19 Eylül 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

19 Eylül 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 Evlul 1936 SON MABERLER TELEFON TELCRAr vc TCLSİZLE rtâdiseler arasınaa Şimalî Ameı ikaya doğru müthişbir kasırga geliyor Hattıüstüvadan gelmekte olan kasırgaya karsı sahil sehirlerde tertibat ahnıyor Vaşington 18 (A.A.) Meteoroloji bürosu, bahrî ticaret gemilerile Atlas Okyanusu sahilinde kâin şehirlere hattı üstüvadan kopup gelmekte olan şiddetli bir kasırganın azamî bir şiddetle bu ğün şimalî Karolinde kâin Hatteras bur nu civarında kendi üzerlerine geleceğini ve binaenaleyh ona göre hazırlanmalarını bildirmiştir. Kasırga, cenubi garbiden şimali şarkiye doğru saatte 150 kilometro süratle ilerlemektedir. Atlantic Cityden Hatteras burnuna kadar olan yerlerde 4 bin sahil muhafızı seferber edilmiştir. Kızılhaç, faaliyete geçmeğe hazır bulunmaktadır. Bu kasırganın şiddet itibarile 375 kişinin ölümüne bâis olmuş olan 18/9/932 kasırgasım geçmesinden korkulmaktadır. felâketzedelerinden yegâne hayatta kal mış olan Gouidec, Charcotla geminin doktoru da dahil olduğu halde mürettebatın 28 tayfa, 5 zabit ve 7 âlimden mürekkeb olduğunu beyan etmiştir. Bes balıkçı gemisi de meydanda yok «Türk çocuğu yaşamahdır» n doktor Besim ömer Akalının «Türk Çocuğu Yaşamalıdır» adlı son kitabını okumaya devam ederken tam 49 senedenberi Türk ailesinin ve çocuğunun sağlığı için, Türk nüfusunun üremesi için yirmi cildden fazla eser nesrederek ve her fırsatta konferanslar vererek, doktoluk ve hocalık gibi mesleki hizmetlerine ayrıca bir de sosyal bir uyandırıcılık ve aydın latıcılık himmeti katan bu büyük insana uçsuz bucaksız bir minnet daha duydum. Kendisini bütün ömrümde üç defa gSrmüşlüğüm ya vardır, ya yoktur. Ona korsı bu duygumu şahsî olmak tan çıkararak yüzde yüz milli plâna alan bağlılığımm tek sebebi, en bü yük Türk meselesi telâkki ettiği nü fus isine yarım asırdanberi, aralıkstz ve yorgunluksuz, bütün varlığile sa rılmıç olmasıdtr. «Türk Çocuğu Yaşamahdır» gibi aşkt, iradesi, imanı, daha isminden baslıyan bu kitab, birçok Avrupa memleketlerinde ilk, orta ve lise, bütün ktz mektelberine ilâve edilen püerikültiir dersleri şeklinde kız mekteblerimizde okutulmalıdır: Dili de öz türkçe, en bilgisiz bir köylü kadınt tarafından bile kolayca anlaşılabile cek tarzda apaçık yazılmış, faydalı, tevimli resimler ve toplu fikirler ve~ rici şekillerle dolu, nev'inin ideal mükemmeliyetine kavuşmus bir eserdir. Genc kız, genc dul veya evli, oku ma bilen her Türk kadını bu kitabı almış, okumus ve yutmuş olmahdır: ölümün çocuklarımızı yutmamast için acele bas vurmıya mahkum olduğumuz pek sayılt çarelerden biri de budur, inanımz bana. Sinema âleminin büyük kaybı Avukat! Cumhuriyet; Türk avukatının namusunu, şerefini kurtarmış, lâyık olduğu mevkie çıkarmıştır Adlî müsahabelere başlayıp ta önce avukatı yazmamak mümkün mü? Avukat! Bu, eskilere ne anlatırdı? Yeniler ne söylüyorlar? (Racine) nin, (Moliere) nin komedilerini, yerli ve yabancı karikatürleri okumuş veya görmüşseniz, avukat (tipi) nin şöyle canlandırılmış olduğunu elbette hatırlarsınız: Hilekâr, haklı haksız her işi alır; her kânn ehli; çok söyler; müzevir, şarlatan, yaygaracı... yapacağım dedi, yapmadı, projeleri üstüste yığdı, bir şey çıkarmadı. Avukatlık