öğrenilen teknik bilgilerinden bahsediyor; yoksa ısmarlanması kabil olmadığı gibi öğrenılmesi ve öğretilmesi de kabil olmıyan ilâhî kudretten, «manevî silâh ve kuv~ vet» ten bahsetmiyor. Türk ordusunun harbederken hazarda, manevrada yaptıpının on misli daha iyisini yapacağını muhterem Mareşal gözlerile gördüğü için, herkesten iyi bilir. Mehmedcik, belki öğrendiklerinin onda dokuzunu unutabilir; fakat onun kanındaki «manevî kuvveb> muharebede eksilmez, bilâkis on misli artar. Türk ordusunun esrarlı silâhı ve korkunc kudreti işte bu gözle görülmiyen «manevî kuvvet» tedir. Büyük Harb de, Çanakkale muharebelerinden evvel, bir Alman erkânıharbi, Türk arkadaşla rına ikide birde şunu söylermiş: « Monşer, sizin ordu, Ingiliz, Fransız ordularına dayanamaz.» keskin manevî silâhının müthiş kuvvetini göremiyen bir adamdı. O, yalnız zavahire, maddiyata, silâh ve teçhizata, ce pane ve malzeme bolluğuna bakarak hesab yapıyordu. Fakat mücadele, başla yınca Alman erkânıharb zabitinin gözüne görünmiyen Türkün manevî silâh ve kuvveti işe karıştı ve Türk ordusu, İngiliz, Fransız ordulanna, dünvaya parmak lsırtacak bir şekilde, dayandı. Mısır Kralmın yeğeni Istanbulda (Baştarafı 1 tnci sahifede) Mısırın dahilî vaziyeti hakkında sorulan bir suale cevaben Prens şunlan söylemiştir: « Halihazırda dahilî siyaset bakı mından Mısırda büyük bir faaliyet vardır. Kapitülâsyonlann lâğvı üzerine Montreux konferansında verilen karar ların tatbikile uğraşılmaktadır. Geçen lerde hafif tîrtib bir de kabine buhranı geçirdik, fakat Başvekilimiz Nahas Paşanm mehareti sayesinde bu tehlikeyi de atlattık. Mısır halkı, çok sevdiği Kral Faruğa derin bir sadakatle bağlı bulunmaktadır. Mısır hududlannın emniyetine dair teminat verildiği takdirde Mısınn Itaiyan İmparatorluğunu tanıyacağına dair ve rilen haberler doğru mudur? Bu hususta size kat'î birşey söy • liyemiyeceğime müteessifim. Yalnız şu nu diyebilirim ki, biz umumiyetle bülün komşularımızla iyi geçinmek isteriz. Bu sebeble bütün komşulanmızla anlaşmayı samimiyetle arzu ederiz. Mısırın Asya paktma iltihakını muhtemel addeder misiniz? Simdilik zannetmiyorum. Herhalde dört beş seneye kadar bu gibi bir ihtimal derpiş edılemez, zira halihazırda Mısır hükumeti Asyadaki hududların dan ziyade Afrika hududlannın emniyetini teminle mesguldür. Türkiye Mısır münasebatı bu çerçeve haricinde kalan ve tamamile kardeş mahiyetini haiz bulunan müstesna bir vaziyettedir. Türkiye ile iktısadî münase batımız da mucibi memnuniyettir. Bu nunla beraber, bu münasebatın daha ziyade terakki ve inkisafı için mütekabiien büvük gayrçtler sarfedilmektedir.» Sofya (Hususî) 22 ağustos ta rihli (Zora) gazetesi (Türkiye neden ecnebi denizalü gemilerinin Boğazlarda görünmesine karşı hassastır) başlığı al tında şu başmakaleyi neşretmektedir: «Montreu* kcmferanslnda Bulgaristanın da imzaladığı Boğazlar itilâfı ile, Karadeniz ve Çanakkale Boğazlan bir nevi Türk nehri haline getirildi. Bugün Türkiyenin Boğazlardaki hukuku, Tuna nehrinin her iki sahilini tutan bir devletin hukukunun aynıdır. Onun için de Türk mehafili bazı ecnebi denizaltı gemilerinin Boğazların önünde, içinde ve Marmarada görünmesine karşı asabileşmektedir. Çünkü Boğazlardan geçebilmek Türk ma kamatı huzurunda bütün