a=! 13 Mayıs 1935 TELGRAF MABERLERİ italya ve Habeşistan (A.A.) Observer GÜN DE Nerdesin, ya mubarek?! olonyalı mahud mühendis Durikovski araştırmalanna de vam ededursun, albn denilen mübarek, sihirli madeni daha belki asırlarca, iptizale uğratmak imkânı olmı yacak. Hatta iptizale uğramasmdan vaz geçt'k... Alhnm gülen ve güldüren yüzünü, bu gidişle, büsbütün görmez olacağız. , Çoğumuz, onu unuttuk. Yaşı yirmiden aşağı olanlar da belki hiç bilmez ler. Yaşımızı, başımızı almış olan bizler, hiç olmazsa kıriz devrinden önce keriz devrine yetişmiş, yeleğimizin yan cebinde, bunlardan bir iki tanesini banndırmışbk... Bununla beraber, görüyorum ki, içimizde albnı iyiden iyiye unutmuş, ta nıyamaz olmuş kimseler var. Gazetelerde, arada sırada gözüme ilişiyor: Birtakım Markacı oğullan, şuna buna, parlahlmış hınc ve pirinc parçalannı alhn diye yutruruyorlar. Yazıklar olsun! Hiç, insan, gönlünde ülküleşmiş bir sevgiliyi bu kadar çabuk unutur aldanır mı? Bektaşi fıkarasının biri, vakb'le, bir gün Üsküdara geçmek üzere, köprüdeki vapur gişesinden bilet alıyormuş. Bu esnada, kalantor bir adam da ayni gi şeye sokulmuş ve biletçiye, bozdunnak için bir san lira uzatmış. Bektaşi, yeryüzünde bir tek sandığı bu lirayı görür görmez, üzerine deli gibi atılmış ve: Neredesin, ya mübarek? demiş. On yıl evvel, bir gözüktün, sonra da bir daha yüzünü gönnedim. Bu ka dar vefasızlık olur mu?. Biz de, şimdi bu Bektaşiye döndük, galiba. Gözlerimiz hasretten duman bağlamış, yaldızlı tenekeyi bile albn zannederek: Neredesin, ya mübarek). diye saldırryoruz. Ve bu ruhî haletimizi bilen hinoğullan da istifade ediyorlar. Hemen yüce Tann, cümlemizi kâ ğıd paraya da hasret düşmekten korusun! Ercümend Ekrtm TALU NASIL DOĞDU? Hattd Ziya UşakllgU İsticvab hâdisesinden sonra «Mekteb» risalesi kapandı. ya kapatıldı, yahud kendiliğinden kapandı, bunu iyice tahattur etmiyorum, pek iyi tahattur ettiğim birşey varsa o da hâdisenin bende makus bir tesir hasıl etmiş olmasıdır. Mantıkî bir muha keme ile düşünülönce artık bu geçirilen korkunun bende bir tenbih ve ikaz vazifesi yaparak eski karanma ricati davet edeceğine hükmolunmak lâzun gelirse de iptilâlann, ne mantıkî muhakemenin, ne de vukuattan gelen ırşadatın tesiratile iskât edilemiyece • ğine nazaran bunlann en müthişle • rinden biri olan yazmak itiyadımn da kolayca terkedilemiyeceğini bu vesile ile bir defa daha tecrübe etmiş ol dum, hatta makus bir netice hasıl oldu. Bir kere denize düşüp çıktıktan sonra artık kendisinde denize atıl mak cesaretini bulanlara mahsus bir alışkanlıkla yazmak vesilelerini arar oldum. Bu vesileyi bana Recaizade verdi: Ahmed Ihsanın risalesi zaten üç beş küçük hikâye ile istinas peyda edilmiş bir köşecikti, orada bir dost evinde gibiydim. Ahmed Ihsan genc yaşındanberi kârguzar faaliyetile akranı arasında temayüz etmişti; drayetinin ve faaliyetinin sahasını Ebussüud caddesinin dar matbaası saha • sına hapsedemezdi, matbaasım ha zinei hassa emlâkinden güzel ve büyük bir binaya nakletti, risalesine daha cazib bir kisve verdi. Mekteb refiklerine karşı vefakâr himayesini esirgemiyen ve mabeynin iffet ve haysiyet dairesinde kalrnış mümtaz erkânından sayüan Arif Bey dostu Ah med îhsanı vikaye ve himaye