bugünkü varlığını millî idareye borcludur. * * * Millî idarenin Adliye Vekili merhum Necatiden İstanbul Barosu Inzıbat Mec lisine 10 mart 340 tarihli bir telgraf: «Millî idare, avukatlık mesleğini lâyık olduğu ciddiyet ve hürmet mevkiine çıkarmağa karar vermişiir. Avukailık kanunu uapıltyor. Son teikikatını bitircrek Millî Meclise göndereceğiz. Ankaraya çabuk bir murahhas gönderiniz!» diyordu. Simdi Kamutayda memlekete de, mesleğe de iyi işler gören Kocaeli saylavı ve Adliye Encümeni mazbata muharnrı Salâhaddın Yarğı gidiyor. Rüya, hakikat olmuştur. Kanun çıkıyor, tefsirler yapılıyor. Artık Türkiye Cumhuriyetinin baroları vardır. Bu barolar resmî kurumdur. Mahkeme gibidir. Avukatlan kontrol eder. Öyle koltuğunun altına çantayı alan, divide kalemi sokan avukat olamaz. Yirmi yıl okuyacak, çalışacaktır. Hâkimlik ve avukatlık ikisi de yanyana yürüyor. Avukat olmak için iki sene staj gerek. Çünkü avukatta en yüksek bir şey var. Haksızhğa uğnyanı müdafaa etmek, hâkimi aydınlatmak. Meşhur İrving Thalberg vefat etti Rayk Javik 18 (A.A.) İzlandalı 50 bahkçıyı hâmil olan 5 balıkçı gemisi limana dönmemiştir. Bunlann «Pour quoi Pas» gemisinin uğramış olduğu felâkete bâis olan fırtmada telef olmuş olmalanndan korkulmaktadır. İzlandalılar Pourquoi Pas? nın mü rettebatından 22 kişinin cesedini karaya çıkarmışlardır. Bunlar yarın bir motörle Rayk Javike götürülecektir. Ce sedler Saint Joseph hastanesinin kilisesine konacak ve katolik peskoposu. diPurkuva Pada ölenler Kopenhag 18 (A.A.) Pourquoi Pas? nî bir âyin yapacaktır. iHn.tiHHinınffinnininillllllllinilllllltllinilillinilftimiıiNinMi irving Talber ve karın sinema yudızı Norma Şrer M. Tituleskonun hastalığı Zehirlenen diplomata kan vcildi Saint Moritz 18 (A V) M. Titulesko, sebebi izah edilemiyen gayrita biî bir tesemmümden ve seyrini süratle takib eden bir fakrüddemden mustarib bulunmaktadır. Hastanın süratle zayıf duşmesi, kan naklini zarurî kılmıştır. H a y m var partisinde buhran Prens Starhemberg şeflikten j*tîfa ediyor Viyana 18 (A.A.) Heimatschutz teşkilâtındakı dahilî buhran şayanı dik kat derecede veharnet kesbetmiştir. Başvekil muavini Baarenfels bu teşkilâtm şef muavinliğinden ve aşağı Avusturya mıntakası teşkilâtı şefliğinden istifa edeceği hakkında bir şayia dolaşmaktadır. Prens Stahrembergin de Heimvehren teşkilâtı yüksek şefliğinden istifa niyetinde olduLondra 18 (A.A.) Nazırlar, bu ğu rivayet olunuyor. s^bah Sir John Simonun riyaseti altında Ba<vekâlet dairesinde bir toplantı yap mıs'ardır. Zannolunduğuna göre bu toplantının Moskova 18 (A.A.) Pilot binbas~Vbi, Filistindeki vaziyeti tetkik etmekşı Yumaşef beheri sekiz yüz beygir kuvtir. vetinde dört motörlü Ant. 6 tayyare örfi idare ilân edilecek mi? sile içinde on tonluk eşya olduğu halde Londra 18 (A.A.) Reuter ajan 6605 metro yükseğe çıkarak yeni bir rösmın öğrendiğine göre Filistinin bazı kor tesis etmiştir. Bu rökorun beynelmi rrıntakalannda örfî idare ilânı hususu lel olması için uçuşa aid vesaik alâkadar düşünülecek ve bugün ihtimal çok mühim büroya tevdı edılecektir. kararlar verilecektir. Moskova 18 (A.A.) Plânörcü Grevlere ve şimdiki kargaşalıklara bir Krataşof, Rostoftan bir plânörle hava * nihayet vermeleri için Filistin hükumeti lanarak hattı müstakim üzere 540 kilo tarafından Arab rüesasına yapılmış olan metro katetmek suretile dünya rökorunu müracaatlerin onlar tarafmdan dinlenip kırmıstır. kabul edileceğini ümid ettirecek ortada Zaimis cesedinin yakılmasını hicbir şey yoktur. vasiyet etmiş Londra 18 (A.A.) Reuterin öğAtina 18 (Hususî) îki gün evvel rendiğine göre Filistinde hemen örfî idaViyanada vefat eden Yunanistanın son re ilânı mevzuubahs değildir. Cumhurreisi Zaimis öleceğini hissettiği Fransada grev bitti zaman yanında bulunan karısına cesedi Lille 18 (A.A.) Fabrikalar murah nin Viyana krematoriomunda yakıldık hasları umumî meclisi, bu sabah iş vak tan sonra külünün Atınaya naklı arzusunu ti toplanmış ve Pariste yapılmış olan iizhar etmiş olduğunu gazeteler yazıyor tilâfı tasdik etmiştir. Öğle vakti fabri lar. Zaimin burada vasiyetnamesi çık kalar tahliye edilmiştir. mamıştır. Ailesinin son arzusunu yerine Patronlarla işçiler arasında getireceklerini gazeteler yazmaktadırlar. anlaşma Başvekil muavini, Zaimisin burada akParis 18 (A.A.) Mensucat grevine rabalanna hükumet namına taziyette bunihayet veren anlaşmaya göre 1 teşrini lunmuştur. evvelden itibaren gündelikler yüzde 6 artacak, gündelikleri hayat pahalıbğına Yunan donanması manevra yapacak uydurmak için daimî bir komite teşkil ölunacak ve mesai ihtilâflarını hallet Atina 18 (A.A.) Başvekil Me mek üzere de bir hakem heyeti kurula taksas Korfuda Kralla üç saat görüştükcaktır. ten sonra hemen Atinaya dönmek üzere Bundan böyle hiçbir fabrikânın işçi bir torpito muhribile hareket etmiştir. Meler tarafından işgaline hükumetin mü taksas Korfu gazetecilerine yaptığı beyasaade etmiyeceğine ve buna her vasıta natta Kralla bütün siyasî meseleleri gö ile mâni olacağına dair Blumün verdiği kat'î teminet üzerinedir ki, patronlar rüştüğünü ve Atinaya avdeti gününü tesbit ettiklerini ve Atinaya döndükten mezkur anlaşmayi kabul etmişlerdir. sonra Krahn donanmanın manevralann Amerika, Mançuko hükume da hazır bulunacağını söylemiştir. tini ve Habeşistanın işgalini Metaksas bu akşam buraya varacak ve gece toplanacak olan Vekiller Meclitanımıyor Vaşington 18 (A.A.) Dış Bakanı sin<* riyaset edecektir. Hull, son nutku hakkında yapılan tef Fransız Bankasının altın sirleri tekrar tekzib ederek demiştir ki: stoku < Amerikanın, Mançukonun teşek Paris 18 (A.A.) 11 eylulde tesbit külünü ve Habeşistanın işgalini tanı ve dün neşredilmiş olan Fransa bankası mamak yolundaki siyasetini terketmek bilânçosuna göre 603 milyon altın çıkfikrinde olduğu doğru değildir. Ameri mış olup hali hazırda altın mevcudü 53 ka yeni anlaşmalara iştirakten imtina milyar 532 milyondur. Bilmukabele etmiyecekse de emri vakileri tanıma kambiyo ihtiyat akçesi, 132 milyon artmak prensipine dayanan akidenin esa mıstır. sını teşkil etmekte olan Kellog paktını Almanyanın ihracatı, ithalâterV°tmiyecektir.» Avrupada nutuk Bombardımanları! Bu hükümde eskilerin kini sakhdır. Fakat insan ruhunu biraz tahlil edersek bu kini iş sahiblerinde de görmez miyiz? Bir koca tasavvur ediniz ki karısile olan bir davasında kendisinin veya karısmın bir sırrını, utanarak ve terliyerek, avukatına söylemiştir. O dava bittikten sonra, ısinı istediği gibi hükme bağlatan veya kendılerini barıştıran, o sırrı namus ve vazife borcu olarak saklıyan avukata karsı kin duyar, diş gıcırdatır, selâm vermez. Nıcin? Çünkü ırzına, namusuna, ve yahud malına taalluk eden o sırrı, o adam biliyor! Onun için avukata karşı daima bir mahçubluk hisseder ve sırrını bildiğinden dolayı onu affetmez. Haîbuki zavallı avukat dört duvar arasında hergün neler öğrenir! Ve suçu, yalnız bunları gene kin bağlıyan adamın kendi ağzından duymuş olmaktan ve meslek PEYAMI SAFA borcu olarak saklamaktan başka bir şey değildir!. Bizde meşrutiyet idaresi, birkaç istisna bir yana bırakılırsa, meslek mirası olarak (Karamanlı avukatı) buldu. Bu öyle bir tip ki elbisesi yağlıdır, ensesi kalındır. Eline geçen işin müdafii değil, karıştıncısı ve tefecisidir. Aldığı işi tepetaklak eder, düşünceleri bulandırır, düzme mantıklar yaratır, sağ ile uyuşur, sol ile uyuşur, spekülâsyon yapar, davacıya faizle para verir. Sonunda apartımanlann, kösklerin. tarlalann tapulannı ücret ve faiz diye üstüne geçirir. Avukatlığı yüksek bir meslek, avukatı mahkemelerin yardımcısı, hak yapıcısının kalfası olarak düşünmek mi? Ne münasebet! Zaten onun kafasında böyle yüksek mefhumlar, insanî ve ilmî düşünceler yer bulabilir mi? Küçükçamlıcadaki, Içerenköyündeki kazaskere, yahud kassam (efendi) ye erzak veren bakkal Bodos, tanışmanm verdiği cesaretle ve memleketinin kanına aşılamış olduğu kavgacı ve karışık bazirgânlık ruhiîe, (Şeyhislâmkapısında) birkaç dava takib etmiş ve sonra, yavaş yavaş, dava vekili olmuştur [ 1 ]. Kadı Efendinin tefhim ettiği hükmü ters anlamış, davayı kaybettiği halde kazandım sanmış, müekkilini müjdelemiştir. Vakta ki muhzırbaşı gelip te kendisini yakapaça ettiğini gören ve ondan sonra davayı kaybettiğini anlıyan iş sahibi, vekili iyice bir ıslatmışsa da ne çare ki işişten geçmiştir. Şu Boğaziçindeki saraylardan bir kısmının dilleri olsa da söyle'seler! İlk mal sahibleri kimlerdi ve tefeci Karamanlı avukatlar onlan birer birer nasıl ellerine geçirmişlerdi? Beyoğlunun taş ve tuğla apartımanları ve Balıkpazarının küm bedli mağazaları dile gelseler de söyleseler! Başlangıcda paşaların önünde süklüm püklüm temenna edip el ve etek öptükleri halde, gene onlardan aldıkları ücreti yüzde bilmem kaç (mürabaha) ile onlara vererek on beş sene sonra efendi olan o dava vekilleri... Bugün Anadoluda avukata (tezvir) diyorlar, hatta halkın lisanında (avukatlık etme be! Avukat gibi söylüyor! Birisi bir dava açtı, gidip bir tezvir tutarak onu süründüreceğim) sözleri eksik değildir. Hikâye meşhurdur. Hâkim köylüye soruyor: Dava eden adama borcun var mı? Cevab vermem, tezvir tutacağım. Ne demek tezvir tutacağım? Borcun varsa sen bileceksin. Evvelâ sen söyle de sonra vekilin müdafaa etsin! Efendim bir şey söyliyemiyeceğim. Mademki bu adam beni dava etti. Ben de bir tezvir tutup kejıdisini yıllarca süründüreceğim! Acaba bu duyuş ve seziş, Karamanlı ve İncesulu avukatların bu karışık ve hilekâr mâzilerinden mi bizlere armağan kalmıştır? Nalına mıhına vurarak şurasını da söyliyelim ki bu gibi daltabanlar yalnız avukatlar içinde bulunmamıştır. Doktorum diye şunu bunu dağlıyan (basurcuları), ilâc yerine agu iciren hekim taslaklarını, mühendisim diye yaptığı evin merdivenini unutan ve yahud tam aptest yolunun karşısına konduran kalfaları göımüyor muyuz? Mesrutiyet idaresi avukatlığı tabir mazur görülsün geveledi durdu. Kanun Holivudun en büyük sinema kumpanyası olan Metro Goldwin Mayerin mü dürü îrving Thalberg ölmüştür. Thal berg, sinema âleminin en meşhur siması olup Holivudun taçsız kralı diye anıî makta idi. Thalberg 1899 senesinde Brooklynde doğmuştur. Cılız, mariz fakat son derecede zeki bir çocuktu. Bir ihracat müessfsesine girmek istediği için, mektebde iken ve boş vakitlerinde ispanyolca öğrenmişti. Maruf sinemacı Carl Laemle, kendisini bu müessesede tanımış ve ona Universal Film kumpanyasında bir iş teklif etmiş " tir. Thalberg bu teklifi evvelce reddet mek istemiş, fakat çalıştıgi müessesede terakki ümidi olmadığını görünce Holr vuda gitmiş ve Laemle haber vermeden Lniversal Film kumpanyasına girmişti. Bu kumpanyada bir müddet haftada 15 dolar ücretle çalıştı. Sonra Laemle onu kendi hususî kâtibliğine tayin etti. La * emle, bir müddet sonra onun müstesna zekâsını anlamış ve kendisini kumpanyanm umumî müdürlüğü mevkiine yükseltmişti. O tarihde Thalberg henüz yirmi üç yaşında ve Holivudun mühim şahsi yetlerinin en genci idi. Thalberg bir müddet sonra Metro Goldwin Mayer kum panyasına geçmiş ve 25 yaşında iken ayda 50,000 dolar kazanmağa başla mıştır. [Başmakaleden devam] Filistinde idarei Örfiye ilân edilecek Rus tayyarecilerinin yeni muvaffakiyetleri istiyecek milleti kendi memleketinde boğarız. Diye barbar bağırıyor. Bu sözlerin 165 milyonluk bir kütleye istinad ettiğini düşünürseniz onlann sadece palavralardan ibaret olmadığını takdir ve teslim etmekte muztar kalırsın'z. Fransız Başvekili M. Blumun nutku bütün Fransız efkârı tarafından iyi telâkki edilmiş olan hakikaten güzel ve mutedil bir nutuktur. Fakat bu nutuk ta kendi itidali içinde çok kuvvetli ve hatta dehşetli hakikaMer saklıyor. Bu hakikatlerin en ehemmiyetlileri şunlardır: 1 : Sulh tecezzi kabul etmez, harb da öyledir. 2 : Fransa kendi vatanını müdafaada olduğu kadar dostluklarına sadakatte de yekvücud bir kütle olarak vazifesini ifa edecektir. 3: Rejimler millidir, onlara haricden karışılamaz. Bu nutkun manasına göre Almanyanın Fransadan gayri de olsa başka bir memlekete taarruzu halinde Fransa herhalde bitaraf kalmıyarak harekete geçmekte tereddüd etmiyecektir. Nutuk bombardımanlannın bu kadarı gösterir ki eğer Avrupanın herhangi tarafında, hatta belki mahallî bırakılmak azmile ortaya çıkarılmış bir harb meydan alırsa, bu derhal umumileşecek ve bütün Avrupayı baştanbaşa yangm yerine çevirecektir. Simdi Avrupanın bir parçacık aklı başına gelmeğe başlıyor diye düşünülebilir. Herhangi yeni bir harb hakikaten Avrupayı yenibaştan ve bu defa 19141918 e benzemiyecek veçhile şiddetli ve dehşet• yakacaktır. Bundan dolayı bugün bütün milletlerin uhdelerine düşen vazife, eğer kendi haline bırakılırsa pek çabuk gelebilecek olan böyle bir yangının önüne geçmektir. Küçük, büyük her millet şimdiden gözünü dört açarak mes'uliyetlerini anlamalı ve onların icabına göre şimdiden kat'î vaziyetler almalıdır. Nutuklann zararsız geçen bombardımanları kimseyi aldatmamalıdır. Mesele herhangi bir hiçten vesile ile top bombardımanlarına geçerse sonra çok geç kalmış oluruz. YUNUS NADt Polonya kabinesinde tadilât yapılacak mı? Varşova 18 (A.A.) Yarı resmî mehafil kabinede tadilât yapılacağınâ dair olan haberleri tekzib etmektedir. Dün akşam toplanmış olan nazırlar meclisi bu babda hiçbir karar ıttihaz etmemiş;ir. Maamafıh Başvekilin birkaç hafta istirahate çekilmesi muhtemeldir. • Fransız manevraları bitti " Paris 18 (A.A.) Cenubu şarkide yapılan büyük askerî manevralar bitmiştir. General Gamellin müstemleke ve metropol kuvvetleri arasındaki insicamı ehemmiyetle kaydeylemiş ve müstemleke kıtaatı umumî müfettişi General Bilette de mümtaz bir hattı hareket gösteren zenci askerlerin kabiliyetini tebarüz et tirmiştir. tından fazla Polonya kabinesi değişiyor mu? Berlin 18 (A.A.) Almanyanın ağustos ayı içindeki ithalâtı 346 milyon ve ihracatı da 409 milyon mark olmuştur. İhracat temmuz ayından 14 milyon mark fazladır. Nilde 50 kişi boğuldu Buna nazaran ağustos ayının tecim Kahire 18 (A.A.) Rodelfaragda bilânçosu 63 milyon marklık bir ihracat tam feyezan halinde bulunan Nil nehri fazlasile kapanmaktadır. Bu fazlahk geçen sene ağustosunda nin tam ortasında bir feribot batmış ve el50 milyondu. li kadar yolcu boğulmuştur. Belgrad 18 (Hususî) Butün tekziblere rağmen Polonya kabinesinin istifa ıdeceği ve yeni kabineyi General Rydz Smiglynin yakın dostlarından bir miraayın kuracağı iddia edilmektedir. Avukatm vazifesi ve hakkı vardır. Şu yol üzerindeyiz ki avukat haksız iş almaz. En büyük zaferi ve temyiz saadeti para kazanmakta değil, vicdanının rahatında ve büyük kardeşleri hâkimlere yardımda görür. Avukat davasmı karşısındakinin ağzından kapacağı sözlerle kazanmaz, işi uzatmaz, madrabazlık ve cambazlık etmez, tezvir yapmaz. Avukat haksızlığa uğnyanları ilminin himayesine alır. Silâhı kanun, kalkanı vicBu kumpanyanın o tarihten bugüne dan, vatan sevgisi ve doğruluktur. Avukadar mazhar olduğu büyük muvaffakikat ilim adamıdır. Avukat iyi adamdır. Kendisine mal, mülk, sır, herşey tevdi yetin sırn Mayerin ticarî dehası ile Thalbergin artistik dehasıdır. Norma Shearer, olunabilir. Misal mi istersiniz? istanbul Barosu Greta Garbo, Lon Chaney, Ramon NoAdliye yangını imtihanından alnı açık varro gibi büyük artistleri keşfeden Thalberg olmuştur. olarak çıkmıştır. Bütün vesikalar, dosyaThalberg, pek çok para kazanıyor, selar yandığı halde bugün bile, aklı başında nelik kazancı 1,500,000 frank kadar sanılan bazılarınm şikancı dedikleri ve beğenmedikleri avukatlar milyonlarca ve tahmin ediliyordu. 1918 de Norma Shamilyonlarca hakkın yerine getirilmesi için ererle evlendi. Bundan üç sene evvel doğruyu söylemişler ve binlerce dava Thalberg hastalandığı zaman kansı onu dosyalarını, iki dudaklarının arasından tedavi etmek için meslekini terketti. Bu izdivacdan biri kız biri oğlan iki çocukçıkan tek sözle yenilemişlerdir. an olmuştu. Thalberg, karısmın sinema Avukattan akreb görmüş gibi kaçan hayatından çekilmesini istediği için Noreskilerle, onu hâkime yardımcı gören ye ma Shaerer nadiren filim çeviriyordu. ni idare arasındaki farka yeni ve en büBir hafta kadar evvel Thalberg bir yük bir misal daha. nezleye yakalanmıştı. Önce hiç ehem Adliye Vekifi Şükrü Sarac, geçen miyet verilmiyen bu zayıf hastalık birkış Perapalas otelinde İstanbul Barosundenbire zatürreeye çevirmiş ve Thalberg, dan bazı avukatlarla konuşurken ve kenNevyorkun en meşhur doktoru Groededilerine Temyiz mahkemesi azalığı teklin tayyare ile Los Angelese gelmesine lif ederken şöyle demişti: rağmen kurtarılamamıştır. Ivring Thal « Çıkardığımız hâkimler