CUMHURİYET 30 Ağusfos jAskerin kalbinde 30 ağustos Bugün kışlada başka bir canlılık var. Selimiye uykusundan, yapısının verdiği ağırlıktan kurtulmuş gibi.. San duvarlanna şen bir ton vererek fışkıran ziyayı güneşten değil, ondan daha parlak oian kendi sevincinden, içinden gelen sevıncinden alıyor. Bir karınca faaliyetile gidip gelen asker yürümüyor, koşmuyor, adeta uçuyor.. Emirler, duvarlara sert sert çarpmıyor; gülüyor... Zaten emre ne hacet, bu çalışma içten geliyor, tarihten aldığı hamle ile kaynıyor. Asker hazır!... O, yemin günü içine düşen ve o gündenberi her an daha fazla alevlenen ateşle bugüne çoktan hazır... Yemin günü and içtigi vakit adeta ruhu değişmiş, mazisine bir başka bağlantı ile bağlanmıştı. O gün tarihin ta karanlık safhalarından bugüne kadar zaferlerin şahikalarını yükselterek ilerliyen Türkün şanh mazisine yeni askerin bağlandığı gündü. Bugün otuz ağustosu kutluluyacaklardı. Bu bayramı kutlulamak, o zafer şahikalarını aşan ölmez orduya bilfiil girmekti. Işte bütün askerin kalbi, tek bir vücud gibi, bu heyecanla çarpıyordu. *** Kışlada son saat.. Asker çoktan hazır... Herşey ya pılmış... Hareket kırk beş dakika sonra. Kıt'alan karşıya araba vapuru geçirecek. Bu vapurun düz yüzü, Türk askerini ilk Rumeliye götüren sallan andırıyor. Tarih burada da bir tekerrür yapıyor sanki... Bölükler avluda yerlerini almış.. Herkes sabırsızlıkla hareket emrini bekliyor. Fırkanm posta neferi de «86 nın 2 si» ni anyor. Ikinci bölüğün yerini gösteriyorlar. Ilerliyor.. Yaklasınca soruyor: Dervis oğlu Abdürrahman kim? Abdürrahman saftan cıkıyor. Posta neferinin elinde bir telgraf var. Onun hevecanını kim kesfedebilmis, onun bu sevincli sününe istirak etmeği kim aklından geçirmisti? Evet, o daha pek küçük yasta iken vüzbası Havrinin şu sözlerini duvmuştu: Albay Ziya Ağçeye « Bir tek bayram bilirim, kanımızla kılıcımız hakkına kazandığımız 30 ağustos bayramı!» Yüzbaşı Hayri acaba şimdi Abdürrahmanın vaktile duyduğu heyecanı mı hatırlamıştı. Hayır! Telgraf ta yalnız şu cümleler var: «Annen hasta, hemen gel.» Nasıl? Bugün, bu bayram günü? Abdürrahman gitmek istemiyor. Fa kat onu zorla evine gönderiyorlar... Askerlik bu, emir emir. Zabitlerin yüzlerinde derin bir hüzün okunuyor.. .O sevinc anmda hasta bir ananın ne demek olduğunu düşünüyor lar ve Abdürrahmanı yolluyorlar. Fakat Abdürrahman lâf anlamak istemiyor. «3imdi sırası mı, diyor, akşama gıderim...» Lâkin onu gönderiyorlar... Askerlik bu, emir, emir... Meyvalarımız için yapılan tetkikler 100 bin lira sermayeli bir şirket kurulacak Ege havzasında meyvacılık üzerinde tetkikler yapan Türkofis meyvacılık seksiyonu şeflerinden Zeki Doğanoğlu ile meyvacılık mütehassısı profesör doktor Baade ve heyetin diğer azalan İzmirden şehrimize gelmişlerdir. Bu heyet beraberlerinde Iş Banka sından Tahsin Nahid ve Ziraat Bankasından Rahmi olduğu halde evvelâ M e r sin mıntakasma inmiş, portakal, kaysı ve elma mıntakalarım gezdikten sonra Ege mıntakasına geçerek üzüm bağlannı ve incirlikleri tetkik etmiştir. Heyet bu arada tesisi mukarrer nıeyva kurutma istasyon lannın da etüdünü yapmıştır. Balkan festivali başladı RADVO Rumen ve Bulgar heyetleri dün geldiler, Yunan Ç B U aksamki programj lılar yorgun olduklarmdan davete gelemediler ISTANBUL: 12,30 muhtelif plâk neşriyatı Te hall; musikisi 13.Taksim bahçeslnden nakil 19,45 haberlcr 20 muhtelif sololar (plâk)* 20,30 stüdyo orkestraları • 21,30 son haberi ler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansınıri gazetelere mahsus havadis servisl verile* cektir. VİYANA: 18,45 eğlenceli konser 21 edebî yayın 21,05 haberler, spor 23.25 şarkılar ve opera havaları . 