ederdi. Abdülhamidin garib ahlâkından biri de siyasetine alet ettiklerinin fıtrat fesadından istifade hatta bunu tenmiye ettiği gibi iffet ve haysiyete sa • dık kalanları da etrafından ayırma ması ve onları adeta bir hürmet hissile itimada mazhar etmesi idi. Arif Bey bunlardan biri olduğu için himayesi «Serveti Fünun» için bir nevi kazaya siper vazifesinl görmüştü, hatta bir aralık ve uzun bir zaman için tahsisatı hazinei hassadan verilmek üzere Fransadan Napier namında mahir bir hakkâk getirtilerek matbaa hiz • metine verilmesine o delâlet etmiş • ti. ^ •> Ü " IHFM o NALINA MIHINA NAİ NAJ Seyyahlar ün, Istanbula 1500 seyyah ge!di ve bu 1500 seyyah, birdenbire şehrin çehresini değiştirdi. Otomobil gidip gelmeleri gittikçe azalan Istanbul caddelerinde eski yeni yüzlerce taksinin dolaşfağı görüldü. Başta Abdullah oğlu Hikmet olmak üzere Beyoğlu lokantacılannın yüzleri güldü. Kartpostalcı dükkânlannda, postane gişelerinde, Istanbul habrası satan mağazalarda hayli hararetli sabşlar oldu. Hulâsa, 1500 seyyah îstanbula can, Istanbulun yüzüne kan getirdiler. Istanbula, haftada bir bu kadar seyyah gelse, şehirde nasıl bir canlıhk hasıl olacağını, 1500 seyyahın ziyareb bize ispat etti. îstanbulu seyyah şehri yapmanın ve bunun için çahşmanm nekadar doğru ve faydalı olduğunu bir daha gördük. Evet, îstanbul seyyah şehri olmalıdır. Fakat bu, öyle kolay bir iş değildir; bir şehre seyyah getirebilmek için mühim şartlara ihtiyacı vardır ki bunlann pek azı îstanbulda vardır; birçoğu yokrur. Meselâ, dün îstanbula gelen 1500 seyyah, vapurlannda değil de, şehrin otellerinde yatmak isteselerdi, onlann bir kısmını evlerimizde misafir ebnekten başka çare yoktu. Seyyah, bir şehre lâfla gelmez. Birçok şeyler arar, birçok şeyler ister. Avruoanın çok seyyah çeken şehirlerile rr/kayese edince tstanbulun zavallılığı meydana çıkar. Buraya ancak vapurda yatıp kalkmak ve bir gün kalmak üzere seyyah gelir. Buna da şükür diyebilirsek te bu kadarile iktifa edemeyiz. Istanbula seyyah getirmek için, onlann aradıklan, birçoğu büyük masraflara muhtac, şeyleri yapamıyoruz; çünkü paramız yok. Fakat Avruoanm büyük şehirlerine Istanbul icin reklâm broşürleri göndermek te milyonlara muhtac bir iş değildir. Almanyadaki son seyahatimiz esnasında her gittiğimiz otelde, seyyah celbi için yapılmış bir sürii broşür gördüm. Bunlann arasında hemen hemen her memleketin broşürleri var; yalnız bizimki yokhı. Berlinde Brezilyayı meteden ve Almanlan oraya seyshate teşvik eden broşürler olsun da Istanbuiun neden olmasın? Ingilizce, almanca, fransızca, italyanca, ispanyolca güzel bir şekilde basbnlacak broşürleri, reklâmlan, herkesin yaptığı gibi Avrupa otellerinde, Serkesin gözüne arzetmek için, milyonlara, ata, deveye lüzum yokrur. Hiç ilmazsa bunu yapalun. Habeş hükumeti İtalyan aleyhtarı suçluları salıvermiş, Yunkers tayyarelerinin mü • messili Habe«,*standa imiş Londra 12 gazetesi, Italyanm Habeşistana karşı güttüğü siyasa yüzünden gerek yabancı ülkelerde ve gerek îtalyada hüküm süren endişelerden bahsediyor. Roma 12 (A.A.) Habeş hükumeti, geçen ikinciteşrin ayında Gon * darda çıkan hâdiseden yana suçlu oIan yerlileri salıvermiştir. Bu hâdise sırasında, belediye DOÜS âmirile maiyeti Gondar Italya konsolosuna sataşmıslardır. O zaman, îtalyan hükumeti Habeşistandan tavizat elde etmiş, suçlulann da sorguya çekilmeleri kararlaşmışbr. Bunlann bu kez salıverilmeleri, Habeşistanm îtalyaya karşı fena istekler beslediğini ispat sayılıyor. Öteyandan, Yunkers markalı uçaklar satmağa çalışan binbaşı Şteffenin de Habeşistanda bulunduğu teyid ediliyor. Yeni barem Lâyiha Maliyed =n Başbakanlığa verildi Ankara 12 (Telefonla) Maliye Bakanlığının hazırladığı yeni ba rem lâyihası yann Başvekâlete verilecek ve birkaç gün içinde de Meclise gönderilecektir. Yeni lâyihanm hazırlanmasına sebeb şudur: Muhtelif bakanlıklar muhtelif se bebler ve zaruretlerle mevcud barem kanunu üzerinde tadilât yapıcı şekilde tedbirler almışlardır. Barem, maaşlann tadili demek olduğuna göre muhtelif bakanhklann aldıklan bu tedbirler muhtelif bakanlıkJardaki devlet memurlan maaşlan a rasındaki teadülü bilfiil bozmustur. Yeni lâyiha ile Maliye Bakanlığı bu teadülü temin edici tedbirler almışbr. Lâyiha bütçe müzakereleri sırasında M*cliste görüşükcektir. Yaş meyvalarımız Kavun ihracatına başTanacak Ankara 12 (Telefonla) Türkofis yaş meyva ihracı üzerinde mühiın kararlar almışbr. Önümüzdeki mev simde yaş üzümden başka kavunlan • mızın muhtelif dış piyasalara ihracı temin edilecektir. Kavunlanmız Almanya, Mısır, Fransa, îngiltere ve mer kezî Avrupadan istenmektedir. Bu meyvalann buralarda çok rağbet go receği geçen sene yapılan tecrübe «hraclanndan anlaşılmışbr. Atatürkle Romanya Kralı arasmda teatî olunan samimî telgraflar Ankara 12 (A.A.) Millî bayramlan münasebetile Reisicumhur Ata türkle Romanya Kralı arasında teati edüen telyazılan şunlardır: HaşjRetlu Romanya Kralı Karol Hazretlerine Bükreş Romanyanm mittî bayramı müna sebetile zatı haşmetanelerine en hararetli tebriklerimi ve şahsî saadet lerile dost Romanyanm refahı hak kındaki temennilerimi sunarım. Kamâl Atatürk Kamâl Atatürk ,, Ankara Gerek benim ve gerek memleke tim için bana iblâğ etmiş olduğunuz samimî temennilerden dolayı zatı devletlerine teşekkür ederim. Karol Resmî tatîller hakkındaki lâyiha Ankara 12 (Telefonla) Res mî tatiller kanun lâyihası bugünlerde Kamutaya verilecektir. Lâyiha müs taceliyet kaydile derhal müzakereye konacaktır. Ankaradaki Sovyet paraşüt mütehassısı taltif edildi Ankara 12 (A.A.) Kıvançla oğrendiğimize göre, Sovyetler Mer kezî Icra Komitesi, paraşütçülüğün ilerletilmesi yolunda yaptığı büyük yar dımlardan gece gündüz uçağın değişik uçuşlannda yaptığı hem normal ve hem büyük paraşüt atılışlannda çok kereler gösterdiği yiğitlikten ve yapbğı bir seri acun rökorlanndan dolayı, şimdi Türk kuşu kurumunda paraşütle atılış ve motörsüz uçak hocalığı yapan M. Anohiıü bir mektub ve değerli bir armağan]a kayramağı onaylamışbr. Yunanistanda Örfî idare yann kaldırılacak Atina hususî muhabirimizden Abna 12 (Hususî) örfî idare yann toplanacak Bakanlar heyeb'nde kararlaşbnldıktan sonra salı günü kaldınlacaktır. Yeni maliye teşkilâtı lâyihası Ankara 12 (Telefonla) Yeni Maliye teşkilât kanun lâyihası Meclis Bütçe encümeninde görüşülecektir. Maliye Bakanlığmdan aldığım tnalumata göre yeni teşkilâtın tedrici suret te tatbiki yoluna gidilecektir. Teşkilât, bütçe dolayısile Ankara, Istanbul ve Izmirde 1 hazirandan itibaren, diğer sekiz vilâyette kânunuevvelden itibaren, mütebaki vilâyetlerde de önümÜ7deki sene tatbik edilecektir. Istanbul limanı Ekonomi Bakanlığına bağlanıyor Ankara 12 (Telefonla) îstanbul limanınm Ekonomi Bakanlığına bağlanması düşünülmüştü. Maliye Bakanlığı da bu hususu esas itibarile muvafık görmüştür. Buna dair kanun lâyihası yak'nda hazırlanacakbr. Yeni deniz tayinleri Atina 12 (Hususî) Deniz kuvvetlerinin yüksek makamlannda ve kumanda heyetinde yapılan tebeddülât Deniz Bakanlığı tarafından neşredil miştir. Hafif filo kumandanhğına visamiral Sakellariu, Umum Erkânı harbiye Başkanlığına visamiral îkonomu, torpito muhripleri kumandanlığile beraber Specar muhribi süvariliğine miralay Me zeviris, tersane umum kumandanhğına miralay Yırvanidis, deniz mektebleri kumandanhğına miralay Hacıdimitriu, denizalb gemileri kumandanhğına mi* ralav Kuvadipos tayin edilmişlerdir. m Recaizade, Tevfik Fikretin «Serveti Fünun» risalesinde yazı riyasetini deruhde ettiğinden bahsederek oraya muntazaman yazı yazmağa beni davet edince buna derhal muvafakat ettim. Ahmed thsanın risalesi, Tevfik Fikretin refakati, hele yazı yazmak fırsatı öyle cazib şeylerdi ki tereddüde imkân yoktu; buna hemen müteakıben Cenab Şehabeddinin iştiraki de inzimam edince adeta beğenilen, se • vilen, beraber bulunmaktan vicdanî bir saadet duyulan dostlarla bir te nezzüh seyranına çıkıyormuşçasına ruhuma kanadlar takılmış zannettim. Istanbul muhitinin, resmî iş azabının boğucu havasından daha yüksek ne zih, saf bir nesim tabakasında emel • lerle dolu ciğerlerime taze bir hayat doluyor hazzmı duydum. îşte Edebiyatı Cedidenin doğuşu... Zannedilir ki bu doğumun bir hamil devresi vardır, değil öyle bir ih zari mukaddemesi. hatta doğduktan sonra ismi bile yoktu. Orada topla nanlar ve filiz vermeğe başlıyanlar bir tesadüf rüzgânnın uğrağma nasılsa serpilivermiş tohumlar idi ki gene tesadüfün lutfile taze usarelerini besliyebilecek bir avuc toprakta buluş muşlar, oracığa tutunuvererek etrafı ihata eden çalüardan mevcudiyetlerini koruyabilmişlerdi. Ah! O çalılar... «Serveti Fünun» da böyle bir toplanmanın ilk ema rini görünce adeta kendiliğinden ha sıl olan bir ittifakla onu boğmak için savlet ettiler. Bu üç kişinin üçüne de muhib olanlar yok gibiydi; ayrı ayıı hissederdik ki her birimize mülâyim olanlar, bizi birer birer almca hatta sevenler vardır, bunlar pek kendile rini duyurmazlardı, san'at âleminde muvafıkların zayıf sesi muhaliflerin yaygarası arasında sarahatle duyul maz, f akat biz bu muhteriz, bir mı rütı kabilinden müşevvik sadaları hayalen tefrit eder ve onunla cesare timizi beslerdik. Bu üç kişi ayn ayrı iken muhalefet te ayn ayn tecelli lerle vukua gelirdi, fakat onlar toplanınca muhalefet te toplanmış oldu. Sanki menfaat sahasında tabiatile ittifak etmiş muhtelif ordular bu üç kişinin etrafmda mütearrız bir muhasara ordusu teşkil etmiş oldu. Babıaliden başlıyarak bütün hükumet devairi mensublan alıştıkları edebiyattan başka bir yazı ile, kalem lerde kullanılan resmi lisana hiç b^nzemiyen bir üslubla meydana çıkma ğa çalışan bu genc, ve genc oldukları için içtinab edilmek lâzım gelen zümreye muhalifti; saray basiret ve te cessüs gözünü dikmiş duruyordu; oradan mülhem olan bütün anasır fırsata müterakkıb, ve ne zaman buradan bir külâh vesilesi zuhur edecek diye pusuda idi. Bütün medrese, tekke âlemi bu genc zümreyi sade fikir ve lisan an'anelerinin günahkârı değil ayni zamanda iman ve itikad zeminlerinde mülhidâne bir inkılâbm pişdan telâkki ediyordu; hele belâgat ve fesahat mütehassıslan bu hareketi lisanın inhidamına sebeb olacak bir zelzele başlangıcı nev'inden karşıhyordu. Muallim Naci vefat etmişti, lisanda o da bir müceddid sayılabilirken vefatm dan sonra bir başka dinin vazıı mertebesine çıkarılarak te'lîh edilen aazze gibi mutaassıb müridler bırakmıştı. Bu kadar muhalif anasır arasında muvafık olanlan nerede bulmak mümkündü? Batıl an'anelerden te cerrüd maksadile doğmuş bir terc<ldüd mezhebinin gizli mabedine ka ranlıkta sönük bir fenerle giden yeni salikleri gibi bunlar mekte^i Mülki yeden, Galatasaraydan yetişmiş, o ralarda yeni fikirlerle dolarak buyü müş, yahud garbden, başka bir feyiz nuru almış anasırdı ki nadir olduıtlan kadar muhterizdiler. Hüviyetle rini sakhyacak birer örtüye bürünerek, yüzlerini göstermiyecek birer nikab takarak yavaş yavaş iltihak edenler oldu. Hatta en ziyade ihtiraz va ziyetinde bulunmak lâzım gelen sa rayda «Serveti Fünun» en kavi un surlarını buldu. Aü Ekrem, A. Nadir; Ahmed Reşid, H. Nazım imzalarile bu muhatarata maruz zümreye geldiler, ve ona yeni bir kuvvet sermayesi ilâve ettiler. Süleyman Nazif Bursa mektubculuğundan saklı bir imza ile Süleyman Paşazade Sami, babasınm unvanını bir tehlike addederek ancak Süleyman Nesib ismile gelip bu yeni yolun kârvanma katıldılar. Daha ce sur olanlar vardı, bunlar daha genc diler, biperva ve gencliğe mahsus bir atılışla daha yaşlılann etrafını aldı lar, ilk harb sırasına yeni mezhebin imanile dolu göğüslerini gerdiler. Ahmed Şuayb, Hüseyin Suad, Hüseyin Siyret, hatta Celâl Sahir... Fakat herkesten ziyade, hatta ilk üç yaşlı dan daha büyük bir iman cesareti ve mahsul mebzuliyetile Hüseyin Cahid ve Mehmed Rauf vardı. Bir yandan zümre büyürken teh likeyi büyüyor görünce daha sıkı toplanmağa lüzum gören muhalefet on misli büyüyor, ve taarruz hattında daha müessir hücum silâhlan kullanmağa başlıyordu. Sarayın vehim hilkatinde de daha fazla bir gıdıklaıuş vardı. Edebiyatı Cedidenin ilk mazhariyeti böyle betbahtane idi; fakat neka • dar betbaht olursa olsun sarahaten garb temayülleri, oradan istifaza içm izharından çekinilmiyen akideleri, bütün gencliği yavaş yava§ cezbet meğe başlıyordu. Elbette bu bir muvaffakiyetti. Yeni edebî din gündengüne sahasının büyüdüğünü görmekle ilânı zafer edebilirdL Ve bu o kadar az bir zaman içinde oldu ki bunu ancak genclik fikrinin o zamana Kadar pek susamış olmasına ve bu serin pınarın kaynadığını görünce oraya koşmak için tereddüd etmemesine ham letmelidir. Yukanda kaydedüen isımler teaddüd ederken asd yazı yazan ların okuyucuları, onların sevicüeri çoğalıyordu. Faaliyette olanlar belki azdı, fakat onlara dost olmağa başlıyanlar günden güne artıyordu. Edebiyatı Cedide?.. Bu isim de nereden çıkmıştı. Bunu hiçbir zaman lâyıkile izah edemedim. Bu bir istıhzadan çıkmıştı. Edebiyatı Cedide, sonraları edebiyat tarihile iştigal eden lerin Tanzimat Edebiyatı dedikleri Şinasi ve Namık Kemal mektebinin unvanı idi, ve Recaizade ile Abdül Parti Kurultayının çalışmaları ve çahşhrılmaları {Baftnakaleden deoam) türün çok verimli ocaklan olan Hal* kevleri başlıbaşma ulusal bir yükseliş vasıtası sayılmakta yanlış yoktur. Biz bu evlerin kadınlanmıza da çahşma yeri olacaklan yannlan düşünerek onlann ülkeye ne büyük nur ve kuvvet getireceklerini şimdiden gözler kamaşbracak parlaklıklarile görmekteyiz. Ulusal Parb'nin 4 üncü Kurultayi kendi egemenilğini kendi ellerinde tutan ulusun siyasal ve soysal ilerleyiş lerini bize canlıhğile göstenniş bulunuyor. Vatansever yüreklere sevinc ve kıvanc veren bu görünüş karşısında basta Genel Kâbblikle Parti idare heyeti olmak üzere bu yolda geceli gündüzlü çalışmalanru esirgemiyen yurddaslara açıkça teşekkür etmek içindir ki biz de bu sabrlan yazmaktan kendimizi alamamış bulunuyoruz. YUNUS NAOİ hak Hâmidin yürüttükleri hareketi edebiyeye izafe edilmiştL Guya yeni • liğe bir kat'î had tayin edilebilirmis, artık o Edebiyatı Cedideden sonra başka bir teceddüd hareketine mesağ yokmuş gibi gene ondan inşiab eden, onun ancak tersim ettiği bir geniş yola korkusuzca dalan zümreye gü lünc bir unvan vermek istendi. Kimbilir hangi muhalif tarafından or taya «Yeni Edebiyatı Cedide» alayı fırlatıldı, ve artık bunu bütün muhalifler dillerine doladılar, Yeni Ede biyatı Cedide dediler, yere attılar, Yeni Edebiyatı Cedide dediler, kollanndan tutup kaldırdılar, gene attılar, ve bu atış kaldırış arasında yeni sıf atı kendiliğinden düştü, ortada bir Ede biyatı Cedide kaldı, bu unvanı onun bânileri addedilenler de kabul etti ler, ve öylece bütün varhğında zamanm gelecek yeniliklerine pek tabü bir tekâmül nazarile bakan Edebiyatı Cedide bu unvanla kısa ömrünü yaşadı. Yeni alınacak vapurlann evsafı Ankara 12 (Telefonla) De nizyollan işlebnesine verilen 10 mil yon lira tahsisatla yeni vapurlann alınacağı malumdur. Bu vapurlann ne gibi evsaf ve şartlan haiz olması icab ettiği alâkadarlarca tesbit ediliyor. Bu arada yeni alınacak vapurlann bilhassa yaş meyvalanmızın ihracma elve rişli fennî tertibah haiz olmalan ci heti de nazan dikkate alınmışbr. Türk Bulgar ticaret müzakeresi Ankara 12 (Telefonla) TürkBulgar ticaret müzakereleri devam ediyor. Bugün müddeti biten mukavele müzakere ncticelenmediğinden bir müddet daha uzalblacakbr. İnönü şehidlerinin h»tırası tebcil edildi Ankara istasyon binası "Ankara 12 (Telefonla) An karada yapılacak büyük istasyon binası inşaabna haziran ayından sonra başlanacakbr. Mid«a Barsok v» karaciğ«r rahatsızlıklanna AFYONKARAHİSAR MADEN SUYU V u ınnı o ır c aı # o n ınnıuıslbiikD@ tnönü abidesi önânde bir erkântharb zabitimiz nutuk söylerken Biledk (Hususî) Birinci ve İkinci tnönü Savaşı için dikilen abide Eskişehir, Bilecik, Bozöyük, Söğüd, Pazarcık, tnönünden gelen kurumlar, «porcular, mektebliler ve binlerce halk tarafından ziyaret edilmi§ ve çelenkler konulmuştur. Nutuklar söylenmiş ve Türk vatanını korumak için yiğitçe dövüşerek canlannı veren şehitlerimiz saygı ıle anılmış, Ulu Atatürk ve General Ismet înönüye bütün halk nygı ve zninnetlerini sunmu§lardır. HALİD ZlYA UŞAKLIGİL [• Bundan evvelki makale 11 mayıs tarihli sayımızdadır.