CUMHURİYET 10 Haziran 1937 Onyrttittâa Ideal bir av tüfeği nasıl olmalı? Fabrikaya bir av silâhı sipariş edilirken ne gibi noktalara dikkat etmek lâzım gelir? Rapid Ankarada Ilk maçını bugün Ankaragücile yapacak Yakacıktan mektublar Londra piyasasmda altın bolluğu Altmlarını alelâcele elden çıkaranlar pek fazlalaştı Londradan gelen bir haberde, 5 haziranda, Londra piyasasmda, şimdiye kadar emsaline tesadüf edilmemiş miktarda altın satılığa çıkanlmıştır. 1493 çu buktan ibaret olan bu altın bir buçuk milyar frank kıymetinde idi. İşin şayanı dikkat tarafı, bütün bu altının, madenlerden çıkarılmış olmadığıdır. Bazı kimseler, son seneler zarfmda, biriktirmek maksadile tedarik ettikleri altın çubuklannı alelâcele elden çıkarmağa başlamışlardır. Ayni tarzda hareket eden bazı hususî teşekküller de vardır. Bu altınlar, Afrika ve Siberya madenlerin den çıkarılarak altınlara inzımam edince, piyasaya arzedilen miktar bu muazzam yekuna baliğ olmuştur. Altının böyle alelâcele elden çıkanlmağa çalışılmasının sebebi, dünya altın piyasasının sukut edeceğine, Amerika nm daha ucuz fiatla altm alacağına, tngılterenin de Amerikayı taklid edeceğine ve altının, Ingıliz lirasına ve dolara na zaran bu suretle kıymetini kaybedeceğine dair şayi olan haberlerdir. Amerika Cumhurreisi Roosevelt bu şayiaları müteaddid defalar tekzib etmiş, fakat piyasadaki tereddüdü ve şüpheyi izale edememiştir. Altın sahiblerinin bu telâşı hakikaten beyhude ise, gene faydasız değildir. Zira, bu sayede, çıkınlarda saklanan küflü altınlar meydana çıkacak ve beynelmilel piyasalarda dolaşarak bir hareket uyan dırmıs olacaktır. lan, ahbabları, akrabalan, her neleriyse... Gene evliler de ayrı... Delikanlılar, gene erkekler, kadınların hırkalannı, şemsiyelerini, çantalarını taşıyorlar... Kadına hürmet, itibar fazla... Köyümüzün kızları, bunlan görüyorlar... Onlar da kendilerine böyle hürmet, itibar edilsin, istiyorlar... İstiyorlar amma, istemekle iş bitmez ki... Dostum, sözlerinin bende uyandırabieceği küçük bir şüpheden korkmuş gibi yüzüme baktı: Bunu söylerken, köyümüzün delikanlıları kaba, saygısızdır demek istediğimi zannetmeyin... Hayır! Hâşa! Katiyyen! Köyümüzün gencleri, çok ince, zarif, asrî genclerdir. Hangisile konu şursanız, sözlerimi tasdık edersiniz. Köyün faal bir Gencler Birliği vardır. He men her fırsatta, temsiller verirler. Fakat genclerin ekserisi, bağlarında, tarlalarında, bahçelerinde çalışmak mecburiyetin dedirler. Meseleyi anlatabiiiyor muyum? Pek iyi anlıramadım; sizi yoracağım amma... Istağfirullah... Kat'iyyen... An •> latayım... Delikanlılar, alacaklan kızm, kendilerile beraber bağda, bahçede, tarlada da çalışmasını isterler. Geçinmek zor, bayım. Şık giyinmek, gezip tozmak, iyi, güzel! Gelgelelim, para ister. İşin ucu paraya dayanıyor, sizin anlıyacağınız! Kızlann da hakkı var. Hem köylü, hem şehirli olmak, ellerinden gelmiyor..* Köyde, evlenmek istiyen delikanlılar, gene kızlar pek çok... Buna rağmen, köyümüzde, düğün yapılmıyor! Şeytanm ayağı kıhrsa, yılda bir, çok çok, yılda ki... Bundan ne çıkar? Şehir ıstırabını çeken köylüye nasıl acımam? Köy, şehir olamıyor; fakat köy olarak ta kalamıyor; çünkü şehirliler, her sene, sıtma mikrobu aşılar gibi, köyü zehirleyip gidiyorlar. Köylü kızların, delikanlıların hiç suçları yok! Bu, şehrin, köye suikasdi! Başka birşey değil... D «* w •• •• 1 •• Ankara 6 (Telefonla) Buraya gelen Viyananın Rapid takımı yarm ilk ma çını saat 17,15 te şehir stadında Ankara gücü ile, cumartesi günü saat 17,15 te Gencler Birliğile, pazar günü de saat 14.30 da takviye edilmiş Gencler Birliğ Son yazımda karşılaştığım birçok Maksadımı, bir kelime ile hulâsa e takımile yapacaktır. muğlâk sorgularla düştüğüm mü|külâttan deyim: 12 kalibradaki hafif, narin, fino Diğer taraftan haber verildiğine göre bahsetmiş ve bunlardan bir iki nümune dedikleri bir tüfeğe, 1,90 gram barul Yazan : Mahmud Yesari teşrinievvel aymda memleketimize bir de göstermiştim. Şimdi, bu sualler içind fazla, 32 gram saçma ise baruta nis Sovyet sporcu kafilesi gelecektir. Sov 1 makul, manlıkî olanlarma cevab vermek betle azdır. Ve bence 32 gram saçma, yet sporcuları Istanbul, İzmir ve Anka«Soğanlık» la «Yakacık» arasındftki saçma derecesinin en az miktarıdır. Bu rada futbol, güreş ve eskrim müsabaka yoldan, gene şarkı sesleri geliyor! sırası geldi. miktar, 32 den başlıyarak 36 grama ka ları yapacaklardır. Fakat bu sesler, sabahlan öğleye doğSaym bir okuyucu, on beş, yirmi se ru ve akşamları ikindıüstü duymağa alışnedenberi kullandığı on iki kalibra çifte dar tehalüf etmelidir. Bursada yapılan bisiklet tığım körpe, çocuk seslerine benzemiyor. smin son zamanlarda artık berbad bir Ideal bir fino tüfeğe: 1,60 barut, 33 müsabakaları şekle girerek sarsıntılar, salıntılar peyda gram saçma koyarak bıldırcm avında Acaba Kartalda, Maltepede kız or Bursa (Hususî) Bursa bisiklet ajan tamektebi var mı? ettiğinden bahis ve şikâyetten sonra Av muvaffakiyetli neticeler elde ettiğimi birupaya ısmarhyacağı bir çiftenin kaç ka hrim. Gene ayni marka tüfekle ördek hğı tarafmdan tertib edilen bisiklet müBu bahar, güneşin yüzü pek gülmüyor libra olması ve hangi fabrikaya, ne gib avlarında: 1,70 barut, 34 gram saçma sabakalarmdan sekizincisi bu hafta Gem amma, gene bahar! lik şosesinde yapılmıştır. (80) kilometşerait altında sipariş edilmesi lâzım ge ile yüzlerce ördek vurduğumu da söyliMektebler, gezmeğe çıkmış olacaklar! ro mesafeli olan bu müsabakayı 2,25 leceğini benden soruyor. yebılirim. Hayır; filizyeşili, kankırmızı, gökmaderece ile Acar îdmandan Bekir birinEvvelemirde şunu söylemeliyim ki, Zaten inhisar idaresinin 12 kalibra cılikle bitirmiştir. İkinci Faruktur. Ü vi giy.umış üç gene kız, kolkola girmişier, edeceğim tavsiye, haber vereceğim her tüfekler için imal ederek piyasaya çıkar çüncü Hikmettir. şarkı söyliye söyliye Soğanlıktan Yaka hangi bir fabrikaya reklâm hizmetini ya dığı fişeklerin barutları da 1,80 gramBisikletçilerimiz önümüzdeki cumar cığa doğru yürüyorlar. pacağı cihetle bunu, bu sütunlar üzerin dan fazla değildir. Bu idarenin fişek ve tesi günü Bisiklet ajanı Süreyya Gü Bunlara, gene kız, demek te günah! de alenen gösteremem. Hususî bir mek silâh mütehassısı Bay Ali üstadımızın da nençle birlikte İstanbula hareket ede Üçü de daha o kadar çocuk ki... Fakat Soğanlıktan Yakacığa giden yol tubla da haber veremem. Çünkü, bu şe bu fikir ve içtihadıma iştirak edeceklerini cekler ve ayın on üçünde orada yapıla giyinişleri ve seslerinin ahenkleri, çocuk Bizim köyde düğün olmaz, dedi. kilde ısmarlanacak tüfeğin, binnetice kuvvetle ümid eylerim. cak olan müsabakaya gireceklerdir. değil... Neden? Evlenecek çağda kızlar, matluba muvafık zuhur etmediği takdirBenim ötedenberi sarsılmıyan bir ka înegölde pehlivan güreşleri Neden bu açık, temiz havada, bu ço delikanlılar mı yok? de bana teveccüh etmesi lâzım gelen vic naatim vardır.. Her avcının mutlak hassas Bursa (Hususî) İnegölde İdman cuklar, serpilemiyorlar? Günün modası Evlenecek çağda, evlenecek çağı danî mes'uliyeri kat'iyyen kabul ede bır terazisi, haniya eczanelerde istimal Yurdu menfaatine pehlivan güreşleri na uyarak, başlarma, iki ucu çeneden geçmiş delikanlı mı istersin? Tümen tümem. edilen desigrama, miligrama vanncıya yapılmış, bu güreşleri çok kalabalık bir bağlanıp iki ucu enseden sarkıtılan ipek men!.. Yalnız, şunu hatırlatınm ki, hiçbir kadar tartan terazilerden bir tanesinın seyirci kütlesi takib etmiştir. Tekirdağh mendiller örten; yüksek ökçeli iskarpinler Peki, neden evlenmiyorlar? fabrikaya iki yüz liradan aşağı av silâh bulunması şarttır. Hüseyin, Türkiye ikincisi Süleymanı 15 giyen, köylüye hiç benzemiyen bu gene Uzun boylu olan dostum. Bana iyice sipariş edilemez. Çünkü, bundan aşağı Aksi takdirde înhisar İdaresinin ga dakikada yenmiştir. Dinarlı Mehmed de kızlar, köy kızlarıdır. Kansız, çelimsiz o işittirmek istiyormuş gibi eğilmişti: fiattaki bir tüfek karşısmda, fabrika, si yet fennî, müdekkikane, adeta kılı kırk Bulgar olduğu söylenilen bir güreşçiyi luşları, köyde, şehirli etiketile yaşadıkları Köyün derdlerinden biri de budur. pariş aldığı ölçüleri, kılıkırk yararcasma yararcasına doldurulup satılan fişeklerin yenmiştir. Tekirdağh Hüseyinle diğer için mi dersiniz? Erkekler mi kızlan, yoksa kızlar hesab ederek mühendis ve işçisini uzun den alıp kullanmalıdır. Fişeklerini, adi pehlivanlar şehrimize gelmişlerdir. BuBu üç çocuğun arkasısıra; lâciverd, mı delikanlıları beğenmiyor, istemiyorlar? rada spor kulübleri menfaatine güreş uzadıya meşgul edemez. nefti, koyu kahverengi mantolu; kara yelölçülerle dolduran ve bence muvaffaki îki taraf ta... Binaenaleyh iki yüz liradan fazla bir yetsizlikleri şüphesiz olan avcılara, bil ler tertib edeceklerdir. Amerikan Boğa dirmeli, gene, yaşlı, bir sürii kadın geli sının da şehrimize gelerek pehlivanları Anlamadım. para sarfı göze ahndığı takdirde, herhan hassa şu noktayı kayid ve işaret edeceyor. mızla güreşeceği haber verilmektedir. Dostum: g! bir fabrikaya ısmarlanacak tüfek için Bu kadmlar da, öndeki çocuklar kağim: Sakın, bunlan gazeteye filân yazTekirdağında spor avcının, bedenî teşekkülleri şu suretle öldar neşeli! Gülüyorlar, konuşuyorlar, şaEllerindeki gelişi güzel bir ölçüyü mayın! çülmelidir: hareketleri kalaşıyorlar. mikyas ittihaz ederek fişek dolduran avDiye başladı: 1 Boy irtifaı Tekirdağ (Hususî) Geçen hafta Bahar sabahında, bu kadmlar, bu gene cılar, şunu bilmelidirler ki, bilfarz bir öl Burası köylük yer... Fakat sapa 2 Beden sıkleti çü hacmine göre 33 gram tutan 11 numa Halk sporla Tekirdağ spor kulübleri ara kızlar, bu çocuklar, gülerek, şarkı söyli köylerden değil... Havatebdili için gelip 3 Göğüs genişliği sında bir maç yapılmış, 1 0 Halkspo yerek, komşu köye niçin gidiyorlar? ra saçma 33 gelirse üç numara saçma, ayev, oda tutanlardan başka gezmeğe ge 4 Sağ gözden sağ omuz ucuna karun galibiyetıle neticelenmişti. Pazar Yakacığın da, acaba birçok köyler gini ölçü ile 25, 27 gram bile tutmaz. Ve günü yapılan revanş maçında gene Halk lenler de pek çoktur ...Yani, köyümüz, dar olan mesafa bi, pazan, panayın, sayılı, günlü günü şu halde pek tabiî olarak bu fişeğin çıkar sporlular 3 0 galib gelmişlerdir. gözü açılmış bir köydür. 5 Sağ el başparmağından sonra var mı? dığı dağınık, perişan saçmalar arasından Dostumu. dinlerken, içime bir ateş dügelen şehadet parmağı dediğimiz parmaEdirne spor kulübü genclerinden 20 Yalnız suyuna ve havasına güvenerek, şüverdi. Bu köy, modern hayatı, evlen ğın birinci boğumundan, sağ kol dirseği çulluk, keklik değil, develer, filler geçer. kişilik bir kafile bir maç yapmak üzere Ve zavallı avcı da bu muvaffakiyetsizli önümüzdeki pazar günü buraya gele her yıl, kendıliklerinden gelen gedikli say menin düşmanı telâkki edenlere hak mı nin iç bükümüne kadar olan mesafe. îşte bu ölçüler, çiftenin siparişile bera ği, beceriksizliğine, acemiliğine atfede cektir. Tekirdağ sporcularile Edirne fiye tiryakilerini bekliyen Yakacığın, pa verdirecek? rek müteessir olur. spor arasmdaki revanş maçı da^ Edirne zar, panayır gibi gürültülü derdleri yokber fabrikaya bildirilmelidir. O, devam etti: tur. Şu yazımı kat'î bir neticeye bağlamak de yapılacaktır. Köye, her yaz yeni kiracılar geliÇiftelerin kaîibra meselesine gelince: Kendi kendime soruyorum: Bu hafta yapılacak millî yor... Başka yerdeki kuruludüzen evini Normal bir kalibra: 12 dir. Ve kalib ve suallere toptan bir cevab vermek lâ Peki, bahar sabahında, bu şen, bırakıp ta, birkaç ay için havatebdiline zım gelirse derim ki, her avcı evvelemirde ralar içinde yüzde seksen olarak kullanıküme maçları mes'ud kafile, nereye gidiyor? A gelivermek kolay mı?.. Kaç türlü masraf! lam da budur. 16 ve 20 kalibralar, en yukarıda bahsettiğim hassas, dakik bir teT. S. K. İstanbul Bolgesl Futbol Ajanlıyazmanın daha zamanı gelmedi. A Yani, diyeceğim, zengin harcı! razi tedarik ederek muhtelif ve müteaddid daht ve isabet keyfiyetinde değil, yalnız ğından: Keyfî tarifelerle işliyen otobüsleri, o 1 12/6/1937 cumartesi günü saat 17 de yazma kahvesini tutan Kır Mustafa, bu sıklet, tasarruf ve iktısad cihetlerinden barut ve saçma derecelerile yapacağı fişeklerini ,bir poligonda, her yerde değil, Taksim stadında yapılacak milli küme vakit, bağmda çalışır. «Koru» da da kim tomobilleri; kahvelerindeki yerli yabanfaydahdır. îşte o kadar. seler bulunmaz. Kadınların, çocukların cı fiatlannı bildiğim için, bu köye gelmeDumansız barutla kartoş imlâsı hak emsaline dünyanm pek az yerlerinde bile maçı. Guneş Doğanspor. Hakem Kemal Ha ellerinde, koltuklarında, testiler, sepetlcr, tesadüf edilemiyen Ankaradaki poligon nin «zengin harcı!» olduğuna inananlar kındaki sorguya da, aklımın erdiği ka gibi bir poligon bulunamıyacağından açık lim. Yan hakemleri Tarık ve Halid Ozbay bohçalar, kilimler, seccadeler olsa, daha arasındayım. dar şöyle cevab vereceğim: kal. İnhisar idaresinin satmakta olduğu du bir meydan intihab ederek en çok elli 2 13/6^1937 pazar günü saat 17 de yabancılar dadanmadan, Ayazmanın, Dostum, söylüyordu: mansız barut kutulannın üzerinde işaret metroluk mesafeye konmak üzere bir kâ Taksim stadında yapılacak milli küme korunun keyfini çıkaracaklar diyeceğim. Buraya gelenlerin ekserisi, azçok ğıda 12 santimetre kutrunda bir daire maçı. Bu düşüncemi kuvvetlendirecek birşey edilen miktar şudur: Galatasaray Doğanspor. Hakem Ke göremeyince, en yakın ihtimale saplan paralı insanlardır. Iyi giyinirler, iyi yerresmetmek ve bu dairenin içerisine de bigaçma Barut ler, iyi içerler. Gene kısmı, görür de, hemal Halim. Yan hakemleri Muammer ve dım: Yakacıkta düğün var! derecesi miktan Kalibra rer santim ara ile daireler çizmek suretile Tahsin Ozsöz. veslenmez mi? Amma, siz söyleyin şim3 13 6/1937 pazar günü saat 16,30 da Köyün ileri gelenlerinden bir zat, işi di, heveslenmez olurlar mı? 31 3 2 1.70 1,90 12 yapılacak sabit bir hedf üzrind birçok 28 30 1,40 1,50 16 atışlarla tüfeği tecrübe etmelidir. Ayni Fenerbahçe stadında yapılacak millî kü düştüğü için, hemen hergün gibi, sana Bu kadar taraftar çıkarak söylenişine, 22 24 1,16 1,20 20 zamanda tüfeğin de bir istinad noktası me maçı. toryoma uğrar. Akşamüzeri, bahçede o hayır! denebilir mi? Fenerbahçe Ankaragücü. Hakem Nuri Şimdi şu dereceler karşısmda benim olmalı ve tüfek bu suretle tesbit edilmiş Bosut. Yan hakemleri Feridun Kılıç ve nu girdüm: Evet. Ben de olsam heveslenirim. de edindiğim tecrübe neticesile hasıl o bulunmalıdır. Tüfek tecrübsinin bundan Samim Talu. Köyde düğün yok mu? O, memnun, başını sallıyordu: lan fikir ve içtihadımı söylemeliyim. Tü başka kestirme çaresi yoktur mütaleasın Ne münasebet! Düğün filân yok... Ona ne şüphe... Elbette!.. sadüf edilebilen bu mühim müeseseseden fek kalibralarına göre değişen şu barut dayım. Birinden öyle birşey mi duydunuz? Pardon amma, neye heveseleni göğsüm kabara kabara çıkarken böyle bir miktan, eldeki tüfeğin markasına, hafifBeynelmilel Kömür Sergisi münasebeBen anlattım; o, güldü: yorlar? poligon yaratan İnhisarlar Vekili Ranaya liğine, ağırlığına nazaran her zaman te Evlerde oturmaktan canlan sıkılır. tile son zamanlarda birkaç gün için An Giyinmeğe, kuşanmağa, gezmeğe, beddül edebilir. Meselâ: Fransız bir idekarşı minnet ve şükran hislerile de meşbu Havayı biraz güzel görünce, köyden kö tozmağa!.. Düşünün ki köye gezmeğe karada bulundum. Ve bu sırada İnhisar al çifte ile bir İngiliz tüfeğinin yediği babir haldeydim. ye misafirliğe giderler. gelenlerin de üstleri başlan temizdir. îdaresinin çok büyük himmetler, fedakârrut derecesi, bir seviyede olamaz. Çünkü, Gelecek yazımı, bu poligonun tasviriTekrar köye dönüyordu; yarı yoîa Gezmeğe gelirken yabanlıklannı giyer lıklar sarfile vücude getirdiği poligonu da biri hafif, öteki ağırdır. Ve aralarındaki ne hasredeceğim. kadar beraber yürümek istedim. Onun ler... Gene delikanhlann yanlannda bu ağırlık farkı ise yüz gramdan başlı gördüm. Bedri Ziya AKTUNA yüzü artık gülmüyordu: gene kızlar vardır. Kardeşleri, nişanlı Emsaline, dünyanm pek az yerinde teyarak bir kiloya kadar çıkabilir. Yakacıkta niçin düğün olmuyor? ugunsuz koy Genclerimiz alacakları kızların tarlada beraber çalışmalarmı isterler, kızların da hem köylü, hem şehirli olmak ellerinden gelmiyor MAHMUD YESAR1 HACI RAŞİD «Camhuriyet» in milli sergüzeşt romanı : 21 Sami Bey kurşunkalemile yazılı olan kelimeleri çıkarmağa çalıştı ve ancak şunları okuyabildi: «... Gece... saat on ikiye doğru.... hazırhyarak bekle... Geceyi... de geçire... beraber İstemezsen.... sevgi lim.» Sami Bey, bir defa, bir defa daha o kudu. Sonra yazıya baktı. Bu yazı oğlunun yazısı mıydı? Belki. Çok da benziyordu. Fakat ne çıkar? Polisin eline geçen bu mekrub parçası Irfan tarafından Leylâya yazılmış olamaz mıydı? Merak ve endişe ile Sami Beye bakan Leylâ bu kâğıd parçasını bir defa da kendisi görmek istediğini işrab etti ve u zandı. Birkaç kelimeden ibaret mektuba göz attı. Hayır... Hiçbir şey anlıyamı yordu. Komisere: Bu mektubun kimin tarafından kime yazıldığını zannediyorsunuz? Komiser omuzlarını kaldırarak güldü: Henüz hiçbir fikrimiz yok L«ylâ Hanım... Henüz araştırıyoruz. Amma sanırız ki sizinle alâkası yoktur. Çünkü mektub sizin odanızda değil, Âdilenin odasında bulundu. Âdilenin odasında mı? Bu suali Sami Bey ve Leylâ ayni zamanda sormuşlardı. Komiser sakin bir sesle cevab verdi: Evet, Âdilenin odasında bakır mangalın küllerine karışmış, parçalan mış bir halde bulduk. Parçalan toplıya rak birleştirdik. Okuduğunuz kelimeler ve cümle teşekkül etti. Eksik olmakla beraber bu mektubun sahibi anlaşılan Âdileye gece geleceğini bildirmiş. Sami Bey, mektub parçasını aldı. Bir kere daha gözden geçirdi. Komisere iade ederek: Alınız azizim, dedi. Bu mektub Âdilenin âşıkına aiddir. Onu bulmak lâzım geliyor. Sami Bey, oğluna aid bir şüpheyi halletmiş olmaktan mütevellid bir sevincle bu sözleri biraz istihza ve biraz soğuk bir tavırla söylemiş olduğu halde komiser gözlerini bile kıpırdatmadı. Maalesef, biz İrfan Beyi bu mektubun muharriri, belki Âdilenin de aşinası olarak kabule mecburuz. Ortaya çıkıp yazısmı bu yazı ile karşılaştırıncıya ve evvelki akşam ne yaptığını, geceyi nasıl geçirdiğini ispat edinciye kadar... Sami Bey büsbütün kızdı: Ne söylüyorsun azizim?.. Yüzünü bile görmediği bir kadınla oğlumun münasebeti olduğunu mu iddia ediyor sun? Yalnız münasebeti olduğunu değil, onun katlinde methaldar olduğunu da sanıyoruz. Oğlunuz ortadan kaybolmakla bütün şüpheleri üzerine davet etmiştir. Sami Beyin sesi çok yükselmişti: Biraz ileri gidiyorsun galiba komiser efendi!.. Vazifemi yapıyorum yüzbaşım... Akıbetinden endişesi olmıyan adam saklanmıya lüzum görmez. Onun yalnız şu hareketi, hakkmda şüphe uyandırmağa kâfidir. Ben oğlumun saklandığından emin değilim. Fakat böyle bir harekette bu lunmuş olsa dahi bunun büsbütün başka sebebleri olabilir. Benimle şiddetli bir münakaşaya girdiğini söylemiştim. Belki bu münakaşa... Mektebe dönmesine de mâni oldu, öyle mi? Olabilir. Elinizde başka hiçbir delil yokken, yarın mühendis çıkacak mü nevver bir genci nasıl lekeliyebiliyorsu nuz? Komiser kendisine uzatılan mektubu evirdi, çevirdi: Bu mektub hakkmda ne düşünü yorsunuz yüzbaşım? Biz oğVnuzu tanımayız. Mutlaka onu itham etrriîk azminde de değiliz. Hakikî katili bulalım. Mesele bu... Sami Bey geniş bir nefes aldı. İskem lesinde dönerek: Hah şöyle!. dedi. Asıl mesele bu.. Hakikî katil... Onu beraber arayalım. Ben de size yardım ederim. Oğlum hakkmda en küçük bir şüphe varsa onu izale için elimden geleni yapmağa hazırım. Bu mektuba gelince bana kalırsa onu yazan Âdile ile uzun zamandanberi tanışmış, onun memleketlisi, yavuklusu, sabık kocası, hulâsa bir yakınıdır. Mektubun dilinden onun Âdile tarafmdan ilk defa kabul olunmadığı, gece ziyaretlerine alışık olduğu anlaşılıyor. Hakhsınız yüzbaşım!.. Binaenaleyh yapılacak şey hizmetçi kadınm sokakta, alışverişte, bundan evvel çahştığı evde kimlerle temasa gel diğini öğrenmektir. Bu adamları veya kadınları gizlice tesbit etmek, isticvab et mek istediğimiz izi bize temin edebilir. Çok doğru yüzbaşım... Bir de bu yoldan yürüyelim. Allahaısmarladık. Başkomiser birdenbire ayağa kalkmış, elini uzatmıştı. Sami Bey ve Leylâ bu hareketten birşey anlamıyarak ellerini uzattılar ve serkomiserin arkasından bakakaldılar. Yerine oturduğu zaman Sami Bey: Komiser Bey, sözlerime inanmadı. Kararını ve kanaatini değiştiremediğim halde ısrar edeceğimi anlayınca çekilip gitmeyi muvafık buldu. Evet... Şu parça parça toplanmış mektub kırıntısı hakkmda ne dersiniz Leylâ Hanım? Hiçbir fikrim yok beyefendi... Sami Bey kızm yüzüne baktı. Benden gizlediniz kızım... Artık herşeyi biliyorum. Bu mektubu Irfan size yazmıştı; değil mi? Leylâdan cevab alamaymca kanaati kuv\ret bulan Sami Bey: Fakat nasıl oluyor da mektub parçalan Âdilenin odasında bulunuyor? Bunu anlıyamadım kızım... Çünkü... Mektub bana aid değildi de ondan... Sami Bey birden bozuldu. Hayret ve endişe ile: Mektub size aid değil mi? Demek siz İrfandan böyle bir mektub almadınız; öyle mi? Hayır... İkisi de sustular. İkisi de korkunc bir muamma karşısmda şaşırmış, bunalmış, kalmışlardı. Herşey İrfanın aleyhine çıkıyordu. O mektubdaki yazıyı ikisi de İrfanın yazısına benzetiyorlardı. Mektub Leylâya yazılmış olsaydı mesele kalmı yacaktı. Çünkü İrfanın o gece Leylâyı ziyaret ettiği malumdu. Fakat İrfan tarafmdan Âdileye yazılmış olması artık ikisini de İrfanın müttehem olması faciasile karşılaştınyordu. Sami Bey ağır ağır ayağa kalktı. O dada bir iki defa dolaştı. Pencereden dışan baktı. Başkomiser henüz köşebaşını dönüyordu. Titriyen bir sesle dedi ki: | {Arkası var)