CUMHURÎYET 7 Mayıs 1937 Okspor kulübii açılırken... Yay ve ok yapan ustalar yeniden faaliyete geçiyor Bu san'atm ustalarından Besim Ozok tarihe karışan alât ve edevatını çıkararak tezgâhım tekrar kurdu Türk san'atlan içinde son nefesini vermek üzere olanlardan birçoklan, Güzel San'atlar Akademisinin bir köşesinde kurulan yuvada ölümden kurtarılmış tır. Burada, bu eski güzel san'atlann son üstadları, gayret ve ihtimamla, Türkün ruhundan kopmuş ve öz malı kalmış güzellıkleri, yeni nesle öğretmekle meşguldürler. Bunu sevincle kaydederken, bir noktada durmak mecburiyetini duyuyorum. Acaba, Güzel San'atlar Akademisinin, Şark Tezyinî San'atlar şubesine girememiş. unutulmuş ve böylece ölüme mahkum bulunmuş başka san'atlarımız yok mudur? Bu endişem yersiz değildir. Dün, ok üstadlarile konuşurken; Bizde, galiba, artık yay ve ok yapabilmek imkânı kalmamıştır, bunun ne ustası, ne de malzemesi mevcud değildir, dedıkleri zaman, ne yalan söyliyeyim, içim sızladı. Yay ve ok ki nekadar tekrar edilse, edilebilir südbesüd, halis muhlis Türk malıdır, Türk eseridir, Türk sporudur. Nasıl oluyor da, bugün, onu yapamıyacak bir halde bulunuyoruz. Işte bu endi§e ve bu ıstırab içinde iken, bir dostumun verdiği müjde ile sevindim. Meğer, bu san'atın son üstadı da, bütün takun taklavatile, bütün alât ve edevatile, sıhhatte ve faaliyette imiş. Bu zat Besim Özoktur. Kendisini Fatihteki evinde ziyaret ettim: Ne yapalım, kaç yıldır, yay ve ok lâfmı bile asza alan bulunmadığı icin, Hâlâ Lindberg'in çocuğu davası 25 bin lira mükâfat kime verilecek Cinayetle başlayıp elektrikli sandalyada biten geçen iki senenin en esrarlı vakalanndan biri tekrar canlanıyor. Lind berg'in çocuğunu öldürmek suçile mahkum olup elektrikli sandalyada can ve ren Hauptman'm muhbirine yirmi beş bin dolar mükâfat verilmesi mukarrerdi. Hauptman işini tetkik ve nihayet kara nn tatbikı meselelerinde en mühim rolü oynamış olan vali Hoffman, yirmi beş bin dolara hak iddia eden yirmi altı kişinin müracaati ile karşılaşmışhr. Şimdi, asıl muhbiri tayin ve ihbar mükâfatını verirken adalet dairesinde hareket etmek istiyen vali Hoffman, bu işe aid muaz zam bir dosyanın tozlu evrakmı tetkik etmekle meşguldür. Genç ve güzel Daniel Dariyö yakında HolivucPa gidiyor Genc artist Pariste son çevirdiği ((Katia)) filminde büyük muvaffakiyet gösterdî Artistin ilk çevirdiği film «Balo» dur Beş sene içinde maziye yadigâr bıraktığı kordelâların sayısı 20 yi geçti Paris, nisan sonu (Hususî) Amerika, Avrupa yıldızlarından birini daha ayarttı. Danielle Marieux de birkaç haftaya kadar Holivuda gidiyor. Genc ar tıst burada son çevirmekte olduğu <Katıa» fılmmi bıtirdikten sonra yola çıkacaktır. «Mavi Melek», Marlene Dıet rich'm hayatmda ne büyuk bir değişiklik yaptıysa «Katia» da Danıelle'in is tikbalinde ayni rolü oynamıştır. Yani «Mayerlıng> den sonra vücude getırdiği Rus hayatına aid bu kordelâ onu Yenidünyaya çekmekte en mühim bir âmil olmuştur. Prenses Bıbesko'nun bu eserini bir çok Amerikan kumpanyaları filme çekmek ve onun kahramanını sayısız Amerikan yıldızları oynamak hevesınde idı. Dünyadaki ekseri lisanlara tercüme edilmiş olan bu roman sade edebiyat sahasında değil, sinema âleminde de çok alâkayı celbedecek bir eserdı. Daniellede romanı okuduğu andan itibaren onun kadın kahramanını yaşatmak sevdasına düşmüş ve nihayet bu fırsat zuhur etmekte gecikmemiş. Genc artist Prenses Katerin Mihaılovna Dolgorukı ile Katia'yı mükemmel bir surette temsıl etmiştir. Geçen gün bütün gazeteciler «Ka tia* nın son sahnelerinden birinin çev rilişini seyretmek üzere stüdyoya git miştik. îstirahat zamanmda biraz gö rüştük. Çocukluk devresinden henüz çıkmış bir genc kız tavrile bizi etrafma topladı. Tabıî mevzu Amerıkaya gidiş meselesiydi. Sinema âlemi, dedi, henüz yeni inkişaf etmekte olan bir cihandır. Burada herkes talıh ve meharetinın kuvvet ve kudretine göre mevki alabilir. Tıpkı güneşten bütün tabiatin istifade etmekte olduğu gıbı!. Henüz kendılerme sıra gelmemiş olanlar ise sabır ve sükunetle bu fırsata intizar etmelidırler. Meselâ ben, ilk defa <Balo> filminde Kamera ile karşılaştım ve rolümü fazla heyecan duymadan oynadım. Fakat ne var ki, bu filım bana smemayı sevdirmekte mü him bir âmil oldu.. O, «Balo» şimdi bana nekadar uzak bir hatıra olarak geliyor.. Ondan sonra on sekiz. yirmi fılimhk bir çalışma var.. Viyolonselimi bir köşeye bıraktım. Fransada Joinville, Epinay, Bıllancourt ve harıcde Berlm, Prag, Münih stüdyoları arasında mekik dokudum. İşte bugün karşmızdayım. Gelecek ay zannederim ki Holivudda olacağım. Bundan sonrasını Allah bilir.. İstikbale kim hâkim olabilir kü. Tekrar çalışma zamanı gelmişti. Se vimli Danielle hepimizin elini ayrı ayrı sıktıktan sonra tatlı bir tebessümle hepimize birden veda etti. tlngiltere j. acının Incüerıs jümının baş artistlerinden Lisette Lanvin güsel bir dekor içermnde Ktfft Kırılmış oklar tamir edihrken biz de ister istemez, tezgâhı kapamış ve marangozluğa başlamıştık. Şimdi bazı münavverlerimizin önayak olmalarile bu sporun canlanacağı, hatta canlanmağa başladığını, ve pek yakında «Okspor» kulübünün de açılacağını haber ahnca, kolları sınamağa hazırlandık artık. Besim Özok, hakıkaten duvarlan yay ve ok armalarile süslü odasının bir köşesine o eskı, dededen kalma tezgâhım kurmuş, şimdiki halde, nadide, pek kıymettar bazı yayları ve okları tamirle meşgul. Yenisini de yapabilirim, diyordu, elverir ki istiyen olsun. Vakıâ, bu iş pek kolay değildir. Hele, bir nevi balık kılçığından yapılan tutkal bizde bulunmadığı için, malzeme hususunda bir parça müşkülât çekebiliriz amma, nihayet bütün bu zorluklar iktiham edilebilir. Ve tam faaliyete geçebilmek için, «Okspor» kulübünün açılmasını beklediğini söyledikten sonra, devam etti: Şimdiki halde eldeki oklar, bir müddet için heveskârlan tatmin edebilir. Bir yandan da yenilerini yapmağa başlarız. Unutmayınız ki, bugün imaline başlanan, yani kalıba konan bir yay, ancak altı ayda tamam olur. Hani iyi iş altı ayda çıkar derler ya, işte öyle.. Neden bu kadar uzun sürüyor? İnce iştir de ondan. Yay diyip geçmeyiniz. Yay, bir keman gibi hassastır. O, kabzasma yapışan avucun, çilesine dokunan parmağın kudretini, meharetini, melekesini anlamış gibi, ya ona ramolur, ya isyan eder. Yani usta elde iyi yay gerek. Ve iyi yay, uzun emek, çok vakit, bol göz nuru mahsulüdür. Ona azamî hassasiyeti verebilme kiçin, tam altı ay, adeta bir bebek besler gibi, onu hergün evirip çevirerek, yoklıyarak, ince, uzun terbiye ederek, (pişirmek) mecburiyetinde kalmz. Bugün bir yay kaça çıkabilir? Hemen hemen eski fiatına. Eskiden 50 kuruştan iki liraya kadardı. Şimdi de o hesaba göredir. Besim Ozok, elindeki iki üç yüz sene Iik yayları ve bunlann üzerlerindekı, meşhur üstadların elinden çıkmış tezhible Bu münasebetle, vali Hoffman, ifa delerine müracaat etmek üzere nezdine çağırdığı eksperlerden, Lindberg'in ço cuğunun kaçırılması hâdisesinin bir ta rihçesini tekrar dinlemiş ve bu arada, şimdiye kadar bilinmiyen bazı tafsilât daha öğrenilmiştir. Meselâ, çocuk kaçırıldıktan sonra, zabıtanın bu işe müdahale Besım Ozok, atolyesinde eskı yaylan etmek hususunda karar verinciye kadar tamir edıyor ri, sonra kabzalarındaki renkli timsah ve aradan sekiz günlük bir tereddüd devresi geçirdiği meçhul kalmıştı. sair derileri göstererek: Görüyorsunuz ya, diyor, bir yay, Zabıtanın bu tereddüdü, Birleşik A işte böyle yüzyıllarla dayanır. Ecdadımız merıka kanunlarında çocuk kaçırma su yaylarını nasıl süsliyeceklerini bilmezlerçuna dair bir madde bulunmamasından miş. Çünkü bu spora, bizim tahmin ede miyeceğimiz bir kıymet vermişlerdi. Ba ileri geliyordu ve bu hususta müdahalede kın her yayın kenarında yapan ustanm bulunmaktan imtina göstermesine de raimzası vardır. Demek ki, bu, rastgele bir mak kalmıştı. meta değil, fakat imza konmağa değer Bundan maada, Lindberg'in, haydudbir san'at eseridir. larm takibine uzun müddet mâni olduğu Sonra, yaylarm diğer uclarnda, nekada anlaşılmıştır. Lindberg, haydudların dar çektiklerini gösteren rakamlan gösteistediği fidyei necatı vermek üzere bankariyor: Uzaktan bakıhnca bir hayli ağır dan para çektiği zaman, banka memuruzannedilen şu yay, işte 75 dirhemdir. nun banknotların numarasını zaptetmesi Bugün bu kadar hafif yay yapıla ne mâni olmuş, bu suretle, polisin takibatbilir mi? ta bulunmasına engel olmak istemişti. Hayır... Bu, bir meleke meselesi Şimdi, işin heyeti umumiyesini ve bü dir. Senelerdenberi terkettiğimiz bir san tün bu vakayii bir kere daha gözden geçiat a tekrar başlarken bir müddet için el recek olan Hoffman'ın tetkikatı netice bette o kadar ince iş çıkaramıyacağız. sinde, efkân umumiyenin, kapalı kalnrr.ş Fakat yavaş yavaş... birçok heyecanlı safhalar daha öğreneceOk atmak o kadar zevkli bir iştir ki, ği muhakkak sayılıyor. bir kere başlıyan bırakamaz. Temenni edelim ki son teşebbüs muvaffakiyetle neticelenir de, Türk genci de öz sporuna kavuşmak saadetine erer. ** İstanbul sporcu ları arasında (Ve Klişeci Alâeddin hakkmdaki falı) veya (Ağa karar nakzedildi bey) lâkablarile a Klişeci Alâeddin kendi idaresinde bulunduğu otomobılle Buyükdere yolun nılan Usküdar or da bir jandarmayı ezerek vefatma sebe tamektebi müdür muSaim biyet vermekle maznunen muhakeme e avinlerinden dılmekte idi. Mahkeme, klişeci Alâeddin Turgud, Adapazar hakkında bir sene hapis kararı vermiş, ortamekteb müdür fakat Temyiz mahkemesi vak'a mahal lüğüne naklen ve linde keşif yapılmamış olmasını ve bir terfian tayin edil şahidin dinlenilmemiş bulunmasını ileri miştir. sürerek verilen kararı nakzetmişti. Saim Turgud S a i m Ağabey, Mahkeme eski kararında ısrar ettiğinmuallimlik mesleğınde olduğu kadar den, evrak Temyiz heyeti umumiyesi ne gitmiş, heyeti umumiye de nakzın memleket sporuna hayli emek vermiş ve genclik muhitinde derin hürmet ve sevgi varıd olduğuna karar vermiştir. kazanmış bir şahsiyettir. Kendisini yeni Mahkemece, bu karara ittiba ederek davanın bu cıhetten ikmaline karar veril vazifesinden dolayı tebrik eder, Adapamiştir. Yakında bu davaya yeniden baş zarı maarif ve sporuna da hayırlı işler görmesini temenni ederiz. lanacaktır. Vefalı Saim Turgud Adapazarına tayin edildi Güzel ve ticarî ciheti ıyı duşunulmuş bir rılm ((Ingiltere tacının incileri» Fransanın en büyük aktör ve tiyatro muharrirlerinden Sacha Guitry hem bir hali hazır hâdisesine iaalluk eden, hem de bir san'at ve tarıh kordelâsı olan yeni bir eser vücude getırdi. Bunun ismi «İngıltere tacının incileri» dir. «İngıltere tacının incileri» İngiliz tarihinin en eskı devırlerinden başlayıp bugünkü hâdisata kadar en mühim vekayıi canlandıran bir kordelâdır. İngıltere tacını süsliyen incilerden her birinin hıkâyesmi ayrı ayrı yaşatmaktadır. Vaktile Romada Vatıkan sarayında Papa VII ncı Kleman'ın yeğeni Katerin dö Mediçi, Fransa Kralı Bırmcı Francois le nişanlıdır. Fakat Papanın yaverlerinden genc Spanellı Katerin'i sevmekte dir. Papa, bu mânii ortadan kaldırmak için Spanelli'yi yanma çağırıyor ve kendısine gayet kıymettar iki mci göste rerek: Bana bunlar gibi beş tane daha lâzım, dıyor; sana istedığin kadar para, haydi onları bul getir! , Spanellı'nin seyahati çok uzun sürüyor ve bu devri âlem seyahati esnasmda çok garıb maceralar geçiriyor, beş inciyi bulup dönüyor ve mükâfat ola rak sevdığı kadınla evleneceğini düşünürken onun Francois ile izdıvaç e^miş olduğunu göryor. Kadm da, inciler de elden gidiyor. Bu suretle Fransız Kraliçelerine intikal eden yedi inci ikinci Francois'nm ölümünden sonra memleketine dönen Mari Stuart'ın elinde kalıyor. Kraliçe bir gerdanlık haline koyduğu bu incileri daima üstünde taşıyor. Nihayet bi çare Mari'nin de son günleri yaklaşıyor ve onun idammdan sonra inciler orta dan kayboluyor. Aradan seneler geçiyor, birçok araştırmalardan sonra kıymettar taşlarm yalnız dördü bulunuyor. İngiltere Kraliçesi Elizabeth bunları kendine mal ediyor. Onun ölümünden sonra inciler gene sır oluyor. Onları nihayet bugünkü Kralın büyük babasmm annesi Kraliçe Viktorya bir araya toplamıya muvaffak oluyor, o zamandanberi o inciler îngiltere tacını süslemektedir. Kaybolan diğer üç incinin hıkâyeleri ise büsbütün başkadır. Sacha Guitry 12 mayısta İngiltere Kralı Altmcı Jorj'un giyeceği tacın, böyle bir hikâyesinî vücude getirmekle ayni zamanda ticarî bir iş yapmıştır. Çünkü aktüaliteye temas etmesi dola yısile herkesi alâkadar edecektir. Filimde VIII inci Henri, Birinci Francois, Anne de Boleyn, Daupline de France, Katerin dö Medici, Madam Dubarry, Mari Stuart, Kraliçe Elizabeth, Birinci ve Üçüncü Napolyon, İmparatoriçe Tugenie gibi şahsiyetleri görün « mekte, mevzu Paris, Londra, Roma, Burgos şehirlerinde geçtikten maada Çin, Afrika gibi uzak yerlerde de cereyan etmektedır. Başrollerde Fransızlardan Cecil So« rel, Sacha Guitry, Hugotte Duflos, Raimu, Mari Market, Lisette Lanvin, Ar letty, Rene Saint Syr, Margueritte Moreno, İngiliz ve İtalyanlarm da ta « nmmış san'atkârları oynamaktadırlar. Böyle bir teşebbüs, nadiren harekete geçen Fransız sinemacılık âlemi için doğrusu takdire şayan bir harekettir. • • 1 •• •• ••! •• 1 • 11 * * Ordumuza değerli elemanlar yetiştiren bir müessese O.A. J Konya (Hususî muhabirimizden) Konya Gedikli Küçük Zabit mektebi, kahraman ordumuza gedikli küçük zabit yetiştiren kıymetli bir ilim yuvasıdır. Orduya değerli elemanlar yetiştirmekte olan ve kıymetli bir müdürün idaresinde bulunan bu mektebde spora da büyük bir e hemmiyet verilmektedir. Mektebin gürbüz sporculan, bu sene bütün memleket genclijji tarafından bü yük tezahüratla kutlulanacak olan 19 mayıs spor şenliklerine hazırlanmaktadırlar. Gönderdiğim resimler mektebin kıy metli sporcularını hazırlık talimleri ya parken göstermektedir. Sol köşedeki zat ta mektebin değerli müdürü yarbay Sabri Ertanadır. Danielle Darrieuz'ün en son resimlennden tıri