7 Mayıs 1937 CTJMHURİYET SON TELEFON HABERLER... TELGRAF v* TELSiZLE HâdiseJer arasında Nedir bu? edir bu havanın hali? Nedir bu damlann çinkosu renginde kara kurşuni bulutlar? Nedir bu hırsız gibi ufukların üstünden atlıyarak bahar ortasında şehre baskm yapan karakış? Nedir bu en ağı. kederler gibi ruhun ta diblerine yağan ve her damlası değdiği yeri oyan sivri yağmur? Nedir bu etimizin içine saplanıp kalan ve çıkmıyan ayaz? Nedir bu durup durup esen, hiç gürültü yapmadan karşımıza çıkarak birdenbire yolumuzu kesen rüzgâr? Nedir bu en tetikte ve uyanık vücudleri gafil avlıyan vakitsiz soğuklar? Nedir bu güllerin aydmlık ve taze beyazı üstüne yapışan erimiş kurşun rengi? Nedir bu yaprakların samimî ve dipdiri yeşilini karartan acı ton? Nedir bu üşümüş topraktan yükselen şikâyet kokusu? Nedir bu kara bulutların önünden kaçışan dağılmış ve çaresiz kuşlar? Nedir bu kapanmış pencerelerin camını sıvayan ekşi ve soğuk gün ışığı? Nedir bu hal, nedir bu iş, nedir bu mevsim, nedir bu? llkbahar mı, kış mi, sıkıntının ve ölümün atmosfere sirayeti mi? Nedir bu, nedir bu? Silâhları tahdid etmek imkânı bulunabilecek mi Bugünkü siyasî vaziyet dahilinde bu hususta bir terakki eseri gösterilemiyeceği kanaati var Londra 6 (A.A.) Bu sabah neşredilmiş olan «Beyaz Kitab» da îngil tere hükumetinin hususî komisyonunun silâhların hususî olarak imali ve ticartti meselesi hakkındaki mütalealarını kabul etmekte olduğu beyan edilmektedir. «Beyaz Kitab», ilâve ediyor: «Silâhlann imali ve ticareti işini beyaelmilel bir nizama raptetmek maksadile icab eden tedbirlerin kabulünü İngiltere ötedenberi arzu etmektedir. Maamafih ihmal edilmemesi icab eden bir takım müşküller vardır. Bilhassa Milletler Cemiyeti azasından olup emniyetlerini zâ man altına almaları için lâzım olan Harb malzemesini bizzat kendileri imal edemiyen memleketlerin bu malzemeyi haricden tedarik etmek zaruretinde bulunmaları, maatteessüf halihazırdaki siyasî ahval ve şerait altında teslihatın beynelmilel tah did ve tenkisi yolunda hemen bir terakki elde edilebilmesi pek az muhtemel gö fünmektedir. Şimdiki halde hükumet, teslihat meselesinin herhangi bir münferid cephesini ele alarak daha ileri gitmenin faydalı olacağına tamamıle kani bulunmamakta dır. İngiltere hükumeti, başlıca devletler ta rafından da kabul edildiği takdirde, silâhların tahdidi konferansı tâli komitesinin millî müdafaa masraflarınm neşredilmesi hakkındaki mukavelename projesini kabul etmeğe amadedir. Bu nokta hakkında umumî bir itilâf hasıl olacak olursa, silâhların imal ve ticareti işinin beynelmilel bir nezarete raptı meselesinin, heyeti mecmuası itibarile, yeniden nazan dikkate alınması imkânı hasıl olacaktır.» Beyaz Kitabda netice olarak denili yor ki: «Şayed millî müdafaa masraflannın neşri gibi pek mütevazıane teklif üzerinde hiçbir terakki elde edilmiyecek olursa o zaman silâhların imal ve ticareti işinin Böyle bir terakkiye yol açabilecek şe beynelmilel bir nizama rapü meselesinin raiti tahakkuk ettirmek için beynelmilel heyeti mecmuası itibarile yeniden nazan siyasî vaziyeti ıslaha çalışmak îngilterenin dikkate ahnmasından hiçbir fayda bek lenilemez.» haricî siyasetinin başlıca hedefidir. ingilterede ncşredilen Beyaz Kitab BALKAN ANTANTI [HEM ve Coğrafî ve siyasî sebebler Türkiye ile Yugoslavyanın beraber çalışmalarını âmir bulunmaktadır Yazan: Belgradda Samoprava gazetesi başmuharriri NALINA MIHINA Türk Yugoslav dostluğu Milan Stoimiroviç Jovanoviç Gene o mesele PEYAM1 SAFA Başvekilin Londra seyahati [Başmakaleden devam} da, İngiltere, Türkiyenin bu dostane haîeketlerine mukabelede gecikmedi. îngiltere, Lausanne (Lozan) muahedenamesi müzakere edilirken Boğazlan açık ve müdafaasız bırakmak için, nekadar büyük bir inad ve ısrarla çalıştıysa Mon treux konferansında da Türk tezini kabul hususunda da o kadar uysal davrandı. Nihayet yeni Boğazlar rejimi, Türkiyenin müdafaasını tamamlıyan bir şekilde, tahakkuk etti. Osmanlı İmparatorluğunu parçalamağa çalışan îngilterenin, Türkiye Cumhuriyetinin kuvvetlenmesinden memnuniyet duyduğunu, Montreux konferansında gördüğümüz muzaheretten sonra, ikinci ve yeni bir delil, bir defa daha bize ispat etmiştir ki bu da, Karabük demir ve çelik fabrikalannın bir îngiliz firması tarafından kurulmasıdır. Demir ve çelik sanayii, millî müdafaa bakımmdan da en lüzumlu bir endüstri olduğuna göre, îngilterenin, Atatürk Türkiyesinin hem sınaî kalkınmasına, hem de müdafaa itibarile kudret ve kuvvetinin artmasma yardım etmek istediği meydandadır. İngiltere, sulhu seven bir milletin onu muhafaza etmek için kuvvetli olmak mecburiyetinde bulunduğunu görüp te silâhlanmağa başladığı zaman, kendisi gibi samimî surette sulha bağlı olan dost milletlerin de, millî müdafaa vasıtalannı ikmal haklannı teslim etmiştir. Esasen, Yakınşarkta sulhun muhafazası noktasından kuvvetli bir Türkiyenin mevcudiyeti lü zumuna kani olmuş bulunan Büyük Britanya, onun içindir ki devletimize demir ve çelik endüstrisini tesis hususunda yardımını esirgememiştir. Türk Îngiliz işbirliği, her bakımdan, bir barış işbirliğidir. îngiliz siyasî ricalinin, Başvekil Ismet Inönünün, herkese derin bir emniyet ve itimad telkin eden yüksek, sevimli ve merd şahsiyetile yakından temas ettikten, onun sulhseverliğinin nekadar samimî olduğunu anladıktan sonra, Türkiye ile ingiltere arasındaki dostluk bağlarının daha kuvvetleneceğini ümid ediyoruz. Ismet înönünün bahsettiği falihayır da, fikrimizce budur. Başvekil, Büyük Şefimiz Atatürkün, Büyük Millet Meclisinin ve Türk milletinin tam itimadını haiz olarak Ingiltereye gitmiştir; oradan da sulhperver îngiliz devlet adamlannın ve îngiliz milletinin muahbbet ve itimadını kazanarak vatanına dönecektir. Fransız Meclisinde Mısır kapitülâsyonu kalkıyor bugünkü toplantı Başvekil Blum istizahlara Montrö muahedesi bugün cevab verecek imza edilecek Hükumet Pariste karışık Muhtelit mahkemeler 12 lıklardan korkuyor sene daha devam edecek Paris 6 (A.A.) Meb'usan meclisi, yarın öğleden sonra hükumetin umumî siyaseti ve bilhassa iktısadî ve içtimaî ıslahatın tahakkuk sahasına isalindeki «vakfe» hakkında yapılacak bir takım istih zahları müzakere edecektir. Parlamento mehafili, bu müzakerelerden hiçbir