19 Mart 1948 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 16

19 Mart 1948 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ne noktaya kadar hâkim olduğunu İitihat we Terakki'nin lislâ pasıl izah edersiniz ??? te zamanın Şairi, hülislâmı ve ona bu “şahı böyde him ikinci hicviye ! AHUDİLİK ve Dönmelik müessesesi olan Farı 24 un, ismine inkılâp dedikleri en hareketine mlarından Musa "Köz Naa ve bilfiil Farmasondur. Bütün gizli tamim ve getkiliöriyie yalnız din ve imanı tahrip gayesini güden bir dalâlet oca- ğına bizrat fetva makamı mümessilinin dahil bulunmasını sağdaki mısralarla Far : makamı veren dünyadan belli Padi- Ve işte, Farmason Seyhülislâmı küfür ocağına kaydet- tiren meşhur Yahudi Karasu ve bendesi Müsa hakkındaki mâsonlu Cc V Hânı sabık ile Sultanı zaman beyninde, Bilmiyorduk, var imiş meslek-ü-meşrepte tezat! Farmason zümresine hasmı anüd idi Hamid Gâhı fetvayı acep farmasona verdi Reşat! Yol açarken makdemi Müsa için deryayı Nil, Öptürür destin bizim Müsa'ya şimdi Karasu! “Y.G . zaya götürdü. Mağazad (Baştarafı S. 6 da) etmeme imkân bulunmadığını bildir. diğim zaman derhal şu karşılığı verdi: Benim seninle ' alâkalanmakta biricik maksadım, senin şu ayda (42) lira maaş meseleni halletmek, seni bir parça refaha kavuşturmaktır. Bunun için de seni, ticaretle meşgul lanmanı temin edeceğim. Herkesin dünyayı kazandığı bir devirde senin de cebin biraz para görsün! 1940 .yılının sonbahar. nihayetle- rine doğru bir gün (A) ile öğle tatili zamanı Bankadan çıktık. Karaköyde bir lokantada yemek yedik. Yemek- ten sonra (A) beni Sultanhamamında Marpuççularda, içi iplik yumakları ve tuhafiye eşyasiyle dolu bir mağa: a patron va- ziyetinde bir zatı da — Yeğenim (N)! diye bana takdim etti, (N) bana büyük bir alâka ve ilitimüm gösterdi ve şu sözleri söyledi: — Dayım ötendenberi bana siz- den bahsederdi. Tanıştığımıza çok (Başlarafı 5. 11 de) Vedid Uzgören : . Ben Bay Sadri Maksudiyi hakika. ten bir şeyler bilir zannederdim. Hal- buki Deniz Bank sözüne itiraz eden beyanatından anladım ki, bu zat hiç- bir şey bilmiyormuş. y Sadri Maksudi; derslerine de vam etmeden evvel sen türkçeyi öğrensen ve onun leziz ağzını tatsan, türkçe konuşmaktan içtinab edersin ! Eğer senelerdenberi seni Türkiye Türkleri, Türk gençliği sakat türk. çenle verdiğin dersleri dinliyorsa, bu- 16 memnun oldum, Sizin gibi kıymetli dostlara malik olmak bizim için bir mazhariyettir, Benim (M) isimli bir tüccar kardeşim var, Pederim (Y)de yine bizim gibi ticaret işleriyle meş uldür. Sizi onlarla da tanıştıracağım. Siz buraya lütfen yine teşrif ediniz! Bir gün sonra mahut mağazaya tekrar gittim. (N) yi bulamadım. Kasanın yanında duran ihtiyar bir kimse, hüviyetimi öğrenir öğrenmez, beni tanıdığını ve beklediğini söyle- di. Bir tezgâhtara emrederek : — Beyi hana kadar götür! dedi. Tezgâhtar beni alıp biraz ötede Saidiye hanına götürdü. Bura- da (N) yi buldum. (N) beni büyük bir neşeyle karşıladı ve yanındaki kar- deşi (M) ile tanıştırdı. Biraz hoşbeş- ten sonra (N) derhal mevzuuna geçti: — Sizi dayımız (A) vasıtasiyle ta- nıdık, Memur ve polis olduğunuzu ve gayet tabii olarak pek az şey kazan- dığınızı biliyoruz. Tamamiyle kanuni ve meşru yoldan gelmek üzere size yardımda bulunacak ve para kazan- dıracağız. Başınızda büyük bir âile yükü bulunduğundan ve bir çocuğu- nu kendin için bir lütfü mahsus, ve türklüğün taşkın nezaketinin yüksek eseri telâkki etmelisin... Yoksa sen, Türkiyede türkçe konuşmağa, türkçe ders vermeğe cesaret edememek mevkiinde bir adamsın.. Fakat beşeriyette, senin gibi, ceh- lini bilmiyen, kendini âlim sanan ga- filler az değildir... Doçent Dilaçar; Bay Sadri Maksudi'yi mazur gör. meyi, Türkiye Türklüğünden rica ederim. Çünkü Bay Sadri Maksydi gerçi bir Türktür; fakat Türk dilini ae nuzun hasta olduğundan haberdariz. (M) de (N) nin bu sözlerini teyid etti: iz, tanınmış, para ve nüfuz sahibi kimseleriz. Ankarayla ve her tarafla temas ve münasebetimiz var- dır. Sizi, şeref ve haysiyetinizden hiç bir fedakârlıkta bulunmadan refaha kavuşturmak istiyoruz, Bu teklif üzerine haylı şaşırmış ve ne cevap vereceğimi tayin edemez hale gelmiştim, Kendilerine sordum : — Bahsettiğiniz kazanç ve yar. dım bana ne suretle temin edilecek. tir? Cevap verdiler ; — Harb içindeyiz. Harblerin dai- ma yeni hayat şartları getirdiğini bi- hirsiniz. Şimdi ticaret hayatında bir- çok gayrıtabii inkişaflar vardır. Biz size iplik üzerine iş yaptırmak ve malnız olacak olan bir müessese kur- mak istiyoruz. Fakat siz memur ol- duğunuz için böyle bir firmayı kendi uhdenize alamazsınız e Aileniz efradı içinde bu işi tevdi edebileceğiniz ve sadece isminden faydalanabileceğinir. kimler vardır ? Kadın da olsa olur! (Devam edecek) Türk muhitinde öğrenmemiştir.. Ken. disi Çarlık zamanında Rus mekteple- rinden mezun iz ifade eder, Halbuki si la Maksudi tama- miyle haklıdır; ve kendisine, emir ve küman da altında allâmelik taslayanların verdiği misaller, izafi terkip örnekleri değik, tavsifi gafilleri avlamak için bu sıfır numara çahil- liğe ilim süsü vermekteler ve üstelik zavallı profesörü cahillikle itham etmektedirler. Saf ilim ve hakikate karşı bu kadar zulüm hiç bir devirde görülmedi. Nakleden : Prof. H.H.

Bu sayıdan diğer sayfalar: