iiUKânunusani SQN .TELG.RAFLAR Tamirat mes'elesi Nihayet patlak verdi Alman Başveldli Londra 9 (A.A. Berlin'den Reuter ajansına haber veriliyor: Alman Basvekili, Berlin'deki lngiliz sefirine bundan böyle Al • manya'nın tamirat namile tedi • yatta bulunmasına ne şimdi ve ne de ilerisi için imkân göreme • mekte olduğunu bildirmiştir. Bu noktai nazar ötedenberi M. Brü • ning'in noktai nazarı idi, ve mu • maileyh bunu bir çok ecnebi devlet adamlarına söylemişti. Maamafih M. Brüning'in Ingiliz sefirine hem de Lausanne konferansınm küşadmın arifesinde bu tarzda beyanatta bulun • masına hususî bir mana ve ehemmiyet atfetmek icap eder. Londrctda heceyan Londra 9 ( A.A. ) Abaan Basvekilinin lngilLz sefirine vaki olan beyanatı siyasî mahafilde hakikî bir heyecan tevlit etmiftir. Bu haber üzerine yekdiğerine oldukça muhalif ve gayet şid detli mütalealar serdolunmustur. İlk siyasî aksülâmeller bundan ibarettir. Resmî mahafilde husule gelen aksülâmeller henüz malum değildir. İHEM Tercüme, Iktibas, tabı ve sair hukuku mabfuzdur NALI^4A MIHJNA Onlar da yerli malı olsun Memleketimizde, ecnebilerin hangi san'atları yapabilecekleri hakkındaki kanun lâyihasına nazaran, Türkiye'de ecnebi çalgıcıları ve bar artistleri icrayi san'at edemiyecekler • 4 0 dir. Senelerdenberî yüzlerce, binlerce salarımızın! Mektebe yeni basla • Yeni kanun çıkınca, bütün barl dığımız halde masalarımız maalesef amele çahsmıs olduğu halde hâlâ rın kapanacağı söyleniyor. Çünkü meçhul tarafları mevcut olan bu ha eski idi; onlar, yenilik zamanlanm Türkiye'deki bütün bar artistleri ablamla ağabeyime hizmet ederek rabe her gfin yeni bir keaifle karsılaecnebi imiş. fstanbul'da 40, Arkara'geçirmiflerdi, eskilikleri bize kalmısşıyor. da da 40 tane ecnebi bar artisti ol tı! Maamafih biz memnunduk. Bir Nihayet, harabenin en enteresan duğu halde yerliler yalnız 10 tanekosesi olan «müze» ye geldik; bu, ne mütalea odasına bir yazı masasına cîkmiş! Tek gelen ecnebi artistleri bizim müzelerimize, ne de diğer mü sahip olmak bizi bir kaç yaş birden yol parasından maada 58 lira, çifter büyütmüstü! ze) ere benzivor: Upuzun bir koridoçifter gelen dansör ve dansözler Ne yazık ki bu sevgili şeylere do 1518 lira, yüksek santözler 20 lira, run iki tarafmdaki camlı dolaplar içinde haraD evlerin kilerlerinden çı yamadık!... cambazlar 45 lira, balet heyetleri karıhnif nohut, fasulya gibi hubu • Mevsim ilkbahardı, zannederim; 5060 lira alırlarmıs, memlekette 15 yahut ta kışın sonu. Gece yataktan bat var; bunJar hep kömür haline gün ilft 3 ay kahrlarmış... gelmişler. Evlerin tezyinat esyalarile çıktığımız vakit üşüdüğümüzü hatırBar müdavimleri ve varyete m su ve yemek kapları da burada duru lamama göre, her halde öyle idi. raklıları endişede: Evvelâ, sokaktaki kosusmaları, yor. Dört tarafı camlı dolaplar için Eyvah barlar kapanacak, güzel de de tahaccnr etmiş insanlar duru • gürültüleri, uzaktan gelen itfaiye düMacar dilberlerinden mahrum ka düklerini riiyada duyuyorura zannetyor. Pompei harabeleri içinde zivamiştim; kendimi bir türlü tophyamı lacağız! Diye hayıflanıp duruyorlar. retçiye en çok dehfet veren manzara Sadece Macar'lardan bahsedişim, budur. Bu mfitehaeen* tnsanlara ba • yor, gözlerirai açamıyordum. Sonra, bu memleketin şimdi pek çok artist karken o haile gozlerimin önüne gel annemin telâslı, heyecanlı sesi kuihraç etmesinden ileri gelmektedir. lağıma çarptı: di: Gökten üstlerine Allahın ebedi Yoksa bar artistleri arasmda her mil Çocukları uyandırahm, bey! lineti müthis bir ates tufanı seklinde letten vardır. Diyordu. yağarken altlarındaki toprak ta onBence, hiç telâsa lüzum yok. tt • Gözlerimi acar açmaz, kıpkızıl bir lara ihanet etmiş, o da korkunç ağhali men veya tahdit edilen mallarm sema gördüm. O manzaranın dehşezını açarak onlan yutmak istemisti. yerine nasıl yerlileri yetişiyorsa bar Taş kesilmif insanlara dikkat edi tini ömrüm oldukça unutamaro! Kenartistlerinin de yerlileri yetişir. Şimdimi karyoladan asağıya attım ve yordum; bazıları mütevekkil, bazı > pencereye koştum; bütün mahalle a diye kadar yetişmeraesi, hariçten vaki lan isyankâr bir tavır arzediyor • olan ithalâtın rekabetine mukave • lev alev yanıyordu!... Haykırmağa lardı ve hepsinde o dehsetengiz amet edememelermden ileri geliyordu. başladım. Dişlerim birbirine çarpı fetin müthis korkusu görünüyordu. Alafrangalan yetişinciye kadar aBazıları, üstlerindeki esvaplarla ta • yordu! laturkaları ile iktifa ederiz. Dans Yanıyoruz! Yamyoruz! haccür etmişlerdi; bazıları da büsDiye ağhyarak odanın içinde dört eksentrik yerine koçek oyunlan, dans bütün çıplaktılar. oriental yerine çiftetelli seyredpriz, Zaten «Günahlar memleketi» nami dönüyordum! Kardeşlerim de uyanalelâde santözlerin yerine kantocu le anılan beldenin kadınları hep çıp mıslardı; onlar da benim gibi haykıkızlan, yüksek şantozlerm yerine de rışıp duruyorlardı. Zavallı annemle lak gezermiş ve halk, zevk ve safaalaturka barlardaki hanende pardan gayri bir »ey bilmezmis! Maa babam şaşırmıslardı^ bize lâf an don • muganniye hanımlan dinlerjz. raafih bu sefflı msanlar, bir gün üst • latmağa uğrasıyorlardı. Nihayet güç Esasen bir de Sarlo'muz var. Bir iki lerine çöken âfeti her zaman bekler haile anlatabildiler ki tutusan bü • boyalı komik daha Galata tiyatro tün mahalle Jeğil, karsı sokakta bülermis. lanndan Beyoğlu barlarma terfi e yükbhkonaktır! Müze kapıaından çıkarken ötekidince, olur, biter. Herkes gezîniyor, kimse bir is gö ler gibi bir cam dolap içinde, kor Barlarda bazı güzel arttstlere viskudan başını art ayaklannm arasına remiyordu; babam yerdeki halıyı kalki, bol, sampanya yerine rakı ikram dırmağa uğrasıyordu; annem san saklıyarak gayritabiî bir vaziyet alederiz. Bu suretle bar artistleri de mıs zavallı bir köpek gordüm ve hep dıklan açıyor, kapıyor, bir şeyler yerli malı olur ve ecnebi kizlartna yapıyordu. Ben titreye titreye köşe sinden fazla ona acıdım. Tas kesil penceresine büzüldüm, dısarıyı seyre para yediren hovardalartmızm pa mis dallannı başımıza uzatan a • pelleri de memlekette kalrr. Fena diyordum. Dehsetengiz bir man ğaçlan da hayretle temaşa ettikten mı? zara idi! sonra yavaş yavaş oradan uzaklas • Alevlerin kızıl akisleri içinde inmağa başladık. sanlar, efsanevî mahluklar gibi ko Etki bir hatıra: Fatih yangınt suşuyorlardı. Korkum biraz sreçmişBu yangın harabesî ortasında bir ti, manzarantn güzelliğini görüyor den, eski bir hatıra beni urpertti. Ab dum! KARtLERİMtZE KOLAYL1K: lamın gözlerinde de ayni hatnrayı ve Gökler kıpkızıldı. Gozlerhni yumayni ürpermeyi gördüm. dum ve küçüktenberi dmledifim ma Ne hatırladım, biliyor musun? sallardan muhayyelemin yarattığı ceDedL Hususile vilâyetlerdeki bir çok hennemi düsündüm... Ne kadar da Biliyorum... Eniftem bize baktı. buna benziyordu! Gökleri yaliyan akarflerimiz gazetelerini munta • Bu möşterek hatıramızda onun hiszaman kendi adreslerine alabfl • Ievler yavaş yavaş hafifledi, sa sesi yoktu. mek için bizden bazı kolaylıklar » kinledi; kızıllıklar kararmağa bas Ne hatırladm»? Diye sordu. temektedirler. Ş o aziz karilerin ladı. Yangını. arzularuu yerine getârmek üzere Yangın sönüyor! Dediler, an Hangi yangmı? Cumhuriyet için aylık abone usnlu nem: Büyük Fatih yanginım. ittihaz etmeğe karar verdik. Ay Haydi bakalım yataklarm'za! Ablam bu haile hakkında enifteme hk abone bedeli yalnız Diye söylenmeğe başladı. tste izahat verirken ben de eski hatıra • miye istemiye pencereden kalktım, lara dalıp gitmiştim. Kızıl alevlerin yatağıma girdim ve biraz sonra uyuyalayıp götürdüğü küçük, temiz, tan ibarettir ve tabn peşin olarak dum. Ne kadar uyudum bilmiyorum.. sipsirin yuvamız, en ufak ve ehemgönderibnek iâznndır. Müthis bh RÜrüItü!. Yerimden sıçmiyetsiz teferrüatma kadar gözümün radım. Bütün ev halkı bir anda a Bu usul idarece fazia mesaiyi önüne geliyordu: Yaramaz kardefim yağa kalkmiştı. Ortalık ağarmağa icap eden kSlfetK bir meşgale olŞevket'in, kapı kenarlarma cakı ile duğu için abonelermin mkıtaa uğbaşlamıstı; gökler bu sefer kızıl deoyduğu yazılar, resimler bile simdi ğil, pembe idi. Sokak kapısı, kınlaramamasmı istiyen karüenmızin hafızamda uyanıyorlardı. Hele Naparalanıa idareye vaktmde yeti • cakmıs gibi vııruluyordu. Hep ko hide ile benim rainimini çalısma oetmeleri iktiza edecektir. şuştuk. Ne müthis haber!... damız! O ne sirin bir yerdL Biz, iki secek vechile döndermekte devam Bu defa yanımızdaki ev tutuf • kardes, o sene mektebe gitmeğe bas muştu; bizim ev yüzde yüz tehlikede Iadığımız için, annem oturraa oda • idi ve geçirilecek zaman yoktu! Der çekiyordu. Biz hâlâ: mızm içindeki o odacığı bize «müta hal evi terketmek Iâzımdı. Bu sefer Kitaplarımız! lea salonu» olmak üzere vermisti! Diyorduk. Kütüpanesini kurtar çocukların feryat ve figanına annem Bu kocaman mütalea salonu ( ! ) bimak için kendini atese atan büyük bir de hafif tertip istirak ediyordu. Ba • zim maymun kadar masalanmızla âlim gibi feragat ve cesaretle, bo • bamın da artık bizi teskin edecek doluvermisti. Ama biz orasını dünya kuvvet ve cesareti kalmamıştı. Birğucu dumanların içine atılıyorduk. nm hiç bir kösesine değismezdik ki... denbire kitaplarım aklıma geldi: Annem bizi çeke çeke sokağa çıkardı; sokaklar mahşer gibi idi; yavHem odamıza pek gururlanırdık; Kitaplarımız, Nahit kitaplanrusunu kaybetmis analar haykırı • kibirimizden yannnıza vanlmazdı. mız! yor, anasını bulamıyan çocuklar a • Ablamla ağabeyimi kapıdan bile bakDiye haykırdım, o da ayni keli • vaz avaz ağlıyorlardı. Kendünizi tırmazdık. Gündeliklerimizden birik meleri tekrarladı: karsıki bostana zor atmıstık. Za • tirdiğimiz paralan sarfeder, odacı Kitaplarımız! Kitaplarımız! vallı annem, bes çocuğunu etrafına ğımızı süslerdik. Duvarlarda allı, yeVe ikimiz birden kitaplarımızı kuralmıs: silli kiğıtlardan resim, çerçeveleri tarmak maksadile koştuk. Oturma o Mahvolduk! Sokakta kaldık! mi istersiniz ? Kapı kenarlannda renk' damızın kapısını açmca yüzümüze Diye inliyordu. Gözlerinde sicim li yapiftırmalar mı ararsınız ? Neler bir duman çarptı, fakat biz aldırmavardı, neler... gibi yaş iniyordu. O zaman, yumruk dık, yürüdük Küçük odanın kapısını Çantalarımizı, elifbalarımızı, def açacağımız sırada annem feryat e • kadar aklımla bu kısa cümlele.in ihtiva ettiği müthis ve karanhk manaterlerimizi büyük bir itina ile eski ve derek arkamızdan yetisti: yı düsündüm!. küçük masalarımızm gözlerine yer Ev tutuştu, geliniz, kaçınız!. Mabadi var lestirirdik. Evet, eski ve küçük ma Diyor, bizi kollarımızdan tutmus Osmanlı Borçları Dayinler Meclisi nîhayet yola geüyor Ankara 9 ( Telefonla ) Dayinler Meclisinin ton zamanlarda üçte bir nitbetinde tedi ye hakkındaki noktai nazarı miza temayül ettiği anlaşu maktadır. Bu manasebetle oaziyet alâkadar mehafil tara fmdan tekrar tetkik olunmuş tur. Neticede Düyuna Umu miye meclisine 3 te bir nisbe • tinde tediye hakkındaki noktai nazarımızt teyif eden bir mektup gönderildiği söylenümek tedir. Tazelenen bir hatıra: Fatih yangını tamirat namile tediyat yapılmıyacağını söyledi Ittdya matbuatı Roma 9 (A.A.) Italyan matbuatı Alman'lar tarafından tamirat mes'elesi hakkında mütemadi itilâfgirizlik gösterilmekte olduğunu kaydetmektedir. Messagero diyor ki: FransaAlmanya müzakeratında terakki görülmektedir. Bilâ kis Fransız tezi ayni edasını muhafaza etmekte, Alman matbuatı ise daha itilâfgirizane ve da • ha cidalcuyane bir hattı hareket takip eylemektedir. Konferans ne zaman toplanacak? Londra 9 (A.A.) Alınan bazı malumata göre hükumet Lo • zan konferansınm 25 kânunusani de toplanmasını teklif etmiştir. îngilu'lerle Frannz'lar arasındakl müzakere Paris 9 (A.A.) İngiltere ha zinesi malî servisi kontrolör muavini Sir Leith Rose, dün aksam Paris'e gelmiştir. Mumaileyh, nezaketen M. Flandin'i ziyaret et miştir. Muzakerata bugünden baslanılacaktır. M. Flandin, dün aksam M. François Poncet ile gorüşmüş tür. Briand Çekiliyor M. Laval yeni kabineyi teşkile uğraşıyor Paris 9 (A.A.) «Le Journafo gazetesine göre, M. Laval'ın M. Briand nezdinde yapmif olduğu dos»»ne bir ziyaret esnasında, Hariciye Nazın kendisinin istirahate olan fevkaiâde ihtiyacının vazifesmden aynlmasını intaç ettigini izah etmiştir. Basvekil, B. Briand'ı bu kararından sarfı nazar ettirmek için bey • hude yere çalışmış, fakat nihayet Hariciye Nazınnın dermeyan ettiği esbap müvacehesinde kabule mecbur kalmiftır. M. Briand'ın çekilmek hususund.i izhar ettiği arzu artık kat'î telâkki edilmektedir. Parİs 9 (A.A.) Dün aksam M. Laval'ın muhaliflerin vatanperver • liklerine müracaat ve kendilerine bir takun nezaretler teklif etmek suretile bir mfllî birlik kabinesi v&cude getirmek için bütün kuvvet ve mesaisinî sarfedeceği haberi teyit edilmekte idi. Radikal sosyalistler, muhterizane davranıyorlardı. La Republique gazetesinde radikal sosyalist fırkası kâtibi umumisi M. Pfieffer diyor ki: € Radikaller, kendilerine ya pılacak olan teklifleri ceffelkalem reddetmemek kiyasetini gösterecekler, fakat müstakbel hükumetin programının izah ve tasrih edilmesînî istiyeceklerdir.» Hindistan'da Vazîyet aynı! devam ediyor *~~karachi 9 (A.A.) Polİs, kongre binasında ve ayni bina dahilmde bulunan Hindu Zati gazetesine »h daİrede taharriyat icra etmiştir. Gazeteler, müsadere edilnmtir. Kon«nenin mobilyeleri ve bayrağı götürtil müstiir. Yubupur'den bildirildiğine gore polis, yoluna devam etmek isteraiyen halka hücum etmek mecburiyetinde kalmıştır. Bir çok kongrecüer, yaralanmış, bir çok khmeler tevkif olunmuştur. Bombay 9 (A.A.) Hükumet Hint kongresine ait olarak Bajaj Bankasma tevdi edilmiş olan ve binlerce tngiliz Iirasına baliğ bulunan paraya dokunulmaması için emir vermişth*. Ayni zamanda Hint kongresi komitesinin veznedarı bul'man bu bankanm sahibî elyevm mevkuf bulunmaktadır. Cavrenpore 9 (A.A.) Hint komünistlerinin lideri olan M. Roy, Hindistan hükumetine karfi fesa* yapmış olduğundan dolayı 12 sene nefi ve tehcir cezasına mahkum edilmistir. Japon'lara veıîlen Amerikan notası endişe ediyor Tevkifet ve taharriyat Amerikan matbuatı bile Nevyork 9 (A.A.) Herald Trİ bune, gerek jjazetelerde ve gerek resmî mehafilde M. Stimson tarafından Çin ve Japon hükumetlerine gönderilmiş olan notanm ebemmiyetini mıibalâğa etraek suretinde izhar olunan temayüle teessüf etmektedir. Bu gazete, bu vesikanm hevecanbahş bir mahiyette telâkki edflme • mesi ve gayridostane bir hareket olduğunun ise kat'iyyen hatıra getirflmem,esi iktiza ettiğini ve Amerika matbuat ve mehafümdeki aksülâ melin şarkta pek kaba ve bayağı bir manzara arzetmekte olduğunu, Japonya'nın bu yolu takip etmemek şeref ve liyakatmi göstermiş bulunduğunu ilâve etmektedir. Bu gazete, bu notanm Çin'de tevlit etmiş olduğu sevinci de teessüfe şayan bulmakta ve Fransa ile tn • giltere'nin M. Stimson'un hareketine untisal edeceklerine ihtimal vermemektedir. Ayni gazete, halkı Ameika efkâri umumiyesine karşı Japonya'da bir aksülâmel vuku bulması ihtimalî karşıstnda ihtiyata davet etmekte ve bunun bir tehlike teşkfl etmesi muhtesnel bulunduğunu ve bunda Amerika matbuatı tarafından Hariciye Nezaretmin hattı hareketine dair yapılan mübalâğalı tefsirlerin mehsüs •nrette dahli olduğunu ehemmiyetle kaydetmektedir. Aylık abone 150 kuruş... Heyeti Veldlede Ankara 9 (Telefonla) Heyeti Vekile bugün Ismet Paşa Hz. nin riyasetleri altında saat 10 dan üçe kadar aüren bir içtima aktetmiştir. Bu içtnnada dahiliyeye müteallik bazi işlerin müzakere olunduğu zannedilmektedir. Tutun kongresı Ankara 9 (Telefonla) Tütün kongresi 1 subatta tktisat Vekili Mustafa Şeref Bey tarafından açılacak ve bilumum tütüncülük mesaili müzakere edilecektir. Askerî üniforma ve Serpuş değişiyor Ankara 9 (Telefonla) Âli Şu rayi Askerinin son kararları meya nında askerî serpuş ve üniformanın tadili de vardır. Yeni üniformada «erpuşlar yumuşak ve ceketlerin yakası açık olacaktır. Karar kat'iles • tikten sonra, tatbikı için zabitanla askerî memurlara birer miktar avans verHecektir. CUMHURtYET'lN TEFRİKASI: 1 Yeni kontenjan listeleri Ankara 9 (Telefonla) 3 üncü üç aylık kontenjan listelerinin ih • zarına başlanmıştır. Yeni listeler 15 subatta bir kararname ile birlikte nesrolunacaktır. Iarmı abluka altına almasmm muhtemel bulunduğu beyan edilmekte • dir. zeki, derin siyah gözlerini, munta • zam taranarak ortadan ayrılmış kumral, dalgalı, sade saçlarmı mağrur bir bakısla süzdü, sonra, Müeyyed'in rimelden kara dikenlere donmüs kirli kirpiklerine baktı: Sen de bu yapma bebeklikten hâlâ usanmadm mı, Müeyyet? Müeyyet dargm bir kahkaha arasmda cevap verdi: Sen de beni tenkit etmeden duramazsm! Zehra onun elini tuttu: Ben değii, sen beni tenkit etmeden duramıyorsun! Darılma, canım, simdi gene kavgaya baslamıyalım, bu, bizim aramızda ezeli anlaşamadığımız nokta... Sedire yanyana oturdular. Zehra sordu: Kimler var? Dısansı oyle kalabalık ki kimseleri göremedim. Kimler yok? Diye sotaan daha îyi! Bütün Şisli burada. Ittersen çı Çin limanlan abîaka mt edilecek? Londra 9 (A.A.) Tokio'dan Reuter Ajansına bildiriliyor: Resmî mehafilde Japonya'nm Japon mallarına karşı boykotaj devam ettiği takdhde Çin'e bahriye efradı çıkarılmasının ve yahut Çin liman Iona uzanıp çekilen renk renk başlar... Sedirde otura» genç kadın bir • denbire kalktı, kapıya doğru yürüdfi: Neye Inı kadar geç kaldın Zehra? Yeni Kütüpane »ahibi Zehra Hanım kıvrak, narin vücudile ona doğru yürüdü, grülerek elini uzattı: Ne yapayım, Müeyyet, busrün çok ifhn vardı, yorulmustum, biraz dinlenerek gelmek istedim. Müeyyet, Zehra'nın siyah dantelden sade, güzel tuvaletini süzerek sSylendî: Senin işlerinden de bıktım, usandım. Ne diye kendini yoruyor sun, anlamıyorum ki! Açmıssın, kimsesismissin gibi, çalışıp duruyorsun! YSzfine bh* damla boya olsun *ür • seydin ne olurdu? Nasıl kadınsm sen de? Zehra karşisraa gelen büyük ayaada, boyasız, temiz, beyaz yüzünü, uuneşı i h d g~* •• • Sedat Beyin evinde bir süvare... Bol ısıkh, küçük bir salon... Alçak, rahat sedirde, sigarasmın dumanlanna dalan biraz yuvarl'Vça, genç, güzel, bir hanım. Fevkalâde itina ile giyinmis, boyanmış. Par maklarında, bileklerinde parıldıyan taşlar... Kösede, genis, yesil yapraklann gSlğesme saklanmıs kumral, güzel bir erkek bası... Balkonun onünde, ayakta, sivah amokinli beli kopacak kadar ince, ufak tefek birisi... Elini buğulanan eama dayamıs, lcaranlıkta yaprak yaprak uçusan karlan seyred'vor... Dısarıdan cazbant sesi ve kah • kahalar geliyor. Arasıra, küçük sa kıp gezelim. Biraz sonra. Gelirken adeta üsüdüm, kar roüthif yağiyor. Zehra, on dakikadanberi ayni vaziyette eama dayalı, ince, küçük adamı gösterdi: Kim bu hulyalara dalan a dam? Tanımadm mı? Cemil Fahir. Ezelî âf ık. Vah zavallı I. Uyandırayım su dalğmlıktan bari. Zehra ona doğru yürürken Müeyyet eteğinî çekti: Yapma, cannn, hulyalannı bozma çocuğun... Zehra, Cemil Fahir'in arkasmda muzip, gülen bir sesle iki mısra o kudu: Göklerden emeller gibi rizan olvtyor kar, Hersude hayalim gibi puyan oluyor kar... Cemil Fahir döndü: Vay efendim, ne saadet sizî aramızda görmek, bu aksam.... Sizi hulyalannızdan ayırdım, Cemil Bey, gene neler düşünüyor dunuz? Cemil Fahir samimî, üzüntülü bir sesle cevap verdi: Gökten karlar tıpkı onun yii rüyüsü gibi, akıyor, uçuyor... Gö zümde ona benzer milyonlarca kadın hayali serpilîyor. Ne güzel bulus bu, Cemil Bey? Karanhkta rakseden karları sevgilinin milyonlarla hayaline benzetmek! Siz bu gidişle şair olacak • sınız. Olabilir, yalnız şair mair ol madan evvel... Evet şair olmadan evvel ? Onu hiç sormayinız, Zehra Hanımefendi, ne olacağımı ben de bilmiyorum, öyle harabun ki! Zehra geniş bir koltuğa oturdu; Cemil Fahir*e de yanındaki sandal yeyi gösterdi: Oturmaz mısınız? Cemil Fahit, nimetin ayaklaruun ucundaki kübik desenlerle süslenmiş kırmızı deri yer minderine bağdaş kurar gibi oturdu. Zehra: Döndükten sonra sizinle ızun uzun görüşemedik. Anlatınız bakahm, seyabatte ne yaptınız? Eğlendiniz mi, oyalandmız mı ? Seyanatte ne mi yaptım? Mabadi var Tulu Öğle ikindi 1 saat dakika saat dakika saat dakika 2 ? 33 26 ? 12 25 9 19 14 47 42 ezani zevali Akşam Yatsı imsâk aai dakika saat dakika iaat dakika 12 55 1 18 38 32 12 5 45 40 ezanl zevali