sürpriz doğmasına intizar et memektedir. Leon Blum'un evvelce yapmış olduğu beyanatı teyid edeceği ve umumî mesai konfederasyonu ve patronlar umumî konfederasyonile yapmış ol duğu görüşmeler hakkında meclise malumat vereceği zannolunmaktadır. Hükumete itimad takririnin kabul e dileceğinden şüphe edilmemektedir. Bu takririn mutad ekseriyet tarafından kabul edileceği tahmin olunuyor. Müteakıben meclis, içtimalannı 20 mayısa kadar tehir edecektir. Paris 6 (A.A.) Borsadaki kal kmma hareketi dün de devam etmiştir. Fransız frangı yükselmiştir. Fransız es hamile ecnebi eshamında bazan mahsus derecede tereffüler görülmüştür. Borsa, bugün kapalıdır. Paris 6 (A.A.) Bir takım nümayişler yapılmasmdan korkan hükumet, Jeanne d'Arc yortusu münasebetile pazar günü yapılması mutasavver geçid resmini menetmiştir. Çünkü alâkadar teşkilâtlar arasmda alayın uzunluğu, nerede topla nacağı, nerelere yayılacağı hakkında itilâf hasıl olamamıştır. Montrux 6 (A.A.) Kapitülâs yonlar konferansı bu akşam Nahas Pa şanın başkanhğmda muahede metınleri ni tasvib etmiştir. Mukavele yann son celsede merasimle imza edilecektir. Muahedenin esas kısmı, mündericatı malum olan mukaveledir: Kapitülâsyonlar kaldırılacaktır. Muh telit mahkemeler 12 sene devam edecek olan bir intikal devresi zarfında alacak ve fakat teşriî salâhiyetlerini muhafaza etmiyeceklerdir. Konsuger mahkemeler cezaî salâhiyetlerini muhtelit mahkemelere bırakmaktadırlar. Sivil işlerde kon şuler mahkemeler, yabancılann şahsî meseleler için salâhiyetlerini ihtiyarî olarak muhafaza edeceklerdir. Adlî teşkilât için olan hükümler, muhtelit mahkemelerden Mısır kanun ve kararnamelerinin tatbik imkânını tetkik salâhiyetini kaldırmaktadır. Keza nizam name hükümleri muhtelit mahkemelere tâbi olacak yabancılann hududunu da tesbit etmektedir. Mühim birçok meseleler beyanatlarla tesbit edilmiştir. Bunlar arasmda hasta lara bakan müesseselerle hayır müesseseleri gibi yabancı müesseselerin hukukî vaziyeti de mevcuddur. Asayişe ve örf ve âdete mugayir olmamak şartile din ve mezhep hürriyeti zıman altına alınacaktır. Yalnız ufak heyetlerin Jeanne d'Arc Ankara 6 (Telefonla) Fransız tiheykeline çelenk koymalanna müsaade caret heyetile müzakerelerin açılma me • edilecektir. rasimi dün Hariciye Vekâletinde yapıl • Polis teşkilât kanunu mıştı. Teknik müzakerelere yarın saat Ankara 6 (Telefonla) Polis teşki 15 te Türkofiste başlanacaktır. lât kanununun önümüzdeki hafta içinde Şehrimize bir de Polonya ticaret heyemeclis heyeti umumiyesinde görüşüleceği ti gelmiştir. Müzakerelere yarm saat onanlaşılıyor. Bütçe encümeni bu akşam geç da başlanacaktır. vakte kadar teşkilât kanun lâyihasjıı Macarlarla ticaret anlaşması müza müzakere ile 35 maddesini çıkardı. keresi bugün öğleye kadar devam etti. Yeni lâyiha polisi esaslı bir meslek ha Macarlar, bir nokta hakkında memleketIme koymakta, müntesiblerine hem refah, lerinden talimat istemişlerdir. Talimatin cumartesiye kadar geleceği umuluyor. hem de terakki imkânlan vermektedir. Sovyetlerle yeni esaslar üzerinde yapıÖğrendiğime göre bu kanunun icab etlacak anlaşmaya