S ON TELGRAFLAB r Bana katırsa İki şahit daha! Camhariyet' ^ ı Kadın erkekle bir olabilir nıi? Strasburg Sahillerinde Haber aldım ki, evvelki gün, Glorya sahibi müdürii M. Frarl:o'nun zeki delâletile Meksika'lı artist Don Joze Mojika ve meşhur Amerika'h piyanist ve bestekâr Roy Sanders, Miinir Nurettin Beyin evine gitmişler, orada bizim tenorumuzu, Mes'ut Cemü'i ve Ruşen FeMoskova 16 (A.A.) Tas ajansı I bildiriyor: rid'i dinliyerek, hem san'atkârlara, hem bildiriyor: Mahkeme maznunlann istic1911 senesindrnberi Metro Vickers de Tiirk musikisine bayümıslar. vabma devam ederek Moskova elektrik müessesesinde çalısmıs olan maznun ORivayeti tahkik etmek ve bu hayranistasyonu müdürlerinden Zorme'i din • leinik, bu müessese memur ve müstah Iığm hanp san'at ve teknik sebeplerine lemiştir. Zorine Thornthon'un evvelâ demlerinin, Thornthon'un idaresi al dayandığını anlamak için iki yabancı arkendisiden gizli haberler topladığını, fanda, hazırladıklan tahripkârlık ve ca tisti dün sabah Tokatlıyan otelinde zisonradan şirket tarafından verilen ma•usluk teşkilâh hakkmda etraflı izahat yaret ettim, 'kendilerile musikimiz hakkinelerdeki sakat'ıklan saklamagaroe• vermiştir. kmda konustum. Bu mülâkat, Abidin mur edildiğini ve nihayet kasten makiOleimk, bu tesküâtın gözettigi makDino'nun nefis krokilerile beraber, yanelerde bozukluklar yaptığını söylemiş sadm Moskova'daki elektrik santral • kında, Cumhuriyet sahifelerinde çıkacak. ve bunun için Thornthon'dan para aldıIarmdan birincismde bir takjm hasarlar Bugünlük, yalnız, millî musiki cenginğını ikrar etmiştir. yapmak olduğunu tammışbr. de bizim cepheden olanlara müjdelerim Thornthon, Zorine tarafmdan ileri siiBu adamın ifadesine göre Thornthon, ki, her iki ecnebi san'atkâr ve hele bir rülen sakatlıklann anzi olduğunu iddia Rusya'da yapiığı bir çok seyahatlerde Anglo Sakson olduğu halde, o mes etmiştir. askerî hareketler ve nakliyat hakkmda hur Kompozitör, musikimiz için deH Bakü'de makineleri de mufassal maKhnat edinmiştir. Thornthon olmuslar. Amerika'h bestekâr, yalmz Siberya'da bdunduğu zaman fabrika • parçaltyacaklarmif bunun için memleketimize tekrar gele • lardaki istihsalâtm mahiyeti, bâhassa Moskova 16 (A.A.) Bakü'de gaz ceğini ve musüdmizi bol bol dinüyece Perm'de aakeri fevazım yapan fabrikaturbini'eri tesisah yapan cenubî Afrika'h ğmi söyledi. Fasdasız, tam iki saat, nin çdcardığı şeylerin miktan hakkmda Cushuy, aleyhinde ileri sürülen ıtham • malumat toplamutır. Zaten Thornthon, bir çok teknik meseleler anlatnken, dulan reddetmistir. rup durup musikimizm harikalarma karşı Perm'e «rf bu şehirdeki fabrikanm faRus şahitlerden Alsinâc Bakü'deki tutkunluğunu söylemekten kendini alaaliyeti hakkmda haber ve malumat altesüatta Cushuy'm ihmali yüzünden bir mıyordu. Aynen dedi ki: mpk için gelmistir. bozukluk ve tevakkuf olduğunu temin « Bizim musikimiz duvara dayanettiği vakit, Cushuy ayağa kalkarak: O'einik, Thornthon Qe Monkhouse'un mıştrr. Bizim muaikimiz brnlerce katlı «O'sin:k yalan söylüyor» demiştir. kendisine yaphklan teküf üzerine tngi • soğuk binalardtr. lçi günden güne boşaMonkhouse'a sorulan bir suale verdiliz bankasında hususî bir hesabı cari açk n bu sert ve taş kalıplara hiraz his koği cevapta cereyan eden işler hakkında fardığmı, biriktirdiği 2000 rubleyi bu yabilmek için ne kadar terliyoruz! Halmalumat vermek iizere her sene tngfladamhu vasıtasile o bankaya yatadığmı, buki sizde hem mtıhteva, hem de ifade tere'ye gkmiş o'duğunu ioar etmis, faVickers şirketinin Moskova'daki mümetvar. San'at var, »an'at! Ah, « a n muadkat hiç bir vakitte casusluk yapmadığmı silinin bu hesabı cariden kendisine 10 ktniz benim içjmde ne büyiik imkânlar temin eylemiştir. urfnliz Krası aylık verdiğini ve ayhk doğıırdu; bu musikile nelcr, neler yapMonkbouse bir çok elektrik santral • cüzdanımn Thornthon'da bulunduğunu mak kabildir. Garp size gehneli ve bulannda anzî sakatiıklar olduğunu, bunbeyan etmiştir. nu denemelidir. Fakat siz bize gelirseniz lann tamlr edildiğini, fakat bu bozuk • Şahitlertn ittievabt bitti affedilmezsiniz. Yolunuza devam edi fcık'ann ebemmivetli bir mahiyette ol • Moskova 16 (A.A.) Moskova'da nizf Rizim tarzı kabul etmek btT cinayetmidı^ın* da sövlemiştir. yaptlmakta olan muhakeme cebesi, dün tir, cinayet!» İddia makamı Monkhouse'un Hk tahki aaat 22,40 ta tatil edildiği vakit butün Ben buna,benzer sozleri pek çok eckat esnasında verdiği ifadeleri okumağa şahfHcr dinlennsş bulunnyordu. nebiden duymus olduğum için sasma başlayınca Monkhouse müddeiumumi* Geriye mâddeiumamnrin iddianamesi dım; yalnız, davamua yer yüzünün en nm sozünü keserek: «Ben o sozlerimi 9e maznunlann mödafaahui ve son sözuzak medenî ülkelerinılen her gün bir çolcfan geri aldım. 18 saat süren sorçuleri kalmtftır. Bunlar da bktikten sonra yeni şahit gönderen garbe kar»ı bir keIardan sonra çok yorgum ve halsiz düfm»hVeme hükmünü vcrecekttr. re daha minnet duydum ve sevincimi müstüm.» Demistir. M» LHvmoff ile bir lngiliz kadtnı olan bizden olanlarla paylasmak isteditn. Şayam dikkat bir ifşaat zevcesi dünkii muhakemenia bir kısmmPEYAMl SAFA Moskova 16 (A.A.) Ta aıansı da hanr bulunmuşlardır. amuııuııuııuıııııııyıııiiinııı Moskovadaki muhakeme Maznunîarın istiçvabı bitti, bugün iddia serdedilecek ve mudafaalar dinlenilecek Fabrikator JVEel. Knapp'ın Bakırı altın yapacak yol anketimize cevapları «Yeni operetler seyretmek ve dudaklarımda yeni nakaratlarla yaşamâk için değil, çahşmak İçin Avrupa'ya gittim !» Mel. Knapp Istanbui'da bir ka dın fabrikatördür. Büyücek bir müesseseyi çekip çeviren, yürüten ve yasatan bir kadın. Cumhuriyet'e ilân vermek için gelmisti. Fırsattan is*i fade ederek onun da fikirlerini öğrenmek istedim. Sanayici bir kadın olarak, Mel. Knapp, anketimize cevap veren hanımlardan meslekçe pek farklı ve tanınm erkeğe en yakın olanıydı. Leh'Iidir. tstanbul'da doğup büyüdüğü için burasını da pek iyi bil miyorum ya! zararsız türkçe konusuyor türkçe okuyup yazıyor ve «efendim» kelimesini fazla tekrar lıyor. Belki de bu, türkçe kelitneleri hatırlıyabilmek için, her cümle başında veya sonunda nazikâne bir duraktır: Olabilir efendim, diyor, kadın erkekle bir olabilir efendim. Her iste de olabilir mi? Evet efendim. Ben kendimde çok, ama büyük, kuvvet hissediyo rum. On senedenberi boya fabrikası benim üzerimdedir. Basında hep ben bulunuyorum efendim, idare... Ben idare ediyorum. Çahstım efendim ben çok. Almanya'ya gittim, Avus turya'ya gittim. Fakat ne için? Vi yana'da yeni moda şapkalan, mantolan görmek ve tstanbul'a her kadından daha süslü dönmek için mi? Hayır efendim! Operetleri seyretmek ve dudaklanmda yeni nakaratlarla yasamak için mi ? Geztnek ve eğlenmek için mi? Hayır efendim! Kadınlarm çoğu gezmek için seyahat e derler; ben çahşmak için efendim! Ne yaptım oralarda?.. Fabrikalarda, yağlı makineler arasmda, kokular arasmda dolastım. Gördüm hani ne var, çok... hani... çok yeni, iyi... flerlemis, terakki etmis. Evet efendim, terakki etmis, rlerlemis ne varsa baktim efendim. Yeni makineler getirdim buraya... Üstündeki izleri sahit görtermek ittiyormuf gibi ellermi sallıyarak: Çahşmak, çahşmak... dedi, çok çahşmak lâzım... Kendine giivenen bir kadın erkek kadar kuvvetli ola bilir. Niçin evlentnediniz ? Çahşmak mı mâni oldu buna? Belki o kadar iş arasmda vakit bulamadınız? Söyleyim mi doğrusunu size? Memnım olurum. Çalışan bir kadın zor koca bulur. Niçin? Erkekler kendilerine benziyen kadınlardan hoşlanmaz lar mı ? GeçenJerde, gazeteler memleketin bazı yerlerinde altın maden'eri bulundu ğunu ve bunlardan istifade kabil olup olmıyacağmuı teikik edüeceğmi yazdılar. Bana kalırsa hiç bir tetkike ihti yaç göstermiyen asıl zengin altm madeni «Ergani» dedir. Ergani'nin bakırlanm kolayca dünya piyasalanna sevket mek kab<l olduğu gün, aziz yurdumu • zun bu kösesmden çıkan baknIar, külçe külçe altmh tahavvül edeceknr. Eskiden, uydurma bir fen olan «simya» 3mi bakın altm yapmak icin beyhude yere uğraşır dururmus, şimdi ise bir demiryolu, bakın altm yapıverecektir. Fakat, daha evvel, bizim bu demiryolu • nu yapmamız lâzan. İste dahilî istScrazla elde edilecek para, Ergart'nin bakırlannt vagon vagon Akdeniz'e tasıyacak olan demiryolunu vücude getirecektir. Memlekette bir çok yenlilikleri ilk defa yapmak screfini kazanan Cumhuriyet idaresi, iktuadi hayatımız kibarile bü yük bir ehemmiyeti haiz olan Ergani demryolunu da, dahilî bir istikraz fle yapmağı ilk de/a olarak düsünmüstür. Dahilî ve haricî istikrazlanmızın he men hepst, bütçe açığmı kapamak için yapıldığı halde memleketimtıd«ı ilk defadtr ki çok müsma* bîr iş için dahilî bir istikraz aktediliyor. FflEM NALINA MIHINA Almanya'da Umumî endişe Tren kazası Nazi ronıörkörü istih Avam Kamarası müzakereleri korku veriyor kâmlara sokulmuşlar! Strazborğ 16 (A.A.) Echo de Paris gazetesmin yazdığına göre Strazborğ'un bir kaç kilocnetro cenubunda çok vahim bir hâdise ol ımıştur. Bu ayın 11 inde saat üçe doğru üzerinde Hitler bayrafı olan iki Alman romorkörü Fransız sula rına girerek Fransız sahillerine alti tnetre kadar yaklafmışlar ve yasağa rağmen Lstihkâmiann resimlermi alarak Alman sahiline dönmüflerdir. Berlin 16 (A.A.) Alman siyaseti hakkında Avam kamarasında yapılan müzakereler Almanya'da umumî bir endişe uyandırmıştır. Bu endisenin en ziyade milliyetçi gaze telerde akisleri görülmektedir. Deutsche Tages zeitung gazetesi Almanya ile Italya arasmda çalısma birliğinin Almanya tngiltere île hiç değilse tabiî münasebeMer idame etti^i takdrrde mümkiin olabilecegi düsGncesindedir. Çiftçilerin ve ziraat erbabinın fikirlerini yayan bu gazete yeni Al * manya aleyhinde yürütülen rttihamIar ktursısında tngiliz hükumeti mu messilînin müdahalede bulunmaği vazife edinmesi dolayısile teesaür ve teessüf izhar etmektedh*. Adana'da 5 vagon yoldan çıktı, 3 yaralı var Adana 16 Dün ÇiftehanJarMa Pozanti arasındaki yarmada bir tren kazası olmustur. Tren Çifte * hanlar'la Pozanti arasından geçerken hat birdenbire çökmüs, bes va gon yoldan çıkmıstır. Bir kısmmda yolcu ve esya dolu, bir kısmı da bos olan bu vagon lan n yoldan çıkması neticesînde iki tren memuru ile bir yolcu muhtelif yerlerinden yaralanmışlardır. Kazayı müteakıp Pozanti'den ha~ reket eden bir yardımcı tren yolcu lan altnış ve yoluna devam etmiştir. Kazanın son yağmurlar dolayısile toprağın gevşiyerek kayması yüzünden vukua geldiği zannolunmakta dır. Nafıa mühendisleri derhal kaza mahalline gelmişler ve tahkikat ic rasına başlamışlardır. Kstmuel Knapp Hayır, hayır... Değil 8yle... Eıkek te bizim kadar çahşkan olmalı dır. Nerede bulursunuz böyle adam? Ben işlerimde çok akılhyım eferadim. Hiç ihmal yoktur bende. Kocam olacak adam da çahşmah. Ama çok, çok... Acaba benden iyisini buJabi lir miyim? Bana mı soruyorsunuz? Hayır, demek istiyorum ki, bunun için geç kaldım biraz. Fakat ne deriz efendim, biz? Ne deriz? Geç olsun da, nasıl? Geç oJsun da güç olmasm deriz. Evlenmek işler inde pek öyle değildh, Zamanında davranmalı. Fakat henüz geç kalmış değilsiniz. öyle mî efendim? Memnım oldum. Bir fabrikayı idare ediyorstmuz ama muharebede bir ordunun başında bulunabilrr misiniz? Mel. Knapp'ın bir kahkahası ordu hakkında tam bîr fikri olmadığı zannım verecek derecede neş'eü çıktı. O kadar iyi bilmetn, dedi, bunu çok düsünmedim. Halbuki belki ben de iyi bir asker olurum. Duru nuz biraz düsüneyim. Peki... Şu sigaramı yakmcıya kadar düşünebilirsiniz! O kadar da geçmeden cevap verdi: Yok, biliyor musunuz? Kadın asker olur ama nasıl? Hasta bakıcı. Askerin yemeğini hazırlar, yarasma bakar. Adam öldürmeğe acırım ben! Vatanı en fazla seven asker, adam öldüren tnidir? Yoksa hizmet eden midir? Bence hizmet eden asker! Fabrikator hanımı alâkası olma dıgı mevzularda bundan fazla dü şünmeğe icbar etmemek için resmini istedim ve teşekkür ettim. Bazı hayalperestler, demiryollanmızı yapmak için ecnebi sermayesinfn kosa koşa geleceğim hâlâ bekliyedursunJar, devlet gemismin hayal Oe değil, ancak hakScat ile yürÜdüğünü bilen tanet Paş» hükumeti, Ergani yolunu miBetin ser mayesi ile yapmağı çok daha faydah, çok daha kolay bulmuştur. Biz, Törk'ler, akhnuz baştmtza geldflcten sonra, yapüamaz samlan ntc« if> leri yapngımız gibi dahilî Mt&ran da> Ergani demiryolunu da yapacağız ve Ergani'nin kırmızı bakırlarmı san altmlara tahvil edeceğiz. Bankalardaki mev duatı kırk milyon lirayı bulan bir mfl • letin dört mlyonluk dahilî Mtücraz tabvillerinl kapışacağma şüphe yoktoA Türk milletinin kendi işlerini kendi görebSeceğmi dünyaya übat etmesi millev ler arasındaki yüksek ve şerefli mevkttmizi bir kat daha yükseltecektir. Bu itibarla dahilî istikraz, hem kâr, hem seraf getiren bir iş olmustur. Ankara 16 (Telefonla) tran va Romanya sefiri bugün ayn ayn Ha • riciye Vekilini ziyaret etmişlerdir. iran ve Romanya Sefirleri Von Papen Vatikan'da P.S. Aluallim maaşları için yeni bir karar Ankara 16 (Tefefonla) Maarif Vekâleti ayni zamand'a orta mektep muallimHği yapan Maarif miidürlerinin maaslannı yükseltmek için yeni bir maaş kadrosu tanzim etmistir. Bu kadroya göre bundan sonra 8 muallim 90, 22 muallim 80, 52 muallim 70, 90 muallim 55, 315 muallim 45, 328 muallim 40, 400 muallim 35, 400 muallim 30, 500 muallim 25, 3 muallim 22, 150 muallim 22,5, 100 muallim 17,5 lira ma&s alacaklardır. iVusturya'da tırkalar arasmda müzakereler Viyana 16 (A.A.) Siyasî mehafil, sosyal demokrat fırkası birliği liderleri arasmda dündenberi Viyarta'da yapıl • makta olan müzakereleri çok büyük bir dikkat ve alâka 3e takip etmektedirler. Liberaller ile hnistiyan sosyalistler, socyalistlerle bir arada çalışmanın ancak baza şartlar dairesinde mümkün olabi leceği düsüncesindedir. Sağ cenah mehafüi ile milliyetçi sosyalistler, sosyal demokrasinin Italya ve Almanya'da olduğu gibi, doğrudan doğruya iflâsa gitmekte olduğu fikrindedir. Komünistler memnuniyetsizlik eseri gösteren ve sosyal demokrasiyi kapita lizm karşısmda mes'uliyete gin'p lekelenmiş olmakla muahaze eden sosyal un • surlan elde etmek için hararetU propasranda yapmaktadır. Avrupa sulhu nasıl kabil olabilir? Berlin 16 (A.A.) Mesai naztn M. Seldte, Kreuz Zeitung gazetesinde çıkan bir yazısinda diyor ki: «Miüete karsı vazifemiz Almanya'daki kararsızlık ve emniyetsizlik haline bir nihayet vermekten ibarettîr. «Bütün dür//anın hakikî veşağlam bir sulha her seyden ziyade ihtyacı oldu ğunu biiiyoruz. Ancak Avrupa miüet • leri si'âhlsınmtş milletler ve müdafaasız milletler halinde iki smıfa aynlmıs olduğu müddetçe bu sulhun elde edilmesine rmkân yoktur.» Roma 16 (A.A.) M. Von. Papen sabahleyin Vatikan'a giderek Papaldc makamı hariciye naan kardinal PaceOi üe görüşmüştür. M. DoHfuss, bu akşam Roma'dan ayrdacaktır. Bir konkordato akti için ya pılan görüşmeler neticelendiğinden k o » kordatonun nisan sonundan e w | l im zalanması muhtemeldir. M. DoHfuss, Franuz elçismi ztyaret etmiştir. KARlLERlMtZE KOLAYLIK: Aylık abone Hususfle vilâyetlerdeki bir çok karilerimiz gazetelerini munta • zaman kendi adreslerine aiabO • mek için bizden bazı kolayhklar b temektedirler. Bu aziz kariierhı arzulannı yerine getirmek Szere Cumhuriyet için aylık abone usulu ittihaz etmeğe karar verdik. Ay • lık abone bedeli yalnn ihtiyat zabitleri hakkmda bir noVtai nazar ihtilâfı Ankara 16 (Telefonla) MİİIÎ Mudafaa Encümeni kabul ettiği bir tefsirde ihtiyat zabitlerinin muvazzaf sınıfmdaId hizmetle ihtiyat zabiti sraıfındaki hizmet muddetleri 6 seneyi doldurduğu takdirde kıdemli üzbası maasına naü olmalannı kabul ehnistir. Maliye Enciimeni ise bu noktat nazan kabul etmemekte, bir ihtiyat zabitinin kidemli yuzbası maasma naü obnası için ya ihtyat veya mavazzaf smıflarmdaki hizmet miiddetinm 6 seneyi doldurması lâzım geldiği fikrinde bulunmaktadır. Mektep kitap'arı lâyihası mecüste Ankara 16 (Telefonla) Mektep kitaplannın tab'mın ne suretle ihale olunacağı ve mektep kitaplan sandığımn sureti tesküi hakkındaki lâyiha Meclise geldi. Yeni bir kaza BugOnkO Meclis içtimaı Ankara 16 (Telefonla)Yarm mecfiste devaire ait bazi münakale lâ yihalan, ordu, bahriye ve jandarma zabitan ve memurini hakkındaki kanuna mfizeyyel askeri iıin lâyihası, ordu zabitan heyetine mahsus terfi kanunu hakkındaki lâyiha müzakere olunacaktır. Ankara 16 (Telefonla) Kocaeli vilâyetinin Açmabası, Taşağılı, Karasu nahiyeîeri ilga edilmis, Karasu adtle yeni bir kaza teşkil olunmushır. Bu husustaki lâyiha Meclise gelmistir. Dersiam ve vâiz maaşları arttırılıyor Ankara 16 (Telefonla) Diya net tşleri bütçesinde vaki münhalâtı muhafaza ederek buradan taasrruf olunacak paranın yansı ile dersiâm ve vâiz maaşlannın arttınknası, mötebakisinin tasarruf edilmesi hak kmdaki lâyiha meclise gelmistir. denbire bana öyle geldi ki Şehzadebaşı'na değil, Galata'ya kadar bile gidemiyeceğim; adeta kaldınma oturmak istiyordum. Bu yorgunluk, etknden ziyade sinirlerimden geli yordu. Yanm saat kadar süren o sarhoş macerası benim asabî muvazenemi gene çığrmdan çvkarmıştı. Fakat çare yok. Haydi, gayret bakalım iki gözüm. İki üç adım atmca farzettim ki Hicran büyük bir endişe içindedir; gözü her dakika saatten ayrılmıyor ve üzülüp dunıyor. Aman koşayım da zavalh yı dertten kurtarayım diye bana bir yürütne aşkı geldi. Ha baba ha... Yüksekkaldınm'ı kuş gibi uçarak indim, Köprü'yü de neş'eli geçtim. Fakat ondan ötesinde bazan gavrete yreliyor, bazan da canımdan bezecek kadar yoruhıyor* dum. Sonra, evdekilere bu gecikmeyi nasıl izah edeceğimi de düşündüm. Ne diyecejim? Beyoğlu'na sridio gelmek te bu kadar sUrmez ya?.. Tramvayı kaçırdığımı söylersetn, ayni zamanda meteliksiz kaldığımı da itiraf 150 kuruş.« tan ibarettir ve tabiî peşin olarak gönderiimek îâzımdır. Bu usul idarece fazla mesaiyi icap eden kulfetli bir meşgale olduğu için abonelerinin inkıtaa ogramamasmı istiyen karilerimiznı paralannı idareye vaktinde yeti • şecek veçhiie döndermekte devam ^d*»cektir. etmiş olacaktım. Sokağm köşesine yeldiğim vakit pencerede ışık gördüm. Demek beni bekliyorlar. Demek ben bu evde bir şeyim! Sevinçle kapıyı çaldım. Halam yatmıştı. Beni yalnız Hic • ran bekliyordu. Odadan içeri girdi * ğim vakit elindeki kitabi bırakarak ayağa kalktı ve bana doğru koştu: Neredesin? Çok merak ettim! dedi. Ah canım! Sana kurban olayim ben! Uziilme, işte buradayun! Der gibi yiizüne bakarak, ehemmiyetsi» bir şeymiş gibi: Şehzadebaşı'nda şeker yoktu, Beyoğlu'na çıktım! dedîm. Hicran'ın hayretten boyu uzadı. Ayak uçları üstünde yükselerek elinJ ağzınm üstüne koyuyon: Beyoğlu'na mı gittin?. Saçma söylüyorsun?.. Aman yarabbi!.. Bu kadar zahmete ne lüzum... Sözünü kestim: Mabadi Sinop Maarif Mödürlüaö Saracoolu Şökrü Bey geliyor Ankara 16 (Telefonla) Saracoğlu Şükrü Bey bir haftaya kadar Ankara'ya gelecektir. gelmisti. Herif ne dese beğenirsiniz? Bana küfür etti, düvüyorum, dedi. Ağzımdan bir lâf çıksa bari!.. Ahaliyi şahit göstermek istedim. Polis herifi de, beni de aldı ve kara kola götürdü. Orada onun sarhoş luğu ve münasebetsizliği, benim de haklı olduğum meydana çıktı, herif iki tokat yiyerek ayıldıktan sonra bana tarziye verdi ama son tramvayı da. kaçırdım! Son tramvay yok. Ver elini Şehzadebaşı. Muhlis Bey, oğlum, yürü bakahm. Saat ikiyi geçiyor. Evdekiler ne haldedirler? Acaba fazla beklemiyerek hemen yatağa girdiler mi? Yoksa meraktan ölüyorlar mı?.. tşte beyefendi, zatı âlinize bir sevgi imtihanı! Eğer Hicran'ın sana karşı zerre kadar muhabbeti varsa merak eder, yatmaz, bekler; tabiî karakollara koşacağını ummazsm. Fakat ben daha Tünel'e gelme den evvel bacaklanmda müthiş bir kesiklik duymıya başlamışhm. Bir Ankara 16 (Telefonla) Amasya Maarif Müdürii Şefik Be Sinop Maarif Müdürlüğüne taym edUmiştir. nn... Evvelâ Hicran'ın şekerini bulahm! Her halde ben eve dönünciye kadar beklerler, merak e derler, yatmazlar. Kendimi biraz düşündür mek ve aratmak hoşuma da gidiyordu. Beyoğlu'nda bir şekerciye girdim. Küçük bir paket yaptırdım. Liranın üstü olarak bana bir kaç kuruş bo zukluk vermişti. Fakat parayı alırken bir de veznenm üstündeki saate bakınca ne göreyim? Biri geçiyor! Benim saat geri imiş. Son tramvayı kaçırmak korkusile acele ederek dışan fırladım. Durak yerine doğru koşarken bir sarhoşa çarpmıştun. Vay sen misin çarpan! Herif, güçlü kuvvetli bir adam, elinin dört parma ğını yakahğimdan içeri soktu ve beni sarsmağa basladı. Küfürün bini bir paraya... Ahali toplanıyordu. Herifin parmakları ters taraflarile, gıtlağımı öyle bir tazyik ediyordu ki bağırmak değil, söz bile söyliyemiyordum. Suratıma bir de müthiş tokat indirdi. Berekt versin bir polis Millî tefrikamtz t 35 Yazan: SERVER BED1 Hep Senin İçin! Atnan, bilmem işte .. Her ne Ise... Fakat kız hep sana yakın çıkıyor. Taraftar mı? Bilmem. Yakın... Nah... Bak... Şimdi kalpleriniz de yanyana düştü. Halam orada olmasa falın verdiği tevinci gürültülü bir tarzda izhar edecektim. Fakat kendimi tuttum. Hicran annesinin ve kendisinin fa * lına da baktı. Vakit gece yarısını geçiyordu. Hicran bir aralık dedi ki: ! Canım ne kadar seker istiyor! Kavanozda vardı, bittL Ben hemen ayağa kalktımt Abnası güç değil a... Şehzadebaşı'na kadar uzanıvereyim. > Hicran da, annesi de itiraz etti ler; fakat hava almak istediğimi de i>ahane ederek hemen sokağa hrladım. Şehzadebası'nı boylu boyuna dolastım, bütün şekerciler kapahy dı. Tütüncülerden boyalı ve adi şekerler de almak utemedim. Eli bos dönemezdim. Hicran'ın en küçük arzusunu yapmak için en büyük yorgunluklara katlanmağa hazırdım. Beyoğ'luna gîden bir tramvay geçiyordu. Hiç tereddüt etmedim ve koşarak atladun. Nihayet bir saatte gidip geleceğimi düşünmüştüm. Fakat biletimi alırken cüzdanımı yokla dım: Bir tek liram kaltnıştı. Son lira! Onu da haccarsam ne yapacağım? Bu vaziyette peder beyden imdat bekliyemem; halamdan para almama îmkân yoktur. ölürüm, kabul etmem. Sonra?.. Fakat bunu düşün menin sırası değildi. Nasıl olsa bu lira da gidecek. Ha bu gece, ha ya