Resim Mektebimiz ve Ressamlığımız ne halde? «...Rüzgâr esiyor, değirmen dönüyor, fakat bîr dirhem un alınamıyor!)) Ali Sami Beyden Namık Ismail Beye... «Resim mektebimiz ve ressamlarımız» serlevhası altmda neşrettiğim bir makaleye bir gazetede cevap verdiğinizi işitmiş fakat hangi gazete olduğunu öğrenememiştim. Nihayet Milliyet gazetesi olduğunu anladım ve tedarik ederek okudum. Azizim Namık Bey, makaleme cevap verdiğinizi duyduğum zaman suallerhnin cevabını okuyabilmek iimidile sevinmiştim. Her şeyden evvel şunu söyliyeyim ki cevabınız beni iik hatvede sukutu hayale uğrattı. Sorduklanma ve yazdıklarıma dair bir kelime bile söylemiyorsunuz. Bütün söylediğiniz: «Hem anladığınız iştir, hem anlamadığımz iştir. Bilenler yapıyor. Onlar da sizin arkadaşlarınız. Siz ne kanşıyorsunuz, gazetelere de ne oluyor, neye yazıyorlar?» dan ibaret. İşte sözlerinizi aynen nakle diyorum: <Ali Sami Bey mesrutiyetten aonra Paris'te birlikte resim tahsil ederek avdet eden arkadaşları arannda ve memlekette kıymeti taayyün etmiş bir ressamdır.» Diyorsunuz, sonra da ayni yazının •onunda bu söylediklerinizi unutarak diyorsunuz ki: «Yalıuz biraz evvel söylediğim gibi endiseyi mucip olan nokta herkesin kendisinde her şeyi tenkit etmeh cesaretini göstermesi ve bu lâübaliliğin matbuatta misafirperverlik görmesi~ dir. San'at vadisi gittikçe her aklına esenin dal kesip çam devirdiği ve etrafı çitsiz ve himtesiz hahikî bir vadiye benzedi. > Görüyor musunuz, şu tırnaklar arasına aldığım iki yazıyı okuduğunuz zaman nasıl bir tenakusa düstüğünüzü kendiniz de anlıyacaksmız. Başta, Sami Bey meslektendir anlar, sonunda da, tenkit etmek cesaretini nereden alıyor, dal kesip çam deviriyor, diyorsunuz. Bu sözlerinizin hangisine inanalım. Bana gelince bir san'at ve ilim makalesinin cevabında san'at vadisinin boş olmadığfnı, çitleri, asılmaz maniaları ve korkulukları olduğunu izah etmenizdeki hikmeti hiç anlıyamadım. Gene bu cevabınızın bir tarafında: «On iki ressamdan ibaret bir heyet doğru göremez, doğru düsüne mez de Ali Sami Bey mi görür ve düşnür» diyorsunuz. Azizim Namık Bey! Senelerce bu işi görmüş ve düşünmüs bir meslek tasım. Size surasını hatırlatmak isterim ki ben sadece ressamlığı İstanbul Sanayü Nefisesinde ve Paris (Akademi Nasyonab ında öğrenmiş gelmiş, san'atın ilim ve mektep vazif e sini idrak etmemis bir ressam deği lîm. Siz Gazi Osmanpasa mektebi resim muallimi iken ben Güzel San'atlar mektebi müdürü idim. On yedi senedenberi de maarif hizmetindeyim. Bu vazifemden ne istifa ettim ne de azledildim; Ferit Ps. nın beyni sulanmıs bir kanunile asker olduğum için bizi tekaüde irca ettiler. Aradan üç beş ay geçmeden çok sükür o idare yıkıldı ve benimle ayni kanununun gadrine uğrıyan ona yakın mektep müdürü Ankara'ya müracaat ederek memuriyetlerini tekrar aldılar. Bu izahatımı bu kadar bırakacak olur sam pek haklı olarak bu yazıları bir külâh kapmak için yazdığımı zanneder, ona da ayrıca üzülürsünüz. Eğer mektep müdiriyetinde gözüm olsaydı daha o zaman ben de onların yaptığı gibi yapardım. «Müdürlük değilse hocahktır» da diyemezsinîz, çünkü beş sene evvel tarafınızdan teklif edilen bir atelye muallimliğini kabul etmediğimi siz de bilirsiniz. tşte şu hakikatler isbat eder ki yazılarımı bir guna ihtrasa mağlup olarak yazmıyorum. Sakın, bundan memleketimin ihtisasım dahilinde benden beklediği hizmetlerden istiğna ediyorum manası çıkarılmasın. Lüzum görül düğü zaman onu ifaya her an hazınm. Şahsıma ait şu uzun izahatı, cevabınızı okuyanlar ve beni tanımıyanlar için, istemiyerek yazdım. Efkâri umumiyeye anlatmak isterim ki, sizin söylemek istediğiniz gibi işin bir yabancısı değilim. Memlekette güzel san'atlar duygusunun yayılmasını istiyen ve millî barsımızın yükselme sinde bu şubenin büyük ehemmiyeti olduğuna iman etmiş âciz bir san'atkârım. Ellerinize tevdi ettiğimiz işin lâyikı veçhile idare edildiğini görmek en büyük saadetimdir. Fakat maatteessüf, Namık Bey, bu olamıyor. Ve olamadığını görmek elemidir ki bana bu yazıları yazdırıyor. Güzel san'at3ar bir millet için su ve ekmek kadar mühim bir gıdadır. Mektebiniz o gıdayı öğütecek bir değirmendir. Ne yazık ki rüzgâr esiyor, değirmen dönöyor, fakat senelerdenberi bir dirhem un alınamıyor. Cevabınızı okumağa devam edelim: iBakınız daha mükemmelli de var. Tenkit mimarî şubesi tedrisat şubesine şamildir. Bir mimann nasıl yetişebileceğini mimarî şubesi tedrisattnt idare eden mimar, mühendis ve müderristen murekkep on sekiz kisilik bir talim heyeti bilmiyor da mimarlık Ue hiç alâkast olmıyan ressam Ali Sami Bey biliyor.» Dünyada ne kadar güzel san'atlar akademisi varsa, yüzde doksan beş, müdürleri ressamlardır. Bizde de sırasile Hamdi Bey, Halil Paşa, Nazmi Ziya Bey, bendeniz, Cemil Bey ve ondan sonra gelen zati âliniz de ressamsınız. Çünkü ressamlar mimar lıktan anlarlar, mimarlar ressam Iıktan anlamazlar. Yoksa siz mimarlıktan anlamıyor musunuz? Ressamlık dersleri arasında menazıra ve mimariye çok ehemmiyet verilir. Biz Paris'te bu derslerden sıkı imtihan lar geçırdiğimizden biraz da o işten anlarım. Bir tevazu eseri olarak bu işi çok anlamam demek bilmem demek değildir. Fazla olarak, size bilmediğiniz bir şeyi de haber vereyim. Ben ayni zamanda mimanm da, Namık Bey, çünkü bahriye inşaat mühendisiyim. Bu meslekten diplomam vardır. Avrupa inşaat tezgâhlannda hükumet hesabına işler gördüm. Bir bahriye mimarî kara mimarhğını az çok bilmeğe mecburdur. Gördünüz mü birbirimizi tanıyamamanın kusuriannı! Akademi müdürü, resim, mimarî ve sahr ihtisas şubelerinden mürekkep talim heyetinin reisidir. Güzel san'atlar ihtisasa taalluk eden bir meslek olduğundan Vekâlete karşı bu işin müfettişi de mes'ulü de akademi müdürüdür. Benim makalemin hulâsası şu idi: Mektepte tedrisat gevşektir. Akademi vazifesini ifa edemiyor. Günden güne mektebe rağbet azalıyor. Armodern denilen mütereddi bir san'at mektebe sokulmuştur. Mektepten çıkan talebe öğrendiği san'atla hayatını kazanamıyor, demiştim. Maka • lemi lutfen bir kere daha okuyunuz ve ona göre cevap veriniz. Ben va* rım yoğum, bu işte liyakatim var yok, o kadar kişi bilmiyor da ben mi biliyorum. tzaha mecbur olduğunuz noktalar çok vazihtir. Sükut ise ikrar demektir. Geçen gün bir mecliste görüşüyorlardt. Birisi dedi ki: Akademide her hocaya bir talebe isabet ediyor. Diğeri de cevap verdi: Yok mubalâğadır, iki talebeye bir hoca. Azizim Namık Bey idarenizdeki tnektebin talebesi dört beş yüz kişi olduğu zamanda bile idare kadrosu muallimi, müdürü, kâtibi ve hade raesi on beşi geçmemişti. Bu iktisat ve idare günlerinde mektebe karşı gösterilen fedakârlığın kadrini bil • mek lâzımdır. Bunu size hatırlatmak en büyük dostluktur. Cevabınızda tenkîde üzülmüş görünüyorsunuz. Geniş olunuz azizim, san'at tenkitsiz yükselemez. Va esefaki artık bizi tenkit eden de kal madı. tş başa düştü de ben onun için yazıyorum. Soğukkanlıhkla düşü nürseniz bu sükutu çok ağır bulur sunuz. Hani bir zamanlar bizi tenkit eden tanınmış muharrirler vardı. Ahmet Hikmet'ler, Galip Bahtiyar'Iar, Celâl Esat'lar, Ahmet Haşim'ler ne oldu ? Bu beyler neden yazmıyorlar, çünkü artık yazılacak yerimiz kalmadı. Darülbedayide oynanan piyesleri arada sırada tenkit ederler. Sîz hiç Kel Hasan Ef. nin oyunlarının tenkit edildiğini gördünüz mü? Tenkitten korkmayınız beyim. Tenkit san'atın ve san'atkârların kuvvet iIâcıdır. Keşki gene tenkit edenleri • miz olsa. Birde herkesin her şeyi tenkide cesaret göstermesine hayret ediyor • sunuz. Bu mütaleanız bana çok garip göründü. Mesleği ve ihtisası dahilinde olmak şartile demokratik bir memlekette herkesin tenkit ve münakaşa hakkı vardır. Bunu bilmemeniz im • kânı var mıdır? Bahusus benim yazılarım gibi sırf irşat mahiyetinde olan tenkitlere gücenilîr mi? Her nedense bu tenkitlerde ben den ziyade matbuatın misafirperverIiğine güceniyorsunuz. flim ve san'at makalelerine ve bunlara ait faydalı münakaşalara, hatta memleket için faydalı her türlü yazıya bütün gazetelerin sahifeleri açıktır. Siz de bîr zaman gazeteci iken öyle düşünüyordunuz. Şimdi fikriniz değisti ise bilemem! Dokuz on sene evvel bir arkadaşınızla haftalık edebî bir gazete çıkarıyordunuz. O arkadaşınız benden makale istemek üzere beni Re şitefendi hanındaki idarehanenize çağırmıştı. Ben size ne mevzuda yazı yazayım dediğim zaman, bugünkü gibi hatırlıyorum, siz söze karıştımz ve «güzel san'atlara dair yazraız meselft: Sanayî! Nefise mektebînin ''"nmhurivet Günün eğlencesi DGnkü bilmecenin halledilmiş şekli 1 TURNA, 2 AHU, 3 HURİ, 4 TRAKTÖR, 5 REJt, 6 AHBAP, 7 VARİL, 8 APTAL, 9 LALA, 10 LEYLAK, 11 İKNA. (TAHTRAVALÜ) AR, AT, BER, E, KI, KU, LA, MAŞ, MEK, MEY, NAT, RE, REH, SA, SİM, ŞIN, TA, TAT, ÜS, VA. Yukandaki heceleri 1 ikişer ikişer yanyana 2 .... getirip asağıdaki ta3 riflere göre birer 4 kelime teskil ettiğiniz 5 takdirde, baş harfleri 6 yukarıdan aşağı o 7 kununca: 8 ..... BİR FABRİKA 9 .... SEHRİ İSMİ 10 .... Meydana çıkacaktır. 1 Esvap yapdır; 2 Boyuna, omuza konur; 3 Delil; 4 • Bir mikyas; 5 Yemiş; 6 Acemi degil; 7 Tasvir; 8 Meslek; 9 Hizmet; 10 Bir nevi cübbe. sene Avrupa'nın en büyük filmi olan gNo6 OCAK ARKADAŞLARI'nı %S A gösteren sinemalan Almanya hükumeti vergiden muaf tutmuştur. Berlin Talim ve Terbiye Akademisi Alman milletine tavsiye etmiştir. f ^B^^^B^E^P^C^p^^^p^^^p^^^p^^3|^^^PiW 5 ^ P ^ ^ ^ p ^ ^ ^ p ^ ^ ^ p ı ^ ^ 3 i ^ ^ 3 l Bugünkü program İSTANBUL (Postane) 1200 m. 18: Gramofon plâğı. 19,30 Alaturka 20: Gramofon. 21: Alaturka. 22: Tango. LÂYİPZİG: 16,05: Keman konseri. 16,35 Konferans. 17,15: Orkestra. 19,35: Bethovenin asarından konser. 20,05: Grimme'nln eser lerinden. 21,05: Senfonik konser. 23,05! Berlin'den naklen dans musikisi. HAYLESBERG: 20,05: Şarkı ile konser (Buber'in eser» lerinden) 21,15: Berlin'den: Sevda şar kısı islmli operet ve sonra yanma kadar gene Berlin'den dans musikisi. MÎLÂNO: 17,15: Konser. 18,45: Dans musikisi. 19,35: Gramofon plâğı. 22,05: Operadan naklen bir opera. (Perde arasında musahabe. havadisler.) BÜKRES 394 m. 19,15: Muhtelif musiki konseri. 20,05: Sıhhî nasihatler. 20,45: Gramofon plâğı. 21.05: Bir operet. BERLÎN KÖNİGSV. 1635 m. 17,20: Orkestra konseri. 18,50: Gra mofon. 19.50: Şuber'in asarmdan Trio konseri. 21.15: Metropol tiyatrosundan (Sevda şarkısı) isimli operet (Johan Ştraus'un). Takriben 23,20 de spor hava disleri badehu yarıma kadar dans mu sikisi. ROMA 441 m. 18,05: Konser. 21,05: Gramofon. 22,05: Senfonik konser ve günün son havadis leri. BUDAPESTE 550 m. 16,50: Macar halk şarkılan. 18,05: Sl gan takımı. 21,05: Spor havadisleri. 21.20: Klâsik operetlerden parçalar 23,05» Konser, Macar şarkılan, ve dans mu sikisi. VARŞOVA 1411 m. 19,45: Şopen'in şarkılarından. 20,05: Muhtelif. 20.30: Gramofon. 20,50: Kra kou'dan nakil. 21,20: Halk konseri. 23: Edebiyat musahabesi. 23.15: Lemberg'ten nakil. 24 05: Dans musikisi ALEMDAR SİNEMASINDA Bugünkü bilmece İSTANBUL SOKAKURINDA ilk türkçe sözlü, sesli ve şarkılı tilim. Bu filim sinemamızdan başka İstanbul ciheti ile Kadıköy sinemalarının hiç birinde gösterilmiycceğini kat'iyetle beyan ederiz. Matineler. 2, 4, 6 suvare 9.30 da OYUN'un tehlikeleri . . . BİR KADIN ayni zamanda KÜMARBAZ ve MAŞUKA olabilir mi ? Içte pek yakında: Kemali muvaff akiyetle gösterilmekte olan Sinemasında göreceğıniz MARIE Akın piyesi büyük mu vaffakiyetle temsil edildi Ankara 9 (A.A.) Dün Ankara Halkevi'nde Faruk Naf iz'in tarihî piyesi «Akın», halk tarafından büyük bir heyecanla ve alâka ile seyredil • miştir. Binanın etrafı saat ondan itibaren halk kütlelerile dolmağa başlamış ve intizam büyük müşkülâtla temin e dilebilmiştir. Piyes şimdiye kadar Türkiye sahne hayabnm kaydefane diğî bir muvaffakiyet kazanmış oluyor. Piyes temsil esnasmda bir çok yerlerinde halkın sürekli alkışlarile kesilmiştir. Namındaki son filminin mevzuu budur. lıınmfllııııîTıı T A L İ B E L L 'in ' BÜYUK VARYETE I Filminde gören ve dinliyenleri teshir ediyor. 1 3 3 RICHARD TAUBER Şişli Halk Fırkasında lisan dersleri Cumhuriyet Halk Fırkası Şişli idare heyeti riyasetinden: Fırka merkezinde tesis ve küşadı ilân edilmiş bulunan lisan kurslarma ait program berreçhizir ilân olunur. Almanca Pazar Saat 18 19 İngilizce . Salı > 19 ?0 Fransızca (İlk kısım pazartesi saat 3021 (Orta » pazar > 1920 Kutuluk keresteler Ankara 9 (Telefonla) Son kontenjan listesine merbut B cetveline şu maddenin ilâvesi Heyeti Vekilede kararlaştırılmıştır. Yerli mahsulâtımızın ihracı için getirilen kutulara veya bunlann imaline mahsus keresteler (üzüm ve incir kutuları ve bunlann imaline mahsus keresteler bu maddeye dahil değildir.) İSTANBUL BELEDİYESİ Darülbedayi Temsillerî Önümüzdeki 12 kânunusani salı akşamından itibaren RAMAZAN MUNASERETİLE Ali Şurayi Askerî dağılıyor Ankara 9 (Telefonla) Â!i Şu rayı Askerî mesaisme devam etmektedir. Şura Müdafaai Milliye Vekâletmce hazırlanan yeni lâyihaların tetküdni bi • tirmiştir. Bir iki güne kadar dağdacaktır. JBUGUN AKŞAM i çaat2I30cla •^^•».4 TEPEBAŞI ) ASRİ TİYATROSUNDA Dansörler krah DOUGLAS ile 4 0 zencî artist ve 2 zenci cazdan murekkep BÜYÜK ZENCt REVÜ HEYFTİNİN ilk temsüi oUrak LES FANTAtSİYE DELA CİTE NOIRE 2 kısımlık büyük revü Koltuklar: 100 • 150 200 kuruş localar 6 0 0 kuruş talebeler için tenzilât Bu hafta iki güzel filim temaşa edi mektedir. İŞ ADAMI • O. Yazaru Mirbeau îstanbul Belcdiyesi ŞehİrTl'ljaîPOSU Müdafaai Milliye Müsteşarlığı Ankara 9 (Telefonla) Gümrük Muhafaza Kumandam olan Seyfi Pa şanın yerine Müdafaai Milliye Vekâleti Kara müsteşarhğına Kolordu Kuman danlanndan Vedat Pş. tayin olunmuş tur. Tercüme eden: Reşat Nuri B. Yakında Eninde Sonunda ... RAŞİT RIZA TİYATROSU 103 Yeni kanunlar Ankara 9 (Telefonla) Meclisin son içtimaında çıkan yeni kanunlar Reisicumhur Hz. nin tasdiklerine iktiran etmiştir. Bir iki gun zarfında resmî ceri dede çıkacaktır. MARLENE DJETRICH'in En güzel şaheseri FİIİd llâveten • Paramount Jurnal Sinemasında |27No.iuCAsusı AŞKA TVSBE ve sesli 'ir i Sinemasında LIUAN HARVEY ve AHMAND BERHARO Nakleden Hüseyin Suat Bey 1 1 2 inci kânun pazartesi akşamı saat 21,30 da Nakleden Kemal Ragıp Bey Fiatlar: 60 100, Mevkii mahsus 125 Perşembe günleri saat 14,30 da ve ruma günleri saat 11 de tenzilâtlı matine Fiatları: 30 50 AGEMi ÇAYLAKLAR BEŞTE GELEN Şehzadebaşı'nda inci kânun pazar akşamı saat • 21,30 da ' Orman talimatnamesinin bir maddesi değişti Ankara 9 (Telefonla) Heyeti Vekile orman talimatnamesinin 12 inci maddesini tadil etmisrir. Tadüâhn esasları şunlardır: « Kabuk, Çamsakızı, zift ve saire gibi ağaç gövdeleri üzerinde ameliyat icrasile istihsal olunan mevaddan maada bilumum meyva ve mahsulâtın top lanması ve ormanlardan çıkarılması ruhsata bağh değildir. Ruhsata tâbi ol mıyan mahsulâtın resimleri bunlann sevkedilecegi istasyonlarda alınacaktır.» varyeteler. Fevkalâde operetinde. Bugün G L O R Y A sineması Üsküdar Hâle sinemasında filminde görüp alkışlamağa gidecekleri istiap etmek için çok küçük olacaktır. SARI ODANIN ESRARI) nı görmiyenler için bn filim 11 pazartesi 12 salı 13 çarşamba, 14 perşambe, 16 cumartesi günleri saat 14,30 seanslannda gösterilecektir. Saat 16,30 seanslannda temaşakiran ayni bilet ile ( Siyahlı kadınin kokusu 1 filmini dahi görmeğe hakkı olacaktır. SİYAHLI KADININ KOKUSU HUGÜETTE EX DUFLOS ve ROLAND TOÜTAlN'i Lindberg'den daha yaman İlâveten: Hafiyeler Kralı Bugünkü Yeni Gün'de Haricî ticaret ofisinin teşkilâtı tevsi edilmelidir Abidin Daver Şehzadebaşı Ferah sinemada Bu gece tam 9 da Ramazan münasebetile beynelmilel büyük varyete ve cambaz kumpanyaları 54 artlst 38 numara. Localann lutfen gündüzden tedariki. Telefon: 21359 MÜLÂZIM ŞEN Fransız filmindeki Tahişe,, rolünü dahiyane bir tarzda temsil ediyor. Sahne arkadaşları GiNA M A N E S ÇiHSE^E AŞKI Gazi Hz. nin Enver Pasaya tarihî raporlan 3 renkli bir tablo ile güzel b*r terbiye sahifesi Kâzim Nami Eski Ramazanlar Hâkim Ziya SOIR DE PARİS Pudra ve parfömü Paris'in meşhur FARDS PASTELS, CENDRE DE ROSES ROUGE MANDARİNE in muci di BOURJOİS ıtiryathanesinin en son ibda larıdır. JEAN TOULOUT ve 6INETTE MADDIE pek yakında ARTiSTiK'te LIANE ERNST Hem tatlt, hem acu kitap sevenler cemiyeti ^^^^ Kıvılcım Cihan tarihinde rol oynıyan kadınlar: Jokont nasıl doğdu? Türkiye'yi kurtaran müesseseler Spor: Son Atina mağlubiyetinin mes'ulleri kimlerdir? Atina'dan bir Türk gendnîn mektubu Medeniyet hâdimleri Dur bakalım, belki geçer ! Büyük iş anketi, yazı ve sinema müsabakaları Halkın mahbubu HAID tarhiçesini yazınız ve ders programlarını tenkit ediniz, çok faydalı bir mevzu olur» demiştiniz. O vakit bu arzunuzu yerine getiremedim. Şimdi yazıyorum. Geç oldu ama kusura bakmayınız Namık Bey. Ressam ALİ SAMt LÜBITSCH PRODUCT1ON filminde halkı memnun ediyor A Ş K ve CiNAYET gDzelliği ve sevimliliği ile ARTiSTiK'te