24 Temmuz 1937 CUMHURÎYET ASKERLIK BAMISLERI aponya icabında 12 mil yon asker çıkarabilir Bu kuvvetin 3,800,000 kişisini bir anda cepheye gönderebilecek kudretiedir Şaşılacak birukalâlık nümunesi \BastaraH l inci sahitede] Durieux'nün Antakyadahi beyanatı Bir maznun ıçın verilen rapor şimdiki şeklinde yapumamalıydı. Hâdi seler bu kanaalimin doğruluğımu ispat edecektir. Siyasî bakımdan Türkiyenin hath ha reketini ve müdafaa tarzını makul bul makla beraber bunun hakikate mutabık olmadığmı da söulemek isterim.» Işte söyledi. M. Durieux'nün bu sözleri bütün mümanaatine rağmen bir işn yapılmasına mâni olmıyan ve herşey olup bittikten sonra bile hakikati itiraf etmeği âciz gururuna yediremiyen bir muannidin ka çamaklı lâflarıdır. M. Duieıuc kendini bilen bir adam olsaydı bu vaziyet karşısmda sadece susmayı elbette makul bulurdu. Susmak şöyle dursun o üstelik devam edıyor: « Yakında yapılacak intihabattan sonra vaziyelin çok karışık bir şekil ala • cağından eminim. Bu sebeble, $ahsî va ziyetimin çok müşkül olacağmı hükume • time bildirdim. Hü'kumetim de bana Napoli konsolosluğunu teklif etti. Memnuniyetle kabul eitim. Bu izahaüan anlas.il dığına göre istifa etmiş sauılamam.» Ona şüphe yok. Zira istifa ihtiyarî bir harekettir. M. Durieux'nün Hataydan çekilişi ise evvelâ idarî bir mecburiyettir; sonra da garib bir korkunun neticesidir. «Vaziyetimin müşkül olacağını hükumetime bildirdim» demek'«ortalığın karışacağından korktum» demektir. Ve bu vazi yette «istifa ediyorum» tabirini «kaçmı yorum» kelimesile tebdil edebiliriz. M. Durieux'nün bundan sonraki lâflan artık üzerinde lâtife bile edilemiyecek bir takım cümlelerdir. 14 senedenberi Sancağı gayet iyi idare etmiş, kendisine Türkiye hükumeti tarafından birçok defalar teşekkürler ( ! ) edilmiş, vaziyet böyle iken matbuatımızın birdenbire aleyhine dön mesi hayretini mucib olmuş ve saire ve saire... Hazretin güzel Sancağı nekadar iyi idare ettiği yalnız şu son sene zarfında vuku bulan cinayetlerden, yağmalardan, dövüşlerden bu işi çok candan takib eden biz Türkler mükemmelen biliriz. Bütün bu vaziyetlerden M. Durieux'nün hiç değilse iftihar payı ayırmağa kalkışması lâzımdı. Bu, müstemlekeci memurun cidden müfrit bir nikbinliğidir. Yeni rejimin Durieux tarafından bu lunan şu edib teşbihine bakın: « Yeni rejim, meydanda ökilz yokken araba hazırlamağa benzer.» Şairane değil mi? Maamafih bu, vaziyette hiçbir şey değiştirecek değildir. Hele şimdılik hazırlanan araba olsun; üst tarafını temin için Napoli pek uzak bir yer olmasa gerektir. « JVe yapahm? Her mesele bir kurbana muhlacdır, derler. Varsın ben de Hatay meselesinin kurbanı olayım, elverir ki Hataylılar mesud olsun. Bunu samimiuetle temenni ediyorum.» M. Durieux'nün lâflan burada bitti. M. Durieux bir Fransız memurudur. Hatayda bir vazifesi vardı. Şimdi bu vazifesine nihayet verilmiştir. Büyük siyasî davalarda böyle küçük memurlar ge lip geçerler. Ortada kalan, geçmiyen o davalann alâkadarı devletlerdir. Biz buradayız, Fransa orada ve beri tarafta Hatay var. Bu küçük ve bizce çok kıy metli toprağın yeni rejimi artık takarrür etmiştir. Bunun tatbikında karışıklıklar vukuu karşısmda hayrette kalacak deği liz. Ancak dava