Cumkuriyet 26 Eylul 1934 Dil bayramımız Orman siyasetimiz gösterdikleri telâşta haksız değil lerdir. «Akdenizin orman mamulât ve mahrukatmın mahreci bilhassa İs • kenderiye ve Suriye olduğu malumdur. Ham mahsul gidiyor, ecnebi parası geliyor. Beş altı sene evvelisine kadar Iskenderiye ve Suriyeden orman tacirleri Mersin, Silifke ve Antalyaya kadar gelerek işlenecek ormanlara bağlann lar, işletmeğe medar olacak külliyetli miktarda peşin tediyat yaparlardı. Şimdi ise müteahhitlerimiz İskenderiye ve Suriyeye giderek fedakârlık yaptık lam halde o tüccarı bulamıyorlar ve gönderdikleri mallar da senelerce çadırlarda (mağaza) kahyor. Binnetice maliyet fiatine devrederek içinden çıkmağa çalışanlar ve bu yiizden zarac görenler az değildir. «İskenderiyenin travers kerestelerini Akdeniz temin etmekte ve ecnebi memleket mallarına nazaran (c'ayanıklılığı itibarile) daha yük sek fiatle satılmakta idi. Orman mütaahhit ve tacirle. ine gösterilen müşkülât üzerine (bu meyanda tahmil edilen ağır şartlar da malum) ihtiyaç nisbetinde mal gönderilememe•inden oraya başka memleketlerden •evkiyat başlamış ve araya rekabet te girecek Türk malları satılama mak tehlikelerine maruz kalmıştır. «Akdeniz malları İskenderiye ve Suriye piya&aları için yapılmış çe • şitlerden ibaret olup bu cins keresteler Türkiyenin başka tarafında sarf ve istihlâk edilememektedir. «Traversten maada Akdeniz *ahilinden İskend'eriyeye sevkolunan muhtelif nevi kerestelerin miktarı on bkı metro mrkâbını geçmemek • tedir. Bu sene haber aldığına göre Antalya mahndan 34,000 ve diğer civar sahillerden 40 bin parça travers İskenderiyede satılabilip ihtiyacın bakiyesi Isveç, Avusturya ve sair ecnebi malların • dan alınmıştır. «İskende>.iye piyasasının elden kaçırılması arzettiğim müşkülât dolayısile maliyet fiatinin yüksel mesinden inbias etmekle beraber, orman verilmemesinden, yani ve kâlet makamını ihraz eden bazı zevatin zaman zaman orman fatışııu men'e kıyam etmelerinden ileri gelmektedir. Bu tarzı harekete göre satışın men'ile ormanların muhafaza edileceği zannolunuyormuş. Bir de ormanları devlet işletsin fikri var . mış. Bizim bildiğimize göre devlet, Türkiye ormanlarını işletemez. Buna ne teşkı'IâM kâfidir, ne de tıhsisatı müsait. Herhangi bir mıntakada tecrübe iç'n küçük, büyük herhangi bir ormanın işletilmesini deruhde edebilir. Buna birşey denilemez. Tasavvuratını mevkii fiile koysun bakalım denilebilir. Fakat buna he men başUması icap eder. Yoksa ormanları ben işleteceğim giye satışı menetmek, kabul edilemez. Ne zaman ve ne varıta ile işlenecek diye sorulamaz mı? Ormancılık, memleket te iktısadî ve feyizli hald"e göze çarpan bir müessesedir. Otuz kırk dat etmek), Genel Umumî, özek Merkez, İnanç Iman, Bayık Muhakkak, kat'î. mütaahhidinin kazandığı paradan kendiîine düşen ancak mesaisinin ehemmiyetsiz bir mukabilile para smın faizinden başka birşey de ğildir. Usttarafı ormanda kat'iyat ve imalât işlerinde çalışan, kara tarikile veya su vasıtasile nakliyat yapa<n civaı köy ahalisile istihdam ettiği adamlara ve hükumete ver diği orman bedeline ve sair vergilere gitmektedir. «Karadeniz sevahili ormanların da çalran mütaahhitlerin fazal olarak birer de fabrikaları vardır ki ' buralarda da birçok usta ve ameleler iş bulmaktadırlar. «Gene meselâ Antalya havali sinden harice sevkedilen kereste'.erin gene hariçten gelen parası bie gün tüccarın kasasında kalmayıp tahtacı ve sucu amelelere tevzi edilmekte, bunlar da aldıkları paraları semerciden, nalbanttan, bak • kaldan, manifaturacıdan başlıyarak herkese vermek suretile şehirde bıraktıkları gibi bir taraftan da hükumete olan borçlarını eda etmekte dirrler. Ormancıhğı olmıyan muhitte halk için çalışacak saha olmadı • ğından iş bulamıyan ve para kazanamıyn şehirli ve köylü tarik be delini ve saire tekliflerini tesviye de müşkülât çekiyorlar. «Hariçten gelen bu, orman parası memlekette tedavül ederek iktısadiyata hizmet etmekle beraber hükumete verilen orman resimleri de mahallî maaşat ve masarifatı da kapadıktan sonra fazlası merkeze irsalât yapılmaktadır. «Ormancıhğı olmıyan mahallerde ise mahallî masarifatın tediye e dilebilmesi için merkezden para celbedilmektedir. «Gelelim esas meseleye: Ormanların satılmaması muhafazasinın temini demek değildir. Kesilmek ya şına varmış ormanlar her halde tahammülü derecesinde kat'iyata tâb) tutularak paraya tahvil edilmesi iktiza eder. Olduğu gibi bırakılırsa çürümeğc mahkum edilmiş demektir. İhale suretile satılan ormanlar hudutlarile ve dahilî müştemüâtile müteahhitlere teslim edildiğinden o kıt'anm muhafazası da müteahhide teveccüh etmektedir. O saha dahi • lind* n i u n ı ı t mukalif Türkiye şampiyonluğu Izmir şampiyonu Altay takımı Türkiye futbol birinciliği için hararetle hazırlanıyor 1934 Atletizm birinciliklerî Perşembe ve cuma günleri Fenerde yapılacak Bugün millet özdiline Şunda yamlıyoruz: Ormanların satılmaması, kavuştuğu mutlu günür muhafazalarının temiııi demek değildir! sene çalışarak yetişmiş bir orman (Birinci sahifeden mabait) şenliğini yapacak (Birinci aahifeden mabait) büsbütün uzaklaşacağız. Dilimiz bir, kitabımız bir, konuşmamız bir, içimiz dısımtz bir olacak... Ulu önderin izlerinde yürüdüğümüz ülkü bize parlak ya nnlar muştuluyor. Türk dili hars dili olacak ve sırf arapça ve farsça mahlutv lisan yüzünden halka yayamadıği mız iüm ve irfanı konuşma kadar umumi'estireceğiz. özdiHmizi temeileştirmek savaşın • da en büyük vazife mflletin, bilhassa gençlerindir. Bir kelime ile vaziyeti tarif etmek lâzım gelirse diyeceğiz ki: T Bizim on binlerce sene e "velden ksl ma bir madenimiz vardı. Ona hor baktık, kullanmadık, paslandı, küflendi. Lâkin bağnmtzdan doğan büyük günes bir gün geldi ona da nurlannı yolladi, meydana çıkardı ve kullanın, diye elimize verdi. Onu nekadar kullanırsak okadar palnyacak, o parladıkça biz yükseleceğiz. Bayrammız kutlu olsun vatandaşlar' Izmir şampiyonu Altay Izmir (Hususî) Türkiye fut bol birinciliği müsabakalarına şehrimizin şampiyonu olan Altay takımt da hazırlanmağa başlamıstn. Evvelki sene İstanbulspora, geçen »ene de Fenerbahçeye nasip olan Türkiye şampiyonluğu acaba bu aene de gene İstanbul takımlarin dan Beşiktaşa mı kalacak?. Bu suale «evet» veya «hayır!» demek için ton oyunları beklemek lâzım • dır. Altaylılar bu fikirde bulunu • yorlar. İzmirli çocuklar bir buçuk aydanberi kaptanları Vehabın ne • zareti altında ııkı bir turette çalışmaktadırlar. Evvelce Altayın zayıf kadrolarla Manisaya ve Balıkesire yaptığı »eyahatleı de iyi neticeler almaması takım aleyhine birçok fikirlerin ileriye sürülmesine sebep olmuştu. Fakat wn günlerde Izmire gelen Balikesirin en kuvvetli takı mını 4 2 , Ankara şilt şampiyonu • nu da 3 • 2 yenmesile, İzmir şampiyonu, aleyhinde söylenenleri tekzip etmiş oldu. Şampiyonluk maçla> ı için hazırlanan takım kadrosu şöyledir: Fehmi Z. Ali, S. Ali Şükrü, Hilmi, Niyazi . Hakkı, t. Hakkı, Vehap, Doğan, Sezai. Bu kadro Altayın çıkarabileceği takımlarin en kuvvetlisidir. tzmirde şampiyon olduğu günlerde Altay kalecisi bulunan Cemil ihtiyata alınmıştır. Onun yerine epey müddet Fenerbahçenın kalesini müdafaa «türkçe yaşamak» ladır ki büyük Türk budunu varlığına kavşı olan bağlantısmı göstermis olur. Nitekim bugün aırtık güzel dili mizle söyleoıeye, yazmaya başlayınca içimizde derin bir sevinç duyu • yoruz, dil işinde sanki yeniden kendimize gelmcmizden ileri gelen bir sevinmenin, bir kendini bulmanın vcreceği engin bir mut bizi sarıyor. Çünkü dilde artık «türkçe yaşıyo ruz», yabancı sözleri atmış olarak salt kendi güzel türkçemizle kendi duygularımızı, düşüncelerimizi söylemekle dilimizi artık bütün bir «türkçe yaşamış» oluyoruz. Işte bunun gibi bütün öteki topluca vaırlıklanmızı da böyle Osmanlılığın yat türeliliğinden, hele Osmanlılığın üst bölümü olan Araplığın koyu ka ranhğmdan kurtarıp kendi yüksek, temiz, parlak Türklüğümüzü edinerek bütün varlığımızı «türkçe yaşamış» oluruz. Türk budunu kendlne bağlı olan teklerin kendi varlıklarını «türkçe yaşama» larile üerliyecek, yükse lecektir. HAÜL NlMETULLAH Türk Atletizm Federasyonundan: 934 atletizm Türkiye birincilikleri 27 eylul perşembe ve 28 eylul cuma günleri Fener stadında yapıla caktır. Umumî merkez karan mucibince bu müsabakalara Ankara, Balıkesir, Bursa, İzmir ve İstanbul mıntakalan istirak edeceklerdir. Program aşağıdadır. Duhuliye 25 kuruştur. 27 eylul perşembe (birinci gün) saat 11 de 100 metro seçme, 11,15 te 400 metro mania seçme. öğlcden sonra saat 16 da 800 metro, 16,5 te yüksek atlama, 16, 10 da 10,000 metro, 16,15 te disk atma, 16,35 te uzun atlama, 16,50 de 400 metro mania, 17 de 100 metbirinci futbol takımı ro final, 17,10 da 4X400. 28 eylul (ikinci gün) öğleden etmiş olan Fehmi oynıyacaktr. Fehminin iki senedir futbolü ter evvel saat 11 de 200 metro seçme, ketmi'ken sırf şampiyonluk maçla11,15 te 400 metro seçme, 11,30 da rı için tekrar ekzersize başlıyarak 110 metro mania; çalışmağa koyulması Izmiclilerin öğleden sonra saat 15 te gülle bu maçlara verdikleri ehemmiyeti atma, 15,5 te 1,500 metro, 15,15 te anlatmağa kâfid'ir. Müdafilgre ge sırıkla atlama, 15,25 te 110 met • lince Zehir Ali ve Sarı Ali namla ro mania, 15,35 te 5,000 metro, rile maruf olan bu iki genç son za15,45 te üç adım atlama, 16 da 200 manlarda İzmir muhtelitinin müdametro, 16,10 da cirit atma, 16,20 faasını teşkil edecek kadar kuvvetli görünmektedirlre de 400 final, 16,30 da 4X100 final. Altayın muavin hattı, takımın en zayıf kısmını teşkil etmektedir. BuBu yıl 1935 senesi için yapılan nunla beraber geçen sene Halkevi Davis kupası eleme maçlarmda Matakımile braber Rusya seyahatine caristanı tasfiyeye uğratan Yugosiştirak eden Şükrü iyi bir futbolculav tenis millî takımı 2 8 eylul cu • dur. Hilmi çok tecrübelidir. Niyazi ma günü İstanbul Taksim, A t e s . çetindir. Niyazinin yerine senelerce Güneş kortlaeında tenisçile. * 1 <le İzmir muhtelitinde yer tutmuş olan Baron Feyzinin oynatılması da muh karşılasacaktır. temeldir. Yugoslav takımı Punçets, Şafer ve Hücum hattına gelince: Bu hat Madam Gastiçadan mürekkeptir. Bizim takım Sedat, Şirinyan v e takımın en tehlikeli cephesidir. BilMadam Seager ve Matmazel Gro hassa Vehap ba'lıbasına bir kuvvet detskiden mürekkep olacaktır. teşkil etmektedir. tstanbulun çok Yugoslav tenis millî takımı Bal • iyi tanıd'ığı ve millî takım merkez kanların en kuvvetli tenis ekibidir. muhacimliğini b'rçok defalar işgal Bunlarm içinde Punçets bilhassa büetmış olan fzmirin bu kuvvetli futyük bir tenisçidir. Yugoslavlar per bolcusu fimd» tam forroundadır. Veşembe günü şehrimize geleceklerdir. habın iki tarafındaki içlerin şütleri Cuma, cumartesi, pazar günleri tenisçilerimizle sıra ile karşılaşacak • çok tehlikelidir. Bilhassa tsmail lardır. Hakkııun ani vuruşlan meşhurdur. Maç programı şu şekildedir: İki açık ta halen İzmir muhteiltioin 28 eylul 1934 cuma gunü saat 14,30 da yegâne namzerleridir. Basri ve Şi başlıyacaktır nasi muhacim hattmın ihtiyatıdır • Birinci maç Şafer Şirinyan. lar. Iklnci maç: Madam Gostıça Matmazel Hulâsa etmek lâzım gelirse tz • Grodeski. mirli gençler bu sene şampiyonluk Uçüncü maç Punçets Sedat. için çok ümitvardn lar. Fakat bu 29 eylul 1934 cumartesi gunü saat 16 da ümitleri hiçbir zaman gurur dereceBirinci maç: Punçets, Şafer Sedat, sini bulmuyor. Maksatları İstanbulŞirinyan lu kardeşlerile temiz bir oyun oy İkinci mac Madam Gostiça, Punçets namak ve lâyık olduklan takdirde Madam Seager, Şırin. şampiyonluğu kazanmaktır. Bu ise 30 eylul 1934 pazar günü saat 15 te: Birnci maç: Punçets Şirin. her çalışan takımın tabiî bir hakkı dır. İkinci maç: Madam Gostiçe Madam Seager. Ucuncü mac: Şafer Sedat. ittanbul Denizcilik Heyetinden: Eski yüzme rekortmenlerinden Galatasaraylı merhum Şeref Beyin Dün saat 11 sıralarmda Pangal • hatırasını taziz gayesile Denizcilik tıda bir otomobil kazası olmuştur. Federasyonu tarafindan vazedilen Osmanbeyden geçmekte olan 12 yaş10 senelik şilt için yapılan (Şeref Iaıında Aziz namındaki çocuk karsutopu) turnuvası 28/9/934 cuma şıdan hızla gelmekte olan şoför A • günü Moda yüzme havuzunda icra Iinin idaresindeki 1893 numaralı ed'Iecektir. Müsabakaya saat (10) da başla. otomobilin önünden kaçamamış ve makinesinin şiddetli sadmesile kal nacaktıt. dırımın karşı tarafma fırlamıştır. Kulüplerin kayit ve kur'a için Küçük Azizi yaralıyan şoför zabıheyetimize saat 9 da müracaatleri tebliğ olunur. taca yakalanmıştır. Halkevindeki merasim İstanbul Halkevinde Dil bayramını kullulamak içm bugün saat 4 te bir teplantı yapılacakbr. Merasimi Halkevi Başkanı Ali Rız* Bey bir nutukla açacak ve bunu ttriklâl ve Kurultay marslan takip edecektir. Bundan sonra Refik Ah • met Bey tarahndan bir konferans verilecek ve eski Iisanla yeni dili mukayese için iki neviden de birer şiir ve nesir okunacaktır. Bayram için bütün hazırlıklar yapılmiftur. Beynelmilel tenis maçları Saffet Beyin nutku Dil Cemiyeti Baskam Erzincan mebusu Saffet Bey bugün Dil bayramı münasebetile Radyoda uzun bir nutuk söyliyecektir. Nutuk baştan sona kadar öztürkçe kelimelerle yazUmtştır. Nutuk saat sekiz buçuk ta okunacaktır. Nu • tukta kullandacak yeni kelimeleri dün nesretmiştik. Bazı yanlışlıklae olduğu için bugün tekrar nesrediyoruz: önder Lider, Budun Millet, Ar magan Hediye, Yat Yabancı, Ank lık ismet: dokunulmaz arıklık, harimi ismet, Acun Cihan, dünya, Amaç Hedef, Ulus Millet, halk. Güzey Saye, Yaltırmak Parlatmak, ziyadar etmek, Ulusluk Milliyet, Türe Pren»ip, Güvenli • Emin, Açar Miftah. anahtar, Gömüç Define, hazine, Bitik Kitap, Gerek Lâzım, Yaltırık Nur. ziya, ?ua, Alan Saha, meydan, Ünelmek Neşvünema bulmak, Üzel Evvel, Üzellik Evvellik, kıdem, Okan Azamet sahibi, azimüşsan manasına mabut «dıdır ki buradan okyanus sözü ah'j mıştır. Okan denizi Bahrimuhiti atlasî Batı Garp, Yalçın Cilâlı, Yaratık Mahluk, Elciltmek Ehlileştirmek, Is Sahip, malik, Terim Istılah, tabir, Deyim tfade, Soy Kavim. Soysal Medenî, içtimaî, Kes Kere, defa Diltüre Dil prensibi, Kurum Cemtyet, teşekkül, Irdek Matlap, irdemek talep etmek, Yön Veçhe, cephe, Onarmak Islah etmek, Kıtında Yanında, huzurunda, Seçkin Miimtaz, güzide, Kural Kaide, Gereklinense Malze ne, Diriklik Ciyadet, zindegi, Erik lik Kemal, özdek Asıl, (madde) Ezim Mecburiyet, Bun İhtiyaç, za ruret (bunalmak bundan gelir), OnurŞeref, Yiiküm Vazife (yüklenilen şey) Emek Gayret, Cumur Topluluk, cümle, cemaat, ırdem Jstek, irade (gene irdemekten), Nedenlü Ne kadar, A sığlı Faydalı, Kamumuz Hepimiz, Uz Müddet, zaman (uzamak imti geldi. Fakat o kadar perişan bir vaziyette idi ki onu gören Selbi der • hal bir felâket vuku bulduğunu anladı. Heyecanını güçlükle zapteden Mister Malling daha onların yanına gelmeden seslendi: Norma kayboldu. Sonra arkasmdan gelen otel gar sonuna dönerek ilâve etti: Olup bitenleri Mister Selbiye anlatınız! Garson izahat vermeğe başladı: Emniyeti umumiyeden geldi ğini söyliyen bir adam Mis Given dayı gcrmek istedi. Ben kendisini iyi tanımıyordum. Mis Normayı Mis Givenda sanıyordum. Az evvel Mis Givenda namına gelen mektuplan kendisine teslim etmiştîm. O da ses çıkarmadan almıştı. Mis Normaya kendisini bir adamın arad'ığını söyledim. Görüştüler ve bir otomobile binerek gittiler. Selbi büyük bir sıkıntı içinde idi. Endisesi yüzünden belli oluyordu. Garsona sordu: Otomobilin numarası?. Yeşil renkli bir Fiat arabast idi. Numarası X. C. 9973... Ben nu Şeref sutopu şildi Çocuga çarptı müteahhit mes^uldür. O takdirde müteahhit damgasız yani Fennin cevaz vermediği bir ağacın kesilme sine ve usulsüz hechangi bir hare • ketin hudusuna müsaade edemiye ceği gibi yangından muhafazasına itina ve harik zuhurunda amelesile derhal itfasına şitap edecketir. «Ormanlar satılmadığı takdirde muhafazası güçleşir. Devlet orman muhafaza memuru mıntakası gayet vâsi olduğundan ormanın her tara fını gezemez. Binaenaleyh her tarafında yolsuzluk başlar. Kaçak ağaç keserler, dikkatsizlik yüzünden ocmanı yakarlar. Her n«vi tahribatı ika ederler. Yanık ağaçları müza yedeten almak fikrile bazan da kas ten ormana ateş verirler (tabiî or manlar satılmadığı zamanlarda). Bunun emsali çoktur. Son zaman larda bu teşebbüse mâni olmak üzere orman idaresi yanık ağaçları sat mıyarak ormanda çürümeğe terketmek tarikine tevessül etmiştir. «Demek oluyor ki ormanların tahripten vikayesi, halk ve hazine menfaatlerinin temini düşünülüyorsa satmak şıkkını tercih zarureti vardır. Yalnız iskelelere yakın sahi ormanları fazla kat'iyata maruz tutulmaları münasebetile tahribata uğ ratılmış old'uklarından satışın bu gibi mevkilerden men'i ve fakat içerisine hiç kimse giremiyecek su rette tahtı muhafazaya alınması icap eder.» İmdat falan istemedi, ha? Kat'iyyen! Haydi beni onları bıraktığınız götürünüz! *** Zabıta memurlarile dolu iki oto mobil Kanal köprüsü üzerinde durdular. Selbi memurları sahil boyunca dizdi. Sonra sağ tarafta uzayıp giden bahçe duvarının kapısım a çarak içeri girdi. Oskar Trevora. mahpeslik yapan metruk cam fabrikasına gelmişlerdi. Doğruca yazıhane olarak kullanılan binaya gittiler. Birinci oda, hatta ikincisi de bomboftu. Maamafih Normanın buraya getirild'iği muhakkaktı. Çünkü masa üzerinde çantasım unutmuştu. Selbi odanın içinde keskin bir ko ku duydu. Parkere dönerek: Bir köpek için bu anason ko kusu sayesinde aradığımiz izi bul mak, çocuk oyuncağı kabilinden bir iştir, dedi. Fabrikayı ilk ziyaretinde anasonu bu odaya Selbi serpmişti. Bu suretle Jumayı yakalıyacağım ümit ediyordu. O zaman faydasız kalan bu teşebbüs belki şımdi Normayı bul yere , l« d*i»**«•» jm Adli ıstılahların tesbiti Dil Kurultaymm aldığı kararlar h;r tarafta semereler vermeğe baslamıştır. Bu cümleden o'mak üzere adlî ıstılahların da karsıhğı bulunmak maksadile İstanbulda adliye erkân ve rüesasından mürekkep bir komisyon teşkil'ne ka rar verilmiştir. Komisyonu teşkil ede cek azanın isimleri bir iki güne kadar tesbit edilecek ve ilk içtima önümüz deki pazartesi günü yapı'acaktır. maraları daima aklımda tutarım. Selbi numarayı not etti ve biraz j sonra otele gelen Parkere: Bu otomobil îoförücıün ilk görüldüğü anda derhal polis müd'iriyetine gönderilmesini telefonla bütün taksi istasyonlarma bildiriniz, dedi. Mis Normayı alıp götüren herifin eşkâlini anlatmayı da unutmayınız. Garsonun tarifine göre bu adam Madam Valthamın evine zehirli don durmayı götüren adamdır. X. C. 9973 numaralı yeşil otomobilin şoförü sabaha karşı saat üçte Vaterley köprüsünün üzerinde polis memurları taraftnd*an tutuldu ve Selbinin bulunduğu Skotland Yarda götürüldü. Şoförün verdiği izahat yalnız şunIa> dan ibaret kaldı: Ben bu adamı Çering Krosta aldım. Otele gittik. tyelden bir genç kızla beraber çıkarak tekrar oto mobile bindi ve bana kendilerini Lambette Canton Strit civarında Kanal köpıüsüne götürmemi emretti. Genç kız hiçbir itirazda bulunma<Jı mı? Hayır! Cellâtlar • Şirketi Yazan: Edgar Vallas Tercume eden Omer Fehmi 55 ğ akılh isen ağzını kapar, bu krşfinden hiç kimseyi haberdar et i Oskar Trevorun bankerleri senin Bromley olduğunu biliyorlar ? Şüphesiz. Londra gazetelerinde çıkan bütün yazıları ben yazd»dım. Peki Goldi Loksun bu işteki rolü? Bana itaattea ibaret. Ne istedisem ona söylettim. Bil bir müddet sustu. Sonra: Selbi, verdiğin izahata rağ men ben senin niçin Bromley olduğuna akıl erdiremedim, dedi. Çünkü Givendayı hayd°utlar dan vikaye etmek istiyordum. Haydutların nazari dikkatini kendi üze rime celbettim. Onlar Givendayı bırakarak beni ele aldılar. Vaziyet bugün de bu şekildedir. Sen öğrendikleı ini âleme yaymazsan gene bu şekilds kalacaktır. Bil haykırdı: Selbi, enhyorum. Eyvah ben müthiş bir tedbirsizlik yapmış ol dum. Ne yaptın? Bil Amerikadan gelen telgrafı açarak gösterdi. Selbi mosmor ke sildi. Kaşlarını çatarak sordu: Bunu senden başka kim bili yor? Mis Norma ile doktor... Selbi müteessV bir eda ile: Çok fena, dedi. Bil, işler, gene sarpa sardı. Hemen Allah yardımcımız ol»un. Selbinin halinden ahnan Bil öf keli öfkeli sordu: Ne demek istiyorsun? Selbi cevap vermedi. Yalnız o muzlarmı silkmekle iktifa etti. Bil ve Selbi, Şanterton oteline gelmislerdi. Otelde ne Mister Malling, ne kızı, ne de Givenda vardı. Mister Malling neden sonra bir otomobille (Makadi var)