pp m gamma —— 2 pe Cilt1- Mektup 105'den ASTA, hastalıktan kur- tulmadıkça, aldığı her gıda onun için zehirdir. İs. terse yediği, dünyanın en makbul ve faydalı yemeği olsun... Bâtıni marazlarda bu kanun,. hattâ bir dere- ce daha şiddetle hüküm sü. suslar fayda etmek şöyle 4 dursun, zarar verir. Zira maraz, (Masivâ — Dünya ve dış âlem) giriftarlığın- dan “doğmaktadır giriftarlıktan . kurtulmak, ancak bu işin gerçek tabi bini bulmak ve onun hari- kulâde ince usullerine tâbi olmakla mümkündür. rer. Onun içindir ki, düşü nülecek ve yapilacak olan şev, evvelâ bu marazın gi- derilmesini fikretmek, son- Çilt 1- Mektup 106'dan yaşça bulmanin' yolu bir Allah'dostunu bul. rada münasip devalarla makla başlar: ve bilhassa tedric usuliyle Herevi Kölesi buyür- marazı defetmeğe çalışmak. (o dular: tır. Tıpkı hasta bir bünye- — İlâhi, ne hikmettir ki, nin kuvvetli gıdalarla büs- bütün hastalanması gibi, kalb ve gönül hastalarına ibadet. ve namaz gibi hu senin dostların! « bilen. seni bulur, seni bulan.'da dost. larını bilir? Allah dostlarına buğz, öl Isiâmi Dâvalar : İSLAMDA İŞ Mekki üçişik ie To de, iyi ve kötü olarak iki kısımdır: İsyana hazlarına bağlı olan tedbirler kötüdür. Günah” sa işlerin tedbirleriyle riya ve şöhret uğrunda edilen ibadetler bu kısma girer. İyâ tedbir ise, Allaha ve onun emirlerine bağlılık belirten işler- deki tedbirlerdir. İster ibadet, ister ticaret, ister Zzira- at, ister sanat, ister herşey... Bunlarla düşüp kalkan kimsenin fikir ve gayesi Allaha yakınlıksa, yöneldiği her istikamette alacağı tedbirler iyidir. Dünyadaki tedbirleri de ikiye ayırabiliriz : Biri sırf dünyaya ait olan, öbürü de dünya vasıtasiyle âhireti hedef tutan tedbirler... Sırf dünyaya ait tedbir, sade- ce mal ve kazançtır. Fakat dünya vasıtasiyle âhireti bedef tutan tedbirler, kendi evlât ve yakınlarını helâl vasıtalarla geçindirdikten sonra muhtaçlara yardım etmek ve imkânlarını sevap yolunda kullanmakla olur. Şazeli Hazretleri, rüyasında e Ebu Bekir'i gm En büyük Sahabi ona so — Dünyanın bir kalbden iii ha ize alâ- met nedir, biliyor musun? — Bilmiyorum. — Varlık zamanında herkese, muhtaçlara ve lâyık- lara vermek, dağıtmak... Yokl uk Zamanında ruh isti- rahatı... Bundan da anlaşılıyor ki, dünyada servet ve bol luk istemek ve elde etmek fena birşey değildir. Elve- rr ki, gaye daima Allah ve hayr yolu olsun... | ALLAHIN VE PEYGAMBERİNİN KİTABINDAN SONRA DİNİN EN BÜYÜK ESERİ: dürücü . zehirden hiçbir şey değildir. Allah, bize dostlarinin yolu üzerinde yalnız isti kamet nasib etsin Gin 1-Mektup '07'den ORUYORSUNUZ : — Eski devirlerin veli lerinden çok keramet ve harikulâdelik zuhur ettiği halde. yenilerden o derece. de .zubur etmiyor; acaba bunun; sebebi nedir ? Eğer -bu sualden gaye. keramet: ve barikulâde hal. lerin az zuhurundan dolayı bugünün büyüklerinin nefyi ve inkârı İse, bundan Al. laba: sığınmak lâzımdır. Bilelim: ki,. harikulâdeli. gin zuhuru, velâyetin erkân başka ve şartlarından “değildir. Nebilerde bu böyle değildir, Mucize. “Nebilerde' 'Pey- gamberliğin'şartlarındandır. Umumiyetle” “bir Veliden harikalar zuhuru, “fazilete bile delâlet etmez, Biricik gaye, ilâhi yakınkıktaki de- recededir. Mümkündür ki, en yakın veliden harikâlarin zuhuru &n az, enuzak ve liden de” en' çok olsun... Bu ömmetin evliyasindan zuhür eden harikaların bin de biri Sahabilerden zühür etmemiştir. Halbuki Veli- liğin en yüksek derecesi, Sahabiliğin en alt merte: besinden daha aşağıdır. Bir veliden harika zuhu- runu gözlemek, ancak na- zarın sathiliğinden gelir. Gençlere din dersleri ; TEVHİD İLMİ U ilmin, Peygamberler Peygamberinden bir haylı zaman B sonra vazedilmesi, gayet tabiidir. Zirat Saadet As rinda Sahabiler (Allahın rızası özerlerine olsun) itikadi ve ameli meselelerde, müşküllerini: doğrudan doğri ğruya k dınlatırlardı, Zaten ışığın bütün şaşaasiyle merkezleştiği bir zaman ve mekânda, şüphe, tereddüt, ihtilâf, gölge, loşluk, belirsizlik gibi rn e bulmasına imkân düşünüle- mezdi. Bunun içindir o devirde muhterem ve muazzez Sahabilerin biviğik sara ve meşğalesi, kitap ile Sünneti en ie e er m man kayd ve zaptetmekten ibaret kal- . Zira o devirde mizanların mizanı olan mutlak büküm, ilâhi Tay yoliyle din mevcuttu Saadet Asrından sonra vah ; Nurların Nuru ile bera- ber dünyamızdan çekilmesi, kam ibtllâflara karşı Kitap ile Sünnetin elde mevcut esaslarından gayrı baş vurulacak bir i i u Bekir ile Hazreti Ömer'in hilâfet demlekinde, İslâm dairesinin genişletilmesi ve «Allah» digerlerinin reyleriyle zaten kolayca halledilmek imkânına malik bulunuyordu. Fakat «<Tâbiin» zamanında İslâm hudadu Çin seddinden «Mağribi Aksâ>ya kadar uzanınca, Müslümanlığı anlıyarak veya anlamiyarak kabul eden rca insanin ruhi vaziyeti ve cahillik devirlerinden miras getirdikleri zihniyetler, ii v ortaya e türlü düşünüş şekilleri çıkardı. K e kader meseleleri ve Kur'anın mah» lâk olup olmadığı “ibi sualler, Yunan telsefesin i Kur'ana tatbik hevesleri ve saire, işte bep bu genişleyici ve binaen- rüh ve zihniyet birliğini kaybettirici devirde mehi gelmiştir. İşte bu birliği sağlam ve müdevven bir esasa bağ- lamak zaruretiyledir ki, Kelâm ve Tevhid ilmi seyletkikii bir fen halinde kurulmuştur. Gariboğlu