gelince; müzakerelere tireceği tahsisat ta şimdiden bütçede nabir müddet sonra devam edileceği anla zan itibara alınmıştır. şılmaktadır. Sovyetlerin ticaret mümessili Yunanistanda fırtmalar hükumetinden talimat almak üzere Rus Atina 6 (Hususî) Dün gece bura yaya gitmiştir. da şiddetli bir bora çıkmış ve birçok yerIptidaî maddeler muafiyet leri su basmıştır. cetveli Atina 6 (Hususî) Rodostan gelAnkara 6 (Telefonla) Maliye Vemekte bulunan bir Felemenk tayyaresi fırtmadan dolayı Vula civannda gayri kâleti, muamele vergisi iptidaî maddeler muntazam bir surette karaya inmeğe mec muafiyet tenzilât cetvelinin hazırlığını bibur kalmıştır. Tayyarenin iki motörii kâ tirmiş ve cetveli yüksek tasdika arzedil milen harab olmuş ve kanadları da hasara mek üzere Başvekâlete vermiştir. Cetvel uğramıştır. İçindeki yolcularla tayfasına de geçen seneye nazaran esaslı br deği birşey oknamıştır. şiklik yapılmamıştır. Ankarada yapılan ticaret müzakereleri AB1DİN DAVER Mülkiye teftiş heyeti teşkilât lâyihası Ankara 6 (Telefonla) Dahiliye Vekâleti Mülkiye teftiş heyetinin yeni teşkilâtına dair kanun projesini Başvekâlete verdi. Sanayi heyetinin Ankaradaki faaliyeti Ankara 6 (Telefonla) Sanayi temsil heyeti bugün de îktısad Vekâletinde Sanayi Umum müdürü Reşadın riyase tinde toplandı, muhtelif meseleler görii şüldü. Heyet azası bugün İktısad Vekili tarafından kabul edildi. Türk tabüyetine kabul edilenler Ankara 6 (Telefonla) Vekiüer Heyeti, hicret ve iltica suretile yurdumuza gelen 780 Türkü, tabiiyetimize kabul etti. lavyanın bir olma Türk ve Yugoslannı, beraber ça lav milletleri son altı hşmalannı âmir bu asır içinde birbirle lunmaktadır. Bal rile çok farklı şe kan Anlaşması devkıllerde münasebat letleri arasındaki ta bulunmuşlardır. münasebat ve rabı îki millet beş asır talar makul sebebdan fazla bir zaman lere ve hüsnü arzuzarfında ayni idare ya müstenid teşriki altında kalmışlar ve mesaiye istinad et tek bir devlet çerçemekte bulunduğun vesi dahilinde yaşa dan Balkan An mışlardır. Bu müş tantı memleket terek hayat netice lerinin iktısadî, iç sinde her iki millette timaî ve harsî te hemen ayni karak şekküllerinin yek terler teşekkül etmişdığerine tamamen tir. Hergün; Türk tevafuk etmesi, Ballerle aramızda yaşakan milletlerinin ayyış tarzında, düşünni dost ve düşmanmede, haleti ruhiyelara malik olmala de, ahlâkta ve her nndan dolayı bir şeyde müşterek va Balkan (konfede sıflarm mevcudiye rasyon) unun ak tıne kanaat hasıl eM. Jovanoviç'in gazetemize yolla dine o nisbette da diyoruz. Aramız ladığı imzalı resmi ha çok ihtiyac his daki bu münasebet sedilmektedir. ve müşabehet en Emniyet; her milletin devam ve be olan yeniliğimizde büyük vasfımız göstermektedır. Bu kasmın esas şartıdır. Balkan milletleri abilhassa kendisini parlak müşterek meziyet bizlerle be ralannda anlaşmaz ve beraber çalışmazraber ecnebilerin de nazan dikkatini cel larsa hiçbir vakit tam bir emniyete kavuşamazlar. Bu hakikati; müteveffa Kral Bibetmektedir. Yugoslavlık muhiti; eski Osmanlı îm rinci Aleksandr'la Türkiyenin Yüce paratorluğunun Avrupa hududunun son Cumhur Başkanı Atatürk pek iyi anla noktasının nihaî mıntakasını teşkil etmek dıklan içindir ki mecburiyeti tarihiyeyi teydi. Mevkii coğrafisi itibarile eski Os kabul ve tasdik ederek Türkiye Yu manlı împaratorluğunun Yugoslavlarla goslavya dostluğunu temin etmişlerdir. meskun kısmı Avrupa tesirlerine en ziya Türkiye Yugoslavya dostluğunun ak de maruz kalmış, Avrupanm Jermen ve dinden sonra «Balkanlar, Balkan milletRumen gibi iki büyük ve tipik kültürile lerinindir» prensiplerine istinaden Bal en sıkı harsî ve iktısadî münasebatta bu kan Anlaşması vücude gelmiştir. Balkan lunmuştur. Mezkur medeniyet ve tesirler Anlaşması içtimaî ve diğer her guna te altında Yugoslav milleti; Onyedinci, rakkiye, beynelmilel adalete, sulh ve müOnsekizinci ve Ondokuzuncu asırlarda salemete hahişker altmış milyon nüfusluk Osmanlı saltanatı çerçevesi dahilinde bir kütleden terekküb etmektedir. Balkan Antantı çerçevesine mensub okendisine idarei hususiye aramıştır. Hallan milletler işbu antant çerçevesi dahi buki Osmanlı devleti yeni haleti ruhiyeye tevfikan hareket edecek bir vaziyette ol linde millî temamiyeti mülkiye ve istik madığmdan bu münazaalar Fransız ih lâllerini, millî hars ve kültürlerini, banşa tilâli kebirini müteakıb siyah ve sarı ka olan haklannı ve bizzat barışı müdafaa rıncaların vuruşmalan şeklıne girmiştir. ve himaye ediyorlar, Bütün bunlarm zikrinden sonra Bal Osmanlı împaratorluğile mücadele eden Sırblar ayni zamanda feodalite sistemile kan Anlaşmasile mezkur anlaşma havzası idaresizlik aleyhinde; serbestî ve demok içinde Türkiye Yugoslavya dostluğu nun faydalarile iyiliklerini anmak icab erasi lehinde ve milliyet prensipi uğrunda der mi? mücadele etmişlerdir. Osmanlı împara Balkan Antantının müessir fayda vt torluğu; mezkur isyanlann bir guna makul ve mantıkî sebeblere müstenid olma menfaatlerini anlıyabilmek için yüksek dığına ve bilumum (ideal) lerden ari bu bir siyasî zekâ/a malik olmak icab et lunduğuna kani olarak bunun içtimaî re mediği fikrindeyiz. Balkanlarda eski poformlar talebine müstenid bulunduğunu litikaya devam edilip Balkan milletleri kat'iyyen kabul etmemişti. Halbuki i!k Balkanlardaki hududlarını korumak için genc Türk ihtilâlini \iicude getiren ve muazzam teslihata koyulmağa mecbur Kemalist inkılâbma çalışan Türkler; Sırb ihtilâlinin Türk menafii hayatiyesile Türk olsalardı Balkanlardaki vaziyetin alacaği siyasetine kat'iyyen muarız olmadığını a şekli en sathî düşünüşlü adamın hayali de lenen söylemekten hiçbir vakit çekinme ihata edebilirdi. Bugün Balkanlar banşı mişlerdir. Yeni Türklerin Yugoslav me temin edilmiş olduğundan teslihata verilselesini bu tarzda telâkki etmeleri keyfi mesi icab eden müthiş paralar Balkan yeti elyevm aramızda mevcud olan ebedî milletlerinin iktısadiyatına yatınlmış olup dostluğun temel taşmı teşkil etmektedir. bu paralar mühimmat stokları yerine köpŞimdiki Türkiye ile şimdiki Yugoslav rüler, mektebler ve şoseler inşasına, yeni ya kendi etnografik çerçeveleri dahi köylerle kasabaların vücud bulmasına, linde millî birer hükumettir. Bu cihet millî Balkan sosyetelerinin teali ve inkiTürkiye ve Yugoslavyayı ayni kategori şafına sarfedilmektedir. ye ithal etmekte ve aralarında her sahaBalkan ve Anadolu milletleri tarihte da teşriki mesai imkânlarını tesis etmektedir. Gerek Türkiye ve gerekse Yugos misli geçmemiş makul bir siyasetle Bal lavya Osmanlı împaratorluğunun varisi kanlarla Anadoluda tarihte misline tesaolmalanna rağmen aralarında açık hiçbir düf edilmiyen bir teşkilât yaparak barış mesele yoktur. Avrupada son zamanlarda ve emniyeti tesis edip cihan transiti yolu «varis devletler» tabiri modalaştığından olan bu havaliyi müterakki ve sevimli bir biz de burada «Osmanlı împaratorluğu muhit haline getirmişler ve refah ve saanun varisi» ıstılahım kullanmağı tensib ettik. Avrupada zuhur eden yeni bir naza deti temin etmişlerdir. Onun içindir ki buriyeye göre «varis devletler»; Avrupa günkü Türkiye ile bugünkü Yugoslavya menafii âliyesile memleketlerinin coğrafî medeniyet ve kültür bakımmdan tarihin mevkileri dolayısile aralarında azamî de şimdiye kadar kaydetmediği bir hamle ile recede samimî münasebat idame etmeleri terakki ve inkişaf etmekte bulunuyor. icab eder. Sabık Avusturya ve MacarisIşte Yugoslavya Ankara ile Belgrad tan devletine varis olan hükumetlere böyarasındaki bütün Balkan ve şahikalardan le bir siyaset kabul ettirilmesine çalışıldığı daha yüksek olan Büyük Atatürkün en anda cihan barışı bakımmdan böyle fayyakın şeriki mesaisi Türkiye Başvekili dalı, makul ve yaratıcı bir siyaserin Osîsmet înönünün Yugoslavya ziyaretini manlı împaratorluğuna varis memleketazamî samimiyet ve dostlukla karşılamış lcrce kabul edilememesinde mantıkî bir ve îsmet înönünün kıymetli şahsiyetle sebeb göremiyoruz. Türkiye ve Yugoslavya coğrafya bakı rinde Türk milletine ebedî bir yücehk temmdan da yekdiğerlerine yakındırlar. A min eden Atatürkü candan gelen bir seralarındaki uzakhk Holânda ile Yunanis vincle ve sonsuz bir heyecan ve tezahürattan ve yahud Portekizle Finlândiya ara la selâmlamıştır. Samoprava gazetesi Başmuharriri sındaki uzakhk derecesinde değildir. CoğMilân Stoimiroviç Jovanoviç rafî ve siyasî sebebler Türkiye ve Yugos Tarihi, cihan tarihini yapan Türkün kudretini, her sahifesi bir şehamet destanı terennüm eden şerefli geçmişi gösterirken, bu şimdiki hali, zâfa değil, kudrete, fakat çok mana ifade eden azametli bir ihmalkâr sükuta hamletmek daha doğru olur sanırım. Türkiyede biz Türkler ve bir de Türkiyeli olan yurddaşlar vardır. Türkiyelilerin Türk olması, ancak ülküde birliği yapan dilde birleşmelerile olur. Bunun içindir ki Türkiyeli yurddaş larımızı bu tertemiz varlık içine almak gayesile onları Türk diline saygıya davet ediyoruz. İstanbul sokaklarmı kirleten bin bir karışık dilleri başka yerlerde istedik leri kadar söyliyebilirler. Lâkin Tür kiyede hayatm bütün zevkini tatarak altına sığındıkları bayrağın şerefine riayet etmek te bir misafir için bile borc iken. o sancağın tâbii, o milletin ferdi olduğunu sırası gelince haykıranlardan hiç olmazsa bu dile hürmet istemek te Türklerin hakkı değil midir? Bundan acı acı şikâyet eden yazılarınızı okuduğum vakit, bana yüksek