24 konuşma . 24,15 dana musikisi. BERLİN: 18.05 ulusal musiki 20,05 piyano, ke« man ve viyolonsel konseri 20,45 spor haberleri . 21,05 eğlenceli musiki . 22,05 karışık konser 23,05 hava rapom, havadis, spor 23,35 dans muslkisi 1,05 karıçıls yaym. BUDAPEŞTE: 17,35 konferans 18,05 salon orkestra* si, konuşma 19,45 Çingene orkestrası « 21,05 operet parçaları 22,35 haberler * 23.05 cazband takımı . 24,05 Çingene orkestrası. BÜKREŞ: 19,05 havadis 19,20 askerî musiki . 20.C5 konfera/i5 20.25 askerî musikt 21,05 konferans 21.20 orkestra konseri . 22,35 haberler . 22,45 spor 23 dans musikisi i 24 haberler. LONDRA: 18.20 mandolin konseri 18,50 eğlenccll musiki . 19,50 viyolonsel konseri ve Şan 21,05 dini musiki 21,50 hatıralar, havadis . 22,05 piyes 22,55 konser: Bethovenin eserleri 23,35 son. PARİS [P. T. T J : 16.35 orkestra konseri, gramofon . 18.33 karışık yayın 19.40 havadis 20,50 karışık yayın . 21,20 spor 21,35 operakomiS yaymı. ROMA: 18.05 şimalî İtalyadan nakil . 19,35 gramofon. spor 20,35 spor, gramofon 21,10 havadis 21.35 konuşma 21.45 Traviata operası, istirahat esnasında konuşmalar, en sonra havadls. • * Ikinci beş yıllık programda bir buçuk milyon lira sarfile memleketimizin muhtelif yerlerinde elma ambalâj evleri, kuru elma (halka halinde) imalâthaneleri, kaysı kurutma mahalleri ve meyvaları Vapura bindiriyorlar. kıymetlendirmeğe mahsus sair tesisatın Delikanlının biraz evvel sevincle geç vücude getirilmesi kararlaştırılmıştır. Hemeğe hazırlandığı denizi şimdi vapur a yetın tetkıkatı bılhassa bu mevzular üze" deta neş'esiz neş'esiz yarıyor. rinde olmuş ve neticede meyva sanayii Deniz!... Bulutlann rengini çalan plânının kabili tatbik olduğu görülmüştür. sahte deniz!... Onların tonlarile koyu Heyet, modern manipülâsyon, standar* laşan, onlann nüanslarile açılan deniz! dizasyon ve ambalâj için elzem olan tesiBiraz evvel sular Abdurrahmanın se sat meydana getirildiği takdirde meselâ vincile gülüyordu, sanki.. Halbuki şim kaysı için Malatyadan, elma için Karadedi onun kederini içine sindirmiş gibi. O niz sahillerile Niğde Bor ve Kastamo da adeta asırların gözyaşlanndan birik nudan derhal ve külliyetli miktarda meymiş. va ihracı imkânlarını görmüştür. * *** İkinci beş yıllık programın tatbikında Abdurrahmana yolda titrek bir el ası100 bin lira sermaye ile İş ve Ziraat lıyor. O el kadar titrek ve zayıf bir ses Bankalarınca bir şirket kurularak şirke* adeta yalvanyor: tin 40,000 lira ile tesisat vücude getirme Yavrum, şimdi hastaneden çıkıyo si ve diğer kısmile de elma ihracatı işi rum, bana yardım et! yapması muvafık görülmüştür. Ihtiyar kadın askerden sadaka isterHeyet bundan sonra Marmara mınta ken sessiz sessiz ağlıyordu. kasile Trakyada tetkikat yapacaktır. Senin gibi vatana dört asker yetiştirdim, oğul. Fakat