normalitele rini icra etaıi§ ticaret gemilerine taalluk etmektedir. Bu ticaret gemileri bir nevi Türk nehrinden geçtikleri için tamamile Türkiyenin himayesi altındadırlar. En nihayet ecnebi denizaltı gemilerinin Türk kara sulannda görünebilmesi, Türkiye nin oradaki otoritesini ihlâl etmektedir. Paris 24 (A.A.) îspanya meselesi ve bilhassa Bozcaada civarındaki ta arruzlar meselesi, bugünkü gazeteleri işgal etmektedir. Echo de Paris, diyor ki: «Bozcaada civarında yapılan taarruzlar, umumiyetle General Franco'nun tahtelbahirlerine atfedilmektedir. Bu is nad, teemmüle değer. Almanya ile İlalya Londra komitesine Valencia ile Bourgos tahtelbahirlerinin ayni zamanda tes i limini teklif etükleri zaman, hükumetçi • lerin bir tahtelbahir filosuna sahib oldukları, General Franco'nun elinde ise ser •* 1 vis halinde ancak iki denizaltı gemisi bur lunduğu anlaşılmıştı. General Franco nun o tarihtenberi Akdenizde bu kadar mükemmel bir zabıta servisi temin etmesine medar olacak yeni tahtelbahirler satın almış olduğunu kabul etmek mi lâzımdır? Diğer herhangi bir faraziye, neticeleri çok ağır bur takım tahminlere yol açar, çünkü bu takdirde üçüncü bir devletin faal surette müdahalesi ihtimalini derpiş etmek zarureti hasıl olur.» HumarHte gazetesi, Fransa ve Ingiltere tarafından ittıhaz edilmiş olan bahrî müdafaa tedbirlerınden bahsederek di yor ki: Fakat, Türk ordusunda, manevî kuvvet kendini manevradan ziyade, hakikî harbde gösterir. Çünkü manevrada, da ha ziyade nazarî hükümlerle askeri durduran hakemler muharebede yoktur. Hakemlerin yerine düşman ateşi kaim olur ve işte bu düşman ateşidir ki Türk askerinin maneviyatını kamçılar; Mehmedciği, korkunc bir yenmek hırs ve heyecanı sarar; ve o vakit Türk süngüsünün önüne durulmaz. Bu da, o hiçbir yerden satın alınamıyan manevî silâhm başka bir tecellısidir. Bizim en büyük üstünlüğümüz, harb Bizim ordumuzdan daha iyi manevra sanayii fabrikalarının henüz imaline muyapan bir ordunun, bizim ordumuz ka dar iyi harbedemeyişinin sebebi, işte, bu vaffak olamadıkları ve asla da olamıyacakları satın alınamaz «manevî silâh ve «manevî kuvvet» tir. kuvvetimiz»' dedir. ABİDİN DAVER Büyük Mareşal Fevzi Çakmak, son Yerli Mallar Pazarı Postası Yerli Mallar Pazarlan, cYerlı Mallar Pazarı Postası) adile şımdihk üç ayda bir çıkacak bir moda mecmuası neşrme başîamıştır. Bu mecmuanın alelâde bir moda ve reklâm broşürü olmıyacağı anlaşılıyor. Mecmua, okuyucularına hitab eden yazısmda, intişar sebebini şöyle izah ediyor: «Millî bir kalkmma davası olarak devlet ve milletin elbirliğile ileri gö türülen endüstrüeşme çalışmalarının memleketimizdeki mkişaf seyri hakkında en doğru ve en yeni malumatı ver miye çalışırken ayni zamanda Türk milletinin endüstri tarihi hakkında da alâka ile takib edileceğinden şüphe etmediğimiz makaleler neşredeceğiz. Mecmuamız, kıymetli okuyucularım en son modaîar hakkında daimî surette aydınlatmayı, başlıca vazifelerinden biri telâkki etmektedir. Kadm ve erkek giyimini alâkadar eden her türlü eşya üzerinde vücude getirilen yenilikleri günü gününe takib ederek yazı ve re simlerle tamtmıya çalışacağız.» Mecmuanın ilk sayısında kadm elbiseleri modası hakkında bir yazı ile Türkiyede pamuk ve pamuklu endüstrisi hakkında bir makale, «kibar bir erkek ne giymeli?