nazarî sahada nasıl hallolunursa elbette ki amelî sahada da öylece doğru yola konacaktır. Bunu böylece bildiğimiz içindir ki M. Durieux'nün fena ruhlu ve fena niyetli lâflanna şöyle bir alayla mukabele et miş bulunuyoruz. * * * Hatayda yaşayan unsurlar ittihad edemezlermiş! [Baştarafı 1 inci sahi/ede] Gene orada Türk murahhası Numan Menemencioğlile her zaman maalesef ayni fikirde bulun myorduk. Çünkü o, Tür kiyede tatbik edil mekte olan esas prensiplerin San cakta da tatbikını istiyordu. Bu ise, imkânsız birşeydi. Durieux, Antakyada muharririmizle görüşürken Düşününüz bir kere, Türkiyede siz bir milletsiniz, hep Türk adam bir ekalliyete mensubdur. Binaen sünüz, düşünceleriniz, duygulannız, fi aleyh herhangi bir hâdise karşısmda kakirleriniz. arzulannız, emelleriniz, herşe rar verirken, herşeyden evvel, mutlaka mensub olduğu ekalliyetin menafiini dü yiniz birdir. Sancakta ise ırklar, dinler, mezhebler, şünecektir. Kıyamet de bundan kopacaktır. emeller, hırslar... vardır. Nihayet Sancak, yetişmiş, olgun adaKat'iyetle söyliyebilirim ki; burada mı bol bir memleket de değildir. Keşke ekseriyet denen şey yoktur. Burada yalaldanmış olsam, fakat hayır, burada a nız ekalliyetler görebilirsiniz. Ve itiraf ederim ki; bu ekalliyetlerin dam bulamıyacaksınız. Kırk meb'usu binereden bulabileceğinizi düşünüyorum. en kuvvetlisi Türklerdir. Bunu inkâr etAdam derken, görecekleri işin bihakkin meme lüzum yoktur. Işte bu sebebledir ki, muhtelif ekalli ehli adam demek istiyorum. Yoksa kol yetlerin yanyana yaşadıkları bu toprakta tuk dolduracak insan dilediğinizden fazona uymıyan ve uymıyacağma inandığım a vardır. Daha sonra da, hükumet reisi mevkibir rejimin tatbikını kabul edememek vande olan zat, istendiği zaman, icra he ziyetinde kaldım. Bir kelime ile bu va ziyette Sancağın müstakbel mukaddera yetini teşkil eden arkadaşlarile anlaşarak tmı elimde tutmak mes'uliyetini üzerime meb'usan meclisini dağıtmak hakkını haizdir. Bu, tahmin edilemiyecek kadar büalamadım.» Cümlesini tamamlarken, yazıhanesinin yük, hududsuz bir salâhiyettir. Ben ki bu üstündeki kâğıdlar arasından ayırdığı hakkm, hatta Avrupanın pişkin muhitlebir mektubu açıp bana uzatarak manalı rindeki başlara verilmesini bile tehlikeli manalı gülümsiyen gözlerini, (okuyabi bulan bir adamım, nasıl olur da Sancak lirsiniz) demek istiyerek kırpıştırıyordu. hükumet reisine bu kadar vâsi bir salâhiBu, Suriye Yüksek Komiseri Kont de yet verilmesini hoş görebilirim. Ve gene hükumet reisi, Sancağın polis Martel'in imzasmı taşıyan taze tarihli ve jandarmasının da mutlak âmiridir. Bir uzunca bir mektubdu. Kont hulâsaten şöyle diyordu: «Hak jandarma kuvvetine hele böyle muhit kınızda çok iyi duygular beslemiş olan erde git şurada şu işi yap demek çok benden evvelki arkadaşlarım gibi ben de, kolaydır. Fakat verilen bu emrin akıbeton dört senedenberi Sancakta devam e erini, mes'uliyetlerini kabul edebilmek den meşkur mesainizle bahusus müşkül zannedildiği gibi küçük, basit birşey dezamanlardaki isabetli kararlarınızla Fran ğildir. Bu emri verirken bitaraf olamıyan saya etmiş olduğunuz büyük hizmetleri âmir, işi yüzüne gözüne bulaştırabilir ve asla unutamam. Bu uzun tecrübelerle Sancakta bu yüzden de ihtilâfların ardı mücehhez olan sizin Sancakta yeni re arası gelmez. jimin tatbik edileceği bir sırada ileri sürdüğünüz sebeblerle oradan ayrılmak hususundaki karar ve arzunuzun yerine getirilerek Napoli konsolosluğuna gidişiniz bizi çok müteessir etmektedir.» Mektubu kendisine iade ederken: « Görüyorsunuz ki, diyor, buradan sadece kendi arzumla ve yukarıda söylemiş olduğum sebeblerle aynlıyorum. Tam üç ay evvel Sancak delegeliğinden isti famı vermistim.» Hatayda yeni rejimin tatbik edilemiyeceğine sizi bu kadar kat'iyetle inandıran sebebleri biraz daha sarahatle söyler misiniz? Bakınız, diyor, yeni rejim, burada icra kuvvetine, hele onun reisine o kadar çok ve lüzumsuz salâhiyetler veriyor ki, on dört senelik tecrübemle biliyorum; o, asla bu salâhiyetleri kullanmağa^ kulla nabilmeğe hazırlanmış değildir. Işte, beni cidden korkutan ilk nokta. Meselâ kırk meb'us seçilecek, bunlar da aralanndan birini reis intihab edecekler. Şimdiki halde belli olmamakla beraber bu reis ya Türk, ya Arab olacaktır. Fakat bu adam kim olursa olsun, siz ondan bu mıntakayı Türkiyenin bir parçası gibi idare etmesini istiyeceksiniz. İşte en büyük müşkülât başlamış demektir. Çünkü burası asla Türkiyeye benzemiyen bir toprak par çasıdır. Hulâsa yeni rejimin Sancağa uymıyacağını, Sancağa istenen rahat ve huzuru, terakki ve inkişaf getiremiyeceğini ispat edecek delil ve misaller saymakla bitmi yecek kadar çoktur. Muhatabımla uzun uzadıya münaka şa etmek karannda değildim. Esasen buı . vakit de yoktu. Bu sebeble tekrar sordum: Sizden bahsedenler, ne Türkleri, ne Arabları memnun edebilmiştir, diyorar, bu husustaki cevabınız ne olabilir? Meşhur delege, gider ayak bu suali beklemediğini her halile göstererek, ce vabını yeriştirdi: Ankara muahedesi 921 de imza landı. Ben de 924 te muvakkat kaydile buraya geldiğim zaman çok nazik bir vaziyet karşısmda kaldım. Esasen Beyruttan aynlırken General Veygand bana; Sancaktaki nüfus tahriri isi bizi çok üzüyor, gidip bir an evvel sükun ve emniyeti tesis ediniz, demşti. Burada generalin istediğini kısa bir zamanda yerine getir dim. Ayni zamanda memnuniyetle söy liyebilirim ki; on dört senelik memuriyetim esnasında Ankara hükumetinin de hiçbir itirazını, hiçbir şikâyetini almış olduğumu hatırlıyamıyorum. Fakat Şam, Suriye hükumeti, Toroslara kadar bütün Kilikyayı istiyordu. Alamayınca da bize kızıyor, kendilerini istedikleri gibi himaye e'jnediğimizi söyliyerek ateş püskürüyordu. Fakat insa* edin; bu işte benim, M. Durieux'nün rolü ne olabilirdi?.. Izmir doktorları arasında bir münakaşa kapısı açtı Sabık delege, nihayet ağzından baklayı çıkararak Izmir (Hususî) Şehrimiz doktorSancaktaki tahrikâtın Suriye muhafızı ları arasmda, teşhis farkı yüzünden bü yükçe bir dedikodu çıkmıştır. Hâdise şutarafından idare edildiğini söyledi dur: Bucadan Şerafettin Balkanlı. Dev et Demiryolları çuval dairesi şefi Necmeddin aleyhine bir hakaret davası açıyor. Necmeddin, nevroloji ve iltihabi adalei kalbiyeden mustarib olduğu hakkında mahkemeye bir rapor gönderiyor. Raporu veren doktor Ziya Bekman.. Davacı; Bu adam hasta değildir, dairesin de çalışıyor. Diyor ve hâkim derhal bir otomQbüe çuval dairesine gidince Necmeddini iş başında buluyor. Kendisini ikinci bir muayeneye sevkediyor. Buca belediye hekimi, Necmeddinde hiçbir hastalık mevcud olmadığını, işine nasıl gtmişse mahkemeye de o suretle gidebileceğini bildiriyor. Bu rapor üzerine hâkim, doktor Ziya Bekman hakkında seri tahkikat açılmasım kararlaştırıyor ve Necmed dini, tekrar tabibi adliye sevkediyor. Tabibi adlî ise, doktor Ziyayı teyid ediyor. Hâdise henüz tazedir. lzmir doktorlan, bunu meslekî bir skandal olarak telâkki ve münakaşa etmektedirler. Tekerlekleri lâstikli bir Japon topu Bundan evvelki yazımızda (21 tem 15,000 tayyareci ile 1300 tayyareden muz tarihli sayımızda) Çin ordusundan mürekkebdir. bahsetmiştik. Bugün de Japon ordusu Japonyada askerlik 17 yaşından 40 hakkmda malumat vermek istiyoruz. yaşına kadar ve mecburidir. Muvazzaf Nüfus ve demiryolları hizmet, 20 yaşmda başlar; orduda iki, Japonyanın mesahası ve nüfusu şu ka denizde üç yıl sürer. Her sene askerlik çağına girenlerin miktarı ordunun ihtiyadardır: cından çok fazladır. Bu miktar 1932 yıMurabba Km. Kişi Japon adalan 382,000 70,000,000 lında 621,844 kişiyi bulmuştur. Bunun 36,100 332,000 yalnız 42,000 kişisi çürüğe çıkanlmıştır. Sahalin Ordu mevcudu 220,700 22,899,000 Kore 35,800 5,213,000 Muvazzaf ordu mevcudu Milletler Formoz Cemiveti Yıllığına göre, 1935 yılında 674,600 98,444,000 14,097 zabit, 225,511 neferdi. Ordu Beher kilometro murabbaına Japonya emrindeki havacılar da 9,122 kişiydi. Bu adalarında 181,3 kişi, bütiin Japon Imyekunlarda askerî mektebler talebesile paratorluğunda ise 144,8 kişi isabet askerî memurlar dahil değildir. Diğer bir eder. eserde Japon ordusunun 1933 te 300,000 Japonyanın şimendiferleri 1931 de şu asker ve 17,000 zabitten mürekkeb ol uzunluktaydı: duğu yazılıdır. Japon adalarında 20,200 kilometro Mançuko ve Jehol ordusu Sahalin'de 297 » Japonya, Çinden ayırıp kendi idaresi Kore'de 3.865 » altında bir imparatorluk haline koyduğu Formoz'da 3,087 » Mançuko ve Jehol'ün askerî kuvvetlerinOrdu teşkilâtı den de istifade edecektir. Jaon ordu ve donanması doğrudan Bu iki memleketin mesahası 1,303,000 doğruya İmparatorun emri altındadır. Hava kuvvetleri ayn teşkilâta tâbi de murabba kilometro ve nüfusu 31,000,000 kadardır. ğıldir; ordu ve donanmaya bağlıdır. 1934 te Mançuko ordusu 87,000 kiJapon ordusu şu büyük birliklere ay şiye baliğ olmuştu. Bu kuvvet," herbiri bir rılmıştır: süvari, bir piyade alayından müteşekkil 16 fırka. 26 27 muhtelit liva ile beheri ikişer a1 hassa fırkası, laylı 7 süvari livasmdan mürekkebdi. 4 süvari livası, 1936 dan sonra yapılan tensikat ne 4 ağırtopçu livası. ticesinde Mançuko'nun muntazam ve Her fırka 2 alaylı 2 piyade livasın dan, 1 süvari alayından, 1 sahra veya muvazzaf ordusu takriben 75,000 kişilik dağ topçu alayından, 1 istihkâm taburun bir kuvvet teşkil etmiştir. dan, 1 nakliye kıt'asından mürekkebdir. Japon ordusunda 70 piyade alayı, 2 tank alayı, 25 süvari alayı, 17 istihkâm taburu, 2 şimendifer alayı, 2 telgraf alayı vardır. Topçu şu kıt'alardan mürekkebdir: 15 sahra topçu alayı, 8 ağır sahra topçu alayı, 3 alay ve 8 gruptan mürekkeb ağır sahil topçusu, 4 dağ alayı, ayrıca bir grup, 2 sahıl hava müdafaa alayı, 4 grup, süvari topçusu. Ayvalıkta sevindirilen yavrular Ayvalık (Hususî) Şehrimiz ço cuk esirgeme kurumu kimsesiz ve fakir çocuklara elbise, ayakkabı ve çorab giydirmek suretile 100 yavruyu sevindirmişir. Cemiyet varidatını arttırmak ve da ha bir çok kimsesizlere el uzatabilmek için eylul ayı zarfında bir deniz gezisi yapmağı ve bilhassa Midüliye bir seyahat tertibini düşünmektedir. aziantebde sağlık faaliyeti Gazi Anteb (Hususî) Sağlık direktörlüğü köylünün sıhhatile yakından alâkadar olmakta ve memurlannı daimî surette dolaştırmaktadır. Her hafta bir köye uğnyan memur ar aşı tatbik etmekte ve ağırlan bura Vlemleket hastanesine nakletmektedirler. Bu yıl hiçbir salgın hastalık kaydolunmamıştı. Islahiyede açılan kolera tahaffuzhanesi de vak'a olmadığmdan kapa tılmıştır. Köylünün sıhhatine Halkevi köycüler şubesi de ehemmiyet vermekte ve gezilere doktorlannı iştirak ettirmektedirler. Safranboluda firengi mücadelesi • Safranbolu (Hususî) Düzcede vazifesini bitiren frengi mücadele teşkilâtı Bartından itibaren taramalarına devam ederek Ovacuma mmtakasına gelmiştir. Bunun için kasabada bir dispanser açılması lâzım geldiğinden mücadele doktoru Nermi Akdeniz buraya gelmiştir. çıkarmak, bunlan birbirlerine düşürmek için durup dinlenmeden tahrikât yapıldığını görüyoruz. Birçoklan bunu Fransız müstemleke memurlannın yaptığını söy lüyorla:.. M. Durieux dayanamadı: Biz, dedi, iptidadanberi, daima burada yaşıyan unsurlara ittifak etmelerl.ıi, kardeş gibi geçinmelerini tavsiye ettik. Düi de veda ederken, gördünüz onlara son sözlerim gene bunlardı. Rica ederim, bana bu dediğimin aksini iddia edebilecek bir Türk bulup getirebiîir mi"' iz? O halde? Fakat... Beni söyletmeyiniz.. Tahrikât yok mu? Baklayı aezından çıkarıp çıkarma makta bir hayli tereddüdden sonra: Varsa... diyebildi, varsâ, bunu buradaki en büyük Suriyr memunmdan, yani Muhafızdan sormalısınız.. Çünkü ben kaç defa Yüksek Komiser Kont de Martel'e, buradak' vaziyetin selâmeti için, amma ':aç defa; ya Muhafız, ya ?n, demiştim Düşününüz ki, bilhassa on zamanlarda benirr elimdeki salâhi yet ^ok azalmıstır. Yeni Fransa Suriye muühedesi jandarma ve polise emretmek salâhiyetini b'le delesenir elinden almış Mu u afıza vermistir. Bu ku\vetin kifavet etmediği vak'alarda delesre ise müdahale edebili o . Yuni, kı^aca ben birsey ya yamıyacak bir vaziyetteyim. O halde, d i y tekrar ettim. bura daki tahrikâtı idarf eden Suriye Muha fızı m:dır? Elimi futtu, ve çok samimî sörünen bir f aviTİa sı!»arken, o da tekrar etti: Rica ederim. çok rica ederim, bunu bana sö/letmeviniz! Fakat, birdenbire yüzünün cizs"!eri îrilivererek muhatabım, söylemek iste mediğıni de söylerris d*"^i' "vVdi^ Japonya umumî seferberlik yapınca Japonyanın, silâh altında bulundurduğu takriben 250,000 kişilik kuvvet, memleketin nüfusile mütenasib değildir. 23 milyona yakm nüfuslu Kore'yi bir tarafa bırakırsak Japonya, 75 milyon nüfusundan çok daha kuvvetli bir ordu çıkarabilir. Japon Generali Sato Büyük Harbde, bazı memleketlerin, nüfuslarının yüzde 17 sini cepheye gönderdiklerini nazan itibara alarak Japonyanın, icab ederse 11,900,000 kişiyi seferber edebileceğini Hava kuvvetleri Japon hava kuvvetleri 1935 te 11 ke ve bunun 3,800,000 kişisini cepheye gönşif, 11 avcı, 4 kombardıman bölüğünden derebileceğini iddia etmektedir. Gelecek yazımızda Çin ve Japon dove 1 baloncu grupundan mürekkebdi. nanmalannı mukayese edeceğiz. 1,025 tayyaresi vardı. Diğer bazı vesikalara göre, Japon hava kuvvetleri A. D. Gazianteb Halkevinin faydalı çalışmaları Halebde bir suikasd teşebbüsü Gazıanteb (Hususî) Halkevimizin köycülük şubesi mensubları bu yıla aid seyahat ve tetkik programlarım tatbika başlamışlardır. Uzak ve yakm köylere yapılan seya hatlerde şimdilık bilhassa üzümcülüğe ehemmiyet verilmekte ve kurutma usulleri üzerinde tecrübeler yapılmakta dır. Gönderdiğim resim, köycülük şubesi mensublarını Burç köyünde tetkiklerde bulunurken göstermektedir. Istanbulun Taşları M. TURHAN TAN gazetemiz için çok alâka uyandıracak bir tarihî tetkik serisi hazırlıyor Haleb 23 (A.A.) Dün akşam Suriye Hariciye Nazınnın biraderinin evinin kapısı önünde bir bomba patlamıştır. Birçok çocuk, ağır surette yaralanmıştır. Bu suikasdin şahsî bir takım düşman Bizse, diyorum, bu Türk yurdu lar tarafından yapılmış olduğu farzedilnun Türkiyeye benzemiyen hiçbir husu mektedır. siyeti olmadığını biliyoruz. Kont de Martel'in Şamdaki Aldanıyorsunuz, aldandığmızı gö temasları receksiniz. Hem pek yakında... Mutla Şam 23 (Hususî) Yüce Komiser ka. Kont de Martelin Şamdaki temaslarının Ve etli parmaklarını birbirine geçire başlıca mevzuunu Hatayda yeni rejimin rek, mavi gözlerini fırıl fırıl döndürerek tatbikatı teşkil etmiştir. Kont de Martel anlatıyor: Cenevre kararının kabulünden başka çare Ben, Sancakta bulunacak Cemi olmadığını Vatanî liderlerine anlatmış ve yeti Akvam mümessiline daha fazla sa Türkiye ile Suriye arasındaki anlaşma lâhiyet verilmesi taraftarıydım. Hâlâ da mazlığı izaleye çahşmıştır. öyleyim. Bugünkü vaziyette bu mümes Bu ay içinde Sancağı ve Şamı ziyaret silin salâhiyeti pek mahduddur. Ve buna edecek olan Türk heyetinin gelmesinden Numan Menemencioğlunun projesi se evvel bu işlerin bitirilmesine çalışılmak beb oldu. tadır. Biraz düşündükten sonra ağır ağır devam etti: Erzincan Erzurum yolunda Yarın yeni rejim başlayınca, bu bir kamyon devrildi rada bir gürültü kopabilir. Biliyorsunuz Erzincan (Hususî) Erzurumdan ki aramızda hiç yüzünden birbirine giren buraya amele taşıyan bir kamyon yolda insanlar az değildir. îşte böyle bir va devrilmiş, içindekilerden altısı ağır ol ziyette hükumet reisi mevkiinde olan a mak üzere on kişi yaralanmıştır. dam ne yapacaktır? Unutmayınız ki bu Bizden, benden istiyorlar, istiyorlar, boyuna, mütemadiyen habire istiyorlardı.. Bunlar, i''c bakışti küçücük şeyler görünürler amma, hoşnudsuzluklann baş langıclarıdır. Burac' ki Türkler de bana kızmak için sebebler bulmuyc değillerdi. Bense iki tarafı dr memnun edebilmek için bu^üne kadar merkezc 2500 den fazla rapor yağdırdığımı biliyorum. Fakat hisleri, emelleri, hırslan başka Haşka, hatta birbirine zıd tarafları memnun edebilmek hic kimsenin kudreti da hilinde desildir. Yalnız bir tarafı mem nun edebilmeVse, tarafgirliğe alâmet sa vılabilir. Sonuna kadar güleryüzlü kalan muha tabmdan raüsaade alarak kalktım. Ka pmın önünde son sualım şu oldu: Hatayda unsurlar arasmd? irttüâf 1 KANDEM1R