*7 May» 1935 YARINKİ HARB NASIL BAŞLIYACAK? Ültimatom y erine hava baskını Üç dört yüz tayyareden mürekkeb hava donanmaları bir geceyarısı ansızın memlekete baskın yaparak yakacak, yıkacak, parçalıyacak ve zehirüyecektîr Yazan t Abidin Daver Aşağıda okuyacağınız yazıyı Matbuat Almanağının 1935 yılı sayısmda bastırmıştım. Başbakamn Türkiyenin bir hava tehlikesine maruz bulunduğunu söylemesi üzerine bu yazıyı Cumhuriyete aynen ahyorum. Hava baskınma uğradığını tasvir ettiğim şehri, hangi şehirde oturuyorsamz orası diye alabilirsiniz. Aziz okuyucu, eğer bu yazt sende bir korku uyandmr ve tüylerini ürpertirse Başbakamn teklif eltiği «hava tehlike~ sini bilenler» heyetine gir ve hava tehlikesine karşı sigortanı ver. Bu güzel mehtab gecesinde, şehir nurjan bir örtüye sarınmış uyuyordu. Gece yansından iki saat sonra, artık büyük şehirleri bekliyenler müstesna olmak üzere,, herkes uykuya dalmıştı. Birdenbire • zaklardan doğru gelen bir uğultu işıtilmeğe başladı. Uyanık olanlar, gecenin Sokaklar, evler, binbir ıstırab içinde kıvsessizliği içinde gittikçe artan bu uğultuyu ranan yaralılar ve zehirlenenlerle dolu merakla dinlemeğe başladılar. Sonra: idi. Yatı mekteblerinde çocuklar, yatak Tayyareler, dedıler; menavra ya larında kıvranıyor, hastanelerde hastalar pıyorlar! birer birer ölüyordu. Uykudakiler hiçbir ?ey duymuyorlarŞehrin hava müdafaa toplan, şimdi, dı. artık bütün kuvvetlerile tayyarelere ateş Blraz sonra motör sesleri büsbütün art ediyorlardı. Baskının ilk şaşkınlığım attnış gecenin bütün sessizliğini doldumyor latmış olan kıtaat maskelerini takarak du. yangınlan söndürmeğe, zehirli gazlerle Artık uykulan hafif olanlar bile gü mücadele etmeğe, yaralı ve zehirlenmiş rültülerden uyanmışlardı. Bazılan pen halkı toplamağa çıkmışlardı. cerelere koşup gbkyüzüne bakıyorlar, Evlerinde mahzenleri olan halk, bugürültüleri havayı yırtan bu gece kuşralara kaçmıştı. Mahzenleri olmıyanlar lannı görmek istiyorlardı. da pencerelerini sımsıkı kapamış, teneffüs Birdenbire şiddetli bir infilak sesi bütün ettikleri havayı koklıyarak korku ve tecamlan zangırdattı. Daha bunun kulaklâş içinde beJcleşiyorlardı. lardaki aksi geçmemişti ki bir ikinci, bir Baikın yapan tayyareler son bombaüçüncü, bir dördüncü... infilak daha gürledi. Uyuyan şehir, korku ve heyecan larını da atarak kaçmağa çalışıyorlar, içinde uyanmış, pencerelere koşmuştu. hava müdafaa toplarmın gittikçe hızı arŞimdi, sayısız infilaklar birbirine kanşa tan ateşile bazılan bir meşale gibi yanarak devam ediyor, mütevali gökgürültü rak şehrin üstüne düşüyorlardı. Buralarda zalimlerle mazlumlar yanyana kömür lerini andıran bir velvele ile titriyen, zankesilmiş yatıyorlardı. Biraz sonra havada gırdıyan, sarsılan şehrin muhtelif semtyeni bir kıyamet koptu. Memleketin avlerinde, yer yer kızıl yangınlar yükselicı tayyareleri baskın yapan düşman bomyordu. bardıman tayyarelerine hücum etmişlerdi. Caddelerden yıldınm süratile geren Bunlara refakat eden avcı tayyarelerile itfaiye arabalarınm çan sesleri, polis düaralarında müthiş bir mücadele baslamışdükleri, yangınlarm çıktığı mahallelerde tı. Dığer taraftan düşenler, yananlar çokkopan ölüm feryadları, yukandan ge'"tu. Yırtıcı kuşlar arasındaki çarpışmala«belâyı asumanî» ye aşağıdan yükselen ra benziyen bu hava muharebesi de bir mazlumane bir mukabele oluyordu. müddet sürdü. Aşağıdan yukandan muTayyareler bomba yağdırmakta de kabeleye maruz kalan bombardıman fivam ediyorlardı. On dakika içinde, ko loları, avcı tayyareleri tarafmdan takib ca şehirde bir veya birkaç yangın çık edile edile uzaklaştılar ve üssülharekelemıyan mahalle kalmamıştı. Şimdi artık rine döndüler. aşağıdan yukarıya yapılan mukabele •*• yalnız yataklarında hain bir baskına uğSabah olurken hafif bir rüzgâr çıknyan yaraîılann ferydlanndan, can çemış, şehrin içindeki zehirli gazleri sürüp kişenlerin hırıltısından, çocuk ve kadmgötürmüştü. Fakat bu rüzgâr yangınları lann ağlasma ve bağnşmalarından ibaret körüklüyordu. Zabıta memurları, zehirli değildi. Hava müdafaa toplan da birer gaz tehlikesinin geçtiğini halka haber verikişer ateşe başlamışlardı. Projektörler diler ve herkesi yangınları söndürmeğe yanıyor ve bembeyaz bir kol gibi uzanaçalışan kıtaata yardıma çağırdılar. Sıhhirak gökleri araştınyordu. ye teşkilâtı, yaralılan, zehirlileri topluBiraz sonra bomba yağmuru kesildi; yor. Halk ıstırab ve yeis içinde: fakat tayyarelerin motörleri hâlâ kuv Ne oluyoruz? vetle işitiliyordu; hava müdafaa kuvvet Bu tayyareler kimindi? lerinin ışıldakları çok yükseklerde bun Hangi kahbe düşmanın hücumuna lann bazılarmı yakalamış aydınlatıyor, etraflarında mermilerin patladığı görülü uğradık. Diye birbirlerine soruyordu. yordu. Şehirde bulunan beyannameler, halŞehirde herkes sokaklarda koşusuyordu. Kimisi yanan mahallelerdeki akraba kın bu slıallerine cevab verdi. Baskın yave dostlanna yardıma gidiyor, kimisi pan tayyareler, yalnız bomba ve zehirli bombalann ateş ve kan içinde bıraktıklan gaz gibi maddi silâhlarla şehir halkının bu mahallelerden çılgın bir telâşla kaçı canına ve malına kasdetmekle kalmamış, maneviyatı zehirlemek için beyannameler yordu . Sokaklarda ve pencerelerde bulunan de atmışlardı. lar ekşi bir koku duymağa baslamışlardı. Bunu evvelâ barut kokusu ve yangın dumanı sandılar. Fakat bu kokuyu burnu alanlar biraz sonra, boğazlâ'rının yandığını, gözlerinin yaşardığını, ciğerlerinin daraldığmı, nefeslerini tıkandığını hissettiler. Zehirli gaz! Sözü, bütün şehri dolaştı. Akabinde bir panik basladı. Şimdi artık herkes başını sokacak bir delik arayordu. Gaz maskesi olan mahdud kimseler hemen bunlan başlarına geçirdiler; fakat onlannda vücudleri yer yer kasınıyor, yanı yordu. Sanki kızgın yağla haslanmış gibiydiler. Hardallı gazler elbiselerden nüfuz ediyor, vücudleri yakıyordu. Bu beyannamelerde (...) devletinin (...) devleti payitahtma yapılan bu tayyare hücumile ona filen harb ilân etMği, memleket halkının isyan edip kendi hükumetini sulh talebine icbar etmedıkce bu hava hücumlannın hergün birkaç defa tekerrür edeceği ve ölümden kurtulmanm yegâne çaresi (...) devletinin pek insaniyetkârane ve milletlerin hukukuna uygun olan sulh şartlarının kabulü olduğu yazılı idi. 600 Türk işcisi iş bekliyor Dün iki şikâyet mektubu aldık. Bunlardan birisi 600 Türk hamur> kâr ve pişiricileri namına, diğeri de Türk tablakârlarmdan Şükrü imza siledır. Bu mektublarda ezcümle deniliyor ki: cKüçük san'atler kanunu mucibince burada iş göremiyecek olanlara verilen mühlet bittiği halde bugun şehrimizdeki birçok fınnlarda Bulgar, Yunan, Yugoslav tebaası hamurkâr ve pişiriciler çalışmakta, Beyoğlu Yenişehirde, Dolabderede, Cağaloğlunda ve daha birçok fırınlarda da ecnebi tablakârlar iş görmektedir. Bugün 600 Türk hamurkâr ve pişirici işsizdir. Bunlar kahve köşelerinde aç beklemektedir. Ecnebi tebaası olan bu işçiler, herhangi bir araştırmada saklanmakta, meydana çıkanlmamaktadır. Bu hususta alâkadar makamlarm nazan dikkatini celbet Karstaki zelzelenin yaptığı feci tahribat 7elzelede harab olan Ekrek kSyünan feci aJnbeti Bir tenede cevabı bir if verilmiyen donanmaları bir geceyarısı ansızın hasım memlekete baskın yapacak, yakacak, zehirliyecek, parçalıyacak, öldürecek; demiryollannı, köpralerini, limanlarını, istasyonlarını, ticarct vapurlarım tahrib edecek; fabrikalannı uçuracak; ekinlerini, ormanlarını yakacak; müstahkem mevkilerini, kara, denir ve hava kuvvetlerine aid tesisatı, üssüiıarekeleri bombalıyacak; hulâsa, hücum ettiği memleket ve milletin maddî ve manevî kuvvetlerini kıracak, onun seferberhk yapmasına ve mukabele etmesine meydan vermiyecektir. Hava kuvvetlerile bu tahribatı yaparken kara ve deniz k'^vetlerile de hemen o gün taarruza gececektir. Daha evvel gizlice seferber edilmiş olan düşman ordusu bombardıman fılolan geçer geçmez, hudud boyunu karadan ağırtoplar, havadan zehirli bombalarla bombardıman edecek, tanklaıs zehirli otomobiller, zehirlr trenlerle baskm yaparak hudud muhafızlarını ezerek ve arkadan süvarileri, bisrkletli bölükleri ve kamyonlarla taşıdığı riyadesile memleketi istilâya başlıyacak, önüne çıkan kuvvetleri yıldınm süratile çiğniyertk ciddî bir mukavemete meydan bırakmadan ileri yıirüyüşe devam edecektir. Hava ve kara ordulan bu faaliyette iken donanma da denizlerin hakimiyetini ele geçirecek; deniz tayyareleri, denizaltı gemileri, seri muhriblerile hasım deniz kuvvetlerine baskın yapacak ve bu hafif kuvvetleri takıb eden zırhh filolarla kat'î neticeli hücum icrı edecektir. Hasım donanması bu suretle kısmen veya tamamen tahrib edildikten sonra, açık veya müstahkem limanlar havadan ve denizden bombardıman edılecek, seri kruvazörler denizleri dolaşarak hasmın nekadar ticaret gemisi varsa hepsini zaptedecek. bitaraf devletlerin ticaret gemilerini hasım limanlarına girmekten menedecektir; İngilterenin Almanyaya yaptığı gibi abluka ile aç bırakmak siyasetini takib edecek, memlekete bir dirhem buğday, bir şise süt bile girmesine müsaade etmiyecektir. Karsı taraf hakıkî bir baskına uğramıs ve gafil avlanmış olduğu için artık harbi kaybetmis demektir. Çünkü o, seferberhk ilân edip te mitevali hava hücumlarile perisan olan kuvvetlerini toplayıncıya ve mukabele edinciye kadar düşman, memlekette durmadan ilerliyerek en mühim sevkülceyş noktalarını ele geçirmis, iktısadî ve sınaî ınerkpzlerini tutmuş, limanları abluka etmiş, deniz ticaretini imha evlemis olaca's ve su içerken ansızın üstüne atıldığı zavallı bir gazali sımsıkı saran bir boğa yılanı ?ıbi biran içinde hasım memleketi ezerek bütün zinde kuvvetini kırmış bulunacaktır. Fatihte Altay mahallesinde Karadut sokeğında 9 numaralı evde oturan KıTım göçmenlerinden Ali Ragıb imzasile aldığımız bir mektubda deniliyor ki: «Ben Kırımda fennî meyva ve sebze bahçeleri işletir ve dünyanın her tarafına meyva ihrac ederdim. Kırımdan buraya geldıkten sonra burada da bu şekilde bir meyva ve sebze bahçesi yapmak istedim. fîükumete müracaat ederek toprak is tedim. Nihayet Kemerburğazda hükumete aid toprak olduğu anlaşıldı. Sarıyer kaymakamlığı vasıtasile Kemerburgaz nahiyesi müdürlüğüne havale edilen istidamıza, Kemerburgaz Nahiye Müdürü, bu arazinin sahıbi vardır, diye cevab verdi. EmİpH "•". .^ünde yaptığım tahkikat, bu arazinin hükumete aid olduğunu gösterdi ve keyfiyet Kemerburgaz Nahiye Müdurlüğüne bıldirüdi. Aradan bir seneden fazla vakit geçtiği halde Kemerburgaz Nahiye Müdiriyeti hâlâ bir cevab vermedi. Bu yüzderi işimız ortada kaldı. Alâkadar makamuı nazarı dikkatini celbetmenizi dılerım » Digor nahiyeri şo$en üıerindeki köprünün zelzeleden tonraki hal * . . Harab olan bir Merkez Mağaraeık koyü Kaçırılan gazeteci Jakobun hayatta olduğu anlaşıldı Isviçreli gazeteci Berthold Jacobun Almanlar tarafuıdan kaldırılıp götürülmesi, bütün dünyada gurültülü akislere sebeb olduğu halde, kocasının akıbetıni öğrenmek için birçok çarelere baş vuran karısı, her defasmda karşısında kapalı bir kapı bulmuştur. Kadıncağız, hergun gazeteleri eline aldığı zaman, kocasının idamı haberini okuyacağı korkusile, daimî bir azab içinde yaşamaktadır. Gazetecının nerede mahbus bulunduğu şimdiye kadar kat'î olarak anlaşılamamış, Alman makamları, bu hususta hep birbirine zıd cevablar vermiş, ve İsviçre, hakem mahkemesinin müdahalesıni ıstedıği zaman, gene Almanya Jacobun Berlinde Moabit hapisanesınde bulunduğunu bildirmişti. Jakobu hiç kimse ile de görüştürmüyorlardı. Nihayet gazetecinin kansı, kocasından bir haber alabilmek için, ıadelı taahhüdlü bir mektubla bir miktar para gondermek çaresini düşünmüştur. Ekrek koyü Harab olan Digor nahiyesi Hakikaten bir müddet sonra yeni bir hava donanmasının gelmekte olduğu düdükler çalmarak şehirde ilân edildi ve herkes basını sokacak bir yer aramağa başladı. Payitahtın hava müdafaasına memur bütün vesaiti harekete getirildi, Şehirde yangınlan söndürmeğe çalı fakat hücumu büsbütün menetmek kabil şan itfaiye efradmdan ancak gaz maskesi olmadı. Geceki facia gene tekerrür etti. olanlar ayakta durabiliyorlardı. Ötekiler *** bütün maskesiz halk gibi ya bir kaldınîste istikbalde harb böyle başlıyacakmın üstüne uzanmış kıvranıyor, yahud tır. Ilânı harb, notalar, ültimatomlarla da, müthiş bir korku içinde nereye gitti değil; tayyare bombalarile yapılacaktır. ğini bilmiyen halkla beraber kaçıjrordu. Üç, dört yüz tayyareden mürekkeb hava Parayı gönderdikten sonra, günlerce endışe içinde beklemiş ve nihayet, kocasının ımzasını taşıyan posta iade makbuzunu almıştır. Bu makbuzun üzerındeki posta damgaları, gazetecinin, Moabit hapısanesmde değıl, şehrin cenubu garbısinde Gestopo hapisanesinde bulunduğunu göstermektedir. Bu suretle gazeteci Jakobun hem hayatta olduğu öğrenilmiş, hem de nerede mahpus bulunduğu kat'î olarak anlaşümışGüzel gözlü ata icin nasıl belkemiğini tır. boğa yılanının halkalarına kaptırmamaktan baska kurtuluş caresi yoksa milletîer Çin Uluslar konseyinde icin de is'ıkbal harblerinde, mağlub ve azalık istiyor Derisan olmamak icin, gafil avlanmamak, Cenevre 26 (A.A.) Çin hükubaskma uğramamak ve muhtemel düşmanlan mukabelebılmisil korkusu içinde meti, Uluslar Kurumu meclisinin eylul toplantısında, konseye yeniden seçilecek bulundurmaktan baska çare voktur. üç azahktan birini almak arzusunu izhar Kısaca hulâsa edelim: Kuvvetli oletmiştir. mak, tetikte bulurcn?k. Çin hükumeti, bu isteğini haklı gösABİDİN DAVER termek üzere, Japonyanın çekildiği günFransada önemli bir toplantı denberi, Asya kıt'asındaki hükumetlerden konseyde hiçbir müme§sil bulunmaParis 26 (Tehizle) Cumhur reisi dığını ileri sürmektedir. M. Alber Löbröt bugün Kamutay başKonsey dağılmazdan evvel bu mükanı ile görüştü. 3u mülâkatta Başba racaati incelemiştir. kan M. Flanden ile Fınans, Mıllî Mü dafaa ve Bahriye Bakanları da bulun Uluslar Kurumu meclisi, Çinin bu istedular. ğine müsaid bulunmaktadır. G&lhayran kByu Zelzeleden çatlıyan arazi