CUMHURİYET 24 Temmuz 1937 Ankara spor ajanları içtimamdaki hâdise Dört kulübün murahhasları mıntakadaki toplantıyı niçin yarıda bıraktılar? murahihaslarile birlikte müzakerelerine devam ederek futbolden sonra atletizm mesai raporunu da tetkik etmişlerdir. Ankara 22 (Telefonla) Ankara mıntakasının tertib ettiği içtimada, yeni çalışma programlan görüşülürken, Genclerbirliği, Ankaragücü, Altınordu ve Güvençspor murahhaslan toplantıyı terketmişlerdi. Bu hâdise, şehrin spor me hafilinde günün dedikodusu halindedir. Bir taraftan da bazı kulüblerin alâka darlara müracaatle, içtimadan çekilen murahhaslarına esasen bu yolda salâhi yet vertnedıklerini bildirdikleri söyleni yor. Ajanlar da toplanarak yeni çahşma programlarını tesbite devam ediyorlar ki, bunlar rapor halinde genel merkeze verilecek, oradan da aid olduklan federasyonlara havale olunacaktır. Bu çalışma, zaten Türk Spor Kurumu yasasındaki maddenin tatbikinden ibarettir. Fakat bunun daha verimli olması için müza kerelere alâkadar kulüblerin çağırılması düşünülmüş, işte fırtına da bunun üze rine kopmuştur. Bilhassa tasrih edilen nokta, kulüb lerin bu toplantıya çağırılmasında mec buriyet bulunmadığı ve ruznamenin de münhasıran yeni mesai raporlannı hep birlikte gözden geçirmek olduğudur. Toplantıya, yukarıda isimleri yazılı kulüblerden başka Çankaya, Demirspor ve henüz federe olmıyan Sporting ile An kara boks kulübii de gelmişlerdi. Bölge başkanı Ziya, içtimaı açarak maksadı anlatmış ve kulüblere davete icabetlerinden dolayı da teşekkür etmiştir. Bundan sonra ilk olarak futbol ajanı Danyal Akbelin raporu okunmuştur ki, bu rapor «lik müsabakalarının tanzimi, şild müsabakalarının icrası, mıntakalar arasında temsilî müsabakalar tertibi, ecnebi takımlarla temaslann tanzimi, Ankara hakem kursunun açılması, kulüb lerde futbol tekniği hakkında konferanslar verdirilmesi, lik maçldnmn tenkidleri, Ankara şehir takımı ve genc takımınm teşkili, mıntaka için bir antrenör celbi ve Ankara kulüblerine vesait ve antrenman •6ahalan temini» gibi esaslı bahisleri ihtiva etmekteydi. Raporun okunması bitince, murahhaslar bazı suallere başlamışlardır. Bu arada millî kümeye niçin Ankaradan üç kulüb alınmadığı da sorulmuştur. Verilen ce vablara nazaran, millî kümeye Anka • radan da üç kulübün almması, Futboî Federasyonu nezdinde ajanlar içtimam da müdafaa edilmiş, fakat bu temaslar dolayısile seyahat masraflannm fazlalı ğmdan dolayı bütçe bakımmdan, bu sene için, Ankara ve Izmirden ikişer kulüb alınması, Federasyonca kat'iyetle karara bağlanmıştır. Müzakereler, maksad haricine çıkıp yapılmış işleri tenkid vadisinde uzaymca, başkan, mevzuu habrlatmış, bu sırada bir münakaşa olmuştur. Bu münakaşanın sonunda salona giren diğer bir zat da BÖZ alarak eski işler hakkında tenkidler yapılmasmın da faydah olacağı mülâhazasını şiddetle ileri sürmüştür. Başkan, bu mesailin mmtaka kongresinde birer birer görüşüleceğini, şimdiki mevzuun muayyen olduğunu, saded haricinde söz vermiyeceğini bildirince, Genclerbirliği, Ankaragücü, Güvençspor ve Altınordu murahhasları «beğenmedıkleri mmtaka işlerini görüşmek» üzere geldikleri ci hetle toplantıyı terke mecbur kaldıklannı müşterek bir takrirle bildirmişler ve sa londan çıkmışlardır. Ajanlar, içtimaı terketmiyen Tifo salgmına karşı Kedileri öldürmek yeniden tedbîrler tehlikeli olabilîr alınacak [Bastaraft l tnci sahifede] Admira geliyor M. S. Galatasarayın yıldönümü münasebetile iki maç yapacak olan Avusturya şampiyonu Admira profesyonel futbol takımı gelecek cumartesi sabahı 10,22 de İstanbulda bulunacaktır. Kafilede on üç oyuncu, bir antrenör ve bir idareci bulunmaktadır. Takımda millî maçlarda Avusturyayı yirmiye yakın oyunlarda temsil eden futbolcular içinde sağ muavin oynıyan Şal, tam kırk defa beynelmilel maç yapmış en kuvvetli bir oyuncudur. Admira, İstanbul veya Ankarada ü Hıfzıssıhha Dairesi Umum Müdürü Açüncü bir maç daha yapacaktır. sım Ararla birinci şube müdürü doktor Mersin îdman Yurdunun Goltschlicht pazartesiye kadar şehir su Toroslarda yaptığı gezinti Iannı ve şehrir. bellibaşlı bostanlannı, nüMersin (Hususî) Şehrimiz İdman fus kesafeti fazla olan semtlerini geze Yurdu genclerinden mürekkeb bir grup rek tetkikat yapacaklardır. Toroslarda uzun bir yürüyüş yapıp Asır Arar dün kendisile görüşen mu dönmüşlerdir. Gencler doksan kilomet harririmize demiştir ki: ro uzakta ve 1700 rakımlı Gözne isti « Bugün, evvelk! toplantımızda itkametinde ileriledikten sonra batı taratihaz etmiş olduğumuz kararlann, tatbik fmdaki Fmdıkpmarı yaylasına gelmiş lerdir. İki gün buralarda kalan yurdcu sal.asında ne derece fayda temin ettiklelar 45 kilometroluk nisbeten kısa bir rini tetkik ettik. Bu tetkikat neticesinde verilmi» olan kararların gayet isabetli olyol tarikile Mersine dönmüşlerdir. duğu ve hastalığm seyrini durdurmak huTrabzonda lik maçları bitti Trabzon (Hususî) Mmtakamız susunda faydası dokunduğu ve vaziye 936/937 lik maçları muvaffakiyetli bir tin endişe verici bir mahiyette olmadığı şekilde sona erdi. Maçlar, iki devre ola da görülmüştür. Yaz mevsiminde her rak, Idmangücü, İdmanocağı, Trabzon memlekette hemen bu miktara yakın tifo spor, Necmiati ve Sebat îdman Yurdu vukuatı kaydedilebilir.» takımlan arasında cereyan etti. NeticeDünkü vak'alar de, hiç yenilmeden, İdmangücü takımı Dünkü tifo vukuat on tanesi Fatih Trabzon şampiyonluğunu kazandı. Gönmıntakasında olmak üzere 27 dir. Tifo derdiğim resim şampiyon îdmangücü vuLatı hergün 25 le 27 arasındadır. Son takımma aiddir. Fransa ile Belçika arasında zamanlardaki musab miktan 800 le 1000 arasındadır. Tifo musabınm fazla olu bir hâdise şuna rağmen vefiyat miktan çok değil Brüksel 23 (A.A.) Fransayı bi dir. Yaoılan tetkiklere nazaran vefiyat sikletle devir müsabakası esnasında çıkan yüzde iki buçuğu geçmemekte, azamî ve Belçika takımmın müsabakayı terketyüzde jçü bulmaktadır. mesine sebeb olan hâdiseler, Belçika efTifo Balıkpazarından, Beyazıd vfe kân umumiyesinde büyük bir heyecan iyamatyaya kadar çekilen bir hat üfeefiri' tevlid «tmiştir. de tesirini göstermektedir ki buralar kısmen bekâr yatağı ve kısmen de sıhhatile fazla a'.lLadar olmıyanlann meskun bulunduklan mmtakadır. hal