İS tkincitesrîn 1935 CUMHURÎTET Havalar soğuyunca Harrarda korku hüküm sürüyor, fiatler de yükseldi Habeş ordusunun ne yapacağı belirsiz CEPHELERDEN MEKTUBLARt Konyada gıda maddeleri durmadan artıyor Yolsuzluğa karşı İtalyanların düşündüğü bir çare: Konya (Özel) Cumhuriyet bay Kanal açıp Danakil çölünü deniz yapmak... ramımn birinci günü sertleşmeğe başlıyanAdisababa 13 Şimal ve hava, sürekli bir yağmurla hâlinde decenub tada Habeş karargâhı umumisinde işlerin yolunda gitmediği, Habeşistanın ne su retle müdafaa edileceği hakkında ku mandanlann arasında fikir ihtilâfı çık tığı rivayetleri dolaşmaktadır. Bir ay evvel başlıyan ve şimdiye kadar ciddî te lâkki edilmiyen sansürün birdenbire sıkılaştınlmış olması da burada hayli endişe ve şüphe uyandırmıştır. vam ediyor. Bu yağmurun tarım bakı mından faydası çoktur. Havaların böyle birdenbire soğuması ve herkesi kürklerile paltolarına bürü mesi şehirde odun ve kömür fiatlerini artırdı. Geçen yıl kânunusani aymda 3,54 liraya olan bir araba yükü odun bu gün yedi liraya satılıyor. Kömürün kilosu iki kuruştan üç buçuk kuruşa fırladı. Yiyecek fiatlerinde de göze çarpan bir yükseklik var. Hele buğday satışında gayritabiî yükselme halkı bütün bütün korkuttu. Yerinde duran ve bu fiat yükselişi içinde bir külâh kapamıyan ettir. Onun en iyi koyunlardan seçilen kilosu yazdanberi 25 kuruşu muhafaza ediyor. Yağın kilosu kırktan yetmişe çıktı. Bunlar içinde en acısı ekmeğin yükselişiydi. Nihayet işe Vilâyet ve Uray el koydu. Şimdi fiatte günden güne kendisini gösteren bir eksilme başlamış bulu nuyor. Yağmurun, bu kurak çevrede buğday ve arpa fiatlerini düşürmesi beklenirdi. Halbuki bu yıl iş birdenbire aksi ol du. Buğdayın yükselmesi devam ederken bir ambar daha dolduramadığı için dö ğünenler; bugünkü fiat düşüklüğünü gÖrerek sevinmektedirler. Halkın acı ve ıstırabmda kesesini görenlerin, kesesinden başka birşey düşünmiyenlerin bu hali en hafif tabirile gülünc olmuştur. Hele hükumetin bu işteki köklü ilgisi duyulduktan sonra gözbebeği gibi sakladıkları buğday ambarlarının kilidlerini açmağa mecbur kalmış olanlar geçen vurgun günlerinin hasretile kavruluyorlar. Tarihten önceki Türk medeniyetinde incircilik Birçok tarihsel bilgeler incirin ve diğer bazı meyvaların Türkler tarafından yetiştirilip ıslah edildiğini göstermektedirler Tarih, Türk yurdunun her yerini Ayzen eserini 1901 de yazmış olmatanmda bereketli, üründe kıymetli gös sma göre Türklerin tarihten önceki devterir. Izmir bölgemizde yetişen incirimi elerine ilgili olan Sümer soysallığının zin iyilikte eşsiz olduğunu hepimiz bili on bin senelik eskiliği 34 sene evvel tesriz ve hergün konuşuruz. Ancak şurasını bit olunmuş demek oluyor. Tarihlerde da öğrenmemiz gerektir ki en eski zaman görüyoruz, Sümerler tarihin en eski akmlarda incirin ve başka yemişlerin güzel cıları Elcezirede ilk hükumet kuran, soyliği ve antılması gene Türk neslinin ya allık gösteren ulustur. Önce Güldaniyerattığı ilk soysallık köklerine dayanıyor re gelerek kuzeyden güneye, Dicle ve muş. Eski Türklerin soysallıktaki yüce r ırat arasındaki müselles sahaya indiler. liklerini anmak, bahçelerimizde altın gi lk zamanlarda taşocağı ve maden bu bi ışıldıyan değerli ürünümüzün tarihini amadıklarından meskenlerini saz ve kaöğrenmek ulusal bir zevk olduğu kadar mıştan yaptılarsa da sonralan hurma açocuklanmıza bildirilmesi gerekli olan acı ve tuğla kullandılar ve az zamanda bir borçtur. Yenilen incirin ana yurdu, ;oysallık enerjilerini büyük şehirler, yüyabani erkek incirin en bol bulunduğu e tapınaklar yaratmakla gösterdiler. güney Arabistanın verimli (münbit) yer Hafriyatla beş altı bin senelik varhğına leri olsa gerektir diyorlar; oralara haric ( hüküm olunan eserlerin medeniyet yö den yabani incir getirip dikmek göreneği nünden yaşlan ölçülürken soysallık ev yoktur. İncir güney Arabistandan en rimlerinde geçen devreleri de gözönünde önce oymaklarla Fılıstinın dağlık yerle :utmak mantık dışında birşey olmaz. rine, sonra Suriye ye Akdeniz yakaları Bu eskiliği cihan tarihinde ana hatları na götürülmüştür. İncirin yayılması şüp :serinde XVels) te berkitmektedir. Vels hesiz yavaş yavaş olmuştur. Akdeniz kı branî peygamberlerin (tek Tann) te yılarına gelinciye kadar asırlar geçmiştir. orisini meydana koyarak uJuslan papazBuralara gelince başka yerlere götürül ann (ruhbanlann) elinden ve tapınak mesi ve yayılması denizci uîusların gezi ardan (ibadethanelerden) çekmiye, kureri dolayısile çok kolaylaşmıştır. Yeni tarmaya çalıştıklarını söylerken diyor ki: ir incirin ana yurdunun Arabıstan oldu «İki bin dört yüz sene evvel yani ilk ju tasmlanıyorsa da (tahmin incircilik Sümer şehirleri duvarlarının inşasından san'atinin doğduğu yeri başka illerde a altı yedi yahud sekiz bin sene sonra büramamız lüzumu açığa çıkmıştır. Ame :ün âleme şamil bir sulh ve beşeriyetia rikada basılan incircilik kitablarınm bi vahdeti manevisi fikirleri artık meydana rinden aşağıya aldığımız yazılan okuya çıkmış bulunuyordu.» ım. (1) Bu hesaba göre de Sümer medeniyeti Incir tarihi: 1 îskân kanunu Encümenler lâyihada bazı tadilât yaptılar Ankara 15 (Telefonla) İskân işlerini Sıhhat Vekâletine bağlıyan kanun lâyihası, Dahiliye, Sıhhat ve Içtimaî Muavenet encümenlerinden mürekkeb muh:elit encümenle bütçe encümeninden geçmiş, tabolunarak Meclis azasma dağı nlmıştır. Encümenler bazı maddelerde faktefek tadilât yapmışlardır. Bu lâyiha ile teşkil edilen iskân umum müdürlüğü için bütçe encümeni 1 mil roa 49,230 lira tahsisat teklif etmektedir. Bunun 47 bin küsur lirası memur maajarına, iki bin küsur lirası muvakkat tazminata bir milyon lirası da muhacirlere id sevk, iaşe, tedavi ve nakliye, tamir e inşa gibi masraflara harcanacaktır. Bütçe encümeninin teklifine bağlı A :edbirine göre merkezde umum müdür, müdür muavini, iskân bürosunda bir şef memur, bir daktilo, eski işler büro unda