9 Mayıa l**35 Karsta yeni inşaat HOCAMIZ AHMED AĞAOĞLUNA yapılmadan evvel... Açık mektub Geçen gün Mecliste müzakeresi geçen iki tefsir münasebetile soylediğim sözlerden bir makale mevzuu çıkarmışsınız. Yazılannızı daima okuyan talebenizden birtsi diye kendinıi size birçok defa ukdim ctmiş olmatna rağmen bir Istanbul gazetesinde cıkan bu yazunızı kardeşim Hâmid haber vermemiş olsaydı okumamış olacaktım... Her makaleniz gibi ciddî bir mevzua ve benim hususî bir ehemmiyet verib üzerinde tetkikat yapmaku oldugum (tefsir) mevzuuna taalluk ettiği tçin makalenizi daha dikkatlc okudum. Fakat içinde benim (avukat) lığımdan avukauV ğın (Chicane) cılığına Taran bir n«tice çıkardığınız için doğrusu hocamın bu hallermde ne dereceye kadar doğruluk bulunup bulunmadıgını anlamaya da çok çahştım.. Ewe!â (Chicane) fransızca kelimesi üzerinde hiç meşgul olmamiştım. Ben onu ağjzdan işjte ifite kendiliğimden verdiğim mana ile Türkçe (vızıkçı) diye tercüme edip gelirken meğer Şeroseddin Saminin lugatinc göre ne dch* şetli manalan varmış!.. Aynen yauyorum: Tezviratlı dava, Hiyeli Kanuniye, müzevirlik, niza, mücadele... Bana bir yanağımı okşıyarak tatlı bir dil gösteren hocatn, öteki yanağıma indirdiği ahlâk tokatile evvelâ sevdiğim mesleğimi ve sonra beni hrrpalıvor... Bu hırpalamada haklı olup olmadığınızı takdir için evvelâ hâdiseyi aynen hikâye etmek istiyorum: Meclise Maliye Vekâletinden iki teftir gelmifti. Bunlardan biri, ırtüvazene ve buhran vergilerinin tahakkuk ettırilmesinde Ha âmirlerile muhasiplerın miişterek mes'uliyetlerine bir şey denemezte de, bu vergilerin tahsilitında İU âtnirlerinin bir rolü olmadığından dolayı tahsil edilmiyen paralardan dolayı bu âmirlerin /nes'uliyetine gidilmesinde adalet görülememekte bulunduğu beyanile işin tefsiri isteniyordu. Mafıjr Ve K Bütççe Encömrâterî «3e (kaıum j\er iki cîhetten her.jki ,m,e,. ı murun miişterek surette mes'ul olacak!annı tasrih ettiğinden ortada tefsiri mucib bir hal olmadiğı ve eğer madde değiştirilmek isteniyorsa yeni bir tadil teklifinde bulunulması) kararile tefsir taiebini reddedıyorlardı. Ben bu red tekiifini olduğu gibi kabul ettim* Maliye Vekâleti gibi yüksek bir müessesenin bukadar hukuk uzuvlan bulunduğu halde kanunun sarahaten göstcrdiği maddeleri tefsire göndermelerinin doğru olamıyacağını ve Millet Meclisini böyle basit işlerle meşgul etmemelerini ve Meclisin (ka* nun sarihtir!) yolundaki karanndan utanacaklannı söyledim. Ikinci tefsrrde, 1931 senesinde çıkan arazi kanunu ile ilga edilmiş bir kanun maddesinin gene 1929 senesinde ilga edilen iki kanun maddeleri arasındaki münasebeti araşbrarak nasıl telif edileceği soruluyordu. Maliye ve Bütçe Encümenleri, bunlan benim iştirak etroediğim başka noktalardan gene reddediyordu. Ben encihnenlenn red noktasına iştirak ettiğimi ve fakat esbabı mucibesini kabul etmediğimi ve Maliye Vekâletinin diğer vekâletlerden fazla olarak belki 1520 hukuk müşaviri ve avukatı varken ve umumî müdürlerin icrastle mükellef olduklan kanunlardan hangilerinin yaşayıp, hangilerinin yaşamadığını bilmeleri iktiza ederken, boyle ilga ediimif kanunlann tefsirini istemek suretile çö*terilen gafletin affedilemiyeceğini ve böyle bir tefsiri kabul etmenin b'lmös. bir kanunu tefsir yolile yaşatmak olacağtm söyledim. Buna Maliye Vekili cevab veremedi. Teessürle söyliyeyim ki, çok saydığım Reis Hasan Sakanm acelesinden unutkanlığa mahkum olan takririm reye konmadi, fakat mazbata kabul oiundu. Tef«ir reddolundu, fakat bajka sebeblerle..Şimdi hocam! Bana söyler misfniz, bu davanîn, bu müdafaanm neresinde tezvir var? Siz avukatlara şikan çıkarmak kabiKyetini isnad etmek için daha baska bir misal bulabilecek kadar tecriibeli, ihatalı idiniz. Neden böyle yerinde olmıyan bir kararı vermekte acele ettiniz?.. Haydi ben bu veya şu hareketinv le yantmzda buna lâyık olayım, fakat benden daha mukaddeı. benden ve hatta sizden daha yüluek bir şahsiyeti olan avukadığ» kücük düşürmek icin neden avukatlann bu gibi işlerde (şikan çıkarmak kabiltyet ve meharetinden) bahsettiniz! Açık, samimî, k&nunî, ilmî mütalealarla yapılan tenkidler; hukuk hocalannın ağzından da npkı cahil halk tabakasının yaptığı gibi! tezvirat telâkki edilirse, bu memlekette hangi davanın haklı oldugu hükmünü kimden alacağıi!.. Eğer avukatlar şikan çıkarmakta maharetli iseler, bunlann menfeleri hukuk mektebi olduğuna ve sizin bu mekteblerde senelerce saç ağarttığınıza göre, mes'uliyetıniz yok mudur?.. Ben sizleri o mes'uliyetten çok uzak gorüyor, aksine her hocaya hürmet ve minnet tanyorum... Bizlere düşünmeyi, düşünd~ıklerimizi söylerneyi, eesareti medenî,ce Doğru bir hesab Köprü kurmak ir vakitler, Bulgaristanda inti hab mücadelesi koptugu va kit namzedlerden bir zat köylere çıkar ve her bulduğu tümıegi kendine hitabet kürsüsü yaparak avaz avaz nutuklar söyler ve halka her ak'a gelen veya gelmiyeni vadedermis. Para ile değil a, göklerin hududsuzluğuna dağilan sözler neyi tazammun ede^e etsin nihayet ömrü birkaç saniyel:k lâftan ibarettir. Küçük bir kasabada gene palavralara başlar: Beni meb'us yaparsanız size kilise yapacağım, spse yapacağım, mekteb yapacağım, mezbaha, park yaoacağtm, bir de muazzam köprü yapa cağım! Bir köylü dayanamaz: İyi ama Gospodin, der, bi^de çay veya dere yok ki köprü yapasın! Tafrafuruş namzed hiç bozmaz; ayni heyecanla cevab verir: Zarar yok. Vatandaşlar, ben size bir de nehir getirteceğim! Köylerin yerini yeniden tayin etmek lâzımdır Kuşa benzetmiş ıkra meşhurdur. Bir köylü şehre geliyor ve ağayı ziyarete gidiyor. Konakfa köylüyü aJdıklan misafir odasında meğer bir de papağan varmış ve kafesinde pînekleyip duruyormuş. Misafir hayatmda ilk defa gördüğü bu acavib kuşa aldırış etmemis. ve üst bucağa geçip oturmuş. Oturur orurmaz da papağan seslemniş: Merhaba! Merhaba! Zavalh adam sasalamış, hemen ay^Sa kalkmıs, geri geri kapıya doğru giderek kandilli bir ternenna sallamıs.: Affedersiniz efendim, demis, zatırvzı kuşa benzettim! İngiltere Kralının yirmi beşinci yılı münasebetile Londrava akışan mühim zevat arasında da 9 0 yaşlannda bir papağan mevcud bulunuyor ve bu kuslann Kel Hasanı diplomatik pasaportla seyahat ediyor. Pansîan Hind mihracelerinden birisine aiddir. daha doğrusu «arklı hükümdarcığm nedimlerindendir, sofrasmda oturur ve yemini ancak mihrace verirse yer Papağanın Bukıngam palastaki büyük merashne isrirak edm etmediffini bilmiyoru?. Artik kimbilir o mu Sa Majeste Beşinci Cnrcu k»ısa f w e t t i . yok^a kra! mı onu kuş zannetti belli deŞı'?! Dul kadmlar evlendikten sonra tekaüd maaşlannm kesilmesi doğru olmadığını yazmıştım. Bir nüfus mernurundan mektub aldım. Bu mekrubun sahibi diyor ki: «Tekaüd maaşının evlendikten sonra kesilmesi, kadınlarm evlenmelerine gayrimeşru münasebette de bulunmalanna sebeb olduğu gibi nüfusun azalmasma da sebebdir. Bu 132,000 dulun yansı evlense, 66,000 gibi mühim bir nüfus mikdan artar.» *** Ingiliz parlâmentosunda Mister Cemberlain «Küçük adamın btitçesi» diye bir bütçe yapö. Bu bütçeden kazanç vergisi veren iki milyon 2 5 0 bin kişi istifade etmektedir. Küçük adamın bütçesi, vergileri azaltmakla halka bu faydayı temin etmistir. Çemberlain diyor ki: «Ben bu memleketteki nüfus azalmasından korkuyorum. Müstemlekelerde dahi nüfusu çoğaltmak müşküllesmiştir. Bir gün gelecek, îngiliz Imparatorluğuna bağlı memleketler nüfus diye bağıracak, biz bu vatandaşlan bulamıyacağız.» Küçük adamın bütçesi yalnız kazanç vergiji verenlere yardım etmekle, nüfusu çoğaltamaz.. Nüfus en ziyade işçi smıfı arasında çoğahr... Çemberlain bu sınıf arasında çocuk çoğalmasını ihmai etmekle, istediği vatandaşlan elde ebniyecek, bu başka bir mesele... İngilterenin nüfusu çoğaltmak için kuvvetsiz dahi olsa, tedbir alması, dikkate değer bir şeydir. ••* Prof. Vilhetm Salamon bir tetkikt esnastnda... Soa Kars zelzelesi münasebetile, Ankara Ziraat fakülteleri jeoloji profesörü M. Vilhelm Salamon Kalviye müracaat ederek fikrini sormuştuk. Sayuı profesör bize şu cevabı göndermistir: «Gazetelerin verdikleri haberler, va* kayün hakikî ifadesi ise rCarsta vukubulan bu zelzelenin tektonik denilen neviden olduğu anlaşılıyor. Tektonik zelzeleler ife, uraumiyet ıtibarile, uzun faulalardan sonra tekerrür eder. N e zaraan tekerrür edeceği malum olma makla beraber, bazı jeolojık nokta larda, meselâ yarıklarda ve büyük jeolojik çukurlann kenarlannda vukua geldikleri ötedenberi bilinmektedir. Binaenaleyh, köylerin ve evlerin yeniden inşası mevzuu bahsolduğu şu sırada tehlikeli mahallerde inşaat yapılma ması için, zelzelenin harab ettiği mın* takanın jeolojik bir muayeneden ge çirilmesi behemehal iküza eder. Birkaç hafu evvel bir baçmakalenizde sizin de tavtiye ettiğiniz veçhile, şayed Turltiyede. bir jeoloji ofisi mevcüdsa. Eu hususta icab eden tetkikatı yapmak ofistf tettttüb edfrn brf vjrzifedir. ' £ a kat, Marmara adası zelzelesinden scnra bile bu mesele ile mes,gui olunmadığını zannediyorum. Nazan dikkatinizi bu noktaya çekmegi vazife telâkki ve yüksek hürmetlerimin kabulünü rica ederim». Profesörün mekhıbundan açıkça anlasilacağı veçhile Kars havalisi daimî zelzele mmtakalanna dahildir. Bina enaleyh yeni köyler yapüırken irtşaat yerlerinin fennî tetkiklerle aynlması ve karar verilmesi bu güzel vilâyet halkının hayatı hesabına büyük bir vazife teşkil etmektedir. Nazan dikkati celbederiz. Bazı yüksek kabiliyetli palavra kumusyonculannın üfüçtüğü vaziyetler olur. Hâdise tTpb Bulgar namzedinm köpriisü gibidir. Fakat gelin görön ki bizim lâf kavafı ille Sahrayikebir koca bir nehirdir ve oraya asma kÖDrü kuracağım, diye terter tepinir. Ona mutlaka bir hâdise, ve yoksa icad et mek lâzrmdır. Gerçi gördüğü man?arada küçük bir akmrı yok degildir. ama o, bunu yegâne hayatî sermayesi olan mubalâğa tulumundan şişirip umman yapmak ihtiyacmdadır, me$i guçleşirdi! khnbtlir başka türlü olsa bazı insanlann geçin Hattrlıyor mastuıaz ? 1 47fl da hangi büyük hâdise yüz gösterdi? 2 Milâdm 622 nci yıhnı tarih ne yüzden tanır? 3 711 de hangi büyük vak'a cereyan etti? 4 1071 yılını hangi van'adan dolayı hatırlarız? 5 1187 yılında ne oldu? 6 1206 yılında şark âlemi nasıl bir hâdiseye şahid oldu? 7 1369 da hangi büyük Türkün hükümdarlığı ilân oiundu? (Cevablan yarınki sayımızda) Dünkü sorgular ve karşılıkları: 1 Avrupanın ilk ünlü bestekârı kimdir? C Corc Frederik HandeL 2 Virjü 1fiır>diT; hangi çağın adamıdır? C Eski Romarun en büyük şairi, Aneidin halikidir. Milâddan yetmiş yu evvel doğmuştur. " 3 Kiyomteî kirriin esfe'ridirîfT'r!<iJ' « C Şillerin. * 4 Avrupâda suyu en bol ırmak hangısidir? C Tuna. Kurak günlerde denize saniyede (2000) ve taşkın günlerinde otuz bın metro mikâbı su döker. 5 Osmanhlarda ilk öldürülen sadrazam kimdir? C Çandarlı oğlu Halıl Paşa. 6 Demir sapanı kim yaptı? C Nubold (1791). 7 tngilterede nekadar demiryolu vardır? C (31,070) kilometro. Emniyet supapı eğer yalnız makinede değil, cemiyette de emniyet supapı varmış ve lâzım mif. Bir bıldığin anlattığına göre Umuroî Harbde Almanlar Belçikavı isgal ederek orasını örfî idare altınd yaşattıklan halde tiyatroların serbest oynamasma müsaid bulunmuflar. TiyaJtocular bu müsft&deyi yava« yavaf geru|leterek Alman ifgâl' idaresbin *özle karikatürünü yapacak kadar ileri gıtmişler. Bu rrikâyeyi aniatan arkadaf bir akfam Alman valisile beraber tiyatroda bulunmuş. Belçikah tiyatrocular kendi programlanm tatbtk ederek alaycı sözlerfe Alman işgal idaresini yerlerin dibine geçirmişler. Arkadaş valiye: Çok müsaadekârsınız, bıravo doğrusu! Demif. Valinin verdiği dur: ederek tepelerinde boza Bu kadar söyletmemek te cevab şuişgal Nüfusu çoğaltmak korkusu, yalnız tngilterede degildir. Hitler geçen scne evlenen 36,000 çiftten 5 0 dolan tutan izdivaç vergisini kaldırdı. Bunun neticesi olarak 143,000 çocuk dünyaya geldi. Dört çocuk sahibi babalann vergileri hemen de hiçtir. *** Bir memlekette nüfusun azalması, doğan çocuklann yaşamaması, ilerisi için korkunç bir şeydir. Nüfusun çoğalması her şeyden evvel bir refah meselesi, doğan çocuklann bakımı, gıdası, yaşamak imkânlanna sahibolması meselesidir. Kariin 66,000 tahmin ettiği çocuk miktan omuz silkip geçilecek bir r^iktar degildir. Çok çocuklu aileleria vergilerini azaltmak, sefalet içinde yaşıyan çocuklara büyümek imkânlannı vermek cemiyetin vazifesidir. Dul kadınlarm tekaüd maaşlannı kesmek bir bütçe meselesi ise, bu kadınlann evlenmelerini temin etmek bir hak olduktan başka bir de nüfus meselesidir. s«Qpti, ohntyi, k«k ugrunda çarpifmayı tajlk yaşlarırmzdan Jjaşlıy^raJ^ Öfre^ teıî* hocalartenfa minnetimiz V r vakît çok yüksek kalacaktır. Yalnız isteriz ki, hocalanmız da bulunduklan ilim ve ahlâk tepesindeki mevkileıini bilerek camiaya hiub ederlerken, (ferd) ile (camia) yi iyi »eçsinler. Ferdlerin hissesini camiaya, avukaun günahını avukatlığa yükletmesinler. Millete yazıda, okutmada, ögrrtmede, meb'uslukta, memurluku ön olanların hisıesi, bu vazifeleri üzerine a!mamif olanlarınkine göre affedilmiyecek. tamir edilmryecek kadar biiyük olur... Millet manevî temelini önde gördüklerinm hareketlerinden, sözlerinden kurar... Bence siz o kuruculardan birismiz... Çalışmanız çok, okuyanmu çok ve zannederim ki, beni mgibi sizi sevenler de pek çok!.. Onun için vazıyetiniz çok nazik!.. Ben, size ufacık bir ikazda bulundum, bu ikaz yeni lı olur.. Saygılarımla Manisa meb'usu bir makaleye mevzu olursa bize ne fayda SABlHA ZEKERlYYA Kızılayda dünkü toplantı Hilâliahmerde dün doktor Alinin Başbakanlığında kaza reislerinin iştirakile bir içtima yapılmıştır. Bu içtimada merkezi umumiden aza kaydi için gönderilen nümune mektublannın tabı ve halka ne suretle dağıtılacağı konuşulmuş. merkezden bildirilen emirler birer birer okunarak 23 mayısta ba$hyacak Kızılay haftası zarfmda yapılacak propagandalar ve konferanslar mevzuu bahsolmuştur. Heriflerin memleketlerini Türk kuşuna rağbet Ankarada Türk kuşuna şimdıye kadar kaydolanlar, 157 yi bulmuştur. Kulübe olan rağbet pek artmaktadır. Türk kuşu kulübü azalan nazari ve amelî olarak iki kısım ders takib edeceklerdir. Nazarî dersler cuma ve cumartesi gününden maada her gün 5 buçuktan 7 buçuğa kadar devam edecektir. U çuşlar cuma günü Gazi çiftliği civa rmda yapılacaktır. Anadolunun bü yük şehirlerinde de şubeler açılması düşünüünektedir. Yarabbi ne büyük bir adam!.. Böyle bir adamı sevmek, böyle bir adam için küçülmek ayıp olamaz.. ••• pişiriyoruz, insafsız'ık Şeker kaçakçılığı davasi Bulgaristandan gelen gÖçmenlerin vaziyetinden istifade ederek şeker kaçakçılığı yapmaktan suçlu Trakya tacirlerinâen Karabekir ve arkadaşlannm duruşmalarına dün de sekizinci ihtı sas mahkemesinde devam edilmi?tır. Dünkü dunışmada şahidlerden Angelof dinlenmiştir. Bazı gelmiyen evra kın getirilmesı için muhakerae 25 mayısa kalmışür. bulacağım, ancak o zaman rahatla calışacabileceğim, ancak o zaman eskisi gibi makul bir adam olacağım. Koyu mavi elbisemin önünden sarkan ipek püsküllerle oynarken hep onu dinliyorum. Ben bu şeyi size birdenbire hiç düşünmeden söylemedim. Böyle zannetmeyiniz, hayır, ben bu söyledik lerimi günlerce düşündüm, eğer sizden kaçabilsem, sizden büsbütün aynla bilseydim bunu tercih edecektim. Fa kat sizden ayrılamıyacağımı anlaym ca... Susuyor. Şefık... Diye mınldanıvorum. Şefik yaptığınız, yapmak i«te diğiniz şeyin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Evet. Bu delilik, büyük, büyük bir delrlikrir Şefik. Hayanmda yaptığım ve istedi ğim şeylerin hepsi makul ve mantıkhdır Suzan. olur. Şimdi burada söyliyenler ve daha ziyade onlan alkışlıyanlar evlerine dönüp Almanlara lâyık olduklan mukabeleyi yapmış olmaktan kadannı olsun çok mütevellid Bize en bir istirahatle uyurlar. Bir millete bu görmemeli. gelince halkm bu rahatı bizim için müessir bir emniyet supapıdırl Söylemese veya söyleneni alkışlamasa herifin çatlamasından veya patlamasından korkulur. tiğinizi anlryacağım. Evet beni bütün çirkinliğimle, ona o güzel adama tercih ettiğinizi anlıyacağım. Ve o zaman düşüneceğim ki siz benim kıymetimi anladığınız, benim hayatıma karışma ğa cesaret bulduğunuz için hakikaten yüksek, ve benim tarafımdan sevilmeğe lâyık bir kadınsımz. Evet sizi sevmek beni küçültmiyecek. Sizi rahatla seveceğim. *** Ellerimle yüzümü kapıyorum. Şa? kın ve perişanım... Onun sözlerinin, onun istediklerinin, onun iradesinin tahn tesirindeyim... O ne isterse yapaca ğım... Bundan eminim! Neden?... Beraber öyle güzel bir hayatı mız olacak ki... Beraber çalışacağız... Bu sözlerin üzerunde bir tesın o luyor mu? Onu bir zamanlar Nıhadı sevdiğimden çok mu seviyorum? Onu gerçekten seviyor muyum? Hayır... Zannetmiyorum. Beni böyle çılgınlığa sevkeden şey ne beraber geçireceğimiz hayat, ne muhabbet... Öyle ise neden?.... Neden?... Yal nız böyle kuvvetli iradeli olduğu, yalnız bu kadar hodbin ve müstebid olarak böyle kudretle, azimle istemesini bildiği Hin mi ona hayır demek bence mümkün değil? Talebe Birliği kongresi Millî Türk Talebe Birliğinin heyeti umumiyesinin büyük kongresi yann saat 14 te Halkevi konferans salonunda aktedilecektir. ev, askım için, bütün aşkım ve haya tım için sevdiğim ve süslediğim bu ev... Bu ev de yann kimsesiz... Bensiz... Bensiz kalacak... Etrafıma okşamak ıstiyen, seven gözlerle bakıyorum... Son defa olarak... Mavi ipek paravananın üzerine çi zilmiş uzun gagalı, uzun bacaklı be yaz kuslar bana şaşkın şaşkın bakıyorlar... Oh... hayır... hayır... müm kün değil... Buradan gitmesi öyle feci, öyle kuvvetli bir şey olacak ki... Şöminede ateş mi söndü?. Üşüyorum, titriyorum. Uzun saçaklı beyaz ipek şalımı omzuma sarıyorum. Hayır... ateş yanıyor... Öyle ise bu soğuk nedir? Vücudümde ecel gibi dolaşan, ellerimi, ayaklanmı don duran bu soğuk nedir? Adeta sürünerek ateşe sokuluyo rum. Yann gıdecek miyim? Yann gıdeceğım bir hakikat mi? Niçin gideceğim... Niçin? Şefik için mi? Aşk içb mi ? Mes'ud olacak mıyım? Saadet bu mudur? Bılrruyorum! Refik İNCE Edebi tefrika: 19 Yazan Suad Derviş Çünkü... Çünkü bu şey bana zevk veTİyor. yor. 16 Beni takib edeceksiniz... Beni takib edeceksin, anlıyor musun Suzan!» Söylediği sözün verdiği şaşkınlıkla birbirimize bakryoruz. N e onun bir söz ilâve etmeğe, ne benim cevab vermeğe kuvvetimiz var. Ayakta, pencerenin önünde karjı karşryayız. Gümü»i elbiseleri içmde iri, devler gibi iri. Ben onun yanında küçücük bir çey kaliyorum. *•* Omuzlarîmdan tutan elleri titrîyor. Dudaklan kurumu;. gözlerinde humma var. Bir şey soyîemiyor. Benden cevab bekliyor. Sulu bîr kar pencerelerin onunde uçafuyor. Gene ilk sözü söyliyen o, olu Cevab vermiyorsunuz Suzan.. O kadar müteheyyicim ki... Beni seviyor musunuz? Beni hakikaten seviyor musunuz? Buna şüpheniz mi var? O halde beni takib edeceksini/. Her seyi bırakarak, beni takib edeceksiniz. Buna ihtiyacım var. Siz yanımda olduğunuz zaman eminim, daha sakin olacağım. Sükuna, rahata, saadete ihtiyacım var... Bunu her ne pahasına olursa olsun istiyorum. Kocanızdan aynlarak benim kanm olacaksmız. Bunu siz de istiyorsunuz değil mi? Evet. %* » Titriyorum. • Sizi evimde, yanımda, yakınımda her zaman, her zaman için yakı nımda Kissetmege ihtiyacım var. ıyîce anlıyorum. Ancak o zaman sükunet Geleceksin değil mi Suzan? Evet Şefik geleceğim... Hem de yanndan geç değil. Size nasıl teşekkür edebilece ğimi bilemiyorum Suzan. Ellerimi çılgm buselerle öpüyor. Bana teşekkür etmeyiniz Şefik, sizi öyle seviyorum ki... Ya ben Suzan... Ya ben... Bu his bende öyle kuvvetli övle ipüd^aî, öyle aç ki... Sözünü kesiyorum. Yann Şefik, diye yalvanyo rum. Yann, bütün bunlan bana yann söylersiniz. Evinizin loş sessizliğinde, iri sobanm başmda, siyah, gamlı eşyalarınızın arasında bana bütün bunlan yann anlatırsımz. Fakat Şefik şimdi beni yalnız bırakmız, gıdiniz.. Oh bilseniz nasıl harabım! *** Şimdi yalnızım. Sevgili, kıymetli, kendi eşyalarımm arasında yalnızım. Yann bunlann hepsini bırakaca ğım.. Yann bunların hepsi, yerdeki hasır örtüler, ipek seccadeler, süslü yastıklar. alçak masalar, hepsi yann yalnız, yann kimsesiz, bensiz kalacaklar. Bu ev, aşkla, şevkle süslediğım bu ! *** Bir müddet sükuttan sonra: Ne ıstırab çekiyorum Suzan, sizı onun yanında, onun evinde düşünürken en çok ıstırab çekiyorum. Benhnle beraber geldiğiniz zaman beni ona tercih et (Arkatı var)