CTJMHURİYET 24 Temmnz 1937 Genc kız, sabah serinliğinde evinden çıkarak uzun uzun yürümüş, ayağmdaki yumuşak rahat pabuçlarla yürüdüğün den, evinden uzaklaştığmm farkına varmamıştı. Bir aralık durdu, dönmek için yü rümeğe mecbur olduğu yollara baktı. Güneş, asfalt yollan kızgın bir hale getirmişti. Yollar boştu. Arada bir gelip giden tramvaylar, otomobiller bu sessizliği ih lâl ediyor, bunlar uzaklaşmca, gene sessizlik başlıyordu. Genc kız, bileğindeki saate baktî. Tam onbirdi. Evine gidebümek için iki saat yürümesi lâzımdı. Gözleri önünde uzayıp giden pınltılı asfalt, adım attıkça geriliyordu sanki.., f Küçük hikâye Ev sahibi... I L Cahid Uçuk Ya!.. Demek ki ev anyordunuz... Öyleyse gelin size evi gezdireyim... Genc kız, doğruyu söylemediğine pişman olmuştu. Zorla içeri götürecekler miş gibi korkarak geriledi, duvara dayanarak parmaklıklara tutundu: Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz RADYO Yeni bir «vefasız kadın)) tipi Gale Londergaard, Holivudda musiki, san'at ve fikîr hareketleri mevcud olmamasından şikâyetçidir Vefasız kadını, biz ingilizce üamp ve fransızca «femme faiale» mukabili alıyoruz. Gale Sondergaard'ı bu sınıfa sokmamız sırf artistlik noktasındandır. Yoksa hususî hayatmda Gale hem vefah, hem zeki, hem de umumî malumatı geniş bir Havva kızıdır. Sinemada ilk rolünü Anthony Adverse'le oynadı. Bunu diğer iki filim takib etti. «Maid of Salem» ve «En Zevkli Saat». Birincide Claudette Colbert ve Fred Mac Muray'ın partöneriydi. Ikincide Simone Simon ve Jemes Stevvart'a arkadaşlık etti. Bu filimlerin bitip herkese gösterilmesini müteakıb Holivud'daki bütün filim âmilleri kendi kendilerine: Nasıl oldu da bu mükemmel artistin mevcudiyetinden şimdiye kadar haberdar olmadık? Sualini sorup durdular. Aslen Danimarkalı olan Gale Sondergaard Amerikada Minnesota'da doğmuştur. Babası oranın ziraat mektebinde profesördü. Kızının pek küçük yaştan itibaren tiyatroya karşı gösterdiği hevesi nazan dikkate alarak onu karşısına oturttu: Yavrum, iyi düşün taşın, artistlik kolay şey değildir! Mukaddemesile uzun uzadıya nasihat verdi. Fakat onu fikrinden caydırmak için tek kelime bile söylemedi. Daha liseden itibaren de Gale sahne artistliğine hazırlanmağa başladı. Mektebde diğer arkadaşlarile birlikte bir temsil grupu teşkil etmişti. Tatil zamanlannda da amatör tiyatro birliklerinde oynuyordu. Liseyi bitirdiği gün Amerikada turne Yeni bir peygamber Bu aksamki program İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musiHsi 12,50 havadis 13,05 muhteUf plâk neşriyatı 14,00 SON 18,30 plâkla dans musikisi 19,30 konferans: Dr. Ali Şükrü (Denlz banyo • lan: Faydaları ve zararlan) 20,00 Ce* mal Kâmil ve arkadaşları tarafından Türlc musikisi ve halk şarkıları 20,30 Ömer Rı^ za tarafından arabca soylev 20,45 Belma ve arkadaşları tarafından Turk musikisi ve halk şarkıları (Saat ayan) 21,15 ORKESTRA 22,15 Ajans ve Borsa haberleri ve ertesi günün programı 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 23,0Q SON. VİYANA: 18,20 karışık yayın 19,05 ORKESTRA KONSERİ 19,55 karışık yayın 21,35 SENFONIK KONSER 23,15 muhtellf