bir şef, iki memur bir daktilo, mumelât bürosunda bir şef, iki memur, bir daktilo, bir tevzi ve bir dosya memuru, >ir tasfiye heyeti kâtibi, vilâyetlerde biinci, ikinci, üçüncü sınıftan olmak üzere ıç iskân müdürü, ayni sınıftan üç iskân memuru, üç iskân fen memuru, üç iskân âtibi, bundan başka birinci, ikinci umumî müfettişliklerde de birer iskân müşiiri ve birer müşavir muavini buluna aktır. Bazı italyan tayyareleri, Aşangi gölünün cenublarında Habeş tahşidatına tesadüf etmişlerse de bunu tamamile tesbit edememişlerdir. Tayyarelerin kanadları delik deşik bir halde avdet etmele rine bakılırsa, Habeşler herhalde, onlara Harrarda büyük bir endişe hüküm sü uzunboylu keşif ve tarassudlar yapmağa rüyor. Kamyonlarla yaralı gelmesi Har vakit bırakmamış olsalar gerek!.. rar halkı üzerinde çok derin tesirler yapİtalyanlann şimaldeki garb cenahı mıştır. Bu yaralılar şehirdeki Isveç misnın da harekete geçip cenuba doğru ile yoner hastanesinde tedavi edilmektedir rilemekte olduğu haberi burada hiç ler. Bunların arasmda kurşunla yaralabir endişe uyandırmamıştır. Buradaki resnanlar, yaraları kangren olanlar ve ze mî mehafil, Takaze nehrini geçmek mechirli gazden ölüm derecelerine gelenler buriyetinde kalacaklarını, zaten Decazde vardır. Bu yaralılar, Gorahai önlerinma Ayelunun bu kuvvetleri, nehrin sarp de dört gün süren muharebelerin, şimdisahillerinde beklemekte olduğunu ve buye kadar Habeş cephelerinde yapılmış rada yapılacak bir çarpışmada Habeşleolan muharebelerin en şiddetlisi olduğunu rin büyük bir muzafferiyet kazanacaklasöylemektedirler. rının muhakkak olduğunu iddia etmek' Hastanenin önüne toplanmakta olan tedir. crkekler, kadınlar ve çocuklar ağlaş Gayriresmî bir surette aldığım bir hamakta ve Ciciga ile Daga Bur hastanebere göre Habeş İmparatorile, Yemen Ilerinin istiab edemedikleri yaralıların mamı arasında mühim bir itilâf akdedilgelmesini beklemektedirler. miştir. İki devletin atideki münasebatını Daga Bur, İtalyan tayyareleri tarafın tesbit eden bu itilâfın ayni zamanda asdan sık sık bombardıman edilmekte ol kerî bir ittifak mahiyetinde olduğu da duğundan buradaki hastaneyi tesis etmiş söyleniyor. Bura mehafili, Hicaz Krah olan Amerikalı doktor Hockmanın akı Ibnissüudla da böyle bir askerî ittifak betinden de korkulmaktadır. Bütün Har akdedileceğini ümid etmektedir. Birkaç ra, k^lt, İtalyanlann simHi nereye ta gündenberi görüşmelerine devam eden arruz edeceklerini düşünmekte ve çok Yemen murahhası Seyid Muhammed cndişeli günler geçirmektedir. İmparato bugün buradan hareket etmiştir. run bizzat tayyare ile Harrara gelmesi Şimaldeki İtalyan kuvvetleri, Ma ihtimali bile halkın bu endişesini teskin kalleden daha cenuba ileriliyebilmek i edememektedir. çin, gene yol yapmakla meşgul bulun Bu arada îtalyanlar Sasa Banehte maktadırlar. Evvelce yapılmış olan bu bazı küçük muhafaza kuvvetleri bırakayollar son yağmurlar dolayısile tama rak Daga Bura doğru ilerilemektedirier. men bozulmuş olduğundan, askerî nak îtalyanlar, araziyi, orduların geçebileceği liyat ancak develerle ve katırlarla yapılabir hale getirmek için günlerdenberi taybilmektedir. Musavva limanile Makalle yarelerle yangm bombalan atıp sık çacephesi arasındaki mesafe aşağı yukan lılıkları ve fundalıklan yakmaktadırlar. 200 milden fazladır. İtalyanların yeni italyanların, Ingiliz Somalisi hudud den ileri harekete geçtikleri zaman bu larına istinad eden sağ cenahlanndan da mesafe bittabi daha da uzayacaktır. ileri harekete geçtikleri bildiriliyor. Ge Gittikçe artan bu müşkülü halletmek neral Grazianinin kuvvetleri, Habeşista için, bazı îtalyan mühendisleri Danakil nm en hayatî noktalarına doğru ilerile dikçe, Habeş harbinin merkezi sıkleti de çÖlile deniz arasında bir kanal açılmasını şimal cephesinden, cenub cephesine ınti ileri sürmektedirler. Filvaki bu çölün birçok aksamı denizin sathmdan aşağıda olkal etmiş oluyor. duğu icin, buralann deniz suyile dolmaŞimalde, Ras Kassanın kuvvetleri Makallenin birkaç mil cenubunda bu sı ve denizin Makallenin 55 mil kadar lunmaktadır. İtalyanlann ileri hareketi yakmına getirilmesi kabildir. Bugün Adisababadan Dessiyeye iki ne karşı koymamış veya koyamamış olması, hatta küçük italyan piştarlarına bin katır yükü cepane sevk<*dilmiştir. Şehücum etmemiş olması, Ras Seyyumla hir yeni gelen Deccazma Igezunun or aralannda çıkan bir anlaşamamazlığa at dularile dolmuştur. fedilmektedir. Bu anlaşamamazlık kıs men italyanların, iki Habeş ordusunu Yeni zeytinyağı satışı biribrinden ayıran Tokule sırtlannı işgal 935 yılı zeytinyağı mahsulü 3 1 3 2 etmelerinden ve kısmen de iki Habeş kukuruştan satışa çıkmıştır. Eski mallardan mandanı arasındaki şiddetli rekabetten doğmaktadır. Zaten son zamanlarda or 34 kuruşa kadar siparişler verilmiştir. fcephelerinden İtalyanlann mütemadiyen ilerilemekte olmalanna rağmen, Habeş resmî mehafili, harb vaziyeti hakkın ida büyük bir ketumiyet muhafaza et mektedir. Hatta beş gündenberi burada resmî tebliğ neşredilmemiştir. Habeş memurları daha ileri giderek Makalle ve Gorahaideki vaziyet hakkında hiçbir malumatlan olmadığını söylemektedirler. Buna rağmen, cenub cephesinde ce reyan eden muharebelere dair Harrar tarikile bazı tafsilât gelmektedir. Bu malumata göre İtalyanlar tayyarelerle ve tanklarla Gorahaiye hücum etmişler ve sıkı bir muharebeden sonra burasını zaptetmişlerdir. Hatta o sırada şehirdeki kalenin bürçlerindch birine yerleştirılen tayyare topunu kullanmakta olan ku mandan Gerasmaç Afevork ayağmdan yaralanmış ve ferdası gün de bu yara nın tesirile ölmüştür. Habeşlerin bu muharebelerdeki zayiatı 12 ölü ve 70 yaralıdan ibarettir. îtalyanlar da dahil ©Iduğu halde bü yük Habeş kuvvetlerinin nerede bulun duğunu kimse bilmemektedir. Makalle den cenuba doğru sarkan îtalyan piştarlan, önlerinde kimseye tesadüf etmemişlerdir. Habeşlerin iki ordu arasında büyük bir boşluk bırakmak istedikleri zannedilmekte, fakat, maksadlarının ne olabileceği bir türlü anlaşılmamaktadır. POL/STE TRAMVAYDAN DÜŞEREK YARA,ANDI Evvelki akşam saat 19 da >ayısı daha belli olmıyan bir tramvay, Tophanede eski sanayi mektebi önüru den geçerken 50 yaşlarında Halil adında bir adam birdenbire tramvaydan ; düşmüş ve tehlikeli bir surette yaalanmıştır. Yaralı bir müddet o halde kaldıktan sonra caddeden geçen yolcular polise sokakta bir adamın kanlar «Bugün elimizdeki üretilmiş güneysel nin eskiliği on bin seneye varmaktadir. Sümerlerin ülkesi doğumdan önce el .çinde yattığını haber vermişler, bunun yemişlerden hemen hepsinin kökeninin Konyaya buğday memleketi deriz. (menşeinin) batı Asyada bir yer olduğu lerinden çıkmış ve Akada bağlanmış, da üzerine Halil Cerrahpaşa hastanesine Buna rağmen neredeyse bu açgözlü mu anlaşılıyor. İncir, badem, fındık, ceviz, ha sonra 2050 de birinci Babil devletıle kaldırılmıştır. Polis tramvayı aramakrabahacılar ve fırsat kollayıcılar karşısınkaysı, şeftali, zeytin, Asya üzümleri, bütün olarak Samîlerin hükmüne geç ;adır. da kıtlığa uğnyacaktık. ÇALARKEN YAKALANDI Da hurma, erik gibi her çeşid ürünlerin, As miştir. Şurası belli ki bugün asıl çiftçi olan yanın şimdiye kadar bilmediğimiz bir 'id admda sabıkalı bir yankesici, dün Dr. ŞÜKRÜ ŞENOZAN koylünün elinde satılık bir kilo bile buğ ülkesinde çok yüksek derecede antılmış Karaköyde tramvay içinde Koçonun (1) The fig. VVasington (Gov Pr. Off) day yoktur. Onun için bu gayritabiî yük olduklarını öğreniyoruz.» :ebinden cüzdamnı çalarken yakalan 1901 Gustav Eisen. selişten istifade eden tarla sahibleri ve mıştır. «Bu kadar çok çeşid yemişlerin böyle sapan fedakârlan olmadı. Yazık ki en yüksek yeğritme (ıslah) getirilmesi çok esÜMVERSİTEDE KOLLARINI MAKİNEYE KAPTI sıkıntılı çağda çiftçiye elini uzatarak yok ki tarihlerde pek yüce bir medeniyet varRAN İŞÇİLLl Kasımpaşada, iskele pahasına giden buğdayını değer fiate a lığını gösterir. Öyle bir medeniyet ki Yu Ankaraya çağırılan doçentler :ivarındaki odun deposunda bekçi Calan ve silolara yerleştiren Ziraat Ban nan Cumhurluğu ile Roma medeniyetleri Istanbul Üniversitesi Edebiyat fakül 'er, dün bıçkı makinesinde odun keserkası da bu yükseliş sırasında ambarlann bunun yanında pek yeni kalırlar. Arkeo tesi felsefe doçentlerinden Hilmi Ziya ken elini makineye kaptırmış ve agır daki mahsulü satışa çıkararak kazanma loji bilgilerinin en son açmlarına göre on ve Ziyaettin Fahri Bakanlık tarafından iurette yaralanmıştır. Yaralı Beyoğlu mıştır. Doçentler hastanesine kaldırılmıştır. bin sene önce batı Asyada Dicle ve Fı Ankaraya çağınlmışlardır. Ziraat Bankası, silolannda bulunan rat aralannda böyle bir medeniyetin Kültür Bakanlığı emrinde bir müddet Ankara caddesinde 36 sayılı TaÜb matbaasmda ustabaşı Hüsnü, büyfck buğdayı azamî dört buçuk kunış üzerin varhğına inanıyoruz; arkeologlar başka çalışmak üzere Ankaraya gitmişlerdir. jyakinede çalışırken dalgmlıkla kolunu den satın almıştı. Eğer bu fırsatta bu si hiçbir yerde bundan eski ve dikkate de Dil yoklamaları makineye kaptırmış ve ağır surette yaloların ağzını açarak buğday ve arpasını ğerli medeniyet eserlerine raslamamışlarUniversite yabancı diller mektebinde satışa çıkarmış olsaydı yarı yarıya ka dır. «En güzel yemişlerimiz, bitkilerimiz dil bilenler için dün bir muafiyet yokla ralanmıştır. Yaralı Cerrahpaşa hasta nesine kaldırılmıştır. zanacak ve bittabi gelecek yıl için çiftçi (nebatlarımız) tahıllar (hububat) ve ması yapıldığını yazmıstık. BİR SABIKALI YAKALANDI ye daha geniş yardım imkânlanm hazır evcil hayvanlarımızm türlü çeşidlerinden Kalabalıktan dolayı bu yoklamaya gilamış bulunacaktı. birçoklarının ban Asya çıkağından gel remiyen diğer talebeler başka bir gün Evvelki akşam geceyarısından sonra Topraklarımız üstünden gelip geçen diklerini işaret ederek bugün bütün ılı imtihan edileceklerdir. Yazılı olarak ya Beyoğlunda bir adamın şüpheli bir halde gezmekte olduğu görülerek zabıtaca fırtına, ekonomik durumumuz üstünde de man (mutedil) bölgelerdeki insanların pılmakta olan bu yoklamalarda kaza böylece esip geçti. Gereken tedbirler i muhtac oldukları birçok evcil bitkiler ve nanlar yabancı dil kurslarından muaf yakalanmış; üzeri arandığı zaman bir çin ilk günlerde uyanık bulunulmaması hayvan ürünlerimizin ilk bulmanlarını es olabilmeleri için bir de sözlü yoklamaya maymuncuk bulunmuştur. Bu adamın sabıkalılardan Arnavud Şükrü olduğu. halkın epeyce zarara uğramasına sebeb ki Nipur (Nifer) medeniyetinde arama almacaklardır. anlaşılarak Müddeiumumiliğe gönde . mız çok görülmez ve yanlış bir şey ol olduysa da daha çok zararlara uğramaDiğer taraftan yeni gelen bir emre rilmiştir. dan kurtulmuş olmaklığımıza sevinmek maz.» göre A, B ve C kurlannda okuyan ta HAMALI YARALADI Köprü üsIncirin yeryüzünde nasıl yayıldığıns lebelerden isteyenler şubatta yapılacak teyiz. tünden arkasında bir sandıkla giden sonuna kadar incelemeden önce Güstav olan kış yoklamasına almacaklardır. Kı, F. KOCA Ayzenin bildirdiği on bin senelik me yoklamasmda kazanan talebeler şubattan hamal Nazıma, şoför Mustafanın ida ADLIYEDE deniyetin Türklerin bayındırcı atalan sonra hazirana kadar yabancı kurların resindeki 2465 sayılı otomobil çarparak ağırca yaralamıştır. Şoför yakalanmışolan Sümerlerin eseri olduğunu düşün devam etmekten muaf hıtulacaklardır. tır. Kasab Saminin muhakemesi memiz lâzımdır. Birçok tarihlerde Sürner Pamuk fiatleri yükseliyor BİR İHTİYARA ÇARPTI Vatrran Bundan bir müddet evvel Pendikte medeniyetinin eskiliği dört beş bin sene Mehmedin idaresindeki 169 sayılı Or bağırsakçı Hacı Osmanı öldürmekle suç olmak üzere yazılıdır. îzmirin Menemen Son günlerde Almanya ve Italyadan lu kasab Saminin muhakemesine dün A köylerinde araştırmalar yapan Alman Türk pamuklanna karşı taleb çok fazla taköy Aksaray tramvayı, Aksarayda ğırceza mahkemesinde devam edilerek bilginlerinden bir arkeoloğa Sümer me dır. Bazı firmalann büyük siparişler ver Mehmedpaşa caddesinden giderken Kasuçlunun müdafaası yapılmıştır. Evvelki deniyetinin ince araştırmalara bağlı olan dikleri söylenmektedir. Izmirden gelen ralâmbo adında bir ihtiyara çarpmış celsede iddia makamı ceza istemişti. O yaşını sormuştum. îngilizlerin son araş malumata göre pamuk üzerinde hararetl ve zavallıyı yaralamıştır. Yaralı Cernümüzdeki hafta mahkemenin karan bil tırmalanna göre altı bin senelik kesin alivre satışlar yapılmaktadır. Fiatler 44 rahpaşa hastanesine kaldırümış, vatman yakalanmıştır. dirilecektir. belgeler elde edilmiş olduğunu söylemiştir, kuruşa kadar çıkmıştır. kere sık sık nefes aldıktan sonra: Ben içkisiz yaşıyamam, diyor... Yoksa siz de biraz içtiniz mi?... Bu kadar cesur cesur göğsünüzü sıfırdan a şağı on beşe karşı açmak için epey iç miş olmalısınız... ' Hayır... Içmediniz mi?.. Eğer derdiniz varsa muhakkak içiniz... Muhakkak içiniz... Unutmak lâzım... Unutmamak neye yar^or... Unutmamak neye yaradı, bugüne kadar?... Neye yaradı.. Çirkin bir kahkaha ile gülüyor: Gizi anaya inanmız.. Ben herşeyi içerek unuttum... Herşeyi... Geliniz... Sizinle beraber içelim... Olur mu?... Bırakmız beni... Seza sert derili şişman ellerden elini şiddetle çekiyor: Benden korkuyor musunuz... Benden iğrendıniz mi?.. Hayır... Size iyilik yaümak istedim... Size şifadan bahsettim.. Şifadan.. İçki neye iyidir?... Hangi icki benim içimdeki cehennemi söndürür... Han?i irki... Git kadın... Git beni valnız bırak... Ben yalnız kalmak istiyo rum. Unutmak. Sana unutamam diyorum. NasJ unuturum. Onu nasıl unururum... Birinci kadehte unutamazsınız.. * Ben de birinci kadehte unutamam... I kinci kadehte acınızı daha kuvvetli duyarsınız. Ben ikincide ağlamağa başla * nm... Üçüacü dördüncü kadehte... Git yanımdan... İhtiyar kadın ona daha sokuluyor. Sıcak ve alkol kokulu nefesi Sezanın yüzünü yalıyor: Mademki kendiniz içmek istemı yorsunuz ne olur... Bana bir iki mark versenize... Ben gidip içeyim... Param yok... Bu «ece çıldıracağım. Seza elini paltosunun cebine sokuyor, eline gelen bir banknotu onun avucuna sıkıştınyor: Bırak beni... Bırak beni git. Ve onun gıtmesini beklemeden ker J 'sî daha ışıklı görünen sokaklara doğru koşuyor... Bir bann camekânına konulmus. iri bir konyak şişesine sabit gözlerle bakı yor... Içeriden dışarıya bir caz sesi geliyor... HİÇ Edebî Roman: 49 Beyni, bütün parlaklığını, bütün şuurunu kazanmış olan beyni bir an uyuş mamalı mı?.. Oda nekadar dar, ne boğucu bu o idanın havası. Elbisesinin üzerine orada <luran paltosunu alıyor. Merdivenlerden înerken nazan dikkati celbetmemek için başına bir de şapka giyiyor. Ve oda kapısını yandaki odada uyuyan hastabakıcıya duyurmamak için gayet yavaş açarak dışan fırlıyor. Merdivenlerden hızlı hızlı iniyor. Holdaki tektük insanlar onu görmüyor bile. Şimdi büyük bir meydanda. ' Karşıdaki büyük bir evin üstünde i şıklı ilânlar biribirini kovahyor. îleride bir saat sabahm bir buçuğunu gösteri yor. Büyük sehrin caddesi gündüz ^ibi Jcalabahk... Seza bu kalabalık cadde den hızlı adımlarla yürüyor. Camekân lan ışıklı dükkânlardan kaldmmlara parlak bir sel dökülüyor. Otomobiller şıldıyan bir siyah su akıyor. Spreenin rünün yanındaki kanapede donmuş ol bir kanalı... Ve kenara çekilmiş bir seb duğunu söylediler... Halbuki ben... ben hiç soğuk duymuyorum... ze kayığı duruyor. Buraya nereden geldi?. Hiç bilmiyor. Başını arkasına döndürüyor. Kana Boş gözlerle etrafına bakmıyor. Birden lın simsiyah sulanna dikkatli, dikkatli bakıyor: Yazan: Suad Derviş arkasında ince bir ses işitiyor: Üşümüyor musunuz kızım?.. Sizin de bu soğuk havada buraya hâlâ birer dizi halinde sağdan soldan aBaşını arkasına döndürüyor. Yüzü gelip hava almanız için bir derdiniz olkıyorlar. Işıklı seyrüsefer tertibab kır malı?.. ne kuvyetli bir içki kokusu çarpıyor: mızı yeşil gözlerini sokaklann ortasında Üşümüyor musunuz?.. İçini çekiyor ve gene kendisi: kırpıştırıyorlar. Derdsiz adam var mıdır ki, diye Almancayı pek garib telâffuz eden Nereye gidecek?.. Hiçbir gayesi, hiçve teklifsizce yanına yaklaşan bu ka devam ediyor. Eh söyleyiniz bakayım... bir hedefi yok... Kendi kendinden kaçdın, kocaman siyah bir palto giyiyor. derd söylemekle geçer... Ne derdiniz mak utiyor. Başı açık. Saçlannın beyaz olduğu u var?.. Gönül derdi mi? İleride kenarda ayaklannı asfalta çar zakta yanan lâmbanın az ışığında tahSeza öyle garib bir his içerisinde ki pa çarpa ısıtmağa uğraşan bir sokak ka min edilebiliyor. bu münasebetsiz ve sarhoş kadını azar dını seyyar sucukçudan aldığı sıcak suSeza boş gözlerle ona bakıyor. Şiş lamağı akıl etmiyor. Kiminle konuştuğucuğu kâğıd tabağm içindeki hardala ba man ihtiyar kadın yorgunmuş gibi onun nun farkında olmadan cevab veriyor: tırarak yerken ona merhametli gözlerle karşısındaki demir parmaklıklara daya Hayır... bakıyor, bütün bu kalabalık içinde tek nıyor ve Sezaya: Parasızlık mı?... Sizin yaşınızda başına sokaklarda yürüyen saçı başı darparasızlıktan korkulmaz yavrum... Si Paltonuzun önünü kapasanız, dimadağınık ve şapkasının önünü yana gıyzin yaşınızda insan parasızlığa omuz süyor. miş acayib kadının ıstırabım anlıyan göz ker geçer. Fakat benim yaşımda para Seza birşey söylemiş olmak için: şu bir çift göz oluyor. Üşümüyorum, diye, cevab veri sızlık belâdır... Para olmayınca.. kö şedeki meyhaneci içki vermiyor. KöşedeSeza işmdi nerede?.. yor. ki meyhaneci kredi yapmayınca işte a Az lâmbalı adeta karanlık bir sokak İhtiyar kadın eksik ön dişlerini gös • zab başlıyor... Azab... ta bir ağac gövdesine dayanmış duruyor tere göstere gülüyor: Hınltılı bir öksürük göğsünü tırmahPaltosunun önü açılmış, şapkasım eline Ben de üşümüyorum amma... de almış, önünde içinde sokağın lâmbalan min orada işsiz ve evsiz bir kadının köp yor... Bir müddet öksürdükten ve birkaç *** (Arkan var)