PAZARTESİ Ş ARDAN ÜERL Ze b ll D DA Z. ZZ AĞAT GUN YADA a - Polonya $ ll!î“ıl'l'l .. . ilerliyor Varsova, 12 (AA) — Havas nn gönderdiği aytarın bil- dirdiğine göre, Polonya ve Fran- &a dış bakanları arasında cuma - danberi durmadan süren konuş- i ülkenin değetlerinde ü yaratmağa yardım etm B. Laval, fransız - sovyet a laşmasının Almanya — Polon - ya, Polonya — Sovyetler saldı Tışmamak andlaşmalariyle Fran- sa — Polonya bağlaşmasına uy - Mıyan tarafı olmadığını anlamak ta güçlük çekm ir. Alman - Yya, kollektif bir danışmak ve sal dırışmamak — andlaşmasına her Zaman için katılabilecektir. Bal - tık ülkelerindeki — özel asığları tanınmak şartı ile, Polonyanın üğ bakrmda reddetmediği böyle bir girginin — başarılması için Fransa, yardım etmeğe. hazırdır Polonya, Tuna andlaşması gö- Tüşülerine girmeyi kabul etti - ğinden, 25 mayıs tarihinde ulus lar sosyetesi konseyinin to, —1 - tısı dolayısiyle, B. Lavalin Roma konferansının başarıkla sonuç - lanmasını sağlamak için — ilgili devletler ve hele ük anlaş - ma delegeleriyle girişmek iste - diği ilkel görüşmelere, B. Bek de girecektir. İki bakan, daha bazı birge e- konomi işlerini ve bu arada Fran- adaki polonyalı işçilerin duru - munu da görüşmüşlerdir. Fransız elçiliğindeki şölen Varşova, 12 (A.Ay — Dün ge ce fransız elçiliğinde verilen ye - mekten sonra Lehistan dış baka - nı B. Beck radyoda şu söylevde bulunmuştur: B. Bek'in söylevi « — Çağırımızı kabul ederek Varşovaya gelen fransız arkada - şım B., Lavali Va Bu sırada yapmış olduğumuz açık ve özel konuşmalarda mem- leketlerimizin dış sıyasalarına do- kunan köklü meselelerde birbiri mizden bilgiler aldık. Fransa ve Lehistan ikisi de dünya barışınım korunması amacını gütmektedir mtılara uğramış tmeye çalışır- klarla karşılaş al erektir. İki ulus arasındaki dost luk her şeyden önle bu te- mel taşlarından biridir. Bu yüz- den iki ulus arasındaki dostluğu kuvetlendiren fransız — leh : şmasr barış için önemli bir yar- bulunmaktadır. Memleket- lerimizin coğrafya — bak:- adan birbirinden uzak bulunması iki hü kümet tarafından güdülecek yol- ları saptamak için elden geldiği kadar ve sık sık genel sıyasal dü- rumu birlikte incelemeğe yüküm- sel kılmaktadır. Bu alanlarda iş- lerimizi kolaylaştırmak için ara mrzdaki buluşmalar uygundur. Gene bunun için B. Lavalin Var- şovaya gelişinin bizte herhangi iklik çerçevesini çok aşan bir anlamı verir B. Laval'in söylevi B. Laval da gene radyoda şu söylevi vermiştir : « — Lehistana memleketimin selamını gegtirmekle bahtiyarım. Varşovadan ayrılırken yalnız bfr şeye kederleneceğim. O da Lehis tan ulusunun yenilik ve yurtise - werliğinin örneği olan ünlü mare- şal Pilsudekiyi hastalığı yüzün- den görememiş otmaklığımdır. Kendisini — saygı ile andığım Lui Bartu, iki yıl önce burada fransız — leh dostluğunu kö nuşuyardu. Bu dostluk şimdi B. Bekle yapmış olduğum açık gö - rüşmede — tekrarlanmıştır. — İki memleket arasında kararsızlık 9| mamalıdır.Lehistanda olduğu gi- bi Fransada da her kesbiliyor ki 1931 de yapıları andlaşma ortak ol- duğumuz asığların berkitilmesi ni, ulusal kılmaktadır. Pariste ol- duğu gibi Varşovada da iki hükü- metin amacı birdir: Barışı koru - mak ve pekleştirmek. 1934 de B. Bek, Bartuyu kar- şıladığı vakii «Lehistan ile Fran- Jaşmalar arsrulu sa arasındaki an sal sıyasanın en Sa,; ve en sürekliunsurl N demişti. Bugün de öyledir. Iş', rupa barışının m-;umim_- için fransız - leh çalışma — birliğinin günden güne artırılması lâ Savaştanberi Lehistatın b: dığı işler kendisine uluslar ara - sında seçkin bir yer vermektedir. ından biridir ULUS — tanı komşul yan anlaşmalarla da bağlamanın kolay oldağunu — ve bu paktın Avrupa — güvenlik kurumlarında önemli yemi bir durum — olduğu- nu B. Beke anlattım. dizi barışın sağlamla: lma - lecek bütün yolla Bına gölürel için hep o sıkı rın araştırılması çalısma birliğine geri kalmıyacağız. İçinde bulun duğumuz devrede memleketinin Tış sıyasasını yürütmekte kıvanç guyanların borcu ulusların bu yol âa istediklerine işle ve istedikle rini yerine getirmekle karsılık vermektir. B. Laval Moskovaya gitti Varşova, 12 (A.A.) — B. Laval, bu sabah gitmiştir. Kendisini, is- tasyonda, dış bakanı B. Bek, pro- tokol direktörü Kont Romer, Fran- sa büyük elçisi B. Blaroş ve Sov- yet büyük elçisi B. Divityan uğur- lamışlardır. Görüşmeler ve Leh basını Varşova, 12 (AA.) — Kuryer Poramy gazetesi, diyor ki: “B. La- wal'in, Polonya'da fransız - sovyet doğan şüpbeleri dağıtmış olduğunu sevinçle kay- dediyoruz.., Basın, genel olarak Laval - Bek görüşmelerine dair uzun uzadıya tefsirler yapmaktan çekinmekte- dirler. Yalnız bu görüşmelerin kar- şılıklı güven içerisinde geçtiği kaydolumuyor. Sağ yan muhaliflerin organı © ian Gazeta Varşavska diyor ki: “ İyi kurulmuş olan fransız - Po- lonya dostluğu, Avrupa denkleş- mesirnin temeli ve doğu Avrupa- sında barışın birinci - şartıdır. E- ğer, fransız - Polornya bağlaşması- mmn amacı evrensel barışm kurumu olduğu anlaşılmışsa, bu, Polonya- nın durumundaki eğlimler halıkm- da, sebebsiz şüpheler besliyen fransız kamoyunu yatıştırmağa ki- fayet etmelidir.,, Almanyaya göre. Berlin, 12 (A.A) — Berlin bor- sa gazetesi diyor ki: madığını d baş vurmaktan ya karşı ka geldiğini B bakan arasındaki 1, Varşo dostça m ol - B. Bek evab vardiği söyleni va ile Be değetlerin vamına ave edinc n müsbet yor. B. Lavalin göreti genel durum da göze görünür hiç bir değişik- apmamıştır. göret Var şovayı aydınlattı » Polon yanın rus bağlaşığına bir un olmadığımı Parise a tır. » Fölkişer Beoobahter gazetesi de, Polonyanın doğusal Avrupa - da ateşlibir işçenlik göstermekte devam edeceğini yor Kendi baslarma bir inanca kurmak yo lundaki fransız - rus girgisi kar şısında Polonya sıyasa cevenle - ri, #Balon yanın dış styasasını teh löükevye düşürmemek için, her ça- r-ve hasvurmalıdır. . Balkan Konseyinde (Başı 1 inci sayıfada) B. Hzsanm Saka, eski yunan bakan- larından B. Harisseakis, Yugoslav- ya dışarı işler bakanı yardımcısı B. Puriç ve Ramanya şubesi baş- kanı B. Tabakoeviç de bulunacak- lardır. Salkurlar romen parlamentosund: Bükreş, 12 (A.A) — Rador a- jansı bildiriyor: Balkan antanmtı salkurları bu- gün saat 17 de parlamentoya gel- mişlerdir. Orada şereflerine bir kabul töreni hazırlanmıştı. Say- lavlar ve sena üyeleri, BB. Tev- tik Rüştü Arası, Maksimosu, Pu- riç'le yanındakileri ve Balkan at- tantı hükümetlerinin Bükreş el çilerini, başbakan — Tatareskoyu içten ve sıcak bir surette karşıla mışlardır. Bu sırada parlamento Ki B. Saviano — şu söylevi «— Büyük bağlaşıklarımız Balkan memleketlerinin anlı de- legelerini Romanya parlamento- su adına selamlamakla bahtiya- rım. Bu bağlaşmanın bütün acu- nun bu kadar istekle, bu kadar candan arzuladığı barışı bize ver- mesini bötün kalbimle dileri GELEN SON DUYUKLAR bizi sizin uluslarınıza derin dostluk hak ve memleket- liğine kaldırırım. n barış, yaş Balkan an: Jivila Yuçoslavia, yaşa sın Türkiye, zito ellas.» Baskanın — bu sözleri sürekli al ırla karşılanmıstır. Öcee sikeler Maksimos romence nanyar diye cevab verr ğ Bundan sonra bakanlar say - lav ve seaa üyeleriyle dostca kp ae musşlardır. B. Yevtiç Belgrad'ta Belgrad, 12 (A.A) — Başba- kan ve dış işleri bakanı B. Yev- tiç bugün saat 17.30 da Bükreş - ten Belgr> 'a dönmüştür. Başbakan Gömböyle durağın- da münakalat bakanı tarafından karşılanmıştır. Belgrad durağın- da kendisini bakan Kojiç ile Tür- kiye, Yunanistan ve Romanyı el- çileri, fransız elçiliği yönetgeri, dış bakanlığı ileri gelenleri kar - şılamıştır. B. Yevtiçin yerine dış bakanı yönetgesi B. Puriç, Bükreşteki Balkan antantı konlferansındaki yugogslav salkuruna başkanlık etmektedir. Konsey ve romen gazeteleri Bükreş, 12 (A.A.) — Sabah ga- zeteleri, balkam anlaşması konse- yinin çalışmasına uzun betkeler hasretmekte, konseyin ilk oturu- muna büyük bir önem vermekte ve bu oturumun programda oran- lamış olan uzarı geçtiğini ve dört saat sürdüğünü belirterek kay- deylemektedirler, *OVYETLER BİRLİĞİNDE İkinci beş yıllık plân için Moskova, 12 (A.A) — İkinci beş yılfık plânın üçüncü yılı için 5 mayısta çıkarılan üç milyar 500 milyon rublelik borca ilk beş gün içinde üç milyar 138 milyon rub- lelik yazılış olmuştur. — 1934 yılı borcu için ilk beş gün içinde an- cak iki milyar 592 milyon ruble yazılış vardı. Lehistanın her memleket gibi ko- ler, Tefrika: 72 —— ULUS'un romanı San Michele'nin kitabi Yazan: Aksel MUNT Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR Cevab makamında çocuğa doğru eğile - Tek onu şefkatle öptü. John hayret dolu ma- Vi gözleriyle ona baktı. Bire “Şüphesiz o, ilk defa böyle öpülüyor.» edim. M Rozali, Jobn'u her günkü gezintisi için Onceau parkına götürmek üzere geldi, fa- r_“ Ççocuğun yeni dostu, onu landosiyle gö - ,“l"mcyx- teklif etti. Hastaneyi ziyaret pro- Jesinden kurtulduğum için çok sevinmiştim, Memnuniyetle kabul ettim. b O'gımden itibaren Jobn için — ve zan- ederim ki bir başkası için — yeni bir ha » Yat başladı. Genç kadım her sabah John'un Odasına elinde yeni bir oyuncakla giriyor, ı:_' gün ğğleden sonra onu landosuna ala- &, en güzel robunu giymiş olan Rozali'de frka taraftaki iskemlede oturmuş olduğu 1 lde, Bulonya ormanına götürüyordu. ıohrı ekseriya nebatat bahçesindeki deve - :"dcn birinin sırtına kemali ciddiyetle otu- 'drak, etrafında de gülüşüp bağrışan bir f:')r'l çocuk koşuştuğu balde, bir tur yapı - u. Genç kadına dedim ki: « Ona bu kadar pahalı oyuncaklar z oyuncakları da irmeyiniz. Çocuklar ucu. : î::erler: Sonra, hiç oyuncağı olmuyan bir çok çocuklar da var. En zengin !şxmscıen.n çocuklarının, yarım [mn!:;h_lı. mütevazi b_ı_r bebek işin çok sevindiklerini ekseriyetle gör- düm. Çocuklar paranın kıymetini anladık - lart gün içinde yaşadıkları cemnetten ve Ço> cuk olmaktan çıkarlar. Zaten ş"_"d' Jobn' v un çok oyuncağı var. Bunlaıîıwhıç oyuncağı olmıyanlara dağıtmayı ona ogre_upek Za - manı geldi. Bu, bir çok cucu_klır için, nilmesi bir az güç bir dersuır. ?qıdîı;ı :z veyi k güçlükle öğrenmeleri, ileride na- ;ıelşlîirçîrkğkçvcya kadın olacakları hakkın- da en iyi bir delildir.,, Di Rozali, araba gezmesinden dön.d.uklen güzel Bayanın John'u kendisi ku - rrya çıkarmak için ısrar ettiğini bana anlattı. Çok geçmeden genç kadın onun banyo yapışını görmek için kal- mağa başladı ve biraz sonra da ona ken banyo yaptırmağ'a başladı. Rozali'nin rolü, ona havluları vermekten ibaret kalmıştı. Rozali bana, çok rikkatime dokunan bir şey anlattı: genç kadın, çocuğun lşjlçük_ ve zayıf vücudunu kurulaynr_ak, k gı_ımlegım giydirmeden önce kolundaki çirkin yara izini datma bir kere önüyordu. Daha sonra- zaman cağına alarak yuka ları, John'u genç kadın yatağına ya uyuyuncaya kadar onun yanında kaldı. Ben bütün gün dışarda olduğum için onu pek seyrek görüyordum; zavallı Miralaya gelin- ce, karısı bütün gününü çocuğun yanında geçirdiği için, galiba o da kendisini hiç görmüyordu. Miralay, Akdenizde yapacak- ları gezintiden vaz geçtiklerini ve Paris'te kalacaklarını, fakat ne kadar - kalacaklarını bilmediğini söyledi. Zaten karısının mesud olması şartiyle ba, onun için mj idi; karısı hiç bir zaman şimdiki kadar iyi ol - mamıştı. Miralay haklı idi, karısının yü - zündeki ilade tamamiyle değişmişti, siyah gözlerinde derin bir şefkatin parrltısı vardı. Çocuk fena uyuyordu; ekseriya yatma- dan önce ona bir göz atmak için yanıma git- tiğim zaman, bana nöbeti var gibi geliyor- du; Rozali, geceleri onun çok öksürdüğünü söyledi. Bir sabah, sağ ciğerinin üstünde hayra alâmet olmıyan bir hırıltı duydum. Bunun me demek olduğunu pek iyi biliyor- dum. Meseleyi, Jotun'un yeni dostuna aç - tım, Bunu zaten, hattâ hiç şüphesiz benden i söyledi. Rozali'ye yardım edecek bir hasta bakıcı getirtmek istedim, fakat genç kadın bunun lâkırdısını bile et- tirmek istemedi. Kendisini hasta — bakıcı olarak almam için yalvardı, ben de razı ol- dum, Zaten yapacak başka şey de yoktu: « B. Laval, Polonyanın artık ———MMİE—E—— —— ——— gocuk, uyurken bile, o odadan çıkınca en - dişe alâmetleri gösterir gibi oluyordu. Ro- - zali aşçı kadınla beraber tavan arasında yatmağa çıktı ve Dük'ün karısı da John'un odasında, hizmetçinin yatağında *Ut İki gün sonra çocuğun ağzından hafitçe kan geldi, akşama doğru ateşi yükseldi, hasta - lrğın çabuk bir seyir takib edeceği aşikârdı. Rozali, mendiliyle gözlerini silerek: — “ Uzun zaman yaşamıyacak, dedi, baksanıza, yüzü bir'melek yüzü gibi oldu.,, Rozali, gece için John'un yatağını top « larken, o da müşfik hasta bakıcısınm diz - lerinde oturmaktan — hoşlanıyordu. John'u daima tatlı çehreli ve zeki bir çocuk telâkki etmiştim, fakat onan güzel bir çocuk oldu- ğunu söyliyemezdim. Fakat ona şimdi ba - kılınca, yüzünün çizgileri bile değiş İ bi idi; gözleri daha büyük ve daha güzel görünüyordu. Joln güzel, aşk perisi yahud ölüm perisi kadar güzel bir çocuk olmuştu. Yanak yanağa olan bu iki çehrı tım, gözlerim hayretle doldu: öl: olan bu çocuğa doğru bu kadının deki çizgileri, genç kadına mü: te benziyecek kadar değiştirebilmesi müm- kün miydi? Acaba hayatın bilinmeyen yı ni bir sırrı karşısında mı bulunuyord