alması, Sıhhiye Vekâleti erkânmın tekrar şehrimizde bir toplantı yaparak keyfiyeti yeniden tetkik etmesini ve yeni bazı kararlar almasmı icab ettirmiştir. Vekâlet Hıfzıssıhha Dairesi Umum Müdürü Asım Ararla Hıfzıssıhha birinci şube müJürü Goltschlicht bu maksadla dün şehrimize gelmişler ve öğleden sonra Sıhhiye müdiriyetinde bir toplantı yap mıslardır. Dünkü toplantıda Vilâyet Sıhhiye müdürü Ali Rıza, müdür mua vini Haydar, lâboratuar şefi Zeki de bulunn,uv ve evvelki içtimada verilmiş olan karar ve alınan tedbirlerir tatbikından faydah neticeler çıktığı görülmüştür. Butiunla ber^ber vaziyetin tekrar gözden Ker'rilmesine ve icab ederse yeniden bazı tedbîrler almmasına lüzum hasıl olmuş tur. Bu maksadla pazartesi günü ögle den evvel tekrar toplanılacaktır. Vekâlet Maruf doktorlarımız bunun aleyhinde bulunuyorlar Belediye teşkilâtının kedilerle yap makta olduğu mücadele devam etmektedir. Bu mücadele sırasında evlerde bes lenen kedilere dokunulmamaktadır. Yal nız başıboş bırakılmış olanlar; süprüntü ve pislik kümeleri üzerinde yakalananlar öldürülmektedir. Bu suretle öldürülmesi lâzım gelen on bin kadar kedi vardır. Şimdiye kadar bunun bin beş yüz küsuru ortadan kaldırılmıştır. Mücadele d ha fazla Topkapı, Edirnekapı gibi kenar semtlerde şiddetli olmaktadır. Çünkü buralarda şehrin diğer mıntakalanna nis betle daha fazla kedi vardır. Dünkü akşam gazetelerinden birinde sıhhiye müdürü Ali Rızaya atfen bir beyanat intişar etmiştir. Bunda; sıhhiye müdürünün «Tifo hastalığınm önüne geçmek üzere kediler imha edilmektedir. Fakat bu sefer de veba ile karşılaşmak ihtimali vardır. Çünkü vebayı fareler nakleder. Halbuki kediler farelerin düşmanıdır.» tarzında sözler söylediği bil dirilmektedir. Dün kendisile görüşen bir muharriri mize sıhhiye müdürü Ali Rıza; kat'iy yen bu şekilde bir beyanatta bulunmadı ğını söylemştir. Fakat bazı doktorlar bunun doğru bir noktai nazar olduğunu ileri sürmektedirler. Bir muharririmiz profesör Âkil Muh • tarla görüşmüştür. Muhterem profesör demiştir ki: « Kedileri öldürmek de nereden akla geldi bilmiyorum. Bu hayvancıklann Öldürühnesinde hiçbir menfaat yoktur. Tifonun ve pisliğin önüne her halde böyle geçilmez. Şehrin temizlenmesi lâzım dır. Hem tifo ile kedinin münasebeti çok uzaktır. Muhakkak ki kedilerin azalma • sile fareler çoğalır ve bundan birçok fena neticeler doğabilir.» Diğer taraftan muharririmizin görüş • tüğü bir bakteriyoloğ da şunlan söylemiştir: « Bundan on sene kadar evvel böylc bir hâdise Fransada olmuş, sonra Tu nus ve Cezairden gemilerle kedi getiril • mişti Korkanm ki sonunda biz de pişman oJup Vandan, Ankaradan kedi getire KARAKÖY ŞUBESİ açılmıştır KADIN HASTALIKLARI MüTEHASSISI VE EBE ARANIYOR Mudanyada açılacak olan Şaziye Rüştü Sağlık Yurdu için müsaid şeraitle birinci derecede ihtisas yapmış bir kadm hastalıkları mütehassısı ve bir ebe ahnacaktır. Taliblerin tahriren İstanbul 616 numarah posta kutusu adresine müracaatleri. HASAN DEPOSU Buruşmuş ve ihtiyarlamış Bir cildi Gencleştirmiştir. şayanı hayret Bir keşffi Viyananm tıbbî mecmuaları, bütün dünyayı hayrette bırakan fennin, en son muzafferiyetini ilân ediyorlar. Buruşukluklann yalnız sebebi teşekkülünü değil, onlann izale çaresini de bulmuşlardır. Anneler, hatta büyük anneler, gencl'klerindeki taze ve açık tenlerini 50 ve 60 yaşlarındaki kadınlar, gencliklerindeki bunışuksuz ve yumuşak cildlerini te min edebilirler. Hastanelerdeki tecrtibeler Buruşukluklarımız, ihtiyarlamağa başladığımızda, meydana çıkar. Cild zamanla bazı canlandırıcı ve besleyici un surlannı kaybeder. Bu unsurlar, şimdi büyük bir itina ile seçilmiş genc hayvanlardan istihsal olunabilmektedir. Cild, bu cevherle beslenildiği takdirde yeniden tazeler ve gencle şir. îşte Viyana Üniversitesınde Profesör Dr. Stejskal idaresinde yapılan tecrübelerde elde edilen şayani hayret semereler budur. Doktorun bu şayani hayret keşfinin münhasıran istünali hakkı, fevkalâde rnalî fedakârhklarla Tokalon müessesesi tarafmdan temin edılmiştir. Biocel tabir edilen bu canlı cild hüceyratı hulâsası ancak pembe rengındeki Tokalon kremi terkibinde bulunur. Hastanelerde yapılan tecrübeler neticesinde 60 ve 70 yaşlarındaki kadınların buruşukluklan altı hafta zarfında zail olduğu görülmüştür. Muvaffakiyet garantilidir Her gece, yatmazdan evvel pembe rengindeki Tokalon kremini kullamnız. Siz uyurKen cildinizi besler ve gencleştırur. Birkaç hafta zarfında buru şukluklar zail olur ve daha genc görünürsünüz. Gündüz için yağsız beyaz rengindeki Tokalon kremini kullamnız, Siyah noktaları eritir, açık me< sameleri kapatır, en sert ve en esmer bir cildi yumuşatıp beyazlatır. Bir doktorun İspanya ihtilâli [Baştaraft ı inci sahifede] Bir Başvekilin golf merakı Aşılanmıyan esnaflar işten menedilecek Tifo aşısı yapılması için verilen mühlet üç gün sonra nihayet bulacağından ıFatih ve Eminonü mıntakalannda, es naftan tifo aşısı vesikası muayenesine başlanacak ve vesika ibraz etmiyenler icrayi san'attan menedileceklerdir. Şim diye kadar 200,000 kişi tifo aşısına aşı lanmıştır. 12 kadar telefahn vukuu ve 20 kadar insanın yaralandığı haber verilmekte dir. Canarias kruvazörü bir vapuru batırdı Londra 23 (A.A.) Reuter Ajansı Cebelüttarıktan istihbar ediyor: Romadan gelen bir habere göre îs panyol asilerinin elinde bulunan Canarias kruvazörü, Bagur limanı açıklannda tabiiyeti meçhul bir gemiyi bombardıman ederek batırmıştır. Palmaos sahil bataryalannın da Ca narias kruvazörü üzerine ateş açmıj olduklan bildirilmektedir. ra/UA sergifirtcte Bolunun en güzel mesire yeri Bolu (Hususî) Mıntakamızın en güzel mesire yeri olan Aband gölüne yeniden yapılan yolun küşad resmi bü yük tezahüratla yapıldı. Etrafı yüce çam ağaçlarile çevrili olan gölün kenannda sporculara mahsus yapılan köşkle spor levazimatınm gencliğe armağan edilm& si merasimi de ayni güne tesadüf ettirildiğinden bu güzel yere toplananlann sa • yısı dört bini aşkındı. Açılış nutkuna ve rilen cevablardan sonra sporcularla izciler büyük bir geçid resmi yaptılar. Halkevi beş yüz kişilik bir kır ziyafeti verdi, geceleyin çadırlarda kahndı. haykınşlanm, çırpınmalarım beyhude idi. Beni kanapeye doğru anyordu. Nasıl oldu bilmem? Birden elinden kurtulur gibi oldum. O da ayağına birşey takılmış olacak ki yere yuvarlandı, fakat gene benden evvel sıçradı ve kapıya koştu. Kapının önünde ellerini açarak: Kaçamazsın, olmaz. Seni arük bırakmam. Benim olacaksm. Senin kadar güzel bir kadm insanın bir kere eline geçer de bırakırsa ona ahmak derler. Diyordu. Ah, o dakikada sanki bir ejderdi. Göz leri kan içinde fıldır fıldır dönüyor, tır • nakları bir vahşi hayvan tırnağı gibi bana do?ru uzanıyordu. Birdenbire köşedeki çekmeceyi açtım, içinde kocamm silâhı hazır duruyordu. Kapmca alnma çe virdim: Yaklaşma, çekil... Yoksa!.. Dedim. Korkutmak, bu suretle onu geri çevirmek istiyordum. Ne mümkün? Bu tehdid bile para etmedi ve o bu ateşe gülerek, omuz silkerek, kollarını açarak atıldı. Silâhı çekemedim ve bir elimle gene müthiş bir mücadeleye girdim. Yüzünü tırmalamak, gırtlağına sarılmak için bütün kuvvetimi topladım. Beni kolla rile o kadar sıkmıştı ki hâlâ her tarafım sızlıyor, hatta işte... Bütün vücudüm çü POKER Ademi müdahale komisyonunun teknik komitesi toplantısı Londra 23 (A.A.) Ademi müdahale komisyonunun talî teknik komitesi, limanlar meselesi hakkında müzakerelerde bulunmak üzere bu sabah toplanmışbr. fmf bıçağıncla n daha UCUJI//7U PLAY Son siyasî vaziyetlerin kendisine vermiş olacağı bütün üzüntülere rağmen Japonya Başvekili M. Konee Çin işlerinden baş kaldırabildiği zaman golfa olan merakım yenememektedir. Yukan ki resimde kendisini siyasetten bir an kulüb avunduğu sıralarda göriiyorsunuz. Bir çocuk boğuldu Bolu (Hususî) Mudurnunun Dolayüz köyünden on yaşlarında Servet isminde bir çocuk köyün civanndan geçen derede yıkanırken suyun cereyanına ka< pılarak köprü ayağınm oyuntusunda boğulmuştur. rük içinde... Hacer Hanım bluzunun kolunu çekti. Hakikaten taze çüriik yerleri duruyordu. Komiser bunlara bir göz attıktan sonra: Devam ediniz! dedi. Nihayet işte olan oldu. Kendimi kaybetmiştim. Ne yaptığımı bilmiyecek bir hale gelmiştim. Tetiği çektim. Yanıbaşımda olduğu için istemiyerek, bilmiyerek onu kafasından vurdum. Yere düş • tüğü zaman ben kendimde değildim. Baygın bir halde, deli gibi sağa sola baş vuruyordum. Komiser: Bu kadar mı? diye sordu.. Beş kursun sıkmışsmız. Kadın biraz düşünceli: Evet, dedi. Belki beş kurşunu birden sıkmışımdır. İkisi başının arkasından girmiş. Olabilir.. Kendimi kaybettiğimi söylüyordum size. O dakikada ne yap tığımı bilmiyordum. Namusumu muha faza edebilecek miyim? Korkusile belki bu adamı öldükten sonra bile vurmuşumdur. Fakat yalnız yere düşmesi kurtulmanız için kâfi değil miydi? Tabiî kâfi idi. Amma söylüyorum ya, ben namusumun elden gitaıek üzere olduğunu gördüm. Eğer o düşmemiş olsaydı, ben bir defa elinden kurtulmasaydım mahvolacaktım. Ondan sonra ben yaşayamazdım. Yaşamak için, nefsimi ve namusumu müdafaa için onu öldürdüm. Bu adamı ilk defa mı görüyor sunuz? Hayır, ikinci defa. Bir defa da bugün sabahleyin görmüştüm. îsmini, mesleğini, evli mi bekâr mı olduğunu söylemedi mi? Hayır, hiçbir şeyden bahsetmedi. Fakat tabiî kirayı alsaydım soracaktım. Ortada hiçbir şey yokken lüzum görmedım; kim olduğunu