> sualine cevab veren bir yazı, güzel moda, ve fabrika resimleri vardır. Mecmuanın renkli kapağı Berlinde bir resim akademisinde profesör olan güzide ressamımız Kenan tarafından yapılmıştır. İktisad Vekiiinin İzmir sporuna alâkası «Londra ve Parisin Italya ve Almanyanın yalnız îspanyayı fethetmek için harbetmekte olmayıp belki daha geniş maksadlar peşinde koşmakta olduklarım gösteren bir takun harekât icra etmekte bulunduklarını anlamış olmaları memnu Diğer taraftan hakikaten ecnebi de niyete şayandır. nizaltı gemileri yalnız Boğazlara değil, Valansiya hükumtinin Marmara denizine de girebiliyorlarsa, O Cenevredeki teşebbüsü zaman İstanbulun ve Marmara sahilin Cenevre 24 (A.A.) Giral'in dün deki büyük küçük şehirlerin müdafaası Milletler Cemiyeti Umumî Kâtibine vunasıl temin edilebilecektir? ku bulan tebligatı üzerine Cenevre müBugün ortada görülen şudur: Türki essesesi lspanyol meselesile meşgul ol ye Boğazların bekçisidir, ve Türkiyenin mağa başlamıştır. Boğazlar üzerindeki hakimiyeti bugün Ispanya hükumeti, bildirdiği vaziyetin bir imtihan geçirmektedir.» tetkikı için konseyin fevkalâde olarak Dün görülen denizaltı gemisi toplanmasına ihtiyac olup olmadığı hakDün bir gazete, guya meçhul bir da kında bir karar vermek işini konseyin renizaltı gemisinin Anadolu yakası sahilleisine bırakmıştır. rinde görlüdüğü şeklinde bir haber ver Vaziyetin, konseyin 10 eylul olarak mişti. Havadisin aslı olmadığı anlaşılmış tesbit edilmiş olması alelâde içtima taritir. Suadiye önlerinde görülen denizaltı hine kadar beklemeğe müsaid mi olduğu, gemisi, filomuza mensub tahtelbahirler yoksa konseyin süratle içtimaa davet den birisidir. edilmesi mi lâzım geleceği hususiarım tesbit etmek vazifesi şımdi Baltık mem leketlerinde bir seyahat yapan Avenol'ün Salamanca 24 (A.A.) Radio yardımile bir karar ittihaz edecek olan Nacional, bilhassa dün saat 11 de Santander cephesindeki vaziyet hakkında Londradaki Ekvatör sefiri Quevedo'ya düsmektedir. atıdekı teblıği neşretmıştır: Yeni bir ileri hareketi yapılmıştır. KıIspanya hükumeti konseyin davet e taatımız, Cojino kasabasmı ve Tonto dümesini sarahaten istememekle beraber dağını işgal etmiştir. vaziyetin vahameti böyle bir içtimaı icab Biskaya cephesinde kıtaafrmız, Cas ettirdiği kanaatini izhar etmişitir. tro Urdıales ve Montecueto'yu v e bir Eğer Quevedo'nun yapacağı tahkikat çck kasabaları işgal etmiştir. neticesınde konsey azalarınm ekseriyeti Salamanca 24 (A.A.) Umumî konseyin darhal toplanması lâzım geldi» karargâh tarafından neşredilen bir teb ğmi ileri sürecek olurlarsa konsey ayın l'ğde pazartesi akşamı Santander eyale sonunda yalnız lspanyol işlerile meşgul i.nds faaliyette bulunan nasyonahstlerın olmak üzere fevkalâde olarak toplana mahsus derecede ilerledikleri bildırilmek caktır. ı^dir. Ingiltere, Bilbao'dan demir Navar livası Cabana de Los Llanos ithaline başlıyor ve S:erra Calva sırtlarile Reınosa'dan Londra 24 (A.A.) Franco kıt'aTorrelavjga'ya giden yol arasındaki hatları tarafından Bilbao'nun zaptındanbcri tı işgal etmişlerdir. İşgal edilen hat To Ispanyadan demir madeni ithal etmiyen relavega'ya bsş kilometroluk bir mesafeGal memleketi yakında yeniden ithalâta dedir. baslıyacaktır. Zaptedilen istihkâm Bu memleketin, kısmı azamı İspan Bdbao 24 (A.A.) Asilerin bil yadan gelmek şartile senede bir milyon bao ile Santander arasmda en mühım tonluk maden ithal ettiği malumdur. ıstihkâm olan Castro Urdiales'ı zaptetBu seneki ithalât Bilbao'nun zaptına tikleri bildirilmektedir. kadar yarım milyon tona baliğ olmuştuı. İhtilâlci tayyareleri üç şehri yıktı t Ispanya hâdiseleri Para ıle satın almması mümkün olmıyan bu silâh «manevi kuvvet» tir. Bir miüetin damarlarmm içinde, kanmın içinde gizli olan bu manevi kuvveti, hiçbir tophane dökemez, hiçbir baruthane yapamaz. Onun için de esasen mevcud bulunmadığı takdirde, para ile satın alınamaz. Türk ordusu, bu siparişi ve imali kabil İktisad Vekiiinin, İzmirde sporculara ziyafeti ve Vekil İpar yatında... olmıyan manevî silâha, her ordudan fazîzmir (Hususî) İktisad Vekili, İz nun bu alâkasmdan çok mütehassis olla sahibdir ve sahib olduğunu, her zaman ispat etmiştir. Misalleri biliyorsunuz; mirde deniz sporunun ihyası hususunda muşlardır. büyük bir alâka göstermiş ve bu me tekrar saymağa hacet yok! Fuar kupası maçlarına pazar günü yanda Liman Umum müdürüne yapıladevam edilmiştir. Ordunun muhtelif krt'alanm manev cak yüzme havuzu için direktifler verAlsancak takımı çok güzel bir oyunla rada, resmigeçidde ve garnizonlarma miştir. 32 Üçoku yenmiştir. Maamafih her iki dönerken yürüyüş halinde gördüm. GeVekil, burada iken şarpi yarışlarmı, takam, mevsimin en muvaffak bir oyuçid resminden sonra, Çerkezköy Saray yüzmeleri takib etmiş, genclere kotra nunu çıkarmışlardır. Yamanlar spor taşosesinae, Doğucu bir toz bulutu içinde, sında ve İnciraltında ziyafet vermiştir. kımı da Demirspor takımını 4 0 yen piyade, dağ topçusu, sahra topçusu, Gencler, Vekilin ve İzmir meb'usu meğe muvaffak olmuştur. Ingiliz Başvekilinin avdetinin Valansiya 24 (A.A.) Santandersebebi den bildırildiğine göre asilerin tayyare Londra 24 (A.A.) Siyasî meha leri, Torralaveja ve Arenas de Iguna kasabalannı enkaz haline getirmij ve bir filde tebarüz ettirildiğine göre Başvekil M. Chamberlain'in bir ıkı gün kalmak çok telefata sebebiyet vermiştir. Bir Ingiliz gemisi bombardıman üzere Londraya avdeti umumî siyasî vaziyetin fena inkişaflarını gösteren bir deedildi Perpignan 24 (A.A.) Momei • lil gibi telâkki olunmamalıdır. M. ChamJulia admdaki îmgiliz vapuru, Bareslon'a berlain'in avdetinin sebebi Kralın misafigiderken bir bombardımana maruz kal ri olarak Balmoral şatosuna gitmeden evvel dahilî ve haricî vaziyet hakkında mıştır. malumattar olmak arzusudur. M. ChamVapurun kaptanı dün sabahleyin berlain'in Londrada kalacağl bu iki gün bir tayyarenin iki bamba aimı? ve bunların vapurun kıç tarafına 12 metro u esnasmda hiçbir kabine toplantısı yapılzağına düşmüş olduğunu beyan etmiştir. mıyacaktır. Nazırlar arasında yalnız M, Eden ve Lord Halifax, bu haftanm or * Vapura isabet vaki olmamıştır. talanna doğru Londraya döneceklerdir. İngiltertnin proteatosu Londra 24 (A.A.) Ingiliz bah Franco Çeklerin girmesini menetH Londra 24 (Hususî) General riye makamatı, Nomei Julia vapuru nun bombardımanını lspanyol asilerinin Franco, Çekoslovak tebaasının ihtilâl bahriye makaman nezdinde protesto et cilerin elinde bulunan mıntakalara gir « mesini yasak etmiştir. miştir.