Gündelik PLÂNLI TÜRKİYE F. R. ATAY Bu betkemizde (makale) kullandı Ermiz — kolime karşılıkları şunlardır: Değişke: Tadil — Örtünlük: Müphe- miyet — Tecim: Ticaret — Tarım: Zi- taat — Dengey: Merkezi sıklet — Yo- ru: Tefsir — Savaş: Mücadele — Ber- kite: Müeyyide — Bozutçu: Müfsid — Asığlanmak: İstifade etmek — Ey- tillik: Hayırhahlık — Hoşgörülük: Müsamaha — Uyuşkanlık verlik — Yasav: İnzıbat — Yağınç — Suikasd — Aytışma: Münakaşa. İtilafper- Halk partisinin son - program değişkeleri üstünde fikir adamları- nt bir daha durdurmak isteriz. Çünkü bu programda, ne ekono- mi, ne kültür, ne de rejim bak- maından herkesin başka türlü hü- kümlerde bulunabileceği örtün- lükler kalmamıştır. Nasıl demok- rat, ne kadar halkçıyız? Nereye kadar devletçiyiz? Bütün bu ay- tışmalar, parti adamları için, ta- rihe karışıyor. Programın ruhu, — Türkiye'yi yüksek devlet kontrolü altında plânlaştırmaktır. Ne ekonomi, ne tecim, ne bayındırlık, ne tarım, ne de kültür işlerinden hiç biri, kontrol ve plânlaşma çerçevesi dı- şında kalmamıştır. Rejim için en sağlam dengey, devletçilik ve plânlaşma düsturun- da bulunmuştur. Daha düne ka- dar, parti içinde kalarak, en - sağ ve en - sola kadar kayabilen söy- lev ve yazılara sık sık rastlayor- duk. Şimdi bu kayışlar, artık, par- ti prensiplerini iazhlamağa çalı- şan birer yoru değil, parti pren- siplerine karşı gelen birer $ a v a $ sayılabilir. Eğer aynı kaypaklık iş mekanizması içinde olursa, bu- nun adımna da bozgunculuk adı verilmek lâzımdır. Plân, bu asrın son yıllarının ke- limesidir. Plân, devlet ve halk kuvvetlerini toplu çalıştırmak, u- lusal enerjiyi tam veriminde ve değerinde tutmak demektir. Bu- nun esaslı berkitesi ise, herkesi, bu sarsılmaz halk kararıma, inan- dırmak, bozutçuların ve şahsiğ politika güdenlerin, parti kuvvet- lerinin hiç birinden asığlanması- na meydan bırakmamaktır. Bizim kusurlarımızdan - biri, eycillik ve hoşgörürlükte, kendi hesabımızla parti hesabını biraz fazlaca karış- tırmaklığımızdır. Şahsiğ uyuşkan- lıkta istediğimiz kadar genişleye- biliriz. Parti her şeyin üstünde, sıkı ve sert bir yasav ister. Bu ise, gene her şeyin üstünde, prensiple- re inanmak, prensiplere bağlan- mak, prensipleri kavrayıp, onları her türlü yağınçlara karşı koru- makla sağlanabilir. —— Balkan Konseyinde B. Titülesko'nun diyevi Bükreş, 12 (A.A.) — Balkan antantı bakanları bugün saat 13, 30 da işlerini bitirmişlerdir. Bay Titülesko, gazetecilere şöyle de- miştir: “— Sıyasal konferansı tam bir anlaşma ile bitirdik.,, Yarın öğleden sonra bir bildiriğ verilecektir. Yarınki görüşmeler- de balkan antantınım ekonomik Şubelerinin başkanları en fazla Türkiye Kamutayı ikinci başkanı (Sonu 5 inci sayıfada) Adımız, andımızdır. Büyük Kurultay, Partisinin Hesaplarını Çok Beğendi. sak edilen Arbayter Saylır tıkları pis cez hapiste Dilek Komisyonunun Çalışmalarına Kurultay Üyelerinin Çoğunluğu Katılıyor ve Konuşmalar Çok Faydalı Oluyor Büyük Kurultayın dünkü toplantısındâ ali nan bir resim yurdun türlü dileklerinin könuşul- masına devam edilmektedir. Dün Bayındırlık Bakanı Bay Çetinka- ya ile bayındırlık dilekleri üzerin- de konuşulmuş ve komisyon baka- nın verdiği cevabları alkışlarla karşılamıştır. Öğleden sonra İç Bakanı Şükrü Kaya ile iç işleri ü- zerinde konuşulmuş, dokuz buçu- ğa kadar süren bu konuşmalarda iç işlerine aid genel dilekler ara- sında bakanın köylüye toprak ver- mek bahsi üzerindeki izahları al- kışlanmıştır. Komisyon gece saat on buçukta üçüncü — oturumunu yapmıştır. Pek kalabalık olan sa- londa kültür dilekleri konuşulmuş ve bu dileklerin görüşülmesi gece yarısından sonraya kadar sürmüş- tür. Parti, dünkü genel kurul hak: kında ve komisyonların çılwı_ıı- sı üzerinde şu bildiriği vermiştir: Bildiriğ “C. H. P. Büyük Kurultayı dün 15 de Asbaşkan Renda'nın baş- kanlığında toplanmış ve heı_ab ko- misyonunun daha önce daıılıla:ı raporu okunmuştur. Raporda bü- tün defterlerin ve harcama belge lerinin çok düzgün ve her harca- : Program komüsyonu rapor törü Ferid Celâl konuşurren — manın hesab tüzüğüne tam uygun bir şekilde yapıldığı, Genel Baş- kanlık divanınca kurulan kontrol kurulunun dört ayda bir hesab iş- lerini incelemiş oldukları, büdce dışında hiç bir harcama olmadığı, hesab işlerinde görülen düzgünlü- ğün övüme değer olduğu söylen- dikten sonra partinin parasının derin bir kıskançlıkla ancak haki- kiğ ve zorağ ihtiyaçlara harcan aüf Ve İSE yül ponümeder gelecek ye la önemli denecek kadar bir para artırılmış ve bu sonucun, partimi- zin her alanda olduğu gibi, para işlerinde de ergeni ve düzenini göstermiş olduğu yazılıyor. Rapor okunduktan sonra raportör Damar Arıkoğla kürsüye gelerek her ba- kemdan düzgün olan hesablar hakkında genel kurulun istiyece- ği izahlara karşılık vermeğe hazır olduğunu söylemiştir. Genel kurul raporu oybirliği ile kabul etmiştir. Bundan sonra yurdun her yanın- dan Büyük Kurultaya gelen yüz- lerce telgraf okunmuştur. Dil devrimini özel bir önemle kovalayan parti yeni program tas- lağını öz türkçe olarak bastırmış ve dünkü toplantıda komisyonun raporu ile birlikte üyelere dağıt- mıştır. Programın üzerinde üyel rin çalışmalarına zaman ve kurul tayın çoğunluğunun, konuşmala- rena büyük bir ilgi ile katıldığı di- lek komisyonunda bulunmalarına imkân vermek üzere başkan top- Tantıyı 13. Mayıs. pazartesine bı- rakmıştır. Dilek komisyonu, dün gece üçe kadar çalışmış ekonomi dilekleri üzerinde konuşmuştur. Dün sabah da bayındırlık işleri üzerinde ça- lışan komisyon genel kurul - top. lantısından sonra iç işleri dilekle- rine geçmiş ve teplantısı gece geç vakte kadar sürmüştür. Komisyon bugün de öğleye kadar çalışacak- tır. Öğleden sonra genel kurulda Pprogram ve tüzük'ün görüşülmesi- ne başlanacaktır. Bundan sonra her gün toplanacak olan Büyük Kurultay gerekirse geceli gündüz- lü toplantılarına devam edecek- tr.» Hesab Komisyonu Parti hesab- larını çok beğendi Dün Büyük Kurultayda oybirliği ile kabul olunan hesab komisyonu raporu- nun özetinde deniyor ki: “931 başlangıcından 935 — yılı nisan sonuna kadar tam dört yıl (Sonu 6. cı sayıfada) Kurultaydan bir köşe 13, MAYIS 1935 PAZARTESİ 10'da çıkan ve setesini & anlaşılan 39 kişiden 25 ine ağır ası verilmiştir. Ötekiler de şimdi dir. Her yerde 5 kuru Krot Dilimiz, dileğimiz, ATA Yazımı okurken, biri sordu: — Berkite nedir? — Çirkin mi buluyorsunuz? — Hayır! tok ve güzel bir ke: lime! fakat ne dediğini anlamı- yorum. — Peki demektir ? Yüzüme baktı, Duruksadı, — Berkite işte bu müeyyide | demektir. — Ya kuram ? — Kurmak, kurulmak ne ol - duğunu bilirsiniz. Kuram bu ke- limeden structure karşılığı ola - rak yapılmıştır. Biz, okurlarımızın, gazeteler » de kullandığımız koyu osmanlı - | caları anladıkları sanısında oldu- Şumuz için, eğer bunların yeri « ne türkçe yazarsak, anlıyamıya - cakları — kuruntusuna düşüyoruz. Fakat asıl sakatlık, bugün yalnız kendi sezinmekte olduğumuz, ka- ğsak dilden yana Binbir kanıt ararken, bir, Sınıf davası ) Güttüğümüzü — düşünememek liğimizdir. Bu dil, yalnız, bir sı - nıfın, 1920 ye kadar arabcalı | faracalı okullardan çıkan — otuz « dan yukarı yaşta, son derece sa « yısı az bir sınıfın malıdır. Gele - cek yıl hiç arabca yazıyı bilmi - yen Türk çocuklarının Orta mek- teblerden çıkacaklarını -biliyor - musunuz ? Türk yazısından Başka yazı bilmiyen, Türk gramerinden baş- ka gramer öğrenmiyen yüzbin « ler, orkamızdan geliyor. Türkçeden başka bir şey anla- mıyan milyonlar ortasında oturu- yoruz. Sonra biz, kendimiz de, din kültürünün alaca bulaca he - limelerini, Batı kültürünün yeni ve açık kavramlarına -yamama - ğa çalışarak, ve bunu becereme - diğimiz vakit, kimimiz almanca, kimimiz fransızca, kimimiz ingi « Hizce kelimeler kullanarak, boca - layıp duruyoruz. müeyyide m Mareşal Pilsudski öldü Dün, gece yarısından sonra kendi radyomuzla — dünya ha- berlerini dinlerken, Paris istasiyo- nu oğultulardan dolayı haşını eyi- u <£ z D Bi ğ İ Mareşal Pilsudski ce alamadığımız bir haberde, Ma: reşal Pilsudski'nin öldüğü habe- rini verdi. Hemen Leh istasiyonlarını, bu £ arada Varşova'yı da açınca, bun- ların matem alâmeti olarak istasi- yonlarını işletmekle beraber neş- riyat yapmadıklarını gördük. Bir çe konuşmağa başlıyan ğır bir sasle Mareşal Pil- sudski'den bahsetti ve bu arada kendisinin vasiyetnamesini de zik. retti, sayıfada)