kanunile bergin Holivudda ve filim işleri üzerinyanyana, bir de avukatlık kanunu yapadeki nüfuzu, ziyaının tesiri şimdiden ölcağız. ilk projeyi Bakanlığa mal etmeden çülemiyecek kadar büyüktü. Thalbergin sizlere ve memleketin hukukçulanna gönvefatı meşhur on yıldızın kayıbile kıyas dereceğiz. Fikrinizi alacağız. Onlan şöyedilecek kadar büyüktür. le bir hamur ettikten sonra Bakanlık kendi isteyişine göre yapacağı projeyi Meclise verecektir. Bastınp bir daha şı (Benet) in sopasına yapışıyordu. O dağıtacağız. Barolardan murahhaslar is zaman hakikî Türk avukatı, ne acınacak tiyeceğiz. Herkes Bakanlığın projesinin halde idi? Dört sene yaralı kaldığı Siberleh veya aleyhinde söyliyecek ve yaza ya esirliğinden dönüp İstanbula gelen caktır. Son hakem Meclisrir ve son söz ve bu yazıyı yazan avukat, o kara günlerde çok defa yirmi dört saat aç kalmış onundur!» ve birçok günlerde kuru ekmekten başka Vekilin gönderdiği kanun projesini bir şey yememiştir. Eğer bugün Türk Baro mecmuası basmıştır. 5'mdi de avuavukatlan iyi, namuslu, söz, vekar ve katlar, görüşmek ve konuşmak üzere dahatta refah sahibi yurddaşlar arasında vet bekliyorlar. bulunuyorlarsa bunu bu idareye borcluAvukatlığı ayak kavafı, dolandırıcı, durlar. inhisarcı, cambaz gören, tarladaki öküÇünkü cumhuriyet avukatlann yalnız zü bırakıp ta (çünkü o yalnız domatesrefahını temin etmemiştir. Cumhuriyet leri yer) avukatı çıkaran (çünkü o tarlaTürk avukatının namusunu, şerefini kurnın tapusunu da yutar) saltanat ve meştarmış, Türk avukatını lâyık olduğu rutiyet telâkkisile Cumhuriyet idaresinin mevkie çıkarmıştır. telâkkisi arasında ne başdöndürücü boşDaha da istiyoruz. Türk avukatlan luklar var? Bu avukatlan kendisile bir dullann, yetimlerin müdafii, iyi şeylerin sırada, mahkemelere ve kendisine yar dımcı görüyor. Önce (yurd sevgisi), kahramanı, doğruluğun timsali, fedakâr, sonra (kursak). Fakat bu kadar vatan cesur öz vatan evlâdlandır. Bu meslek, sever olmayıp ta, evvelâ (kursak), son mesleklerin en iyisi ve devletin yardım ra (vatan) diyenler olsa bile gene cum göstereceği müesseselerin en lâyıkıdır ve «hâkimlik kadar eski, fazilet kadar asil, huriyet sayesindedir ki Türk avukatı adalet kadar lüzumludur.» kendini toplamıştır. O ne kara günlerdi? Avukat Hâkimlerimiz, icra memurlanmız HAYDAR ÖZKENT (Kroker) otelinde, (Arabyan hamnda) [1] Avukatla dava vekili arasında çok kollarından tutulup yerlere çarpıhyor ve bir ilâmın icras» için gidilen mağazalara, büyük fark vardır. Üniversiteyi bitirmiş, stajmı yapmış, hâkimlik ve müdafilik yaevlere İtalyan ve Fransız bayrakları çe pabilmek hakkını kazanmış olana bugünkü kilerek devletin adliye nüfuzu hiçe sa kanunlarımıza gore avukat denir ki baro olan yerlerde yılıyordu. Hatta ve hatta bazı alçak bunlarm hakkı müdafaa yapmak yalnız veya vazifesidir. Dava veavukatlar Fransız ve îtalyan himayesine kili ise bu dereceleri geçmemiş, biraz mügirmislerdi. îngiliz, Fransız ve guya rekkeb yaladıktan sonra birkaç dersten imtihan vererek (ruhsatnabazı Türk vekiller, karınca gibi konsolo me) almış olandırhükumettenbaro olmıyan ki yalnız sanelere, sefaretanelere taşınıyor ve pa küçük yerlerde mahkemelere glrip çıkabipaz( Fro) nun katran cübbesine, yüzba lir. Bunlara (alaylı) da diyebilirsiniz!.

Bu sayıdan diğer sayfalar: