24 Temmuz 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

24 Temmuz 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

s24 Temmuz 1931 Camhuriyet ((Lozan» zaferinîn 8 inci yıl dönümü Fransız'ların inadı! Amerika ve İngiltere, Almanya'ya kredi açacakIar, fakat Fransa teminat talebinde ısrar ediyor Londra 22 (A.A.) Hariciye nazırları konferansı M. Makdo nald'ın rîyasetinde toplanarak Al manya'nın malî vaziyetinin düzel tilmesi hakkındaki müzakerelere devam etmiştir. Arlerika % 6 0 , İngiltere %35, Fransa % 5 . M. Laval bu teklif in aleyhinde buIunmuş ve teklifi reddetmiştir. Mumaileyh, netice olarak, Fransa hükumetinin, hükumet namına te minat vermeden Fransız bankaları Almanya'ya yapmış oldukları avansIarı tezyide icbar edemiyeceğini ve Fransız şartları kabul edilmedikçe Fransa hükumetinin böyle bîr yol takip eyliyemiyeceğini söylemiştir. Bugün Darülfünunda tezahürat yapılacak (Birinci Sahifeden Mabait) Bulgaristan'da buğday î H F M MIHINA Güzel kadın! nasıl himaye ediliyor? Bulgar'kr. köylünün bütün zahiresini mubayaa eden bir idare tesis ettiler [Aşağıdaki (La Bulgari) Aynen iktibas satırlart gazetesinde ediyoruz:"] nimresmî | okuduk. Bu paraya mııkabil hazine bonosu olarak tesviye edi lecek miktar 620,000.000 Peşin para ile tesviye edi lecek mtitebaki 1,450,000.000 Nakliyat masrafı 90.000,000 İşçilik ile (tahmit ve tahliye) masrafî 80,000,000 Peşin para ile mecmu masraf 1,620,000,000 150 milyon kilo buğday satışından hükumetin elde edeceği hasılat: Leva İhraç edilerek memaliki ecnebiyede kilosu 2.30 dan satılan buğday hasılatı 34»,uUU,ü00 Memaliki ecnebiyede kilosu 2 levadan satılacak 250 milyon kilo diğer cins zahire hasılatı 500,000.000 Dahilde kilosu dört levadan satılacak 200 milyon kilo buğday hasılatı 8OU.00O,000 Keza dahilde kilosu 3 levadan satılacak 50 milyon kilo diğer cins zahire hasılatı lsu,uuu.u00 Yekun Netice şudur: Muhtemel hasılat Masraf Hasılat 1,795,000,000 1,795.000,000 1.620,000,000 175,000,000 Selim Sırrı Bey Radyo'da bir konferans vermiş; mevzuu «güzel kadın» dır. Üstat, bu mevzuu gibi rrüzel, tatlı ve vâkifane konferansımn bir yerinde «hasta, solgun, omuzları düşük, kalçaları fazla büyük veya bacakları kalın bir kadın gürel sayılmaz. Sıhhatle güzellik birbirinin lâzımı gayrimüfarikidir.» Dedikten sonra, gençlik ve güzelliğin muha fazası için beden terbiyesinin lü zum ve faydasmdan bahsediyor, vücutlerine bakmıyan kadınların gençIiklerini, on beşinden otuzuna kadar, azamî on beş sene muhafaza edebiIeceklerini, vücutlerine itina eden lerin ise güzeliklerini kırk beş yaşına kadar kaybetmiyerek genç ve güzel kalacaklarını söylüyor. Av rupa'da elli beşine kadar vücudünün taravetini muhafaza etmiş, ihtiyarlığı yanlarına yaklaştırmamış ka dınlara çok tesadüf edilir, diyor. Selim Sırrı Beyin konferansını dinliyen hanımefendilerden < kal r çaları fazla büyük veya bacakları kalın bir kadın jfüzel sayılmaz» sözünü işitip te bu tavsife uygun olanların hemen telsizi kapamış olduklarını kaydettikten sonra mev zua geliyorum. Filhakika, meselâ, meşhur Fransız artisti Mistenget altmışını geç miş olduğu halde çehresi kırk ya şından fazla göstermez. Vücudü ise henüz yirmi beş yaşında bir genç kadın vücudü gibidir. 