10 yılda j6 C C Demiryolu '• Camhuriyet '• Sahte kutub kâşifleri bir gazeteci onun sahtekâ rhğını meydana çıkarmışb 4 Mart 1935 Dr. Cook Şimal Kutbunu keş fettim diye dünyayî aldatmiş. Bundan tam 26 sene evvel bütün dünyanm hayal zannettiği sey nihayet hakflcat olmus, simal kutbu kesfedfl • miştL Uzun asirlar âlimlerden, kâşif • Ierden tutunuz da bir takım sergiizeşt arayicdara varincaya kadar bir sürü insan kutba varmağa çalışmu, bu raeyanda Peary de muzaffer olmadan evvel 25 sene mütemadiyen bangizlerle, buz ve karla kaph genis sahalarla müeadele etmisti. Peary kutub arazisine 10 dan fazla sefer yaptı. Fakat eski seyahat arkadaslarmdan Dr. Cookun kendisinin bin mesakkatle muvaffak olabfldiği bir işi benünsediğini öğrenince teessür ve hiddeti son dereceyi buldu. Pearym kesfettiğini ilân eylediği zamandan iki hafta evvel Dr. Cook kutba ük varanin kendisi olduğunu iddia etmis ve bu haberi bütün cihana yaymiştı. Bu iki adam arasinda müt hif bir mücadele basladı ve efkart umumiye aylarca süren bir münakasa • dan sonra ikiye ayrıldı. Bir kısmı Cook için, diğerleri Peary hakkında inanc besliyenlerdi. Neticede Peary bu davadan muzaffer olarak çiktı ve dok • tor Cookun maskesi asağı düştii. Bu kesfin kiymetini anlamak için daha evvel kutba varilmak uğrunda sarfedflen gayretlerin ufak bir tarih • çesini yapalim. Efsaneye göre flk defa olarak, mflâddan 325 sene evvel Cytbeos namindaki bir Finikeli simal de • nizine kadar çiktı. Ve halihazirda Norveç hükumetine aid olan Thuli ada larinı kesfettL Bundan bin sene son • ra da trlandalı kesisler kutba bir sefer heyeti gönderdiler. Diğer ehemmiyetsiz bazı seferler daha yapıldı. 16 ncı asrm ortalanna doğru Portekiz ve tspanyol korsanlarının eline düsmekten korkan iki zengin Zipangu ve Cothoy tesadüfen Kutup denizine düştüler. O zaman Kutba yapılan bütün aeferle • rin sebebi Avrupadan Asyaya ko • layca geçilebilecek bir geçid bul • mak içindi. Ayni zamanda Kutup topraklannda gömülü ervetler bulunduğu efanesi de muhtelif ser • güzfstanyanlan bu bitmez tuken Çelik ağları ördüren gaye Ismet İnönü, demiryolsuzluk tan milletin çektîğî faciaların acısile yüreği sızlıyan bîr kumandan sıfatile, demiryollarımızı candan uğraşarak tsmet tnSnü, eğer tnönünden başka bir soy adı almak lâzıra gelseydi, ona yarasan ad muhakkak, «tsmet Çelik» ağ» olnrdn. Çünkii o, yurdu çelik ağlarla oren demiryollannm ba» yapıcı«ıdır ve demiryollarnu, Balkan Har binde, bühassa Büyiik Harbde ve tstiklâl Savasında demiryolsuzlaktan çektiğimiz zahmetlerin acısını, ıstıra • bmı bizzat duymus ve çekmiş bir a»ker ve kumandan nfatile hakikaten cndan uğraşarak yapmıştır. tsmet tnönii, Büyük önderîn emir ve irsadüe demiryollarunuı yapmeğa basladığı zaman, bir takım itirazlar karsısmda kalmısh: « Bizim para • RMZ ve bflgimiz bn yollan yapmağa yetişmez. Şimendiferlerimizi ecnebi sermayesine yaptırmalıyu. Uzun va • deli borc para almalıyız; çünkâ bu yolIardan bugünkü nesillerden ıfjrade gelecek nesiller istifade edecektir.» Eğr bu sözleri dinleseydik fimdiye kadar 2200 değfl; 20 kiloroetro bfle demiryolu yapılmamıs olurdu. ÇBnkS ecnebi sennayesi elâ gözlerimize bayıiıp ta gelmez. Bu zamanda, kimse Idroseye habr içîn borc para verroez. Bağdad demiryolu Almanyanm sarka »iyasetinin tahakkuk vasrtany > '»•a sermayesi ya siyasî mak • 4 da fctflcâr derecesini anclarm hatm için ce kahraman Tarkiye, yapmıştır Solda: Katabdan bir manzara, tağda Kutbun asd kâşif i Peary oku alkıslamakla mefguldü. Coo • | tikçe müşküllesiyordu. Birgun sokakta ka karsi açilan mücadelede Gibbs zamanm büyük gazetecilerinden Ste • Philip bimli bir tngfliz muharriri pek ada rasgeldim. Stead bana harfi harfîmühim bir rol oynamisbr. Daily Chrone asağıdaki cümleyi söyledi: nicl gazetesi Gibbsi doktor Cooku « Deliknu âx yalnız kendinizi herkesten evvel görmesi ve malumat mahvetmekle kalmadmız, gazetenizi almasi için Danimarkaya göndenniş • de babracaksınız.» tL Muharrir doktorla yaptığı mülakatBen de : Mösyö Stead, dedhn, tan sonra gazetesine yolladığı telgrafsizinle mukayese olunursam ben data Cooktan süphelendiğini ve bu ada ha bir acemi sayılmm. Fakat sizin dümin yalan söylediğini zannettiğini yariist bir insan olduğunuzu zannederek ziyordu. Her taraftan kendisine edflen hücumlara rağmen süphelerinde israr bir ricada bulunacağmv Eğer zahmet etti ve nihayet doktor Cookun maskeolmazsa rektöre giderek hakikati ansini düşürerek hakikati meydana çıkarlıyalım. dı. Efkârı umumiyeye karşi açbğı müKabul etti ve yanrmıza bir Francadele asrî gazeteciliğin en parlak bir nx ve bir Amerikalı mealektas alasafhasini teskü etmektedir. P. Gibbs rak Universiteye gittik. Rektörü zamanla tngflterenin en söhretli ga görmek istediğimizi söyledik. tlk zetecflerinden biri oldu. Harb muha • önce bizi kabul etmedi, fakat Stead birliğinde ve büyük seyahatlerde gösgenc bir delikanlılığm namusuna taterdiği muvaffakiyet dolayisfle tngil alluk eden bir mesele için kendisini tere krah kendisine baron ünvanuti aradığımızı söyleyince nihayet mu • verdi. vafakat ettL Evvelce sormus olduP. Gibbs son günlerde bir Fransiz ğum «ualleri tekrar ettim: «Dok gazetecuile yaptığı mülâkatta doktor tor Cook aize seyahatine aid ma • Cookun yalanım nasil meydana çikarlumatı ihtiva eden T o ü u l t r vermif dığta föyle anlatyor: midir. Elinizde bu sefere aid ras&J « Gazetem tarafmdan doktor Cooku karsılamak üzere Kopenhaga yollanıldnn ve ancak 24 saat teahhürle oraya vâsıl oldum. Bereket versin sistea dolayı doktor Cookun gemisi d<limana muayyen vakitten çok geç muvasalat etti. Evvelce tanımıs olduğum, doktorun seyahet arkadaslanndan Rasmusenin zevcesi beni kayıgtna alarak gemiye götürdü. Hazır bulunan • lardan ingilizce bilen yahuz ben ol • duğum için aralannda tercümanlığa basladım. Doktor Cook beni gayet samimî bir surette karsılıyarak büfeye DoiAor Coobun tahtekârlığım meygötürdü. Sade, tabiî tavırlı bir adamdana çtkaran tngiliz gazetedti dı. Fakat hayretimi mucib olan şey P. Gilb, gözlerimiz karsüaştığı zaman daima raporlan var mıdır? Doktor, kutba onüne bakması idi. Biraz tereddüdden vâsıl olduğuna dair size deliller gös sonra sorduğum suallere cevab ver • termis midir? meğe basladı. Doktor Cooktan seyahat Rektör acmacak bir halde idi. defterinden birkaç sahife kopya edeCünkü daha bir gün evvel doktora bflmek için müsaade istedim. Doktor Üniversite tarafmdan fahrî orofe sinirlenerek, sert bir sesle seyahat defsör unvani verilmisti. Buna rağ • teri olmadığını ve seyahatine aid bümen rektör çaresiz elinde hiçbir vetün notlan yatfle seyahat yapan Vithsika olmadığını itiraf etmeye mecney isminde birisine verdiğini söyledi. bur oldu. Artık kurtulmuş sayılır dım. Fakat çok geçmeden ikinci bîr Israr ettim. Kaç köpeği, kaç kızağı olduğunu, ne gibi serait tahtuıda bu u • mfrkülle karşılaştım. Sokakta Mazun yollan katettiğini sordum. Bu sudam Rasmusene rastgeldim. Ma • dam bana kocasından gelen bir allerim üzerine doktor gittikçe sinirmektubu vererek bunu neşretmemi lendi ve verdiği cevabl?nn birbirini söyledi. tutmadığını gördüm. Elimde hiçbir Danimarka lisanını bilmediğim imüspet delil olmadığı halde bu açin mektubun muhteviyatını bu Itdarmn hiçbir zaman kutba gitmedigine sanı bilen bir arkadaşa tercüme etdünyayı kandırmak istediğine kave tirdim. Rasmusen de Cookun bu seyanaat getirdim. Kopenhag nhhmına çıhati yapmadığma kail olduğunu yakarken doktor Cook siddetli bir sinîr ziyordu. Derhal bu haberi de tel • buhranı geçirdi. Hele Danünarka vegrafla gazeteme bildirdim. Birkaç Hahdmın «sefa geldiniz» baslangıcfle saat sonra Kopenhag gazeteleri beirad ettiği nutku yüzü yemyesfl olmus ni yalancı çıkarıyorlar ve Madam Rasmusenin kocasmdan böyle bir bir halde bacaklan titriyerek dinledi • mektub gelmediğini yazıyorlardı. ğini görünce inancım bir kat daha artBütün gece odamda ne yapacağımı tı. Doktor meslektaslanm tsrafından bilmez bir halde gezinirken birden sorulan suallere cevab vermekle mes • karyolamın altma attığım mektu • gulken ben de şüphelerimi telgrafla bun kopyasını ihtiva eden kâğıdı gazteye bfldirdim. buldum. Bu suretle ikinci bir belâ Londradaki gazelecflerin Kopenhadan da kurtularak şi>)helerimin do§ ga tekrar telgraf çekerek haberi bfl ru olduğunu herkese ispat etmis oldirmeleri müthis bir iskandala sebebidum. yet verdi. 15 gün devam eden bu müFakat doktor Cookun mağlubiyecadele esnasmda Danimarkanın dört ti kabul etmemek için gösterdiği tarafmda benim için çok fena seyler soğukkanlılığı, sükuneti bir türlü usöylendi. Herkes beni kahvelerde, so • nutamıyaca^ım. Bir ziyafette Leary. nm gönd'erdiği telgrafı hiç sesî titkaklarda parmakla gösteriyordu. Beremeden bizzat okudu ve sonunda nim için yapacak bir tek is kalmısh: gayet sakin bir tavtrla: Deliller bulmak. M'demki Leary kutba gitti • Evvelâ doktor Cookun, vesikalannı ğini söylüyor, tabiidir ki doğrudur! tevdi ettiğini söylediği kâşif Sverdrupu dedi. buldum. Doktordan kendisine hiçbir Doktor Cookun mazisi kanstınlsey vermediği cevabuu aldun. Keza dığı zaman Amerikada bir spekiiseyahate aid raporlarmı kontrol ettiği lâsyon işine dahil olduğu anlaışıldı söylenflen Kopenhag Universitesi rekve hapse atıldı. Doktor gecenlerde törü de böyle birşeyden malumatı olaffedilip hapisaneden çiktı. Şimdl Amadığnı bildirdl Bu delillere rağ merikanın hücra bir yerinde vaktile men Amerika gazeteleri rektörün bedünyaya oynamak istediği oyunun nimle görüşmediğmi ve benim yalan vicdan azabım çekerek hayatınm soylediğimi yazıyorlardı. Vaziyet gitsonunu beklemektedir.» Ismet İnönü Sıoeu hattını açarken Demek ki tsmet tnönii, 10 tene için [ rüyerek gelmek mecburiyetinde idi • de devlet eiile yeniden 2200 kilometler. Sevkülceyşî ihtiyacı bir tarafa bıro demiryolu yapbrdığı gibi 3000 kirakalım. Memleketin garbi ve mer • kezOe sarkı, simali birbirine bağlı delometro demiryolunu da satm alarak ğildi devletlestirmeğe muvaffak olmuştur. Saltanatm 66 «enede yaphğı 3350 kiOn tene tonra bugünkü manzara: lometro yola mukabil cumhuriyet 10 Ayni Türkiye haritasına bir daha senede 5200 kflometro demiryolunu göz atınız. Şünalden cenuba doğru çizyapmif ve devlete maletmıstir. tşte padiğiniz mefruz çizginin garbinde Küdısahlann ve saltanat ricalinin mezartahyadan Bandırmaya giden bir de • larmda değüse büe tarihin huzurun • miryolundan başka, şarkina doğru uda yuzlerini kuartacak bir netice. zanan demiryollan görürsünüz. Bunlar, tsmet tnonünün ve cumhuriyetin decoşkun bir su gibi mütemadiyen ileri doğru akan, şu çelik damarlardır: KüUhya • Balıkesir : 252 Kflometro Ankara • Kayseri 380 > Kayseri • Sıvas : 222 » , Samsun • Srras ı 378 » ı Kayseri . Ulukısla : 173 < # <4 : 37 »' Samsun sahfl Irmak Filyos 397 » Filyos Ereğli 70 » 507 » FevzipaşaDiyarbekir Malatya DivrUc 150 » » SıvasErzincanElrzurunv.52O Af .KarahisarAntal va • 300 » Bu demiryolların çoğu bîtmis olup, bir kısmı da bitmek üzeredir. Bu sene içinde bitecek kısımlar 586 kilo • metrodur. En sonra bitecek olanı da Sıvas • Erzincan Erzurum hattıdu*. On sene içinde manzera nekadar değismiştir. Memleketin garbi şarkuıa, merkezi şin>al ve cenubuna, Mersin Samsuna, Akdeniz Karadenize bağ • lanroıtır. Gelecek sene Zonguldak • Antalyaya bağlanmış olacaktır. Memleketin herhangi bir kısmı, bir diisman hücumuna uğrasa, kolordulanmjz, ihtiyat ve ikmal efradunız, haftalarca yürüyerek değil, demiryolla • rile birkaç gün içinde tîamıza uğnyan mıntakaya koşmus bulunacakfar. Bu demiryolln memleketi iktuadî, idarî bakımlardan sımsıkı birbirine bağhnuştır. Bu demiryollan devletin askeri kudretini de pek çok artırmışhr. tsmet tnönji Tiirk topraklannı çelik bir çatı ile birbirine bağlamışhr. Onun bir inad derecesini bulan metodlu sebatı, hesablı azmi olmasaydı ve yaptığı her iste olduğu gibi, bunda da Bü • yük Basm onu tutan ve destekliyen iradesi olmasaydı, yurd hâlâ yolsuz kalırdı. Bereket versin ki O, «demiryollarımızı Avrupa sermayesîne yaptıralım, bükrazlar yapalıro» gibi sonu gelmiyecek sozlere ve nasihatlere kulak asmadı, bu büyük ifi beşardı. tsmet tnönünün adı, Türkiyenin ve Türk simendiferciliğinin tarihine altm değfl; çelik harflerle yazılacakbr. ABlDİN DAVER r Bozktrlarda medeniyet kervant! bi, kendi topraklanndan başka mflletlerin siyasî ihHreslannm candamarlan geçmesine müsaade edemezdi. Cum • huriyet, padısahlann bize miras bi • rakbğı ağır ve ezici bordarm eşini, yarmki nesOIere bırakıp ta tarihin lânetine uğnyamazdu Onun için, ya şi • mendifersiz yani medeniyetsiz kalmak, yahud da deroiryollanmra kenduniz yapmak fiklanndan birini tercih et • mek lâzımdı. Demiryolsuzluktan uğradığonu facialan bilen ve uzun yollarda eriyip giden yürüyüş kollarmm act habrzsfle yureklerî sızlıyan bir kumandan, hangi şıkkı tercih ederse, Kamâl Atatürk gibi, tsmet tnönii de onu tercih ettL Demiryolsuzluktan, memleketin ziraat, tkaret, asayif ve emniyeti en iptidaî sekfllerde ve binbir güdükle temin edildiğini bilen bir devlet adaıru, hangi sıkkı tercih ederse Büyük Şefi gibi tsmet tnönii de onu tercih etti ve ise basladu Cumhuriyet hükumetinin Osmanlı saltanatradan tevarus ettiği toprakiarda, 3350 kilometro demiryolu vardı. Bu yollar çok ağır şartlaria ecnebi kumpanyalanna yapbnlmıştı. Bu kumpanyalar memleket halkmı soynyorlat, yurdun iktuadî inkişafım değfl; kendi kasalarmı doldurmağı düşünüyorlar • du tsmet tnönü 10 sene içinde bir taraftan 2200 kilometro demiryolu yapfanrken diğer yzndan da bu ecnebi sirketlerin elindeki demiryollarmı sabn aldı. Satm alınması esas itibarile ka • rarlastnlmıs olan Aydm hatt da almınca Anadoludaki bütün demiryollan devletin malı olacakhr. Bu suretle koca Türkiyede yalnız tstsnbul • Edirne demiryolu 3e bunun Kırklareli subesi bir ecnebi şirket elinde kalacakbr ki Türkün Avnrpada kalan son toprak • larnu garbe bağlıyan bu yolun da bir ecnebi şirket alinde bırakılmıyacağı fSphesizdir. miryolu isinde yaptıklan bundan ibaret degildir. tstiklâl Savaşı bittiği za • man, An?dolu demiryolu, 90 kilo metroluk tstanbul • tzmit kısmı müstesna olmak üzere, hemen kâmilen tahrib edflmişti; muazzam köpriileri, istasyonlan, makasları, raylan, vagonlan, lokomotifleri ve sairesile... Bu yol da tzmitten Ankaraya, Eskişehirden Konyaya kadar adeta yeni baştan yapıldı. On ene ecvelhi manzara: Bir Turkiye haritası alınız ve bu haritanın üstüne Karadenizdeki Cideden Akdenizdeki Anamurburnuna kadar simalden cenuba doğru bir çizgi çekiniz. Ortası Ankaradan geçen bu çiz • ginin garbînde birkaç demiryolu vardır. Şarkında ise yalnız Konyadan Nusaybine kadar uzanan Bağdd demir • yolu, orada ötede bütün şimalî, mer • kezî, sarkî Anadolu tamrmen yolsuzdur. Antalyaya bir taarruz olursa merkezleri Kayseri, Dlyarbekir, Tokat ve Erzurumda bulunan dört kolordumuzla bütün yukanda çizdiğimiz mefruz çizginin şarkında kalan vilâyetleriroizdeki ihtiyat ve ikmal efradı cenubdaki Konya • Nusaybin demiryolu boyun daki' müstesna hep haftalarca yü • Sahte kâşif doktor Coobun Kopenhagda meratîmle karfdanmasından bir intıba mez yollar üzerkıde kosturdu. Fakat simal kutbundan geçebilmek fikri hilâ ascımtzda bile mevkii tatbika konulmak için çalısılan meseIelerdea biridir. Londradan Tok • yoya kadar olan meafe Kutubdan geçmek sartfle 10,100 kilometro • dur ve bu mesafe Atlaslar geçildiği takdirde 11,000 kilometro fazlalasraakta yani 21,100 kilometro ya varmaktadır. Keza bugün Siberyadan geçen vc en kısa olduğu farzedilen yoldan 3,700 kilometro daha kısadır. 1818 de Sir John Franklen se • ferinin feci neticesi 1845 ten asrt • mıza kadar yapılan seyahatleria baslangıcı sayılır. Kaybolan bu tngiliz amiralını bulmak için 32 gemi ile tam 21 sefer yapıldı ve 30 mil • yon altm frank sarfedildi. Neticede Franklenin kemiklerüe beraber Kutubda yeni yeni araziler bulun • du. Son zaman kâşiflerinin en başında Nansen gelir. 1888 de kızak • larla Groenlândın şimal tarafları • na vâsıl oldu ve bes sene sonra meshur Fram Kutub kesifleri için yeni bir usul koymus oldu. Bundan sonra 18981902 Sverdrup Fram ile 1898 de Pearyin, 19031906 da Amundsenin yaptıklan seyahatler gelir. Meşhuc baloncu Andre 1897 de balonile Kutbu geçmek istedi ise de muvaffak olamıyarak kayboldu. Ve nihayet 1905 te doktor Charcot müteaddid ilmî seferler yaparak Kutub hakkında yeni yeni bilgiler elde etti. Fakat Kutba muvasala • tın yegâne şerefi meshur kâşif Pear • ye aid idi. 1909 senesi subatınm ortalannda Roosevelt namindaki gemi ile hareket etti ve 6 nisan 1909 da arkadaslarile beraber Kutba Amerikaa baycrağını dikti. Fakat Pearynin muvaffakiyetinin haber • leri ancak birkaç ay sonra dünyaya yayılabildi. 1909 senesi sonîantna doğru da yaptığı seyahate aid ra * poru Amerikan gazetelerinde çık • tı. Fakat o sırada efkârı umumiye birkaç hafta evvel Kutbun ilk kâ • sifi olduğunu söyliyen doktor Co • Btdtkettr hattt bir köyiin alttndan geçen tünele girerken