Edebi feüyük rotram 45 Caokyuzu Yazan; Reşad Nuri Giintekin = • burada elimizden geleni yapıyo ruz. Fakat e^er devlethanenizde daha iyi bakılacağım zannediyor san'z siz bilirsiniz. Pervin fena yakalanmıştı. Ringde sıkı bir yumrukla sersemlemiş, bir boksör gibi başını silkiyor, gözlerini açıp kapıyor, bir türlü kendini toplıyamıyordu. «Hastayı al götür» demek benden beklenecek bir hareket değildi. Doğrusunu söylemek lâzım gelfrse bu ağır ve çiy lâkırdıyı ben de kendimden beklemezdim. Fakat hiddet insana ne yaptırmaz? Biraz evvel nasıl içim yana yana doktorun aleyhinde bulundumsa şimdi de karsımdaki düşmanı, can üstünde bir hastayı başına atmekla korkutuyorum. Pervin bunun kurusıkı bir teh • did olduğunu herhaide anlarmştı. Fakat Sevimi eve götürmenin lâ kırdısı, şakası bile o kadar kor kuncdu ki birrrn yalınu indirdi, istemiye istemiye: O da olur, dedi, çocuğumuzdur. Tedaviye çalışmak boynu muzun borcu... Yalnız şu var ki bizde de buradakinden ivi bakıla • cağmı ummuyorum... Hem maksadı yanlış anladınız galiba... Bu rada Sevime bakılmıyor demek istemedim.. Eksik olmayın.. Elinizden geleni yapıyorsunuz. Fakat malum ya hastanenin hali başka... Kendim de hastalansam gidece ğim yer doğru orası... Ilk çarpıçma benim bu kestir • me hareketimle bitmiş oluyordu. Böyle olmakla beraber Pervin derhal başka bir plânla ikinci bir ta arruza geçti. Hastahk geçinciye kadar «ize yardım etmemize tabiî müsaade edeceksiniz. Evde zannederim has.tabakıcıdan başka işe yarar insan yok... O Gülşen kalfa ne hale gelmiş öyle... İnsan kurusu gibi bir şey olmuş... Ben size şimdilik A sude bacıyı vereyim... İyi kadın dır. Sizi çeker çevirir. Kendim de sıksık gelir hastanın temizliğine filân bakar'ii... Bu sözlerin manası da meydanda: «Değil mi ki bir kere bu eve ayağımı attım. Öyle kolay kolay çıkaramıyacaksın... Bir yandan ben bir yandr/ı Asude bacı seni elimizden geldiği kadar tartakla mağa çahşacağız.» Ne Pervine, ne Asude bacıya «siz bizim eve gelmeyin» denemezdi. Misafirlerin yavaş yavaş ayak landıklarını, müze gezer gibi so falarda takır takır dolaştıklarinı, girip çıkmadıkları yer, karıştırmadıkları eşya bırakmadıklarını işiti • yordum. Benim kadar titiz olmı • yan bir insan bu saygısızlığın beni nekadar huylandırdığını dün yada anlıyamaz. Adeta çırçıplak dolaşıyormuşum gibi dayanılmaz bir sıkıntı. Yerimden kalkarak: Peki nasıl isterseniz öyle ol> sun.. Asude bacıyı bırakın, de • dim. Ben, Mükerrem, doktor Hasan, Raşid çocuk dört, hastabakıcı beş, Gülşen kalfa ile Asude bacı ye di... Sevimin etrafındaki ihtiyarlann sayısı o akşam tam yediye çıkı yordu. Raşid çocuğun arasıra: Yenge meraktadır... Haber de veremedik... Allah vere de evi kapayıp gelmeğe kalkmasa, demesine göre biraz sonra sekize çık mamız da mümkündü. \Arkati var\ Sehir ve Memleket llaberleri Kabzımall&r ^ e f:çt'kları krediyi kestilr Satıcıların naraîarı susturulmalıdır! Camhuriyet 23 Mart 1935 Siyasîicmal mart n altı mart tarihin en bu yük günlerinden biri olau. Çünkü o gün Alman mil leti askerî hukuku hükümranislni ve müdafaa hakkını sıfıra indiren Versay muahedesinin beşinci fae l'nı hiebir devlete danışmaksızm ilga ederek diğer büyük devletlere müsavi müdafaa hakkını eline al mıştır, Versay muahedeıi tarihte emsali ender ahdî vesikalardan olup iki taraf arasında serbestçe rnüzakere edilmiş ve iki tara fın müsavi derecede rıza ve muvafakati alınmış bir ahidname de ğildir. Galib devletler 1919 da Versayda mağlub Almanyaya ne dikte etmişlerse Almanya bir ke limesini değiştiremeksizin bunları kabule mecbur kalmıştır. Almanya askerî tayyare şöyle dursun tayyarelere karşı yerden müdafaaya mahsus bir küçük top ve tarassud balonu bulundurmak tan bile menedilmişti. Alman mil leti Versay muahedesinin kendisi için bir şin telâkki ettiği askert ahkâmına ahidnamenin imzası gü nünden itibaren riayet etmemek için elinden £"'eni yapmış ve en zayıf hükumetler zamanında bile gizliden gizliye silâhlanmağa ve müsellâh kuvvetler yetiştirmeğe çalışmîştı. O derecede ki 16 martta mecburî hizmeti askeriye usulü tekrar vaz olunup Almanyanm hazarî ordusu mevcudu 36 fırka ya taksim edilen 500,000 kişi o lacafy ilân edildiği zaman bu ordu ve teşkilâtızatenmevcuddu.Ogün bu muazzfjn ordunun mevcudiye.tine yalnız resmî bir şekil veril miştir. Fransa Başvekili M. Flan din Ayan meclisinde irad eylediği nutukta bu hakikati ehemmiyetle kaydetti. Almanyanm muazzam bir ordu hazırladığı ve büyük ve kuvvetli bir hava donanması yarattığı Avrupada herkesin bildiği bir sır ol duğundan ve zaten 3 şubatta Londrada İngiliz ve Fransız Başvekilleri arasında yapılan anlaşmada Almanyanm askerî hukuku hü kümranisi ve müsavat hakkı esas ittbarile tanınmış olup yamıs Versay muahedesindeki askeff ahkâ •>o mın siîâriları bırakma mukavele sine konulacak ahkâmına tebdili derpiş edildiğinden 16 martta Almanyanm Versay muahedesine meydan okuması korkulduğu ka dar büyük ve vahim neticeler vermedî. İngiltere Londra anlaşması üzerine Almanya ile yapacağı müza kerelere devam edeceğini Berline bildirmek suretile uzlaşmak taraftarı olduğunu ilk hamlede bütün dünyaya anlatmış ve diğer devletlere örnek olmak için Pariste İn glltere ve Fransa ve İtalya Hariciye Nezaretleri mümessilleri ara sında istişare yapılmasını teklif etmişti. Bu İngiliz teklifine binaen bugüpkü cumartesi Pariste istişa re yapılacak ve bir gün sonra da İngiliz Hariciye Nazırı ve muavini Berline gidecektir. Bunların Ber linden avdetinden sonra bir istişare daha yapılacaktır. İngiltere Al* manyanın bilfiil iktisab ettiği müsavat hakkımn beynelmilel eiyaset âleminde bir sarsıntı yapmaksızm tanınmasım istiyor. Fakat diğer taraftan Fransanm Cemiyeti Akvama müracaat eyle mesi Ingilterede derin memnunî • yetsizlik uyandırmıştır. Almanya efkârı umumiyesi bu müracaati zaid ve amelî kıymeti olmıyan bir hareket telâkki etti. İngiliz efkârı umumiyesi is? Avrupa sulhunun muhafazası için elzem olan Al manyanın Cemiyeti Akvama dön* mesini güçleştirecek yanlış bir hareket addetti. Fakat Fransa dahilî efkârını ve müttefiklerini teskin için her çareye başvurmağı ve bunların arasında Cemiyeti Akvama müracaati zarurî bulmuştur. Şimdi vaziyetin alacağı şekil Sir Con Simonun Berlinde elde edeeeği neticelere ba^lı bulunuyor. Muharrem Feyzi TOGAY Acıldı bir kaza Bir buçiîk yaşm^a bir yavru kuyuda boğrldu Çok âlâ... Çok âlâ... Renimle ne konuşmak isti yordunuz? Sevim hakkında tabiî... Sevime gösterdiğiniz alâka Leni pek sevindirdi. Pervin hafifce dudaklarını kıs tı; sonra ağır ve mahzun bir cid diyetle kaşlarını kaldırarak: Çocuğun hali beni düşündürüvor, dedi. Bu sözün açık manası şu idi: Ev bir serseri yatağı olmuş... Her tarafı