8 Şubat 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

8 Şubat 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumkuriyet '• 8 Şub*t «Roman» münasebetile: Falih Rıfkı Yazan : ALİ tki büyük Törk edibi var ki, yazdarı karsısmda, deima aciz dujrarun: Biri, Ahmet Hasim ki, her eseri, Hint'ten, Çin'den, uzak denîzlerden ve bîlmedîğmuz, tıcak, esrarengiz iklimlerden gelen yepyeni, kimseninkine benz«niyen bir ses gibi, başıma, ruhuma dolarak bütSn benligimi uyusturur; smirlerimin bq tath gevsekliği îçmde, nuanlftnn ve memleketlerin, fikhlerin ve hislerin, onun yarattıgı acaip adese üzerinde efsanevî şekiller ve nisbeder alaralc nesıl 'daha çok güzeüestiklermi, nasıl daha eok çirkmleştiklermi, yahut, biidigimiz mikyaslann ya gerisinde kalarak, ya fleririne tasarak, nasıl bfiyüyüp küçüldüklerini, hiçe ve yoka mdiklermi, sihirbaz oyunu jrîbî, zevkle, hayretle teyrede • rim. «Fidiya»» m mermer çizgilerinden Frankfurt hastanesinm k"»b<k mimarisi ne ve «ÜKs» m hikâyesinden «Edgar Po» nun masallanna kadar uzanıp gelen bir kaç bîn seneuic bir harsm bütün safhalarmdan geçen bir kültür derinli&i ve ÂvTUpa*lmm anladtğı manada Mâsik bir kafa terbryesidir ki, onun sinirlerine o harikulâde duygu kabüiyettni vererek v« gözlerme de o yaman görüs cevfae rmi sürerek, «Abmet Hasim» diye, yalnra bir Turk krymeti değil, fakat millî hodutlann haridne çıkabilmiş beynel • milei bir san'at ktymetı vüeuıie gctir « mistir. tkmcisi, Falih Rıfkı ki, onu, edip ve maharrir Faun Rıfkı'yı anJabnak îçîn, tatnamen birbirme kartsrms ve kaynaştitt$ oMaklarma göre, asıl dava adaım FaEh RıfVı'yı anlatmak lânm gelir. * • * NAC1 Falfc Rıfkı'yı, 1918 d«, mütareke nîn korkunç gânlermde tanıdım. 1918 den 1926 ya kadar, «Aksam» anesinm 3a parçası olarak beraber çahşnfımn •ektz sene zarftnda, gasateei FaKh Rıfkı hakkroda b«nde hanl olmu» kanaatUr sunlardn»: A Vak'alarm bir günlük mös • veddelerini gozden gecirdrjî zaman en efaeMidyetlryi, en aeıkhyı, en guiöncfi, •n heyecaaltyı derhal btdup ayıran, B Fldrleri ve koleri, âtlobamm gayet keskm bir nevi bıcagile kesip biçerek fevkalâde enteresan v» yalıuz kendisinfn yapabilecegi şekfflere ve kanplara koyan, D Makaleaini, ftkramu yazdıktan tonra tashihleri yapan, ta«h3Jeri yap tJrtan sonra sahifeieri baglryan, sahi feleri bagladdctan sonra oturup tekrar yazmaga basiıyan ve çabşmasmı, n mrlerinin motorüne takarak mötemadîven htziaştıran, C Biz!e*»*Me hayret verici bir fcotayUcU yazan, çok yaxaa ve en ba alt gazete havadmni diizelHrken, ona kendi tadmı katan, Ve bStün bunlan yaparken, o gSn kafasmm içtnde tçiryen ana füdr ne ne, m&temadîven ve yahm onu anüatan ve xevk ver!d Wr konupma »eli içinde tB kemnez manhgmı ve emaalsİT «e*r*rf» sin! kvıllana kuflana, nihayet berfcesi kendi dflşBneesi etrafında • hatta o dfl • pSnce bazan yanhş bSe olsa!* toplıvan, BiSıassa: Davayı gazetes! içm deffl, gaseteyi davası için sH&h gibi lodla n n bir gazetect. cSevr» mnahedesinden Camhurtyetm Oânma kadar şiraşek brnle geçen bS fSn o tarihî vekayi ortasmda, yakın dan gordSğSm dava adamı Falih Rıfkı be: 1 tnandı$ı fikri kafasınm içmde tdeaHeştieıek ve sonra da sanki kanma kanştmp maddeleştirerek, artJc, mu • »tsıiftufyen o rncrm sHivle^msş tesirien ahmda kalan, 2 Kendi knanım bafkalarma da a^ıtıyabOmek içm sSzle, yan ile, her va«*a ile oSrafan, S Uğraşırken sarsılmıyan, yılnn yan ve vdmadı£rmı göstermek için de hiç bff kabadayılık gösterişi yapmıyan, BKhasM: Çirkinden v e baya&ıdan kaçan bir vatanperver olarak tarif edilebtlh. Vahdettm'in Aâde bir kmm» fe»B veziri maalisemirlerile sarıkh, yafü hamailli şeyhülislâm efendüerini otuı+tuğu ıstablı amire arabalarına alumı? bir cadde ortasmda, tngiliz sünsrüsile Kiirt Mustafa Pasanm idam kazıkları arastnda, ve her birimize bir köpek ismi takan Afi Kemal'Ier, Refi Cevat'lar, Sait Molla'Iar, Pehlivan Kadriier ve daha onlar gibi ve belld onlardan da şeni bir yıgm hafiye ve pespayenin iSrenç saldmslan karşısmda, Kuvay: milliyenın bn ileri karakolu gibi vazife gBrmiiş olan «matarekedeki Akşam» da, Falih Rıfkı' nm, bilhassa ve hatta bafinı dahi teh • 13ceye koyarak nasıl ugrafnuf, dövüş • müş ve hapse atılnuş oldugunu görmüş obnaklığundır ki, beni, dava adamı FaEh Rıfkı'yı anlabrken, vekayiden neticdere dogru< yukanki hükomlere gö tGrmuftlerdir. Bagnna deriteotlann top ağulan uzahlmif, RÖzleri önünde boyuna matunn ve mazlum asılan, ipleri ?özülerek ıokakbra •ahvarflen sarhof neferlerle Türk zabitinin üniformasına ve Türk kmnın nammun* tecavöz olunan, «Sabah» larla, «Alerndar» larla, «Turkçe tstanbu)» laria mtkemadiyen ahiâkı gevıetilmege, ürkiHülmege, gayzı, nefreti dindirflmege ograşılan ve her tarafı, içli dışlı düşman ve hainle kouttılan o koca şehîrde, ve henüz Anadoiu ile mohabere bile edümediği cünierde, butün bu fesat, ihanet ve kahbelik âlemine karşı durmadan mücadele ehnek ve halln saglam tutmak için Kürt Mustafa'nm Ölümünü dahi göze alarak icap •divorsa hatta kaşmı çatmadan, gozu nu kırpmadan onun zindanma grnn«k, 5ç ayaöının Bçune de sralmek. her halde, 1932 de, artık nüfuzlan köklesmif olan şahMlara ve müesseselere yaltak • lık «tmek kadar koiay değildi. Sait MolU ve Kürt Mustafa'ya para ycdiriierek Falih Rıfkı hapisten ve belld de ölümden Imrtanldıjh ve Ingüiz «antöraiM de aynca gene bir yoln bulunup rSşvet varilerek tazyik azaltıldıgı giine kadar, mütareke «Aksam» mnın etrafmda Mni oUn o tahamnmlfersa ee henneni havasmı tasavvor edebibnek bile muhaldir. Falih Rıfkı, ba havanm icinde, ci ğerlerİ en iyî çalışmış adamdır. •** Bir adamm öalubu, e adamm kendim deıiMİtliı, sösia, eğer doğnı iae, bir ifuparatorlugrm naad batbğm ve bahrddığını anlatan «Zeytindagi» l e , bir inkılapçmm inknarlannı ve Mtıraplanm anlatan «Roman» ı, Falüı Rıfkı'nm, ta kendnkKr. O kadar kendindir U, hiç btr e*er, sahroınm dıjfünc t ıınııiı doygustaran bu kadar aynası o l t m t ı ve de ğiidir. Dava adamı FaKh Rıfkı ile edebiyat adamı Falih Rıfkı, ba üri eeerm içtnde birbirierini tamamlıyarak, bütün ftkirlermi açığa varan a«d FaHı Rıfkı'yı, tam ve roplu bir halde vficode getkmi»l«rdir. Roman nedîr? Tam tarifmi bilmtyonım. MiMefnmdiyen Mci y&pmak, teşbm bolmak ve behemehal bir matal oydu rarak o moıait da ardı arkan gehniyen o seci ve teçbihlerin aalçasma bulamak mtdv? Eğer ba demekte, Falih Rırkı'nın «Rofnaa)» ı, roman değiidir. Fakat «Zeytmdafı» da», «Roman» da, hatta sabifelerine şoyle bir goz atmakla ve bir çok edebî fonrederimnm yazdıklarmı hatırlamakla anlaşılabiih ki, Türk edebiyatmm, Avrupa mocyasma vükselebilmlş en degerli iki «Mridir. Bu iki Intabı okuduktan sonra öğrendigtmiz şeylerden biri de şo oloyor ki, san'at san'at için tezi daima doğru ve san'atm gfhel oknası içm behemehal ve yalnız san'at içm yapılmaaı da, şart degildh". Mes'ele, msanın san'atkâr olabHmetin* dedir. San'atkâr olabildiirt«m sonra ne, san'atkâr obmyan nicelermnı tan'at nant ve hesabma vücude getirdikleri ve edebiyat diye onümüze sürdücleri niee yavelerden çok daha güsel eser • Ieri memleket mevzua eirafında yap • mak kabüdir ve goriflüyor ki hatta daha iyi yapnabilir. Asla edip olmak iddiastnda bdtmmamtf Necmettin Sa ddc'm bir çok başmakaleleri, bir çok meshur ediplerimrain kafalannı ve ruhlarmı parçahya parçalıya dogurduk • lan o «ema, deniz, mehtap, gece, ylıdız, ve aşk edebiyatlarmdan kal kat yuk • sek krymette değil midir? Bir vatan parçası Uzerinde bir millet kitlesini kendi ihtiraslarına kosmus olan Cemal Pasanm Mısır seferi, bütün o «Zeytindaği» hikîyesi £?• ufukıa batan bir günesin tasviri değildir ama, çöken Osmanh İmparatorluğunun, Türk askerinm kıpkırmrzı kanma bulanmıs politikasmı. o devrin bütün manzaralarmı ve bürfin o devre ve milyonlar ca adamm canına ve hürriyetine mu *allat olmus başüurm memleketini adamlardan çok seven bir san'atkâr kalemile cizilmiş ne renkli, ne müthiş bir tablosudur! Kitabı okurken sahifelerin içinden insana bakan öyle tttihat ve Terakki ve Harbi Umumî tipleri var ki, muharrir, bu tipleri, kendilerini model diye karşısma alacak en kudretli ressamdan daha mükemmel çizmis, daha iyi boyamıs ve onlan, tarihin esrarlı karanlıgı içinden çekip çıkararak, înce, kaba, bütün çizgüeriie, giizel, çirkm, bütn renklerüe, oldukları gibi, halkın onüne ve gözüne fırlatmiftır. Yüzlerini kaç defa gordüğümüz bu adamlau «'Zeyiın dagi» nm içinde binbirinı: dcfa ve fazla olarak kafalannın ve ruhlarmın içlerine kadar bir daha görür. ve okurken: «Amma mükemmel anUtıyor, ta kendisil» demivor muyuz? Hatta, ta kendileri oiduklannın da, muharrir bîze anlatbgı zaman ve elinî hatıraları mızın icine sokarak bizde müohem kalmıs hiyleri ve mtibalan kendisi topla yıp «sentetrze» ettikten sonra farkına varmakta ve ondan sonra da kendi malımız gibi bennmefnekteyiz. İstanbul muhafızlığmdan Suriye krallıgına kadar CemaJ Pasanın o muhteris ve bir kıldan maskeyi andıran suratını ve o surahn arkasuıa gizlenerek: «Ben! Ben! Ben!» dîve havkıran ihtirasmı bize «Zeytîn dagi» kadar mükemmel tfstrrelnlccek hiç bir ressam bulmak kabil değildir. O dag, o çöl, o nehir, o boynu bükük deve ve Anadolu'nun bir kum denrzine akan zavallı, ucak kanı, bu kitabm kanahndan, insanın ta içtne »üzülmek Udir. KHap degil, mesrutiyet müzesinin Muır seferi galerisi ki sahifelerinin du • varlannda, parça parça, tarihi okumak kabtidir. «Roman» da, aynen bÜyledir. Dedigim gibi, bu, belki, bir vak'anın basla yıp bazı acıkh ve gülünç safhalardan ve entrikalardan geçtikten »onra, şu v«ya bt» neticede bittigi, müneMdtlerm edebivat kkaplanndan oğrenip bize öğreftikleri malum roman tJplerine uygun bir 5rnek değildir. Fakat hiç füphe yok ki, bir inkılâpçiya elem veren nice büyük roman mevzularmm, cemivetin içinden almmış ve bir araya getnflerek onun kendi ideali bakımından tebarur ettirilmis mükemmel bir hulâsasıdır. Bu eser, inanmts bir inkılapçmm, kendisinin dahi içinde çalntıgı kendi âlemine doğru çevirdiği müthis bir projektSrdür ki, okuyucunun dikkatin; inUılâp Türkîye'sinin şurasına burasına smmis karanlıklan üzerine cekraekte ve gafletin ka palı gözünü faltası gibi açarak ona hayal ile hakikat arasmdaki el ile tutulacak hale gelmis farkları gösterro^rtedir. Yıkhjhmtz müesseselerden arta kabnıy ve kabuklanm değistkdikten sonra gene bir bicimine getirerek suyun östüne fırlamıs tipler, remiyetin tranih'yon devrmde öremis bir çok tufeyhler, otura otura yag baglamış oportünistler, vatanperverane kazanç palavrasmı icat etmis aferistler ve sanğını devsirip bükerek kafasının içine yerlestirmis ve vaktile seriati iken shndi demokrasiyi cep harçlığı haline getirmif bütün gizli yobazlar, sahtekârlar, mürailer, bu kitabm içinde, asla müskülâta uğramaksızın, kendi kendilerini bulup tamyabîIirler. Bu kitap, bizim rejimin sene?erden beri arayıp ta bir türlü bulamadıgı müsbet fenkidm ta kendisidir. «Roman» ın basma konmuş «Filim çeviren ktzlar» hScâyesinden sondaki «Karagoz» hasbihaline kadar anlablan o her biri seçme bir edebiyat parçası fakat hiç bir zaran yoktur. Bak, şu kösedeki hortumu görüyor muiun? O da bu eczanın fıskıyesi. Bununla yirmi metro dahilindeki bütün insanIarm gözleri beş on dakika adeta kör olur, bastıkları yeri göremez ler. Ben her evimde bu tertibatı buIundururum. En sıkı muhasarayı bu sayede, hiç kiimeye zarar verrae den, beş dakikada dağıttnak mümkündür. Bunlan da mı Amerika'dan geHrdin? Bilâkis. Amerika'hlara ben öğrettim. Çok basit bir şey ama düsünraeraişler. Onlar daha karışık, daha dalavereli alet icat ediyorlar. Halbuki bu bizim bahçe sulama aletlerinden farksız. Kullanması gayet koIay. Şimdi görer^>ksin. Cingöz iki büyiik varili su ile doldurduktan sonra hazırladıği eczayî bunların içine bosalttı ve varillere hortumlarım takti. Biraz sonra taraçadaki gözcüden maada bütün adamlartnı çağirdi ve şu talunatı verdî: Otomobi llec gelince hepiniz en asağı kattaki büyük sofada topIanacaksınız. Şimdiden bu tulumba Bursa'da dünkü vaziyet tzmir ve Salihli'de 2 hoca tutuldu 4 hafız da mevkufen muhakeme edilecek (Birinci sahifeden mabait) Belediye reisi Behçet SaSh Bey tznnr'liHlerin hislerine tercüman olarak Reisicumhur Haıretlerme aşagıdaki tel grafı çekmişlerdir: «Biiyük ve kudretli sefkniz sevgüi Gazimiz Mustafa Kemal Hazretlerme, Ezan ve kamet sebebile Buraa'da çıkarılmak tstenilen can «icıcı vak'ayı bugünkü resmî tebÜğden ogrenen tsmir, heyecan ve asabiyet îçmde kal mıs ve bu çirkin vak'anın hain ve aptal raüsebbiplerim tel'in etmiatir. Turk inkılâbma yan bakanlann bile mevcu diyetine tahammül edemiyen tzmir'liler bu güzel ve saf topraklarda az da olsa hâlâ înkılâbm asil ve vakur yurüyüsüne engel olabiliriz gibi ahmakça düşünm ve hareketleri görmekle pek müteessirdir. Mukaddema Türk inkı lâbının gençler ve munevverler yanmda daha çok kuvvetlendirecek ve daha çok kıskandıracak olan bu fena hâdise meusbbiplermin lâyık olduUan akfbetIeri pek yakmda görecekleri tesellisile müteselli olan lzmirlilerm sarsümaz tazimlerini yüksek ve müstecna huzu runuza sunarım efendim.» lzmir Beled!ye reisi Dr. Behçet Salih lerce hnzayı tasıyan yüzlerce telgraf gelmektedir. tran'daki hâdise İran konsolosanesi vazî yeti izah ediyor Gazetenizm 12 kânumnan tarihK nth ha«mda cenubî tran petrollan raes'elesinden dolayı tngütere ile İran arasmda tahaddüs eden vaziyet hakkında «yasî icmal sütunurmırda bazı malumat vermisti. Dün tran'm tstanbul Jeneral koncoloslugundan bir mektup aldık. Konsolosluk bu mevzu etrafmda şon lan bildirmektedirt «Saray Nazırlıgmdan mfisal «fen Timurtas'm mfkafi hiç bir tesir altmda olmayıp her yerde oklugu g*i bir to beddülden ibarettir. tran tacrrlerinm Ru» emtfaamm fcoy lcotaj me«'ele«m« geünce, herke^e IB#> lÛm olduga vechile, Rat'larm «Vmlş torg» namil« de bir uıflnmleri olup ifba m8e«eMnm ba çok ıımnlekeÜM'de nıflmeaıili vardır. tran'da brnunan mümessifi ise, istedîgi gtbi ve infiradi bir seküde, tran emtiaflna fiat koyaralc ınuuayatta Dutunmafcta ve Rov emoanm da ittedigi bir fiatta tran tacirlerine satmaktadır. Hali haarda bOtön memteketlerm m ö kabdebihnMn wulün* aafik oMoklanna nazaran, tran tacirleri kendi sararlarma meydan »«ıııeıııek için Rmiarla aynf •«kıide abş veris etaııeleııiB hükumetten talep eytemekte olduklanndan boykotaı mes'elesl kat'fyyen varit bulunınadıgu tran'da ekaHiyet mea'eienne gelmoe bütün tran ahanstnm anrlardanbari, bfctek kütle haGnde yafamakta oldugu mş*âr buhmdagundan tran'da ekaHyet dhr* bir İMvfiyet m m n balm Be d« • Polatlı halkının duygulan Polath 7 Dini menfaatlerine alet ederek temiz ve saf yürekli Türk ev • lâdını zehirlemekte ısrar eden yobaz • lann Bursa'da çdcarmak istedikleri hft diseye haîkımız bütün mevcudiyetile lânet etmîftir. Polath Belediye reisi TAHSlN izmir'de bir tevklf tzmir 7 Arapça ezan okuduklarmdan dolayı haklannda tahkikat yapılan 4 kisi mevkuf olarak sulh ceza mahkemesinde muhakeme edüeceklerdir. Yirmi senedir vâizlik yapan Tunutia hoca Habtp te geçen aym yirmi beşindc Hisarcamiinde turkçe ezan okuyan ulemadan tbrahhn Ef. ye sÖylediği s3zler şayanı dikkat görülerek tevkif edflmiftir. Bu hoca da turkçe ezaıun aleyhinde bulunmuştur. tsticvabmda «her vergiye yapıldığı gibi itirazda bulun dugunu» soylemiftir. 1 subatta tzmir Evkaf baskâtibine hoca Habib'm sozlerme benziyen bir tebdit mektubo gelmis, Habip bana kendisinm yazmadıgını soylemiftir. Hocanın evinde bulunan ban evrak tetIdk edflmektedir. Bursa hâdisesi memleketin her tarafmda tel'in ediliyor Ankara 7 (A.A.) Bona'da türkee ezan ve kamet okunması aleyhinde bazı eshas tarafından yapılmış olan ha reket memleketiminn ber tarafmda derin bir teessür ve nefretle karşılan raıstır. H&dite memlekettmnde duyulur duyulmaz Basvekâlete teessürün ifadesi olarak muhtelif halk teşekkürleri Oe cemiyetler tarafından gonderilen ve bmolarak mektep ldUplarma geçmege d«ger parçalar içinde, bir çok RIÜMM • selerimiz, bir çok telâkkilerimü ve bir çok mes'elelerimiz gdsden geçirilmiş ve denebilir ki, yaşadığuna âlenün bâtte îçtimai havan, c«miy*tin içinden almıp bu eserin içinde adeU teksif edüm'ştir. Bu kkap, su veva ba sahifeciiM ba karak hükum verilebilecefi £ ıbi fnUıı bul'un veya tstanbuliumm tonkidi, «regional» bir gorasle vanlmış bir hioviye eıeri degil, büakis, t»tanbul'un oldugu kadar Ankara'nm, Ankara'am oldugu ka<W da bütön memMcetfaif «Izm, bemm, hepHnizm, Dotun cemıy% * tm ve bilhassa bizim mkılâp ve yeniligi tatbik edisteki müşterek Msteınimltin hayret verici bir «mtrution» kudretfle ve «tex» ve «antitez» Ieri munakaşa ettirmek suretüe vücude getirilmiy a mumî bir tenkididir. Ye^âne kusuru, oba oka, befld mevzuu daha toplu, daha etraflı, daha ee* surane bir sure4te açıp ortaya dökme «nl olabiKr. Fakat ne de olsa, bu eserde, bir çok fırsatlara ragmen idealini nakte tahvfl etmemiş ve rejimin dakna ön saflarmda hizmet etmis ve hâlâ da hizmet «den bir mdhamrin, uyusmuş bir neşnyat âlemi ortasmda baskalarmmkme benzemiyen bir «ton» la konuştugunu ve etrafında nahoş bir hava yaratmak p»hasma dahi olsa, fikirlerini, kendisi JH* bi düsündükleri halde tam akaini aoy« Hyen bir çoklanndan e w e l ve he!e b«r çoklarmm asla teşebbüs edemiyecekleri bir cesaretle ortaya kovmaktan da ee kinmemiş oldugunu, tatdik etmek lâ • zım gelir. *** Bu eser, her şeyden evvel, Mustafa Kemal'e inanmıs, Mustafa Kemal'e canüe ve kanfle bajlanmış, Mustafa Kemal'in fikirlerini Mustafa Kemal »ev • gi«i içinde bize daima anlatmış ve anlatan bir idealistin, o fridrleri yaprak haline koymak içm yazdıgı bir eserdîr. Salihli'de bir hadise tzmir 6 Salihli'de boca Kinıfl isminde birisi bir takun saçma sapan sSt* ler söyiediğinden tevkif edümiftir. Hoca halka fu garip sdzleri soylemiştir: « Kim demif ld dünya yuvarlakbr, hisa... Dünya dümdüzdür. Aksmi iddta eden kâfir olur. Reshn çıkartmak ta apaçric küfürdfir. Arap harflerinden b«ska yan kullanmak dine mugayirdir.» Ba yobazm saçmalanm camide hayretle dmKyen haHc arasmdan Halk Fırkan idare heyetl reisi Necmi, Gürbüzler yurdu reisi Kamil ve dolrtor Sait B e y ler itiraa etmiflerdir. Hoca ba ıcvafan yaphklan hirazlara karşı da saçma »5ılerle mukabele etmiştir. Halk bu cahflâne sSzlerden nefret dayarak hocayı tam manasile takbth et> mek suretile camiyi terketmislerdir. Yobaz herif tevkif olunmustur. üknr. » '*' HARÎCÎ HABERLER: Yugoslavya'da suikast teşebbOsleri Behjrat 7 (A.A.) Zagrepten bfldfaiByor: Eaki muhariplere ah bina yakmmda bos bir arsada bir cehennem makinesi infilâk etmiştir. Haaar yoktur. PoKs, Chalata denlTeıı parkta bir conennem makmi daha bolmuş ve bu uıaLme m&tebaenslar tarafm Asi Felemenk zırhlısı yakalanmak Ozere Batavia 7 ( A . A . ) Eridanas va • pura, komörfl tükenmif olan Aldebaraa vapruna yeoşrmş ve an nrbhyı tuoov baslannstır. Znhh, Nias adadniD gmrUnde ve eenubi sarkî bticametindt yohma devam etmeJıteuiF* TayyareJer gizS emirierfe Tandjonrpriok fimanmı terketmîslerdor. Asi gemi, 7 mfl suVatle yo! almak> tadır. Asflerin kSmarlerim idare île kul* lanmakta olduklan mannolunuyor. istanbul'da tOrkce ezan ve kamet Evkaf Müdiriyeti tarafmdan şehri • mis meynnlerine resmen tebligat yapılmif, dünden kibaren butün cami • lerde ezan ve kamet türkçe okunmaga baslanmiftır. Gaip aranıyor mülkiye kaymakamlı * gmdan mötek«t mütevelfa AbdtUkadir EfendSnin kerimesi Zekrye Hanan, Semma namndaki kizfle beraber 1334 «e» nesmde Şam'dan Ankara'ya gitmiş oldugundan işbu aflenin ve Sendha Ha mmm elyevm nerede olduklarmı bîlen vana CibaG fabrnoM sigara paket yo» beai âmm Faik Beye malumat verflmeti nManryet nanuna rica olunor. Casus daktilo Roma 7 (AJi.) Profeaor Ey • eiop af kmnunundan fatifade eden daktilo Georgett« Bonneford hudoda sevkedumiştır. Ford yeni fabrikalar açtt Detrok 7 (A.A.) Ford fMntt, otomobi karoseri yapan Briggs ştrketî utjhcalâtmm artma« Bzerine yeatden bir tatam fabrikalar ALİ NACl lardan birini bîlârdo odasmın orta penceresinin yanına yerleştiriniz, ötekini de yemek salonunun cadde tarafmdaki iki k9şe penceresinin ortasına koyunuz. Taraçadaki arkadasınız da otomobilleırin hazır old*U" ğunu haber vermek için asağı inecek ve bir daba yukan çıkmıyacaktır. Bu köşkü oldugu gibi devlete bırakıyoruz. Ortada polise ipucu verecek hiç bir şey kalmıyacaktır. îyi dikkat ediniz. Tuiumbalar yer leştikten sonra büyiik sofada toplanınca ben size sayı ile bes emir vereceğim. Dikkat: 1 dedigmı vaktt hepiniz benîmle beraber yemek salonuna gelecekaintz. 2 dediğim vakit içinîzden sen tulumbanm sağ tarafmdaki köse penceresinin pancurlannı büyiik bir gttrühÜ ile açacaksın. 3 dediğim vaktt sen boğazlanıyormuşun gibi avazm çjktigı kadar haykıracaksm. Ayni zamanda sen elektrik fenerini yakarak caddeye tutacaksm. 4 numara bana aktir. Hortumu elime alacağtm. 8 dediğim vakit gene sen tulumbayı ifletecek sin ve sen haykırmağa devam ede ceksin. Ben de bh taraftan hem memurların üstüne su bosaltacağım, KANSIZLIK idn yeg&ne deva kanl ihva eden etibba tarafmdan tcrtip edflmisür. MÜPTEDiLER iÇiN FRANSIZCA İKİ KURS AÇILIYOR Haftada üç ders alü ay için ylrml dört Türk lirasıdır. Kolayhk gösteriür. Kayit muamelesi açıktır. Her ders İçin sınıf ve husust dersler vardır. Ankara: Hacı Bayram caddesi îsranbul: 373, îstikiâl caddesl. BERLilZ MEK1EBİ FRANSIZCA ÖGRENİNİZ 1 Şnbattan 15 şnbata kadar saflytt rt Chloros* SIROP DESCHIENS. PARI5 Cingöz Recai'nin harikulâde maceraları Yazan: SERVER BEDt 52 tkismden bMai yol Bzerinde ve koşkün önünde dunıyor. öteki de Mebmet Rıza'dan bir emir alarak gitmis. CingSz krokiye uzun uzun baktıktan sonra: Pefci, d«di, evvelâ Kadıköy'ü ne, Salin'e telefon et. Buraya iki otomobii göndersm. Biri sosede köske gelmeden elli metro kadar geride duracak. öbürü köşkün arkasmdaki çaytra rnotör gürültüsü yapma dan girecek. tkisi de fenerlerini söndürecekler. Bic koskim içinde kaç kişiyiz ? Be. kif i. tsabet ki çok azız. Bo! Vmm | den altı kişiye birden izin vermiş tîm. îyi oldu. Evet usU. Haydi evvelâ telefon et, gel. Adam dışan çıkınca Cingöz de kızla beraber jfanna*tik salonunun diğer bir kapısından koridora geç ti ve baska bir odaya girdiler. Burası bir kimyahaneye benziyör ve ber taraf ilâç kokuyordu. Cingöz beyaz bir gömlek giydi ve ellerine Iâstik eldivenler geçirdikten sonra şişeler ve kavanozlarla dolu bir rafa yaklaşh, irili ufaklı bir çok kutulann üstündeki etiketlere baktı, iki kutu ayırdı, büyükçe bir kabın içine san ve beyaz iki toz döktü. Nazan Cmgöz'ün kolunu tutarak raerak içinde soruyordu: Ne yapmak istiyorsun? Ne olacak bunlar? Cingöz bir taraftan kabın içine bir eçza bosaltıyor, hava gazini yakıyor, bir taraftan da anlatıyordu: Hani sana bir gün söylemistim ya... Bunlardan öyle bir terkip yapılır ki bu sudan kimin gözlerine azıcık serpistirsen zavallınm gozünde dünya zindan olur, hiç bir yeri gö remez, yüzü de fena halde yanar, hem de elektrik f enerimi kullana • cağtm. Eğer Mehmet Rısa'nm bütün adamları evin ön tarafına gelirlerse bu muamele devam edecek. Duy mazlar da gelmezlerse biz Nazan'la beraber yemek odasında kalacağız, siz pilârdo odasında ayni muame'eyi tekrar edeceksiniz. Burada marif et, pancur giirültüsile ve haykırs» la memurlan pencereye baktırmak ve tam o ande eczalı suyu yüzlerine sAmaktır. Gözlerine bîrer damla gitse kâfidir. Esasen gayriibliyar! avuçiarını gözlerine kapıyacaklar dır. O zaman vakit kaybetmeden rovehrerlermizi çıkararak sokağa at lıyacaksınız ve otomobillere kosa * caksınız. Tam bu sırada Cingöz'ün taraçadaki adamı da içeri girdi: Uata, dedi, otomobiller hazır. Âlâ. Bir kere de sana anlatayım. Cingöz emir vecdi: Evvelâ silâhlanmzı, cep fener* lerinizi bir yoklayımz. Emniyet te tiklerini açınız. Bilirsiniz ki cinayeti affetmem. Bizim aramızda sîlâh yalnız tebdit içindir. Pek ziyade lüzum görürseniz havaya atef edebi lirsiniz. Esasen hiç bir silâh muamelecine Ittzam kalmamahdır. Atik davramrsantz rahat rahat kaçarıs. Dikkat: Bir! Cingöz Nazan'ı elinden tutarak yemek salonuna girdi, adamları da onu takip ettiler. Cingöz taraçadaki adaraına sordu. Şimdi mentur hangi noktada? Bmarrm dibinde getinlyor t»ta. Her halde görültüyü duyunca yakına gelecek ve mutlaka pencereye bakacaktır. Cingöz iki köşe penceresi arasına konan tulumbanm vaziyetini tetkik ettikten sonra: Dîkkat! dedi, dikkat: tki! Adamlarından biri tulumbanın sağ tarafmdaki pencerenin pancurlannı büyük bir gürültü He açmağa baslanuştı. Cingöz: Üç! dedi. Bir adamı da: tmdatl tmdat! öldürüyorîar! diye avazı çıktığı kadar bağırmıya basladı. Bh* adamı cepfenerini ya karak dışanya tutmuşttt.

Bu sayıdan diğer sayfalar: