?25Teş!rinevvel 1 9 3 2 = Cumhuriyet' Dünyanm £n büyük gemisi Bir Liranm Başmdan Geçenler Tefrika numarası: 14 • Yazan: Kemal Ragıp Bir dalda durmayan artist [Son zamanîarda Âmerik"an ve Fransız filimlerinde sık sık gördüğiimüz Fransız artisti Andre Luguet İstanbul'luların sade ekranda değil sahnede 'de zevk ve takdirle seyrettikleri bir san'atkârdır. Evvelki sene Madam Pierat iîe birlikte Fransız tiyatrosunda güzel temsiller vermişti. Mösyö Andre Luguet Fransız gazetelerinden birine hatıratmı ve istikbalde neler yapacağına dair fikirlerini yaz mıştır. Bu makalesini karileritnize ay • nen takdinı ediyoruz:] «Tiyatro merakı ailemde ötedenberi mevcutmuş. Bu temayül bana ecdadımdan miras kalmış. Büyük annem ilk imparatorluk devrinde ip cambazı imiş. Büyük annemin kız kardeşi ise yetimlere mahsus san'at mektebini tesis etmiş. Ayni kadın sahne artistlerinden ilk «Legion d'honneur» nişanını almak şerefini kazanmış. Büyük annem 99 yaşına kadar yaşadığı halde zavalh annem 35 yaşında ölmüş ve Komedi Fransez heyetmden imiş. Sonra biliyorsunuz ki meşhur Feraudy amcamdır. Babam sa Komedi Fransez'in idare müdürlerinden idi. Tabiî bu vaziyete nazaran ben de ta küçüklüğümdenberi aktör olmak istiyordum. Fakat babam bu arzu ma kat'iyetle mâni olmak isriyordu. Hatta bunun içindir ki henüz on beş yaşımda iken beni İngiltere'ye gön derdi. Guya orada pratik ticaret stajı yapacaktım. Halbuki vazifem afişleri saymaktan ibaret kalıyor " du. Bu iş beni sıktı. Babamın son derece hiddet ve şiddet gösterme sine rağmen ticareti kendîme meı lek ittihaz edemiyeceğimi kat'iyetle bildirdirn. Bildirdim ama o da bana göndermekte olduğu parayı keati. Londra gibi büyük şehirde meteliksiz yaşamağa imkân var mı? Hayatımı kazanmak mecburiyetinde idim. Tiyatrofardan bazısında figüran olarak çahşmağa başladım. Bir müddet sonra kiiçük rolleri de yapabiliyordum. İste bu sıradadır ki bir çok meşhur fngiliz aktörlerini ta. nıdım ve derken «fş işti> ismrndeki fransızca îîyes için angaje edildinı. Bu eserde baş rolü kim oynıyacaktı. biliyor musunuz? Amcam Feraudy. O zamana kadar bu derece terakki ettiğimden haberi olmıyan amcamın beni epeyce ehemmiyetli bir rolde gördüğü zamanki hayretini düşü * nün! Fakat bu hayreti pek uzun sürmeden derin bir takdire inkılâp etti. Fransa'ya döneceği zaman beni de birlikte aldı ve kendi elile götürüp konservatuvara yazdırdı. Orada verilen dersler beni aiâ kadar etmiyor değildi. Yalnız ne ya~ zık ki hem bunlardan istifade * t > mek, hem de para kazanmak imkânı mevcut değildi. Onun için çok defa dersleri seriyor ve Leonce Per ret'nin filimlerinde 15 frank gün delikle fügüranlık yapmağa gidi yordum. Bu suretle yavaş yavaş konservatuvardan soğudum ve nihayet büsbütün terkettim. Bu ikinci kararım ailem efradını büsbütün şaşırtmıştı. Çoğu benitn a* dam olmıyacağıma kanaat getir mişlerdi. O sırada harp başladı. Orduya evvelâ piyade olarak girdim. Sonra tayyare katarına geçtim. Mütareke olunca artık ne olursa olsun tiyat " royu terketmemeğe karar verditn. Evvelâ «Capuciens» de «Casino de Paris» de Spinelly ve Dorville'le birlikte revülerde oynamaktan başlı yarak muhtelif mühim piyeslerde rol aldım. «Atlandide» de «Şefkat» te, «İradesi zayıf kadın» da, «Eğer isteseydfm!», «Madame%> da oynadım. Garip değil mi ki bu piyesler ve hafif operetlerin temsili beni «Komedi Fransez» e kadar götürdü. Vaktile adarn olmıyacağıma hükmetmişler arasında bulunanlar ta biî bu neticeye pekâlâ da hayret ettiler. 1923 senesinde «Âlim KadınIars>, «Zifaf Marşı», «Mösyö Poirier'nin damadı» gibi mühim eserlerde başrolleri deruhde ettim ve 1927 de «sociataire» lik teklif olundu. Fakat her ne pahasına olursa olsun hîç bir yere merbut bulunmak îstemiyordum. Bunu reddettim. Fakat o zaman Maarif Vekili olan Mösyö Herriot bir akşam tiyatrodaki odama kadar geldi. «Socie taire» liği kabul eylemekliğim için ısrar etti. Ben de kabul ettim. Artık kariyerim t&mamile taayyün etmiş gîbiydi. Fakat iki «ene sonra ruhumdaki Kürriyet ve istiklâl temayüllerî gene kendmLgösterdi. Komedi Franşez'i Bu ayın 29 uncu günii denize indiriliyor günü. dünyanın Andre Luguet hiç bîr yere bağlanmadan serbest, kon en 29 teşrinievvel gemisi, Fransa'nın büyük ticaret Saint • Nazaire tezgâhlarından de nize indirilecektir. Normandie adı turatsız yaşamak istiyen bir san'atkârdır verlen bu muazzam transatlantik dünyada mevcut gemilerin en büyüğüdür. Normandi'nin hacmi yetmiş beş bin tonodur. Şimdiye kadar işliyen gemilerin en büyüğü Majestik sefinesidir ki hacmi elli yedi bin tondur. Fransa'nın Conpagne generale transatlantigue atlı Seyrüsefain şirketinin nnlı olup şimalî Amerika hattma tahsis edilecek olan bu kocaman geminin denize indirilme merasimi büyük merasimle icra edilecektir. Fransa cumhur reisi bizzat Sa int Nazaire'ye giderek merasime riyaset eylemeyi kabul etmiştir. Bu muazzam ticaret gemisinde, fennin, san'atın, güzel san'atların, ilmin bütün yenilikleri tatbik olunmuştur. Şevkiye Hanım Yunanistan'da temsiller veren bir san'atkârımız Andre Luguet stüdyoda Muazzam bir filim: Haç Maruf bir rejisör «Evam iri Aşere» «Hayatı Isa» janrında sözlü büyü k bir filim yapıyoi Şündi bütün sinema âlemi marut rejisör Cecile B. De Mille'in çevir mekte olduğu filim ile meşguldür. Vaktile sessiz filim zamanında «E vamiri Aşere», «Hayatı Isa» gibi muazzam eserler vücude getirmiş olan Cecil B. De Mille Roma'da hıristiyanhğın zuhurunu mevzu ittihaz ederek yeni bir f iltne başladı. Bunun adı «Haç» tır. Fakat aşağı yukarı meşhur Sinkiyeviç'in «Ko Vadis? ismîndeki romanının aynidir. Sinkiyeviç'in romanı Avrupa ve Ame rika'da bir kaç defa filme ahnmış tır. Bununla ayni eser seslenmiş ve sözlenmiş oluyor. Cecile B. De Mille bu filmi için belli başlı yıldızlardan bir çoğunu angaje etmiştir. Meselâ Elisa Landi, Hıristiyan genç kızı rolünü oynıya caktır. Resimde gördüğünüz de Claudette Colbert'tir. Bu kordelâda İmpartttoriçe Papça vazifesini de ruhde etmiştir. Alâkadarlar «Haç» ın en büyük sesli filimlerden biri olacağmı, Roma âleminin, eğlence Ierini bütün teferruatile gösterece . ' Madam Hugette Duflos ve Pierre Fersnay'Ie birlikte terkettim. Bunun sebebiyet verdiği dava ve muhake. me aşağı yukarı tiyatro ile alâkadar herkesin malumudur. Adeta bütün tiyatro müdürleri bana şüpheli nazarlarla bakıyorlardı. Ne yapaca ğımı şaşırmış kalmıştım, Bereket versin ki tam o sırada sesli filim icat olundu. Amerika'ya davet olundurn. «Ye'şil Hayalet». «Aşk ve Asalet», «Cessur Kaçakçı», «Jenny Lind» ve sair filimleri frarı sızca «Blöfçü» isminde diğer bir filmi de ingilizce olarak çevirdim. îs tirahat için Fransa'ya döndüm. malum ya alışmış kudurmuştan beter dir derler. Yapılan teklif Iere dajra " Şevkiye Hanımın Atina'da temsil edilen Halime operetindeki kıyajetile ahnmış bvr fotoğraU Geçen kış şehrimizde temsiller vermiş olan Ekonomu Yunan operet heyeti, artist Şevkiye Hanımı müş terek bir kaç temsil vermek üzere Atina'ya götürmüştü. Şevkiye Ha nnn Aina'da ilk defa Halime ismin deki yunanca operette rol almış ve fevkalâde muvaffak olduğundan bu operet bir buçuk ay mütemadiyen temsil ediltniştir. Yunan operetçileri, Şevkiye Ha mmı Selâniğ'e de götürmüşlerdir. O~ rada da bir iki ay temsillere iştirak eden Şevkiye Hanım şehrimize dönmüştür. Şevkiye Hanım, rollerinin kısmı azamını türkçe olarak oynamış ve Yunanistan'da bir Türk san'atkârı olarak fevkalâde takdir edilmiştir. Masalar dolmuştu. Bir aralık kapı | ramıza alıyoruz?. Asıl kabahat bizaçıldı. de!.. Yeni bir arkadaşları daha geldi. Canım, ne de olsa eski bir mekHepsi birden: tep arkadaşı... Kovulmaz ki... Oo.. Buyurun Kâmil Bey!. Ne Kovsan da gider mi ?.. rede kaldın?.. Bugünkü yaptığı hiç bir şey de Diye seslendiler. ğil... İhsan'm daha neleri vardır. O: Vâsıf Paşanın kızı gelin olduğu gece sofradan baklavaları aşırmış, cebi Vay.. fhsan, gene b'urada mı?. ne doldurmuştu. Paşa fena halde öfBen gidiyorum öyle ise... kelendi: «Beni misafirlerhnin yanmda re Dedi; gerisigeriye dönecekmiş gizil etti!..» diye ağhyacak gibi ol bir bir adım attı. du idi. O gece ben oradaydım. Gö Ev sahibinin: zütnle gördüm. Canıtn, sana da yer buluruz... O, bir şey mi?. Mektepte her Gel, nereye gidiyorsun?.. kesten artan pirzola kemiklerini Demesine kalmadı; uzunca boy toplardı, kâğıda sarar, eve götürür lu, şişmanca, ablak yüzlü bir adam, dü. İhsan dedikleri bu olacaktı mutla ka; yaygaracı bir sesle: Ne için7. Köpekleri filân mı var?. Ziyanımı ver, ben kalkarım. Yok, a canım.. İhsan, köpek Diye bağırdı. besler mi hiç?. Kaynatıp ta et suyu Kâmil: çıkarmak için... Peki, veririm. Ne kaybediyor ~ Ama, yaptın ha... sun, söyle... İnanmazsan kendisîne sor!.. On lira... İlkönce belkî inkâr eder ama sonra: öteki oyuncular hep bir ağızdan «Ne yaparsın, birader!..» diye yılış bağrıştılar: tnağa başlar. Yalan... On liralık fiş aldı. Halbuki çok zengindir, der Dört lirasını çıkardı. Onun da yarısı ler. önünde... Zengin de söz mü?. En az bir Kâmil: kaç yüz bin lirası vardır. Al işte on lira... Ne kadar fi Hele bir gün Emniyet Sandığınşin varsa ver. daki parasının faizini almağa git Peki ama, bana hiç bir şey miş. Epeyce bir para... Pul parası vermiyecek misin?.. Boşboşuna ye diye beş altı lira istemişler.. İhsan rimi bırakacak değilim ya... da: «Vermem!» diye tutturmuş. O Oyunculardan birisi: kadar ileriye gitmiş ki, işletmek için Ortadan bir kaç iira çıkarıp bıraktığı paraları çekmeye kalkmış: verelim. Tek şunun gürültüsünden «öyle ise verin benim paralarımı kurtulalım da... geriye!.» diye feryada başlamış... thsan'm yüzü güldü: Faizin pul parası beş altı lira tut Haydi, beş lira verin, gideyim. tuğuna göre her halde epeyce bir Beş lira çok... İki liraya razı para... Böyle binlerle lirayı birden mısın?.. bire iade etmek kolay mı?. Ne ya Uzun uzun pazarhk ettiler. En pıp yapmışlar, pul parasını ba.ka sonunda İhsan üç liraya razı oldu. yerden bulmuşlar. İşi idare etmiş Paraları aldı. Ayağa kalkarken: ler. İhsan da dediğini yapmış, pul Canım, ben size ne yapıyo parası vermeden faizleri almış... rum?. Diyordu. Hiç olmazsa bırakın da seyredeyim. Bir de onun peynir hikâyesi vardır: Hastalarmdan birisi, ted i Olmaz, dediler. O zaman hic ücretini verdikten sonra: «Yakınc'a çenen durmaz. Aldın ya, paraları.. köye gidiyorum. Gelirken size r • Haydi bakalım, çekil artık.. dört okkalık bir teneke peynir geti Kaç para aldım ki... Yeritni reyim.. Hediyem oîsun..s> diye vadetKâmil Beye vermeseydim ziyanımı miş. Peynir geldiği zaman bizim thçıkardıktan başka, belki elli lira dasan tartmış. Bakmış ki 13 okka yuz ha kazanırdım. ~ ~~ ~~ ~*^ dirhem!. Kıyamet koparmış: »İn İhsan, söylene «öylene çıktı. Ar san on dört okka der de üç yüz dirkasından herkes atıp tutuyordu: hem eksik getirir mi?.. Diye... Ben ona şaşmıyorum; bu ya iMabadi var) radıhşta bir adamı nasıl olup ta a Dr. Ihsan, Vasıf Paşarın kızı gelin olduğu gea baklavaları aşırmış cebine doldurmuştu Kâzım Pş. dün Ankara'ya hareket etti ( Birinci sahifeden mabait ) tktisadî vaziyetimiz i Meclisin yeni sene fatdiyeti « B. M. Meclisi teşrinisaninin birinci günü açılacaktır. Mutat olduğu üzere Meclisin mesaisi Reisicumhur' Hazretîerinin irat buyuracakları bir nutukla başlıyacaktır. Bu nutuktan sonra yeni Meclis reisi ile riyaset divanı azaları inti habatı yapılacaktır. Bunu takip eden bir kaç gün zarfındâ encümenler intihabatı yapı • lacak, Mecliste müterakim bulunan lâyihalarla evrak bu encümenlere tevzi olunarak encümenlerde tetkik ve müzakerelere başlanacaktır. Hulâsa Millet Meclisinin açılmasından bir hafta sonra tam faaliyet başla. mış olacaktır. Mecliste geçen içtima senesin • den müdevver yüze yakın lâyiha vardır. Bunlar bu sene teşekkül e • decek encümenler tarafmdan yeni bantan tetkik olunacak ve mazbataları hazırlanacaktır. Serseriler kralı Eski İngiliz meb'usu Boda rahibi olmuş! Bir kaç senedenberi, ismi işitilme mekte olan meşhur serseri ingiliz Avam Kamarasının sabık azası, Trebitch Lincoln, birdenbire tekrar sahneye çıktı. tngiliz Avam kamarası azasından iken Alman casusu olmak töhmetile tevkif edilmiş ve Uzakşark'ta bir çok karışıklıklar çıkarmış olan bu garip şahıs Avrupa'nın bir çok memleketlerine sokulmamaktadır. Trebitch Lincoln'ün oğlu vaktile İngiltere'de bir katil mes'elesinden ölüm cezasma çarptırılmıştı. Oğlunun ölüme mahkum olduğunu haber alan Trebitch İngiliz hükumetine müracaatle idamın bir kaç gün geri bırakılmasını ve kendisinin İngiltere'ye gelerek yavrusunu son defa kucaklamak istediğini bildir mişti. Mahkeme böyle istisnaî bir muamelenin yapılması mümkiin olama • dığını söyliyerek talebi reddetmişti. Bu vak'adan sonra Trebitch İngil tere'ye sönmez bir adavet beslemiş, Çin'de tngiliz idaresine karşı bir çok müşkülât çıkarmıştır. Son zamanîarda tekrar Avrupa'ya gelen bu meşhur serseri bir Buda rahibi kıyafetmde gezmektedir. Sırtında Buda rahiplerinin kara cübbesi, tamamile matruş kafasında da kara ipekten yapılmış bir takke vardır. Buda misyonerliği yapmakta olduğunu iddia eden Tre bitch'i Ahnanya müstesna, hiç bir hükumet kabul etmemiştir. Geçen gün Brüksel'de cenup gan İrtişa mes'elesi Barut mes'elesmden dolayı Muhteîit encümene tevdi edilen tahki kat evrakmın muamelesi Meclisin yeni encümeni tarafmdan takip o Iunacaktır. Biliyorsunuz ki, Muhtelit encü. men teşkilâtı esasiye ve adiiye encümenlerinden mürekkeptir. Milelt Meclisinin tahkikatım îcap ettiren hususatta bu encümen dahilî nizamnamedeki sarahat dairesinde vazife ifa eder. Bu evrak, yeni encümen Ierden terekküp edecek olan yeni Muhtelit encümene verilecektir. ğini taHmin edîyorlar. namadım. «Zafer», «Amerikanvari bir aşk», «Kabadayı», «İradesi zayıf kadın» filimlerinde oynadım. Şimdi kat'î surette istirahat etmeğe karar verdim. Karımı, çocukla rımı alıp Parîs civarındaki sayfiye Ierden birine çekilip oturacağım. Bundan sonra zannediyorum ki bir müddet hayatımı tiyatroya hasredeceğim. «Üç ve bîr» ismindeki pîyesi oynıyacağım. Altı yedi ay sonra da tekrar Amerika'ya gttmek niyetin deyim. Fakat diyeceksiniz ki: Senin gibi gelgeç tabiatli bir adam yedi sekiz ay evvelinden yapacağı işleri kestirebilir mî? O da doğru ya! Andre Luguet Mecliste şhndiki halde üç meb'usluk münhaldir. Bunlar sefir olan Vasıf Beylc irtihal eden Urfa meb'usu Mahmut ve İstanbul meb'usu Ahmet Rasim Beylerden inhilâl eden meb'usluklardır. İntihabat Meclis açıldıktan sonra yapılacaktır. Münhal meb'u&luklar Kâzım Paşa Hazretleri, memle ketimizin iktisadî vaziyeti hakkın daki intibalarını da şu suretle ifadc etmişlerdir: « Benim görüşüme göre, memleketimizin iktisadî vaziyeti iyi liğe doğru gitmektedir. Son alman ve almması tasavvur olunan ted birlerin iktisadî vaziyetimizi daha iyi bir şekie sokacağına kanaatım vardır. Vaziyetimizin bir çok memleketIerden daha iyi olduğunu iddia edebiliriz. İntihap dairelerinden gelen meb'us arkadaşların çoğile görüştüm. Hepsi, halkın bugünkü şerait içinde göstermekte olduğu gayretten takdirle bahsediyorlar. Bazı taraflar da yağmursuzluktan şikâyet vardı. Son günlerde bu mahrumiyetin de bertaraf olduğu malumdur. Millî sanayiimizin inkişafı, iktisadî vaziyetimizm ıslahında büyük bir kuvvet olacaktır. İstikbale em niyetle bakabiliriz.» B. M. M. Reisi Kâzım Paşa Hazretleri, dün sabah Vali Muhittin Bey ile Nişantaşı'ndaki ipek film stüdyosunu ziyaret etmiş ve müessese erkânile san'atkârlar tarafın • dan karşılanmıştır. Kendilerine müessese gezdirilmiş, mesai hakkında izahat verilmiştir. Meclis Reisimiz stüdyoda bir *aat kadar kalmış, gördüğü eserleri takdir ve stürdyo sahiplerile artist! eri tebrik ederek müesseseden ayrıl . mıştır. Paşa Hazretleri, bu hususta da demiştir ki: « Stüdyoyu çok iyi buldum. Şayanı takdir bir eserdir. Memle ketimiz için böyle bir müessesenin faidelerini saymağa hacet bile yoktur. Müteşebbislerine, Türk san'atkârlarına muvaffakiyet temenni ederim.» ; yakuunda bir otele inen serseriyi Bel çika zabıtası derhal yakalıyarak Alman huduna kadar götürmüştür. Trebitch Berlin'de Budism hakkında konferanslar verdiğini, garpte Buda dininin hükümlerini ve akidelerini yay mak, garplflerî Budismin yüksek ahkâmına riayete davet etmek istediğini söylemiatir. Yeni lâyihalar Ankara 24 Meclisin acilma hazırlıkları bitmiş gibidir. Bu dev rede müzakere edilecek lâyihalar arasında iş kanunu, istinaf mahkemeleri teşkili, evkaf ıslahat lâyiha ları vardır. Yeni evkaf kanunu, nunu medenideki hükümlere gör< hazırlanmıştır.