8 Şubat 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

8 Şubat 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

"Cumhuriyet' SON TELGRAFLAB Bana kalırsa J Hangimiz? Dünkü yazımda Moliere'den Jules Romain'e kadar her yerde ve her devirde bir çok müelliflerle hemen bütün mizah muharrirIerinin doktorlan tenkit ve hicvettiklerini yazmıştım. Muharriri bir doktor olan Knock ismindeki piyesten de bahsettim ve bu eserde, bir doktorun en sağlara müşterilerine hastahk vehoni telkin ederek onları nasıl soyduğunu, servet yaptığını hatırlattım. Yarası olan kocunur derler. Bu yazımı okuyan bir sinir doktoru müthiş bir sinir buhranı geçirmi», iradesile ihtirasları aratmdaki teyelleri kopararak öfkelenmiş, eline kalemi alarak Vakit gazetesinde bir arkadasa mektup yazmış ve orada benim için «delidir, bilirim, eğer kendisini bana gönderineniz ona iyilik etmif olursunuz!» tarzında akıl oynakhğı ârazı göstermiç. Bazan muhitle çahsiyet ara •mda karşılıklı tesirlerden doğan bir nevi ruhî «irayetle, akıl doktorlarının da kaçırdıkları gorülmüstür. Sevgili doktorun bu mektubu adi bir kurnazlığın tevkile yazılmamifsa kafası yerinde bir adacnın kaleminden çıkacak şey değildir. Bu adi kurnazlık ne olabilir? Bahıettiğim doktor Knock gibi, bu muhterem üstat ta önüne gelene: «Sizin sinirleriniz bozuk « tur, sizin şuurunuz muhteldir, siz tedaviye muhtaçsınız, bana mutlaka bir kere uğrayınız!» telkinini yaparak apartımanına bir kat daha çıkmak niyetinde olabilir. Fakat aldanıyor. Ben kendimi deli sanacak kadar avanak değilim. Doktorlar aleyhindeki edebiyattan bahseden ben deli iseaı, •on zamanlarda, bütün gazete lerde benden daha yiddetle bunlara hücum eden muharrirler ve Moliere, Tolıtoî, Proutt, bizzat bir doktor olan Jules Romain ve isimlerini burada sayamıyacağımız en akıllı adamlann da deli olmaları lâzımdır. Bu zat benion suururodan zerre kadar şiiphe ediyordu da niçin, daha bir ay evvel, bana gönderdiği bir mektupta, Tıp salnamesi için bir yazı yazmamı istedi? Bir delinin hem de tababete ait ciddî bir esere yazı göndermesini istemek delilik değilse, bu zat niçin timaVhanenin bütün «akinlerini o salnameye muharrir olarak alanadı? Bu akıl doktoru akıllıca bir hareket yapmak ve «Demence precoce = Erken bunama» illetine tutulmadığmı isbat etmek isterte derhal işi Iâtifeye boğsun; çünkü bu sahada biraz daha fazla ciddî konuşmak benden ziyade kendisinin aklî muvazenesinden süphe ettirebilir. PEYAMÎ SAFA Dünya komünistleri Hitler'e cephe alıyorlar! 7 memleket sosyalistleri âcil bir konferans toplamak için teşebbüse geçtiler Londra 7 (A.A.) tngiltere, Norveç, ttalya, Fransa, Felemenk, Lehistan ve Almanya'daki sosyalist fırkalan, sosyaliat enternasyonali ile komünitt enternasyonaline gönderdikleri birer telgrafta «Hitler'in AImanya'daki diktatörlük idaresine ve başka memlekerlerdeki fajizm tehdidine» karsı durmak için raüş t«rek bir harekete geçilmesini ve bu maksatla hemen bir konferansın içtimaa devetini ısnarla istemişlerdir. yı yapıldığı svrada atılan kurşun larm ve cenaze alayınm tam ortasına fırlatılan bir bombanın tesirile bir Nazi ölmüf ve 6 Nasi yaralan mıştır. Ulm ve Rhenatıie'de de bir takım hâdiseler olmuçtur. Hagen zabıtasi komünUt propaganda offiainin merkezini meydana çrkarmrş, bir çok vesaik ele geçirmiftir. Bir çok kimseler tevkif edilmiştir. Dil inkılâbı hakkında Bazı düşünceler Yazan : KÖPRÜLÜZADE Yantu Nadi Beyefendi, tlk yazımda, dil inkılâb'mn münmünferit bir h&dise olmadıgını ve onu anlıyabilmek için millî kiiltiîr inkılâbaının daha ev^elki safhalannı da gözönünde bulundurmak Iâ zım geldiğini kısaca izaha çabşmıştım. Türk'ün dUsunen, okuyan, yazan nünevver srnıfi, asırlarca millî kültür kaynağından uzak kaldığı için, ister istemez, millî ruha, millî zevke yabancı vaziyetine düemttf tü; şu son yirmi beş otuz yıldanberi ve biihassa cumhuriyet kurulduktan sonra, milliyet cereyanının tesirile, Türk'ün seçme sınıfı, miiHIesmek için, asıl halk ile kendi arasmdaki uçurumları doldurmak için çalısmı yor değildi. Arada bir sezilen bazı hakikatler de vardı. Fakat bütün bunlar münferit, şahsî, akenksiz, birbirini tutmaz hareketlerdi. Millî uyamsı uyanış sözünii rönesans karsıhğı olarak kuüanıyorum y«ratmak için, mülî ruhun ve millî iradenin bütün temayüllerini duymak, ona şuur vermek, ve bütün bunlan bir sistem haline koyduktan sonra da nihayetsiz bir irade kuvvetile onu tahakkuk cttirmek lâzımdı. Millî kültür kaynağına hızla varabilmek, manialar karşuındp durakJamamak, saga soia ztkzaklar yapmamak için buna ihtiyaç vardı. Işte, Gazi'nin, alfabe hamlesile baslıyan yeni kül tür inkılâbı, bu ihtiyaca cevaptır; milletini maddî iatiklâline kavusturan büyük Türk, onu manevî istflclâline de kavusturuyor. Ve bu, her manasîle raHlt uyanıstır, Ttlrk rönesansıdır! MEHMET FUAT Hitler'cilerle Komüniatler arattnnnda mücadele Berlin 7 (A.A.) Evvelki gece Berlin'de ve eyaletlerde Nazi'lerle Komünistler arasında bir takım hâdiseler olmuştur. Bonn'da bir top lantıdan donen Nazi talebe, bir Komünist binası önünden geçerken siIâh ateşine ugramışlardır. tki yarah vardn*. Harbourg Wilhelmlshurg'da Sosyal demokratlarm bir içtimaından avdef eden bir amele Nazi'ler tarafından atılan bir kurşunla telef olmurçltur. Hambourg'da komünistler tara fmdan atılan kurşun ile bir Nazî maktul düşmüstür. Berlin 7 (A.A.) Havas Ajansı bildiriyor: Duisbourg'un bir çok yerlerfnde HHIer'cilerle Komünistler arasında yeniden hidiseler olmuş * tur. Nazi'lerden bîrinin cenaze ala Alman komünittleti intihabata iftirak etmîyecek Berlin 7 (A.A.) Alman komiinist fırkasi reisi, hükumetin önü müzdeki intihabatta komtinist fırkasının listesini gayrimuteber ilân etmek tasavvurunda bulunduğunu biîdirmektedir. Hükumet mehafili, bu şayiayı tekzip ediyor. Braun hiikumeti Leipziğ mahke~ merine müracaat etti Leipzig 7 (A.A.) M. Braun'un riyasetindeki Prusya hükumeti, Leipzig devlet mahkemesine müracaat etmiftir. M. Braun hükumetinin haiz bulunduğu hakların Prusya' daki Alman komisecrne devri hak kmdaki emirname ile ayni zamanda Diyet meclisinin dağılmasma dan mecIU reisi Kerl ile Alman ko miseri von Papen'in aldıkları karartn hükümsüz addedilmecini i*te miatlr. inkılâbınm asıl manasını anlamağa engel olacak bir düşünce yoktur kanaatindeyim. Türk dilinin sadeleşmesi cereyanmın tarihile epeyce uğraşhğnn.gibi, şu son yirmi sene içindeki dil münakaşalarının bir çoğuna da kanştım. Bu sebeple, bu işi oldukça bilen biri sıfatile söyliye bilirim ki, Türk dilini sadeleştirmek davası, şüphesiz doğru, haklı ve faydalı olmakla beraber çok basit ve kısa gayeler besliyen zayıf bir cereyandı; bu cereyanın içinde birbirini hiç tutmıyan fikirler vardı; ve bu münferit, sistemsiz düşüncelerden büyük bir hamle dogmasma imkân yoktu. Halbuki, büsbütün başka bir kaynakUn gelen ve büsbütün başka gayeler gozeten dil inkılâbı, 3yle muazzam bir hayat şelâlesidir ki ona dil sadeleşmesi cereyanının durgun sularından hiç bir katre kanşmamıştır. tleride ayrı makalelerle birer birer izah etmek istediğim bu hakikate hemen bir delil isterseniz, Dil Ku* rultayındaki bazı münakaşalan ha* tırlamanız kâfidir: Eskidenberi dilin sadeleşmesi cereyanma karışmış ve o yolda çahşmış olan bazılan, dil inkılâbram büyük gayelenni bhr türlfl anlıyamadıklannı nasıl göstermiş Ierdi!.. Tamamile ters anlaşılmif bir «tekimül» nazariyesme saplanıp kalan ve basit mantıklarmin çok dar görüş zavîyesinden baktıkça yeni hayat hamlelerini anLamalan hnkânn z olan bu gibi kinueier, dil inkılâbmi, eski sadeleşme cereyanının bir neticesl sanmışlardi. tşte «n btiyük hata, bence, buradan başlamıştır. Bu kıs, vatan topraklannin üzerinden bir yaz güneşi geçti: Yurdun uzak köşeleri Gazi'yi bir daha yakından gördüler! Zenginin, kaloriferli salonundan ayrılmadığı, fakirin mangal kenannı bırakmadığı bugünlerde, O, kurtardığı topraklan bir daha görmeğe çıktı... Biz, geceleri, kalın yorganların altında sıcak rüyalar görürken ve gündüzleri, sobalı odaların buğulanmıs camlanndan sokağa bakmağa korkarken, O, karlı dağlar asıyordu... Korkunç kışa böyle meydan okuyabilmek için, insanın yüreğinde ne genç bir ateç yanmahdır! Yirmi iki gundür, adımlannin izlerile yurdu bir altın hâleye saran Gazi, Afyon tepelerini aydınlatırken Bursa ovasına küçük bir irtica gölgesi çöktü. Bir anda, Onun, bir tepeden bir bvaya karanhkları yırtan bir yıldınm hızile düstüğünü gördük! Yurdun içindeki ve dışındaki yarasalann, bu canlı ziya fırtınatmdan nasıl ürperdiklerini düşünmek, Bursa hâdisesinden duyduğumuz üzüntünün tesellisidir! YUSUF ZİYA 6azi Hz. nin iran Şahına mektupları Tahran'da çıkan Mesager de Teheraf isimli gazete şu fıkrayı neşretmistir: cHasmefaneap Şah Hazretleri dün T&rkiye sefiri Hüsrev Beyi sureti mahsueada kabul etmistir. Sefir cenaplan bo mulâkat esnasroda Türkiye Reisi cumhuru Gazi Mustafa Kemal HazretleriiMu cevabî mektuplannı takdjm etmtşbr. • dilile, düşünecek, yazacak olan iler3c! nesHİer, her halde Orta Zaman mantığmdan kurtulacaklardır. Osmanh llsanı dediğimiz dil ve onun bagh olduğu Orta Zaman kül' türü, bizim zevkimiz, ruhumuz üzerinde de büyük izler bırakmıştır. Tanzimat'tanberi Avrupa'lılaşmağa çalışan edebiyatımız, hâlâ Orta Zaman zevkinin fzlerini taşıyor; on rfan kurtulmak ve fazla garplileçmek* istedigi zaman da bayağı bir mu kaJlitliğe düşüyor. Uzun yıllann bıraktıgı fena itiyatlar, zevkimizi çok bozmuş, bilhassa asıl Türk zevkine, Türk ruhuna, Türk dehasına yabancı bırakmıştır. Dil inkılâbı ve onun bağlı olduğu kültür inkılâbı sayesmde, yarınki nesiller, asıl Türk ruhunu, Türk benliğini, Türk dehasını gösterecek yepyeni bir san'at ve edebiyai yaratacaklardır! Hepsi ayn ayn tahlil ve izaha muhtaç olan bu mes'eleleri, ilk fırsatta uzun uzun yaz mak, açık misallerle bu hakikatler1 göstermek isterim. Işte, Nadi Beyefendi, dil inkılâbımız hakkındaki düşüncelerimi, en kısa bir şekilde ve en umumî çizgi lerile aklım erdiği ve dilim döndüğü kadar anlatmağa çalıştım. Eğer yanıldığım, yahut iyi anlatamadığım noktalar kalmışsa bildirmenizi rica eder ve saygılanmı sunarun aziz raeslektaşım. KÖPRÜLÜZADE FUAT inMnnumıMllffllllilHlüinilUIIIIUIIIIMI» Ingiltere ve Amerika itila.fi m.? Makdonald'm Vasingto n'a çağırıldığı söyleniyor Londra 7 (A.A.) Sir Linduy'ın Amerika üe icra edilecek müzakerelerîn projesfni tanzime memur S nazır ile yapacagı mUlâkatlar, bu hafta devam edecehtir. tlk yapılan( mtikâlemelerk ha kmda heniiz sarih bir şey söylen menin imkânı yoktur. Maamafih Sir Lindsay'ın Vaşington'dan getirmiş olduğu malumattan başka mumaileyhin seyahatinin, M. Roosevelt'in M, Makdonald'ı Amerika'ya çağirmak içm göndermiş olduğu davetnameyi vermek maksadile olması da muhtemel addedilmektedir. Bu son haber, restnen tefit edilmemiş ise de tek zip te edilmemiştir. Japonya Çekiliyor! Fırkalar federasyonuj ittifakla karar verdi . Tokyo 7 ( A . A . ) Siyas! fırkalar rniDî federasyonu tarafından tertip edilen bir toplantıda Japenya'run MOletler Cemiyetinden çekîlraesini istiyen bir karar tareti ktifakla kabul olunmuştur. Bu toplantıda 5.000 kişi bulun muştur. Karar sureti ile birlikte kabul edilen bir beyannamede de Milletler Cemiyetinin samimüikten mahrum olduğunu göstermekle kalmadıgmı, Çin'lilerin Japon'lara karşı yapfağı boykohı haklı ve kamma uygun bulmak, yeni Mançuri hükumetinin istiklâlini ve Japonya'nm kendi müdafaasını temin hakktnı tanımamak suretüe Uzak arkı karmakanşık ettiği kaydedîlmiştîr. Tokyo 7 ( A . A . ) tmparatorun tasvibine arzedfldikten sonra dün Cenşvre'deki Japon heyetine yeni teklifleri ihtiva eden yeni talimat gönderilmiştir. Amerika fıariciyerinin tavzihi Vaşington 7 (A.A.) Hariciye Nezareti, muhtelif biiyiik ve orta elçilfldere M. Bullitt'in Avrupa'daki seyahatinin borçlar mes'elesile hiç bir alâkası olmadıgını tebliğ etmiştir. f Mumaileyhin faaliyeti, hususî iş i lerine ve Amerika'da işlerin ve ahval I ve şerahin ne merketde bulunduğuna dah* hususf bir takım mUkâlemelere raünhastr kalmıştır. Japon heyetine yeni talimat İnkılâbı Koruma Atina DarOlfOnun talebesinin Kanunu çıkıyor Ankara 7 Mrllet grevı mart içtimaında, inkılâbı Arina 7 (Hususf) Darülfunun talebesinin grevi hâlâ devam etmektedir. Talebe divanca bütun matalîbahnın kabulfîne kadar greve devam etmege karar verraiştîr. Talebe kendflerinin ne komttnist ve ne de hukumet aleyhtan olraadıklannı ancak iatedikleri şeylerin Darülfunun fçra lâzım oldugunu söylöyorlar. Taleplerinin kabufö için Basvekile bir heyet gondereceklerdir. Meclisinin koruma kanununun müzakere ve intacına liizutn görtilmektedir. Adliye Vekâletmde hazırlanan lâyiha Heyet i Vekileden geçerek martta Meclise tevdi edilecektir. Ankara 7 (Telefonla) Dariilfü • nun llâhiyat fakültesine girecek talebe» mn arabî ve farisiden imtâıana tâbi tutulmaması kararlaştınknışta>. ğun ilâhiyat fakültesine girmek için Türk rönesansmi hazırlıyan millî Bu küçük başlangıçtan maksadım kültür inkilâplan silstleainden çok nedir, biliyor musunuz, Nadi Beyeesaslı bir yeri olan dil mlalâbt, mHJt fendi? alfabe ve millî tarih hanüderile bfar Dil inkılâbı hakkındaki sathî ve Itkte bir ktil şeklmde tatfcik rdibıuçok defa yanlış görüsleri aklım er lidir. MİUî kurtuluş savaşmdan sondigi kadar düzeltmek ve onun bfiraki siyast ve içtimat inkılâplar gibi, yük manasını dilim döndügü nisbetmillî kültür inkılftbı da aynı kay te anlatmak! Sakın bu sözlerimden, naktan, yani, Büyük Gazi'miım debu muazzam inkılâbı her manasüe hasindan ve irad«sinden dogmuştur. idrak iddiasmda bulunduğum netiBinlerce yıllık millî tarihm esrarlı cesini çıkarmayımz. Bunun asil btt seslerini ve millî ruhun bütün temayüklüğünü, asıl manasını ve derinliyüllerini bir mihrak gibi toplayan, ğini, ancak bizden sonraki mes'ut ona şuur ve sistem veren bu deha neailler anhyabilecektir. ve bu irade, Türk'ün, tükenmez bir kudret kaynağıdnr. Millî kültür Dil inkılâbı hakkındaki yanlış ve inkılâbının yeni bir cephesi demek sathî görüsleri burada sıralaraak ve olan dil inkılâbı, ancak böyle bh kayonlan birer birer tahlil ederek çürüklüklerini göstermek, boyle bir iki naktan doğabilirdi! makaleye sığmaz, ileride, eğer mütşte, Nadi Beyefendi, ben dil in nasip görürseniz gene bu sütunlerda kılâbımızı boyle görüyorum ve böyle onlan ayrı ayn teşrih etmek isterim. anlıyorum. Bu inkıUbm doguracağı Fakat bu yanlış görüşler arasında faydalı neticelerden bir çoğu o kadar bilhassa bir tanesi var ki, dil mkılâaçık ve ilk bakışta anlaşılması o kabının büyük mahiyetini anlıyabilmek dar kolaydır ki, esasen çok defa tekiçin onun tashihi her şeyden evvel lârarlanan bu mes'eleleri burada ye zımdır: niden tazeleroeyi lüzumsuz görürPek iyi bilirsiniz ki, fücir ve matdüm. Bence, dil inkılâbının dogurabuat âlemimizde eskidenberi uzun cağı iki büyük netice vardır ki, on * uzun münakasa edtlen bir «dilî «adeları kısaca arzedeyimt leştirme» yahut «temizleme> cere I. Fikirde, düşüncede yani man yanı vardır. Türkçeyi yabancı un tikta ve ilünde inkılftp. surlardan temizlemek, yabancı kaiII. Zevkte, san'atta yani ruhta, delerin tahakkümünden kurtarmak, histe inkılâp. halk dilinden faydalatmak gibi Dilin düşünce ile alâkası, dil bilmes'elelerle eskidenberi uğraşılmışgisinin ve psîkolojinm meydana çıtır. Bu cereyanın tarihile epeyce kardığı umumî hakikatlerdendir. ugraştığım için yakından bilirim ki, Bizim Osmanlı lisani dediğimiz kabunun, Tanzimat'tan daha çok evrıstk dil, Orta Zaman mantığınm velki zamanlara çıkan u zincirlerinden çözülmemiş kafalann zun bir mazrai vardır. Meselâ Arap bir ifadesi, bir timsalidir. Tanzimat ve Acem kaidelerine göre terkipler devrinin yarattığı «Babıali kitabeti» kullanmamak mes'elesi, herkesin zan çöken bir imparatorluğun kararsiz, nettigi gibi, merhum ömer Seyfettin her işi paoıuk ipligine bağlaylcı siile başlamış değiidir; daha XV inci yasetinin satırlara dökülmüs bir şekasır Anadolu şairleri arasında ye.linden başka bir şey midir? Büyük bancı kaidelerle terkip kullanmıyanbir teessürle itiraf edelim: tlmî ollar ve bunu mahsus, şüur ile yapan mak iddiasile yazılan bir çok yeni lar ve bunu mahsus, çuucla yapan eserleri ileri bir garp diline meselâ da dil sadeliği mes'elesinin epeyce fransızcaya tercüme etmeğe kalkıkuvvetlendiği ve bu husu»ta bir çok nız; ne kadar yavan, ne kadar vuSamsun 7 (Hususî) Bafra'da ftkirler ileri sürüldüğü de herkesin zuhtan mahrum, ne kadar geri bir grip zannedilen hastahgın tifo olbildiği bir şeydir. mantık mahsulü oldugunu derhal duğu anlaşıldı. 50 kadar musap, 10 görürsünüz. Bir asırdır Avrupa ilkadar vef iyat vardır. Samsun Sıhhiye Işte, bu hucuslarda az çok kulak minden istifadeye çaliştıgımız halde Müdürü ve hastane sertabibi hemen dolgunluğu olan bir çok münevverbir türlü Orta Zaman mantığmdan Bafra'ya giderek sıhhî tedabir allerimiz, buyünkü dil inkılâbını, bu kurtulamamaklığımızda Osmanlı lidılar. Baf ra'dan Samsun'a gelenlere eski cereyanlann bir devamı, bir nesanı dediğimiz karışık dilin sandığıası tatbik ediliyor. Belediye jrmak ticesi addediyorlar. mızdan çok büyük tesiri olmuştur. suyu akan çeşmelerin suyunu kes Çok eksik, çok sathî bir bilginin Dil inkılâbının yaratacağı asıl Türk tirdi. mahsulü olan bu görüş kadar, dil Bafra'da tifo salgını Cumhuriyet Nüshası 5 Kunıştur şeraiti Senelik Alü aylık Üç aylık Bir aylık Türkiye ıcın 1400 Kr. 750 400 150 Hariç ıçın 2700 Kr. 1450 800 Yoktur CUMHURtYErin tefrikan: 70 Tipi Dindi! Y**m: MAHMUT YESARİ < Gene nerede sabahladın?... Ne var bu kadar baştan kara vuracak?... Arbk mirasa kondun, işi gücü de bıraktm! Hoş bu halinle, arasan, istesen de, hiç bir yerde sana iş vermezler... Çok içme... Biraz azalt... Rengine bak. y&eudfine, sıhhatine yazdc! GSlüyorum! . Kıs Ins gülersin da... Evet, gülüyorem! Hayatm güknek ten başka degeri yok ki... Gufane... G&Ime... Sonra, bugünîen ararsm? Ben, bugünleri de mi ariyacagım? Istidayi vermedim, Müzehher!... Cabit Beye N> »zTyi gSnderdrm; jğtu Nihat, çocugu kapıdan kovmuş: Aman beybaba, bıktım senin, bu düenci akrabalaıından! Niyazi bunı «ara söylemedi. Çocu. f dukça, battıkça imdat ümitleri mahvosöylemeğe dH> varmadı. luyor. Dilenci akrabalar, biziz, Müzehher!. Birini, birini sorma... Dolandırılan dflenciler! Pencerenin yaruna bir iskemle çekBen, buna da gülmüştüm... tîm, oturdum, alnnnı cama dayıyarak Ekmegîn parasını, ev kirasmı, eksi • yangın yerine bakıyorum. len şihelerden anlıyacaksın... Yangın yeri, bir deniz kenan olu • Evet, benim de bir zamanlar dokverdî... Sıcafc, ateşî al bir yaz güneşi, tor arkadaşlanm vardı. Şimdi onlarm karşı sahilin arkasına doğru ağır ağır biri, şapkasım çıkarıp selâm vermiyor, çekiliyor. biri elimi tutup sıkmıyor... Muayene Kulaklanmda, Nesrin'in kınk kahhanelerine gittim, başlanndan savdılar. kahalan çınlıyor. Denizin üstünde, a • Bir tanesi, mektepte, smıf arkadaşımdı. fak, küçük bir buruşuk yok... Akşam Senelerce, bir sırada yanyana oturmuşmeltemi, eteğini sürüdükçe sular ktntuk. Beni, gördü, selâm vermemek ve sıyor... konuşmamak için bir otomobile atlayıp Deniz bir göl gibi... Denizin rengi, savuştu. durgun göl renginde!... Çünkü kıhğun kıyafetim, onun kibDenize baktıkça, dunrun fföl ren • rine, haysiyetine dokunmuştu. Ben kıghtde iki göz, tatlı tatlı, baygın baygm Iıkta bir insan, yüksek muayene ücreti gülümsiyerek kalbünin içme bakıyor... verebüir mi? Lüks aparhmam, lüks Güneş, yavaş yavaş babyor... muayenehanesi, şık, zengin müşterileri Güneş, kıpkırmızı, ateşî al... Durgun olan bir doktor, ben kılıkta bir insana göl rengindeki denize, ateşî al gömlek bakar mi? giydirdi... Deniz, kızardı, kuardı... Durgun göl rengindeki gözler de kızarSonra, onu bu eve mi çağıracagım? dılar! Sefaletimiz, bizi boğuyor ve bogul Ben, bu ateşî al gömleği de tanıyorum... Anladım, güneşin çapkmlığmı an Iadım!... Güneş, Nesrin'in gözlerinin rengini çaldı, denize işledi, şimdi de onun ateşî al gömleğini giydiriyor! Güneş, bu nazlı gelini alıp dağlann arkasına çekilecek... Tavanı altın yıldızlarla bezenmiş perfler diyannda dügün var... Güneş, sabahleyin, Nesrin daha uykuda iken getirip ateşî al gömleği bırakacak! Sen, uyu, Nesrin. Eğer bu gece, rüyanda ateşî bühızunu çalınmış goriir sen, hayra yorma, riiya zannetme... Onu, güneş çaldı, denizi gelin etti; gömleğin, perilere gelinluc oldu! Kabahat sende, Nesrin! Güneşin karşısına geçer, göz kırpar mısın? Ağlıyor musun ağabey? Hayır, Müzehher! Neye sordun? Sık sık içini çekiyorsun da... Güneşin babşına bakıyorum... Eski şeyler hatınma geldi... Akşam karanlıgı hüzün veriyor! pişireceğiz. Doğru, Müzehher! Hüzün veKeyifli keyifli elleruni uğuşturuyorum/ riyor! Niyazi, çorbaya bol limon da Hele kış akşamlan... sıktık mi, enfes olurî... Bümem, ben, Evet... Hele kış akşamlan... böyle sade pirinç çorbasım çok seve» Lâmbayı yakar mısın? Bu alaca karanhk büsbütün fena... nm. * Lâmbayı yakarken gülüyorum: Niyazi, her zamanki gibi uysal: Tuhafsm, Müzehher, ağhyor mu Ben de severim, ağabey! sun? diye sordun. Seninle karşıhkh oturur, sıcak «• Yok, bana öyle gibi geldi de... cak fçeriz! Bu gece soğuk fena... Yanılıyorsun, çocuğum... Allaha Kar yağacak galiba, ağabey! şükür, ağlanacak ne var ortada? Niyazi'nin sesindeki titreyiş kalbimj Evet, ağlanacak ne var? Biz, agla • dondurdu; kar, benim içime yağıyor. nacak halden çıktık, gülunç olduk, Sfithala Ayşe Hanım, ellerini göbeHalünize gülüyorum! ğinin üstünde kavuşturmuş, yan aar» * yan utamr gibi gülümsiyerek bakryorı Kış akşamlan nasıl btrden kararı • Arkası tipidh*! yorsa, birden kara gece oluverirorsa, Ah, bu irin suratlı ihtiyar kadmm ha* kara kış ta birden geiyor, hava birden yali... Bu, hayal mütemadtyen göz bebozuluyor, karanyor, yağıyor, donuyor! beklerimîn içine girecek mi? Kömür tenekesindeki kmklan, toz Arkası tipidir! lan Müzebher'in mangahna döktüm. Onu da sabırla, tevekküile bekliyeDaha odaya götüriirken mangaldaki kor cegim... Ben, hayatta n'piye tutulmus küllenmişti. adamım!... Ne korkuyorum? Bahçeden Niyazi üe birlikte çak ça(Mabadi vcr) pı topladık. Sade suya pîrinç çorbast

Bu sayıdan diğer sayfalar: