CUMHUEIYE1 22 Temmuz 1936 KUçUk Hlkfiye Müşteri Biblîyoğrafya Çocuk Kitabları 1936 da basuanlar teki eserleriniz gene size kalır. Söyledim ya, başka eserim yok. Çocuk kitabları şüphesiz neşriyatı Duvarlardaki delikleri tıkamak için as mızın çok öksüz bir koludur. Ânkara tığım şu eski püskü şeylere eser denir da bir ve İstanbulda dört mecmua çımi? Eser denmeğe lâyık bir tek bu var kar. Buradaki yazılar tetkik edılirse onu da satmak niyetinde değilim. Israr çocuk terbiyesi ve çocuk ruhu bakı etmeyiniz. mından biraz fazla gelişigüzel yazıldıMarsan ısrar etti: ğı görülür. Bu resmi istiyorum, kaç para isterHele ilkmekteb çağındaki çocukla seniz vereceğim. rın okul kitabları dışında okuyacakları Ressam, barid bir tavırla: eserler pek azdır. Mevcudlar, sözde ço Hayır, dedi. cuğa hitab için yazılmıştır. Fakat ek Biraz sustu, sonra elini çıplak kadın serıyetle çok basıttirler. resmine doğru uzatarak: Çocukların gözleri aydınlık bir dün Onu tanıyorsunuz, değil mi? diye yaya açılmıştır. Onların rüyet ufuklasordu. Eser, koleksiyon filân bunlar lâf. rını kara satırlarla karalıyacak yerde, Sizi alâkadar eden onun kendisidir. Marsan biraz tereddüd ettikten son daha aydınlatacak, daha parlatacak ra, birdenbire kararım vermiş bir adam nurlu yazılarla süslemek doğru olur. Ziyaretçi içeri girince sordu: Bir muhavere dili. bir edebiyat dili, Mösyö Herbertle mi müşerref olu tavrile: Evet, dedi, tanıyorum... Onunla bir tiyatro dili olduğu gibi bir çocuk yorum? evleneceğim. Size hakikati söyliyeyim. dili de vardır. Fakat bizde bu dilde Evet, benim. Ben bu kadını, bundan iki sene evvel, henüz konuşulamamaktadır. Sizinle hususî bir şey görüşmek sahnede gördüm. Tanıştık ve seviştik. Başka memleketlerde çocuk edebi istiyorum. Onu ilk gördüğüm dakikadanberi, hiç yatının mütehassıslan vardır. Onlar Herbert elinden nrçasım bıraktı, maçocuklara hitaben yazılmamış gibi, yasanın başmdan kalktı; atölyenin, başka bir erkeğin hiçbir kadını sevemiyeceği ni gayeye uygun, çok kıymetli çocuk bir odaya açılan kapısını kapattıktan kadar büyük bir aşkla seviyorum. Son günlerde kendisile evlenmeğe karar kitabları yazarlar. Hele matbaalar bu sonra ziyaretçinin yanma geldi: verdim. Bana mazisini anlattı. Bu ma eserleri, birbirlerile rekabet ederek Buyurun efendim, sizi dinliyorum, zinin içinde, bundan yirmi sene evvel, kim daha güzel basacak diye, uğraşa dedi. rak büyük bir itina ile basarlar. Adam, yüzü biraz kızararak, sesinde henüz çocukken sizin tarafmızdan ya pılmış bir tablosu olduğunu da söyledi. Bizde ise iş tam aksinedir. Renkli, hafif bir ihtizazla: Bu tablo belki sizden ziyade onun ma basit bir kapak içinde bir formalık bir Ben resim amatörüyüm, dedi, kozisinin bir eseridir, onu almak istiyo kitab. Bu pek nadiren iki forma olur. Ieksiyoncuyum... Son yirmi seneden rum. O maziden, onunla müştereken Bu son senelerde çıkanların bir çocuk beri çahşan ressamların eserlerini topluyorum... Bunlarm arasında hakika yaşayacağımız hayatın haricinde hiç, kitabında aranılacak meziyetlere ma lik olanlarının en başında Matbaacılık ten mükemmel şeyler var. Affedersiniz, hiçbir şey kalmamasım istiyorum... Herbert bir müddet sustu, gözleri, ve Neşriyat T. A. Ş. tarafından basılan size kendimi tamtmağı unuttum. îsmim Feliks Marsandır; belki işitmişsinizdir. iyi seçemediği uzak, silik bir hayale ta «Küçük Hikâyeler> le cBir varmış bir kılmış kalmış gibi dalgındı. Neden son yokmuş> tur. 1936 senesinin ilk ayları Marsan fabrikasının sahibiyim... ra, tıtriyen bir sesle cevab verdi: zarfında basılan kitabların adedi on Ziyaretçi, iriyarı cüssesi, metanet birdir. Kitabların isimlerile yazan mü Evet, yirmi sene evvel, o henüz ifade eden yüzü ve heyeti umumiyesinde okunan kuvvet ve itimadı nefsle on yedi yaşında bile yokken bu resmi, elliflerin isimlerini kaydedelim: taban tabana zıd, acayib bir şaşkınlık sırf ondan aldığım ilham sayesinde çizAhmed Ekrem: Miki fare Robenson. gösteriyordu. Bu halini kendi de far meğe muvaffak olmuştum. Resimdeki > » : Bay Tekin. ketmiş gibi, birdenbire sesinde ve tav bütün san'atkârlığımı ona medyunum. Bürhan Bılbaşar: Bin yağıya bir Gencdim, biraz param vardı; ben de si Mustafa. rında bir değişiklik hâsıl oldu: Bürhan Bilbaşar: Casus. Elhasıl sizin eserlerinizi de bana zin gibi onunla evlenmek niyetinde > > : Çocuk sesinin Mitavsiye ettiler. Anatol Herbertin fırça idim... Onu nasıl seviyordum, bilmezsından çıkmış birkaç tablo bulunmazsa siniz... Fakat günün birinde, beni bı ki fare albümü. Halid Fahri Ozansoy: Oyuncaklar. koleksiyonumun noksan kalacağını dü raktı kaçtı. O günden sonra, işte şimdi gördüğünüz hale yavaş yavaş yuvar Halid Fahri Ozansoy: Ali Baba ya şündüm. Bir iki eserinizi satm almak landım. Kaçarken valnız aşkımı değil, hud Kırkharamiler. istiyonım. ilhamımı da alıp götürmüştü. San'at Huriye Baha öniz: Köprüaltı çocukBir müdded sustu, cevab bekledi. Mukârlık hayatımın yegâne eseri olarak ları. hatabınm ses çıkarmadığını görünce elimde bu resim kaldı. Şimdi anlıyor Huriye Baha Öniz: Sporcu. sözünü tekrarladı: musunuz bu resmi size niçin satmak isA. Ekrem: Menekşe. Anlatabildım mi? Bir iki eserinizi temediğimi? Karım, çocuklarım, fakirVecıhi Nedim Karatunç: Portakal almak istiyorum. lığim, bir de bu tek eserim var. Sata perileri (İzmir). Herbert, elleri cebinde, onun yüzüne mam. bakıyordu. Neden sonra cevab verdi: Ressam sustu. O asnada oda kapısı a Hayır, anlıyamadım, dedi. Benim Urfada Belediye ifleri çılmış, içeri babayani kılıkh bir kadın hangi eserimi alacaksınız? Benim eseUrfa (Hususî) Belediyemiz sokak rim yok ki. Ne zamandanberi artık res girmişti. Kadın, elinden tuttuğu cılız bir çocuğu peşinde sürükliyerek hiçbir ve caddeleri genişletmekte devam etmeksamlıkla alâkam kalmadı; ne zamandır elim durdu. Belki, vaktile, bir aralık şey söylemeden odadan öteki odaya ge tedir. Bundan başka ana yollardan Bulsan'atla alâkam olmuştur, yirmi sene çilen kapıya yürüdü ve kayboldu. varla Hükumet caddesi asfalt döşenmişfüân evvel... Fakat şimdi artık bitti, Bu, ressamın karısı idi. Marsand, şim tir. . kalmadı, öldü. Zaten tanmmış bir res di tekrar ricaya başlamıştı: sam da değildim... Bir amatörden öte Mösyö Herbert, diyordu, siz fakirye geçmedim... Benden size kim bah siniz, çocuklannız var. Teklifimi red Şark Demiryollan hareket enspek setmiş olabilir? Kendim gibi, muvaf detmemeniz için bundan daha kuvvetli fak olamamış birkaç eski arkadaştan bir sebeb olamaz. İsterseniz tabloyu törü Asımm oğlu ve hukuk müşaviri başka kimse ile görüşmüyorum. Kolek bana vermeyin, yırtın, gözümün önün Zeki, borsacı Refik ve doktor Fuadin siyonunuza Herbertin bir eserini koy de yırtın, atın. Kaç para istiyorsanız biraderzadesi Galatasaray lisesi talebe mak nereden aklınıza geldı? Seneler vereyim. Altı bin frank, on bin frank, sinden 498 Selçuk daha on dört yaşında denberi çocuk mecmualanna resim ya Buyurun, işte size bir çek. Teklifimi iken kısa bir hastalığı müteakıb gözlepıp geçiniyorum. Eser kim, ben kimim? reddetmeğe hakkınız yoktur. Bu benim rini hayata yumdu. Eser diye bir şey yaratmış değilim ki için bir haysiyet meselesidir... Cenazesi bugünkü çarşamba günü saat zaten! Marsanın sesi yavaş yavaş yükseli on birde Anadoluhisarındaki sahilhaneyordu. Kendi de farkma varmadan hayMarsan, biraz boğuk bir sesle: sinden kaldırılarak Eyübdeki aile makkıra haykıra konusmağa başlamıştı. Peki, bu nedir öyle ise? Diye sordu. Yüzü kıpkırmızı olmuş, Birdenbire kapı açıldı. Madam Her beresine defnedilecektir. elile, duvarda asılı duran ve odaya gir bert içeri girdi; tablonun önüne geldi. Vapur Köprüden saat 10,20 diği dakikadanberi gözlerini ayırama bir iskemleye çıktı, ve elinde tuttuğu dığı bir resmi gösteriyordu. Bu resim, mutfak bıçağile resmi bir vuruşta yu bayağı bir çerçeve içine yerleştirilmiş, kandan aşağı ikiye böldü. Muşamba çocuk denecek kadar genc. çıplak bir parçalarmı çatır çatır söktü, Marsana uHaritacılar mecmuası çıktı kadın resmi idi; çok genc, çok çıplak zattı, onun elinden çeki aldı ve geldiği Harita Umum Müdürlüğü tarafmdan ve çok güzel bir kadm resmi. gibi, bir tek kelime söylemeden çıktı neşredilmekte olan «Haritacılar Mecmu ası» nın 12 nci sayısı birçok kıymetll yagitti. Herbert, ahenği değişen bir sesle: zılarla çıkmıstır. Tavsiye ederiz. Herbert. atılmak, karısma mâni ol Evet, dedi, bu benim yaptığım bir mak istemişti. Fakat ya vakit bulamadı, lesimdir amma, satılık değil. Yirmi senelik te olsa, rakibinin hatıra Niçin? Resim çok hoşuma gitti. yahut cesaret edemedi. sını yok etmek zevki ona kâfi gelmiştir. Bunu mutlaka bana satmalısımz. Ko Yalnız Marsana döndü ve acı acı güÇeviren: leksiyonumu mutlaka tamamlamak is lerek: HAMDt VAROĞLU terim. Ne fiat isterseniz vereceğim. Ö, Çeki vermeseniz de olurdu, dedi. Zindan gibi karanlık merdivenin bo yunca küf, çamaşır, yağ kokuları bu ram buram tütüyordu. Dördüncü kata kadar çıkan ziyaretçi, kapıcının tarif ettiği gibi önce sağa döndü, sonra sola saptı, koridordan ziyade ince uzun bir kovuğa benziyen geçidi boydan boya yürüdü ve üstünde beyaz boya ile Anatol Herbert yazılı pis bır kapıyı vurdu. îçeriden kalın, kısık bir ses «giri niz» dedi. Ziyaretçi girdi. Burası, yıkık dökük duvarlarile, yarı çıplak. eşyasız manzarasile fakir bir ressam atölyesi idi. Tepedeki camdan sızan ışığın altmda, ayaklan dört tane tuğla parçasile yükseltilmiş bir masa nın başında, kır saçlı. zayıf bir adam oturmuş, resim yapıyordu. Italya Montrö muahedesine iltihak edecek Akdeniz teminatına tek taraflı olarak devam edivoruz [Bay taraîı 1 inci sahıledel ahedeye iltihak ctmek üzere Türkiyeye yakınlık göstermesi muhtemeldir. Haber ahndığına göre Türkiye böy le bir İtalyan teşebbüsüne anbean intizar etmektedir. Bu mesele ile doğrudan doğruya en ziyade alâkadar olan iki devlet, Türkiye ve Sovyetler Birliği mukaveleden memnundur. Rüştü Arasm Montröde Yugoslav matbuatına yaptığı beyanatı da neşrediyorlar. Aras demiştir ki: « Bu konferansı bugün kapadıktan sonra diyebiliriz ki beynelmilel mesai istikametınde bir tarzı hal bulduk. Herkesın muzaharetinden istifade ettik ve hepimiz dünyaya ispat ettik ki en vahim meseleler bile uzlaşma ve umumî hüsnüniyet yolile halledilebilir. Balkan Antantı Montröde tam anlaşmasının parlak bir delilini göstermistir. Yugoslavyanın hattı hareketı kendisine çözülmez dostluk bağlarile merbut bulunduğumuz bir müttefikten bekîedığımiz hattı hareket olmuştur. Büyük dostumuz Yugoslavyayı idare edenlere kardeş selâmlarını gönderir ve Yugoslav mılletine bütün kalbimle teşekkür ede rim.» RADVO aksamki program J İSTANBUL: 18 senfonik musiki (plâk) . 19 haberler * 19 15 muhtelif plâklar 20 halk musikLsİ fplâk) . 20,30 stüdyo orkestraları 21,3Q son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansmın gaş zetelere mahsus havadis servisi verileceMb tir. VİYANA: ', 18,15 musiki 20,25 piyano konseri * 21,05 operet parcalan . 23,15 org ve piyanq konseri 23 45 piyano ile dans havalan « 24,20 konuşma 24,35 eğlenceli konser. BERLİN: 18,35 Şopenin valsleri 19,05 halk şarw kıları ve dansları . 20,05 ağızdan üflemd aletler orkestrası 21,05 haberler 21,15 dans havaları . 23,05 haberler 23,35 gecq musıkisi. BUDAPEŞTE: 18,05 viyolonsel ve piyano konseri . 18,55 endüstri komısması . 19,15 çlngene musii kisi 20,15 hikâye, gramofon . 21,40 ha • berler 22.05 orkestra konseri 24,50 gra* mofon 1,05 son haberler. BÜKREŞ: 18.05 konser, havadis 19,20 konserln de« vamı konferans 20.25 gramofon, koıu ferans 21.25 piyano konseri, konuşma m 22,10 opera havaları, spor, haberler . 22 50 konser 23,50 fransızca ve almanca ha * berler 24 rumence haberler 24,05 kcn. ser LONDRA: 17.50 gramofonla dans havalan 18,20 çocuk tıyatrosu 19,05 havadLs . 19,35 Na« tional istasyonu 21,05 orkestra konseri • 21,55 musikili piyes 22 55 piyano konssrl, spor, havadis . 23,35 dans musikisi 24;35 havaSıs 24 45 gramofonla şarküar. PARİS [P. T. T.]: 19 05 orkestra konseri, havadis 20,40 orkestra konseri. seyahat haberleri . 21,30 Vışiden naklen senfonik konser 23,05 sarkılar 23,35 havadis 24,35 Amerika, havadisleri. ROMA: 19,25 yabancı dıllerde konuşma 20,05 Napolıden naklen liman haberleri ve gra* mofon 20 10 almanca seyahat haberleri • 20 25 eglcnceli musiki 20,50 fransızca ha* berler, Yunanistan için yayın . 21,10 ha « vadls, gramofon 21,45 senfonik konser • 22,45 seyahat haberleri, o zaman kararla. şacak numara 23,20 eğlenceli musiki va dans havalan. istlrahat esnasmda hava« dls ve ingillzce haberler. Akdenize dair taahhüdler Paris 21 (A.A.) İtalyan mena biinden bildirıldiğine göre, Türkiye 1935 kânunuevvelinde aktedilen Akdeniz an laşmalarını feshetmiş ve bunu İtalyamn Ankara elçisine bildirmiştir. Montrö 21 (A.A.) Türkiyenin 1935 kânunuevvel Akdeniz anlaşmalarını feshettiğine ve bu karann îtalyanın Ankaradaki büyük elçisine tebliğ edildiğine dair İtalyan membalarından çıkan Yugoslav gazeteleri gayriaskerî mıntahaberler resmî mehafilde tekzib olun kanm ilgası münasebetile dün gece Anmaktadır. kara, İstanbul ve Türkiyenin diğer şe Anadolu Aajanstnın notu: hirlerinde yapılan vatanperverane teza Anadolu Ajanstmn bildirdiğine hürleri tebarüz ettiriyor ve asn hazır t göre, 1935 kânunuevvelinde veril rihinin en güzel günlerinden birini yaşıyan miş olan teminat Türkiye tarafın Türk milletinin sevicine yüretken iştirak dan lngiltereye karşı tek taraflı o ediyorlar. larak devam etmektedir. Dost ve müttefik Yugoslav gazetelerinin yazıları Belgrad 21 (A.A.) Yugoslav a jansı bildiriyor: Bütün sabah gazeteleri Montrö anlaşması hakkında uzunuzadıya tafsilât vermekte ve bütün beynelmilel mehafilin gözü bu konferansın neticesile beynel milel siyasette yeni bir devre açan Türkiyeye müteveccih olduğunu tebarüz ettirmektedir. Politika d;yor ki: «Boğazlar meselesinin Türkiye, Romanya, Sovyetler Birliği ve İngiltere lehine olduğu gibi Montrö mukavelcsini imzalıyan diğer devletlerin de lehine o larak tasfıye cdilmiş olması Ata türk Türkiyesinin harbden sonra beynelmilel sahadaki gayretlerinin te tevvücünü teşkil eder. Türkiye ecnebi kontrolundan tamamile kurtulmuş ve kendi evinde tam ve mutlak hâkim olmuştur. Bu, ilkönce memleketin istiklâlini harb meydanlannda müdafaa et tikten sonra şimdi de ecnebi nüfuzunun son kırıntılarından ana vatanı kurtaran bugünkü Türk neslinin hiç şüphesiz en büyük muvaffakiyetidir.» Vreme gazetesi de gene ayni heyecanlı bir lisanla bu muvaffakiyeti kaydeltikten sonra diyor ki: «Türkiyenin beynelmilel meşruiyet Myasetinin kazandığı bu zafer ayni za manda Balkan Antantı ve Küçük An•ant devletlerinin takib ettikleri siyasetin d bir zaferidir. Tadılciliğin ve emrivaki sjyasetinin kökleşmek üzere bulunduğu bir anda Montrö konferansı tamamiyeti mülkiye içinde beynelmilel adaletin musihane siyasetinin bir tezahürüdür.» Dost Rus gazetelerinin neşriyatı Moskova 21 (Hususî) Sovyet gazeteleri Montrö mukavelenamesinin imzalanmasından dolayı memnuniyetlerini izhar etmektedirler. îzvestiya gazetesi yeni Boğazlar mukavelenamesini kollektıf emniyet sisteminin bir zaferi telâkki et mektedir. Bebek sergisi Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler çunlar • dır: istanbul clhetindekiler: Aksarayda fEtem Pertevi, Alemdardaj (Ali Rıza), Bakırkoyde (Istepan), Beyaııd. da (Bellcıs', Emindnunde (Beşlr Kemai • Cevad), Fenerde (Emilyadi), Karagümrük» te fSuad), Kucukpazarda ("Hasan HulHsi), Samatyada fErofilos), Şehremininde (Na< zım\ Sehzadebasında fünlverslte). Beyoglu cihetindekiler: Galatada (Hıdayet), Hasköyde (Barbut)', Kasımpasada (Vasıf), Merkez nahiyede fGalatasaray), (Oarih), Şışllde (Maçka), Taksimde fKemal Rebül), (Kurtuluş). Uskudar, Kadıkoy ve Adalardakiler: Büyukadada ıŞinasıı, Heybelide (Tanaş)1^ Kadıkoy Pazaryolunda (Rifat), Modadaj rSıhhati, Üsküdar Imrahorda (İmrahor). Eminönü Kızılay kurumu tarafından tertib edilen Kermeste, Taksim bahçe sinde açılacak olan bebek sergisi için, Müessif bir zıya TAKSİM BAHÇESINDF H A L K OPERETİ Bu akşam 21.45 te Melek ve Muhlis Sabahaddin iştirakile A Y Ş E Pek yakında B A B A L I K Pazartesi Kadıkoy Süreyya sinemasında Telli Turna Masalarınızı ayırınız Tel. 43703 Fransızca dersleri Yaz mevsimi, lisan için çalışmağa en müsaid zamandır. Diplomalı ve pratik bir metoda malik bir Fransız bayaru müsaid şeraitle ders vermektedir. Ga zetede (C.) adresine yazılmalıdır. bir taraftan hazırlıklar ilerlerken bir taraftan da hazırlanmış yerli ve yabancı bebekler peyderpey teslim edilmektedir. Yukarıki resim Suzan Adilin sergi Tevfik Rüştü Arasın Yugoslav münasebetile her şeyi yerli mamulât tan hazırladığı efe bebeğini götermekmatbuatına beyanatı Diğer taraftan bütün gazeteler Tevfik tedir. YENI ESERLER T A K S İM BAHÇESi Parisin Foli Berjer, Gomon Palas, Paramut, Skala Berlin, London »Kolosyum tiyatroları yıldızUrından müteşekkil 35 kişilik büyük Revü, 40 dekor, 400 kostUm TAMARA BECK Her akşam büyük muvaffakiyetle devam ediyor. Tel: 43703 Saat 24 te KARAMBA Bastienin daveti üzerine müfettiş takib etti. Hava gayet soğuktu. Fakat ay ışığı, elektrik eksikliğini telâfi ediyordu. Artist Tonynin nidası üzerine Achille Bastien başını kaldırdı. Bir kadın, bır havagazi lâmbası direğine dayanmış, hareketsiz duruyordu: Bu, Doria idi. Achille Bastien hemen koştu. Kadın kaçmak istediyse de çok geçmeden za bıta memurunun eli omzuna kondu. Demek böyle h a ! . . . DANSiNG Beşi kırk iki geçe «Cttmhuriyet» in zabıta romam: 112 Yazan: Gharles de Richler Siyahlı kadın derhal kavalyesinden aynlarak vestiyere gitti. Fakat bir dakika sonra avdet ederek yabancı delikanlıyı aradı. Mendili ona iade ederek, bu malın kendisine aid olmadığını söyledi. Cedric Lacy ile C22 garsonun parasıni vererek dışan çıktılar. Yabancı deli Kavalye bara doğru gitmiş, barın garkanlı: sonile görüşüyordu. Achille Bastien bir Heriflerden biri boyun atkısını u şeyler olacağını hıssetti. Birdenbire bütün elektrikler söndü. nutmuş, diye bardan atladı. Dorianın eline bir el kondu, kadm evAtkıyı C22 ye uzatırken yavaşça: Evrak içinde sanlıdır, dikkat edin velâ korkmuş, fakat sonra sükunet bul muştu. Bu, olsa olsa arkadaşının eliydi. düşmesin, dedi. Fakat niçin onu çalıp kaçırmıyordu? Alâ. Yabancı delikanlı içeri girdi. Bu sırada Elektrikler yandı, Doriayı tutan A Achille Bastien de bir taksiden inerek chiHe Bastiendi. Siyahlı kadın ürpererek: kabareye girmişti. Dik dik siyahlı kadm Haydi, beni tevkif etsenize, ne duDoriaya bakıyordu. ruyorsunuz? dedi. Bastien niçin Berlinde bulunuyordu? Hayır, sizi tevkife gelmedim. YalDoria Paristeki son günlerini düsündü. nız sizinle görüşmek ve bazı nokta'arı Bu adamın pençesinden Muriel Smithin aydınlatmak istiyorum. sayesinde kurtulmuştu. Bastienin Alman O halde peki, oturalım. Siz yemek yada bulunmasına tek bir mana verilebi lirdi: Fransız polisi Doriayı takib ctmiş ve Alman zabıtasile anlaşarak onu şimdi tevkif edecekti. Siyahlı kadın bu gibi muamelelere alışmış olduğu için bundan korkmuyordu. Fakat kendisi yakalanına göğsündeki tezkereyi ne yapacaktı? Zira kel adamın birkaç gün evvel söylediği sözler onu son derecede korkutmuştu. Dorianın kavalyesi: Haydi sevgilim, dedi, gel, son bir dans daha yapalım. Ondan sonra gideriz. ısmarlıyadurun, ben yüzümü biraz pudraladıktan sonra gelirim. Dorianın niyeti kaçmaktı. Mızıkacıların girdiği hususî küçük kapıdan sıvışa caktı. Zira artık Alman polisinden korkmuyordu, onun Bestienle birlik olmadığını anlamıştı. Müfettişin vereceği cevabı halecanla bekledi, acaba oyunu sezmiyor muydu? Fransız zabıta memuru: Peki, dedi. Yalnız ne yemek istersiniz? Doria istedigini söyledikten zaklaştı. sonra u Başmüfettiş sözünü bitiremedi. Kadının yüzünde bir cesed hali vardı. DoriaBastien birdenbire gülmeğe başladı. nın bileğini bırakarak sordu: Çağırdığı garsona yemek ısmarhyacağı Ne oluyor? yerde, içtiği şeyin parasını ödedi ve kapıKadm bileğini indirirken yere birşey ya doğru gitti. Dışan çıktığı zaman:* düştü. Doria bu kâğıd parçasını ayağile Kadın, aklınca beni aldattı, dedi. bir lâğım deliğine atmak istedi. Fakat Başmüfettiş dışan çıkarak sokağm ö Bastien bu teşebbüsün önüne zamanında bür ucuna doğru gitti. O sırada karan geçti. hkta yanına bir adam gelerek: Müfettiş kadınm bileklerini tekrar ko Kadın beş dakika kadar evvel çık parırcasına sıkarak yere iğildi ve tezketı, dedi. Frieda arkasında. reyi aldı. İçinde, mavi kurşunkalemle ya Pekâlâ. Yalnız yanında bir adam zılmış birkaç kelime vardı: «Kimsenın vardı. Yazık ki arkasından gitmediniz. yaptığı yanına kalmaz, kancıklar bunu Fakat nereden bilebilirdiniz ki... Kadın iyi bilsin! Muriel» hangi tarafa gitti? Achille Bastien başını kaldırdığı va Artist Tony yolu anlatuktan sonra, kit, genc kadınla göz göze geldi. Doria nın bakıslannda büyük bir korku okunu muştu ki hiçbir şeye takati kalmamıştı. yordu. Endişesini haykırmak isteğile: Birkaç saniye sonra otomobil hareket Hakikisini çaldılar! dedi. Bunu ediyor ve, Fransız zabıta memurile onu onun yerine öbürleri koydularl Aman atlatmak istemiş olan kadını götürüyordu. Allahım ne olacak benim halim! Fakat bu sefer roller tersine dönmüştü. Uzakta bir otomobil korne çaldı. Bu, Achille Bastien kurtancı mevkiine geç * kadında bir sinir buhranı uyandırdı. miş ve kadın ona kendini emanet etmiş Aman onlan yaklaşhrmaym! di ti. ye haykırdı. Beni alıp götürmek istiyorBaşmüfettiş, kaldırımda beş aşağı beş lar, ellerine geçtiğim anda beni öldüre yukarı dolaşan bir sokak kadınına dikkat cekler. Kurtarın beni! Kurtann beni! etmeden bakarken «bu kadar inkişah Achille Bastien hemen karar verdi. kim umardı!» diye düşünüyordu. Bu soAnlıyamadığı birşeyler cereyan ediyor kak kadını otomobil geçerken durmuş ve du, fakat birşey açıktı: Bütün bunlar ka arabayı gözle takib etmişti. dın için büyük bir tehlike arzediyordu. Fakat Fransız zabıta memuru bunâ Onu kurtaracak yalnız müfettiş vardı. pek ehemmiyet vermemişti. Bütün dikkaDoria öyle bir korku halinde idi ki, ti yanındaki kadm üzerinde temerküz etonu kurtaracak adama bütün kalbini dö mişti. Doria ikiye bükülmüş, hüngür hünkebilirdi. gün ağlarken: «Korkuyorum! KorkuyoMüfettiş Tonyye döndü. Artist, birkaç rum!..» diye hıçkırıyordu. metro geride, alçak sesle karısma birşey•F 'fc ^r* » ler söylüyordu. Bastien seslendi: Sokak kadını otomobilin arkasından Çabuk, bir otomobil! uzun uzun bakmıştı. Araba köşeyi dö • Tony ağzmı açmadan koştu ve bir onerek kaybolduktan sonra başını döndürtomobille geri döndü. müş ve yüzünde bir hayret ifadesi belirAchille Bastien kadına emretti: Haydi, bininiz, burası tehlikeli, mişti. Kendi kendine: Doria da! diye söylendi. «öbürleri» nerede ise gelirler. Kadın karşı durmadı. O kadar kork, LArkast varj