30 Ağustos 1936 CUMHURİYET Gazi köprüsünün temeli atıldı İhracat tacîrleri Dün İktısad Vekiline derdlerini anlattılar Dahiliye Vekîli mühim bir nutuk söyledi Dahiliye Vekilinin nutka IBastarafi 1 inci sahiiede] Izmir sergisi bugünün bir sembolü haline geldi 360 bin metro murabbalık bir şehir enkazı üzerine kurulan bu muazzam eser bir eylulde açılacak Kalbur altında! abinin midir, Sabitin midir, şimdi hatırhyamıyorum, fakat ikisinden bmsinin olduğunu sanıyorum. Manzum bir ev tasviri vardır, gerçekten zariftir. Şair, saraylara ve köşklere sığmıyan devletlilerden birine yazdığı uzun bir kasidede bu zarif tasviri yapıyor, içinde banndığı evin kalburdan farksız olduğunu anlatıyor. Kasideyi okurken adamm gözü önüne kapısı çar » pık, duvarlan delikdeşik, damı göz goz bir ev olanca fecaatile geliveriyor ve şairin yattığı yerden yıldızlan seyrederek geçirdiği tatsız geceler de gene gözönünde hazin hazin canlanıyor. Şair, hatırımda kaldığına göre kalbur üstüne gelmek sözünün tersini kendi hayatına uygun bularak bu nükteyj şikâyetlerine mihver yapmıştır. Sakfi yer yer delinmiş, göz göz olmuş bir evin kalburdan farkı olmamak pek tabiî ise de şairin asıl maksadı kalbur üstüne gelen o devir devletlilerine, kalbur altında kalan liyakatlerin kinini haykırmaktır ve şiirin inceliği de, o ev tasvirinden sonra bu nüktede toplanıyor. Geçen günkü yağmurda ben bu şiiri bir daha hatırladım, fakat inanılması müşkül bir münasebetle!.. Vapurdan köprüye çıktığım sırada sicim gibi yağmur düşüyordu. Tabiatile selâmeti tramvaya atlamakta aradım ve yeşil arabalardan birine sıçradım. Bir de ne görsem iyi. Arabanın damı şırıl şırıl akmıyor mu?.. Işte o zaman, istanbul halkının başına yağmurlu günlerde kalburlar ge:iren şirketin insafsızlığma neşideler okuya okuya, yukanda söylediğim, kasideyi andım. Finlandiyanın iist yanından Cenubî Amerikanm aşağı kutbe uzanan burnuna kadar nereye gidilse tramvay arabalan, otobüsler, ominbüsler, otomobıller mermer kubbeler gibi su sızdırmaz bir sıgnak sayıhr. Bunun aksini yalnız istanbul Tramvay Şirketi yaratmış ve arabalannı kalbura benzeterek halkı yağmur altında ıslatmak yolunu bulmuştur. Tann, bu arabaların aıcak günlerde ateş alır bir biçim almalanndan bizi korusun. Çünkü ıslanmaya tahammül mümkündür amma tavada balığa dönüp yanmağa dayanmak kimşenin elinden gel mez. «İstanbul dünyalar durdukça güzelleşmeğe, ilerlemeğe, medeniyete, sıhhate aid bütün eserlere malik olmağa namzed bir beldedir» Muhiddin Ustündağın nutkundan sonra davetliler arasında bulunan Dahiliye Vekili ve C. H. Partisi umumî sekreteri Şükrii Kaya da şu mühim nutku söyle tniştir: « Arkadaşlar, hemşeriler, Vali ve Belediye reisinin şimdi bize büyük salâhiyetle şehir için ehemmiyet ve kıymetini anlattığı bu köpriinün temelatma merasiminde bulunduğuma çok sevi niyorum. Köprü hakkındaki kanunun tanzimi ve Büyük Millet Meclisinde müdafaası şerefi de bana düşmüştü. Şimdi onu da hatırladım. Böyle iyi birşeye vasıta olduğuma sevindim. Köprüden, Valı ve Belediye reisinin dediği gibi emin ve ferah geçerken herkes gibi ben de sevineceğim. Bu köprünün şekli, inşa tarzı, mevkii, fiatı hatta ihalesi hakkmda çok uzun münakaşalar ve müzakereler oldu. Güzel Istanbulun bir kat daha güzelleş mesi için her vatandaş aklınm, hissinin, vatanseverliğinin emrettiği kanaatleri söyledi, müdafaa etti. Bunların hepsi iâyık olduklan ehemmiyetle tetkik edüdi. Nihayet bu şekilde, bjj tarzda karar kı lındı. Kanaatimiz, bu köprünün taşıdığı büyük ada lâyık olacak evsafı haiz bulunmasındadır. Bu köprü Istanbulun iki güzel yakasını birbirile birleştirecektir. Şehrin muhtelif parçalan arasmda muvasala, münasebat ve nakliyatı temin edecek sabit vasıtalar elbet bundan ibaret kalacak değildir. Daha başka köpriiler, hatta bugün hayal gibi görünen tünel ve yeraltı şimendiferi tasavvur ve tatbik edilecek, o zaman şehrin güzelleşmesi idealini gönüllerinde uzak bir hayal gibi gören İstanbul âşıklan emellerinin tahakkukunu bir bir görmekle mes'ud olacaklardır. İstanbul dünyalar durdukça güzelleş meğe, ilerlemeğe, medeniyete, sıhhate, zevk V€ neşeye aid bütün sosyal eserlere malik olmağa namzed, hatta mecbur bir beldedir. Hatta burası bir şehir, bir belde değil, büyük Başvekilin, İsmet înö nünün, Istanbulun imanna aid güzel bir vesile ile dediği gibi başlıbaşına ehemmiyetli bir ülkedir. Bu ülkeye sahib olanlar, herşeye, herkese karşı ne olursa olsun ve her neye malolursa olsun bunu muhafaza ve müdafaaya mecburdurlar.. Medeni yetin şartlarına ve ihtiyaclanna uymak, muhafazanm ve müdafaanın en emin yollarından biridir. Tarih te şahiddir ki; Türkler bu yolun ezelî ve ebedî yolcusudur. Türkler bu şehrin eski surlan etra fında akıttıklan kızıl ve kızgın kanlarıle şehre ebedî Türklük damgasmı vurduk lan gündenberi şehri hiç durmadan ve dinlenmeden daima ve daima güzelleş tirmektedirler. Ruhlanndaki yüksek his lerinin ve bediî zevklerinin ve kalblerin deki ezelî aşkm ve zamanlarla alâkadar felsefelerini mermere ve tunca inkılâb etmiş abidelerile bu şehrin yedi tepesini ve üç beldesini ayn ayn süslemişlerdir. Ne tarafa baksanız her biri yüksek bir zevkin ve erişilmez bir san'atm eseri olan mabedlerini, saraylannı, kervansarayla nnı, hanlarını, yalılannı, köşklerin,, hastanelerini, hamamlannı, mekteblerini, medreselerini, imaretlerini, çeşmelerini, havuzlarını, selsebillerini ve sebillenni, türbelerini, yollannı, köprülerini, suyol lannı, hayretlerle ve takdirlerle görürsünüz. İstanbulu güzelleştirmekte, zenginleştirmekte, süslemekte Türkler, nesiller arasında değil, her neslin ferdleri arasında müsabakaya çıkmış gibidirler. îstanbulda güzel esersiz bir saha değil, karanlık ve çıkmaz sokak bile bulmak güçtür. Türkler, kendilerinden evvel gelenlerin eserlerinden beğenip koruduklarmdan maadasınm tezyinî izlerini bulabilmek için top rakların çok altma inmek mecburiyetin dedirler. îstanbul o kadar Türktür. Is tanbul şüphesiz en çok tabiatin lutfuna mazhar olmuş bir şehirdir. Fakat bundan büyük diğer bir mazhariyeti de Türklerin elinde olması, Türklerin elinde güzelleşmiş bulunmasıdır. İstanbul büyük şöhretini ve güzelliğini, tabiatin kendisine bahşettiği mahasinden ziyade Türklerin dikleri güzel eserlere medyundur. Türkler bu medenî ve bediî vazifelerini mütemadiyen ve mütezayiden yapmakta devam edeceklerdir.» Bundan sonra Dahiliye Vekili ve