sormadım. Hacer Hanım karakolda alıkonuldu ve evinde araştırma yapıldı. Hiç bir delil bulunamadı. Konudan komşudan yapı lan tahkikat da onun evinde maktul düşen adamm bu eve girip çıktığını tesbit edemedi. O zaman sağda solda maktulün kim olduğu anlaşılmak üzere tahkikat ya pılmaya başlandı ve daha ertesi sabah Sirkecide bir otel hizmetçisi, patronunun nazarı dikkatini celbetti. Bu adam odalan temizlerken 17 numarah odanın boş olduğunu görerek hayret etti: Sami Bey yok, dedi. Dün gece gelrnemiş. Öteki evvelâ lâkaydane: Olur ya, belki bir dostuna gıtmıştir. Geçenlerde bir gece daha gelme mişti. Evet amma, o zaman haber verdiydi. Bilmiyor musunuz? Adam sende ne olabilir? Samsuna döndü ise burada az mı eşyası var? Oda hizmetçisi çekilip gitti. Fakat aradan bir saat geçmşti ki iki sivil otelciye baş vurdular: Otelin sahibi siz misiniz? Diye sordular. Orta yaşlı, uzun boylu, kırmızı bir lâz olan otelci: Evet benim! Diyince bunlar kendilerinin polisten geldiklerini bildirdiler ve derhal: Sizde Sami Bey isminde bir müfteri var mı? Dediler. Otelci biraz mütehayyir: Evet, vardı. Dün gece gelmedi! Odası, hangi odadır? 17 numarah oda. îki memur birbirine bakmdı ve biri ötekine: Şimdi herşey anlaşıldı; dedi. İkisi de otelin kapısı önünde duramı • yacaklarını işrab eder bir halde otelciye: {Arkan var) r s = HACI RAŞİD «Cumhuriyet» in ntilli sergüzeşt romanı : 5 7 le mi? Onun çaresi var Hacer Hanım, gider kapıyı kilidlerim. Lâmbayı da söndürürüz. Şayed, binde bir ihtimalle geliverirse sokak kapısmdan içeriye giremez ve sizin evde olmadığınızı sanır.. Kaşlarımı çattım, ayağa kalktım: «Olamaz! Çabuk gidiniz buradan... Yoksa kıyametleri koparınm!» Hiddetten deli gibi olmuştum. Fakat bu hiddet onu şaşırtacak yerde tahrik etti: Ah, şu haliniz nekadar tatlı... Kadınlarm hiddet haline bayıhnm... Biraz daha bağırsana bakayım... Ağlar mısın? Hele gözyaşları beni çileden çıkartır... Hem böyle söylüyor, hem bana doğru yürüyordu. Bir kurd gibi üstüme atıldı. Kollanm demir bir çember içinde sıkışı yor sandım ve birdenbire beni kucaklıyarak havaya kaldırdı. Bu halde çırpmmaktan başka birşey yapamıyor, yalnız haykırıyordum. Fakat sesim nereden işitilirdi ki. Kapı çok uzak olduğu gibi bitişik evlerin duvarlan da çok kalındı. Bütün Hacer Hanım; dedi, ne harikulâ nuz, belki hemen geliverir korkusile.. Öyde elleriniz, yüzünüz, saçlarınız var... Sılkindım. Kaçmak, haykırmak isti yordum. Kapının önünde karşıma dikil di, gülüyordu; pek yumuşak bir sesle: Neden kaçıyorsunuz Hacer Ha nım, bu kadar vahşilik olur mu? Maamafıh telâş etmeyiniz, ben barbar değilim. Zorla güzellik olmaz. Oturunuz, boş yere bir rezalete meydan vermiyelim. He men giderim.. Zaten odadan dışarı çıkmama imkân yoktu; oturdum ve gitmesini bekledim. Gitmedi. Bilâkis sanki daha ziyade cür'et alrnış gibi sigarasını yakarak karşıma oturunca: Ne bekliyorsunuz? dedim. Ben siz'n bildiğiniz kadınlardan değilim. Be nim kocam var, her zaman eve gelebilir. Hatta belki şimdi... Benim bu sözümü başka manada an ladı ve cesareti arttı. Kahkaha ile güle ek: Demek ki kocanızdan korkuyorsu