. CUMHURİYET 17 Temmuz 1937 Celâl Bayar dün Nazilli fabrikasını gezdi Iktısad Vekilinin kooperatifçilerle hasbrhali «Büyük Şef Atatürk kooperatiflerin candan taraftarıdir. Basvekilimiz lnönü kanaat getirmistir ki, kooperatifler haricî ticaretimiz için en iyi teskilât ve vasıtadıryy Nazilli 16 (Hususî muhabirimiz den) İktısad Vekili Celâl Bayar, İktısad Vekâleti Siyasî Müsteşarı Ali Rıza, İş ve Ziraat Bankaları Umum Mü dürleri, İzmir meb'uslarından bazıları, îzırtir Vali ve Belediye Reisi ve kendisine refakat eden diğer zevatla biriikte bugün öğleyin otorayla İzmirden şehrimize gelmislerdir. Vekil ve maiyeti basma fabrikası is tasyonunda oturaydan inmişler ve Nazılli dokuma fabrikasının pamuk kısmmaan başhyarak bütün dairelerini gezmişler dir. Celâl Bayar her kısım hakkında fabrika direktöründen mufassal malumat almıştır. ğrenildiğine göre montaj işi.eylul ayıiruia bitecek ve fabrika 25 ilkteşrinde açılacaktır. Türk Rus mütehassıslarının bir eseri olan bu fabrika yılda 20,000,000 metro basma ve mıntaka ihtiyacı ıçin 300,000 kilo iplik çıkaracaktır. • 1500 işçinin çalışmakta olduğu fab rika daha şimdiden 6 aylık sipariş almış bulunmaktadır. Vekil ve maiyeti öğle yemeğini fabrikanın kantininde yemişler ve tetkiklerine geç vakte kadar devam etmişlerdir. Ce lâl Bayar kendisine verilen malumatlan memnuniyet beyan etmiştir. *** V Bir de tehdid mi? «Türkiye, Sancağı Türkleştirmeğe kalkarsa mücadele kopacak ve orada muhakkak kan dökülecektir» Optamin saç eksiri Varken boşuna her geçirilen dakika, bir tel daha saçın ölüme mahkumiyeti demektir! Çünkü «Optamin» kullanmak, kökleri zayıflıyarak düsmeğe meyleden saçların adeta yeniden cilde perçinlenmesi demektir. «Optamin» Gucjdeleri ihya eder, saç dö külmesinin önüne geçer, kenekleri düşürür ve başta yeni bir hayat başlatıı; Bir Suriye liderinin şiddetli beyanatı IBaştarafi 1 tnci sahttede} ediyorlar. Ve bu suretle 3 milyon liranın ve daha fazlasının ağırlığını hissetmiyo Emin olduğunuz adamlan seçiniz ve iş başına getiriniz. Bilhassa mahsule fiat takdir edecek arkadaşlarınızın, yani eksperlerin intihabı çok güç bir iştir. Çok dikkatli hareket etmek lâzımdır. Buradaki kooperatiflerin muvaffakiyetini nümune ittihaz ederek memleketimizin diğer mıntakalarına da gideceğiz. Meselâ yarın fındık için düşünüyoruz. îleride pa muğu düşünüyor ve büyük iş olarak da tütüncülüğü ele alıyoruz. Haricî ticaretimiz Bu konuşmadan istifade ederek ha ricî ticaretimizde mühim bir mevkii olan üzüm ve incir hakkında faydalı bazı izahat vermek isterim. Haricî ticaretimizde miktar ve kıymet itibarile mühim bir mevki alan maddelerimizden biri de üzüm dür. Fakat, satış kolaylığı itibarile incir daha müsaid vaziyettcdir. Yani incirin satışı üzüme nazaran daha kolaydır. Fakat heyeti umumiyesi itibarile üzüm, in cir, fındık, tütün, lüks maddesi addolunmaktadır. Ahcılar müreffeh bir seviyede iseler bunlara rağbet gösteriyorlar. Ha ric piyasalarda maişet zorluğu başgös terince istihlâk azalmağa başlıyor. Herhangi bir buhran karşısında memleketler ihtiyatlı tedbirler almak isteyince evvelâ mahsullerin ithal ve istihlâkini tahdid e diyorlar. Fakat bu sözlerim sizi korkutmasın. Bugün bunlar zaten yapılmıştır. Meselâ en çok mal sattığımız memleket üzüm ve inciri mümkün olduğu kadar az kullanmak için ne lâzımsa yapmış ve en son hadde kadar indirmiştir. Daha fazla ındirmesine imkân yoktur. Yapılacak işler Bizim üzüm ve incir için yapacağırmz en mühim iş bunların kalitesini yükselt mek ve bu mahsulleri temiz işlemek ve kalitenin değişmiyeceği hususunda alıcıya emniyet vermektir. Içerisinde çürük yoktur, dediğimiz zaman, kat'î surette çii rük bulunmamalıdır. Içerisinde bu tipten başka yoktur, dediğimiz zaman, başka tip bulunmamalıdır. Şerefli bir tüccar bono müddeti gelince borcunu gününde ödemek için nasıl hassasiyet gösterirse biz de ayni hassasiyetle markamızın gösterdiği şekilde mah temin etmeği bir şeref borcu bilmeliyiz. Bunu hepimiz biliyo • ruz. Kooperatiflerin yapacağı en mühim, ve esash vazife de bu olacaktır. Avru padaki müşterilerin kooperatifin markasını görünce ona her cihetçe emniyet gelmesi ve itimadının sarsılmaması lâzımdır. Bu cihet temin edildiği takdirde mahsullerimizin satışı için endişe yoktur. Mahsullerimiz lüks olmakla beraber bir sınıf halkın sarf ve istihlâk etmek mecburiyetinde kaldığı maddelerdendir. Satış meselesine gelince, bunlar, po litika icablarına göre değişir. Üzüm re koltemiz miktar itibarile artmaktadır. Bundan beş altı sene evveline nazaran bugün istihsalâtımız yüzde yüz artmış tır. Fakat, bunun mahzurlu noktaları vardır. Eski ihtiyar bağlan bırakıyor, yeni bağlar açıyoruz. Ve bu yüzden malın cinsi bozuluyor. Malm maliyeti de yük seliyor. Eski bağlan gencleştirmeyi dü şünüyoruz. Bu senenin satışlarına gelince, bir iki hafta geçmeden evvel vaziyet hakkında kongreye birşey söyliyemiyeceğim. Fakat geçen seneye nazaran ümidlerimizi kı racak beynelmilel bir vaziyet yoktur. Bu sene mahsul memleketimizde azdır. Diğer memleketlerde de nasıl olduğunu tetkik etmek icab eder. Henüz beynelmilel vaziyet hakkında bana sahih malumat verilmemiştir. Hakikî vaziyet ancak bey nelmilel piyasanm anlaşılmasından sonra belli olacaktır. Büyük Şef ve kooperatifçilik Görülüyor ki, işler, teşkilâta bağla nınca kolaylaştınlmış oluyor. Vekil olarak, meb'usunuz olarak, eski arkadaşınız sıfatile size faydalı olmağa hazınm. Büyük Şef Atatürk kooperatiflerin candan taraftarıdır. Basvekilimiz lnönü kanaat getirmiştir ki, kooperatifler haricî ticaretimiz için en iyi teskilât ve vasıtadır. Herhangi bir suitefehhüme mahal kalmamak için tekrar söylüyorum, kooperatiflerde hiçbir suretle husumet zihniyeti yoktur. Kooperatifleri başkalarının menfaatlerine sed çekmek için kurmuyoruz. E sas maksadımız zürra hesabına söylüyorum, kendi menfaatimiz için çalışmaktır. Ihracatcılan da düşünüyoruz. Onların da mazbut esaslar dahilinde çahşmalanruz. tktısad Vekilinin kooperatifçilerle hasbıhali îzmir 16 (Hususî) İktısad Vekili Celâl Bayar, yeni teşekkül eden yedi incir ve sekiz üzüm kooperatifinin Ticaret Odasında yaptıkları toplantıda iç ve dış ticaretimiz ve kooperatif teşkilâtlaıı hakkında tüccarlarla hasbıhali esnasında ezcümle şunları söylemiştir: « Arkadaşlar, intihab ettiğiniz ariadaşlar çok ağır ve mes'uliyetli işleri üzerlerine almışlardır. Kendilerine candan 'muvaffakiyetler dilerken vazifelerinin ağırlığı üzerinde bilhassa nazan dikkatlerini celbetmek isterim. Kooperatifçilik memleketimizde artık bir münakaşa mevzuu olmaktan çıkmıştır. Kooperatifçilik, şimdiye kadar bir ikisi müstesna olmak üzere amatörce yapılmış işlerden mürekkebdi. Kooperatifçilik artık amatörce ve heveskârane yapılan bir iş olmaktan çık mış, çok ciddî ve ehemmiyetli bir şekil almıştır. Hükumetin haricî ticaretimizin teşki lâtlandırılmasına verdiği ehemmiyet ve kooperatiflere dahil olan kimselerin menfaatleri birleştirilince bunun ehemmiyeti kendiliğinden tebarüz etmiş oluyor. Kooperatiflere dahil arkadaşlanmız şahsî ve meslekî menfaatlerini girdıkleri kooperatiflerin iyi işlemesinde görmekle beraber millî ekonominin menfaatlerine de çalışmış olacaklardır. Hükumetin kooperatifçilere yardımı Birlik idare heyetine seçilen arkadaşlar siz arkadaşlara ve hükumete karşı çok ağır ve mes'uliyetli bir vazife yüklenmişlerdir. Fakat en ağır vazifeler dediğim zaman korkmağa mahal yoktur. Bir iş nekadar büyük mes'uliyetli ve ağır olursa olsun vesait mevcud olduktan sonra çıkar yolu bulunur. Şuna emin olmak lâ zımdır ki kooperatifler muhakkak su rette muvaffak olacaklar ve ortakların menfaatine hizmet edeceklerdir. Haricî ticaretimizde kooperatifleri millî ekono minin icablarına göre nâzım olarak kul lanacağız. Bu kadar samimî arzular birleştiği takdirde muvaffak olmamak için hiçbir sebeb yoktur. Size güveniyoruz. Sizin ahlâkınıza güveniyoruz. Ayni za manda hükumet için söylüyorum kendimize güveniyoruz. Az evvel satış kooperatiflerinin işlemesi için görüşülürken bu sene üç milyon liralık krediye ihtiyac olduğunu söylediler. Teskilât derhal gözümün önünde canlandı. Çünkü 3 milyon lirayı bulmak bugün millî bankalarımız ve hükumet için müşkül bir iş değildir. Bugün o haldeyiz, o hale geldik. Fakat elimizde devlet himayesinde ve kanuna müstenid bir teşekkül olmasa, iş şahsî bir teşebbüs raahiyetinde kalsa 3 milyon hatta onun yarısı bile nerede bulunabilir? İşte teşkilâtın kuvveti burada da kendini göstermiş oluyor. Demek oluyor ki, bir camia olarak mukaddes addettiğimiz bir gayenin etrafında toplanınca onun maddî vasıtalarını da temin etmiş bulunuyoruz. Teskilât var. Millî bankalar var. îşin icabı var. Bunlar kül halinde nazan dikkate alınmca büyük «eflerimiz de bizi himay* Evvelâ, Said Bey Haydann bütün menfa hayatını Türkiyede, Istanbulda geçirmiş bir şahsiyet oluşu, sonra da, daha bir hafta evvel Hataydaki Arab rüesası tarafından bir kurtancı gibi karşılanarak, Arab genclerinin meçlerinden kurulmuş çardaklann altından geçerek Arab kızlarının serptiği çiçekleri çiğniyerek ulaştığı kürside, bizi hayli hırpala mak istiyen bir nutuk irad etmiş olma sıdır. Başvekil Cemil Mürdüm Beyle görüşürken de mevzuu bahsolan bu seyahat hakkında Said Bey Haydar şöyle an lattı: Bana Sancaktaki umumî nüfusun yüzde doksanını Türkler teşkil ediyor, diyenler oldu. Hayret ettim ve gidip bizzat göreceğim, dedim. Işte Antakyaya bu maksadla gittim. lndiğim otelde, yerli Arablar beni ziyarete geldiler ve mah fillerine davet ettiler. Mesele bundan ibarettir, eğer oradaki Türkler de gelip beni Halkevlerine çağırsaydılar, oraya da memnuniyetle giderdim. Hatayda merakınızı tatmin etti niz mi? Evet, bazılannın dedikleri gibi Türklerin bir ekseriyet teşkil etmedikle rini gördüm. Hele Arablar, Aleviler, Ermeniler ve sair hıristiyanlar birleşince kahir bir ekseriyet teşkil edeceklerdir. Aleviler... Hemen sözümü kesti: Aleviler de, iddia edildiği gibi Türk değillerdir. Türklerle elele vermiş bazı Alevi rüesasile görüştüm, onlar da; Türk taraftanyız, fakat Türk değiliz, diyor lardı. Esasen hakikat de budur. Sizce, Hataydaki halk artık mesud bir hayata namzed değil midir? Bu, dedi, Türkiye ile Suriye arasmdaki münasebatın şekline bağlıdır. Türkiye orasını Türkleştirmeğe kalkar sa, emin olun Sancak halkı rahat yüzü göremiyecektir. Çünkü Türk olmıyan anasır mücadeleye âmade bir halde bu lunuyor. Unutmayınız ki Suriye Arablan da onlan yalnız bırakamazlar, yar dım ederler, ellerinden geleni yaparlar. Halbuki Türkiye, Suriye ile, oradaki Arablann hukukunu muhafaza noktasında anlaşırsa, o mmtakanın saadete kavuşmaması için ortada sebeb kalmaz. Me selâ Türkiye; Aleviler Türktür, derse, iş kötü olur. Amma Suriye ne yapar, ne yapabilir ki, diyeceksiniz. Orası şimdi den kestirilemez. Bakalım yarın vaziyet ne şekil alacak, bu malum mudur? Ve bir lâhza düşündükten sonra devam etti: Türkiye birkaç Aleviyi unutma • hdır. Öte tarafta büyük Arab âlemini bu âlemi kendisine şimdiden bendetmesini düşünmelidir. Bugüne kadar inkâr edilen Arab âlemi, bu büyük mefkure artık doğmuştur, artık bir hakikattir. Fakat belki elli sene kadar daha bu mefkure Tür • kiyeyi tehdid edebilecek bir kudret gös teremez. Amma ondan sonrasını düjünmek gerektir. Bu yaman tehdidi iyice kavnyamamış görünerek dedim ki: Türkiyenin bütün komşularile en kuvvetli dostluklar kurduğunu görmüyor musunuz? Türkiyenin başmda bulunanlar, sade sözlerile değil, fakat her türlü hareketlerile de Suriye dostluğuna bü • yük bir kıymet verdiklerini göstermiyorlar mı? O halde bu Sancak ihtilâfını ortaya çıkarmanm ne manası vardı? Biraz sabredip de bu işi doğrudan doğruya bizimle halledemezler miydi? Meselâ; biz Fransa ile muahede yaptığımız zaman Türkiye Sancağa el uzatacak yerde, binı arzu ediyoruz. Onlar bir tarafta çalışıp siz bir tarafta çalışırsanız memleket kazanır. Kooperatif teşkilâtında hiç kimseye karşı husumet şemmesi yoktur, menfi rol yoktur. İstediğimiz, hakkını arıyan insanların hakkını teslim etmektir. Maksad, muvaffakiyet teminidir. Menfi rol yoktur. Kooperatiflerin rolleri daima müsbettir. Siz bir tarafta, onlar bir ta rafta muvaffak olursunuz. Kooperatif lerin yaşıyacağını ve hükumetin size yardım edeceğımi vadediyorum. Üç sene evvel burada dolaşırken benden kooperatif istemişlerdi. İşte şimdi kooperatifleri elinize teslim ediyoruz. Hepinize candan muvaffakiyetler dilerim.» İktısad Vekili İzmire döndü İzmir 16 (Hususî muhabirimizden) İktısad Vekili Celâl Bayar Nazilliden îzmire dönmüştür. Yann Çeşmeye giderek istirahat edecek ve pazartesi günü vapurla îstanbula hareket edecektir. ze; bu muahedenize ses çıkarmam, fakat bir şartla; o da Sancaktaki Türklerin hukukunu muhafaza için bilâhare sizinle görüşmektir, diyebilirdi. Böyle bir hareket Suriye efkârını, bütün halkı size minnettar kılabilirdi. Ve o (bilâhare) gelip de çattığı zaman, Suriye hükume tinin Türkiyenin istediklerini kabul et memesine imkân kalmazdı. Ya şimdi, Suriye halkının ne fi kirde olduğunu tahmin ediyorsunuz? Şimdi açik söyliyeyim. Belki bir kısım tüccar, menfaati icabı sizinle beraberdir. Fakat halk, ekseriyet hayır. Bu, Suriyeliler size düşmandır, demek de değildir. Sizi severler, ancak zaruret gö rürlerse size karşı gelmekten çekinmez ler. Bir kelime ile, bilhassa siyasetle uğraşan ekseriyet sizi sevmekle beraber bugün hep aleyhinizdedirler. Ben zannediyorum ki, daha doğ rusu görüyorum ki, dedim, burada, yalnız yıllardanberi fikirleri aleyhimize beslenmiş bir takım gencler bu aleyhtarhğa kurbandırlar. Çünkü siz de pekâlâ bi lirsiniz ki Suriyede Türk düşmanı ola rak yetiştirilmiş bir genclik var. Said Bey Haydar evvelâ jiddetle itiraz etti: Asla... Bunu gözlerimle görüyorum, ku • laklanmla işitiyorum. O halde müsaade edin anlatayun; Umumî Harb sonunda Türk ordulan buradan çekildikleri zaman Türklere karşı kuvvetli bir cereyan baş göstermişti. Bu cereyanı burada ilk defa ben önle dim. Baalbekte idim. Orada kalmış iki tabur Türk askerini bu cereyana karşı muhafaza ettim ve: Türkler daima kardeşlerimizdir, bugünkü talihsizliğe ehemmiyet vermeyin, kendinize gelin, diye bağırdım. Biraz sonra 1919 da Emir Faysalın kurduğu Suriye hükumeti tarafından ve Suriye parlâmentosunun kara rile îstanbula gönderildim. Oradaki heyeti temsiliye ile temas ettim ve Türkiye ile elele çalışmanm yollannı aradım. Hatta Gazi Antebi müdafaa eden Türklere karşı Fransızların sevketmek iste dikleri kuvvetleri Baalbekten öteye geçirmedik. Bilâhare Suriye ihtilâlini yaptığımız zaman da gene, ihtilâlin mümessili olarak arkadaşlarım beni Türkiyeye gönderdiler. Bütün bunlan, ilk günler • denberi Türklerle bir dostluk tesis etmek için nasıl çalıştığrmızı anlatmak mak sadile sayıyorum. Fakat bütün bu anlattıklannıza rağmen, bugünkü Suriye gendiğinin Türkleri sevmiyen bir genclik halinde yetiştirilmiş olduğu da inkâr edilemez. Eski dost ve yeni muhatab Said Bey Haydar, nihayet itiraf etti: Türkiye ile dostluğumuz esaslı bir şekilde kunılduğu gün genclerin bu hisleri derhal değişecektir. Bizim için birkaç haftalık iştir bu. Elverir ki Türkiye bizimle tam manasile hakikî bir dostluk tesis etsin. Türkiye kuvvetlidir. Suriye zayıftır, binaenaleyh düşman olamaz. Amma icbar edilirse ne yapsm. Demek istiyorum ki; Suriyeyi kendine dost kılmak da, düşman kılmak da tamamen ve biz zat Türkiyenin elindedir. Genclik ise bizim elimizdedir. Onun bahsettiğiniz menfî hislerini bir lâhzada değiştirebiliriz. Türkiyeden beklediğimiz dostluğu gördüğümüz anda bunu yapanz. Aksi takdirde bu düşmanlık körüklenecek tir.» Bir türlü anlıyamadığım bir nok ta var: Türkiyenin dostluğundan nasıl oluyor da hâlâ şüphe edebiliyorsunuz? Sancak meselesi... Işte bu bizi Türkiyenin hüsnü niyetinden şüpheye düşürüyor. Ve bu ihtilâfı unutabilsek de pekâlâ biliriz ki, Suriyenin kuvvetli ol ması Türkiyenin de menfaati icabıdır. Bu ihtilâfı nasıl unutacaksınız? Türkiyenin bizimle başbaşa San cak işini görüşmesile. Bu görüşmede ne istiyeceksiniz? Sancaktaki Arablığın hukukunun muhafazasmı. Başka türlü yol yoktur. Ve gizlemeğe de lüzum yoktur ki orada ilk kopacak kıyamet pek yakındır. Çünkü neredeyse intihabat başlıyacak, hükumet teessüs edecek, yeni rejim kurulacaktır. Bu hükumet ne şekilde, kimlerin elinde olacak, yapacağı kanunlar ne biçim şeyler olacak? Oradaki Arablar, mümkün değil Türklerin hâkimiyetini kabul edemezler. Ve bugünkü gidiş devam e derse, orada esefle söylüyorum ammahiç şüphe etmeyiniz, muhakkak kan dökülecektir.» Karşıki salon, liderle görüşmek üzere gelenlerle dolmuştu, kalktım. KANDEMlR Tecrübo ediniz, neticeye şaşacaksınız. Yozgad Iskân Direktörlüğünden: ^ Yozgad merkezinde 101 numarah şehir tipi plânına göre yapılacak 53 kargır ve Sorgun kazasında 103 numarah tipe göre yapılacak 36 ve 106 tipe YaP 6 2 Ç l f t e V 2 8 9 0 sa rı11 a r t t ı r m a f/7/o ? ve eksiltme kanununa tevfikan £U Unden i t i b a r e n 20 on/"/nL ? 8™ müddetle aşagıdaki şartlar dairesinde ve 20/./937 sah gunu saat 16 da ihale edilmek üzere eksiltmiye konulmuştur. 1 Bu inşaat için lüzumu olan kereste ile taş, tugla vesair bilcümle malzemesı ve işçilikleri müteahhide aid olacak ve anahtar teslimi suretile ihale edilecektir. 2 Işbu inşaat ihale günü kapalı zarfla toptan müteahhide ihale edileceğı gibi perakende suretile ve alenl eksiltme üe de her köy ayn ayn ihale edilecektir 3 Talibler keşifnamede yazılı miktar üzerinden % 7,5 muvakkat teminat verecektir. 4 Talibler tarafından ehliyeti fenniye vesikası veya bu Inşaatı yapabileceğine dair keza Nafıa Direktörlüğünden alınacak vesika vesair evrakını teklif mektubu ve teminatile biriikte Komisyona tevdie mecburdur. 5 Yapılacak evlerin tarzı inşasma aid fennî ve hususî şartnamelerl, keşifnameyi, plânlan görmek istiyenlerin bulunduklan mahaller tskân Di • rektörlüklerine ve eksiltmiye iştirak edeceklerin de mukarrer gün ve saatte Yozgad îskân Direktörlüğünde müteşekkil Eksiltme Komisyonuna müra caatleri ilân olunur. (3919) S E F A L iN Tifo aşısından korkmayınız ! Aşıdan sonra husule gelen KIRIKLIK ve ATEŞE karşı hemen bir SEFAL1N alırsanız derhal iyileşirsiniz. BAŞ DİŞ ve BÜTÜN AĞRILARA kar fi SEFAL1N kullanınız. Eczanelerden 1 lik ve 12 lik ambalâjlannı ısrarla arayınız. Yozgad Iskân Direktörlüğünden: Yozgad Vilâyetinin Maden kazasına bağlı Bebek ve Karayakub köylefinde 103 tipte 11 rer tek ve 105 tipte sekizer çift ve Terzili köyünde 103 tipte 13 tek 105 tipte 14 çift kerpiç ve Bogazhyan kazası merkezinde tip 101 den şehir plânına göre 24 tek ve 106 tipten 36 çift kerpiç ve Hamam ve Kadılı köylerinde 103 tipten 14 der tek ve tip 105 ten 7 şer çift ev 2890 sayıh arttırma ve eksiltnu kanununa tevfikan 20 gün müddetle aşağıdaki şartlar dairesinde 22/7/937 perşembe günü saat 16 da ihale edilmek üzere kapalı zarfla eksiit miye konulmuştur. 1 Bu inşaat için lüzumu olan kereste mahallî tskân memurluklannca verilecek, taş ve tuğla vesair bilcümle malzemesi ve işçilikleri müteahhide aid olmak üzere anahtar teslimi suretile ihale edilecektir. 2 İnşaat ihale günü kapalı zarfla toptan veya her kaza ve koy ayn ayn ihale edilebilecektir. 3 Talibler keşifnamede yazılı miktar üzerinden % 7,5 muvakkat teminat verecektir. 4 Talibler Nafıadan ehliyeti fenniye vesikası veya bu inşaatı yapa bileceğine dair keza Nafıa Direktörlüğünden alacakları vesika vesair evrak, teklif mektubu ve teminatı ihale günü Komisyona tevdi edeceklerdir. 5 Yapılacak evlerin tarzı inşasına aid hususî ve fennî şartname, keşif ve plânlan daha evvel görmek istiyenlerin bulunduklan mahaller îskân Direktörlüklerine ve eksiltmiye iştirak edeceklerin de ihale günü Yozgad tskân Dairesinde müteşekkil Eksiltme Komisyonuna müracaatleri ilân olunur. (3920) İnhisarlar Istanbul Başmüdürlüğünden: 31 mayıs 938 tarihine kadar Çamaltından tstanbula gelecek çuvallı tuzlarm Sirkeci ve Kasımpaşa ambarlarına ithal ve bu ambarlardan ihracı hamaliyesi şartnamesi mucibince açık arttırmıya konulmuştur. thale 31/7/937 cumârtesi günü saat 10 da yapılacaktır. îsteklilerin 120 lira teminat akçe sini hâmilen Kabataştaki Başmüdürlük binasında müteşekkil Komisyona müracaat etmeleri ilân olunur. (4235) | Somer Linyit Ocakları I I Kömürün duman ve gazini de yakar I I I I I I I • Ankarada Beynelmilel Kömür Sergisinde (Birinci mükâfat olarak şeref diploraası ve altın madalya) kazanan patentli SOMER LİNYİT ocaklarını görmek, yanma ve yakılmasını anlamak istiyenler Galata Rıhtımı Yolcu salonu karşısında Çıracı sokağında Koçyan Linyit kömürü mahrukat deposuna buyursunlar. Patentli SOMER LİNYİT yemek ocakları kömürü en az yakan, en ucuz, en portatif, en zarif, en sıhhi ve her keseye elverişli bir ocak harikasıdır. • H H • H H H H