19 Mart 1948 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11

19 Mart 1948 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VESİKALAR KONUSUYOR Emir ve kumanda altında ilim Ajansının “tebii gi olarak, aynı tarihlerde 1937 yılının Birinci Kânun ayı sonlarında cereyan eden aşağıdaki Meclis konuşmalarını ve resmi çı züppe ağzını tenikiğ eden bir profesöre, e bus mütefekkirlerin verdiği daki ilmin nereleri ar götürüldüğünü ve ne saçmalıklara âlet edildiğini isbata ye bahçe» dedirtecek kadar milli hançere dehamizı körletmek yolunda ilerilemiş olan bakın, kendisine ne nisbette cüretkâr bir pohpohlayıcılar kitlesi bulmuştu ! beyanatı, Anadolu bu köksüzlük cereyanı, yağın mazide, Prof. H.H. İ. Müştak Mayakon : «Arkadaşlar, geçen cuma günü Deniz Bank kanun lâyihasının müza- keresi başlangıcında söz alan Sadri Maksudi arkadaşımız, kanunun ve mü- essesenin unvanını teşkil eden «Deniz Bank» terkibine ilişti Bu terkibin Türk gramer kaidelerine uymıyan bir garibe olduğunu söyledi, Bundan son- ra Sümer Bank terkibini yakalıyarak aynı mantık ve mülâhaza ile onu da çürüğe çıkarmağa uğraştı. Nihayet, bir takrir vererek Deniz Bank yerine Deniz Bankası denilmesini teklif etti. O gün bütçe encümenine havale bu yurduğumuz bu takrir, şimdi bir ka- rarla yüksek huzurunuza gelmiş bu- lunuyor, Sadri Maksudi arkadaşımıza göre, Türk dilinde hiçbir vakit Sümer Bank, Deniz Bank gibi terkibler olamazmış Eğer Sümer san'at mânasına geliyor- sa, o vakit bu Bankaya san'at banka- sı demeli imiş. Deniz Bank tarzında bir terkib Türk dilinde kat'iyen yer bulamazmış. Buna cevaz verilecekse o takdirde İş Bankasşna İş Bank, Mer- Merkez Bank tabirleri, hiç bir vakit gramer kaidelerine uymazmış. Hayır arkadaşlar, Sümer Bank, Eti Bank gibi Deniz Bank terkibinde de gramer bakımından hiç bir kaide- sizlik yoktur. Bu terkibler kıvrak bir ifade kabiliyetinin ve güzel bir dil elâstikiyetinin mabsulüdür. Tezimizde, bilirsiniz ki, bir dilde gramer kaide- lerini cansız ve tadsız birer kalıp ol. maktan kurtararak onlara fikrin tür. lü türlü ibtiyaçlariyle, aa çeşit çe- şit ihtizazlariyle mütenasip bir sey. yaliyet veren en Kuvvetli âmil, şive tekâmülüdür. Bu tekâmülün seyrini takib etmiyen bir gramer, hayatın icablarına cevap veremiyen kaskatı bir çerçeve mahiyetini geçemez. Na- sıl ki, bu tekâmüle küçük yaştan be- ri alışık olmıyan bir kulak da ondaki incelikleri, mümkün değil, sezemez. Sadri Maksudi arkadaşımız Sümer Bank, Deniz Bank terkiblerini kaide sizlikle itham ederken dâvasını isbat edecek bir gramer kaidesi gösterme- di. Çünkü gösteremezdi. Çünkü öyle bir gramer kaidesi yoktu, Bilâkis bu gibi terkiblere cevaz, kıymet ve yer veren bir kaide vardır. Türkçede üç şekil terkibi izafi bulunduğunu bilir. siniz. Birinci şekil, terkibi izafilerde hem muzaf, hem muzafünileyh iza- fet alâmeti alırlar. Bu, terkibi izafi şekillerinin en basitidir : Milletin hâ- kimiyeti, Cumhuriyetin fazileti, Mec- lisin ruznamesi, hükümetin muvaffa- kiyeti terkiblerinde olduğu gibi .. İkin. ci şekil terkibi izafilerde izafet alâ. meti yalnız muzafın sonuna gelir. Ka. nun kuvveti, Türk bayrağı, zekâ ese- ri, şive edimi terkiblerinde ol- duğu gibi.. ; Üçüncü şekil, terkibi izafilerde ne muzgf, nede muzafünileyh izafet alâmeti almazlar : Dardere. Maltepe, Adahisar, Kadıköy terkiblerinde ol. duğu gibi... İşte Sümer Bank, Eti Bank, Deniz Bank bu üçüncü şekle göre yapılmış terkibi izafilerdendir. Bunlar gramer sayfalarında kaideleşmeden evvel dil- de müeyyideleşmiş birer dil kıvrak- lığıdır. Türk zekâsının Türk zarafet ve hassasiyetinin birer muvaffakiye. tidir. Bu sebepledir ki, dilimiz bu güzel terkiblere en geniş mihmannü. vazlığı ile bir yer ve cevaz vermiş. tir. Türkçede bunlar o kadar çoktur ki. eğer Sadri Maksudi arkadaşımız geçen cuma günü bu kürsüye çıkma. dan evvel bu terkiblerden beş on tanesi üzerinde bir teemmül vakfesi geçirseydi, yahut dilci ve gramerci arkadaşiyle üç beş dakika istişare et. seydi, Türk gramerini inkâr etmek ve şivesini baltalamak gibi bir hataya düşmezdi. Tanınmış dilci ve gramer- cilerimize gitmeye ne hacet? Bana - bile sorsalardı, kendilerine: «Azizim, derdim, Türkçede kulağa çok hoş ge- len köyle yüzlerce terkib vardır, » Meselâ, Galatasaray, Ayvansaray, Bahçekapı. Kumkapı, Topkapı, Mal. tepe, Tınaztepe, Hisartepe, kadife- kale, Çanakkale, Dağkale, Rumkale, Bakırköy, Erenköy, Kadıköy, Malı- köy, Sincanköy ve nihayet en büyü- İKürün Mü ğümüzün makarrı olan Çankaya... fazilet ve asaleti Hasan Raşit Tankut: Maksudinin hepimiz gibi bellediği ve şimdi dayandığı Osmanlı gramerinin Türk dili grameri olmak kıymetinden o kadar uzak olduğu tebeyyün et miştir ki, evet bu eski kitabın bel lenmesine devam etmek Cumhuriyet gençliğini iğfal etmek olacağı kana. atiyle bu kitap bugün mekteplerden atılmıştır. Bugün Türk dilini yeniden derin ve geniş servetine kavuşturmak. onun yeniden kamusunu, gramerini vücuda getirmek mecburiyetiyle karşı karşıya bulunmakta olduğumuzu ve Türk dilinin ihyasına ait mukaddes vazifemizi bâlâ başaramamakta bu- lunduğumuzu itiraf etmeliyim, Bu mukaddes vazifenin ifasında isabetli başarı, eski Osmanlı gramerine başvurmakla değil, yeni Türk gra- merini gene Türkün ağzından dinli. yerek, ona hürmet ederek ve ondan işittiklerimize kıymet vererek yap. maktır. Hep beraber Türkiyemizin şark hududundan garb hududuna ka- dar fikri bir seyahat yapmamızı ve Türk milletinin kendi köylerine ver. diği bazı mürekkep er o ağzından işitmemizi rica eder © Kars vesair bazı vilâyetlerde Dağ- köy ve Erzurum vilâyetinde Aşkale, Ebedük, Çobandere, Muşta Arpaçay, Bilecik ve manisada Arpadere, Mani- sada Yardere, Bilecikte Eceköy, Di. yarbakırda Arpatepe, Çanakkalede bir defa kendisi Çanakkale, sonra Babadere, Babakale, Çınarköy, Kas- tamonuda Bağdere, Kırklarelinde Ce- vizköy, Tokatta Çaydere. Sivasta Çobansaray, Kastamonuda Elmayaka, Urfada Güneşveren, Ankarada Keçi- ören, Balıkesirde Serçeören, ve Vanda Adabağ, bük, Eskişehirde Adahisar, Beyazıtta ve Tokatta Adakent, Ankara ve Afyonda Anayurt, Ambardere gibi adlar taşıyan yüzlerce ve yüzlerce Türk köyleri vardır. (Devamı 5. 16 da) İ s25 KOL Rimmel iii 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: