sel animasyon tekniklerinde olduğu gibi yeniden yapması gerekmiyor. Heidi animasyon yeteneklerinin, bo- yama yeteneklerine göre daha geliş- miş olduğunu kabul ediyor, ama Photon Paint ve DeluxePaint II gi- bi araçlarla bu işi yapması çok daha kolaylaşmış. Üstelik boya alması ya da fırça temizlemesi hiç gerekmeden. Heidi bu konuda da yeni bir dü- zenleme yaratmış. Mouse yerine da- ha hassas olan trackball kullanıyor. Onun avantajlarını şöyle anlatıyor: “Bir şey çizmek için elinizi tüm ma- sa boyunca hareket ettirmeniz gerek- miyor. Parmak uçlarınızı hareket et- tirmeniz yeterli olabiliyor.”” Heidi klasik animasyonun tüm bu ara aşamalarını atlattıktan sonra ge- riye bir tek ilk başta kâğıt üzerine ya- pılan çizim kalıyor. Heidi kâğıt ve ka- lemi de Reichardt von Wolfshield'ın yeni programı “Önion”'u kullanarak çizimlerini de direkt olarak Amiga'- ya yapmak suretiyle aradan çıkara- biliyor. Animasyonu doğrudan Amiga'ya çizmek iki yetenek gerektiriyor. Ay- nı anda birkaç kareyi birden görebil- mek ve resimleri birbiri arkasından hareket ettirerek aksiyonun algılan- masını sağlamak. Onion programı animasyon masasının fonksiyonları- nı üstlenerek direkt bilgisayara çize- bilmesini sağlıyor. SES SENKRONİZASYONU MİKİ hareket ettiği ve konuştuğu zaman onu canlı bir karakter olarak görüyoruz, ama ayak sesleri ayağını yere indirmeden duyulsa ya da ağzı biz onun konuştuğunu duymadan ön- ce kapansa onun canlılığı illuzyonu tamamıyla bozulurdu. Karakterin ha- reketlerinin çıkan seslerle senkronize ©4 olması animasyonun başarısı açısın- dan hayatidir. Geleneksel animasyonda, yüönet- men bir sahnenin nasıl zamanlanma- sını istediğine karar verdikten sonra, seslendirme sanatçılarına ve ses efek- tlerini yapanlara devreder ve sound- track bu şekilde oluşturulurdu, on- dan sonra soundtrack düşük hızda dinlenir ve animatöre yollanırdı. Ani- matöre düşen görev hareketin daha önceden kaydedilmiş olan seslerle uyumlu olmasını sağlamaktı. Heidi bu işleri de Amiga'sı yardı- mıyla halledebiliyor. Önce sesleri PerfectSound programı yardımıyla Sa Amiga'ya aktarıyor. Sonra IFF ses dosyasını Cel anima- tör'e yükleyerek yeniden çalabiliyor. Böylece Amiga sayesinde önce ani- masyonun yapıldığı sonra da seslerin onlara uydurulmaya çalışıldığı klasik animasyon yönteminden de kurtulun- muş olunuyor. Her hareket gerçekçi görünüyor ve renkler göze hoş geliyorsa, animasyo- nu videoya aktarmanın zamanı gel- miş demektir. Heidi Amiga'sı ile 8 m.m.lik camçorder'ına gerçek za- manda kayıt yapabilmektedir. Amiga 2000'i 9 megabaytlık bir bellekle güçlendirilmiş olduğundan, 96 kareyi 320 x 400 çözünürlükte ve 4096 tam renklik HAM modunda sa- niyede on karelik bir tempoda göste- rebilmektedir. Bu da 10 saniyelik bir animasyona tekabül eder. Heidi, ““Tüm bağımsız sahneler on saniyeden daha fazla sürmez, bu ne- denle istediğim her şeyin animasyo- nunu yapmam mümkün”' diyor. “8 m.m. format kulanıyorum, çünkü renkler örneğin VHS'ye göre daha parlak oluyor.” * «g m.m. kameranın ürünlerini ilk kez Jim Sachs bana Denizler altında 20.000 Fersah filminden bazı sahne- ler gösterirken izleme fırsatı buldum. Onu bir Amiga monitörüne bağla- mıştı ve bu kadar animasyon ve se- sin bellekten nasıl çıktığını bir türlü anlayamamıştım. Sonra Jim bana 8 m.m.'lik kamerasını gösterdi ve ben de koşup hemen bir tane aldım. ŞANSLI BİR KARİYER VE AMİGA'NIN BİRLİĞİ Heidi Turnipseed animasyon dün- yasına neredeyse çocukluğunda gir- miş. Disneyland ziyaretleri ve Bam- bi gibi o zamanın ünlü animasyon klasikleri çocukluğunun en unutul- maz deneyimleri arasında yer almış. Lisedeyken öğretmenlerinin karika- türlerini çizip fotokopilerini diğer öğ- rencilere satıyormuş. Disney eskiden beri kapılarını genç animatör aday- larına kapalı tutmaktaydı. Ama 1971 yılına kadar o zaman kadar Disney'- in bütün yükünü çekmiş olan dokuz usta yaşlanmaya ve Disney yeni animatör nesli için bir eğitim programına başladı. 1972 yılında portfolyosuyla Disney'in kapısına da- yanan Heidi animatör çıraklığına başladı. “Frank Thomson ve Ollie Johnson gibi animatörlerle çalıştım. Çoğu 60 yaşlarındaydı ve 70 yaşına gelene kadar çalışmayı sürdürdüler. Amaç bu tecrübeli animatörlerin ye- ni bir ekip yetiştirmesiydi."*