dördü de şehid oldu; vatan için... Abdürrahman şehidleri düsündü, canlarüe bize bu zaferi temin eden ulu şeIBaj taraft 1 tnci sahifede] hidleri.. alan kaynaklara göre, bugün Venediğe Evet, kanımızla kazandığımız bugün muvasalat eden Almanya Propaganda en büyük bayramdı. fakat bize bu ezelî Nazırı Dr. Göbelsin ziyreti siyasî ehemahidevi canlarile diken şehidleri anmak miyeti haizdir. Alman ve ltalyan Porpave onlann arkada bıraktıklannı düşünganda Nazırlan Hitler Musolini mülâmek te en büyük vazife... katının programını hazırlıyacaklardır. Dün gece Belediye tarafından Festival heyeti verilen ziyafette bulunanlar Balkan festivaline istirak edecek olan Bulgar ve Rumen heyetleri de dün gelmişler ve merasimle karşılanmışlardır. Bulgar heyeti 16, Rumen heyeti de 20 kişiden mürekkebdir. Yunan heyeti, Yorgunluğunu ileri sürerek evvelce gelemiyeceğini bildirmiş, fakat vaki olan temaslar neticesinde gelmek vadinde bulunmuşlardır. Fakat evvelki gece Atinadan gelen bir telgraf, Yunan festival heyetinin gelemiyeceğini tekrarlamıştır. Bu sebebden evvelce ha serefine zırlanan festival programında tadilât yapmak zarureti hâsıl olmuştur. Yunanlı dostlarımızın bu tarzı hare keti burada hayretle karşılanmıstır. Festival heyetleri bu suretle İstan bulda toplandığından dün akşam Belediye tarafından Taksim bahçeşinde şereflerine bir ziyafet verilmiştir. Saat 21 de de Vali Muhiddin Üstün dağın bir nutkile Balkan festivali baş lamıştır. Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler gunlart dır: îstanbul cihetindekiler: Aksarayda (Sarım), Alemdarda (Eşrel Neş'et), Bakırköyde (İstepan), Beyazıdda fCemilı, Eminönunde (Bensason), Fenerde fVitali», Karagümrükte (M. Fuad), Küçükpazarda (Yorgi), Samatyada (Ero . filos), Şehremininde (Nâzım), Şehzadebaşında fAsaf). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (Sporidis), Hasköyde (Barbut), Dün şehrimize gelen Bulgar Festival heyeti Kasımpaşada fVasıfj, Merkez nahiyede (Kanzuk), (Güneş), Şlşlide (Halk), Tak. simde (Taksiml, 'Nihad). İJsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Buyükadada (Şinasi), Heybelide (Ta . nas\ Kadıkoy. Pazaryolunda fRifat), Mo[Baştarafı 1 inci sahi]ede\ okun sızısı içinde bulunuyordu. Yurdun dada (Sıhhat), Üsküdar, Çarşıboyunda heyet Anadoludaki muhtelif şehidlik idaresini halâsile beraber almış olan (Ömer Kenan). lere çelenkler koyduktan sonra şehri kıymetli reislerimiz hâdise ve zamanm mize gelmiş. dün de Edirnekapıdaki Şe cereyanını gayet güzel takib ettiler ve hidliğe büyük merasimle çelenk kon müsaid zamanda milletin kalbini senePek muhterem ve sevgili aile baba muştur. Heyet. saat 11 de Edirnekapı lerce cerihadar eden o oku da çıkardı mızın ebedî gaybubeti hasebile bizzat daki Şehidliğe gitmiştir. Ortasmda lar. veya mektub ve telgrafla teessürümücT. B. M. M. Karar tarihi 31/7/936> ibaBoğazlar, gayriaskerî halden çıkarıl ze istirak ve teselli lutfunda bulunan resi yazıh bulunan büyük bir çelenk dı. Hükumetimiz buralannı da dilediği dost ve merhumun mesai ve meslek arŞehidler abidesine konulmuştu. Bu mekadaşlanna karşı ayrı ayrı teşekküre rasimde Büyük Millet Meclisi azala gibi idareye başladı. Biz Türkler bu yeni vaziyeti pekâlâ vaziyetimizin müsaadesizliği hasebile rından başka Vali Muhiddin Üstündağ, Orgeneral Fahreddin, îstanbul Müftisi takdir ederiz. Bu vesile ile şühedamız şükranlarımızın arzma gazetelerinin veHasan Fehmi. Sinob saylavı Cevdet Ke huzuruna şükranla bir daha minnetleri sateti ricasında bulunuruz. Refikası: Hayriye Süleyman Sak, Çorim, îstanbul gazetecileri de hazır bu mizi arzetmek lâzımdır. cukları namına: Refikası, Dayı oğlu: lunmuşlardır. Meclisin karan üzerine aziz şehidlere r İmar bank müessislerinden şimendiÇelenk abidej e konduktan sonra Sey bir yadigârı şükran olmak üzere Mecfer mühendis ve müteahhidlerinden han sayla\i Korgeneral Naci bir nutuk lisimiz namma bu çelengi koyuyoruz.» Ahmed Fahri Demircan. irad ederek ezcümle şunları söylemiştir: Korgeneral Naci nutkunu bitirdikten Orta Avrupada yeni bir blok kuruluyor F. VARAL Tayyare Cemiyetine yardım vazifemiz Biz ışık yakmadan. su içmeden. mi demize lokma indirmeden yaşamasım bilen, fakat açken de, çıplakken de bayrağmı sayğı ile selâmlatan bir ulusun çocuklanyız. Uçağı olmıyan. bir yurd damı olmıyan bir eve benzer. Hava Kurumunun memleketin her köşesinde karşılaştığı yardım ve sevgi, büyük ulusumuzun havacılığa verdiği ehemmiyetin açık bir belgesidir. Türk Hava Kurumu mak üzere, Halkevlerinden ve diğer teşkilâttan ve cemiyetlerden Harbiye mek tbini uğurlamak için şimdiden hazırlan malarını rica ediyorum. Irak Hariciye Nazırı memleketimize geliyor Irak Hariciye Nazırı Nuri Said Paşanın yakmda memleketimize geleceği ve burada Türkiye, Irak, îran, Efganistan arasında akdedilecek misak için ihzarî mahiyette konuşmalar olacağı haber verilmektedir. Avusturya yeni bloka istirak etmiyecek Viyana 29 (A.A.) M. $ıışnig, Avusturya hükumetinin Orta Avrupa devletlerinin teşkil edecekleri yeni bir bloka istirak edeceği hakkındaki rivayetleri tekzib etmiş ve «Avusturyanın siyaseti Roma protokolu üzerinde müesses kalmaktadır» demiştir. Şüheda abidesine Meclis namına çelenk kondu Aleni Teşekkür Teşekkür Kardeşim Safder Babagilin elim vefatı üzerine gerek yazı ile gerekse bizzat taziyede ve ebedî habgâhına ka dar teşyide bulunan bütün dostlara ve zevatı kirama ayrı ayrı ve bizzat teşekkür ve minnetlerimi arza büyük kederim mani olduğundan bu vazifeyi muhterem Cumhuriyet gazetesinin vesate tine tevdi ediyorum. Bütün ailesi namma Baba Kurbangil Hariciye Vekilimiz ilkbaharda Bağdad ve Tahrana gidecek Diğer taraftan Hariciye Vekilimizin Belgrada gideceği yazılmıştı. Bunu dün Hariciye Vekilimizden sorduk: « Şimdilik buraya gelecek olan Irak Hariciye Nazındır. Ben ilkbahara doğru Belgrad ve Tahrana gitmek istiyorum» dedi. Tevfik Rüştü Aras, Mısır Başvekili Nahas Paşanm memleketimize geleceği hakkındaki haber için de: « Gelirlerse çok memnun oluruz. Mısır, sevdiğimiz bir memlekettir, fakat bize resmen bir iş'ar yoktur» dedi. Aziz okuyucularıma Şimdiye kadar görmek fırsatını bulamadığım Sovyet Rusyada küçük bir seyahate çıkıyorum. Aziz okuyuculanmla bir müddet hasbihal etmek şerefinden mahrum kalacağım. Fırsat bulursam yollardan, olmazsa dönüşte intıbalanmı yazarım. Allaha ısmarladık. IKLIMLER Morua'nın en ünlü romanı, son yıllann en çok beğenilmiş eserL Beş yılda yalnız Fransada beş yüz defa basılmıştır. Bizde de gördüğü büyük rağbet üzerine bu kere lâzım gelen itina ile ikinci defa basılmış ve fiatı 150 kuruştan 100 kuruşa indirilmiştir. Tercüme Haydar Rifatındır. kurcalamasından büsbütün kuşkulandı; dışarı fırladı. İki dakika sonra tekrar içcriye girdiği zaman kiralık oda istiycn zat daha büyük bir dikkatle yandaki aralıkta bulunan bir dolabın çekmecelerini karıştırıyordu. Madamın çıkıp girdiğinin belki farkında bile değildi. Madam Mari gittikçe artan bir hayret ve korku içinde: Oda hoşunuza gitti mi? Diye sordu. Öteki işitmemiş gibi: Garib şey, dedi. Sanki Nail Efendi bu çekmecelerde eczane açmış. Ne fena kokuyor hepsi. Oyle ya. Işte bir takım tozlar ve bir küçük ibrik. Madam Mari de bu sözleri işitmiyerek endişe ile oda kapısından dışarı kulak veriyor ve bu yabancının hareketlerini takib ediyordu. Nihayet dışarıda ayak sesi işitince Madam geniş bir nefes aldı. Koridora doğru: İsmail, tsmail... Kapıcı... Çabuk bu odaya gel! Diye haykırdı. Ayak sesleri yaklaştı ve odanın kapısmda biri sivil, diğeri resmî polis iki adam görününce Madam Mari daha büyük bir hayretle dondu, kaldı. Sivil zat, hâlâ dünyadan haberi olmıyarak sağı golu yoklıyan uzun boylu Efgarmtan Harbiye Nazırı Romada Roma 29 (Hususî) Efganistan Harbiye Nazırı bugün Kâbilden buraya gelmiş ve merasimle karşılanmıstır. sonra abideye doğru döndü ve: « Ey aziz şehidlerimiz! Rahat yatın, vatan selâmet yolundadır» diye hay kırdı. Merasimde hazır bulunanlar kıymetli hatibi dakikalarca alkışladılar. Şehidlik gezildikten sonra merasime nihayet verildi. Ayni heyet dün saat 15 te şehrimizden Bu vaziyet o tarihten bir iki ay ewe Çanakkaleye hareket etmiştir. Bu heyet line kadar devam etti. Bütün yurddaş Çanakkale şehidliklerine de çelenkler larımız vücudlerine saplı bulunan bir koyacaktır. < Burası bütün yurdun şehidlerile mezcolmuş "bir yerdir. Memleketin ha lâsını çok esaslı bir zaferle temin eden Lozan muahedesinde mühim bir nokta geri kalmıştı. Bu nokta, Boğazlann emniyeti meselesi idl. Boğazlann her iki tarafı da silâhtan tecrid edilmiş ve buradan gemilerin serbest geçmelerine müsaade olunmuştu. gence: Kolay gele Kenan Bey. Ne ha ber? diye sordu. Bu Mehmed Kutsi idi. Kenan birden başını çevirerek: Vay, dedi. Madam sizi mi imdada çağırdı? Birkaç dakikadanberi telâşta olduğunu seziyordum. Mehmed Kutsi: Hayır, kapıcıya telefon etti amma adamcağız yorulmasın diye biz geldik. Dedi ve Madam Marinin hayretten faltaşı gibi açılmış gözü ö'nünde tozlu iskemlelerden birine oturarak: Aman Madam, dedi. Burası salhane mi? Ekşi ekşi bu ne kokusu? Ondan sonra Kenana müşahedelerini sordu ve Ahmed Kenan Madam Mariden öğrendiklerini serkomisere anlatarak ilâve etti: Odanm hali, Nail Efendinin evsafı epeyce süpheli amma Ö markasile alâkasını nasıl tesbit edeceğiz? O zaman kapıcı kadın uyanır gibi oldu: Benim merdivende bulduğum marka mı? Onun Nail Efendide işi ne? Nail Efendinin kadmlarla hiç alâkası yoktu Me]>ned Kutsi buna cevab bile vermedi ve yerinden kalktı. Ahmed Kenanm birer birer gözden geçirdiği çekmecele rin önüne gelerek: Bir tornavida veya çekice benzer birşey var mı? Djye sordu. Kenan ortadaki masanm gözünden bir çekiç çıkardı. Kutsi bu çekici resmî polis memuruna uzatarak: Şu sandığı kırarak aç bakalım arkadaş! dedi ve polis, odanm ortasındaki kilidli sandığı açmağa uğraşırken Kutsi Madam Mariye: Şu Nail Efendiyi bana bir iyice tarif eder misin Madam.. Dedj. Şişman kadın kendine gelmeğe çalışarak: Ortaboylu, tıknazca, bir eli ce binden hiç çıkmaz... Hangi eli? Sağ eli sakat gibiydi. Keskin kara gözlü.. Herkes gibi bir adam. Polis memuru sandığın kilidini kırmak için çekiçle hızlı hızlı vuruyordu. O sırada Kenan, yanındaki küçük odanın ra fında iri bir satır bulmuştu. Kutsiye u zattı. Serkomiser bu koca aleti evirip çevirerek Madam Mariye gösterdi: TAKSİM BAHÇEŞİNDE HALK OPERETi H A L K OPERETİ Bu akşam 21.45 te Bebek Sergisi MÜSAMERESt Ş1R1N TEYZE Kukla vesaire YaroT akşam KADIKÖY Süreyyada SEVDA OTELt Pendikteki beyaz ev Zabıfa romanımız: 12 Hayır, bekârdı. Evvelden beyaz sakalı varmış amma son zamanlarda kcstirmiş. Adeta genc bir adam olmuş. Uzun boylu zat sağ elini ağzına götürerek: Nail Efendi, mevlevî şeyhi Nail Efendi, Bursah ha!. Acaba tanıyor muyum, diye düşünüyorum. Ben de Bursahyım da. Burada resmi var mı Madam Kiralık oda arayan zat perdeleri aralık etti. Bu perdeler kaldırılmış bile olsa odanm manzarası değışmiyecekti. Çünkü karşılarında başka bir apartımanın yangm duvarı vardı. Madam Mari: Manzarası yoktur amma çok sakin bir odadır. Akşamleyin güneş te alır. Nail Efendi gibi kapanıp çalışmak isti yenler için bulunmaz bir oda. Tuhaf şey, eski kiracınızı nekadar seviyorsunuz Madam Mari?. Pansiyoncu şişman Ermeni kadını güldü: Sizden iyi olmasın, çok kibar a damdır. Hâlâ onu beklediğim için odamı kiralamak istemiyorum ya!.. Dedi. Bu sırada kiralık oda arıyan zat Nail Efendinin sandıklannı o kadar dikkatle gözden geçiriyor, sandıklan muayene ediyor, kanape üstünde gazete kâğıdlanna sarılı paketleri o kadar merakla elliyordu ki Madam Mari birdenb're ?üphelendi. Onun iğilerek bir sandığı Mari?.. Hayır, varsa bile kaldırıp sandığına koymuştur. Duvardaki resimler benim malımdır. Bu zata gelen «iden hiç olmaz mıydı ? Pek nadir. Benim evimde epeyce zaman oturdu. Oturdu amma şöyle üstüste bir hafta kaldığı yoktur. tkide bir Bursaya gider gelirdi. Hatta haber vermeden gider, on gün, on beş gün sonra gene ortaya çıkardı. Onun için kendisine gelenler de aylardanberi bir iki kifiden ibarettir. Bu ne madam? dedi. Senin kiracı kasab mıydı, yoksa sabık mevlevi şeyhi mi? Madam Mari bir köşeye büzülmüştü. Belki Kutsi elindeki satırı daha uzun müddet tetkik edecekti. Fakat sandığın kapağını sökerek kımıldatır kımıldatmaz bir çığlık koparan polisin hayret ve dehşeti onu yerinden fırlattı. Nedir, nedir? Diye sandığın önüne koştu. Bir yüklenişte kapağı kaldırdı. Sandıkta parçalanmış bir insan vardı ve yüzü aralıktan farkediliyordu. Bu kırk beş, elli yaşında hafif san sakallı, saçları taranmış bir adamdı. Elbisesi belki sandjğa yerleştirilmek mecburiyetinden dolayı parçalan * mış, vücudile birlikte darmadağın kanlar içindeydi. Evvelâ ne göreceğini tahmin etmiyerek kemali cesaretle sandığa doğru ilerliyen Madam Mari bu kanlı cesedle karşılaşınca yanındaki iskemleye düştü. Rengi uçtu, dudakları soldu; gözleri kapandı. Mehmed Kutsi, şişman kadın gibi bay « gınlık geçiren Ahmed Kenana: Bu cesedin ya cebinde, j a altmda bir Ö markası daha bulacağız! lArkan var\