CUMHURtTET 10 Haziran 1937 Küçük hikâye Ramazan Bibliyoğrafya Poil de Carotte «Pual dö Karot» Remzi Kitabevi İstanbul 1937 Fiatı 50 kuruş Meclisin dünkü içtimaı RADVO Sıhhiye Vekili Suriyede çıkan veba için hududda alman tedbirleri anlattı Telsiz kanun lâyihasile Ankarada Tıb Fakültesi kurulması ve yeni beş kaza tesisi lâyihaları müzakere ve kabul edildi her tarafta temastadırlar. Bütün tedbir ler ahnmıştır. Bununla beraber işin va hameti daha zail olmamıştır. Bugüne kadar hududumuz dahilinde hiçbir köyde ve hiçbir yerde şüpheli bir vak'a ve emmareye tesadüf etmedik. Çok arzu edı lir ki bundan sonra da tesadüf edilmesin ve bunun için de hertürlü tedbirler ittihaz edilmiştir.» (Teşekkür ederiz ses leri) Uyanır uyanmaz yataktan sıçradı. Güneş, pencere camlarında bir dost gözü gibi ışıldıyor, insana yaşamanın güzellığini hatırlatıyordu. Delikanlı, aynanın karşısında birkaç kere gerindi. Esnedı, ne yapsam gibilerden başını kaşıdı, nihahayet, kararını vermiş gibi, mütereddid elleri gardroba doğru uzandı. Yarım saat sonra, her vakitkinden daha fazla bir itina ile giyinmiş olarak kapıdan çıkarken, takvimden, geçen güniin yaprağmı koparmadığını hatırlıyarak geri döndü. Duvarda asılı duran takvimden bir yaprak kopardı, buruşturup sepete attı. Takvim, teşrinisaninin yirmi beşinci ve ayni zamanda Ramazanın birin; gösteriyordu. Delikanlının gözü «Rama| l zan» kelimesine takıhnca rengi birdenbire değişti, gitmek istediği halde gidemedi, masasmm önünde, mıhlanmış gıb' hâdiseyi olduğu gibi büyük annesine an Eskişehir Emniyet müdürü Pastaneden içeri girdiği zaman, Mü Iatmıştı. Her hâdiseyi, saplandığı fıkri becceli, hasır koltuğa yerleşmiş çayını Birdenbire hastalanan Eskişehir Emsabitten yana tefsir edenler gibi, büyük içer görünce, içi ferahladı. Ramiz, Mü niyet müdürü Kerim. on gün Eskişehir annesi de Ramazanın sırtını okşıyarak beccelle üç ay evvel tanışmış, onun son Memleket hastanesinde tedaviden sonra Cerrahpaşa hastanesine getirilerek «Evlâdım, onlar senin mübarek ismm bahar gibi solgun güzelliğine olduğu katahtı tedaviye ahnmıştır. kıskanmışlar da ondan seni alaya almış dar, ciddiyetine ve kibarlığına da hayran lar!» demiş ve sözüm ona yavrucağı te olmuştu. Mübeccele evlenmeği teklif etselli etmişti. O gece yatağında, yastığın tiği gün, genc kız başını önüne eğerek: Yakalanan hırsızlar sırsıklam edınciye kadar ağladığını ha Vallahi bilmem ki, demişti. Bir keSamatya. Fatih civarında müteaddid hrhyordu. Ya ertesi gün? Aman yarab re de anneme danışayım.. oygunculuk yapan Simon, Leon, Lâmbi, düşündükçe ecel teri döküyordu. Bir bo, Karanfıl, Hamayan, Gabriel, Yako Bugün Mübeccel, Ramize, annesinin Fransız heyeti sıhhiyesile heyetlerimiz adında yedi hırsız yakalanmışlardır. elinde çantası, bir elinde sefertası, sınıfa cevabını bildirecekti. Tayyareciler dün Yeşilköyden Sofya girer girmez, muzib çocuklar hep bir aRamiz, beklettiği için özür diliyerek yolile Londraya hareket etmi§lerdir. ğızdan: Mübeccelin karşısına geçer gecmez, genc Ramazan geldi, hos geldi, kız müjdeyi verdi: Hindistana yapılan ihracat Baklava tepsisi boş geldi. Annem razı! diye tutturmuşlar, çocukcağızın o gudurdu Delikanlı yerinden sıçnyacak oldu.. nünü de haram etmislerdi. Her ne kadar, Mübeccelle uzun uzun bakıştılar, herşey Hmdistana ihrac etmekte olduğumuz | şikâyeti üzerine, hain çocuklar yola gel halledilmiş demekti. Nişan günlerinden, Gazianteb fıstığından çıkan bir mesele dilerse de, Ramazan, isminin garabeti ve nikâhtan, düğünden, evlendikleri zaman yüzünden bazı ihrac maddelerinin kıygülünclüğü yüzünden kimse ile arkadaş oturacakları evden, velhasıl müstakbel metleri düşmüştür. Mesele, Bombay ticaret ataşemizin olamadı. Mekteb hayatının bu bir dah hayatlannı uzaktan veya yakından alâ Hindistana son zamanlarda çok ihrac etasla ele gecmez saadetinden mahrum kal kadar eden ne varsa hepsinden bahsettitiğimiz Gazianteb fıstıklarının Hindisdı. Iptidaiyi bitirinciyedek somurtkan, ler.. Bir ara, Ramiz: tandan çıkarak başka memleketlere ihkimse ile konuşmaz, kapalı bir çocuk oi Şey... Mübeccel, dedi.. Bazı i rac edilmesi üzerine hükumetin nazari makta devam etti. Mektebdeki bu mu simler var ki benim pek sinirime doku dikkatini celbetmesile doğmuştur. Bu kadder olduğu kadar da müthiş yalnız nur... Meselâ oğluma Ramazan, Şa fıstıkların münhasıran Hindistanda isIık kâfi değilmiş gibi, evde de, Ramazan ban, Bayram gibi bir isim koymağı hiç tihlâkini temin için alıcı ile satıcı arasın ayı hulul ettimi, hiç bir kardeşine oruç arzu etmem. da mukaveleler akdi derpiş edilmiştir. tutturmadıklan halde, büyük annesi RaMübeccel, damdan düşer gibi, Ra İktısad Vekâleti. bunun üzerine takas mazana zorla oruç tutturuyor, çocukca mizin bu isimlerden bahsedişine hayret heyetlerine bir tebliğ yapmış ve 32 ğızı akşamlara kadar aç bırakıyordu. etmedi.. Kendisinin de dili ucundaymış maddeden istifade eden koloni ve do minyonlara yapılan ihracatın bu kayıdOrtamektebde Ramazanın ismine alı gibi: lar dahilinde olmasını bildirmiştir. şıldı ve artık kimse kendisile alay etmez Ben de senin gibiyim, dedi.. Ne Bu işin tatbikat şeklinin bir türlü anoldu. Ramazan da, ismindeki garabete dense bazı isimlerden hoşlannv.yorum.. laşılamaması ve karışık bir vaziyet have gülünclüğe aldırış etmiyor, artık gece Hele bizim bahçıvanın da adı Rama sıl olması yüzünden ihracat durmuş ve leri yatağında: «Ah yarabbi! Ne olur zan.. Bu isim telâffuz edildi mi, ağzı dafiatlarda düşüklük görülmüştür. benim de ismim Ahmed, Mehmed, Ih ima soğan kokan bahçıvan hatırıma ge san ve saire gibi alelâde bir isim olsay liyor.. Çocuğumuzun ismini Ramazan dı da, kimse benimle alay etmeseydi!» koymak mı, aman Allah göstermesin... fısıldaşa fısıldasa yürüyorlardı.. Bir dekabilinden çocukca dualarda bulunarak Ramiz, Mübeccelin farkına varamı fa «Ramazan!» diye bir ses, bir sütun ağîamıyordu. Yalnız, ismini Ramazan yacağı bir ürperme geçirdi.. İsmini değış gibi karşılarına dikildi. Ikisi de durmuşkoyduğu için, büyük annesine karşı hu tirdiğine ne iyi etmişti.. Müstakbel çocu tu. Ramiz, hiddetten titriyerek, başını ğuna Ramazan ismini koymak istemiyen kaldırınca, ilkmekteb arkadaşlarından bi j dudsuz bir kin besliyordu. Liseye kadar hayatında, ismi yüzün bir kız elbette ki kocasının bu isimde ol rinin, samimiyeri gözbebeklerinin gü den, fevkalâde bir hâdise cereyan etme masını hiç arzu etmezdi. Dilinin ucuna lümsemesinden belli, aşina çehresile kardi. Liseye geçtiği seneydi... Çapkın ar gelmişti.. Az daha: «Ya benim ismim şılaştı: kadaşlanndan biri, Nejad, Ramazanı Ramazan olsaydı ne yapardm?» diye Nerden çıktın Ramazan? diyor cekti, demedi, diyemedi.. bir gün bir köşeye çekerek: du. Seni görmiyeli şöyle böyle on iki sene Bıraz daha konuştuktan sonra, pasta oluyor... Yoksa beni tanıyamadm mı? Haberin var mı Ramazan? dedi. Fransada evlenen Windsor Düku ve Duşesi Avusturyaya gıderken VeGüzel bir kız yakaladım.. Bir arkadaşı haneden çıktılar.. Nişan günlerini tayin Ramiz, nişanlısının kolunda bir heykel nedikten geçmişler ve şehirde uzun bir gezinti yapmışlardır. Resmimiz yeni da var, onun kadar güzel.. lstersen seni etmiş, kalabalığa aldırış etmiyerek, meh gibi donakalmısh. evlileri ve motörle büyük kanaldan geçer ve kalkm selâmlarına mukabele Nerimana takdim edeyim? ı ablı bir yolda yalnızmışlar gibi kolkola, ederken gösterij'or. CAHİD SITKI TARANCI On yedi yaşma henüz yeni basmış olan Ramazan, Nejadın bu teklifine son derece sevindi. Bir kızla tanışmaktan daha büyük bir saadet olabilir miydi? Hatırşinas arkadaşının boynuna sanlarak: Aman Nejadcığım, dedi. Ne iyi akıl etmişsin! Işte arkadaşlık buna derler. Nedense, Ramazan, Neriman Hanıma takdim edildiği gün, küçük hanım yüzünü buruşturarak, bu tanışmadan memnun olmadığmı izhar etti. Halbuki Ramazan sevimli ve yakışıklı denecek bir çocuktu. Nerimamn bu fena muamelesine o kadar içerledi ki o gece hiç uyuya madı ve sabahlara kadar, elinde küçük aynası, kaşmı, gözünü, burnunu, dudaklarını, yüzünün her tarafını iyice mua yene etti ve neresinin Nerimamn sinirine dokunduğunu bir türlü bulamadı.. Fakat genc kızın iltifat etmeyişine pek öfkekaldı. lenmiş, artık bir daha kızlarla konuşmaHatıralar, uykusu hafif insanlar gibidirler. En gizli bir çıtırtı, en sisli bir işa mağa çocuk aklı bu ya yemin etmişti. Birkaç gün sonra, Nejad, utana utana rct, en donuk bir renk, en manasız bir yanına gelip özür diledi: kelime bile bazan hatıraları uyandırabi Sana karşı pek mahçub oldum lir. Bu «Ramazan» kelimesi, delıkanhnın hafızasında bir bomba gıbı patlamış, Ramazan.. Küçük hanımın Ramazan, asla hatırlamak istemediği, ne zaman Şaban, Bayram gibi isimlerden hoşlandanberidir unutmağa çalıştığı mazisi, ta madığını ben ne bilecektim? çocukluğundanberi, en ince teferruata kaRamazan sesini çıkarmadı, yalnız, isdar gözlerinın önünde canlanıyordu. mi yüzünden çektiklerini unutmak iste y Doğduğu zaman, büyük annesi, dede diği halde, mukadderat bir türlü yakasinin ismine izafeten, adını Ramazan sını bırakmıyor, her fırsatta isminin garakoymuştu. Nedense büyük anneler, to betini ve gülünclüğünü bir tokat gibi yürunlarına, merhum kocalannın ismini züne vuruyordu. lllâllah artık, boğazma koymaktan büyük bir hâz duyuyorlar; kadar gelmişti. Kat'î kararını verdi, isminî değiştirmek. Bu kararma iriraz etse kimbilir belki de teselli. Küçük Ramazan, yedi yaşına kadar, etse büyük annesi ederdi. Bereket versin kardeşlerinin kıskandığı bahtiyar bir ço o da iki sene evvel yuvarlanıp gitmişti. ğ k Bük cuktu. Büyük annesi, ismini ben koyRamazanın yeni ismi Ramizdi. Sandum diye, Ramazanı diğer torunlann ki bu yeni isim kendisıne yeni bir hüviyet dan daha çok seviyor, onlara karşı pek vermis, düşünüşünü, duyuşunu, bütün sert ve hele pek hasis davrandığı halde, sahsiyetini değijtirmişti. Daha doğrusu Ramazanın bir istedığini iki etmiyordu. kendisi böyle sanıyordu. Yalnız bazı Fakat vakta ki küçük Ramazan mekte münasebetsiz akrabalan arasıra ağızlabe kaydedildi, mesele değişti. Daha rından: «Ramasan!» diye kaçınyorlar mektebe ilk gıttiği gün, sınıfta, hoca bü ve delikanlının kalbini hoplatıyorlardı. tün talebeyi bir bir kaldırıp isimlerini soBes senedenberi bu ismi taşıyordu, rarken, sıra Ramazana gelınce, o da di mazile alâkası kesilmiş gibiydi. Fakat ğer çocuklar gibi gayet tabiî bir sesle: iste bu münasebetsiz takvim. Ramızin «Ramazan!» derdemez, vay efendim bütün keyfini kaçırmış, onu kara düşünsenmisin adı Ramazan olan, ânide arka celere daldırmıştı. Ramiz, takvimi hırsla sıralardan, sahurda çalınan davul sesme duvardan çekerek sepete attı ve bir darahmet okutturacak bir gürültü koptu, ha takvim kullanmamağa yemin ederek bir kahkaha tufanı başladı. Ramazan, sokağa fırladı. Saat onu geçıyordu. Halkulaklarına kadar kızarmış, hırsından ağ bu ki dokuz buçukla on arasında, Mü lamamak için dudaklarını ısırıyordu. C becceli, her vakit bulustuklan pastanede «Ya gelip dakikayı hâlâ yaşıyormuş gibi ürperdi bekliyecekti. Tramvayda: beklemiş ve gitmişse!» diye düşünüyor, bir an ne yapacağını şaşıran hoca, cet vel tahtasıle masanın üstüne vurarak ço kendisini vaktinde evden çıkmaktan alıcuklan susturduktan sonra, Ramazan koyan o uğursuz takvime, takvim kul yanına çağırmış, gizliyemedıği bir tebes lanmağı kendisine tavsiye edendaire arsümle: «Ramazan ayında mı doğdun kadaşı Naciyi, arabayı bir türlü vürüteevlâdım?» diyerek çocukların istihzasma miyen vatmana, yanmda gülerek konu şanlara, herkese küfür ediyor, tırnakla zımnen iştirak etmişti. O akşam ağlıya ağlıya eve gelmiş v nnı yiyordu. < Bu akşamki program J İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadis 13,05 muhtelıf plâk neşriyau 14,00 SON 18,30 plâkla dans musıkLsi 19,30 spor musahabeleri: Eşref Şefık tarafın dan 20,00 Sadı ve arkadaşları tarafından Turk musıkısı ve halk şarkıları 20,30 Omer Rıza tarafından arabca söylev 20,45 Safıye ve arkadaşları tarafından Turk musikisi ve halk şarkıları (Saat ayarı) 21,15 ORKESTRA 22,15 Ajans ve Borsa haberlerı ve ertesi gunun progranaı22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 23,00 SON. VI YANA: 18,05 karışık yayın 18,30 KONSER 19 karışık yayın 20,30 opera yayını: Rhemgold 23,15 muhtelif haberler 23,25 EGLENCELI KONSER 23,50 karişık ya yın 24,05 EGLENCELI KONSER. BERLIN: 18,05 ITALYAN MUSİKİSİ 18,35 ta rihi pıyes 19,05 NEFESLI SAZLAR KONSERI 20,05 gunun akisleri 20,25 BÜ YUK ORKESTRA KONSERİ 21,05 ha berler 21,15 DANS HAVALARI 23,05 hava, haberler, spor 23,35 DANS HAVA LARI. PEŞTE: 19 MACAR HALK MUSİKİSİ 19,35 PİYANO KONSERİ 20,05 konferans, gramofon 21,15 facia: Toska 22,25 haberler 22,45 CAZBAND TAKIMI 23,50 O PERA ORKESTRASI 1,10 son haberler. BUKREŞ: 18,05 KONSER 20,10 konferans, dinl yayın 23,05 hava, haberler, spor 23,20 gramofon, fransızca ve almanca haberler, son haberler. BELGRAD: 18,05 mekteblilerin zamanı, gramofon 19,20 ŞARKILAR 19,50 gramofon, ulusal yayın 20,55 ORKESTRA KONSERİ 21,45 mizah, haberler. LONDRA: 18,05 çocukların zamanı 18,05 ORKESTRA KONSERİ 19,45 BALALAYKA KONSERİ 20.05 hava, haberler, konuşma, varyete 21,55 komedı 23,05 haberler, ko nuşma ve saıre 24,45 gramofonla konser. PARİS [P.T.T.]: 18,05 dueto 19,05 ORG KONSERİ 19,35 haberler 20,05 ŞARKILAR 20,20 gramofon, hava, haberler, EGLENCELI YAYIN, hatıralar 22,20 edebî yayın, haberler, gramofon, hava. ROMA: 18,20 DANS MUSİKİSİ 18,55 karışık yayın 21,45 KARIŞIK MUSIKİ 22,05 piyes 23,20 varyete, en sonra dans mu sıkisi, istirahat esnasında haberler. «Dünya muhaiTİrlerinden tercüme ler> serisinin bu sekizinci kitabı, «Paul dö Karot» Fransada asrımıza en yakm zamanın en kıymetli muharrirlerinden olan Jules Renard'ın, en muvaffak olIBojiaro/ı 1 inci sahifede] muş eserlerinden biridir. Mütercimi Halid Fahri Ozansoy, onu muayyen seyyar doktor ve bakteriolog niçin türkçeye çevirdiğini bu satırlarla terfik ederek mevcud veba serumlarımız anlatıyor: «Poil de Carotte'un meziyet ve veba aşıcılarımızla derhal Toros ekslerini ve hemen bütün dünya dillerir.e presile Resülâyna tahrik ettik. Üç hazi tercüme edilmiş olmasınm sebeblerini ran akşamı heyetimiz Resülâyna vâsıl de aynca izah etmek isterim. Bu eser. oldu, tetkikata başladı ve Fransız heyet bütün sadeliği içinde, en ince nuancelarile bir çocuk ruhunu, psikolojismi sıhhiyesile temasa geçti. Ayni zamanda göstermektedir. Ayni zamanda en basit, derhal hudud üzerinde bulunan köyleri günlük hâdiseler içinde taşralı bir aile ve hududla alâkadar olan jandarmc ve nin yaşayışmı, düşünüşünü ve bütün hudud kıtaatı ve diğer işmendifer me şefkati öbür çocuklarına vererek bir ta murlarının kâffesinin aşılanmasına baş nesini bile bile nasıl ezdiğini gösteriyor landı. Ayni zamanda vakıa ile alâkadar Poil de Carotte bunun için küçükten olmalrı itibrile hudud üzerinde bulunan kurnazlaşmış ve kaşarlanmıştır; ruhu diğer vilâyet valılerini de bu meseleden nun derinliklerindeki ıstırabı da ro mancı en hafif, en sade ve her biri ayrı haberdar ettik. Kezalık Millî Müdafaa ayrı hâdiselerle mükemmel canlandın Vekâetini de haberdar ederek hudud üyor. îşte bu cihetten bütün dünyadaki zerinde mevcud olan kıtaatın aşılanmasıbasit halkın birkaç tipini bu ailede tek nı rica ettik. sif edilmiş bir halde buluyoruz.» 1 haziranda Haleb konsolosluğumuzAyni zamanda eserin mevzuunu hu dan aldığımız malumatta, zatürree şek lâsa eden bu sözler çok doğrudur. Çünlinde veba mevcud olduğu hakkında makü Pual dö Karot öyle eserlerdendir ki mevzuu dünyanın her hangi bir köşe kamatı resmiyeden malumat aldığını ve sine nakledilirse edilsin hakikatini mu 12 musabdan 11 inin öldüğünü, vak'anın Suriye hükumetince 27 mayısta öğrenil hafaza eder. Eserde heyecan belki biraz susturul dığini ve 23 mayısta başlamış olması muş, fakat hakikat de en son haddine muhtemel olduğunu ve mücadele için kadar gösterilmiştir. Şamdan iki doktorla birçok mualecenin Kitab iltizamî olarak biraz basit, fa gönderildiğini bildiriyordu. Kezalik Urkat ifadeye çok renk veren acı ve müs fa vilâyetinden gene 1 haziranda aldığıtehzi cümlelerle yazılmıştır. Onu oku mz malumatta, Fransızlarla vaki temas dukça insan müellifin adeta kalbsiz olneticesinde hastalığın veba olduğunun duğuna hükmedeceği gelir. Fakat bilâkendilerine bildırildiğini öğrendik 2 kis o hissiyatını gölgelemek için yazısıhaziranda 4 emrazı sariye küçük sıhhiye na böyle bir şekil vermiştir. «Pual dö Karot» başta olmak üzere memuru ve seyyar emrazı sariye müteJules Renard'ın her hangi bir eseri tah hassısını, hududlarımız dahilinde bulu lil edilecek olursa olsun, bütün hassa nan köylerde tarama yapmak üzere yola siyeti, kaleminin kudreti ve bilhassa çıkardık. Mahallinde işe başladılar. 2 kalbinin iyiliği meydana çıkar. Onun haziranda trenlerden inen ve binenlerin fenalıkları bütün çıplaklığile ortaya muayeneye tâbi tutulması takarrür etti. dökmesi karilerine iyiliği daha iyi tak Aynca hudud kapıları tesîsine baslandı. dir ettirmek içindir ve «Pual dö Ka Yalnız hududun çok vâsi olması dolayırot» un ailesi hakkında: «Birbirini çe sile büyük teftişler yapılmasına süratle kemiyen bir takım insanların ayni çatı altında cebrî birleşmesi» demesi ne de mkân olmadığı görüldü. İki sepetli morece doğru ise Jules Renard'm bu aile tosiklet alınarak derhal sevkolundu. Bunhayatını canlandırması o derece doğru, larla köylerde ve halk üzerinde iş daha çabuk görülebiliyor. o derece de hakikidir. Kabul edilen lâyihalar Ankara 9 (Telefonla) Bugün Hilmi Uranın başkanlığında yapılan Meclis toplantısında Suriyede çıkan veba ve hududlanmızda alınan sıhhî emniyet tedbirleri hakkında Sıhhî ve îçtimaî Muavenet Vekili Refik Saydam tarafından \erilen izahatı müteakıb ruznameye geçilerek, telsiz kanun lâyihasile, Ankarada bir Tıb Fakültesi tesisine, yeniden beş kaza teşkilıne, teşviki sanayi kanununun 30, 36 ncı maddelerinin değiştirilmesine aid kanun lâyihalarımn ikinci müzakereleri yapılarak kabul edilmiştir. Ruznameye dahil maddelerden Maa rif Vekâleti prevantoryomu ve sanatoryomu hakkındaki kanun lâyihasile Ma arif Vekâleti merkez teşkilâtı ve vazifeleri hakkındaki kanuna müzeyyel lâyihanın da birinci müzakereleri yapılmış tır. Meclis cuma günü toplanacaktır. Haydarpaşa Gebze hattında tanzilâtlı bir tarife yapıldı Devlet Demiryolları İşletme idaresi Haydarpaşa Gebze arasında yeni ucuz bir tarifeyi 15 hazirandan itibaren mevkii mer'ıyete koyacaktır. Birinci mıntaka: Haydarpaşa Göz tepe, Kızıltoprak Suadiye, Erenköy Maltepe, Pendık. Bu istasyonlar arasında seyahat eden her yolcu yalnız gıdiş veya yalnız dö nüşte birinci mevkide 10, ikinci mev kide 7, üçüncü mevkide 5 kuruş vere cektir. Ayni istasyonlar arasında gidiş, dönüş birincide 14, ikincide 10. üçüncüde 7 kuruştur. İkinci mıntaka: Haydarpaşa Maltepe, Erenköy Pendık. Gidiş veya gelişte 14, 10, 7; gidiş ve dönüşte 20, 14, 10 kuruştur. Üçüncü mıntaka: Haydarpaşa Pendik, Pendık Gebze; gidiş veya geliş 20, 14, 10; gidiş, geliş 30, 20, 14 kuruştur. Dört hind tayyaresi geldi M. Simpson'un kumandası altmda bulunan dört sivil tayyare Hindistandan Yeşilköye gelmiştir. Hindli tayyareciler gazetecilere şunları söylemislerdır: « Tayyarelerimiz Bombay'daki «Uçucular kulübüne» mensubdur. Bu kulüb Hindistanm resmî teşküâtlarından biridir. Tayyarelerimizden biri bir Hind talebesi, diğer üçü de kulübümüzün muallimlerinden üç İngiliz taraf'ndan idare edilmektedir. Her tayyarede. pilottan başka birer Hindli talebe vardır Bom baydan 29 mayısta hareket ettik. Buradan doğruca Londraya gideceğiz. Orada, beraberimizde seyahat eden beş Hinli talebe imtıhan vererek pilot diplomasım alacaklardır. Dönüşte tayyareleri talebeler idare edeceklerdir.» Ayni tarih, Derbesiyeden itibaren Resülâyna kadar, Nusaybinden de Derbesiye kadar olan kısımlarda ayrıca tıbbî tedbirler ittihaz olundu. .Bunlar kısım kısım ayrılarak her birinin başına birer tabıb kondu. Mücadele heyeti 5 haziranda Fransız heyeti sıhhiyesile temas etti. Aldığı malumat ilk vak'anın 7 mayısta çıktığına dairdir. Hasta adedınin 13 olduğunu Fransız heyeti sıhhiyesi söyle miştir. Yaptığımız tetkikat ve aldığunız malumat, bu hastalığın Irak istikametinden gelen ve Suriyede iskâna tâbi tutulacak olan Nasturıler tarafından getirildi ği ve Habkir Çası istıkametinde geçen sene şubatından beri böyle tektük vukuat olduğu ve bunun yavaş yavaş yukarıya doğru intikal ettiği ve nihayet hududu muza yaklaştığı merkezindedir. Bu akşam şehrin muhtelif semtlerinde nobetçi olan eczaneler şunlardır: Lstanbul cıhetındekiler: Emınonunde ıHusejin Husnu), Beyazıdda (Belkisi, Küçukpazarda (H. Hulu si>, Eyübsultanda (Mustafa Arif), Şehremininde (Hamdi), Karagumrukte (A. Fuad), Samatyada (Erofılos), Şehzadebaşmda (Asaft, Aksarayda (Etem Pertev), Fenerde (Vıtalit, Alemdarda (.Sırn Rasim), Bakırkoyde (Istepan). Beyoğlu cihetindekiler: Galatasarayda (.Kanzuk), Bostanbaşında (İtimad), Galatada Mahmudlye caddesinde (Ismet), Taksımde Istiklâl caddesinde (Nizameddin), Şışhde Kurtuluş caddesinde (Necdet>, Kasımpaşada (Mueyyed), Haskoyde (Nesım Aseoj, Beşiktaşta ıNail Halid», Sarıyerde (Asaf). Uskudar, Kadıkoy ve Adalardakiler: Uskudarda (Ittihad;, Kadıköyunde Yeldeğırmeninde (Uçler). Buyukadada (Şinasi Rıza), Heybelide (Halk). NÖBETÇİ ECZANELER Mürebbiye aranıyor On ve yedi yaşlarında iki çocuğa ingilizce öğretecek, bakacak ve onlarla gezip dolaşabilecek iyi referanslı bir mürebbiyeye ihtiyac vardır. Mektubla veya şıfahen Cumhuriyet gazetesi ıdaresine müracaat oîunur. Windsor Dükü ve Düşesi Venedikten geçerken T1 V EFA T PETRO NESSA Un Tüccarı Vefat etmiş olduğundan cenaze mera simi 10 haziran 1937 perşembe günü saat 16 da Şişlı Rum Mezarlık kilısesinde icra olunacağı teessürle ilân olunur. Validesi: Maria Nessa Kardeşleri: Katina Duka Kardeşlerı: Afrodıti Sosidi Yeğenleri: Yanni Duka Yeğenleri: Marianti Duka. Cenaze levazımatı P. ANGELİDİS ÖLÜM Bahriye binbaşılığından mütekaid Arif Besenin kardeşi Elektrik şırketi memurlarından Şaban Besenin babası bu sene memurluğundan mütekaid Bay Mehmed Ali Besen dün ölmüştür. Ce nazesi bugün evinden kaldırılarak Sultanahmed camismde öğle namazı kılındıktan sonra aıle kabrıstanına defnedilecektir. Allah rahmet eyliye. VANDA Cumhuriyet Mektebliler Pazarı Lutfi İlyas kardeşler Cumhuriyet Gazetesinin ve bütün mekteb kitabları, kırtasive. gazete ve mecmualann tevzi yeridir. Dans dersleri Hususî ve münferiden (asrî dans dersleri) Beyoğlu Karlman karşısında eski Polonya Nur Ziya sokak No. 3. Müracaat saatleri: (1214), (1720) ye kadar profesör Panosyana. Üsküdar Hâle sineması KÜÇÜK PRENSES