konukseverliğini ibzal buyuran İstanbullu bir zatm Taksimdeki evlerinde bir gecelik misafiri idim. Sabahleyin cadde lerde bir kızılca kıyamettir koptu. Her sokak başmdan olanca sesile satıcılar haykırmıya başladı. Allahım bu ne hal idi? Bu karmakarışık anırışlar (tabiri mazur görünüz) beni çileden çıkArdı. Biz Ankarada böyle şeyler görmediğimiz için şaşırdım. Atinada mı, Tiranda mı, Erivanda mı. Telâvivde mi neredeyim acaba diye düşündüm. Hemen sokağa fırladım. Sesler devam ediyordu: Enginare! Palamides ıpsarya! Ispanakya, kabakis fresko! Ha more ciyer! Gala, Gala! Tazes Tiri! Bu ne işti bilmem. Sokak başında ellerinde birer cüzdan iki polis gördüm. Onlarda beni sinirlendiren bu rezalet leri görüyorlardı. Bunlar belki Belediye zabıtası idi. Kendilerine sokuldum ve sordum: Niçin bu haykıran adamlara müdahale etmiyorsunuz? O bizim vazifemiz değildir; hem herkes dilediği gibi malını satar; buyurdular! Ben artık bir kelime ilâve etmiyeceğim. Ötesini sizin Türk mukaddes ate şile tutuşmuş gönlünüzden taşan duy • guları, ince fikirleri kudretle tasvir eden ülkülü ve kuvvetli kaleminize bırakıyorum. Selâm ve saygı sayın kardeş.» Edirne meb'usu Şeref Aykut Bu nefis yazıya bir şeyler ilâve ederek onun güzelliğini bozmak istemem. Yalnız şu kadarını söylemekten kendimi alamıyorum: Yüzlerce sene idare ettiğimiz Arnadluk, Suriye, BosnaHersek gibi memvu leketlerdeki müslüman halka, hatta Türk olan Giridlilere türkçe öğretemeyişimizin sebebini, tesamühü, lâkaydî derecesine götürmüş olmamızda aramak yanlış olmaz, sanırım. Ayni kayıdsızlığa, ayni hataya tekrar düşmiyeceğiz; Türkiyede Türk dilini ve Türk kültürünü, mutlaka, hâkim kılacağız. Bunu yapmazsak Türklük ülküsüne ihanet etmiş oluruz. üzel türkçemizi korumak ve Türk yurdunda türkç&yi hâkim kılmak için yazdığım yazılarm boşa gitmediğini görüyor ve seviniyorum. Bir millî kavga demek olan bu işte, sevgili okuyucularım, büyük bir hassasiyet ve hatta asabiyet gösteriyorlar. Onlardan aldığım mektublar, bana şevk ve cesaret veriyor. Bu mektubların bazılan o kadar güzel ki onları okurken duyduğum zevkten aziz okuyuculanmı da hissedar etmek istiyorum. Bu çeşid güzel ve heyecanlr yazılardan biri de Edirne meb'usu Şeref Aykut ağabeyimizden dün aldığım mektubdur. Muharririnin hakkımdaki teveccühlerine teşekkür vazifemi ifa ettiktea sonra, bu yazıyı size aynen takdim ediyorum. <Sayın kardeş, Dünyadaki davaların en haklısı olan Türk davasını müdafaa için başta, en başta yürüyen eski ve sayın arkadaşım Yunus Nadinin «Cumhuriyet> inde, Türk diline saygıya davet eden kıy metli yazılarınızı içten gelen bir sevinçle okudum. Kudretli parmağınızı yurdun kanıyan bir yarasına bastmız. Bu önemli mesele çok defa Parti görüşmelerinde bahse mevzu olurken zeki ve hassas İç İşleri Bakanı Şükrü Kayanın bende çok derin iz bırakmış olan bir sözünü hiç unuta mıyacağım. Sayın Parti Genel Sekreteri, bir arkadaşm acı bir sualine cevab verirken: « On yedi mılıjon Türk, yüz elli bin türkçe söylemiyen yurddaşa kendi küliürünü aşılamıyacak kadar zayıf ise mesele yoktur. Halbuki ben buna inanmıuorum...» demişti. 1 i