pislik götürüyor... Çocuk bir köşede canile uğraşırken öbür tarafta rakılar içilip sefahet yapıhvor... Bunlar benim gözümle gördüklerim... Daha gör ınediğim kim bilir neler var... JIastayı meşhur doktorlara baktı rıyoruz diyorsunuz... Onlarm da aşağıki pantalonu düşük sarhoş tan daha hır matahlar olduklarına inanamıyorum... Bu bakımsızhk icinde çocuğun iyi olacağı şüpheli... r'ervine söylenecek çok şey vardı. Fakat bunu yakında çıka cağma hiç şüphe etmediğim fır satlara bıraktım ve lâkırdının ha • kikî manasını anlamamış gibi bön bir cevab verdim: Vallahi o cihet bizi de dü şündürüyor. Fakat gencdir, vücudü bizim vücudler gibi tamir ka bul etmiyecek şekilde kırpalanmamıştır. İnşallah iyi olur. Biraz evvel dudaklannı kısan Pervin bu defa rimclli gözlerini kısarak dikkatli dikkatli yüzüme baktı: Ha»tahk ehemmiyetli birşey olmıyabilir... Fakat dikkatli bir tedavi lâzım... Sizin için birşey söylemiyorum... Eksik olmayın ona evlâdınız yahud torununuz gibi bakıyorsunuz... Fakat bekâr bir erkeksiniz öyle değil mi? Herşey para ile olmaz... Doğrusunu ister «eniz ben bu hastabakıcıya da pek güvenemem... Muharebe ilân edilmiş, çarpı» ma başlamıştı: Pek âlâ... Çocuğun daha iyi bakılması için bir çare düşünüyorsanız söyleyin... Göniil istemez aına meselâ iyi bir hastaneye kal dırılabilir... Hastanede ne olsa di siplin vardır... Herşeyi eaati saatine yaparlar... Bilmem ben böyle düaünüyorum. Bunları söylerken çehresini, sessini gayet ustalıkla idare et mesine rağmen gözbebeğindeki «insi gülüşü yakalamıştım. Mak *ad meydanda: Yatı mektebinde okuduğu müddetçe Sevimi aile den kimse arayıp sormuyor. Dip Jomasını alıp iş buluncıya kadar Jbarınacak bir otel yahud pansiyon odası aradığı bir sırada ben onu evime ahyorum. Bunu yapmak Pervini ve öteki akrabaları küçük düşürmek demektir. Çocuk gül düğü, söylediği, işime yaradığı müddetçe onu yanımda alıkoy dum. Şiındi, ki ne olduğu, neka dar süreceği belli olmıyan bir hastalıkla başını yere vurdu. Onu bir evlâdhk gibi evimden sürüp çıkarıyorum; sediye ile hastanaye atıyorum. Pervin de gezip yürüdüğü yerde benim güveniîmez bir ser seri olduğumu söylemekte neka dar haklı olduğunu herkese ispat ediyor. Ben alındığımı göstermeden sakin bir tavırla: Zannederim ki çocuğu has taneye göndermek benim için de, sizin icin de ayıb olur, dedim. Biz Avrupanın siyasal durumu nerede karar kılacak? IBaşmakaleden mabaid] etmeğe çahşacak görünüyor. Öyle anlaşılıyor ki İngiltere gene barı şın daha çabuk bozulmasına sebeb olabileceği korkusile şu veya bu tarafı tutmaktan çekiniyor, ve daha çok aracı (hakem) rolünü oy namak istiyor. İnsriliz nazırları nın Berline gitmekten vazgeçmemelerini ve İngilterenin Fransaca Uluslar Derneğine başvurulması nı hoş görmemesini ancak bu » nunla anlıyabilir ve anlatabiliriz. İngiltere Berlinde Versay andı nın beşinci bölüğünün yıkılmasmı daha çok olmuş bir iş olarak ala cak ve Almanyayı artık Uluslar Derneğine döndürmeğe çahşacak • tır. Bu çahşma, Uluslar Derneği • nin Almanyanm da katılmasile gerçek bir banş temeli yapılması sonuncunu gözönünde tutar. Ozaman, hatta silâhlan azaltma konferansını yeniden canlandırtceğa bile olabilirlik bulunabilir. Böyle bir halde silâhların azaltması ba kımından neler elde edilebileceği bilinmezse bile hiç olmazsa bütün uluslar banşın korunması çevre sine toplanmış olabilir, Ingilterenin bu çahşmaları ıü rüp giderken Fransa ile Italypnın her ihtimale karşı ulusal ve arsı ulusal bazı düzenler almak yolunda yürüyecekleri açık görülmek tedir. Ancak eğer İngiltere Al manyayı yeniden Uluslar Derne ğine döndürebilirse şimdiki karı şık durum, ortalığı hayliden hay liye oyalayıcı yeni bir yüze (safhaya) geçebilir. Şundiki halde bu ihtimal yok değildir, ve Almanyanın gerçek faydalan da buradadır. Biliriz ki bununla iş bitmez. Fakat bu barışı çabuk tehlikelerden kurtaran yepyeni bir durum olur. Yeni sebze ve Diin Hacikadin maha''esinde çok Bundact bir müddet evvel Bemevva halinin aac'kh bir kaza o'mu"tur. Bu maha'lede lediye, çehirde gürUltüye mâni çılması vaklat • 45 numarada oturan Fatraa admdaki olmak için bazı tedbirler almış, tıkça hâlin do ka^ln temizlik yapmak için bahçeieki bu meyanda, sabah karanhğm ğurduğu kanjıksu kuvutundan su cckip kuyu kana^ini dan gece yarılarına kadar ma Iıklae da büvü • açık blra'.fmlftlr. Annenin içerid* buhalle mahalle, tokak sokak do mektedir. Yeni lunduğu o sırada bir buçuk yasmdaki la.«an ve avaz avaz bağcan seyhâlde kabzımalyavrusu Abdu'lab bahceye cikmu ve yar satıcıların, sabahları saat •«' larıeı vaziyeti ne kapa^ı aık olan kuyuya dü'mü?rür. kiıden akşam dokuza kada.tr doolacağı malum Güriiltü üzerine kcnan'ar lavp'll kü lafabileeeklerine ve yavas »es!« o'maehğindan kabçüğii kurtaramamişlardir ve Abdul'ah bağırmalarına karar vecmişti. zımallar her sc herkesin gözü önünde boğulup gitmiş • ne müstahsile ver Belediycnin bu çok yerinde otir. dikleri krediyi itabztmaller cemiyeci lan kararı ilk günlcr aynen tat kesmi<lerdir. Bu Başkant Ziya bik «dildi ve tstanbul halkı da, ÜNÎVERSİTEDE şekilde kıedi bulamıyan sebze ve sabah karanlığı canhıcas feryadmeyva müstahsili çok fena bir valarla yataklarından fırlamak feTalebe Birliğ nin kararierl ziyete dü;mü«tür. Kabzımallann lâketinden kurtuldulatr. Fakat abirer madrabaz şeklinde KÖsterilişi radan biraz zaman geçince sa Millî Türk Talebe Birliği idare kabzımallar arasında biiyük bir t*tıcılar sstlerini perde perd* yük> heyeti dün Halkevinde toplanmış esrtfr uyandırmıştır. seltmeğe, evvelâ sekize çeyrek va bîrçok kararlar vermiştlr. Bu kala, gi^sr'cle de yedi buçukta, hat • meyanda gelecek cuma günü Bir Kabzımallar cemiyeti ba^kanı ta yedide mahallelers çıkmağa liğin köycülük kongresinin toplan Ziya Kı'ıcoğlu bir muyarriırbniztt ve saat on, on bice kadar gezmemasma ve 31 mart Mimar Sinan ih demiçtV ki: ğe başladılar. tifa.';ne istirak ed'lmes'ne karar veril « Kabzımal bîr kumutyon • miştir. Koca Sinan ihtifali Sü'eymani Şimdi »eyyar tatıcılann, bil cudur. Yani ticaret kanununun tarif yedeki mezarı başinda yapllacaktir. hassa yoğurt satanların sıtma ettiiğ sekilde tam bir kumutyoncu.. görmemiş tesleri sabah karanlıKabzunahn köylü ile münasebatı Dirci Talebesinin ba'osu gından gece yarılarına kada âfaîöyle baçlaı: Kânunuevvelden itiIstanbul ÜnK'jriteii diş talııbe kı tutmaktadır. Satıcıların, «ski baren qaayısa kadar müiUhıilin bağ mahalle bekçilerinin «yangm ti şubesi Talebe Birliği tarafından ve bahçe baktmı, giibre, kükürt ve var!» feryadını gölgede bırrkan 28 mart perşembe gecesi Maksimde göztası gibi mevaddı temin etmeai nacaları bütün tstanbul halkını bir balo verilecektir. Mevsimin son için ihtiyacı buluuan avantı bilâfaiz bihakkin rahatsız etmekte, hu talebe eğlencesi olacak olan bu bave müstah»ilin istihsal kudreti dezur ve sükunu ihlâl eylemektelo için hazırlıklara devam edilmekrecesindg kendisine verilir. Meyva dir. tedir. ve ••bzenin istihsal zamanmda köyBelediyenin, halkm lehine a|lü hangi kabzımalla kumusyon muADLÎYEDE dığı kararın, üç gün tatbik edil • amelesinde bulunduvsa mahnı kabdikten sonra hiçe sayılması, muzımalın gönderdiği küfelere koya Urla hâkmi Ihsan Zıyayı hakkak ki, Belediye zabıtasıntn rak kendi nam ve hesabuıa satü •eyyar satıcılara karşı gevşsk öldürnnler bulımdu mak Uzere gönderir. davranmasından ileri gelmekts Kabzımal da o Vinkü umumî piBeş sene kadar evvel Urla hiki< dir. yasaya uyarak o malı satar. Malın mi Ihsan Ziya, bir gece Türkoca • Bu meselede Belediye maka tutarından Belftdive rfiıumunu, tıakğından evlne dönerken hUviyeti mının fiddetle nazarı dikkatini liy* v« »atı* bedelini alıp fatu aıını meçhul bazı eshas tarafından döcelbeder, halkı gece gündüz «i • tanzim ed'erek müstahsile göaderir. ğtilmek suretile öldürUlmüf, bu esnirlendiren bu seyyar satıcı gü • Bu iti buğday, yumurta için de ayrarengiz cinayet hakkında yapı • rültüsüne bir nihayet verilmesini ni fekilde yaparıı. lan tahkikat neticesinde beş kişi mahkemeye verilmif, bunlar evvelâ Kabzımal söylendiği ve yazıldıftı tsteriz. beşer seneye mahkum olduklan halgibi avans verip te m^lın idrakind* de Temyiz mahkemesinin bu karan iki kuruş noksanına almaz v« UCTJZ nakıetmcsi üzerine secbest bir a . aldığını da halka pahah satarak kılmıslardı. yed:rmeğe kalkışmaz. Kabzımallar müstahsile senede 200 250 bio lüra Beş sene sonra bu esrarlı cina raddesinde avans tevzi eder ki çok yetin düğtimU çözülmüstür. Dokuz mübim bir yardımd"ır. ay evvel Urla Müddeiumumiliğine tayin «dilen Kiıım Yılmar, bu e! öyle zannediyorum ki müstahsîl : kabzımallardan memnundur. Her Sarav kazasmda tohum nayet hakk'da gizl den gizliye tahkikat yaparak katilletri tesbit et hangi vaziyet ve vazifesini suiisti miş ve delillerini bulmuştur. Bu • mal etmi» kabzımal varsa sikâyet luklar tevzi edüdi nun üzerine Sabri, Fehmi, Ahmed, vukuunda Kabzımallar cemiyeti oSaray (Hususl) Saray kaxa « nu doğru yola getirecek kuvvet « Salih, Hasan, Sadık, Abdurrahman, sında gttçmen yerlafturme isJeri iyi ted,ir. HUseyin ve İsmail isminde dokuz neticeler vermektedir. Şimdiye kakişi tevkif edilmiştir. Cinayetin Feh1», Ziraat ve Adapaearı Banka dar gelen ve yerlestirilea göcmen mi tarafından işlendiği söylenmeklaı ının müstahsile kredi vermek i Iere hükumet tarafından verîlen totedir. Tahkikata devam edüroek • çin bir sirket yaptıklanm bilmiyo tedir. rum. Za^netmem ki böyl* birşey ol humluklar ekilmis, geç kalıp ta kıs mevsimi içinde yapılması ieab eden sun. Çünkü iki sene evvel Kara P0LÎSTE seriyata yeti «miyenlerin tohum • miirsel ve Sabancada yapılan bir luklan, yaz zeriyatına mahsus to tecrübe bür bankaya çok pabalıya üufvardan düştli humluklarla mahallerind'e tebdil e» mal olmustu.» dilcrek ekilmistir. Hükumetin tesviDün Fener caddesinde yıkık blr ki v<j yerli halkm yardımila genis ŞEHtR İŞLERİ raikvasta basanlan bu işlerden bas duvar Uzerind* uçurtma uçurtmakta olan Nebahet admdaki küçük k • > ka birçok köylerde göçmenler için, Taksüerin kontrolu IKI ayağı kaymış ve yere dü;erek önümüzd^ki baharda kendileri ta yaralanmiftir. Nebahet kardesi Hü Seyrüsefer memurları taksİ saatrafmdan bahçe halinde ijlenecek Iarxtin hüeli olup olmadıklacını ve yerlerle bostan z^riyatmı yapacak seyin tarafından polis merkezine soförlerin ellerinde ehliyetname bu* lan tonrak perçalan gösterilmesi baygın bir halde götürülmüş, oralunup bulunmadığmı sıkı bir suretdüsünülmektedir. dan da imdadı sıhhl otomobilile Certe tetkike başlamışlardır. Kontrol Her köyde bir mekteb yapılacah rahpasaya kaldırılmıstır. neticesinde vaziyetleri talimatna Kazamıza bağlı kbyle> in 935 semeye uymıyan soförler cezalandı • İki tayfa zehirlendi rılmaktadırlar. n«tsine aid bütçderlnin tanzimine Evvdki gece »aat 23 te Besiktaş baflanılmiftır. Bu bütçelerde her Et fiatleri iskclesinde bağlı bulunan Şükrü köyde r<e«mt plân'ara göre birer Son günlerde şehrimize Karstan reisin büyük yelkenli gemisinde çamekteb yapılması için tahsisat ko miihim miktarda sığır gelmeğe başlışan ve ikitinin adı da Halid olan nulmustvr. Ayni zamanda vijâyeti lamıstır. 400 kiloyu geçen bu sı miz emrindeki inanh aygır depo • iki tayfa yaktıklan atefi kayığın fırlar mezbahada kilosu kantar • •undaki atlartn ihtiyaea k&fi ge| • ambarına alarak konuşmağa dal * da 14,5 kuruştan satılmıstır. Piyasa tnediği gözönüne alınarak her na • mışlar, fakat ateş yanmamış oldusatışlan da 35 40 kuruş arasın • hiye merkezinde o nahiyenin Uti • ğundan bir müddet sonra ikisi de dadır. cehirl^nmişler ve Şüktü reisin ih • fadesine tahsis edilmek üzere birer Bayram münasebetile şehrimiz • »tıkan aygır bulundurulmasmı te • ban üzerine Beyoğlu hastanesine de 30 bin hayvan satıldığı tesbit emin için de tahsisat aynlmısttr. kaldırılmıslardır. dilmiştir. Koyun eti fiatler/i 4 gündenberi 5 kurus pahalılaşmıstır. Bunun sebebi, İzmiır ve havalitin • den yeni mal gelmemesidir. Bununla beraber hayvan piyasası çok ifrtekli ve fiatler düşmiye mütecnayildir, Hayvan borsasında satışlar, bayram dolayısile biraz azalmış vaziyettedic. Göçmenlere yapılan yardım Alâka uyandıran folklor konferansı ECNEBt MEHAFİLDE M. Pavlof Ankaraya gıtti Evvelki gün şehrimize gelen yeni Bulgar elçisi M. Pavlof dün akşamki ekspresle Ankaraya gitmiş tir. Cumhuriyet Konnervatuar Müdürü Yutuf Zlyanm ĞÜnkü konferansmdan iki intiba \ NiUhası S Kurustur Mülî Türk Talebe Birliğinin hazir • düklerini anlatmiş, derlemiş olduğu j TOrkiye Hariç ladıfi konferanslardan birisi dün Halhalk türkülerinden en mühimlerini o ( için ıçin kevinde Konservatuar Müdürü Yusuf kumus ve bunlar hakkmda yaptirdığı Ziya tarafından Halkiyat mevzuu üzoplâklari gramofonla ça'arak izahat verSenelik 1400 K>. 1700 Kr. rinde verilmiştir. Konferıns o kadar mistir. Birlik Başkanı Rükneddin Fetbi Altı ayhk 750 14S0 alâka uyandirmittir ki dinleyieOer ka* konferanstan sonra Konservatuar MüÜç ayl.k 400 8U0 pi'ara kadar taşmu bulunuyordu. diirüne alenen tefekkür etmiş ve talebe Bir ayhk 150 yoktur Yusuf Ziya bu münevver genclere de, Yusuf Ziyayi beş dakikadan fazla garbf, cenubî ve şarki Anadoluda yap' tığı meslekî tetkik Myabatleriode gör İ süren sürekli alkislarla uğurlamisUr. tstonya masfahafgüzarı Hükumetîmizle bir klering muthedesi aktetmis olan Estonyanm Prag maslahatgüzarı M. Filip Kaljct dün Sofyaya gitmiştir. Masla • hatgüzar Bulgaristanla da bitr klering muahedesi imzalamıya çalışaeakbr. j YUNUS NADt