23 rNisan Jürklerle Süngü Süngüye No. 162 A. D\VER Çanakkalede Feminizm için Türk I kadını ne düşünüyor? ' m R A D YO \ aksamki oroffram J tSTANBUL: ! 18 almanca dera 18,30 jimnastik, Azade Tarcan , 18,50 Favst (birinci perde). 19,30 haberler . 19,40 gitar solo (Şrayber) 20 Maliye Bakanlığı namına koıu ferans 20.30 demlr caz 21,15 son haberler, borsalar . 21,30 radyo orkestrası22 radyo caz ve tango orkestrası. VİYANA: 17,10 gramoîonla filim musikisl 17 5( feonuşmalar 18,25 piyano konseri 19,2.' fransızca ders 20,05 haberler, hava raporu 20.30 konuşmalar 21,20 musiküi temsil . 22.05 radyo orkestrası 23,15 haberler 23 25 şan konseri 24,05 karışık program 24,30 gece ktmseri. BERLtN: 17.35 tuhaf bir macera 19^0 suskerlcrii. zamanı 20,05 piyano ve agızdan üflerru aletler orkestrasının konseri 20,45 günün akisleri . 21,05 haberler 21,20 Frank furttan nakil 21,50 musiki, şarkı ve salre 22 05 haberler 23.25 spor konuş ması . 23,45 kanşı's program 24,40 Lon. dradan naklen dans miLSİkisi. DF.LGRAD: 12,05 radyo orkestrası . 13,05 halk ha vaları 17.25 Sloven şarkıları 17 55 gramofon 19,05 Ür.iversiteden nakil . 20,35 ulusların zamanı 21,05 Toska Ayda operasmdan paraçlar . 22 35 viyolonsel lcotiseri 23,05 haberler . 24,05 konser. BUDAPEŞTE: 13,10 keman konseri . 13.25 senfunik orkestra 18 25 cazband takımı . 19.55 gramofon 20.20 konusma 20.55 Çin . gene musıkisi . 21,50 konser ve orkestra. BÜKRES: 13 05 orkestra konseri . 18,05 gramofon19.05 haberler . 19 20 gramofon 20,05 Bükreş operasından naklen v7agnerin Parsifal operası. Türkler, hiç ümidsizliğe kapılmadan, hiç korkmadan tekrar hücum ediyorlardı! 9 atğustosta GeneraJ Bırdvud An zaklan tekrar taarruza sevketmış, fakat asıl taarruz grupu cephetk gayet dik ve sarp tepelere tesadüf ederek ve Conkbaymndan yan ateşıne uğnya rak muvaffak olamamıştı. Anzaklar 6 agustostanberi sadece bu mıntaka da bir adım ilerlemeksizin 8500 in san kaybetmışlerdi. 10 ağustosta Mustafa Kemal, 8 inti fırkayı, Conkbayırında Baldivın grupu üzerine süngü hücumuna sür müş ve yanyanya kuş.ahlmış olan bu grup 3500 zayiat vererek karmakanşık bir surette geriye tardedilmişti. Anzaklann bu maglubiyeti kat'î idi. Kanlısırt nümayisi haric olarak şimdiye kadar 20,000 insan zayi etmişlerdi. Yalnız 12 nci fırka 10,500 mevcu dundap 6000 kUi kay'oetnıisti.» İngfliz tarihine göre Bu 9 >e IU agus^os munarebelerı için, İngtliz resmi Deniz Harb Tarihi şunlan yazıyor: «9 ağustosta Conkbayın ile sırt üzerinde diğer tepcye gayet şjddetli bir hücum yapıldı. Sabah oIuTken gemilerdeki ve karadaki toplann hepsi buralara mütemerkız bir ateş açtılar. Uç çeyrek saatte tepe baştanbaşa alev ve ateş içinde kaldı. Müteakıbcn üç koldan hücum edilerek iki tepe arasındaki münhat mevki, seri yürüyüşle elde edildi. Burayı zapteden askerlerimiz Boğazm iç tarafını ve 'Çanakkale kasaba*nın altlannı gördüler. Türklerin bu kıtaatı oradan atmak için yaptıklan bütün gayrete rağmen askerlerimiz mevkilerini muhafaza ettiler. Diğer taraflarda hücum muvaffakiyet sizlikle neticelendi. Gece olurken bütün îngiliz kit'alan sabahki mevkilerine ricat etmiş bulunuyorlardı. Ertesi günü (10 ağustos) hücum tekrarlandı. Fakat bu hücum da düşmanın mütemadiven artan kuvvetlenne tesadüf ederek muvaffakiyetsizlikle neticelendi. Sanbayır üzerindeki düşman kuvvetleri o kadar fazla idi ki askerlerimiz sadece düşmanın çokluğu yüzünden. o kadar emek ve zayiatla elde edilen iki tepe arasındaki mevziden de silinip süpürüldüler. Fakat Tü*k muvaffakiyeti de burada bitti. Türkler kazandıklan galebeden çevkîenmiş ve çokluklarına itimad etmış oldukları halde yorgun askerlerimizi geri atmak için hücum ettiler. Fakat ilk Türk hattı, sırtm tepesinde meydana cıkar çıkmaz İngiliz topçu ateşine yakalandı. Gemi toplannın da iştir?k ettiei bu ateş, Türk hücum halt nı bir anda mahvetmişti. Fakat Türkler hiç ümidsizliğe ka*"l\ hic korkmadan tekrar ilerled:ler, mütevali hatlar, ve sıra sıra kütleler halinde, gayet mükemmel bir tavır ve vazıyette mütemadıyen hücum ediyor, topçulanrruzın nadir gördükleri bir hedef teşkil ediyorlardı. Her hü cumda düşmanın bu kahraman ve şeci efradı, bir mermi kasırgası ıçinde kayboluyor, bir daha görünmüyordu. O gün Türkler Anzak ve Suvla kuvvetlerinin birleştiği tepelerin eteklerinde iki şiddetli taarruz yapmıslar, her iki taarruz da defedilerek böylece İngilizlerin muazzam çevirme teşebbüsü şanlı (!) bir muvaffakiyetsizlikle ni hayet bulmuştu.» tngilizlere bu kadar çok görünen Türk kuvvetleri, hakikati halde iki alaydan ibaretti. Fakat dediğimiz gibi onları Atatürk gibi bir kumandan idare ediyordu. Bir defa daha söyliyelım ki bütün bu muharebelerde Türk ordusu, hiçbir zaman karşısındakı düşmana adedce faik olmamışnr. Yukanda anlatüğımız 10 ağustos muharebesı, Anafatralar grupu ku mandanlığına tayin edilmiş olan Mustafa Kemal Bey tarafından tertib ve idare edilmişti. Atatürkün gerek Anafartalar grupunda yaptığı muharebelerden gerek 10 ağustosta Anzaklan Conkbayın Kocaçimen mıntakasında mağlub edışmden sonra bahsedeceğizAnafartalar ttıract Bu bahse gırmek için Ingilizlerin Anafarta ihraclanndan itibaren vuku buian hâdiseleri tetkike bashyoruz. Anafartalar ihracı, yukanda anlattığımız Conkbayın Kocaçimen muharebelerinin mütemmrmi idi. İngilizler bir taraftan, Seddilbahir mıntakası ve Anbırmunda, Kan hsrrtta, Saros körfezinde nümayiş ve işgal muharebeleri yaparken dığer taraftan da bundan evvelki kısımda anlattığımız Cokbayınnı ve Kocaçimeni zaptetmek üzere harekâta girismişler ve ayni zamanda ellerindeki 9 uncu kolorduyu, Suvla mıntakasına çıkararak Anafartalan tutmağa, Conkbayın ve Kocaçimeni zapta matuf hareketlerir> <ol yanmdan desteklemeğe karar v\ erdi. uncu îngiliz kolordusu, 10 ve 11 inci fırkalardan mürekkebdi. Bunlann karaya çıkacakları yerde Alman binbaşısı Vilmerin kumandasmdaki 3 tabur piyade, 1 bölük süvari ve 4 batarya toptan mürekkeb bir zayıf müfrezemiz vardı. Bu müfrezenin kuvvetini yukanda söylediğimiz gibi İngilizler 4000. Larşer 3500 ve Alman resmî Harb Tarihi 1800 kişi ve 19 top olarak kaydetmektedir. Bu rakamlann en çoğunu da alsak 4000 Türkün karsısına bir buçuk fırka, yani 20,000 kişi çıkrvordu. 67 ağustos gecesi İngilizler Suvlada A. B. C. kumsallannda karaya çıkmağa başladılar. Karçısmdaki t>irbucuk tabur kuvvetindeki GeIibolu ve Bursa jandarma taburlarile 32 nci alayın bırıncı taburu kuvvetli bir gemi topçujunun himayesinde bulunan bu büyük kuvvetin çıkmasına mâni olamadise de onları şiddetli ateşlerle karşıladı ve zayiata uğrattı. Hatta bir muhribi bile yaraladı. 7 ağustos sabahına kadar 13,000 İngiliz karaya çıkmıştı. A kumsalına ım çıkanlar orada patlıyan kara torpillerinden epey telefat verdiler. Düşmanm hedefi, Kireçtepe MestantepeIsmailoğlu tepesi hattile Suvla körfezinin şarkındaki hâkım tepelen işgal etmekri. Küçük Kemikliburnunun iki tarafında ve karakol dağı cenubunda karaya çıkan düşman kuvvetleri Lâlebaba, Karakol dağı ve sonra da Softa tepeyi kolayca işgal ettiler. Anafartalardaki îngiliz harekâtı. şimdiye kadar umumiyetle iyi cereyan etmişti. Talim ve terbiye sayesınde güzide kıt'alar haline gelmiş olan ANustralyalıların önünde yalnız arazi müşkülâtı vardı. Daha az tecrübeli olan 9 uncu kolordu müteharrik cenahta olarak Anafarta ovasına kolayca ayak basmıştı. \Arkası var\ c Muallîm Cemüe diyor ki: «ÇocukJanmızı harbden kaçınan yumuşak bir terbiyeyle büyütemeyiz!» ROMATlZMA AGRILARININ DURMASI Romatizma ağnsı ilk hissedildiği zaman. adaleler yahud mafsallarda sertlik hasıl olunca, uğuşturmamak şartile Sloan's Liniment sürünüz. Sloan's Liniment cevelânı demi uyandırır, ağnyan adalelere yeni kan geti tir, marazın doğrudan doğruya mü vellidi olan kan terakümüne tesir e derek ıstırabı imha eder. Uğuştur mağa lüzum yoktur, çünkü Sloart's Liniment derhal nüfuz eder, ısıtır ve ağrıyı teskin eder. Küçük bir şişesı uzun müddet devam eder ve idare lidir. Umum romatizma ağrüan, lumbago, siyatik, arka ağrıları, burkul ma ve umurniyetle mafsal ağrıları ve nevraljiler için Sloan's Linimenti tecrübe ediniz. L İ N İ M E N T Kız Lisesi mu allimlerinden Cemile Aytaç anke timize şu cevab ları vermiştir: « tnsanlığın bir banşa doğru gittiğine inanmak iyi, fakat... İna nabilmek güç şeydir. Bütün dünya harbe hazırlanı yor ve herkes tehüke hemen yarın başhyacak Muallim Cemile mış gibi acele ediyor. Barışma yolunda konuşmalar ve çalışmalar da var. Fakat bunlar yaklaşan tehlike önün de çaresız çırpınmalara benziyor. Harb bütün insanlığın isteğine rağ men önüne geçilemiyen büyük ve tabiî akınlar gibi, kaza ve kader gibi bir gün ansızm gerçekleşecek, diplo matların konuşmalarını yarıda bıra karak kendi işine başlıyacaktır. Harbe aid şartlann toplanıp durmakta olmasına rağmen bugün ondan çok çekinildiği görülüyor. Bunun sebebi insanî duygular de ğil. Harbin genişlemek istidadıdır. Güclü zayıfı yalnız bulacağını bilse üstüne atümaktan çekinmij'ecektir. BROADWAY S A RA Y N Bu perşemb* günü ilk matinesindan Hibaren Sinemasında GECELERİ (JörülmetDiş b ü y ü t tilim ıle fevkılâde mavaffakıyet kazanmış olan EMiL ZOLA nın aşk romanı «• ANNA STEN nin tomsiK A N A Bugiln T Ü R K sinemasında 1BiTMiYEN ISTIRAB Fransızca sözlü neşe saçaa bir komedi ' •»,/* CLAUDET COLBERT GLARK G A B B Dikkat: Suvare tam eaat 8 30 da 2 Buyuk filim birdvn Böyle bir çağda barış kuvvetlinm duygusu değildir, olamaz. Harb za yıfa yürür. Güclüden kaçar. Korkaklık karşısmda cesareti bulduğu gıbi zayıf ta hemen her zaman istilâyı çağırır. Ya§ıyan bu gerçeği bir tarafa bırakarak bizim aşkın barışma fikirleri içinde yumşamamız ve gencliği böyle terbiye ile yetiştirmemiz doğ ru olmaz. Harbetmek için değil, ba rışıkhğı elden kaçırmamak, saldırı cüaruı iştihasmı uyandırmamak için barışıkhğı benimsiyerek her harekete de hazır ve güclü bulunmamız gerektir.... Türk kaduıı çocuğunu herhangı saldırımdan kendisini koruyacak ve barışıklığı sever bir korumla yetiştirecektir. Fakat harb için gelenlere öarışıklık bayrağile çıkınız diyemez... Türk kadmı bütün siyasal ve soysal hakîarını almış bulunu}Tor. İşçi, tüc car, doktor, muallim ve saylav ola rak yurdunun bütün işlerine özen miştir. Erkeğine denk, fikir ve iş arkadaşı, yurdun saygüısı, evinin se vincidir. Diğer yurd kadınlığınm uğraştığı birçok meseleler onun için yoktur. Bundan artık kadmın çahşmalanna, kurumlarma lüzum kalmadı manası tabiî çıkmaz. Bizi çok geniş bir ça lışma bekliyor. Bütün yurd kadınlı ğının yaşama, düşünme seviyesini yükseltmek bugünkü münevverliğin onuru ve yüksek bir borcudur. Bü tün bunlar da gene kadın meselesi nin hepsi değildir. Belki büyük işin bir kısmıdır ki bizde halledilmiştir. Türkiyede yeni tip bir kadın birliği ne ihtiyac var. Daha küçük görünen fakat cemiyet bünyesine kuvvet ve hayat verecek olan işlere el koysun, yurduü her köşesüıe dalbudak sala rak iyilık, şefkat, ve neş'e dağıtsın, çocukların hayatmı, ilk yurd ülküsü nü kontrolu altına alsin. Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardur: Şinasi (Büyükada), Yusuf (Heybe li), Beşir Kemal (Sirkeci), Esad (Divanyolu), Belkîs (Kumkapı), H. Hulusi (Zeyrek), İsmail Hakkı (Şehza debaşı), Pertev (Aks?.ray), Teofüos (Samatya), Hamdi (Şehremini), Suad (Karagümrük), İstefan (Bakır köy), Vitali (Fener), Halk (Hasköy), Merkez (Kasımpaşa), Receb (Beşiktaş), Hidayet (Galata), Kanzuk (Taksim), Karakin Kürkçüyan (Pangaltı), Uuneş (.raKsi^.NecdetEkrem (Kurtuluş), SAhat (Moda) u Rifat (Pa zarvolu), îmrahor (Uskudar). 2 iki Gönül Bir Olunca Fransızca sözlü fvvkalâd* hissi şahsscr. DORİS KENYON • WALTER CONNOLLY Kadmlann tabiiyeti Kendisini hislerile, arzularile bir yuvaya veren kadın, erkek tâbiiyetme girmelidir. Aüeter cemiyeti yapao.' parçalarga onun saadetirıi ancak bir göre«ı, bir düşünen insanlar yapabi lir ~, . • '' Ahlâkta müsavat Bu sorguya cevab vererruyecek kadar düşündüm. Yalnız bir noktayı imliyerek geçeceğim. Kaduı; ahlâkta müsavat isterken sakın erkek ahlâ kma doşru gitmeyi dilemesin. Büyük bir istekle onları kadın, ahlâkına çekmeği düşünsün...» > Teşekkür Bugün A Ş K v e i P EK Rejisör FRITZ LA.NG'ın şaheseri ve CGARLES BOYKR FLOREI L'in muhte§em temsilJeri 1 ^J ( LILİOM ) filmini mutta^a görüoüz K A N ' Soy adı Heyecanbaş bir mesele: AŞK v» MUHABBET, vszife Jen daha kuvvetli miur? Ruru rerşetn e günü marinelerden itibaren gösttrirrjtğe başlı\acaği Metro Goldv\n • Mayerin Krarsızca PÖZ'Ü muhteşem filmirde aniıvacaksınız. (hrvvanlart CLARK OABLE . WILUAM PAUWELL MARY LOY Trabzon Tapu Müdürü Tahsin (Mudurnu), kömür tüccan Cevdet Hakkı ve ailesi (Cebe), şark şimendiferleri Bakırköy Yenimahalle gişe memuru Mazlum (Uluman) soy adını almış lard'r. Hastahğım doıayısile tedavim için yatırıldığım Haseki kadmlar hasta nesinde dahiliye mütehassısı doktor Hüssyin Osman ve muavini doktor Raşid ve bana her türlü ihtimanu gösteren hastane idaresine ve hastabakıcüarına ve gördüğüm intizama açıkça teşekkür etmeği vazife bildi ğimden gazeteni'le neşrini rica ede rim. Feneryolunda No. 44 Rabia İsmail (433) Kongreye cacırış Bursa lisesinden Yetişenler kurumu G. Yazganlığmdan: Kurumumuzun 26 '\ 935 cuma. günü saat 9.30 da İstanbul Halkevi salonunda fevkalâde kongresi olduğundan bütün üyeîerin gelmeleri. Türk Okutma karumundan: Türk Okutma kurumunun, 26 nlsan cuma günü saat iki buçukta Darüşşa fakada yapacağı alelâde içtimaı muhterem azanın teşrifleri rica olunur. Sinemasınin Son Gtinahı Millî sinemada Görmiyenler ve tekrar tekrar görmek isttyenlere büyük firsat. itâveten: Bugün KANSIZLIK tM e d e n Karioka 2 büyuk iilim birden zafîyet ve Chlorose BAYLAR sıhhatin z için Birkaç para esirgemeyinİ2. Teksayt prezervatiflerini Eczanelerde satılir. Hakikî kullanıniz. KORKUNÇ EV Katetmek = Kesmek = (Fr.) Couper, trancher Örnek: Mücadeleyi katetmek için •= Kavgayı kesmek için. Kat'î alâka etmek = Elçekmek, elyumak, ilifik kesmek = (Fr.) Cesser ses relationt, rompre urnek; Sizinle kat'ı alâka ettim = Sizinle ilişığımi kestim. Bu işten kat't alâka ettım = Bu işten el çektim. Kat'î mesafe = Yol alma = (Fr.) Parcoarir les distance* Kat'ı merahil = İlerleme, yoldürme Örnek: Yavaş yavaş kat'ı mesaje edebıldi Xava$ yavaj ileriiyebildi Kuttaı tarik = Yolkesen Kat'î = Ke*in Örneki Kat'i olarak size soyldyorum = Kesin olarak size söyıuyorum. ...at iyyen = Asla, üzkes, cuda Ornek: Kat'iyyen izin vermem = Üzkes (asla) izin vermem. Uat'ileştirmek = Kesinleftirmek (Bak: Hakikat) Örnek: Yevmi hareketini henüz kat'ileştiremedi = Hareket gv.nu.nu lıenüz kesinleştiremedi. vatl = ö l ü t Ornek: Onun katli herkesin yüreğinde derin bir acı bırak . tt = Onun ölütü herkesin yüreğinde derin bir acı bıraktı. Katletmek = öldürmek Ornek: Katledıldiği vakit yanında Jcimse yoktu = Oldürüldüğü vakit yanında kimse yokiu. iCatiI = ölütçü, öldiiı en, kanlı Ornek: 1 Katttini bulamadüar •=. Olütçüsünü buîamadı . 1*1. t Onun katüi..... dır = Onun öldureni dir. Katliâm = Kırım Katre = Damla Ornek: Su muslukian katre katre akıyordu = Su musluktan duniia damla akıyordu. Kavî a« Kuvvetli, zorlu Ornek: Kavi bir irade = Kuvvetli bir irde. Kavim (Millet anlamına) = Ulus Ornek: Cemiyeti Akvam = Uluslar Sosyetesi. Kavs = Kavis (Kavus = Kemer: Radloff II) Kay = Kusu Kayh = îrin Kaymakam (askerlikte) = Yarba> Kayd = Bağ = (Fr.) Lien, reserve, entrave Kayd (Bak: İhtimam) = Kayid = (Fr.) Soin, »oaci, assiduiti Örnek: Kavdsız bir adam = Kayidsiz bir adam. Kayd = Yazma, geçirme = (Fr.) Inscription, enregi**remevt Örnek: Bu isimlerin deftere kaydi bitmedi =s Bu isimlerin de'iere geçirmesi bitmedi. Kaza = Kaza (Aslt: Kada) Örnek: Büvük bir kaza geçirdi = Buyiik bir kaza •jeçvui. Kaza = İlce Ornek: Karacabey kazsaı = Karacabey ilçesi. Vilâyet = İl Örnek: Izmir Vüâyeti İzmir İli Nahiye = Kamun Örnek: Bu kazada uç nahiye vardır = Bu üçede ÜÇ kamun vardır. Vali = İlbay Örnek: Adana va'isi = Adana ilbayt. Kaymakam = İlçebav Ornek: Haymana kaymakamı = Haymj.na ilçebayı. Nahiye müdürü = Kamunbay Müfettiş = İspekter Müfettislik = t*p«kterlik Müfettin Umumil ; k = Genel İspekterlik Teftiş = Teftiş (T. Kö.) Kâzib = Yalan, yalancı, aldaç Kızb = Yalan Kebed = Karaciğer Kebir = Büyük Keder = Keder (T. Kö.) Keenne = Sanki, sanırsın ki Kefalet = Kefillik Kefalet akçesi = Tutak Ornek: Bu işi deruhte etmek istiyenler % 10 derecesinde kefalet akçesi yatırmalıdır = Bu işi üstüne almak isüyenlei % 10 derecesinde tutak yatırmalıdır Kefil = Kefil (T. Kö.) Kefaret = Arınma Keffiyed etmek = Elçekmek, çeki'm'k Örnek: Birkaç defa pey vurduktan sonra ke'fiyed ed^rek ra. kibine bıraktı = Birkaç kere pey vuıduktan sonra el çekerek (çekilerek) işi hasmına bıraktı. Kehf = Kovuk, mağara Kehkeşan = Gökd"ere, yola Kelâl (Bak: Hüzün) = Uranç Kelime = Kelime (T. Kö.) Kem = Kötii, az Örnek: Kem soz, kem akçe shaîbinindir = Kötü söz, kötü akçe ıssınındır. Kemakân = Eskisi gibi. olduğu gibi Ornek: Kemakân makamında ipkası Eskisi gibi orununda bıraküması. Kemend = Boğuluk Kemîn = Pusu Kemiyet = Nicelik, kemiyet (T. KÖ.) Keyfiyet = Nitelik, kevfiyet (T. Kö.) Kenar = Kenar (T. Kö.) Kerem = Kayra Keremkâr = Selek Kehen = Istemiyerek, gönülsiiz, tiksinerek Tav'an = tstiyerek, gönülden Tav'an ve kerhen = İster istemez, istiyerek istemi yerek Örnek: Tav'an ve kerhen bu işi behemehal ifa etmeiisiniz diye verilen emre nazaran = istiyerek istemiye/ ek bu i§i ne olursa olsun yapmalısmız diye verilen emre göre. Kerih = İğcenç, tiksuıdidci Kerime = Kız Kerre = Kere Kesafet = Sıklık, koyuluk Kesif = Sık, koyu Ornek: 1 Kesif bir orman =z Sık bir orman. 2 Kesif gölgelerle mestur bir yol. Koyu gölgelerle örtülü bir yol. Tekâsüf etmak = Sıklaşmak, toplanmak Teksif etmek = Sıklaştırmak, koyulaştırmak, top « lamak Kesad = Sürümsüzlük, durgunluk Kesbetmek = Edinmek, kazanmak Kesbi nezaket etmek == Nazikleşmek Kesbi sükunet etmek = Sâkinleşmek Kesbi suubet etmek =^ Zorlaşmak, güçleşmek Kisb = Edinç Kisbükâr = İş güç, kazanc Ki*bî Edinsel Örnek: İnsanlann bazısında fıtri olan mevahibi taoiat taz\larında da ancak kisbî olarak tezahür eder = insanlann kimisinde doğunsal oln türem vergilen, kimisinde de edinsel olarak görunür. Kesir = Kesir (Kesmekten) Kesretmek = Kırmak Örnek: Kimsenin hatırım kesretmek tstemem = Klmsenin hahrını kırmak istemem. Küsurât = Kesirler