C.H. Partisi genel sekreteri Şükrü Kaya Bo gazlann mahfuziyetinin devlete ve va tandaşlara verdiği emniyet ve huzurdan, ve şehrin imar işlerinden ve ileri plânınm tanzimi için arsıulusal mütehassıs M, Ispanyaya ihracat yapan tacirler dün sabah İktısad Vekili Celâl Bayar tara fından kabul edilmişlerdir. İhracat ta " cirlerimiz, İspanyadaki hâdisattan mütevellid kendilerini alâkadar eden meseleler üzerinde Vekile izahat vermişlerdir. Celâl Bayar notlar almış ve kendilerinin hiçbir zaman mutazarnr olmalanna meydan verilmiyeceiini kat'î surette vadet miştir. İhracat tacirleri, Celâl Bayardan bil hassa Kapotaro vapurile gönderilmiş, grev ve ihtilâl dolayısile Ispanyol hükumeti tarafından musadere edilerek buz hanelere konulan yumurta bedelinin Is panyol hükumeti nezdinde tahtı temine a* lınmasını, Ispanyadan gelecek bütün he sabların 0,82 kur üzerinden ödenmesini ve muhtelif bankaların ihracatçılara İs panyadaki mallanna karşılık frank mu kabili Türk lirası olarak yaptıklan avanstan mütevellid matlubatın Merkez Ban * kasına devrile bankadaki matlubatla k a r şılanarak ihracatçılann mütemadi faiz vermekten kurtarılmasını temenni etmiş lerdir. Ihracatçılar bu mülâkatm sonunda İktısad Vekâletine gösterdiği tarzı kabul ve alâkadan dolayı şükranlannı bildir mişlerdir. Celâl Bayar dün öğleden sonra Türkofis îstanbul şubesi müdürü Mahmudu Gazi köprüsünün temel atma me kabul ederek İspanyadaki Türk mallan hakkında bazı talimat vermiştir. rasiminden başka bir görünüs Beynelmilel Izmir sergisinin inşaat faaliyetinden bir görünüs Izmir (Hususî) Beynelmilel İzmir sergisi 1 eylulde büyük merasimle Başvekil tarafından açılacaktır. Sergi, İzmirin geniş bir saha tutan yangın yerinde, yeni Türk davasının ve iddia ettiğimiz iktısadî, medenî tekâmülün büyük ve parlak bir ifadesi halinde yükselmektedir. Yangın yeri, nasıl ki dünü ve dünkü hayatımızı anlatıyorsa, bu eser de bugü" nü ve bugüne hâkim olan enerjiyi, ölçü \e telkinleri anlatıyor. Başvekilin, iktısad Vekilimizin ve hü* kumetin, panayıra gösterdiği yakm alâ ka ve onun muvaffakiyeti için yaptığı fedakârlıklar hakikaten çok büyüktür. Gerek İzmir, gerekse memleket iktısadiyatı bu eserle birçok istifadeler temin etmiş bulunmaktadır. Yangın yeri, ağır, korkunc heyetile şehrin tam sinesinde senelerdenberi bir ölü gibi yatmaktadır. Bunu kaldırmak ve burasmı düzeltmek, inşaata elverişli veya herhangi bir şekle koyabilmek, çok yüksek bir paraya ve uzun yıllara bağlı idi. Burada yan bir şehir enkazı vardı. Sergi, îzmir bakımından, bu korkunc ve sakil nesneyi kaldırabilmek için açıl w mış en kuvvetli ve ilk mücadeledir. Buna bir de Kültürpark ilâve edilince 260 bin metro murabbaı bir sahanın, vahşet ha linden medenî bir hale konulması için lâzım gelen hamle başlamış oluyordu. Şehir bütçesinin ve müessesesinin, bu büyük işi başarması imkânı da yoktu. İtiraf ve takdir etmek lâzımdır ki, Belediye reisi doktor Behçet Salıh, bu mesele üzerinde bütün enerjisi, bütün takati ve kabiliyeti ile çalıştı. Eserin mana ve ehemmiyetini bilen hükumet te bu çalışmıya kendi yardımını ve yüksek alâkasmı verince, davanın sergi kısmı halledilmiş oldu. Yukanda da işaret ettiğim gibi, sergi, yangın yerinde, düne karşı bugünkü T ü r kiye çehresinin küçük bir sembolü halinde duruyor. Zaman dar gelmişti. Gecelerin uzun saatleri gündüze eklendi. Amele az görüldü. Fazla yevmiye verildi, o da temin edildi. Çalışmak, çok çalışmak lâzım geldi. O da yapıldı. Hükumet tarifelerden, pasaport vize ücretlerinden, gümrüklerden fedakârlık yapmak zaruretine düştü. O da esirgenmedi. Aynca devlet bütçesinden tahsisat verilmesi icab etti, o da verildi. Ve sergi, işte bu kadar fedakârlığın, çalışmanm, paramn bir mükâfatı, bir eseri halinde yükseldi. Çünkü, hükumet, modern iktısadiyatın bu asırdaki bütün icab ve inceliklerini beynelmilel iktısadî temaslan artırmanın Türkiye gibi bir memleket için gösterdiği zarureti iyice bilmekte idi. Dış memleketlerle inkişafı lâzun te maslardan da sarfınazar, kendi şehirlerimizin bile iktısadî irtibat ve münasebetleri bozuktur. Şark vilâyetlerindeki bir top rak mahsulünü, bir el ve ev işini, Trakya veya Ege tanımıyor. Tanısa bile noksan!. Ege ve Trakyanın ziraî ve sınaî emtıa, mahsul ve eşyası hakkında da diğer memleket köşeleri ayni bilgisizlik içindedirler. Firmalar yekdiğerinden haberdar değildir. Bunların alış verişi, ihracı veya Tüıkiyede istihlâki üzerinde müşterek bir alâka ile, tacirler arasında kafa kafaya verilip düşünüldüğü vaki değildir. Harıcde de ne alıcılar vardır ki, bizim servetimizden, millî mamulât ve masnu altımızdan, toprak mahsullerimizden haberdar değildirler. Sergi, bunu temin etmeğe doğru atılmış en büyük bir adımdır ve yıllar geçtikçe, üzerinde işlendikçe muvaffakiyeti de o nisbette artacaktır. ı Prostun tavzif edildiğinden ve şehrin daha güzelleşeceğinden ve yurdseverlerin emellerinin tahakkuk edeceğinden bah sederek demiştir ki: « istanbul, en güzel devrini, Ata türk devrinde yaşamıştır. Zulüm ve istibdaddan ve ecnebi işgalinden bu devirde kurtulmuş, medenî ve sosyal hürriyet ve terakkiye bu devirde kavuşmuş ve ileri hamle adımlannı bu devirde atmıştır. Bu devir gelecek nesil » lere sağlam temeller kuruyor. Şehrin tarihini bitaraf olarak yazacaklar, bugünkü Istanbulun yakın krizin, yangınlar felâketinin, hatta işgal facialarının yakınlığına rağmen en iyi devrini şimdi yaşamakta olduğunu yazacaklardır. Türk edebiyatınm mühim bir devresi, istanbul aşkının ve güzelliğinin ilham ettiği ince şıirlerle doludur vo Enderun edebiyatı diyip te geçîlen bu şrırleT, be*yitlef, bVgazeller, bu kasideler, hâlâ hepimizin dilinde ve gönlündedir. Fakat itiraf etmek lâzımdır ki o zaman Istanbulun o güzelliklerinden istifade edenler pek mahduddu. Memle ketin büyük bir kısmı ve İstanbul halkınm ekseriyeti imparatorluğun sarsılma ve yıkılma gürültülerinin hicran ve ıstırabı içindeydi. 16 ncı asnn sonlarından 1919 senesine kadar bu hicran ve ıstırab eksilmemiş, daima artmışrır. Ve bunu da en çok duyan ve acısını çeken îstanbul ol muştur. Istanbulun tarihini yazanlar, Istanbulun vatan emniyetinden duyduklan vicdan huzuruna Atatürk devrinde kavuştuğunu tesbit edeceklerdir. Bir şehrin tarihi ve hayatı yazılırken objektif ve realist olmak, hakikati bulmanın yegâne yoludur. Sübjektif olarak yazanlar, ruh lannın ve emellerinin esiri olmaktan kurtulamazlar ve hakikati göremezler. Ekseriya bunlar ya marazî veya siyasî bir bedbinlikle maluldürler. Bedbinliklerinin zehirini taşıyan yazılar, düşmanlan se vindirir. Dostlan, bilhassa vatandaslan rencide eder, tesiri bundan ibarettir. Hadisat yüriir; yürür. Ya nikbindirler. O zaman da hayalin sihrine kapılarak hakikatten uzaklaşırlar. Ben bilhassa hem şerilerime her iki tarza karşı da ihtiyath olmalarını rica edeceğim. Edib tsmail Habib yurd seyahatinden döndü Güzide edibimiz Ismail Habib Ineboludan Hopaya kadar Karadeniz limanlanndan başka Trabzon, Gümüşane, Erzurum, Ağn, Kars, Çoruh vilâyetlerini de dolaşarak dün îstanbula dönmüştür. Ismail Habib bu seyahatinde 2200 kilometroluk bir otomobil gezisi yapmıştır. Eylul iptidasında Trakya ve Ege mmtakalarını da gezecektir. fzmir sergisine gidenler 1 Eeylulde açılacak olan Izmir sergisine iştirak etmek üzere dün Devlet Denizyolları vapurile birçok heyetler bu meyanda serginin Mısır hükumeti umum müdür ve mümessili Ahmed Sıddık ta Izmire gitmişlerdir. Trakya paviyonuna iştirak edecek o lan heyet te Trakyadan Çanakkaleye gitmişlerdir. Oradan vapura binecekler dir. Merhum Namık tsmail için yapılacak tören Beyoğlu Halkevinden: Büyük Türk san'atkârı ressam Namık îsmail Yeğenoğlunun ölüm yıldönümü dolayısile Evimizde bir anma günü hazırlanmıştır. Merasimden sonra Namık tsmailin eeserlerinden toplanan bir sergi açıla cak ve bir hafta açık kalacaktır. Bu merasime bugün yurddaşlan ça ğırırız. Merasim 31 ağustos 936 pazar tesi saat 17.30 da Evimiz salonlarında yapılacaktır. mızın geniş müsamehası altında istifade edecektir. istanbul her vakit cihanşümul bir beldedir. Ne mutlu böyle bir ülke ve beldeye sahib olan millete, ne mutlu burada oturanlara ve ne mutlu bizim gibi arasıra gelip onu görenlere. Bana îs tanbulu ve Istanbullular hakkmda bu duyuş ve görüşlerimi söylemek vesilesini verdiği için Vali ve Belediye reisine ve Belediyenin sayın üyelerine teşekkürler derim.» İrana bir Türk heyeti gidiyor [BaştaraU 1 tnd sahifede*\ Büyük misafirimiz IBaştaraft 1 inci sahifede] Sa Majeste Krala Çanakkalede cereyan eden muharebe vaziyeti hakkmda izahat verecektir. Sa Majeste Kral perşembe sabahı Çanakkalede bulunacaklardır. Muhterem misafirimizin Çanakkale ilerisindeki Trova harabelerini de ziyaret etme leri muhtemeldir. Moda deniz kulübü muhterem misafirimiz şerefine yapılacak deniz eğlenceleri ve müsabakalan için bir program hazır latmıştır. Muhterem misafirimizin şehir deki gezintileri hakkındaki program, Dolbahçe Saryaına çıktıktan sonra tesbit e dilecektir. Sa Majeste Kralı getirecek o lan yatta Krallık bayrağı bulunursa mi«afirimiz top atılmak suretile karşılanacak, aksi takdirde top atılmıyacaktır. ingiliz sefirile sefaret erkânı da Sekizinci Edvardı karşılamak üzere Çanak kaleye gideceklerdir. Sa Majestenin buradan Izmire giderek Bergama ve Ayaslog harabelerini ziyaret etmeleri de muhtemeldir. H: M.TURHAN TAN Temel atma merasimi Bu bedbin yazılarla rencide olanlara Bundan sonra davetliler temel için bir çeyrek asır evvel > birbirini kovalıyan, hazırlanan yere gitmişler ve sureti mah Çırçır, Aksaray, Fatih, Cibali ve diğer susada hazırlanan temele Muhiddin Usbüyük yangınların artık doldurulmasına tündağ tarafından iki eski Türk altınile imkân kalmadı denilen sahalarını gezm<* iki Cumhuriyet lirası, iki yanm liralık, iki ği tavsiye ederim. O, boş kalacağı iddia 25 kuruşluk para atılmış ve mala ile üstedilen geniş yangın yerlerinde eski ahşab, lerine harc konmuştur. köhne evlerin yerinde, şimdi taştan, deBundan sonra şu zabıt varakası tan mirden, betondan güzel ve kuvvetli bina zim edilmiştir: lann yükselmiş ve bütün o alanlann ka«înşaat masrafı istanbul halkınm verpanmış olduğunu göreceklerdır. Bu bina diği meteliklerle temin edilmiş olan bu lann Türk tarafından yapıldığını ve köprü Ulu Önder Atatürk namına izafe Türklere aid olduğunu öğrenerek sevine edilmiş; bin dokuz yüz otuz altı senesi aceklerdir. Yalnız bu manzara atiye en» ğustosunun yirmi dokuzuncu cumartesi niyetle bakabileceğimizi ispat eden mad günü temeli atılmıştır.» dî bir delildir. İstanbulun imannm ve Zaptın altı Dahiliye Vekili Şükrü sosyal hayatının muhtac olduğu anasmn Kaya, İnhisarlar Vekili Ali Rana, Baçokluğunu bilirim. Zaman unsurunun ye yan Hakkıye Emin, saylav Münir, eski rini doldurmak hiçbir gayretin başaramı Nafıa Bakanı Muhtar, Vali Muhiddin yacağı bir iştir. Yalnız hepimiz şunu Üstündağ, Fen heyeti müdürü Hüsnü ve iddia ve ispat edebiliriz ki Istanbulun Köprüler müdürü tarafından imzalanmış mukadderatı Türklerin tarihi ve talihik ve temele konulmuştur. birleştiği günden itibaren hergün daha Bunun üstü de Dahiliye Vekili Şükrü ziyade güzelleşmiştir ve böyle devam Kaya tarafından atılan harcla kapatıl edip gidecektir. İstanbul Türklerin be diî hislerinin heyecanını taşıyacak ve onu Müteakıben şahmerdanla, sureti mah âleme gösterecek bir şehir olacaktır. îs susada hazırlanmış beton kazıklar açıltanbul sulh, sükun, sây, irfan, medeniyet, mış olan çukurlara indirilmek suretile bilsıhhat, neşe ve zevk diyan olacaktır ve fiil köprünün inşaatına başlanmıştır. bundan Türkler ve Türkler kadar herkes Merasimden sonra davetliler, hazırlanTürklerin misafirperverliği ve kanunlan mış olan büfede izaz edilmişlerdir. rinden Kemal Köprülü ile İktısad ve Nafıa Vekâletlerinin tayin edecekleri murahhaslar da bulunacaklardır. Bu heyet Tahranda şu meselelri halledecektir. 1 Iranla bir ticaret mukavelesi akdi, 2 Transit meselesi, 3 Ikamet ve adlî mübadele mukavelesi. Iranla bir ticaret mukavelesi akdi ötedenberi görüşülmüş, fakat kat'î bir neticeye raptedilmemişti. Bu defa bu mesele kat'î şekilde intaç edilecektir. İranla transit işinin halli de en mühim meselelerden birini teşkil etmektedır. Iranın transit işlerini ele almak üzere Fransız, İngiliz, hatta Sovyetler çok mesai sarfetmişler, fakat kardeş hükumet ayni zamanda kendisi için de daha kısa ve daha ehemmiyetli olan Karaköse Trabzon yolunu transit yolları meyanında intıhabı muvafık görmüştür. Bundan dolayıdır ki hükumetimiz Karaköse Erzurum Trabzon yolunu ehemmiyetle tamire başlamıştır. Bu şose en çok bu kış sonunda îkmal edilmiş olacaktır. Nakliyatı temin için müşterek bir şirket kurulması takarrür etmiştir. Bu şirket iki taraflı olacak, İran ve Türkiyede ayn ayn kurulacaktır. Nakliyatı şimdilik otobüs ve kamyonlar yapacaktır. Tahranda yapılacak konuşma neticesinde bu transit işi için lâzım gelen teshilât gösterilecek, hatta icab ederse bir kısım gümrük ve muaemele vergisi ve diğer bazı rüsum indirilecek ve yahud büsbütün kaldınlacaktır. Bundan başka bir ikamet mukavelesi ve adlî mübadele akdi için de müzakere cereyan edecektir. Heyetimizin başında Cemal Hüsnü gibi değerli ve tecrübeli bir arkadaşımr zın bulunması mevzuubahs ihtilâflarm en muvafık şekillerde ve kardeş memleketle mevcud pek samimî dostluğumuzu teyid ve takviye edecek bir surette halledece ğine şimdiden pek iyi bir alâmet sayılabilir. Kasımpaşada Fazıl Sözere: Gülmek, hele bir şair için, dudaklann inşirahla açılmasından ibaret değildir. Gülmenin bir de ruhisi vardır ki hakikî neşeyi işte o temsil eder. Nedim, kendi devrinin hatırı sayıhr alimlerinden iken, ulemazadelerin beşikteyken aldıklan müderrislik rüusunu alabilmek için yıllann geçmesini bekledi. Üçüncü Ahmedin, Dadam îbrahimin gece gündüz yanlarında bulunurken ve her helva sohbetine iştirak ederken. bütün kazancı bir kitabhane memurluğundan ibaret kaldı. Siz, irfanına bu kadar hürmetsizlik gösterilmiş bir şairin gerçekten güldüğüne inanıyorsanız gülmeyi pek mahdud ve yalnız zahirî manada anlamış olursunuz. Daha açık söyliyeyim mi: Kodaktobiik şairinden bugüne kadar şarkta ruhan gülebilmiş bir şair görülmemiştir azizim. M. T. T. Kral Edvard bu sabah Yunanistandan ayrılıyor Atina 29 (Hususî) îngiliz Kralı Sekizinci Edvard dün Erviar körfezinde Porti Rafti mevkiine giderek orada deniz banyosu almış ve bir kır kazinosun da yemek yedıkten sonra avdet etmiştir. Yunan Veliahdi Prens Pol dün Nahlin yatına giderek Krala iadei ziyaret etmiş ve akşam yemeğini birlikte yemiştir. Kral en geç olarak yaruı sabahleyin buradan hareket edecektir. El ve ev işleri sergisi 29 teşrinievvelde Ankarada açılacak olan el ve ev işleri sergisi için dün sabah Ticaret Odasmda bir toplantı daha yapılmıştır. Göznuru dökerek elle çalışan yüze yakm san'atkâr ve Hilâliahmer Kadmları Çalıştırma Yurdu ile Halkevi İçtimaî Yardım şubesi mümessillerinin işti • rak ettiği bu toplantıda Sanayi Umum Müdürü Reşad, Türkofis merkez mü • dürü Akil Emrullah, sanayi müfettişi Daniş ve Vekâlet sergiler fahrî müşaviri Salâhaddin Refik de bulunmuştur. îçtima iki saat kadar sürmüş ve Sana* yi Umum Müdürü Reşad bir söylevle bu serginin ehemmiyetini izah ettikten sonra ne gibi eşyanın sergiye iştirak edebileceği üzerinde ayn ayn konuşulmuştur. Toplantının sonunda san'atkârlar ve cemiyet mümessilleri ayn ayn söz alarak böyle bir fırsatı kendilerine vermesinden dolayı Sanayi Umum Müdürünün îahsıada İktısad Vekâletine teşekkür etmişler dir. Sergiye gidecek eşyalar eylul sonuna kadar şehrimizde tamamen toplanmış olacaktır. Fransız Hariciye Vekili Suriye komiserini kabul etti Paris 29 (Hususî) Hariciye Nazırı M. Delbus bugün Suriye Fevkalâde komiseri Kont dö Martelle erkâmharbiye reisi General Gamelini kabul etmiş ve uzun müddet görüşmüştür. Kont dö Martel birkaç güne kadar Türkiye yolile Suriyeye gidecektir. özür dileriz Bugün münderecatımızın çoklu ğundan «Mülâzirriin Romanı> tef rikasını de koyamadık. özür dileriz.