1927 de sah • nede bir genç kız gibi çevik, çalâk dansettiğini ve taklak attığını gördiiğüm zaman, altmış yaşında olduğuna asla inanmamıştım. Halbuki o taklakları altmışında değil; kırkında bile atabilmek için, çok iyi terbiye ve muhafaza edilmiş, harikulâde çevik bir vücude malik olmak l i zımdır. Gerçi herkes Mistenget olamaz ama bizde kadın vücudünün pek bakımsız kalmış olduğunu anlamak için plijlarda bir kere dolaşmak kifayet eder. Yarın nasıl bir »ekil alacağı malum olmıyan genç kız vücutlerini bir tarafa bırakırsak genç kadınlarımız umumiyetle tendürüıt değildir. Muharrir arkadaşımız M. T. Beyin plâjlardaki müşahedesi hilâ fına, kadınlarımızın ekseriyeti zayıf değil; bilâkis fazla yağlı ve şişmandır. Bu da, gayet tabiidir. Çünkü Türk kadını beden terbiyesine ve spora daha dün başlamıştır. Almanya'da da spor yapan yeni nesiller, ince, zarif, mütenasip, spora rağ • bet etmemiş olan eski nesillerin kadınları şişman, kalın, biçimsizdir. Türk kadınının yüzü, gözlcri çok güzeldir. Güzel olmıyan dişleri ve vücudüdür. Beden terbiyesine ihtimam etmiş güzel vücutlü, mütenasip endamlı kadın, yalnız bir gü • zellik ilâhesi, bir Venüs değil, ayni zamanda sağlam, sıhhatli, gürbüz bir annedir. Kız mekteplerinde, beden terbiyesine, spora daha büyük bir ehemmiyet vermeğe mecburuz. Hatta yalnız mekteplerde değil, kız ve kadınlarımızın çalıştıkları fab • rikalarda da onların beden terbi • yesile meşgul olmak lâzımdır. Çocuğun ve neslin güzelliğinde ve gürbüzlüğünde ananın babadan çok fazla tesir ve ehemmiyeti olduğu iddiası gittikçe kuvvetleşiyor. Bu itibarla Türk kadınının beden ter • biyesi yalnız bediî bir iş değil, neslin sıhhat ve hayatı mes'elesidir. NALiNA Kabul edilen kredi teklifi Londra 22 (A.A.) Konferans, kat't şekli bilâhare tanzim edilmek üzere, 15 haziran 1931 tarihinde Reichsbank'a açılmış olan 100 milyon dolar kredinin 3 ay müddetle tecdidine dair olan vesayayı kabul etmiştir. Konferans, ayni zamanda Almanya'ya açılmış olan hususî kredilerin hali hazırdaki miktarını muhafazayı kabul etmiştir. M. Snovden, Almanya'ya açılmış olan kısa vadeli kredileri Amerikan, tngiliz, ve Fransa bankalarının müsavi nisbetler dahilinde tecdit et meler! teklifinde bulunmuştur. Bu kredilerin sureti tevzii şöyledir: Konferans bitiyor Londra 23 (A.A.) Konferans, öğleden sonra verilecek gar denparti eğlencesine murahhasların iştirak edebilmesi için tam vaktinde bitecektir. M. Brüning ile mesai arkadaşları bu akşam Londra'dan ayrılacaklar ve Felemenk'te Hookof tarikile Berlin'e döneceklerdir. Fransız murahhasları yarın avdet edeceklerdir. Türk'ün efendiliği bütün dün yaya tasdik ettiren ve asırlardanberi yalnız bizim değil cihanın tarihinde bile eşi bulunmıyan bir muahededir. İçimizde bazı nankör serseriler, Türk'e hayat ve istiklâlini kazandıran Lozan'ı unufemak lüzumundan bahsediyorlar. Bunlar, koca bir millete kendi benliğini, tari hini, şerefini unutturmak istiyen politika piçleridir. Hayır, Türk milleti Lozan'ı u* nutmıyacaktır. Dünün bütün acılarını çekmiş ve Lozan'ın yüksek kıymetini bilfiil anlamış olan bugiinkii nesiller değil, gelecek nesiller de Lozan'ı unutmıj'acak lardır, O muahedeyi yapajı Büyük Gazi'yi ve arkadaşlarım unutmıyacaklardır. O muahedeyi mubarek kanlarile yazan gazileri ve şehitleri unutmıyacaklardır. Ayni zamanda Lozan'ı unutahm diyen vatan hainlerini de unutmı • yacaklardır. Çünkü Lozan'ı unutmak demek esaret ve ölümü istemek demektir. Türk milleti ise istiklâl ve hayat istiyor. Onun için hiç bir zaman Lozan'ı ve onun şereflerini unutmıyacaktır. Matbuat kanunu Encümen projeyi dün gece tab'a verdi Ankara 2 3 T Telefonla ) Muhtelit encümen bugün tatil olmasına rağmen mesaiye devam etti ve gece de çahşarak nıatbu • at kanunu projesinin tetkikatını bitirdi. Lâyiha ile beraber encümenin mazbatası gece matbaaya verilmiştir. Meb'uslara dağıtılacak ve cumartesi giinü saal 10 da aktedilecek son Meclis içtimaında müzakere edilecektir. Yeni matbuat kanunu projesinin şantaj ciirümleri için ağır ceza kayıtları vardır. Bir metin tahrif edilirse tecziye edilecektir. Boşanma davaları gizli görüJmiyorsa kısaca neşredilebilecektir. Gazeteler kendi namlarına piyango yapamıyacaklar ve kupon koyamıyacaklardır. Gazeteye gönderilen tavzih cevapları neşredilemiyecek gibi ise müddeiumumiye verilecek ve onun tashih ettiği şekilde dercolunacaktır. Efgan inkılâbı Millet Meclisinin seçtiği kabine işe başladı Kâbil (A.A.) 8 temmuzda açılan Efgan millet meclisine; Be dahşan, Kunduz, Mezarışerif, He • rat, Kandahar ve Kuhistan'dan halk tarafından inttihapla seçilmiş kabail mümessilleri gelmişler ve mezkur meb'usan meclisi Şah Mehmet Nadir Han tarafından açılmıştır. Mecliste hazır bulunan meb'uslar hep bir ağızdan «yaşasın millet, yaşasın Gazi Mehmet Nadir Han!» diye bağır mışlardır. Efganistan'da hür akideli bîr meclis küşadı için Cemaleddini Efganî ve Bürhanettini Belhî gibi mürşitler mücadele etmişlerdi. Neticede millet meclisi açılmış bulunuyor. Millet mümessileri tarafından intihap ve Şah Nadir Han tarafından şekkül etmiştir: tasdik edilen kabine şu suretle te Başvekil Mehmet Haşim Han Harbiye Nazırı Şah Mahmut Han Hariciye Nazarı Feyz Mehmet Han Adliye Nazırı ö m e r Sahip Mücdeda Han Maliye Nazırı Eyüp Han Ticaret Nazırı Mehmet Ekber Han Maarif Nazırı Ali Mehmet Han Sabık Kral Amanullah Hanın Efganistan'a dönmesine millet naza rında imkân görülmemektedir. Darülfünunda merasim Lozan muahedesinin sekizinci yıl dönümü; ve hukukçular bayramı bugün saat 10 da Darülfü nun konferans salonunda tes'it edilecektir. Hukuk Talebesi Cemiyeit icJare heyeti dün içtima ederek yapılacak merasimin son bazı noksanlarmı ikmal ve bu merasime bütün Darülfünunluları, avtıkat Iarı, doktorları ve münevverleri davet etmiştir. Bir kaç gündenberi şehrimizi şereflendiren Büyük Halâskârı mız Gazi Hazretleri de bu merasime davet edilmişlerdir. Lozan kahramanı Başvekil İsmet Paşaya Türk gençliğinin hissiyatı bugün telgrafla bildirilecektir. Hukuk gençliği ve hatipleri Türk istiklâlinin hüccet senedi olan Lozan muahedesinin imza landığı gün ebediyete kadar Türk tarihinin en parlak sahifelerinden birini teşkil edecek, İnönü, Donılupınar ve Lozan zaferlerini kazananların nesilleri bu yüksek muvaffakiyetleri temiz ve taze heyecanlarile daima tes'it ede ceklerdir. Bugün de hukuk gençliğinin önayak olduğu bu merasimle Türk gençliğinin millî bayramlarından biri tes'it edilmiş oluyor. «Doğrudan doğruya çiftçiden zahire mubayaa müdiriyeti» şu tebliği neşretmiştir: «Yeni mahsul. müdiriyet tarafın • dan çiftçiden şu şerait dahilinde sacaktır: Buğdayın kilosuna dort Ieva, arpa, yulaf, çavdar ve mısırın kilo • suna 3, darının kilosuna 3,5 Ieva verilecektir. Bu fiatta zahirenin Varna veya Burgaz ihracat iskelelerine tesIim masrafı dahildir. Zahirenin va gona yüklenecek olan istasyondan bu limanlara kadar olan masrafı mubayaa fiatı üzerinden tenzil edi lecektir. Bundan maada, bu fiatlara hektolitrede sikleti 78 kiloyu tecavüz eden buğdayın beher kilo fazlası için bir statinki zammedilecektir. Fiıa vaki olduğu ve yahut buğdayda karışmış çavdar bulunduğu takdirde, fiatlara hububat ticaretinde teamüldcn olan kaidelere tevfikan tenzilât yapıla caktır. Yüzde 20 den fazla çavdar ve yüzde beşten fazla firesi olan veya hektolitrede 75 kilodan az gelen buğdaylar reddedilecektir. Ayni şerait tartılacak olan diğer zahireler hakkında da tatbik ediiecektir. Yani çavdarın hektolitresinde 75 kilo arpanın hektolitresinde Şimalî Bulgaristan için 65, Cenubî Bulgaristan için 62 kilo, yulafın hektolitresinde 44 kilo. Mısır kâfi derecede kuru olmalı yani yüzde 16,4 ten fazla rutuberi olmamaiıdır ve ayni zamanda asla küf kokusu bulunmamalıdır. Darı da diğer zahireler gibi iyi savrulmuş ve hektolitre de 75 kilo olarak tartılmış olmalıdır.» «Doğrudan doğruya çiftçiden zahire mubayaa idaresi» nin yeni müdürü M. Boris Stoikov bu mubayaa ve satışın 1931932 senelerinde tevlit edebileceği zarar veya kâr hak kında gazetecilere şu izahatı ver miştir. M. Boris bu suretle Bulgar hü kumetinin müstahsillerden şu miktarda mubayaatta bulunmağa mecbur olacağı kanaatindedir: Masarif Leva Kilosu 3.60 levadan 350 milyon kilo buğday 1,260,000.000 Kilosu 2,70 levadan 300 milfc yon kilo diğer cins zahire 810.000.000 Yekun 2,070.000,000 Gazi heykeli Isparta'da bir heykel rekzedildi fspasrta 23 (Hususî) Bugün Isparta'da Büyük Gazi'nin rekzedilen heykellerinin resmi küşadı hal kın coşkun tezahüratile açılmış ve Vali Ahmet Durmuş B. bir nutuk irat etmiştir. Heykel cesameti tabiiyede mermerden mamul ve pek mükem meldir. Isparta Vilâyeti halkı Büyük Gazi'nin heykellerinin rekzi ve kü şat resminin icra^ı münasebetile sürur içinde bayram yapıyor. Bu miktar hazine bonosile yapı lacak masarifi tankise tahsis edilecektir. a * Hakikatte müdiriyet bu aiım satım işini inhisar altına alacağından bu rakamlar hakikate mutabık addedilebilir. Zira bu zahireyi, hariçte zararına satmak için yukarıda gös • terdiğimiz fiata satın alacak kimse bulunmaz. Bu hususta büyük de • ğirmenlerle Bulgaristan'da bulu • nan büyük ihraç depolarından bahsedilmiş ise de bu teşkilâta ait olan kanunun 18 inci maddesi mucibince, bunlarda kendilerine lUzumu olan buğdayı bu teşkilât vasıtasile al mak mecburiyetindedirler. Çiftçi, 620 milyon leva mukabili olarak verilecek hazine bonosu sayesinde vergi borçlarını ödiyebile cekleri gibi Ziraat Bankasına ve do< luya karşı sigorta kooperatifi merkez bankasına olan borçlarını da tesviye edebileceklerdir. Bu temmuz ayından itibaren, müdiriyet çiftçiden zahire mubayasına başlıyacak ve bu sayede çiftçinin naktî vaziyeti salâh kesbedecektir. 10 23 temmuz bayramı (.Birinci Sahifeden mabait) avdet olunmuştur. Bundan başka Himayeietfal Bebek şubesinin resmi küşadı kaymakanv.n riyasetile icra edilmiş ve Bebek bahçesinde güzel bir müsamere verilmiştir. Hilâliahmer Kadıköy şubesi tarafından bir sünnet düğünü tertip ve fıkara çocukları sünnet edilmiştir. Kadıköy Himayeietfal Cemiyeti tarafından da Suadiye plâjlarında gece bir kır balosu ve eğlencesi verilmiş ve geç vakte kadar eğlenil miştir. Belediye orkestresi dün akşam Taksim abidesinin önünde halka bir konser vermiş, muazzam bir halk tabakası Taksim Gazi abidesinin önünde toplanarak orkestrenin te • rennümatını dinlemistir. Gece şehrin muhtelif mahalleri elektrikle tenvir edilmiş, eğlenceler ve gezintiler gece yarısına kadar sürmüştür. İstanbul halkı ilk hürriyet zaferi olan 1023 temmuzun 23 ünccü yıldönümünü bu suretle muhtelif eğlentilerle tes'it etmiş oldu. Dün mesireler ve plâjlar da çok kala balak olmuştur. Bayram münase betile resmî tebrikât yapılmamış, yetim çocuklar menfaatine rozetler dağıtılmıştır. Beçe Saki'nin avnesi Kâbil Beççei Saki'nin taraf tarlarından çete reisi Mir Abdullah bir müsademede maktul düşmüş ve diğer 12 kişilik maiyet efradı tevkif edilerek Hanabat şehrine sevkedilmişlerdir. Mevlit gecesi İstanbul müftiliğinden: Rebiülevvelin on ikisi 28 temmuz 1931 tarihine müsadif olmasına nazaran önümüzdeki pazartesi günü akşamı (salı gecesi) mevlidi cenabı risaletpenahi olduğu ilân olunur. Hacim Muhittin B. işe başladı İzmir 23 (Hususî) C. H. Fırkasının İzmir idare heyeti reisi Dr. Behçet Salih Bey istifa etmişti. Behçet Salih Beyin yerine idare riyasetine Balıkesir meb'usu Hâcim Mu hittin Bey tayin edilmiş ve kendisi buraya gelerek işe başlamıştır. Haricî borçla'r "müzakeratı Esechauge Telegraph'ın Türkiye muhabirinin verdiği habere göre Düyunu Umumiye meclisi murah hasları, yeniden müzakereye girîş mek üzere ağustos iptidasında Ankara'ya geleceklerdir. miştir. Ankara'da bayram Ankara 23 (Telefonla) Bugün 1023 temmuz bayramı münasebe • tile devair tatildi. Fakat hava çok sıcak olduğundan geç vakte kadar Ankara sokakları bomboştu. Akşama doğru halk mesire yerlerine çıkmış, Hilâliahmer günü olduğu için Marmara parkında ve diğer bahçe Darülbedayi Bursa'da Bursa 23 (Hu. Mu.) Darülbedayi heyeti buraya geldi. Zevk bahçesinde ilk temsilini verecektir. Musa lerde verilen müsamerelere, eğlentilere iştirak etmiştir. Eğlenceler sabaha kadar devam etmiştir. Taşrada Memleketin her yerinden aldığı mız telgraflarda, bütün vilâyet ve kazalarda 1023 temmuz bayra mının eğlenceler içinde tes'it edil • diği bildirilmektedir. Macar parlamentosu açıldı Peşte 22 (Hususî) Amîral Horty bir nutukla Macar parlâmentosunu açmıştır. KOKAiN Yazan: AKA GÜNDÜZ Madde üç İdil siyasî temiz ka • dın çıkmazsa cezasını çeker, fakat temiz çıkarsa ne kadar kendi kadınıdır? Mazisi nedir? Bunları noktası noktasına öğreneceğim. Fakat tahkikat ile değil, çünkü bunun bence imkânı yoktu. Arkadaşım ki o kadar kuvvetli vasıtalara malikti, o bile söylediklerinden fazla bir şey öğrenemiyerek bana geldikten sonra, tek başıma ben, elbette o yoldan yürümekle bir netice elde edemiyecektim. İdiPi söyletmekten başka çare yoktu. İdil'in bütün zayıf nok talarını bularak, sevgisini manivelâ ederek çenesini açtırmak tan başka yol yok. EDEBÎ TEFRİKA : 35 ^. Acaba mukavemet edecek mi? Yoksa en küçük bir sezişle aş kını feda ederek benden hemen uzaklaşacak mı? Bir arahk başka bir şüpheye düştüm: İdil ve iş arkadaşları hakkında bir rekabet komplosu aklıma geldi. Bunlar bir çok büyük işlere girmişlerdi. Rakipleri de çoktu ve karma karışık mahluklardan mürekkepti. Vikont'un şirketi meşhurdu. Bunun kuvvetini kırmak için böyle bir kom plo yapılabilirdi. Yeni kurtul muş bir memleket elbette son derece dikkatli davranacaktı. Bu dikkatten fena istifade et mek istiyenler bahusus araya iş ve kazanç girince elbette bulunurdu. Arkadaşımı bulup bu ciheti anlattım. Hayır! Dedİ. Asla! Rakİpleri tarafından böyle değil, hatta buna benzer bir şey yapılma • Bu cevabı aldıktan sonra beynimde küçük bir kıvılcım peyda oldu. Demirci Oral, arakadaşımla çok sıkı konuşurdu. Aca • ba? Fakat Oral insandı, böyle bir küçüklüğe düşeceğini hiç zan netmiyordiNn. Gerçi aşk kör ve zalimdir. Ama Oral da bu kadar zayıf bir aşka kapılacaklardan değildir. Aylardanberi İdil'in semtine uğramıyan Oral bunu yapamazdı. Gene eski krokiye dönmek mecburiyetinde kaldım. İdil'in siyaseti ve mazisi hakkında gene İdil'in kendisini söyletmek.. Yolunda normal yürüyen se vişmemizi başka kalıba soktum. Çok genç ve acemi bir âşık gibi harekete başladım. Bütün ateş, bütün ihtiras, bütün aşk kesil • dim. Bu halim İdil'in çok hoşuna gidiyordu, ye beni böyle gördük çe daha çok ısınıyor, kanıyor ve benim oluyordu. Eski tantanah neş'eleri yerine melânkolik bir saadet kaim olmuştu. Bu kadı nın esas tabiati melânkoli idi. İş ve hayat icabı şuh ve şen gö rünüyordu. Bunu git gide ve iyiden iyiye anlamıştım. Vikont'la Ahmet Bey gene Avrupa'ya gitmişlerdi. İşlerinin bir çoğu karışmıştı. Üç ay gelmimiyeceklerdi. Büroyu İdil idare edecekti. Ercan İdil'in etrafında görünmez oldu. Her karşılaştığımız zaman çocuğun hafifçe kızardığını hissediyorum. Ercan çok ıztırap çekiyordu. Fakat fazileti daha çoktu. Arkadaşının sevdiği ve almak istediği bir kadına karşı en yüksek necabeti takınmış tı. Bir gece başbaşa kalmıştık. İçiyorduk. Yutkundu, yutkundu ye birden elimi tutarak yere bak tı: Bana karşı hiç bir dargmlı ğın yok ya? Dedi. Neden olsun? Şey.. Hani.. Affet beni! Ben bu işte iki ıztırap çektim. Biri o nun verdiği hicabın ıztırabı... Anhyamıyorum Ercan! Eğer onu senin sevdiğini ve almak istediğini bilmiş olsaydım.. Ben çok acemilik ettim.. Onun yanında senin gözlerine bir defa dikkatli bakmış olsaydım, anlı yacaktım, hemen çekilecektim. sana karşı ayıp ettim. Affet beni! çacaktım, ya arkadaşlar, bunu hiç birimiz yapmadık, geç kaldık. Asıl sen bizi affetmelisin. * *# Ankara'nın ilk barına gelen ilk kaknem suratlı kadının alaylı gecesi hayatımda yeni bir fırtına patlatmıştı. Fakat bu bir sebep midir? İdil'i o gece barda görmeseydim, bunlar olmıyacak mıy dı? Hangi cepheden bakarsam bakayım, nihayet karışık emri va* kiler içinde bocalıyordum. Bir taraftan da arkadaşıma hak veriyordum. İdil benim neyim olursa olsun, şahsan ona ne kadar Hayır! Affedecek hiç bir inanırsam inanayım, o, üzerine şey yok. Ben sana hiç bir şey söy dikkat celbedilmesi lâzım gelen ledim mi? Hayır. Arkadaşlar ha bir mahluktu. Şimdi şimdi hafı kikat budur dediler mi? Hayır. zam uyamyordu. İdil'de bizden İdil bir şey açtı mı? Hayır.. O hal hiç bir şey yoktu. Millî mücadelede sen vaziyetinde hakh idin. Bun nin en heyecanlı vak'alarını kıda muztarip olacağın bir nokta pırdamadan dinlerdi. Sakarya'yı ; varsa seni ihma? ed .' *'ı mı anlatırlardı. İdil sonunda: (Mabadi var) halini hisseder etmez ya ben a

Bu sayıdan diğer sayfalar: