Politika ie D..P. Duvatfındaki ENAN Ömer'in istifası, . P. nin kaybettiği bir şahıs kıymeti olarak değil de, açığa vurduğu mâna bakımından Demok- rat Parti duvarında müthiş bir yarıktır. İşin fikri ve ruhi cep- hesini, Salih Zeki Aktay'ın kaleminden (İş ve hedef) sayfasında mütalâa edecek- siniz. Bizse burada hâdi. seyi, dış nisbet ve kıyas- lann Omuhakeme sahası olan politika zemininde ele alırken, ilk hüküm olarak şuna varıyoruz : Topladığı bütün muvaf- fakiyet ve alâkayı sadece halkın C. H. P. ye karşı derin (antipati) sinden dev- şiren, yoksa müsbet ola- rak halk nazarında hiç de emin ve salim bir mevkii olmayan ve bu arada bin- bir şüphe ve dedikoduya mevzu teşkil etmiş bulu. nan Demokrat Parti, Ke. nan Ömer'in istifasına im- kân vermekle hataların en kabasını işlemiştir. Celâl Bayar gibi «telifibeyn» ci- lik ve ihtiyatkârlıkda cid. den üstad bir zatın, başın. da bulunduğu bir Partide böyle bir gaf, her halde onun etrafındaki (başka adamların telkininden doğ- Ruh ve Alet Prof. H.H. İkinci Dünya Savaşı, maddeye tam hâkimiyet ceh- dinden sonra yüzde yüz ruhcu bir telâkki altında idare edilen bir taarruz usulüne dayand Başlangıçta Mihverin temsil ettiği bu taarruz usu lüne karşı bütün müdafaa şekilleri, sonsuz bir fedakâr- hk ve serdengeçtilik. mantık üstü bir davranış ve mad- de üstü bir inançla harekete geçilmedikçe netice alına. mıyacağını gördü ve kavradı o Makinenin ruhçu bis telâkki altında kullanılışına en keskin misal; hangi milletten olursa olsur, bir tan içinde, gözünde tek gözlüğü ve yakasında çiçeği, kar- şısındaki düşman tankını bir kaplumbağa gibi toslayan, tayyaresini bütün bombalariyle ve içindekilerle bera- ber zırhların güvertesine saplayan vazife erleridir. et, ruhun emri altına girince, artık mukabil âlet- le değil, mukabil âleti idare eden ruhla körletilebilir, Demokrasyaları, uzun müddet, karşısında bire beş misli fazla insan, makine ve ham madde kemmiyetiyle cephe aldıkları düşmanlarını ezmek imkânından mahrum bırakan âmil, mantıksızlığa vardıracak kadar inkişaf ettirdikleri madde mantığı, ihtiyatsızlığa kadar götür- dükleri menfi ibtiyat, bütün iradelerini felce uğratan tereddüt, şüphe, tatlıcan kaygısı oldu, Demokras- yalar bu taraflarını yendikten sonradır ki, hasımlarını yenebildiler. e Bir zamanlar ruhculuğu öldürdüğü sanılan madde te- rakkileri, bu defa ruhun emri altındaki yeni tecellileri ve üstün inkişaflariyle, asıl maddeciliği öldürmüştür. Gerçek mütefekkirlerin, İkinci Dünya Savaşından süze- cekleri baş hükümlerden biriside budur; ve bundan hem maddesi, -hem de ruhiyle harap milletlere düşen ders de kimbilir nedir ? *bu inat, Hakkı Kâmil AK Yarık muş olsa gerektir, Bu a- damların da başında, daimi bir anlayış ve incelik yok. sulu olan Fuat Köprülü'den başka kimseyi göstermeğe imkân yoktur. Bildiğimiz ve sandığımız şudur ki, Köprülü. Demokrat Partiye düşen vazifeleri ihtar edişi karşı. sında, belki de, şahsi men faatine uygun bulmadığı bazı fedakârlıkları şiddetle reddeden ve Partiyi buna imale eden biricik şahıstır. Geçen haftaki sayımızda Demokrat Partiye ait pek muhteşem ve hiçbir kim- senin tekzibe cesaret ede- “mediği ifşa, bize Kenan Ömer'in son tezahürler kar- şısında Partisinin mebuslarını topyekün Meclisten istifaya dâvet ettiğini bildiriyordu Doğru olduğuna inandığımız bu haber. gerçekten, bu ümitsiz hengâmede bir par- tiye düşebilecek ve (pasif) bile olsa yegâne müessiri- yeti gösterecek tek yoldur. Fakat, bir takım şahısların madde ve manâ endişele- riyle mevkilerini (o sımsıkı muhafazada (gösterdikleri netice. itibariyle Demokrat Partinin C.HP. ile ciddi ve nibai bir sava- şa girişmekten çok muh- teriz olduğunu gösterir ki, bu da her iki Parti arasında, birbirinden doğma ve bir. birini tamamlayıcı, haberli veya habersiz bir muvazi havası yaşatıldığının biricik delili halinde heykelleşir. Hiç değilse D, P. azası arasında büyük fedakârlık- lara âmade kimseler bulun- madığını katiyetle belirtir. İşte D. P. nin sabık ve biraz samimi olabilmiş bir ferdine ait bu vaziyet, bir- denbire Demokrat Parti duvarında açtığı yarıkla be- raber, bizdeki muhalefetin de içyüzünü sarahatle belli edivermiştir. Le CAN, ADAPAZA»- Ri; HAMDI ERGÜVEN, Dİ- YARBAKIR ; ZEKERRİYA DEMİRAĞ , MALATYA — Yakın alâkanıza ve tebrik- lerinize teşekkür eder, se- lâm ve sevgilerimizi bildi- ririz ÖMER FARUK BENEK. LİTAŞ, ESKİŞEHİR — Mek- tubunuzda, «Eskişehir he- vasından» diye verdiğiniz haberleri tafsilâth olarak ve mümkünse vesikalarıyla iz yollamanızı ix ederiz.- Şiirlerinizin de ha zğkkemmieiierimi Pm riz. Sevgi ve selâmlar. ABDÜSSELÂM EDİZER, EDREMİT — Bize karşı gös- terdiğiniz yakın, sıcak ve candan alâkanızdan mütahassisiz. Siz de bizim hürmet ve selâmlarımızı kabul buyurunuz. ATIF OLGUNSOY, BUR- HAN İNSELBAĞ, SAF- P FET TENES, BURSA — bağlılıklarınıza minnettarız. Suallerinizin cevaplarını takdim ediyo- ruz. 1. «Allahın ve Peygam- berâinin kitabından sonra dinin en büyük eseri» olan nin «Mektubatsını, bu güne kadar, karilerimizin muay- yen bir anlayış olgunluğu- na erişmesini bekliyerek neşretmemiştik . Bundan sonra anlaşılacaklarına kâ- ni olduklarımızı muntaza- man neşredeceğiz. 2. «Halkadan Pırıltılar» sayfamıza hususta en çok değer sahibi ( olan «Nefahat: ve «Reşahat> isimli iki büyük eserden faydalandığımızı bildirmiş- tik. Bunların her nüshada tekrarına sizlerin de lüzum görmiyeceğiniz o kanaatin- deyiz. 3. Sırası gelince, Hazreti Ebubekirden itibaren bu birlikte «Altın Kol> başlığı altında neşredeceğimizi müjdeleriz. ürmet, sevgi ve selâm- larımızı kabul buyurmanızı rica ederiz. RIZA ÜMİT, ESKİŞEHİR— Bağlılık ve ii temennile- rinize (teşekkürler eder selâm ve e yol larız