ha* berler 23^5 SENFONİK KONSER. BERLİN: 17,27 OPERA YAYINI: LOHENORİN 23,05 hava, haberler, spor 23,35 DANS ORKESTRASI. PEŞTE: 18,35 ÇİNGENE ORKESTRASI 19,05 konferans, gramofon 21,50 OPERA YA YINI 23,10 CAZBAND TAKIMI 24,05, ÇİNGENE ORKESTRASI 1,10 haberler. BÜKREŞ: 19.05 ASKERÎ BANDO 20,30 konferan»20,50 Rumen şartaları 21,20 ORKESTRA KONSERİ 22,35 haberler ve salre 22,50 GECE KONSERİ 23,50 fransızca ve almanca haberler, son haberler. BELGRAD: 18,25 halk şarkıları 19,05 KONSER • 20.35 ulusal yayın 20,55 OPERET PAR « ÇALARI 21,25 haberler, konferans 22.C3 OPERA YAYINI. LONDRA: 19,05 NEFESLİ SAZLAR KONSERİ • « 20,05 haberler ve saire 20,35 PİYANO VB KEMAN KONSERİ 21,20 konusma 21,50 OPERA YAYINI 23,05 haberler ve salre • « 23,30 dans orkestrası. PARIS [P.T.T]: 17,50 ORKESTRA KONSREİ VE ÇAR ^ KILAR 19.50 gramofon, haberler, spot| haberler, gramofon 2135 OPERA YA * YINI 23,35 haberler, gramofon, hava « 24,10 DANS MUSİKİSİ. ROMA: 18,05 karışık yayın 20,05 turtzm habereri, karışık muslkl, haberler ve aaire21,45 KARIŞIK MUSİKİ 22,05 OPERET: EVLİ BEKAR 22,45 EĞLENCEIİ KONSER 23,50 DANS MUSİKİSİ. Karnı acıkmışti. önünden geçtiği köşklerin bazılanndan yemek kokulan geliyordu. Genc kız, bu nefis kokulan, kuvvetle nefes alarak içine çekiyordu. Büyük adımlarla koşar gibi yürüyorâu. Bir aralık gene saatine bakh. On ikiye çeyrek vardı. Yürüyecek hali kal înamıştı. Yumuşak pabuçlanndan geçerek ayaklannı yakan asfaltm sıcağı, vücudüniin yorgunluğu, açlığı, onu çok yormuştu. Biraz dinlenmeyi düşündü. Gözüne ilişen büyük bir ağacm gölgesine sığına rak çimenlerin üzerine oturdu. Ağacm tepesinde yapraklar, hafif bir rüzgârla iıpırdanıyor, tatlı, serin bir ses çıkan yordu. Güneşin sıcağmdan çekilerek sı ğındığı bu gölge, ona büyük bir keyif yermis,ti. Bu kısa tevakkuftan daha çok Kabul edip etmemeyi.., zevk alabilmek için gözlerini kapadı. Sizi çocuk sanmakta haklıymışım.. Belirsiz rüzgâr, ılık, nemli yücudünü ok Siz göründüğünüzden daha çocukmuş, şıyarak serinletiyordu. sunuz... Korkar gibi yüzüme bakıyorsuYanında para olsa, biraz peynir, ek nuz... Bu bakışlan çocuk gözlerinde görmek alarak yiyecekti. Fakat bu düşünce düğümü hanrlıyorum.., sini yanda bırakan bir mızıka sesi duy Çocuk sanılmak genc kızın izzeti nefidu. Gözlerini açarak etrafına bakn. Ses, sine dokunmuştu. Birden karannı verdi. yücudünü yasladığı ağacm arka tarafm Sizinle yemek yiyeceğim... Zaten îdaki, alçak köşkün açık penceresinden o kadar da acım ki... Yürümeğe başla geliyordu. Birden içinde bir merak u sam bayılacağım gibi geliyor... Jandı. Yerinde doğrularak, yumuşak Beraberce yürüdüler. Genc erkek, bahpabuçlannın uçlarına basa basaaçık pencereye yaklaştı. Pencere, biraz yüksek çenin demir parmaklıklı kapısını iterek teydi. Parmaklıklara turunarak vücudü içeri girdi: Işte şuracıkta soframız bizi bekli » nü yükseltti. Işıktan karanlığa bakan gözleri ilkönce hiçbir şey görmedi. Yavaş yor... Yalnız size tabak getireyim... Genc kız, çamlarm gölgesindeki küçük yavaş eşyalan seçmeğe başladı. Köşede masaya dikkatle baktı. Fakat, bahçeye üstü yastıklarla dolu bir divan, karşı tarafta bir yazı masası, birkaç iskemle var genc erkekle beraber girmek onu o kadar dı. Divanm yanında duran radyonun ön heyecanlandırmışn ki açlığım unutmu; camında küçük bir ı§ık vardı. O ışık be tu. îskemleyc oturarak ellerini yüzüne kaneğinden, uzak diyarlann sesleri taşıyor padı. îdu sanki. .a fşte tabağınız... A!.. Niçin boy Ie duruyorsunuz?.. Genc kız, yorgunluğunu, açlığmi, yapGenc kız, ellerini yüzünden çekerek tığı uygunsuz hareketi unutmuş, dalgm gülümsedi: % bir keyifle, genc bir erkeğe aid olduğunu Farkmda değildim... «düşündüğü odaya bakryordu. Birdenbire Elindeki tabağı, çatalı, peçeteyi bıratitredi, omzuna bir €İ dokunmuştu. Sert karak kenarda duran iskemleyi çekti, obfkeli bir ses kulağına çarptı: turdu: , Hey küçük!.. Ne yapiyorsun o Yalnız bir adam olduğumu söyledilada? ğun için, serviste kusur olursa danlmazsıGenc kız, ellerini pencerenin parmaknız değil mi?.. îıklanndan çözerek, korka korka başını Genc kız, cevab vermedi, gülümse • gevirdi. Karşısmda; gömleğinin açık yadi.., kasından, adaleli göğsü göriinen, tunc * * » renkli sert manalı yüzünde, gözleri par Kapıda otomobil duruyordu. Genc erîıyan, bir genc adam dunıyordu. Genc îcızın içine dolan korku dağılmışü. Gii kek, çantasmı otomobile yerleştirerek kansına döndü. Onun da gözleri yaşlıydı. îümsiyerek önüne baktı: Ellerini avuclanna alarak, gözlerine bak Yanıldmız ben çocuk degilim... tı: Genc erkek, güldü: Kancığım..» Iki ay senden uzak Çocuk gibi görünüyordunuz! Sizi kalacağım... Ben yokken, kiralık ev arayaramaz bir çocuk sandım pardon. Bir mıyacaksm değil mi? genc kız olduğunuzu gördüğüm halde Genc kadın, başını kocasmın göğsüne gene soracağım: Buraya, pencereme a sakladı. Gözlerinden yaşlar akıyordu. 6ilarak ne yapıyordunuz?.., Genc erkek onu öptü, aynldılar. Genc kız, bir an düşündü: Uzaklaşan otomobilin arkasmdan ba Ev anyordum. Kiralık evss, Aca kan genc kadın, mmldandı: Sevgili ev sahibim... Bütün om ba burası kiralık mı diye bakıyordum... römce senin evinde kalacağım..« Genc erkek, yüzünün sert manalannı Bağıtan bir tebessümle ona bakıyordu: JVIayyolar var. İhtiyarca bir adam çağırdı. Türkiyede beş sene çalışmış, türkçe biliyormuş. O tercümanlık etti. Benim tahminim gibi, çantanın Hizleritnin arasmda durması memurun kafasmda, bunun içinde kaçak para olduğu şüphesini uyandırmış. Bizim alaylı cevabımız onu tatmin etmiş olacak ki çantaya bakmağa bile lüzum görmedi. Romanyanm Oredea Maryadaki ka ra gümrüğünde, Köstencedekiler gibi, meraklı davranmadılar. Bavullanmıza el bile sürmediler. Tuna kenannda Ciurciyo'da Romanyadan çıkarken evvelâ b'avullan muayene etmek istediler. Fakat sonra vazgeçtiler. Teşekkür ederim... Fakat çok geç kaldım... Karnım acıktı.., Giyinmeli yim... Annem beni bekler... Yalnız yemek yiyemez... Genc erkek, düşünüyor gibiydi: Demek ki anneniz siz olmadan yemek yiyemez... Haklı! Sizinle yemek yemek herhalde zevkli olacak!!.. Bakın bu evde yapyalnız yaşıyorum.., Yemeklerde her zaman yalnızım... Şimdi size, şuracıkta evimin bahçesinde beraber yiOnun bu ağır şartlarını kabul eden yelim desem, siz de bana peki deseniz, otuz kadm, aile yuvalarını, refahlannı, ne iyi olurdu... Düşünün ki yalnız bir adama güzel bir gün geçirteceksiniz... saadetlerini tepip <diinya cennetine» gelmişler ve hayatı cavedaniye kavuş Bir dakika susmuştu: mak emelile Charles Geard'ün etrafma Hem ne güzel yemeklerim var... toplanmışlardır. Kendim pişirdim... Biraz evvel bakkaHaricî hayatla bütün alâkalarmı ke Ia, bira göndermesini söylemeğe gitmiş sen bu otuz kadın, yeni peygarnberin telkinatma göre, ölmiyeceklerine ve ditim. Işte, çocuk getiriyor... nî reislerine karşı hürmetkâr kaldıkça, Genc kız, karşısında yalvanr gibi koyeryüzünde şeraiti ayrıen câmi olarak nuşan erkeğin sesindeki kuvvetli ahenge semaya intikal edeceklerine kanidirler. kendini kaptırmıştı. Başının içinden koMürid kadmlar, boyasız, tuvaletsiz ve şar gibi geçen, ona, zâf duymanın, er arkalannda basit bir esvab, önlerinde keklerin tekliflerini kabul etmenin iyi bir önlük olduğu halde, sabahtan akşaolmadığmı söyliyen duygulan manasız ma kadar, yeni peygmberin etrafmda buluyordu. Karşısmdaki erkek iyi bir toplanıp oturuyorlar, onun vâzlarmı dinliyorlar. adama benziyordu. Ne düşünüyorsunuz? İngilterede yeni bir mesih türemistir. Charles Geard adıru taşıyan bu yeni peygamber «Dünya cenneti» dediği muhitine, herzelerine inanan otuz kadını toplamış ve onlara, icad ettiği mezhebi telkin etmeğe başla mıştır. Yeni mesihin, mezhebine kabul edeceği insanlarda aradığı evsaf, bütün dünya şartlarından tecerrüd edip, muti ve mütevazı, çocuk kadar saf bir ruhla kendi emri ve hükmü altına girmeği kabul etmektir. Yeni mesih, müridlerin den, tam bir teslimiyet ve kayıdsız, şartsız fedakârlık istemektedir. Güzel bir tedbir Trende, vapurda, fakat ekseriya tramvayda tesadüf ettiğimiz bir sahne vardır: Biletçi ile çocuk anneleri arasın daki bilet münakaşası. Anne, çocuğu nun yaşını, taş çatlasa beşten yukan çıkarmaz; biletçi, hakikaten beş yaşında da olsa çocuğu mutlaka altıdan yukarı görmek ister; çocuk sıkı sıkı tenbihli ve bu hususta tecrübelidir; beşi aşmadıkça, tramvayda ayakta kalmak tehlike sine daima maruz olduğunu bile bile, beşten öteye geçmez; annesinin yala nına iştirak ve yardım eder. Çocukları yalana ahştırmaktan başka marifeti olmıyan bu usulü tsviçreliler değiştirmeğe karar vermişler. Artık, Isviçredeki umumî nakil vasıtalarında biletsiz veya yarım ücretle seyahat edebilmek için esas olan ölçü, yaş değil, boy olmuştur. Çocuk kaç yaşında olursa olsun, boyu, tesbit edilen muayyen santimetrodan aşağı ve yukan olduguna göre, parasız, yanm veya bütün biletle seyahat edecektir. Yaşını saklıyan büyükler için baka lım ne zaman ve nasıl bir çare düşünü lecek. Gale Londergaard lere çıkıp Shakespeare'in eserlerini oynıyan bir tiyatro kumpanyasile kontrat yaptı. Bu kumpanya ile dolaşırken de onu Holivud'daki nüfuzlu şahsiyetlere takdime vesile olan Melvyn Douglas'ı tanıdı. Iki senedir mecburen bütün vaktini Holivud'da geçiren Gale Sondergaard Nevyork'tan uzaklaştığı için çok müteessir ve müştekidir. Arasıra dostlanna derd yanar: Burası köy gibi, der, ne büyük bir tiyatro, ne de mükemmel bir konser salonu var.. Hele fikir hareketlerinden kat'iyyen eser yok.. Yalnız bol bol olan şu.. Açık hava hayatı.. Buna da itiraf edelim ki hepimizin pek çok ihtiyacı var.. Miss Sondergaard tanınmış rejisörlerden Herbert'le evlidir ve yakında kocasmın idare ettiği bir filimde başrolü oynıyacaktır. Sinema serdengeçtileri Filimlerde birçok tehlikeli sahneler görürüz. Jonprömiye veya başkadın rolünü oynıyan artist tren, otomobil, otobüs al tında kalır, bir evin en üst katmdan kendini atar ve saire.. Bizde san'atkârların bu fedakârlıklarına büyük bir hürmet ve takdir uyanır. Halbuki işin içyüzünü kanştıracak olursak bu hürmet ve takdirleri başkalanna karşı duymamız icab eder. Evet bundan on, on iki sene evveline gelinciye kadar bütün bu tehlikeli vaziyetere artistler bizzat maruz kalırlardı. Fakat epey müddettenberi canlarının kıy metini bilmeğe başladıklan için böyle bir yerlerini kırmak veya ölümle neticelenmek ihtimali olan hareketleri, kendilerine kısmen benzetilen «serdengeçtiler» e yaptırıyorlar. Evet bunlara «serdengeçti» demek tam yerindedir. Çünkü alil kalmayı, ölüme kavuşmayı göze aldık lan halde buna mukabil ellerine geçen para hjç de yapılan işlerle mütenasib değildir. Inanmazsanız şu tarifeye bakın, bizim paramızla: Yarım kalan film 28 senede 28 çocuk 28 sene evvel 17 yaşında iken evlenmişler ve her sene birer çocuk tan 28 senede 28 çocuk sahibi olmuş lar. Rökor, arnma, bu sefer nasılsa A merikada değil, îrlandada, 28 çocugun altısı evli, yirmi ikisi bekâr, bunlardan biri de boksörmüş. Bu çocuk ordusuna sahib ana babanın 22 aded de torunu varmış. Evlilerin sayısı 6 olduğuna gere, 22 torun hesabsız görünüyor amma, çocukların da ayni zürriyet bolluğunu göstermesi tabü olduğunu düşünürsek iş doğrulur. Amerika kırk yılda bir geri kaldı. Eski harbler, yeni harbler Siyaset seması daima bulutlu ve her bulut bir fırtına, bir kasırga saklıyor. Bütün dünya, gözlerini bu karanılk göke çevirmiş, bütün yürekler, <ha pat lıyacak, ha patlıyor> endişesile hale canda. Bu halecanı artıran haberlerin içinde hangisinin doğru, hangisinin iğri olduğunu anlamak imkânsız. Dünyayı umumî bir felâkete sürüklemek istiyen cereyanların mevcudiyetinden bahse denler var. Bütün dünya efkârı umumiyesi her gün yeni bir yürek çarpmtısı geçirirken, iki âlim, bin senedenberi yeryüzünde vukua gelen harblerin bir istatistiğini yapmışlar. Bu istatistiğe göre, on asır zarfmda, Fransa 185, İngiltere 176, Rusya 151, Avusturya 131, İspanya 75, Italya 32, Almanya 24 ve Felemenk 23 harb geçirmişler. Bu rakamlar, haddi zatmda korkunç olmakla beraber, bin yıldanberi beşer neslinin harbe kurban verdiği mevcu diyetler esas tutularak yapılan bir mukayese vardır ki, dehşeti tüyler ürper tir. O mukayeseyi de gene bu iki âlim yapmıştır. Buldukları netice şu: 1914 harbinin mal olduğu insan zayiatı, bin yıldanberi yapılan muharebelerdeki insan zayiatmın tam sekiz mislidir. Şimdi, bu neticeyi gözönüne getirip, biz de bir kıyas yaparsak, bundan sonraki harblerin ne yaman şeyler olacağını derhal kestirebiliriz. HALK OPERETÎ 3ebek Beledive bahçesinde ENAİLER Operet 2 perde, 1 tablo Pazar akşamı Üsküdar înşirah bahçesinde PİPİÇA Jean Harlow*un anî ölümü neticesi Clark Gable ile çevirmekte olduğu «Saragota» filminin yanm kaldığı malum dur. Kırk gün mütemadiyen birçok sah neleri oynanmış olan bu kordelâ, Jean'ın hastalığı bir hafta daha teahhur etmiş olsaydı, tamam olacaktı. Şimdi, filmin yeniden vücude getirilmesi mevzuubahistir. Senaryo, kısmen 'tadil edilecek, Clark Gable birçok sahneleri, başrolü oynıya cak kadın artistle yeniden temsil edecektir. M. G. M. sinema şirketinin bütün bu vaziyetler neticesi girmiş olduğu ziyanın miktan 500 bin dolardır. Fakat endişeye mahal yok. Kordelâ ayni paraya sigortalı olduğu için bu zarar ve ziyanı sigorta kumpanyası tazmin edecektir. Jean Harlovv hastalanmazdan bir hafta evvel 1937 38 mevsimi için M.GJV1. ve 20 nci Century Fox kumpanyalarile birer mukavele akdetmişti. Birinci şirket namına «Denizcilere Söyle!» ve «Med ve Cezir» kordelâlannı, ikinci şirket namına da «Eski Şikago'da» kordelâsını çevirecekti. En son yapmış olduğu filim Yekdiğerile çarpışacak bir otomobilin içinde bulunmak 300 lira, bir uçurum Robert Taylor'la birlikte oynadığı «Hudan yuvarlanmak 800 lira, paraşütle in susî Malikâne» idi. me 200 lira, uçan bir tayyareden diğer bir tayyareye geçmek 300 lira, bir binanın yüksek bir noktasmdan atılma 300 li* Danielle Darieux'nün yakında Hora, kazaya uğrıyacak bir tayyarenin için livud'a gideceği malumdur. Sevimli de bulunma 2000 lira. Fransız artisti Frank Capra'nın idare et NÖBETCİ ECZANELER Bu aksam şehrin muhtellf semtlerinde nöbetçi olan eczaneler sunlardır: İstantul cihetlndekiler: Eminönünde (Mehmed Kâzım), Bejrandda (Belkis), Küçükpazarda (H. Hulusi),Eyühsultanda (Mustafa Arif), Şehremlnlnde (Hamdi), Karagümrükte (Fuad), Samatyada (Rıdvan), Şehzadebayıda (Asaf), Aksarayda (Etem Pertev), Fenerde (Hü sameddin), Alemdarda (Esad), Bakırköyde (İstepan). Beyoğlu clhetindekiler: İstiklâl caddeslnde (Della Suda), Tepebaşmda (Klnyoll), Galatada (Hüseyln Husnü), Taksimde (Llmonclyan), Pangaltı Halâskâr caddesinde (Nargileciyan), Kasımpaşada (Vasıf), Hasköyde (Barbut), Beşiktaşta (Süleyman Receb), Sanyerde Nuri). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda (İmrahor), Kadıköyünde es kl Iskele caddesinde (Sotiryadls), Yelde;irmeninde (Üçler), Büyükadada (Şinasl Rıza), Heybelide (Halk). j \ Zahire Borsasındaki vaziyet CAHİD UÇUK Bulgarlannkine nazaran, çok daha güzel ve temizdi. Çiçekli bir bahçenin içindeki bina ile önündeki «Stop!» levhalı müteharrik parmaklık ve şanlı bayrağunız insanın gönlünü açıyordu. Bu Stop yazısı geceleri ışıldıyarak görünecek bir tarzda yapılmıştı. Gümrük şefi Sabri Kartal, kim olduğumuzu bilmeden bizi büyük bir nezaketle karşıladı. Yalnız Türklere değil; ecnebilere de azamî sühulet gösterildiğini ve onlara Avrupanın en medenî memleketlerindeki gümrüklerde yapılan muamelenin daha üstünü yapıldığını, hiç bir şikâyete meydan verilmediğini söyledi: Bunun böyle olduğunu Peştedenberi beraber geldiğimiz, hatta kendilerine Romanya hududunda tercümanlık ettiğimiz bir Alman kan koca da, iki gün evvel bana teyid ettiler. Dün İstanbula 210 ton buğday, 15 1/2 ton tiftlk, 16 1/2 ton yapağ, 15 ton kepek, 4 ton beyaz peynir, 5 1/2 ton kaşar, 4 1/2 ton mısır ve 15 ton da un gelmistir. İstanbuldan harice 2850 ton buğday, 250 ton çavdar, 200 ton arpa, 29 ton yapağ ve 9 3/4 ton tiftik gönderilmiştir. Dün İstanbul Borsasmda şu fiatte satışDenebilir ki, bu işleri bir ârızaya uğ tiği bir filimde Gary Cooper'e partöner lar olmuştur: Buğday yumuşak 15 çav ramadan yapabilen «serdengeçtilen> na olacaktır. darlı 6,25 kuruş, 615 çavdarlı 6,10 kuruşdirdir. îşin en feci tarafı bütün tedavi * Amerikaya giden Fransız artisti tan 6,20 kuruşa kadar, sert 15 çavdarlı ve hastane masraflannın da bizzat ken Georges Rigaud, Marlene Dietrich ile 5,20 kuruştan 6,05 kuruşa kadar, mahlut 5,10 kuruştan 6,06 kuruşa kadar, arpa 4,15 dilerine aid olmasıdır. bir filim çevirecektir. kuruş, bakla 4,35 kuruştan 5,04 k.uruşa kadar, çavdar 4,125 kuruş, kuşyemi 9,225 kuruştan 9.25 kuruşa kadar, susam 15,30 kuTire îdman Yurdu Bayındırda rus; afyon 540 kuruş, keçi kıh 51 kuruş, eeytinyağı 52,20 kuruştan 58 kuruşa ka dar. Dün yabancı borsalarda şu fiatte alivre 3,86 kuruş, ketentohumu 8.28 kuruş; Iç satışlar olmuştur: Buğday 5,49 kuruştan 6,61 kuruşa kadar, arpa 5,13 kunış, mısır fmdık 94,54 kuruş. ( Bir iki satırla.. ) Evlenme Bay Ali Haydar Oyalm kıa Azize Oyalle Tüğbay M. Halidin oğlu maden mühendisi Salâhaddin Kormanm ni • kâhları Beyoğlu nikâh dairesinde Bey • oğlu Kaymakamı Bay Daniş tarafından akdedilmiştir. Genc evlileri tebrik ederiz. Baymdır (Hususî) Şehrimiz Genclerbirliğinin daveti üzerine Tire îdman Yurdu sporcu ve azalarmdan mürekkeb 30 kişilik bir kafile buraya geldi ve istasyonda halk ve berçıdo mızıka ile parlak bir şekilde karşılandı. Çok samimî ve nezih bir hava içinde oynanan maçı Tireli gencler 4 0 gibi güzel bir netice ile kazandılar. GÖnderdiğim resim galib Tire îdman Yurdu birinci futbol takımı oyuncularını bir arada göstermektedir. Avdet Fransız diş tabiblerinin Pariste ak • dettikleri millî kongreye iştirak eden ve meslekî tetkikatta bulunan diş ta biblerimizden Kemal Sun ve Reşad Methi şehrımize avdet etmişlerdir. TEPEBAŞI BAHÇESİBugün ve yarınki PAZAR günü saat 17 V a da Kahkaha kırallan Rusçukta Bulgar d"ostlanmız, ayak bastı parası 100 leva aldıktan sonra, otoOtomobilli otomobilsiz bütün seyyahmobili ve eşyamızı sıkı bir muayeneden Iara pasaport ve gümrük muayenelerinde geçirdiler. azamî kolaylık göstermek, seyyah celBizim hududa yaklaştığımiz zaman binin ilk şartlarından biridir. Trakyanın bin, jandarma, biri polis, biri gümrük kara ve demiryolu hududlarında bunun memuru, biri de askerî olmak üzere dört pek iyi anlaşılmış olduğunu memnuniyetdefa kısa uzun muayeneler geçirdik. Ni le gördüm. hayet kavuştuğumuz, Türkiye hudud kapısmdaki pasaport ve gümrük binası, 3 FRATELLiNİ'lerle VARYETE TRUPU'nun BUYÜK MATiNE Fiatlarda zammiyat yoktur VEFAT Müteveffa' Hırant Bezazm zevcesi ve maruf tüccar Bay Sepon Civanın kerimesi Bayan Eliz H. Bezaz vefat etmiştir. Cenaze merasiminin yarmki pazar günü saat 13,30 da Beyoğlu Balıkpazarı Ermeni kilisesinde icra kılmacağı ilân olunur.